CMK Kapsamında Soruşturma ve Kovuşturma

CMK Kapsamında Soruşturma ve Kovuşturma

Türk ceza muhakemesi sisteminin temel taşlarını oluşturan soruşturma ve kovuşturma evreleri, adil yargılanma hakkının korunması ve maddi gerçeğe ulaşılması açısından kritik öneme sahiptir. CMK'nın düzenlediği bu süreçler, şüphelinin haklarını korurken etkili bir yargılama sistemi kurulmasını amaçlar.

Soruşturma Süreci ve Temel Özellikleri

Türk ceza muhakemesi sisteminde soruşturma evresi, adalet mekanizmasının ilk ve en kritik aşamasını oluşturmaktadır. Bu süreç, bir suçun işlendiği şüphesinin doğmasından başlayarak, mahkeme önünde yargılamanın başlamasına kadar geçen tüm araştırma faaliyetlerini kapsamaktadır.

Soruşturmanın Tanımı ve Kapsamı

CMK madde 2/1-e uyarınca soruşturma, "suç şüphesinin öğrenilmesinden iddianamenin kabulüne kadar geçen evre" olarak tanımlanmaktadır. Bu tanım, soruşturmanın başlangıç ve bitiş noktalarını net bir şekilde belirlemekte ve sürecin kapsamını ortaya koymaktadır.

CMK madde 160 hükmü, Cumhuriyet savcısının soruşturma başlatma yükümlülüğünü düzenlemektedir. Buna göre Cumhuriyet savcısı, şikayet, ihbar veya başka bir şekilde bir suçun işlendiği izlenimini veren bir durumu öğrenir öğrenmez, kamu davası açmaya yer olup olmadığına karar vermek üzere araştırmaya başlamakla yükümlüdür.

Soruşturmanın temel fonksiyonları şunlardır:

  • Kovuşturma aşamasının makul sürede ve adil yargılanma hakkına uygun biçimde tamamlanması için gerekli hazırlıkları yapmak
  • Dava konusu edilecek olayları ayıklayarak mahkemelerin gereksiz yere meşgul edilmesini önlemek
  • Maddi gerçeğin araştırılması için şüphelinin lehine ve aleyhine olan tüm delilleri toplamak

Soruşturma evresinde şüpheli konumunda bulunan kişi, kovuşturma evresinde sanık sıfatını kazanmaktadır. Bu terminolojik ayrım, kişinin hukuki durumundaki değişimi yansıtmaktadır.

Soruşturma İşlemlerinin Yapılışı

Soruşturma işlemlerinin yürütülmesinde belirli usul kurallarına uyulması zorunludur. CMK madde 157 uyarınca soruşturma işlemleri gizlidir. Bu gizlilik ilkesi, soruşturmanın etkinliğini sağlamak ve delillerin karartılmasını önlemek amacıyla benimsenmiştir.

CMK madde 169/1 hükmü, soruşturma işlemlerinin belgelendirilmesi konusunda önemli bir düzenleme getirmektedir. Bu maddeye göre tüm soruşturma işlemleri yazılı yapılarak tutanağa bağlanır. Bu zorunluluk, işlemlerin hukuka uygunluğunun denetlenmesi ve ispat değerinin korunması açısından kritik öneme sahiptir.

Yargıtay 2. Ceza Dairesi'nin 2017/2711 sayılı kararında ve Yargıtay 20. Ceza Dairesi'nin 2017/746 sayılı kararında belirtildiği üzere, soruşturma evrakının onaysız fotokopilerine dayanılarak hüküm kurulması CMK madde 169'a aykırıdır.

Cumhuriyet savcısı soruşturma işlemlerini:

  • Doğrudan kendisi yaparak
  • Adli kolluk aracılığıyla yaptırarak
  • Kamu görevlilerinden bilgi isteyerek

yürütebilmektedir. CMK madde 161/1 bu yetkiyi açıkça düzenlemektedir.

Soruşturma evresinde şüphelinin savunma hakları da güvence altına alınmıştır. CMK madde 149/3 uyarınca avukatın şüpheli ile görüşme hakkı engellenemez. Ayrıca CMK madde 153 gereğince avukat dosya içeriğini inceleyebilir, ancak soruşturmanın amacını tehlikeye düşürebilecek durumlarda hakim kararıyla bu hak kısıtlanabilir.

