
Kefillik Sözleşmesi Nedir? Kefil Olurken Nelere Dikkat Edilmelidir?
Kefillik sözleşmesi yapmadan önce mutlaka bilinmesi gereken hukuki düzenlemeler, şartlar ve sorumluluklar hakkında kapsamlı bilgi edinin. Kefil olmanın getirdiği mali ve hukuki yükümlülükleri, borçtan kurtulma yollarını ve kefilin haklarını detaylıca öğrenin. Türk Borçlar Kanunu çerçevesinde kefillik kurumunun tüm yönlerini anlatan rehberimizle bilinçli kararlar verin.
Kefillik Sözleşmesinin Tanımı ve Hukuki Dayanakları
Kefalet Kavramı
Kefillik sözleşmesi, Türk hukuk sisteminde borç güvencesi sağlayan en önemli teminat türlerinden biridir. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 581. maddesine göre kefalet sözleşmesi, "kefilin alacaklıya karşı, borçlunun borcunu ifa etmemesinin sonuçlarından kişisel olarak sorumlu olmayı üstlendiği sözleşme" olarak tanımlanmaktadır.
Bu tanımdan anlaşılacağı üzere, kefalet sözleşmesi üç taraflı bir hukuki ilişki yaratır. Bu ilişkide borçlu, alacaklı ve kefil olmak üzere üç taraf bulunmakta, kefil borçlunun yerine getirmediği yükümlülükleri kendi malvarlığıyla karşılama taahhüdünde bulunmaktadır.
Kefalet kavramının özünde, alacaklının güvencesini artırma amacı yatar. Borçlunun ödeme güçlüğü yaşaması veya borcunu hiç ödememesi durumunda, alacaklı kefile başvurarak alacağını tahsil edebilme imkanına kavuşur. Bu durum, özellikle ticari ilişkilerde güven unsurunun zayıf olduğu hallerde büyük önem taşımaktadır.
Kefalet sözleşmesi, kişisel teminat türü olarak sınıflandırılır. Ayni teminatlardan farklı olarak, kefilin tüm malvarlığı borçtan sorumlu tutulur ve belirli bir mal üzerinde sınırlı ayni hak kurulmaz. Bu durum, kefilin sorumluluğunu genel ve kapsamlı kılarken, aynı zamanda riski de artırmaktadır.
Yasal Düzenlemeler
Türk hukukunda kefalet sözleşmeleri tarihsel süreç içerisinde farklı kanunlarda düzenlenmiştir. 818 sayılı eski Türk Borçlar Kanunu'nun 483 ve devamı maddelerinde yer alan düzenlemeler, modern Türk borçlar hukukunun temelini oluşturmuştur.
Günümüzde yürürlükte bulunan 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 581 ve devamı maddeleri kefalet sözleşmelerine ilişkin kapsamlı düzenlemeler içermektedir. Bu düzenlemeler, kefilin hak ve yükümlülüklerini, sözleşmenin kuruluş şartlarını, kefilin sorumluluğunun kapsamını ve sona erme sebeplerini ayrıntılı olarak belirlemektedir.
Yeni TBK düzenlemesi, özellikle şekil şartları ve eş rızası konularında eski kanuna göre daha katı kurallar getirmiştir. Bu değişiklikler, kefalet sözleşmelerinin kurulmasında daha fazla dikkat ve özen gösterilmesini gerektirmektedir.
Kefalet sözleşmelerine ilişkin düzenlemeler sadece Borçlar Kanunu ile sınırlı değildir. Türk Medeni Kanunu'nun çeşitli maddeleri de kefalet konusuna değinmekte, özellikle vasi ve velilerin kefalet sözleşmesi yapma yasağı gibi hususları düzenlemektedir.
Sözleşmenin Niteliği
Kefalet sözleşmesi, fer'i nitelikte bir sözleşmedir. Bu özellik, kefilin sorumluluğunun asıl borç ilişkisinin varlığına bağlı olduğunu ifade eder. Asıl borç geçersiz ise veya sona ererse, kefalet sözleşmesi de aynı akıbeti paylaşır.
Sözleşmenin tali karakteri, kefilin alacaklı karşısındaki konumunu belirler. Adi kefalette, alacaklının önce borçludan alacağını tahsil etmeye çalışması, bu mümkün olmadığı takdirde kefile başvurması gerekir. Bu durum, kefilin sorumluluğunu ikincil konuma yerleştirir.
