Kusursuz Sorumlulukta Tazminat

Kusursuz Sorumlulukta Tazminat

Kusursuz sorumluluk, herhangi bir kusurun varlığı aranmadan, belirli durumlarda kişilerin doğan zararlardan sorumlu tutulduğu bir sorumluluk türüdür. Bu makalede, Türk Borçlar Kanunu'nun bu kapsamdaki hükümleri ve ilgili yargı kararları detaylandırılmıştır.

Kusursuz Sorumluluk Nedir?

Kusursuz sorumluluk, bir kişinin herhangi bir kusuru olmaksızın, belli durumlarda meydana gelen zararlardan sorumlu tutulduğu bir hukuk kavramıdır. Kusursuz sorumluluk, genellikle tehlikeli işlemler veya aktivitelere özgü olup, bireylerin veya kurumların belirli faaliyetlerden dolayı toplumda yüksek risk doğurması durumunda uygulanır. Bu tür bir sorumlulukta, zarar gören kişinin zararının tazmini için zarar verenin kusurunu ispat etmesi gerekmez.

Ayırt Etme Gücü Olmayan Kişilerin Sorumluluğu

6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu (TBK) m.65 uyarınca, ayırt etme gücü bulunmayan kişilerin davranışları nedeniyle ortaya çıkan zararlardan bu kişiler, kusursuz sorumluluk ilkesi gereği tesis edilen bir hükümle sorumlu tutulabilirler. Ancak bu sorumluluk mutlak değildir; hâkim, sosyal ve hakkaniyet ilkelerini dikkate alarak karar vermektedir. Yargıtay kararları da, bu tür durumlarda hakkaniyete dayalı bir yaklaşımla zararların tazmin edilmesine olanak tanır.

Adam Çalıştıranın Sorumluluğu

TBK m.66, işverenin çalışanlarının işler sırasında veya iş nedeniyle verdikleri zararlardan dolayı sorumlu olmasını öngörür. Burada, çalışanın iş esnasında üçüncü kişilere zarar vermesi durumunda, işveren ek bir incelemeye gerek kalmaksızın sorumlu tutulur. İşverenin, bu sorumluluktan kurtulabilmesi için çalışanının kusurlu hareket etmediğini veya işle ilgisi olmayan bir nedenle zararın ortaya çıktığını ispat etmesi gerekir.

Yapı Malikinin Sorumluluğu

TBK m.69, yapı sahiplerinin sorumluluklarını belirler. Özellikle yapıdan kaynaklanan bozukluk, eksiklik ya da kullanım hatalarından doğan zararlardan yapı maliki sorumlu tutulur. Bu hüküm, yapıların güvenliği ve kullanımıyla ilgili önlemlerin alındığından emin olunmasını sağlar. Herhangi bir yapısal bozukluk nedeniyle meydana gelen zarar sonucunda yapı sahibinin kusurunu ispat etmek zorunda olmaksızın sorumluluk doğmaktadır.

Kusurluluk Aranmayan Durumlar

Kusursuz sorumluluk durumu, çeşitli nedenlere ve sosyal gerekçelere dayanır. Hukukun ve toplumun korunması adına kusur aranmaksızın tazminat sorumluluğu oluşturulması, bu tür durumların önlenmesine veya zarar görenin zararının hızlı ve adil bir şekilde tazmini sağlanmasına yönelik bir çözüm sunar.

Yargıtay Kararları Bağlamında Değerlendirme

Kusursuz sorumlulukta dikkat edilmesi gereken bir diğer önemli husus, Yargıtay’ın bu konuda aldığı kararlardır. Yargıtay, kusursuz sorumluluk kapsamında ele aldığı davalarda, her biri ayrı durumlar için, genel ilkelere ek hükümler belirlemiştir. Örneğin, çiftlik sahibi olan bir işverenin, çalışanı traktörle bir kazaya karıştığında, hem çalışanın hem de işle ilgisi olmayan bir kişinin kaza yapması hâlinde bile işveren sorumlu tutulabilmektedir.

Sonuç

Kusursuz sorumluluk, modern hukuk sistemlerinde oldukça önemli bir yer tutmakta ve belirli hallerde kusur unsuru aranmaksızın zarar verenin sorumlu olmasını sağlayan bir düzenleme sunmaktadır. Türk Borçlar Kanunu’ndaki düzenlemeler de bu sorumluluğun temellerini oluşturmaktadır. Özellikle ayırt etme gücü olmayanların, işverenlerin ve yapı maliki gibi farklı aktörlerin hukuki çerçevede ne şekilde sorumlu olabilecekleri açıklığa kavuşturulmuştur. Kusursuz sorumluluk, adaletin ve hakkaniyetin sağlanması adına önemli bir araçtır.

