Eğitim Gören Çocuğun Açacağı Nafaka Davası

Eğitim Gören Çocuğun Açacağı Nafaka Davası

Çocuğunuz 18 yaşını doldurdu ancak eğitimine devam ediyor mu? Ergin olan çocukların eğitim süresince ana babalarından nafaka talep etme hakları bulunmaktadır. Bu yazımızda, eğitim gören çocuğun açabileceği nafaka davasının yasal dayanakları, koşulları ve Yargıtay kararları ışığında uygulaması hakkında detaylı bilgi bulacaksınız.

Eğitim Nafakasının Yasal Dayanakları ve Hukuki Niteliği

Eğitim gören çocukların nafaka hakları, Türk hukuk sisteminde çocuk haklarının korunması ve eğitim hakkının güvence altına alınması açısından büyük önem taşımaktadır. 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu ile birlikte bu alanda önemli düzenlemeler yapılmış ve çocukların eğitim süresince ana babalarından nafaka talep etme hakları yasal güvence altına alınmıştır.

Türk Medeni Kanunu Düzenlemeleri

TMK m. 328/1 hükmü, ana babanın çocuğa karşı temel bakım yükümlülüğünü düzenlemektedir. Bu maddeye göre ana ve babanın bakım borcu, çocuğun ergin olmasına kadar devam eder. Çocuğun 18 yaşını doldurmasıyla birlikte bu temel bakım yükümlülüğü sona erer ve iştirak nafakası kendiliğinden kesilir.

Ancak TMK m. 328/2 hükmü, bu genel kuralın önemli bir istisnasını düzenlemektedir. Bu maddeye göre, "çocuk ergin olduğu halde eğitimi devam ediyorsa, ana ve baba durum ve koşullara göre kendilerinden beklenebilecek ölçüde olmak üzere, eğitimi sona erinceye kadar çocuğa bakmakla yükümlüdürler." Bu düzenleme, ergin olan çocukların eğitim haklarının korunması ve mesleki eğitimlerini tamamlayabilmeleri amacıyla getirilmiştir.

TMK m. 364/1 maddesi ise yardım nafakası konusunu düzenlemektedir. Bu hükme göre, "herkes, yardım etmediği takdirde yoksulluğa düşecek olan üstsoyu ve altsoyu ile kardeşlerine nafaka vermekle yükümlüdür." Bu düzenleme, aile içi dayanışma ve sosyal yardımlaşma ilkesine dayanmaktadır.

Bu yasal düzenlemeler arasındaki ilişki, Yargıtay Hukuk Genel Kurulu'nun 13.03.1963 tarih ve 2/99-21 sayılı kararında belirlenen ilkenin yasal kural haline getirilmesi niteliğindedir:

"Babanın sosyal durumu bakımından çocuğun okutulmasının gerekmesi halinde iştirak nafakasının çocuğun erginleşmesinden sonra da (okumaya devamı sebebiyle) ödenmesi, Medeni Kanunun hükümlerindendir. Zira, evlilik birliğinin boşanma ile ortadan kalkmış olması, ana ve babanın çocuğa karşı olan borçlarında bir değişiklik meydana getirmez."

Bu karar, TMK m. 328/2 hükmünün temelini oluşturmuş ve kanun koyucu tarafından yasal düzenleme haline getirilmiştir.

Nafaka Türleri Arasındaki Farklar

Eğitim gören çocukların nafaka hakları konusunda üç farklı nafaka türü bulunmaktadır ve bunların hukuki nitelikleri birbirinden farklıdır.

İştirak Nafakası, çocuğun 18 yaşına kadar olan dönemde ana babanın ödediği nafakadır. Bu nafaka türü, çocuğun ergin olmasıyla birlikte kendiliğinden sona erer ve herhangi bir mahkeme kararına gerek yoktur. İştirak nafakası, ana babanın çocuğa karşı temel bakım yükümlülüğünden kaynaklanır.

Eğitim Nafakası, TMK m. 328/2 hükmüne dayanan ve ergin olan çocuğun eğitimi devam ettiği sürece talep edebileceği nafaka türüdür. Bu nafaka, bakım nafakası niteliğindedir ve ana babanın çocuğa karşı devam eden bakım yükümlülüğünden kaynaklanır. Eğitim nafakası, çocuğun mesleki eğitimini tamamlamasını sağlamak amacıyla düzenlenmiştir.

Yardım Nafakası ise TMK m. 364/1 hükmüne dayanan ve aile bireyleri arasındaki dayanışma ilkesinden kaynaklanan nafaka türüdür. Bu nafaka, yardım etmediği takdirde yoksulluğa düşecek olan aile bireylerinin korunması amacını taşır.