Kefalet sözleşmesi aynı zamanda tek taraflı borç doğuran bir sözleşmedir. Yalnızca kefil, alacaklıya karşı yükümlülük altına girer. Alacaklının kefile karşı herhangi bir edim yükümlülüğü bulunmaz. Bu özellik, sözleşmenin ivazsız karakterini ortaya koyar.
Rizai sözleşme niteliğinde olan kefalet sözleşmesi, tarafların karşılıklı ve birbirine uygun irade beyanları ile kurulur. Ancak, geçerlilik için yazılı şekil şartı aranması, sözleşmenin şekli sözleşme kategorisine de dahil olduğunu gösterir.
Kefalet sözleşmesinin kişisel güven ilişkisine dayanan yapısı, kefilin şahsının büyük önem taşıdığını ortaya koyar. Bu nedenle kefil değişikliği, alacaklının rızası olmadan gerçekleştirilemez.
Kefalet Sözleşmesinin Geçerlilik Şartları ve Şekil Kuralları
Kefalet sözleşmesinin hukuki geçerliliği, belirli şartların eksiksiz olarak yerine getirilmesine bağlıdır. Türk Borçlar Kanunu'nda öngörülen bu şartlar, hem kefili hem de alacaklıyı koruma amacı taşımakta olup, sözleşmenin güvenilirliğini sağlamaktadır. Bu şartların ihlali halinde sözleşme geçersiz sayılır ve kefilin sorumluluğu doğmaz.
Yazılı Şekil Şartı
TBK madde 583 hükmüne göre, kefalet sözleşmesi mutlaka yazılı şekilde yapılmalıdır. Bu düzenleme, sözleşmenin geçerliliği için zorunlu bir şart olup, sözlü olarak yapılan kefalet sözleşmeleri hukuken geçersizdir.
Yazılı şekil şartının temel gereksinimleri şunlardır:
- Azami miktar belirtilmesi: Kefilin sorumlu olacağı en yüksek tutar açıkça belirtilmelidir
- Kefalet tarihi: Sözleşmenin yapıldığı tarih mutlaka yer almalıdır
- El yazısı zorunluluğu: Azami miktar ve kefalet tarihi kefilin kendi el yazısıyla yazılmalıdır
- Müteselsil kefalet beyanı: Eğer müteselsil kefalet söz konusuysa, bu husus da kefilin el yazısıyla belirtilmelidir
Bu şartlardan herhangi birinin eksik olması durumunda sözleşme kesin hükümsüz sayılır. Mahkeme bu durumu resen araştırmak zorundadır ve eksikliği tespit ettiğinde sözleşmeyi geçersiz ilan eder. Özellikle azami miktarın belirtilmemesi veya kefilin el yazısıyla yazılmaması en sık karşılaşılan geçersizlik sebepleridir.
Uygulamada bankalar ve diğer finansal kurumlar, bu şartlara uygun olarak hazırladıkları standart kefalet sözleşmesi formlarını kullanmaktadır. Ancak kefilin, bu formlarda yer alan azami miktar ve tarih kısmını mutlaka kendi el yazısıyla doldurması gerekmektedir.
Eş Rızası Zorunluluğu
TBK madde 584 uyarınca, evli kişilerin kefalet sözleşmesi yapabilmesi için diğer eşin yazılı rızası zorunludur. Bu düzenleme, aile malvarlığını korumak ve eşler arasındaki ekonomik dengeyi sağlamak amacıyla getirilmiştir.
Eş rızasının özellikleri şunlardır:
- Yazılı olma zorunluluğu: Sözlü rıza hukuken geçerli değildir
- Zamanlaması: Rıza, sözleşme kurulmadan önce veya en geç kurulum anında alınmalıdır
- Sonraki değişiklikler: Kefilin sorumluluğunu artıran değişikliklerde de eş rızası gereklidir
- Mahkeme kararı istisnası: Mahkemece boşanma veya ayrılık kararı verilmesi halinde bu şart ortadan kalkar
TBK madde 584/3'te önemli istisnalar düzenlenmiştir. Bu istisnalar şunlardır:
- Ticaret siciline kayıtlı işletmeler: İşletme sahibi, ortağı veya yöneticisi tarafından işletmeyle ilgili verilen kefaletler
- Esnaf ve sanatkar faaliyetleri: Mesleki faaliyetlerle ilgili verilen kefaletler
- 5570 sayılı Kanun kapsamındaki krediler: Belirli kredi türleri için verilen kefaletler
- Kooperatif kefaletleri: Tarım kredi ve esnaf kooperatiflerince verilen kefaletler
Bu istisnalar, ticari hayatın gereksinimlerini karşılamak ve ekonomik faaliyetlerin aksamasını önlemek amacıyla öngörülmüştür. Ancak istisna kapsamında olmayan tüm durumlarda eş rızası mutlaka alınmalıdır.
