Garanti Belgesi ve Servis Hizmetlerinde Tüketici Hakları

Garanti Belgesi ve Servis Hizmetlerinde Tüketici Hakları

Satın aldığınız elektronik eşya, beyaz eşya veya araçlarda yaşadığınız sorunlarda hangi haklarınız bulunduğunu biliyor musunuz? Garanti belgesi düzenlenme zorunluluğu, servis hizmetleri ve tüketici hakları konularında bilmeniz gereken tüm detayları bu kapsamlı rehberimizde bulabilirsiniz. Yasal düzenlemelerden Yargıtay kararlarına kadar geniş bir perspektifle hazırlanan bu içerik, tüketici haklarınızı etkili şekilde kullanmanıza yardımcı olacaktır.

Garanti Belgesi Düzenlenmesi ve Temel Kurallar

Tüketici haklarının korunmasında kritik öneme sahip garanti belgeleri, yasal düzenlemeler çerçevesinde üretici ve ithalatçılar tarafından düzenlenmeği zorunlu belgelerdir. Bu belgeler, satın alınan ürünlerde meydana gelebilecek arızalar ve kusurlar karşısında tüketicilerin haklarını güvence altına alır.

Garanti Belgesi Zorunluluğu

6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun'un 56. maddesi uyarınca, üretici ve ithalatçılar belirli mallar için garanti belgesi düzenleme yükümlülüğü altındadır. Bu yükümlülük, Garanti Belgesi Yönetmeliği'ne ekli "Garanti Belgesi İle Satılması Zorunlu Olan Ürünler Listesi"nde yer alan tüm kullanılmamış malları kapsamaktadır.

Garanti belgesi düzenleme sorumluluğu üretici ve ithalatçılara ait olmakla birlikte, bu belgeleri tüketicilere verme yükümlülüğü satıcılara aittir. Satıcılar, ürünün tüketiciye teslimi sırasında garanti belgesini de teslim etmek zorundadır.

Garanti belgesi yazılı olarak veya kalıcı veri saklayıcısı ile verilebilmektedir. Elektronik ortamda düzenlenen garanti belgeleri de geçerli kabul edilir, ancak tüketicinin erişebileceği şekilde saklanması gerekmektedir.

Önemli bir husus olarak, fatura ve fiş gibi belgeler garanti belgesi yerine geçmemektedir. Bu belgeler alış-verişin yapıldığını kanıtlasa da garanti koşullarını ve tüketici haklarını detaylandırmadığı için ayrı bir garanti belgesi düzenlenmesi zorunludur.

Garanti Süresi ve Hesaplaması

Garanti süresi, malın tüketiciye teslim tarihinden itibaren başlar ve yasal düzenlemeler uyarınca asgari süre belirlenmektedir. Genel kural olarak garanti süresi asgari iki yıl olmakla birlikte, bazı ürün grupları için Yönetmelikte farklı ölçü birimleri de belirlenmiştir.

Binek otomobillerde garanti süresi hem zaman hem de kilometre bazında hesaplanır. Bu ürünler için 2 yıl veya 60.000 kilometre şeklinde ikili bir ölçü sistemi uygulanmaktadır. Hangisi önce dolarsa o esas alınır.

Projeksiyon cihazları için ise 2 yıl veya 5.000 saat şeklinde kullanım saati bazlı bir hesaplama yapılmaktadır. Bu durum, ürünün yoğun kullanımda olduğu durumlarda tüketici haklarının korunmasını sağlar.

Garanti süresi hesaplanırken dikkat edilmesi gereken önemli bir nokta, garanti kapsamında tamirde geçen sürenin garanti süresine eklenmesidir. Ürün onarım için servise verildiği dönemde tüketici ürünü kullanamadığından, bu süre garanti süresini uzatır.

Fatura ve Fiş Durumu

Tüketiciler arasında yaygın bir yanlış bilgi olarak fatura veya fişin garanti belgesi yerine geçtiği düşünülmektedir. Ancak yasal düzenlemeler açısından bu durum doğru değildir.

Fatura ve fiş, satış işleminin gerçekleştiğini kanıtlayan belgelerdir ve garanti süresinin başlangıç tarihini belirlemede kullanılır. Bu belgeler olmadan garanti haklarının kullanılması zorlaşabilir, ancak garanti belgesinin yerini tutmaz.

