
Çekte Karşılıksız İşlemi ve Cezai Sorumluluk
Çekte karşılıksızdır işlemi ve cezai sorumluluk konusu, ticari hayatın önemli bir parçası olan çeklerin güvenilirliğini sağlamaya yönelik hukuki düzenlemeleri kapsamaktadır. 5941 sayılı Çek Kanunu ile yeniden şekillenen bu alan, çek hamillerinin korunması ve çekin güvenli bir ödeme aracı olarak işlev görmesini hedeflemektedir. Konuyla ilgili yasal düzenlemeler, yargı kararları ve uygulama sorunları detaylı şekilde ele alınmıştır.
Çek Kanunu ve Suçun Yasal Düzenlemesi
Çek Kanunu'nun Yürürlüğü
5941 sayılı Çek Kanunu, 20.12.2009 tarihinde Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe girmiş ve çekle ilgili cezai düzenlemeleri yeniden şekillendirmiştir. Bu Kanun ile birlikte, daha önce 3167 sayılı Çekle Ödemelerin Düzenlenmesi ve Çek Hamillerinin Korunması Hakkında Kanun ile düzenlenen "karşılıksız çek keşide etme suçu", "çekte karşılıksızdır işlemi yapılmasına sebebiyet verme suçu" olarak yeniden tanımlanmıştır.
Kanun'un getirdiği temel değişiklikler arasında, suçun adının ve niteliğinin değiştirilmesi, cezai yaptırımların yeniden düzenlenmesi ve çek hamillerinin korunmasına yönelik daha etkin mekanizmaların oluşturulması yer almaktadır. Bu düzenleme ile çekin ticari hayatta güvenli bir ödeme aracı olarak kullanılmasının sağlanması amaçlanmıştır.
6273 sayılı Kanun ile 2012 yılında karşılıksız çek düzenleme suçu geçici olarak suç olmaktan çıkarılmış, ancak 6728 sayılı Kanun ile 2016 yılında tekrar cezai yaptırıma tabi tutulmuştur. Bu süreçte yaşanan değişiklikler, Yargıtay kararlarında da önemli tartışmalara konu olmuştur.
Suçun Tanımı ve Unsurları
5941 sayılı Çek Kanunu'nun 5. maddesi, çekte karşılıksızdır işlemi yapılmasına sebebiyet verme suçunu düzenlemektedir. Bu maddeye göre suçun oluşması için aşağıdaki unsurların bir arada bulunması gerekmektedir:
Objektif unsurlar açısından değerlendirildiğinde:
- Çekin düzenleme tarihine göre kanuni ibraz süresi içinde ibraz edilmiş olması
- Çekin ibraz anında karşılığının bulunmaması veya kısmen bulunması
- Muhatap banka tarafından karşılıksızdır işleminin yapılması
- Hamilin şikayetçi olması
Sübjektif unsurlar bakımından ise fail, çekin karşılıksız kalacağını bilerek veya karşılığını sağlamama konusunda taksirle hareket etmiş olmalıdır. Kasıt unsuru, çek düzenleme anında mevcut duruma göre değerlendirilir.
Suçun korunan hukuki değeri, çekin güvenilir bir ödeme aracı olmasının sağlanması ve çek hamilinin mal varlığının korunmasıdır. Bu çerçevede kanun koyucu, ticari hayatta güven ilişkilerinin korunması ve çekin işlevselliğinin sürdürülmesi amacını gütmüştür.
TTK Hükümleriyle İlişki
Çek Kanunu ile Türk Ticaret Kanunu arasında sıkı bir ilişki bulunmaktadır. TTK'nın 780. maddesi ve devamı, çek hakkında genel hükümleri düzenlemekte olup, çekin şekli unsurları, düzenlenmesi ve ödenmesi konularında temel düzenlemeleri içermektedir.
TTK'nın 796. maddesi çekin ibraz süresini düzenlemektedir:
- Çek düzenlendiği yerde ödenecekse 10 gün içinde
- Düzenlendiği yerden başka bir yerde ödenecekse 1 ay içinde
- Aynı kıtada düzenlenip başka kıtada ödenecekse 1 ay içinde
- Farklı kıtalarda düzenlenip ödenecekse 3 ay içinde
Bu süreler, çekin keşide tarihinin ertesi günü başlar ve suçun oluşumu açısından kritik önem taşır.