Ehliyet Şartları
Kefalet sözleşmesi yapabilmek için kefilin tam fiil ehliyetine sahip olması gerekmektedir. Bu durum, kişinin hukuki sonuçları anlayabilme ve bilinçli karar verebilme yeteneğine sahip olmasını ifade eder.
Ehliyet şartları kapsamında şu hususlar önemlidir:
- Yaş sınırı: 18 yaşını doldurmamış küçükler kefalet sözleşmesi yapamazlar
- Kısıtlılık durumu: Mahkeme kararıyla kısıtlanmış kişiler kefil olamazlar
- Vesayet düzenlemeleri: TMK madde 449 gereği vasiler, küçük ve kısıtlı adına kefalet sözleşmesi yapamazlar
- Velayet sınırlamaları: TMK madde 342/3 uyarınca veliler de velayet altındaki çocuk adına kefalet veremezler
TBK madde 30-39'da düzenlenen irade bozukluğu halleri kefalet sözleşmeleri için de geçerlidir. Yanılma, aldatma veya korkutma altında yapılan kefalet sözleşmeleri iptal edilebilir niteliktedir.
Tüzel kişilerin kefil olması durumunda, ultra vires ilkesi gereği yalnızca kuruluş sözleşmelerindeki amaçları gerçekleştirmek üzere kefalet verebilirler. Bu durum, tüzel kişinin faaliyet konusu ve yetkilerinin sınırlı olduğunu göstermektedir.
Bu şartların tamamının birlikte sağlanması halinde kefalet sözleşmesi geçerli bir şekilde kurulmuş olur ve hukuki sonuçlarını doğurur. Herhangi bir şartın eksik kalması durumunda sözleşme geçersiz sayılır ve kefil hukuki sorumluluk altına girmez.
Kefil Olma Şartları ve Kefil Olamayacak Kişiler
Kefalet sözleşmesi yapabilmek ve kefil olabilmek için Türk Borçlar Kanunu'nda öngörülen belirli şartları taşımak zorunludur. Bu şartları taşımayan kişiler kefalet sözleşmesi yapamazlar ve böyle bir sözleşme yapılsa dahi hukuken geçersiz sayılır.
Ehliyet Şartları
Kefalet sözleşmesi yapabilmek için öncelikle tam fiil ehliyetine sahip olmak gereklidir. Bu durum, kişinin hukuki işlemleri yapabilme kapasitesini ifade eder ve kefillik kurumunun temelini oluşturur.
18 yaşını doldurmuş olmak kefil olabilmek için mutlak şarttır. 18 yaşından küçük olan reşit olmayan kişiler hiçbir şekilde kefalet sözleşmesi yapamazlar. Bu yasak, küçüklerin mali durumlarının henüz tam olarak oturmamış olması ve gelecekteki sorumluluklarının boyutunu kavrayamamaları nedeniyle öngörülmüştür.
Mahkeme kararıyla kısıtlanmış kişiler de kefalet sözleşmesi yapamazlar. Akıl hastalığı, akıl zayıflığı, sarhoşluk, uyuşturucu madde kullanımı, savurganlık, kötü yaşam tarzı nedeniyle mahkeme tarafından kısıtlanan kişiler kefil olamazlar.
TMK madde 342/3 gereğince veliler, velayet altındaki çocukları adına kefalet sözleşmesi yapamazlar. Benzer şekilde TMK madde 449 uyarınca vasiler de vesayet altındaki kişiler adına kefalet sözleşmesi kuramazlar. Bu yasaklar, vesayet veya denetim makamlarının izni alınsa dahi geçerlidir.
TBK madde 30-39'da düzenlenen irade bozukluğu halleri kefalet sözleşmeleri için de geçerlidir. Yanılma, aldatma veya korkutma yoluyla yapılan kefalet sözleşmeleri iptal edilebilir niteliktedir.