Garanti belgesi, ürünün garanti koşullarını, garanti süresini, tüketicinin haklarını ve yetkili servis bilgilerini içeren özel bir belge olmak zorundadır. Bu belgede aşağıdaki bilgilerin yer alması yasal zorunluluktur:

  • Ürünün marka, model ve seri numarası
  • Garanti süresi ve kapsamı
  • Tüketicinin garanti kapsamındaki hakları
  • Yetkili servis istasyonlarının iletişim bilgileri
  • Üretici veya ithalatçının iletişim bilgileri

Kalıcı veri saklayıcısı ile verilen garanti belgeleri de yazılı belgelerle aynı hukuki değere sahiptir. Elektronik ortamda düzenlenen bu belgeler, tüketicinin her zaman erişebileceği şekilde saklanmalı ve gerektiğinde çıktı alınabilmelidir.

Garanti belgesi bulunmayan durumlarda tüketici, fatura veya fiş ile satış işlemini kanıtlayabilir ve garanti haklarını kullanabilir. Ancak bu durumda garanti koşulları ve süresi konusunda yasal minimumlar esas alınır.

Tüketicinin Seçimlik Hakları ve Kullanımı

Satın aldığınız bir üründe arıza meydana geldiğinde, tüketici olarak sahip olduğunuz haklar oldukça geniş kapsamlıdır. 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun'un 11. maddesi, ayıplı mal durumunda tüketicilere tanınan seçimlik hakları detaylı şekilde düzenlemektedir. Bu haklar, tüketicinin mağdur durumda kalmaması ve adaletli bir çözüme ulaşması için yasal güvence altına alınmıştır.

Arızalı Mallarda Haklar

Satın aldığınız mal garanti süresi içerisinde arızalandığında, kanunun size tanıdığı dört temel seçimlik hakkınız bulunmaktadır. Bu haklar arasından dilediğinizi seçme konusunda tamamen özgürsünüz ve satıcı bu seçiminizi reddedemez.

Ücretsiz onarım hakkı en sık tercih edilen seçeneklerden biridir. Bu hakkı kullandığınızda, malın onarımı için herhangi bir ücret ödemeniz gerekmez. İşçilik masrafı, değiştirilen parça bedeli, nakliye gideri dahil olmak üzere tüm masraflar satıcı, üretici veya ithalatçı tarafından karşılanır. Onarım işlemi, yetkili servislerde veya satıcının belirlediği uygun merkezlerde gerçekleştirilir.

İkinci seçeneğiniz bedel iadesidir. Bu durumda, satın aldığınız malın bedelinin tamamı size iade edilir. Bedel iadesi talep ettiğinizde, ödediğiniz tutarın yanı sıra yasal faiz oranında hesaplanacak gecikme faizi de hakkınızdır.

Üçüncü seçenek ayıp oranında bedel indirimi talebinde bulunmanızdır. Bu durumda, malı iade etmek yerine ayıba göre belirlenecek oranda indirim yapılarak fark size ödenir. Bu seçenek, genellikle malın kullanılabilir durumda olduğu ancak performansında düşüş yaşandığı durumlarda tercih edilir.

Son seçeneğiniz ise ayıpsız misli ile değiştirme hakkıdır. Bu durumda, arızalı malınız aynı model ve özelliklerde ayıpsız bir mal ile değiştirilir. Eğer aynı model mevcut değilse, benzer kalite ve özellikte başka bir ürünle değiştirme yapılabilir.

Seçimlik Hakların Şartları

Seçimlik haklarınızı kullanabilmeniz için belirli şartların oluşması gerekmektedir. Bu şartlar, hem tüketici hem de satıcı açısından adaletli bir dengeyi sağlamak amacıyla yasada düzenlenmiştir.

İlk şart, malın garanti süresi içerisinde arızalanması veya ayıplı çıkmasıdır. Garanti süresi, malın tüketiciye teslim edildiği tarihten itibaren başlar ve yasada belirlenen asgari süreler veya üretici tarafından verilen daha uzun süreler geçerlidir.

İkinci önemli şart, kullanım hatasının bulunmamasıdır. Eğer arıza, malın tanıtma ve kullanma kılavuzuna aykırı kullanılması sonucu meydana gelmişse, tüketicinin ücretsiz onarım hakkı yoktur. Bu durumun tespiti için yetkili servis tarafından rapor düzenlenmesi ve tüketiciye verilmesi zorunludur.