Soruşturmaya Yer Olmadığı Kararı

CMK madde 158/6 hükmü, soruşturmaya yer olmadığı (SYOK) kararının verilme koşullarını düzenlemektedir. Bu karara göre, ihbar ve şikayet konusu fiilin suç oluşturmadığının açıkça anlaşılması veya ihbar ve şikayetin soyut ve genel nitelikte olması halinde SYOK kararı verilir.

SYOK kararı, soruşturmanın daha başlangıç aşamasında, detaylı araştırma yapılmadan verilebilen bir karardır. Bu karar türünün temel özellikleri şunlardır:

  • İhbar veya şikayet konusu fiilin açıkça suç oluşturmadığının anlaşılması durumunda verilir
  • Soyut ve genel nitelikteki ihbar ve şikayetler için uygulanır
  • Karara karşı 15 gün içinde sulh ceza hakimliğine itiraz edilebilir
  • İtiraz üzerine sulh ceza hakimi dosyayı inceleyerek karar verir

Yargıtay 3. Ceza Dairesi'nin 2023/12609 E., 2025/5973 K. sayılı kararında önemli bir ilke benimsenmiştir. Bu karara göre, SYOK kararından sonra yeni delil elde edilmesi durumunda, itiraz edilmeden kesinleşen SYOK'ta Cumhuriyet savcısı resen soruşturma başlatabilir. Ancak itiraz üzerine reddedilen SYOK'ta sulh ceza hakimliğinden karar alınması gerekir.

Soruşturma sürecinin bu ilk aşaması, ceza adaleti sisteminin etkinliği açısından büyük önem taşımaktadır. Doğru bir şekilde yürütülen soruşturma, hem şüphelinin haklarının korunmasını hem de maddi gerçeğe ulaşılmasını sağlamaktadır.

Kovuşturmaya Yer Olmadığı Kararı ve İddianame Süreci

Soruşturma evresinin sonunda Cumhuriyet savcısı, toplanan delilleri değerlendirerek iki temel karar alternatifi arasında seçim yapar: kovuşturmaya yer olmadığı kararı (KYOK) vermek veya iddianame düzenlemek. Bu karar, ceza muhakemesi sisteminin işleyişinde kritik bir dönüm noktasını oluşturur ve adil yargılanma hakkının korunması açısından büyük önem taşır.

KYOK Kararının Verilmesi

CMK madde 172/1 uyarınca, Cumhuriyet savcısı soruşturma neticesinde kamu davasının açılması için yeterli şüphe oluşturacak delil elde edilememesi halinde kovuşturmaya yer olmadığına karar verir. Bu karar, soruşturma evresinin takipsizlik kararıyla sonuçlandığını gösterir ve şüphelinin cezai sorumluluğunun bu aşamada sona erdiğini ifade eder.

KYOK kararının verilmesi için aranan temel koşullar şunlardır:

  • Toplanan delillerin yeterli şüphe oluşturmaması
  • Suçun işlendiğine dair somut ve güvenilir delillerin bulunmaması
  • Şüphelinin suçu işlediğine dair makul şüphenin oluşmaması
  • Maddi gerçeğe ulaşılamaması durumu

CMK madde 172/2 hükmü, KYOK kararının kesinleşmesinden sonra yeni delil elde edilmedikçe aynı fiilden dolayı dava açılamayacağını düzenlemektedir. Bu hüküm, ne bis in idem ilkesinin bir yansıması olarak, aynı kişinin aynı fiilden dolayı tekrar yargılanmasını engelleyerek hukuki güvenliği sağlar.

KYOK kararına karşı suçtan zarar gören kişiler tarafından 15 gün içinde sulh ceza hakimliğine itiraz edilebilir. İtiraz üzerine sulh ceza hakimi, soruşturmanın yeterli olup olmadığını değerlendirerek soruşturmanın genişletilmesine karar verebilir.

İddianame Düzenlenmesi

CMK madde 170 uyarınca, soruşturma sonunda toplanan delillerin suçun işlendiği hususunda yeterli şüphe oluşturması halinde Cumhuriyet savcısı iddianame düzenler. İddianame, kovuşturma evresinin başlangıcını oluşturan temel belge niteliğindedir.

İddianamede bulunması gereken zorunlu unsurlar şunlardır:

  • Şüphelinin kimlik bilgileri ve varsa müdafiinin adı
  • Mağdur veya suçtan zarar görenin kimliği
  • Yüklenen suç ve ilgili kanun maddeleri
  • Suçun işlendiği yer ve tarih
  • Suçun delilleri ve bunların değerlendirilmesi
  • Tutukluluk durumu ve gerekçesi

İddianamenin mahkeme tarafından kabulü ile şüpheli artık sanık sıfatını kazanır ve kovuşturma evresi resmen başlar. Mahkeme, iddianameyi inceleyerek eksiklik bulması halinde iddianamenin iadesine karar verebilir.