Mali Durum Şartları
Kefil olabilmek için yeterli mali güce sahip olmak şarttır. Mali durumu kefil olduğu borcu karşılayamayacak durumda olan kişiler, alacaklı tarafından kefil olarak kabul edilmeyebilir.
Kefilin gelir durumunun istikrarlı olması önemlidir. Düzenli bir geliri bulunmayan, işsiz olan veya geçici işlerde çalışan kişilerin kefil olması genellikle kabul görmez. Maaşlı çalışanlar, emekliler ve düzenli geliri olan serbest meslek sahipleri kefil olabilirler.
Mevcut borç yükü de değerlendirmeye alınır. Halihazırda yüksek miktarlarda borcu bulunan, kredi ödemeleri gelirinin büyük bir kısmını kaplayan kişilerin kefil olması riskli görülür.
Kefilin mal varlığının varlığı da önem taşır. Taşınmaz malları, araçları veya diğer değerli varlıkları bulunan kişilerin kefil olarak kabul edilme şansı daha yüksektir.
Yasal Kısıtlamalar
Tüzel kişiler bakımından ultra vires ilkesi geçerlidir. Tüzel kişiler yalnızca kuruluş sözleşmelerinde belirtilen amaçları gerçekleştirmek üzere kefalet sözleşmesi yapabilirler.
Kamu görevlileri için bazı özel kısıtlamalar bulunabilir. Belirli kamu kurumlarında çalışan personelin kefalet sözleşmesi yapması kurumsal düzenlemelerle sınırlandırılmış olabilir.
Yabancı uyruklu kişiler Türkiye'de kefil olabilirler, ancak icra takibi açısından ikamet durumları ve Türkiye'deki mal varlıkları dikkate alınır.
Çok sayıda kefalet sözleşmesi yapmış kişiler için bankalar ve finans kuruluşları ek incelemeler yapabilir. Aynı kişinin çok sayıda farklı borç için kefil olması, risk açısından olumsuz değerlendirilir.
Daha önce kefalet nedeniyle borcunu ödememiş kişiler yeni kefalet sözleşmeleri için uygun görülmeyebilir. Kredi sicilinde kefalet nedeniyle olumsuz kayıt bulunan kişilerin kefil olarak kabul edilmesi zordur.
Konkordato ilan etmiş veya iflas etmiş kişiler kefalet sözleşmesi yapamazlar. Mali durumları bozuk olan bu kişilerin kefil olması hem hukuken hem de pratik açıdan mümkün değildir.
Bu şartlar kefalet kurumunun güvenilirliğini sağlamak ve hem alacaklıları hem de potansiyel kefilleri korumak amacıyla öngörülmüştür. Kefil olmadan önce bu şartların dikkatli bir şekilde değerlendirilmesi, ileride yaşanabilecek hukuki ve mali sorunların önlenmesi açısından büyük önem taşımaktadır.
Kefilin Sorumluluk Kapsamı ve Kefalet Türleri
Kefillik sözleşmelerinde kefilin sorumluluk kapsamı ve alacaklının kefile başvuru şekli, kefalet türüne göre farklılık gösterir. Türk Borçlar Kanunu'nda düzenlenen kefalet türleri, hem kefilin hem de alacaklının haklarını belirleyen temel unsurları içerir.
Adi Kefalet
Adi kefalet, TBK m. 585 uyarınca alacaklının öncelikle borçluya başvurması gereken kefalet türüdür. Bu kefalet türünde kefil, alacaklının borçlu aleyhindeki takibinin sonuçsuz kalması halinde sorumlu hale gelir.
Adi kefalette alacaklının önce borçluya başvurma yükümlülüğü bulunur. Ancak kanun, bu genel kuralın bazı istisnalarını da belirlemiştir:
- Borçlu aleyhine kesin aciz belgesi alınması durumunda
- Türkiye'de borçlu aleyhine takibatın imkansızlaşması halinde
- Borçlunun iflası veya konkordato mehli verilmesi durumunda
- Borçlunun yurt dışına kaçması veya malvarlığını gizlemesi halinde
Bu istisnai durumlarda alacaklı, borçluya başvurmadan doğrudan kefile başvurabilir. Adi kefalette kefil, alacaklının önce borçluya başvurması gerektiğini ileri sürerek itiraz hakkına sahiptir.