Bu nafaka türleri arasındaki en önemli fark, öncelik sıralamasıdır. Bakım yükümlülüğü, yardım etme yükümlülüğünden önce geldiği için, eğitim nafakası imkanı varken yardım nafakasına başvurulamaz. Ancak uygulamada Yargıtay, eğitim nafakası taleplerini genellikle yardım nafakası kapsamında değerlendirmektedir.

Eğitim nafakasının hukuki niteliği bakımından en önemli özelliği, çocuğun kendisi tarafından talep edilmesi gerekliliğidir. 18 yaşını dolduran çocuk fiil ehliyetini kazandığından, bu nafaka türünü kendisi mahkemeden talep etmelidir. Ana baba, ergin olan çocuk adına nafaka davası açamaz.

Bu yasal düzenlemeler, çocukların eğitim haklarının korunması ve toplumsal kalkınmaya katkı sağlayacak nitelikli bireyler yetiştirilmesi amacıyla büyük önem taşımaktadır. Eğitim nafakası, sadece bireysel bir hak olmayıp, aynı zamanda toplumsal bir yatırım niteliği de taşımaktadır.

Eğitim Nafakasının Koşulları ve Kapsamı

Eğitim nafakası, ergin olan çocukların mesleki eğitimlerini tamamlayabilmeleri için ana babalarından talep edebilecekleri önemli bir hukuki hakdır. Bu nafaka türünün uygulanabilmesi için belirli koşulların bir arada bulunması ve eğitim kavramının hukuki sınırlarının doğru anlaşılması gerekir.

Nafaka Ödemesinin Koşulları

Eğitim nafakasının hükmedilmesi için TMK m. 328/II hükmünde belirtilen koşulların tamamının gerçekleşmesi zorunludur. Bu koşullar hem çocuk hem de ana baba açısından değerlendirilmelidir.

Çocuğun Ergin Olması ve Eğitime Devam Etmesi

İlk temel koşul, çocuğun 18 yaşını doldurarak ergin olmasıdır. 18 yaş öncesinde çocuğa ödenen nafaka iştirak nafakası niteliğindedir ve ana babanın doğal yükümlülüğü kapsamındadır. Ancak çocuk 18 yaşını doldurduktan sonra eğitimine devam ediyorsa, bu durumda eğitim nafakası talep etme hakkı doğar.

Eğitime devam etme koşulu, çocuğun aktif olarak bir eğitim kurumuna kayıtlı olması ve düzenli şekilde derslerine katılması anlamına gelir. Çocuğun eğitimini ciddiye alması, sınavlara girmesi ve makul bir başarı göstermesi beklenir. Eğitime ara verme veya devamsızlık yapma durumunda nafaka yükümlülüğü sona erebilir.

Ana Babanın Ekonomik Durumu ve Beklenebilirlik

Nafaka ödemesinin ana babadan beklenebilir nitelikte olması kritik bir koşuldur. Bu değerlendirme yapılırken ana babanın:

  • Gelir durumu ve ekonomik gücü
  • Yaşam standardı ve sosyal durumu
  • Diğer yükümlülükleri ve giderleri
  • Çocukla olan kişisel ilişkileri

dikkate alınır. Ana babanın ekonomik durumu nafaka ödemeye elverişli değilse, çocuğun eğitimi devam etse bile nafaka yükümlülüğü doğmaz.

Çocuğun Kendi Talebi

Eğitim nafakası re'sen hükmedilemez. Ergin olan çocuğun bizzat kendisinin mahkemeye başvurarak nafaka talebinde bulunması gerekir. Ana baba çocuk adına bu davayı açamaz, çünkü çocuk artık fiil ehliyetini kazanmıştır.

Mesleki Eğitim Niteliği

Talep edilen nafakanın mesleki eğitimle ilgili olması şarttır. TMK m. 340/II hükmü uyarınca ana baba, çocuğa yetenek ve eğilimlerine uygun genel ve mesleki eğitim sağlamakla yükümlüdür. Bu nedenle eğitimin çocuğun meslek sahibi olmasına yönelik olması gerekir.

Eğitim Kavramının Sınırları

Eğitim nafakası kapsamında değerlendirilen eğitim türleri ve süreleri hukuki olarak belirli sınırlar içerisindedir.