Kusursuz Sorumluluk Halleri ve Yargıtay Kararları

Kusursuz sorumluluk, bir kişinin kasıt ya da ihmal olmaksızın bazı durumlarda meydana gelen zararlardan sorumlu tutulmasıdır. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu (TBK) kapsamındaki bu sorumluluk türü, farklı hallerde uygulanmakta olup, çeşitli yargı kararları ve kanun maddeleri ile desteklenmektedir. Ayırt etme gücü olmayanların sorumluluğu, hayvan bulunduranın sorumluluğu gibi örnekler, kusursuz sorumluluğun nasıl işlerlik kazandığına dair iyi örneklerdir.

Ayırt Etme Gücü Olmayanların Sorumluluğu

Ayırt etme gücü olmayanlar, genellikle eylemlerinin sonuçlarını değerlendirebilecek yetiye sahip olmayan kişilerdir. Ancak, bu durum onların neden olduğu zararların tamamen cezasız kalmasını sağlamaz. TBK m.65, bu tür durumlarda, hakkaniyet ilkesi gereğince zararın tazmin edilmesini mümkün kılar. Örneğin, Yargıtay 4.HD 2017/4004 E. 2018/3306 K. kararı, hakimin, ayırt etme gücü bulunmayan bir bireyin neden olduğu zarardan sorumlu tutularak, zarar görenlerin mağduriyetinin giderilmesini sağlamıştır. Bu karar, kusursuz sorumluluğun hakkaniyet ve adalet temelleri üzerine nasıl tesis edildiğini göstermektedir.

Hayvan Bulunduranın Sorumluluğu

Hayvanların, doğal içgüdüleriyle hareket ederek başkalarına zarar vermesi durumunda, onları bulunduran kişi bu zararlardan sorumlu tutulabilir. Burada, hayvanın kendiliğinden neden olduğu zararlar söz konusudur. Yargıtay 3.HD 2019/4263 E. 2019/9309 K. kararı, hayvan sahibinin sorumluluğu üstlenmesi gerektiğini vurgulamaktadır. Bu tür davalarda sorumluluğun belirlenmesi, hayvan sahibinin alması gereken tedbirleri alıp almadığına da bağlıdır ve bu, kusursuz sorumluluk kapsamında değerlendirilir.

Hatır İçin Taşımalarda Sorumluluk

Karayolları Trafik Kanunu m.87, hatır için yapılan taşımalarda sorumluluğu genel hükümlere tabi tutmuştur. Yani, taşıyan kişinin, karşılıklı bir menfaat ilişkisi olmaksızın başkasını taşırken meydana gelen zararlardan sorumlu olup olmaması, diğer sorumluluk kurallarına göre değerlendirilir. Bu madde, trafik kazalarında sıkça gündeme gelen bir konudur. Hatır için taşımalar, genellikle bir hizmet karşılığı olmadan yapılan ulaşım faaliyetleri olup, burada da taşıyan kişinin sorumluluğu sorgulanırken, kusursuz sorumluluk ilkelerine başvurulabilir.

Yargıtay Kararlarının Önemi

Yukarıda belirtilen Yargıtay kararları, kusursuz sorumluluğun uygulamada nasıl işlediğine dair değerli bilgiler sunmaktadır. Yargıtay, kararlarında genellikle sorumluluk ilkesine adalet ve hakkaniyeti ön planda tutarak yaklaşır. Bu, özellikle kişilerin bireysel sorumluluklarında adil bir denge kurar. Yargı organları, kişilerin eylemlerinin doğrudan veya dolaylı sonuçlarını dikkate alarak, sorumluluk ve tazminat taleplerini objektif bir şekilde değerlendirir.

Sonuç olarak, kusursuz sorumluluk durumları, hukukun toplumsal düzeni koruma görevini yerine getirmesinde kritik bir rol oynar. Kanun maddeleri ve yargı kararlarının ışığında, bireylerin nasıl sorumlu tutulabileceği net bir çerçeve içinde açıklanmıştır. Bu tür sorumluluk hallerinin detaylı analizi, kişilerin hukuken hangi durumlarda ve nasıl yükümlülük üstlendikleri konusunda daha bilinçli hale gelmelerine yardımcı olur. Kusursuz sorumluluğun kapsadığı durumlar ve bu sorumluluğun uygulanma biçimleri, hem hukuksal bir öngörü sağlar hem de adaletin tecellisinde hassas bir denge kurar.