Müteselsil Kefalet
Müteselsil kefalet, TBK m. 586 kapsamında düzenlenen ve alacaklıya daha geniş imkanlar sağlayan kefalet türüdür. Bu kefalet türünde alacaklı, borçlu aleyhine herhangi bir takip yapmaksızın doğrudan kefile başvurabilir.
Müteselsil kefalette kefilin el yazısıyla "müteselsil kefalet" ibaresini yazması zorunludur. Bu ibare yazılmadığı takdirde kefalet, adi kefalet olarak değerlendirilir.
Müteselsil kefaletlerde alacaklının kefile başvurabilmesi için gerekli şartlar:
- Borçlunun temerrüde düşmesi
- İhtarın sonuçsuz kalması
- Borçlunun ifa güçsüzlüğü bulunması
Bu şartların varlığında alacaklı, borçludan tahsilat yapmaya çalışmaksızın doğrudan kefile icra takibi başlatabilir veya dava açabilir.
Sorumluluk Sınırları
Kefilin sorumluluk kapsamı TBK m. 589 uyarınca belirlenir ve aşağıdaki unsurları içerir:
Kefilin sorumlu olduğu borçlar:
- Asıl borç tutarı
- Yasal sonuçlar (gecikme faizi, temerrüt faizi)
- Takip masrafları
- Bir yıllık faiz tutarı
Kefilin sorumlu olacağı azami miktar kefalet sözleşmesinde açıkça belirtilmelidir. Bu miktar belirlenmemişse kefalet sözleşmesi geçersiz olur.
Mali Sorumluluk Sınırları:
Kefil ödeme yapmak zorunda kaldığında, mal varlığına haciz konulabilir. Ancak kanun, kefilin temel geçim ihtiyaçlarını koruma altına almıştır:
- Kefilin maaşının 1/4'ü haczedilebilir
- Geri kalan 3/4'ü temel geçim için koruma altındadır
- Asgari ücret düzeyindeki gelirler haczedilemez
- Temel yaşam eşyaları haciz kapsamı dışındadır
Sınırlı ve Sınırsız Kefalet:
Kefalet sözleşmesinde belirlenen tutara göre:
- Sınırlı kefalette: Kefil yalnızca belirlenen miktar kadar sorumludur
- Sınırsız kefalette: Kefil borcun tamamı, faizleri ve masrafları dahil sorumludur
Kefilin sorumluluğu, borcun yanı sıra hukuki ve ceza masraflarını da kapsayabilir. Bu masrafların kefalet kapsamına girip girmediği sözleşmede açıkça belirtilmelidir.
Zamana Bağlı Sorumluluk:
Kefalet sözleşmesinde süre belirtilmişse, bu sürenin sonunda kefilin sorumluluğu sona erer. Süre belirtilmemişse kefalet, asıl borcun sona erdiği tarihe kadar devam eder.
Kefilin sorumluluk kapsamı ve kefalet türlerinin doğru anlaşılması, hem kefil olan kişilerin hem de alacaklıların haklarını koruması açısından kritik önem taşır. Bu nedenle kefalet sözleşmesi yapılmadan önce sorumluluk kapsamının detaylı olarak belirlenmesi ve anlaşılması gerekmektedir.
Kefilin Hakları ve Borçtan Kurtulma Yolları
Kefalet sözleşmesi yapıldıktan sonra kefil, sadece sorumluluklarla yükümlü kalmaz; aynı zamanda önemli hakları da bulunur. Bu hakların bilinmesi ve doğru şekilde kullanılması, kefilin mağduriyet yaşamaması açısından kritik öneme sahiptir. Ayrıca belirli durumlarda kefilin borçtan kurtulabileceği yasal yollar da mevcuttur.
Rücu Hakkı
Rücu hakkı, kefilin en önemli haklarından biridir ve ödediği borcun tamamını borçludan geri alma hakkını ifade eder. Bu hak, kefilin alacaklıya ödeme yaptığı andan itibaren doğar ve kefalet kurumunun adaletsizlik yaratmasını önleyen temel mekanizmadır.