Kapsama Giren Eğitim Türleri

Eğitim nafakası kapsamında şu eğitim türleri yer alır:

  • Genel eğitim veren ortaöğretim kurumları (lise)
  • Üniversite sınavına hazırlık kursları ve dershaneler
  • Önlisans ve lisans programları
  • Mesleki eğitim için zorunlu stajlar
  • Açıköğretim, ikinci öğretim ve uzaktan eğitim programları
  • Meslek yüksekokulları ve teknik eğitim kurumları

Kapsam Dışı Kalan Eğitimler

Belirli eğitim türleri kural olarak eğitim nafakası kapsamında değerlendirilmez:

  • Lisansüstü eğitim (yüksek lisans, doktora)
  • İkinci eğitim programları (ilk eğitimle bağlantılı olmadığı sürece)
  • Mesleki eğitim için zorunlu olmayan ek eğitimler
  • Hobi veya kişisel gelişim amaçlı kurslar

Yaş Sınırları ve Süre

Eğitim nafakası genellikle 22-25 yaş aralığında sona erer. Bu süre, çocuğun aldığı eğitimin türüne ve süresine göre değişiklik gösterebilir. Üniversite eğitimi için normal süre 4 yıl olup, bu sürenin makul ölçüde aşılması durumunda da nafaka yükümlülüğü devam edebilir.

Eğitimin Makul Sürede Tamamlanması

Çocuğun eğitimini makul bir süre içinde tamamlaması beklenir. Eğitimin gereksiz yere uzatılması veya çocuğun eğitime gereken özeni göstermemesi durumunda nafaka yükümlülüğü sona erebilir. Ancak hastalık, askerlik gibi haklı nedenlerle eğitimin kesintiye uğraması durumunda bu süreler eğitim süresinin sonuna eklenir.

Çocuğun Çalışma Durumu

Çocuğun eğitimi süresince çalışması tek başına nafaka hakkını ortadan kaldırmaz. Ancak düzenli ve yeterli gelir elde etmeye başlaması durumunda yoksulluk hali ortadan kalktığı için nafaka yükümlülüğü sona erebilir. Günümüz ekonomik koşullarında eğitimle çalışmayı bir arada sürdürmenin zorluğu mahkemelerce dikkate alınmaktadır.

Bu koşullar ve sınırlar, eğitim nafakasının adil ve amacına uygun şekilde uygulanmasını sağlamak için hukuk sistemimizde titizlikle değerlendirilmektedir.

Yargıtay Kararları ve Uygulama Örnekleri

Eğitim nafakası konusunda Yargıtay'ın yerleşik içtihatları, bu hukuki kurumun uygulanmasında temel rehber niteliğindedir. Yüksek mahkemenin kararları, hem hukuki ilkelerin belirlenmesinde hem de somut olayların çözümünde önemli kriterler sunmaktadır.

Hukuk Genel Kurulu Kararları

Yargıtay Hukuk Genel Kurulu'nun eğitim nafakası konusundaki temel yaklaşımı, çocuğun eğitim hakkının korunması ve ana babanın sosyal sorumluluğu ilkeleri üzerine kurulmuştur. Bu konudaki en önemli içtihat, 743 sayılı Medeni Kanun döneminde oluşturulmuş ve günümüzde de geçerliliğini korumaktadır.

Yargıtay Hukuk Genel Kurulu'nun 13.03.1963 gün ve 2/99-21 sayılı içtihadındaki; "Babanın sosyal durumu bakımından çocuğun okutulmasının gerekmesi halinde iştirak nafakasının çocuğun erginleşmesinden sonra da ( okumaya devamı sebebiyle ) ödenmesi, Medeni Kanunun hükümlerindendir. Zira, evlilik birliğinin boşanma ile ortadan kalkmış olması, ana ve babanın çocuğa karşı olan borçlarında bir değişiklik meydana getirmez. Diğer deyimle, ana ve babanın beraber yaşaması halinde nasıl her ikisi beraberce çaba göstererek çocuğu sosyal durumlarına göre okutmakla ödevli idiyseler, boşanmadan sonra dahi bu ödevleri sona ermez" ilkesi, kanun koyucu tarafından TMK. m.328/2. hükmüyle yasal kural haline getirilmiştir.

Bu karar, eğitim nafakasının hukuki temelini oluşturan en önemli içtihattır. Kararda vurgulanan sosyal durum kriteri ve eğitim yükümlülüğünün sürekliliği ilkesi, günümüz uygulamalarında da temel referans noktası olmaya devam etmektedir.