Malın tekrar arızalanması durumunda, tüketici bedel iadesi, ayıp oranında bedel indirimi veya ayıpsız misli ile değiştirme haklarından birini seçebilir. Aynı şekilde, azami tamir süresinin aşılması veya tamirinin mümkün olmadığının raporla belirlenmesi halinde de bu haklar kullanılabilir.

Satıcı ve Üretici Sorumlulukları

Tüketicinin seçimlik haklarının etkili şekilde kullanılabilmesi için, satıcı, üretici ve ithalatçıların yerine getirmesi gereken önemli sorumluluklar bulunmaktadır. Bu sorumluluklar müteselsil sorumluluk ilkesi çerçevesinde düzenlenmiştir.

Müteselsil sorumluluk, tüketicinin talebini satıcı, üretici veya ithalatçıdan herhangi birine yöneltebileceği ve bu tarafın talebi reddedemeyeceği anlamına gelir. Bu durum, tüketicinin hak arama sürecinde kolaylık sağlar ve sorumluların birbirini suçlaması önlenir.

Satıcılar, tüketicinin seçimlik haklarını kullanmak istediğini beyan etmesi durumunda bu talebi derhal karşılamakla yükümlüdür. Özellikle bedel iadesi talep edildiğinde, satıcı bu talebi geciktirmek için çeşitli bahaneler ileri süremez.

Yetkili servis istasyonları, garanti kapsamındaki onarım işlemlerini azami tamir süreleri içerisinde tamamlamak zorundadır. Bu süreler, binek otomobiller için 45 iş günü, diğer mallar için 20 iş günü olarak belirlenmiştir. Sürenin aşılması durumunda, tüketici diğer seçimlik haklarını kullanabilir.

Üretici ve ithalatçılar, yedek parça temini konusunda da sorumludur. Garanti süresi ve kullanım ömrü boyunca gerekli yedek parçaları temin etmek ve yetkili servislere ulaştırmakla yükümlüdürler. Yedek parça teminindeki gecikme, tüketicinin haklarını kullanmasına engel oluşturamaz.

Son olarak, belgelendirme yükümlülüğü çerçevesinde servis istasyonları, arızalı malları teslim alırken düzenledikleri belgelerde hangi seçimlik hakkın kullanıldığını açık şekilde belirtmek ve tüketiciye imzalatmak zorundadır. Bu belge, sonradan çıkabilecek anlaşmazlıklarda önemli bir delil teşkil eder.

Satış Sonrası Hizmetler ve Azami Tamir Süreleri

Kullanım Ömrü Boyunca Hizmet

6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun'un 58. maddesi, üretici ve ithalatçıları satın aldığınız mallar için kapsamlı bir sorumluluk altına sokmaktadır. Bu düzenlemeye göre, garanti süresi sona erdikten sonra bile kullanım ömrü süresince bakım ve onarım hizmetlerini sağlama yükümlülüğü devam etmektedir.

Satış Sonrası Hizmetler Yönetmeliği'ne ekli listede yer alan ürünler için belirlenen kullanım ömürleri şu şekildedir:

  • Çamaşır makinaları, bulaşık makinaları: 10 yıl
  • Buzdolapları, derin dondurucular: 12 yıl
  • Televizyon, ses sistemleri: 7 yıl
  • Binek otomobiller: 15 yıl
  • Motosikletler: 12 yıl

Bu süreçte üretici veya ithalatçıların Servis Bilgi Sistemi (www.servis.gov.tr) üzerinden güncel yetkili servis bilgilerini paylaşması zorunludur. Tüketiciler bu sistem üzerinden kendilerine en yakın yetkili servis istasyonlarının iletişim bilgilerine ulaşabilirler.

Azami Tamir Süreleri

Yasanın öngördüğü azami tamir süreleri, ürün kategorilerine göre farklılık göstermektedir ve bu süreler iş günü olarak hesaplanmaktadır:

Araçlar için özel düzenleme:

  • Binek otomobiller
  • Kamyonetler
  • Motosikletler
  • ATV araçları
  • Motorlu bisikletler
  • Motorlu scooterlar
  • Deniz motosikletleri
  • Yatlar
  • Kar motosikletleri
  • Karavanlar

Bu araçlar için 45 iş günü azami tamir süresi uygulanmaktadır.

Diğer dayanıklı tüketim malları: Yukarıda sayılanlar dışındaki tüm mallar için 20 iş günü azami tamir süresi belirlenmiştir. Bu süreye beyaz eşyalar, elektronik cihazlar, küçük ev aletleri ve benzeri ürünler dahildir.