TTK'nın 783. maddesi, çek düzenlenmesi için muhatap nezdinde karşılığın bulundurulması yükümlülüğünü düzenlemektedir. Bu maddeye göre, muhatap nezdinde karşılığı kısmen veya tamamen bulunmayan bir çek düzenleyen kişi, çekin karşılıksız kalan bedelinin yüzde onunu ödemekle yükümlü olup, hamilin uğradığı zararı da tazmin etmekle sorumludur.
Ayrıca TTK hükümleri, çekin devri, ciro işlemleri ve hamilin hakları konularında da Çek Kanunu ile birlikte uygulanmaktadır. Bu çerçevede çekin meşru hamil kavramı, şikayet hakkının kullanımında belirleyici rol oynamaktadır.
Çek Kanunu'nun 5. maddesi ile TTK hükümleri arasındaki uyum, suçun unsurlarının belirlenmesinde ve yargılama sürecinde doğru uygulamanın yapılabilmesi için büyük önem taşımaktadır.
Suçun Faili ve Cezai Sorumluluk
Çekte karşılıksızdır işlemi yapılmasına sebebiyet verme suçunda fail sıfatı ve cezai sorumluluk, suçun temel unsurlarından birini oluşturmaktadır. 5941 sayılı Çek Kanunu'nun 5. maddesinde düzenlenen bu suçta, failin kim olabileceği ve hangi şartlarda cezai sorumluluğun doğacağı hususları açık şekilde belirlenmiştir.
Fail Sıfatları
Karşılıksız çek düzenleme suçunun faili, çek hesabı sahibi olan kişi veya tüzel kişi adına çek düzenleme yetkisi bulunan kişidir. Suçun oluşabilmesi için, çekin karşılıksız kalmasına sebebiyet veren kişinin belirli sıfatlara sahip olması gerekmektedir.
Suçun birincil faili çek hesabı sahibidir. Bu kişi, bankadaki hesabında yeterli karşılığı bulundurmakla yükümlü olan ve çeki düzenleme yetkisine sahip kişidir. Çek hesabı sahibinin, düzenlediği çekin karşılıksız çıkmasına sebebiyet vermesi halinde cezai sorumluluk doğmaktadır.
İkinci olarak, tüzel kişi adına çek düzenleyenler de suçun faili olabilir. Bu durumda tüzel kişinin mali işlerini yürüten yönetim organı üyeleri veya belirlenmemişse yönetim organını oluşturan tüm gerçek kişiler sorumlu tutulur. Sermaye şirketlerinde yönetim kurulu üyeleri ile ticaret siciline tescil edilen şirket yetkilileri bu kapsamda değerlendirilmektedir.
Gerçek ve Tüzel Kişi Ayrımı
Gerçek kişi çek hesabı sahipleri açısından sorumluluk doğrudan şahıslarına aittir. Bu kişiler, hesaplarındaki karşılığı sağlamakla ve düzenledikleri çeklerin karşılıksız çıkmamasını temin etmekle yükümlüdürler. Gerçek kişinin bizzat çeki düzenlemesi veya düzenleme konusunda karar vermesi halinde cezai sorumluluk doğacaktır.
Tüzel kişi çek hesabı sahipleri bakımından ise durum farklıdır. Tüzel kişinin kendisi suçun faili olamayacağından, mali işleri yürüten yönetim organı üyesi gerçek kişiler sorumlu tutulmaktadır. Eğer mali işleri yürüten organ üyesi belirlenmemişse, yönetim organının tüm üyeleri müşterek fail sıfatıyla sorumlu olur.
Yargıtay uygulamasına göre, yönetim kurulu üyeliği sona ermiş ancak bu durum ticaret sicil gazetesinde tescil ve ilan edilmemiş kişinin şirket yararına çek düzenlemeye devam etmesi halinde cezai sorumluluğu devam eder. Bu husus, Yargıtay 19. Ceza Dairesi'nin 2019/33988 E., 2019/147958 K. sayılı kararında açıkça belirtilmiştir.
Temsilci ve Vekil Durumu
Çek Kanunu'nun 5/3. maddesi, gerçek kişi çek sahibinin temsilci veya vekil tayin edemeyeceğini açık şekilde düzenlemektedir. Bu hüküm, karşılıksız çek düzenleme suçunun şahsi niteliğini vurgulamakta ve sorumluluğun devredilemezliğini ortaya koymaktadır.
Gerçek kişinin temsilci veya vekili tarafından çek düzenlenmesi halinde, hukuki ve cezai sorumluluk yine çek hesabı sahibine aittir. Bu düzenleme, çek sahibinin sorumluluğundan kaçınmasını önlemek amacıyla getirilmiştir. Dolayısıyla, temsilci veya vekil aracılığıyla bile olsa çek düzenlenmesinden kaynaklanan cezai sorumluluk doğrudan hesap sahibine aittir.