Hukuk Genel Kurulu'nun daha güncel bir kararı olan E. 2013/3-1627 K. 2015/1020 T. 13.3.2015 tarihli kararı ise, açık öğretim fakültesinde eğitim gören ergin çocukların durumunu netleştirmiştir:

T.C. YARGITAY HUKUK GENEL KURULU E. 2013/3-1627 K. 2015/1020 T. 13.3.2015 Davacı dava dilekçesi ile; öz babası olan davalıdan, boşanma davasında lehine hükmedilen 100 TL iştirak nafakasının, 18 yaşını doldurması ve halen eğitim hayatının devam ediyor olması nedeniyle, aylık 500 TL'ye artırılmasını talep ve dava etmiştir. Davalı, davacının halen üniversite mezunu ve meslek sahibi olduğundan başkasının yardımına ihtiyaç duymayacağını savunarak davanın reddini dilemiştir. Mahkemece, bir yüksekokul bitirmiş 23 yaşlarındaki halen çalıştığı da anlaşılan erkek çocuğun açık öğretimde öğrenci olduğundan bahisle babasından yardım nafakası istemesinin yasal dayanağının bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, hüküm, davacı tarafından temyiz edilmiştir. TMK. 328/2 ve 364/1. maddelerine göre, şayet çocuk reşit olduğu halde eğitimine devam ediyorsa eğitimi sona erinceye kadar ana ve babanın bakım borcu devam eder. Bu durumda çocuk ana ve babaya karşı yardım nafakası davası açabilir. Dosyadaki delillere göre, davacı her ne kadar Adnan Menderes Üniversitesi Karacasu Memnune İnci Meslek Yüksekokulu mezunu olsa da dava tarihi itibariyle halen Anadolu Üniversitesi Açıköğretim Fakültesinde 3. sınıf öğrenci olup, sabit bir yerde çalışmamakta ve düzenli bir geliri bulunmamaktadır. Davalı babanın ise adliyede memur olduğu yaklaşık 1500 TL maaşının bulunduğu anlaşılmıştır. Yerleşmiş Yargıtay uygulamalarına göre açık öğretim fakültesinde eğitim görmek yardım nafakasına mani değildir. Davacının düzenli bir geliri bulunmamaktadır. Günün ekonomik koşulları ve ülkedeki ekonomik yapı da nazara alındığında davacının eğitimini bir an önce tamamlaması kendi menfaatinedir. Ayrıca davacının çalışarak eğitim hayatını beraber götürmesini beklemek eğitim hayatını zora sokacaktır. Olayları izah taraflara, hukuki niteleme hakime ait bir görevdir. Somut olayda, davacının iştirak nafakasının artırımı yönündeki talebi TMK. 328/2 ve 364/1. maddesi kapsamında yardım nafakası talebini içermektedir. Mahkemece; davacı yararına hakkaniyete uygun bir miktarda yardım nafakasına hükmolunması gerekirken, yanılgılı değerlendirme sonucunda yazılı şekilde davanın reddi doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.

Bu karar, açık öğretim fakültesinde eğitim görmenin yardım nafakasına mani olmadığını açıkça belirtmesi açısından son derece önemlidir. Ayrıca, günümüz ekonomik koşullarında eğitimle çalışmayı bir arada sürdürmenin zorluğuna dikkat çekerek, eğitim önceliği ilkesini vurgulamaktadır.

Daire Kararları ve İçtihatlar

Yargıtay'ın çeşitli hukuk daireleri, eğitim nafakası konusunda detaylı kriterler geliştirmiştir. Bu kararlar, uygulamada karşılaşılan spesifik durumlar için rehber niteliğindedir.

Yargıtay 3. Hukuk Dairesi'nin E. 2004/9535 K. 2004/10483 T. 05.10.2004 tarihli kararı, açık öğretim lisesinde eğitim gören ergin çocukların durumunu ele almıştır:

**Açık

Nafakanın Sona Ermesi ve Dava Süreci

Eğitim nafakası sürekli bir yükümlülük olmayıp, belirli koşulların gerçekleşmesi halinde sona erer. Bu sürecin doğru anlaşılması hem nafaka yükümlüsü ana baba hem de nafaka alacaklısı ergin çocuk açısından büyük önem taşımaktadır.

Nafakanın Sona Erme Halleri

Eğitim nafakasının sona ermesi kendiliğinden gerçekleşmez. Türk Medeni Kanunu'nun 328. maddesinin ikinci fıkrasına göre, ana babanın bakım yükümlülüğü çocuğun eğitimi sona erene kadar devam eder. Ancak bu yükümlülüğün sona ermesi için belirli koşulların oluşması gerekir.