Tamir süresinin başlangıcı iki farklı duruma göre belirlenmektedir:

  • Garanti süresi içinde: Arızanın yetkili servis istasyonuna veya satıcıya bildirim tarihinden itibaren
  • Garanti süresi dışında: Malın yetkili servis istasyonuna fiili teslim tarihinden itibaren

Arıza bildirimi telefon, faks, e-posta, iadeli taahhütlü mektup gibi çeşitli yollarla yapılabilir ancak ispat yükümlülüğü tüketiciye aittir.

Nakliye ve Kargo Ücretleri

Garanti süresi içerisinde tüketicinin ücretsiz onarım hakkını seçmesi durumunda, herhangi bir nakliye, kargo veya benzeri ulaşım gideri talep edilemez. Bu durum 6502 sayılı Kanun'un 11. maddesinde açıkça düzenlenmiştir.

Ancak garanti süresi sonrasında kullanım ömrü içerisindeki tamirler için nakliye ücretleri konusunda farklı uygulamalar söz konusu olabilir. Bu durumda:

  • Yetkili servis istasyonları arızalı malları teslim alırken belgelendirme yapmakla yükümlüdür
  • Kargo ile gönderilen mallar bu belgelendirme zorunluluğundan muaf tutulmuştur
  • Onarımın malın bulunduğu yerde yapıldığı durumlarda teslim belgesi düzenlenmesi gerekmez

İthalatçının ticari faaliyetinin sona ermesi durumunda sorumluluk dağılımı şu şekilde belirlenmektedir:

  • Garanti süresi boyunca: Satıcı, üretici ve yeni ithalatçı müteselsilen sorumlu
  • Garanti süresi sonrası: Sadece üretici veya yeni ithalatçı sorumlu

Tüketiciler, kullanım ömrü süresince satış sonrası hizmetlerin sağlanmaması durumunda zararlarını ispat etmek şartıyla tüketici hakem heyeti, zorunlu arabuluculuk veya tüketici mahkemelerinden tazminat talep edebilirler. Bu hakların kullanımında süre sınırlaması bulunmamakta, sadece kullanım ömrü süresi dikkate alınmaktadır.

Kullanım Hatası ve İhtiyari Garanti

Tüketici ürünlerinde yaşanan arızalar her zaman üretim kusurlarından kaynaklanmaz. Bazen tüketicinin ürünü yanlış kullanması veya bakım talimatlarına uymaması sonucu ortaya çıkan sorunlarla karşılaşılabilir. Bu durumlarda kullanım hatası kavramı devreye girer ve tüketicinin garanti haklarını doğrudan etkiler. Aynı zamanda, birçok firma standart garanti süresinin ötesinde ihtiyari garanti hizmetleri sunarak rekabet avantajı elde etmeye çalışır.

Kullanım Hatasının Belirlenmesi

Kullanım hatası, tüketicinin ürünü tanıtma ve kullanma kılavuzundaki hususlara aykırı şekilde kullanması sonucu ortaya çıkan arızalar için kullanılan yasal bir terimdir. Bu durumun tespiti ve belgelenmesi özel bir prosedür gerektirir.

Kullanım hatasının belirlenmesi sürecinde şu adımlar izlenir:

  • Arızalı ürün yetkili servis istasyonuna teslim edilir
  • Teknik inceleme yapılarak arızanın nedeni araştırılır
  • Kullanım hatası tespit edilirse, azami tamir süresi içinde rapor düzenlenmesi zorunludur
  • Raporda arızanın kullanım hatasından kaynaklandığı detaylı şekilde açıklanır

Rapor düzenleme yetkisi sadece belirli mercilerde bulunur:

  • Yetkili servis istasyonları
  • Bunların yokluğu halinde satıcı, ithalatçı veya üretici

Kullanım hatası raporunun hukuki geçerliliği için bazı şartların yerine getirilmesi gerekir. En önemlisi, raporun bir nüshasının tüketiciye verilmesi yasal zorunluluktur. Bu durum tüketicinin savunma hakkını kullanabilmesi ve gerektiğinde itiraz edebilmesi açısından kritik önem taşır.

Kullanım hatası tespit edilen durumlarda tüketici ücretsiz onarım hakkını kullanamaz. Ancak bu durum tüketicinin diğer yasal haklarını ortadan kaldırmaz. Örneğin, raporda belirtilen kullanım hatası gerekçesine itiraz etme, tüketici hakem heyetine başvurma veya mahkeme yoluna gitme hakları saklıdır.