Bu yasak hüküm, tüzel kişiler için geçerli değildir. Tüzel kişiler, doğaları gereği temsilci veya vekil aracılığıyla işlem yapmak zorunda oldukları için, bu yasak sadece gerçek kişileri kapsamaktadır.
Cezai Yaptırımlar
Suçun işlenmesi halinde faile her bir çekle ilgili olarak 1500 güne kadar adli para cezası verilmektedir. Bu cezanın belirlenmesinde TCK'nın 52/1. maddesi uyarınca alt sınır 5 gün olarak uygulanmaktadır. Günlük ceza miktarı ise 20 TL ile 100 TL arasında takdir edilmektedir.
Önemli olan husus, hükmedilecek adli para cezasının çek bedelinin karşılıksız kalan miktarından az olamayacağıdır. Bu düzenleme, cezanın caydırıcılığını artırmak ve çek hamilinin uğradığı zararla orantılı bir yaptırım uygulanmasını sağlamak amacıyla getirilmiştir.
Adli para cezasının yanı sıra mahkeme, çek düzenleme ve çek hesabı açma yasağına da hükmeder. Bu yasak, güvenlik tedbiri niteliğinde olup, suçun tekrarını önleme amacı taşımaktadır.
Çek Kanunu'nun 5/11. maddesi gereğince, adli para cezasının ödenmemesi halinde kamuya yararlı işte çalıştırma tedbirine çevrilemez ve doğrudan hapis cezasına çevrilir. Çevirme oranı günlük 100 TL olup, tek hüküm için 3 yıl, birden fazla hüküm için 5 yıl sınırı bulunmaktadır.
Şikayet Usulü ve Zamanaşımı
Şikayet Hakkı ve Süresi
Çekte karşılıksızdır işlemi yapılmasına sebebiyet verme suçu şikayete tabi bir suçtur. Bu durum, suçun kovuşturulabilmesi için mağdurun şikayetçi olması gerektiği anlamına gelmektedir. 5941 sayılı Çek Kanunu'nun 5. maddesinde açıkça belirtildiği üzere, hamilin şikayeti üzerine faile cezai yaptırım uygulanmaktadır.
Şikayet hakkının sahibi konusunda Yargıtay 19. Ceza Dairesi'nin 2018/3072 E., 2018/5874 K. sayılı kararı emsal teşkil etmektedir. Bu karara göre şikayet hakkı:
- Çeki tahsil amacıyla bankaya ibraz eden hamile
- Karşılıksızdır işlemi yapıldıktan sonra çeki elinde bulunduran ve aynı zamanda karşılıksızdır işlemi yapılmadan önceki dönemde geçerli ve meşru ciranta olan kişiye aittir.
Şikayet süreleri İİK m.347 hükmü uyarınca belirlenmektedir. Bu düzenlemeye göre:
- Fiilin öğrenildiği tarihten itibaren 3 ay
- Her halükarda fiilin işlendiği tarihten itibaren 1 yıl
Bu süreler hak düşürücü niteliktedir ve geçirilmesi halinde şikayet hakkı ortadan kalkmaktadır. Fiilin öğrenilmesi tarihinin tespitinde genellikle karşılıksızdır işleminin öğrenildiği tarih esas alınmaktadır.
Yetkili Mahkemeler
Çekte karşılıksızdır işlemi yapılmasına sebebiyet verme suçunda yetkili mahkeme belirlenmesi, İcra ve İflas Kanunu hükümleri çerçevesinde yapılmaktadır. Yetkili mahkeme seçenekleri şunlardır:
- Çekin tahsil edilmesi amacıyla bankaya ibraz edildiği yer mahkemesi
- Çek hesabının açıldığı banka şubesinin bulunduğu yer mahkemesi
- Hesap sahibinin yerleşim yeri mahkemesi
- Şikayetçinin yerleşim yeri mahkemesi
Bu düzenleme, şikayetçiye mahkeme seçiminde esneklik tanımakta ve kendisi için en uygun olan mahkemeye başvurma imkanı sağlamaktadır. Ancak şikayetçi, şikayet dilekçesinde belirttiği mahkemeyle bağlıdır.
Görevli mahkeme ise İcra Ceza Mahkemeleridir. İcra ve İflas Kanunu'nun özel hükümleri gereği, icra ceza mahkemeleri bu suç tipinde tek yetkili yargı organıdır.