Nafakanın sona erdiği temel durumlar şunlardır:

  • Çocuğun mesleki eğitimini başarıyla tamamlaması
  • Eğitimin makul süredeki normal bitiş süresinin aşılması
  • Çocuğun eğitimine düzenli olarak devam etmediğinin tespit edilmesi
  • Çocuğun sigortalı bir işte çalışmaya başlayarak ekonomik bağımsızlığını kazanması
  • Çocuğun düzenli gelir elde etmeye başlaması
  • Ana babanın ekonomik durumunun nafaka ödeyemeyecek düzeye gelmesi

18 yaşını dolduran çocuk için iştirak nafakası kendiliğinden sona erer. Yargıtay 3. Hukuk Dairesi'nin 2004/2886 E, 2004/2859 K, 29.03.2004 tarihli kararında belirtildiği üzere:

"Küçüğün reşit olduğu tarihte hükmedilen iştirak nafakası kanun gereği kendiliğinden sona ereceğinden, hükümde ayrıca belirtilmesi zorunluluğu bulunmamaktadır."

Ancak eğitim nafakası farklı bir hukuki rejime tabidir. Bu nafaka türü çocuğun eğitimini tamamlaması veya yukarıda sayılan diğer koşulların gerçekleşmesi halinde sona erer. Önemli olan husus, eğitim nafakasının kaldırılması için nafaka yükümlüsünün mahkemeye başvurması gerektiğidir.

Çocuğun eğitimini ciddiye alması ve makul sürede tamamlaması nafakanın devamı için temel koşuldur. Eğer çocuk eğitimine düzenli devam etmiyor, sınavlara girmiyor veya başarısız oluyor ise ana baba nafakanın kaldırılması için dava açabilir. Mahkeme bu durumda çocuğun eğitime yaklaşımını, başarı durumunu ve eğitimi tamamlama konusundaki ciddiyetini değerlendirir.

Dava Açma Usulü ve Yetkili Mahkeme

Ergin çocuğun eğitim nafakası talebi kendisi tarafından yapılmalıdır. Ana baba çocuk adına bu davayı açamaz. Çocuk 18 yaşını doldurarak fiil ehliyetini kazandığından, hukuki işlemlerini bizzat kendisi yapmalıdır.

Aile Mahkemesi eğitim nafakası davalarında görevli ve yetkili mahkemedir. Davalının yerleşim yerindeki Aile Mahkemesi'ne başvuru yapılmalıdır. Dava dilekçesinde şu hususların belirtilmesi gerekir:

  • Çocuğun eğitimine devam ettiğinin belgelenmesi
  • Ana babanın ekonomik durumuna ilişkin bilgiler
  • Talep edilen nafaka miktarı ve gerekçeleri
  • Çocuğun kendi gelir durumu

Davada ispat yükü çocuk üzerindedir. Çocuk eğitimine devam ettiğini, ana babanın nafaka ödeyebilecek ekonomik durumda olduğunu ve kendisinin yoksulluk içinde bulunduğunu ispat etmelidir.

Nafakanın kaldırılması davası ise nafaka yükümlüsü ana baba tarafından açılır. Bu davada ana baba, çocuğun eğitimini tamamladığını, eğitimine devam etmediğini veya ekonomik bağımsızlığını kazandığını ispat etmelidir.

Mahkeme nafaka miktarını belirlerken şu faktörleri dikkate alır:

  • Ana babanın gelir durumu ve yaşam standardı
  • Çocuğun eğitim giderleri ve yaşam masrafları
  • Çocuğun yaşı ve eğitim düzeyi
  • Eğitimin türü ve süresi
  • Bölgesel yaşam koşulları

Nafakanın arttırılması, azaltılması veya kaldırılması tarafların mali durumlarındaki değişiklik halinde mümkündür. Bu durumda ilgili taraf mahkemeye başvurarak nafakada değişiklik talep edebilir.


Eğitim gören çocuğun nafaka hakkı, Türk Medeni Kanunu'nun sosyal adaleti gözeten önemli düzenlemelerinden biridir. 18 yaşını doldurmuş olsa bile eğitimine devam eden çocukların ana babalarından yardım nafakası talep etme hakları bulunmaktadır. Bu hak, çocuğun mesleki eğitimini tamamlayarak topluma faydalı bir birey olmasını sağlamayı amaçlamaktadır. Yargıtay kararları da bu hakkın geniş yorumlanması gerektiğini, açık öğretim dahil tüm eğitim türlerinin bu kapsamda değerlendirilmesi gerektiğini ortaya koymaktadır. Ancak bu hakkın kullanılabilmesi için çocuğun eğitimine ciddiyetle devam etmesi, ana babanın ekonomik durumunun uygun olması ve yasal prosedürlerin doğru şekilde takip edilmesi gerekmektedir.

Yazar Görseli
Müellif

Av. Ali Haydar GÜLEÇ

Güleç Hukuk Bürosu'nda 9 yıldır yöneticilik ve avukatlık yapmaktadır.