Türk Borçlar Kanunu'nda Tazminat Kuralları

Türk Borçlar Kanunu (TBK), tazminat hukukunun düzenlenmesinde belirleyici bir rol oynar. Bu bölümde, TBK'nın belirli maddeleri kapsamında tazminatın nasıl hesaplanacağı, ödeneceği ve hangi durumlarda indirim yapılabileceği gibi tazminata dair önemli kurallar incelenmektedir. Tazminat hukukunun bu yapısal unsurları, hem mağdurun hem de zarara sebep olan tarafın adil bir şekilde değerlendirilmesini sağlamaya yöneliktir.

Tazminatın Kapsamı ve Ödenme Biçimi

Türk Borçlar Kanunu'nun 51. maddesi, tazminatın kapsamını ve ödenme biçimini düzenlemektedir. Bu madde, kusur sorumluluğu ve kusursuz sorumluluk durumlarında tazminatın belirlenme sürecinde rehber niteliğindedir. Tazminatın hesaplanmasında dikkate alınacak unsurlar arasında zararın türü, zararın büyüklüğü ve zarar görenin durumu gibi faktörler vardır. Tazminatın amacının, zarar görenin uğradığı kaybı karşılamak olduğunu ve haksız kazanç sağlamayı engellemek olduğunu belirtmek önemlidir.

Tazminat İndirimi Sebepleri

Tazminat indirimi, zarar ve tazminat arasındaki dengeyi sağlamak için zaman zaman gereklidir. TBK'nın 52. maddesi, hangi durumların tazminat indirimine sebep olabileceğini detaylandırır. Başlıca indirim sebepleri arasında, zarar görenin zarara rıza göstermesi veya zararın artmasına sebep olması sayılabilir. Ayrıca, mağdurun kendisine ulaşacak tazminatın zarar verene aşırı bir yük getirmesi durumunda da indirim uygulanabilir. Bu durumda hâkim, hakkaniyet çerçevesinde bir karar verecektir.

Tazminatın Hesaplanması

Tazminat hesaplanırken, Türk Borçlar Kanunu'nun 55. maddesi devreye girer ve tazminatın hesaplanmasına ilişkin düzenlemeleri içerir. Maddi tazminat, zarar görenin fiilen kaybettiği değerler üzerinden hesaplanırken, manevi tazminat ise kişisel haklarındaki manevi kayıplara odaklanır. Tazminat miktarı belirlenirken, zarar görenin sosyal ve mali durumu, olayın ve tarafların durumu göz önünde bulundurularak adaletli bir hizmet sağlanmaya çalışılır.

Tazminat Türleri ve Uygulama Örnekleri

Tazminatın türleri arasında maddi ve manevi tazminatlar bulunmaktadır. Maddi tazminat, doğrudan ekonomik kayıplar için ödenirken, manevi tazminat ise daha soyut kayıplar için düşünülmüştür. Örneğin, bir trafik kazası sonucu yaşanan sakatlık veya ölüm gibi ciddi olaylarda, maddi tazminat kişilerin bakım masrafları dahil doğrudan ekonomik kayıplarını karşılarken, manevi tazminat kişinin ve aile üyelerinin yaşadığı duygusal kayıpları telafi etmeyi hedefler.

Tazminatın Amaçları

Tazminat hukuku, mağdurun zararını karşılamak ve eski hale getirme amacını taşır. Bunun yanında, zarara sebep olan tarafın haksız bir kazanç sağlamasını da önlemeyi hedefler. TBK kapsamında, zarar ve tazminat arasındaki dengeyi gözeten ve toplumsal adaleti sağlamak için tasarlanmış düzenlemeler, tazminat süreçlerinin daha şeffaf ve adil bir şekilde yürütülmesini sağlar.

Bu bölüm, TBK'da tazminatın genel kurallarına dair kapsamlı bir bakış sundu. Her ne kadar bu kurallar çoğunlukla açıksa da, olay bazında çeşitli değerlendirmeler ve hâkim kararları ile detaylandırılmaktadır. Tazminat kurallarının romanlaştırılması, bu hukuki düzenlemeler hakkında daha iyi bir anlayış sağlamaktadır ve bu da tüm tarafların adil bir şekilde temsil edilmesini güvence altına alır.