Dikkat edilmesi gereken önemli hususlar:

  • Kullanım hatası iddiası mutlaka teknik rapor ile desteklenmelidir
  • Rapor objektif teknik veriler içermelidir
  • Tüketicinin ürünü normal şartlarda kullandığını ispat etme hakkı vardır
  • Çevresel faktörler (nem, toz, sıcaklık vb.) kullanım hatası sayılamaz

Uzatılmış Garanti Uygulamaları

İhtiyari garanti, yasal garanti süresinin ötesinde üreticiler veya satıcılar tarafından gönüllü olarak sunulan ek garanti hizmetleridir. Bu uygulamalar genellikle ticari stratejilerin bir parçası olarak geliştirilir ve tüketicilere ek güvence sağlar.

İhtiyari garanti türleri şunlardır:

  • Üretici tarafından sunulan uzatılmış garanti
  • Satıcı firma garantisi
  • Sigorta şirketleri tarafından sunulan ürün sigortaları
  • Kredi kartı şirketlerinin garanti uzatma hizmetleri

İhtiyari garanti uygulamalarında temel prensipler:

İhtiyari garantide sadece tarafların anlaştığı haklar kullanılabilir. Bu durum, uzatılmış garanti sözleşmesinin şart ve koşullarının detaylı incelenmesini gerektirir. Tüketiciler bu sözleşmeleri imzalarken nelerin kapsandığını, nelerin kapsam dışında kaldığını açıkça öğrenmelidir.

Ancak burada kritik bir nokta vardır: Yasal garanti süresince tüketicinin seçimlik hakları saklı kalır. Bu demektir ki, ilk iki yıl içerisinde tüketici isterse 6502 sayılı Kanun'un 11. maddesindeki haklarını (ücretsiz onarım, bedel iadesi, bedel indirimi, ayıpsız misli ile değiştirme) kullanabilir, isterse ihtiyari garanti şartlarına göre hareket edebilir.

İhtiyari garanti sözleşmelerinde dikkat edilmesi gerekenler:

  • Sözleşme şartları açık ve anlaşılır olmalıdır
  • Hangi durumların kapsandığı detaylı belirtilmelidir
  • Kapsam dışı durumlar açıkça listelenmeli
  • Hasar tespit prosedürleri belirtilmelidir
  • Tazminat ödeme koşulları ve süreleri netleştirilmelidir

Yasal garanti ile ihtiyari garanti arasındaki farklar:

İhtiyari garanti uygulamalarında tüketiciler genellikle ek bir ücret öder veya belirli şartları kabul eder. Bu durumda garanti kapsamı sözleşmede belirlenen sınırlarla kısıtlıdır. Oysaki yasal garantide tüketici herhangi bir ek ücret ödemez ve kanunun tanıdığı tüm haklardan yararlanır.

Sonuç olarak, kullanım hatası ve ihtiyari garanti konuları tüketici haklarının doğru kullanımı açısından büyük önem taşır. Tüketiciler hem ürünlerini kullanma kılavuzuna uygun şekilde kullanmalı, hem de uzatılmış garanti tekliflerini değerlendirirken yasal haklarından vazgeçmeyecek şekilde hareket etmelidir. Bu konularda şüphe yaşanması halinde tüketici örgütlerinden veya uzman hukukçulardan destek alınması faydalı olacaktır.

Emsal Yargıtay Kararı ve Uygulama

Türk hukuk sisteminde tüketici hakları konusunda verilen kararlar, hem mevcut uygulamaları netleştirmekte hem de gelecekteki benzer davalar için emsal teşkil etmektedir. Garanti süresi geçmiş dayanıklı tüketim mallarında üretici ve ithalatçıların sorumluluğu konusunda Yargıtay Esas: 2020/7070, Karar: 2020/5240 sayılı karar, bu alandaki en önemli emsal kararlardan biri olarak kabul edilmektedir.

Garanti Süresi Sonrası Sorumluluk

Kahramanmaraş 2. Asliye Hukuk Mahkemesi tarafından tüketici mahkemesi sıfatıyla ele alınan bu davada, tüketicinin yaşadığı sorun birçok kişinin karşılaşabileceği türden bir durumu ortaya koymaktadır. Davacı, 2009 yılında satın aldığı çamaşır makinesinin 8 yıl sonra arızalanması üzerine yetkili servise başvurmuş, ancak mevcut modelin üretiminin durdurulduğu ve yedek parçaların tedarik edilemediği gerekçesiyle hizmet alamadığını belirtmiştir.