Yargılama Usulü
Çekte karşılıksızdır işlemi yapılmasına sebebiyet verme suçunda yargılama usulü, İcra ve İflas Kanunu'nun 347, 349, 350, 351, 352 ve 353. maddelerinde düzenlenmiştir. Bu özel usul hükümleri, genel ceza muhakemesi hükümlerinden farklılıklar içermektedir.
Şikayet dilekçesi ve iddianame konusunda İİK m.351 özel bir düzenleme getirmektedir. Bu düzenlemeye göre:
- İcra ceza mahkemelerinde şikayetçinin şikayet dilekçesi iddianame sayılır
- Şikayetçi dilekçesinde gösterdiği delillerle bağlıdır
- Deliller kısmına çek aslı, banka kayıtları, ticaret sicil kayıtları mutlaka yazılmalıdır
Duruşma devamı açısından İİK m.349/6 önemli bir yükümlülük getirmektedir. Şikayetçinin veya vekilinin geçerli mazerete dayalı olmaksızın duruşmaya katılmaması halinde şikayet hakkı düşeceğinden, duruşmaların takip edilmesi kritik önem taşımaktadır.
Zamanaşımı süreleri aşağıdaki şekilde belirlenmiştir:
- Dava zamanaşımı: 8 yıl
- Ceza zamanaşımı: 10 yıl
Bu süreler, suçun işlendiği tarihten itibaren başlamakta ve geçirilmesi halinde ceza sorumluluğu ortadan kalkmaktadır.
Kanun yolları bakımından koruma tedbiri kararlarına İİK m.353/1 gereği 7 gün içinde itiraz edilebilmektedir. Nihai kararlara ise istinaf yolu açık olup, istinaf kararları kesindir. Bu durum, Yargıtay'a temyiz yolunun kapalı olduğu anlamına gelmektedir.
Koruma tedbiri olarak yargılama sırasında resen çek düzenleme ve çek hesabı açma yasağı uygulanabilmektedir. Bu tedbir kararına karşı da yine 7 gün içinde itiraz imkanı bulunmaktadır.
Yargılama usulündeki bu özel düzenlemeler, çek hamillerinin korunması ve çekin güvenli bir ödeme aracı olarak işlev görmesi amacına hizmet etmektedir.
Bankanın Yükümlülükleri ve Karşılıksızdır İşlemi
Çek sisteminin işleyişinde bankalar, hem çek hamillerinin korunması hem de çekin güvenli bir ödeme aracı olarak işlev görmesi açısından önemli yükümlülükler taşımaktadır. 5941 sayılı Çek Kanunu ile düzenlenen bu yükümlülükler, karşılıksız çek durumlarında bankaların sorumluluklarını detaylı şekilde belirlemektedir.
Banka Ödeme Yükümlülüğü
Çek Kanunu'nun 3. maddesi hükmü uyarınca, muhatap banka karşılıksız çıkan her çek yaprağı için belirli miktarlarda ödeme yapma yükümlülüğü altındadır. Bu yükümlülük, çek hamilinin korunması ilkesi çerçevesinde düzenlenmiş olup, çekin karşılığının tamamen veya kısmen bulunmaması durumunda devreye girmektedir.
Banka ödeme yükümlülüğünün kapsamı şu şekilde belirlenmektedir:
- Çek bedeli 1000 Türk Lirası veya üzerinde ise: Banka hamilin uğradığı zararı karşılamak amacıyla 1000 Türk Lirası ödeme yapmakla yükümlüdür
- Çek bedeli 1000 Türk Lirasının altında ise: Banka çekin tam bedeli kadar ödeme yapmakla yükümlüdür
- Bu ödeme yükümlülüğü, çek bedelini aşmamak suretiyle sınırlandırılmıştır
Söz konusu ödeme miktarları, Türkiye İstatistik Kurumu tarafından yayımlanan fiyat endekslerindeki yıllık değişmeler göz önünde tutularak Merkez Bankası tarafından her yıl yeniden belirlenmektedir. Bu düzenleme, enflasyon karşısında hamilin korunmasını amaçlamaktadır.
Bankanın ödeme yükümlülüğü yalnızca düzenleyici dışındaki hamilere karşı geçerlidir. Çeki düzenleyen kişi, kendi düzenlediği çeki bankaya ibraz ettiğinde bu ödeme yükümlülüğünden yararlanamaz.