Özel Sorumluluk Durumları ve Uygulamalar

Türk Borçlar Kanunu'nda öngörülen kusursuz sorumluluk halleri arasında, özel sorumluluk durumları önemli bir yer tutar. Bu tür durumlar, tehlike arz eden faaliyetlerden doğan zararlar gibi, genel sorumluluk ilkelerinin ötesine geçen yükümlülükleri içerir. Tehlike sorumluluğu, kusurun varlığına gerek olmadan, sadece tehlikeli bir etkinliğin icrası nedeniyle ortaya çıkan sorumluluk türüdür.

Tehlike Sorumluluğu

Tehlike sorumluluğu, özellikle Türk Borçlar Kanunu m.71/III'te düzenlenmiştir. Bu madde, tehlikeli işletmelerin faaliyetlerinden doğan zararlar için uygulanan ağırlaştırılmış bir kusursuz sorumluluk türü oluşturur. Tehlike sorumluluğunda, zarar görenin kusuru veya mücbir sebebin bulunması, illiyet bağını kesebilir.

Tehlike sorumluluğunun esasları, toplumda bir güvenlik hissi yaratmak ve özellikle yüksek risk taşıyan faaliyetlerden doğabilecek zararların karşılanabilmesini sağlamak amacı taşır. Tehlikeli iş kolları arasında enerji santralleri, nükleer tesisler ve kimyasal üretim tesisleri gibi işletmeler sayılabilir.

Yargıtay Kararları

Yargıtay 21.HD 2017/3567 E. 2019/864 K. numaralı karar, tehlike sorumluluğunu derinlemesine inceleyen önemli bir emsal teşkil eder. Bu karar, tehlikeli faaliyetlerin olağan işleyişi sırasında meydana gelen bir kazada, işletmenin kusursuz sorumluluk ilkeleri çerçevesinde sorumlu tutulması gerektiğini vurgular. Böylece, zarar gören tarafın zararının tazmini sağlanmakta ve kamu yararı gözetilmektedir.

Çevreyi Kirletenlerin Sorumluluğu

Çevre kanunları çerçevesinde, çevreyi kirletenlerin sorumluluğu Çevre Kanunu m.28'de düzenlenmiştir. Bu hüküm, çevreye zarar veren kişilerin, zararları gidermek için gerekli önlemleri almasını ve zarar gören tarafın zararını tazmin etmesini öngörür. Çevre kirliliği, genellikle geniş çaplı ve birçok kişiyi etkileyen zararlar doğurabileceği için, burada alınacak sorumluluk önlemleri büyük önem arz eder.

Bu kapsamda, çevresel sorumluluk uygulamaları arasında atık yönetimi, emisyon kontrolü ve su kirliliğinin önlenmesine yönelik süreçler yer almaktadır. Ayrıca, çevre kanunları, yaptırımlar ve cezalarla desteklenerek çevreye verilen zararların azaltılmasını hedefler.

Genel Değerlendirme

Özel sorumluluk durumları, Türk Borçlar Kanunu'nda, genellikle genel sorumluluk ilkelerinin ötesinde, daha sıkı hükümlerle düzenlenmiştir. Bu durum, özellikle yüksek risk içeren faaliyetler ve çevresel zararlara odaklanır. Kusursuz sorumluluk, tehlikeli alanlarda ortaya çıkabilecek zararları asgariye indirmeyi ve toplumu koruyucu bir yapı oluşturmayı amaçlar.

Sonuç olarak, kusursuz sorumluluk hukuku, toplumun güvenliği, çevrenin korunması ve özellikle yüksek tehlike arz eden faaliyetler için önemli bir yasal çerçeve sunar. Bu makalede ele alındığı üzere, Türk Borçlar Kanunu'nda yer alan bu tür hükümlerin amacı, sadece zarar gören tarafların korunması değil, aynı zamanda toplumun genel refahının ve güvenliğinin sağlanmasıdır. Tehlike ve çevre sorumlulukları gibi özel sorumluluk halleri, bu hedeflere ulaşmada kilit rol oynamaktadır.

Yazar Görseli
Müellif

Av. Ali Haydar GÜLEÇ

Güleç Hukuk Bürosu'nda 9 yıldır yöneticilik ve avukatlık yapmaktadır.