Kefil, alacaklıya yaptığı ödemenin ardından borçluya karşı tam rücu hakkı elde eder. Bu kapsamda:
- Ana borç tutarının tamamı
- Ödenen faizler ve gecikme faizleri
- Mahkeme masrafları ve icra giderleri
- Avukatlık ücreti dahil olmak üzere tüm yasal masraflar
geri talep edilebilir. Rücu hakkının kullanılması için kefil öncelikle borçluya ihtarname göndermelidir. İhtarnamenin sonuçsuz kalması durumunda rücu davası açılabilir.
Rücu hakkının zamanaşımı süresi genel borçlar için 10 yıldır. Bu süre, kefilin ödeme yaptığı tarihten itibaren başlar. Kefil, bu süre içinde haklarını kullanmadığı takdirde rücu hakkını kaybeder.
Borçtan Kurtulma Sebepleri
Kefilin borçtan kurtulabileceği çeşitli yasal sebepler bulunmaktadır. Bu sebeplerin doğru şekilde değerlendirilmesi ve gerektiğinde hukuki yardım alınması önem taşır.
Asıl borcun sona ermesi durumunda kefil de borçtan kurtulur. TBK m. 598 uyarınca, kefilin borcu asıl borcun sona ermesi ile birlikte kendiliğinden sona erer. Bu kapsamda:
- Borçlunun borcu tam olarak ödemesi
- Borç ve alacağın takas edilmesi
- Alacaklının borcundan feragat etmesi
- İbra sözleşmesi yapılması
gibi durumlar kefilin de borçtan kurtulmasını sağlar.
Süreli kefalet durumunda sürenin dolması ile kefilin sorumluluğu sona erer. Ancak süre dolmadan önce doğmuş bulunan borçlardan kefil sorumlu olmaya devam eder.
Sözleşme eksiklikleri de kefilin borçtan kurtulma sebepleri arasındadır:
- TBK m. 583 gereklerinin yerine getirilmemesi
- Azami miktar belirtilmemesi
- Kefilin el yazısıyla gerekli bilgileri yazmaması
- Eş rızasının alınmaması
Kefilin bilgisi dışında yapılan borç yapılandırması veya asıl sözleşmede kefilin aleyhine değişiklik yapılması durumunda kefil borçtan kurtulabilir.
Alacaklının kusurlu davranışları da kefilin borçtan kurtulma sebepleri arasındadır. Özellikle alacaklının teminatları kaybetmesi veya borçlunun durumunu kötüleştiren davranışlarda bulunması halinde kefil sorumluluktan kurtulabilir.
Zaman Aşımı
Zaman aşımı, kefilin borçtan kurtulmasını sağlayan önemli bir hukuki müessesedir. TBK m. 582/1 uyarınca kefalet sözleşmesi mevcut ve geçerli bir borç için yapılmalı olup, asıl borcun zamanaşımına uğraması halinde kefalet borcu da zamanaşımına uğrar.
Genel olarak borçlar için zamanaşımı süresi 10 yıldır. Ancak bazı özel durumlarda farklı süreler uygulanabilir:
- Ticari borçlar için 5 yıl
- Kira bedeli alacakları için 5 yıl
- Faiz ve taksitler için 5 yıl
Zamanaşımının kesilmesi durumunda süre yeniden başlar. İcra takibi, dava açılması, borçlunun ikrarı gibi haller zamanaşımını keser.
Kefil, zamanaşımı süresinin dolduğunu def'i olarak ileri sürmelidir. Mahkeme zamanaşımını resen dikkate alamaz.
5570 sayılı Kanun kapsamındaki krediler için verilen kefaletlerde de zamanaşımı kuralları aynen uygulanır, ancak bu tür kredilerde eş rızası aranmaz.
Kefillik sözleşmeleri, teminat sağlama amacıyla önemli bir hukuki araç olmakla birlikte, kefil için ciddi mali ve hukuki sonuçlar doğurabilir. Bu nedenle kefil olmadan önce tüm şartların ve sonuçların dikkatle değerlendirilmesi, kefilin haklarının bilinmesi ve gerektiğinde profesyonel hukuki danışmanlık alınması büyük önem taşır. Kefalet sözleşmesi imzalanırken TBK'nın 581 ve devamı maddelerinde yer alan tüm düzenlemelere uyulması, hem kefilin hem de alacaklının hukuki güvenliği açısından zorunludur. Özellikle yazılı şekil şartları, eş rızası ve sorumluluk sınırlarının net olarak belirlenmesi, ileride yaşanabilecek hukuki uyuşmazlıkları önlemeye yardımcı olacaktır.