Karşılıksızdır İşlem Usulü
Karşılıksızdır işlemi, çekin ibrazı anında hesapta yeterli karşılığın bulunmaması halinde bankanın gerçekleştirmesi gereken işlemdir. Çek Kanunu'nun 3. maddesi çerçevesinde bu işlem titizlikle düzenlenmiştir.
Karşılıksızdır işleminin yapılabilmesi için aşağıdaki şartların bir arada bulunması gerekmektedir:
- Çekin Türk Ticaret Kanunu'nun 796. maddesi uyarınca kanuni ibraz süresi içinde bankaya ibraz edilmesi
- İbraz anında çek hesabında karşılığın tamamen veya kısmen bulunmaması
- Hamilin karşılıksızdır işlemi yapılması talebinde bulunması
- İşlemin usulüne uygun şekilde tespitinin yapılması
Karşılıksızdır işlemi yapılırken banka, hamilin kanunen ödemekle yükümlü olduğu miktarın dışında, çek bedelinin karşılanamayan kısmıyla sınırlı olarak işlem gerçekleştirir. Bu sınırlama, bankanın sorumluluğunun çerçevesini belirlemekte ve hamilin haklarını korumaktadır.
Kısmen karşılığın bulunması durumunda farklı hesaplama yöntemleri uygulanmaktadır. Banka, mevcut karşılığı hamile öder ve geriye kalan miktar için karşılıksızdır işlemi yapar. Bu durumda Çek Kanunu'nun 5. maddesi kapsamındaki cezai yaptırımlar, yalnızca karşılıksız kalan kısım için uygulanır.
Çek Hesabı Kapatılması
Çek Kanunu'nun 2/10. maddesi hükmü uyarınca, çek hesabının kapatılması belirli şartlara bağlanmıştır. Bu düzenleme, çek hesaplarının keyfi şekilde kapatılmasını engelleyerek çek hamillerinin korunmasını amaçlamaktadır.
Çek hesabı ancak şu durumlarda kapatılabilir:
- Hesap sahibinin yazılı talebi üzerine
- Yasal temsilcinin yazılı talebi üzerine (hesap sahibi tüzel kişi ise)
- Mevduat veya katılım fonu zamanaşımı süresinin dolması üzerine
Bu şartlar dışında çek hesabının kapatılması mümkün değildir. Özellikle bankaların tek taraflı kararlarıyla çek hesaplarını kapatması yasaklanmıştır. Bu yasağın amacı, çek hamillerinin mağdur olmasını engellemek ve çek sisteminin güvenilirliğini korumaktır.
Çek hesabı kapatılması durumunda, hesap sahibi elindeki kullanılmamış çek yapraklarını bankaya derhal iade etmekle yükümlüdür. Bu yükümlülüğün yerine getirilmemesi, Çek Kanunu'nun 7. maddesi kapsamında ayrı bir suç oluşturabilir.
Banka, çek hesabını kapatırken hesapta bulunan mevduat veya katılım fonu bakiyesini hesap sahibine ödemekle yükümlüdür. Hesap kapatıldıktan sonra ibraz edilen çekler için artık ödeme yükümlülüğü bulunmamaktadır.
Etkin pişmanlık durumlarında uygulanacak 3095 sayılı Kanun kapsamındaki ticari işlerde temerrüt faiz oranı, çek bedelinin faizle birlikte hesaplanmasında esas alınmaktadır. Bu faiz oranının uygulanması, hem hamilin zararının tam olarak karşılanması hem de çek düzenleyenin pişmanlığının maddi boyutunun belirlenmesi açısından önem taşımaktadır.
Etkin Pişmanlık ve Çek Düzenleme Yasağı
Etkin Pişmanlık Şartları
5941 sayılı Çek Kanunu'nun 6. maddesi, karşılıksız çek düzenleme suçunda etkin pişmanlık müessesesini düzenlemektedir. Bu hüküm, sanığın cezai sorumluluğunu ortadan kaldıran özel bir düzenleme niteliğindedir.
Etkin pişmanlıktan yararlanabilmek için karşılıksız kalan çek bedelinin tamamen ödenmesi gerekmektedir. Ödeme yapılırken çek bedelinin yanı sıra, çekin üzerinde yazılı bulunan düzenleme tarihine göre kanuni ibraz tarihinden itibaren işleyecek 3095 sayılı Kanuna göre ticari işlerde temerrüt faiz oranı üzerinden hesaplanacak faizin de ödenmesi zorunludur.