İlk derece mahkemesi, 2 yıllık garanti süresinin geçmiş olduğu gerekçesiyle davayı reddetmiştir. Ancak bu karar, tüketici haklarının korunması açısından yasal düzenlemelerin tam olarak değerlendirilmediğini göstermiştir. Yargıtay'ın konuya yaklaşımı ise tamamen farklı olmuştur.

6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun'un 58/6. maddesi ve Satış Sonrası Hizmetler Yönetmeliğine göre, üretici ve ithalatçılar garanti süresi sona erdikten sonra da sorumlulukları devam etmektedir. Çamaşır makinası 10 yıl kullanım ömrü süresince bakım-onarım hizmetlerinin sunulması zorunludur.

Yargıtay, ilk derece mahkemesinin kararını kanun yararına bozma kararı vererek, şu önemli tespitleri yapmıştır:

  • Garanti süresi ile kullanım ömrü süresi farklı kavramlardır
  • Kullanım ömrü boyunca satış sonrası hizmet yükümlülüğü devam eder
  • Üretici ve ithalatçıların sorumluluğu garanti süresi ile sınırlı değildir
  • Yedek parça temininde yaşanan güçlükler, sorumluluktan kurtulmak için geçerli bir mazeret oluşturmaz

Yedek Parça Tedariki Zorluğu

Bu emsal kararda dikkat çeken bir diğer husus, yedek parça tedariki zorluğu konusundaki yaklaşımdır. Üretici firma, modelin üretimden kaldırıldığını ve yedek parça bulunmadığını ileri sürerek sorumluluğundan kaçınmaya çalışmıştır. Ancak Yargıtay bu durumu kabul etmemiştir.

Satış Sonrası Hizmetler Yönetmeliği kapsamında, üreticiler ve ithalatçılar kullanım ömrü süresince şu yükümlülükleri yerine getirmek zorundadır:

  • Yedek parça temini ve satışı
  • Yetkili servis ağının sürdürülmesi
  • Bakım ve onarım hizmetlerinin kesintisiz sunumu
  • Teknik destek ve danışmanlık hizmetleri

Bu yükümlülükler, müteselsil sorumluluk ilkesi gereğince satıcı, üretici ve ithalatçı tarafından birlikte yerine getirilmelidir. Herhangi bir tarafın bu yükümlülüğü yerine getirememesi durumunda, diğer sorumlu taraflar devreye girmektedir.

Özellikle dayanıklı tüketim malları kategorisindeki ürünlerde, uzun kullanım ömrü süresince hizmet verilmesi zorunluluğu, üreticilerin ürün planlama ve pazarlama stratejilerini de etkilemektedir. Bu durum, tüketiciler açısından önemli bir güvence oluştururken, üreticiler açısından da uzun vadeli bir sorumluluk anlamına gelmektedir.

Emsal kararın sonuçları şu şekilde özetlenebilir:

  • Tüketiciler, garanti süresi geçtikten sonra da haklarını arayabilir
  • Kullanım ömrü süresince satış sonrası hizmet alma hakkı korunmaktadır
  • Yedek parça bulunmaması, sorumluluktan kurtulmak için geçerli bir mazeret değildir
  • Mahkemeler, yasal düzenlemeleri tüketici lehine yorumlamak durumundadır

Tüketici haklarının korunması konusunda yasal düzenlemeler ve Yargıtay kararları birlikte değerlendirildiğinde, güçlü bir koruma sisteminin varlığı görülmektedir. Garanti belgesi düzenlenmesinden satış sonrası hizmetlere, seçimlik haklardan kullanım ömrü boyunca hizmet alma hakkına kadar geniş bir yelpazede düzenlenen bu haklar, tüketicilerin bilinçli olarak kullanması gereken önemli araçlardır.

6502 sayılı Kanun ile getirilen düzenlemeler ve bunların Yargıtay kararlarıyla pekiştirilmesi, Türkiye'de tüketici haklarının korunması konusunda önemli bir aşama kaydetildiğini göstermektedir. Ancak bu hakların etkin şekilde kullanılabilmesi için tüketicilerin bilgilendirilmesi ve farkındalık yaratılması da büyük önem taşımaktadır.

Yazar Görseli
Müellif

Av. Ali Haydar GÜLEÇ

Güleç Hukuk Bürosu'nda 9 yıldır yöneticilik ve avukatlık yapmaktadır.