Etkin pişmanlığın hukuki sonuçları yargılamanın hangi aşamasında gerçekleştiğine göre farklılık göstermektedir:
- Yargılama aşamasında çek bedelinin faizle birlikte tamamen ödenmesi halinde mahkeme tarafından davanın düşmesine karar verilir
- Mahkumiyet hükmünün kesinleşmesinden sonra ödeme yapılması durumunda ise hükmün bütün sonuçlarıyla ortadan kaldırılmasına karar verilir
Bu düzenleme, şikayetten vazgeçme halinde de aynı hukuki sonuçları doğurmaktadır. Hamilin şikayetinden vazgeçmesi durumunda da aynı prosedür uygulanarak sanığın cezai sorumluluğu sona ermektedir.
Yasağın Kapsamı
Çek düzenleme ve çek hesabı açma yasağı, karşılıksız çek düzenleme suçunun en önemli güvenlik tedbirlerinden biridir. Bu yasak hem yargılama sırasında koruma tedbiri olarak resen uygulanabilmekte hem de mahkumiyet halinde güvenlik tedbiri olarak hükmedilebilmektedir.
Yasak kararı aşağıdaki kişi ve kurumlara uygulanmaktadır:
- Çek hesabı sahibi gerçek kişiler
- Çek hesabı sahibi tüzel kişiler
- Tüzel kişi adına çek düzenleyen yetkili kişiler
- Sermaye şirketi yöneticileri
İcra ve İflas Kanunu'nun 353/1. maddesi uyarınca yasak kararına karşı 7 gün içinde itiraz edilebilmektedir. İtiraz süresi, kararın tebliğinden itibaren işlemeye başlar ve hak düşürücü niteliktedir.
Yasak kararı verilen kişiler, ellerinde bulunan çek yapraklarını bankalara iade etmek zorundadır. Bu yükümlülüğün yerine getirilmemesi ayrı bir hukuki sorumluluk doğurabilir.
Çek düzenleme yasağının kapsamı oldukça geniştir ve kişinin tüm bankalarla olan çek hesabı ilişkilerini etkilemektedir. Yasak kararı alan kişi, hiçbir bankada çek hesabı açamaz ve mevcut hesaplarından çek düzenleyemez.
Yasağa Aykırı Davranışlar
5941 sayılı Çek Kanunu'nun 7. maddesi, çek düzenleme ve çek hesabı açma yasağına aykırı davranışları ayrı suç tipleri olarak düzenlemektedir. Bu düzenleme, yasak kararlarının etkinliğini sağlamak amacıyla öngörülmüştür.
Yasağa rağmen çek düzenleme suçu şu şartlarda oluşmaktadır:
- Hakkında çek düzenleme ve çek hesabı açma yasağı kararı verilmiş olması
- Bu yasağa rağmen çek düzenlenmesi
- Suçun 1 yıldan 3 yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılması
Yasak olan kişi adına çek hesabı açma suçu ise banka görevlileri açısından önem taşımaktadır. Hakkında yasak kararı verilmiş kişi adına çek hesabı açan banka görevlisi 3 aydan 1 yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.
Ayrıca karşılıksızdır işlemi yapmayan banka görevlisi de şikayet üzerine 1 yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılmaktadır. Bu düzenleme, bankaların yasal yükümlülüklerini yerine getirmelerini sağlamak amacıyla öngörülmüştür.
Yargıtay 11. Ceza Dairesi'nin 2019/2983 E., 2021/5939 K. sayılı kararı ile karşılıksız çek keşide etme suçunun 6273 sayılı yasa ile suç olmaktan çıkarılması nedeniyle tekerrüre esas alınamayacağı belirtilmiştir. Bu karar, yasak kararlarının uygulanmasında önemli bir içtihat oluşturmaktadır.
Sonuç olarak, 5941 sayılı Çek Kanunu ile düzenlenen çekte karşılıksızdır işlemi yapılmasına sebebiyet verme suçu, çekin güvenli bir ödeme aracı olarak işlev görmesini sağlayan kapsamlı bir hukuki düzenlemedir. Suçun unsurları, faili, cezai yaptırımları, şikayet usulü ve etkin pişmanlık hükümleri bir bütün olarak değerlendirildiğinde, ticari hayatta çek güvenilirliğini artırmaya yönelik etkili bir sistem oluşturduğu görülmektedir. Bankaların yükümlülükleri, yasak kararlarının etkinliği ve Yargıtay içtihatları çerçevesinde şekillenen uygulama, çek hamillerinin korunması ve ticari işlemlerin güvenliğinin sağlanması açısından kritik önem taşımaktadır.