Yeterli Şüphe Kavramı

Yeterli şüphe, ceza muhakemesi hukukunda kamu davasının açılması için aranan asgari delil standardını ifade eder. Bu kavram, basit şüphe ile kesin kanaat arasında yer alan bir delil düzeyini tanımlar.

Yeterli şüphenin oluşması için gerekli kriterler:

  • Objektif delillere dayalı somut bulgular
  • Makul bir kişinin suçun işlendiğine inanabileceği düzeyde delil
  • Soyut ve genel nitelikte olmayan spesifik bulgular
  • Hukuka uygun yollarla elde edilmiş deliller

Yargıtay 16. Ceza Dairesi'nin 2016/5223 sayılı kararı, yeterli şüphe bulunan şüpheli hakkında iddianame düzenlenmesi gerekirken KYOK verilmesinin hukuka aykırı olduğunu açıkça belirtmektedir. Bu karar, Cumhuriyet savcılarının delil değerlendirmesinde objektif kriterleri uygulaması gerektiğini vurgulamaktadır.

Yeterli şüphenin bulunmaması durumunda KYOK kararı verilirken, şüphenin varlığı halinde iddianame düzenlenmesi zorunludur. Bu ayrım, suçsuzluk karinesinin korunması ile etkili kovuşturma arasındaki dengeyi sağlar.

Cumhuriyet savcısının bu aşamadaki değerlendirmesi, takdir yetkisi çerçevesinde yapılmakla birlikte, hukuki denetim mekanizmalarına tabidir. Özellikle itiraz yolu, bu kararların yargısal denetimini sağlayarak adaletin tecellisine katkıda bulunur.

Kovuşturma Evresi ve Duruşma Usulü

Ceza muhakemesi sürecinin ikinci ana evresi olan kovuşturma, soruşturma evresinin tamamlanmasının ardından mahkeme önünde gerçekleştirilen yargılama faaliyetlerini kapsar. Bu evre, CMK madde 2/f uyarınca iddianamenin kabulüyle başlayıp hükmün kesinleşmesine kadar geçen süreyi tanımlar ve ceza adaleti sisteminin en kritik aşamasını oluşturur.

Kovuşturmanın Başlaması

Kovuşturma evresi, CMK madde 175/1 gereğince iddianamenin mahkeme tarafından kabul edilmesiyle resmen başlar. Bu aşamada şüpheli artık sanık sıfatını kazanır ve yargılama süreci mahkeme kontrolünde yürütülmeye başlanır. İddianamenin kabulü kararı, aynı zamanda davanın esasına girileceğinin de göstergesidir.

Kovuşturma evresinin başlamasıyla birlikte sürecin temel karakteristiği değişir. Soruşturma evresinin aksine, kovuşturma evresi:

  • Aleni olarak yürütülür
  • Sözlü ve duruşmalı yapılır
  • Çelişmeli yargılama ilkesi uygulanır
  • Sanık hakları daha geniş kapsamda korunur

Bu değişim, adil yargılanma hakkının tam anlamıyla hayata geçirilmesi açısından büyük önem taşır. Artık iddia ve savunma makamları eşit şartlarda karşı karşıya gelir ve deliller açık mahkemede tartışılır.

Duruşma Hazırlığı

İddianamenin kabulünün ardından mahkeme, duruşma hazırlık işlemlerine başlar. CMK madde 175/2 uyarınca mahkeme duruşma gününü belirler ve duruşmada hazır bulunması gereken kişileri çağırır. Bu süreçte:

Çağrı İşlemleri:

  • İddianame, çağrı kağıdı ile birlikte sanığa tebliğ edilir
  • Tutuklu sanık için cezaevine yazı yazılarak duruşmada hazır bulundurulması sağlanır
  • Tanık, bilirkişi ve diğer ilgili kişiler duruşmaya çağrılır
  • Müdafi ve vekiller bilgilendirilir

Dosya Hazırlığı:

  • Soruşturma evrakı mahkeme dosyasına dönüştürülür
  • Delil listesi hazırlanır
  • Duruşma programı oluşturulur

Bu hazırlık süreci, duruşmanın etkin ve düzenli bir şekilde yürütülmesi için kritik öneme sahiptir. Eksik hazırlık, duruşmanın ertelenmesine ve yargılamanın uzamasına neden olabilir.

Duruşma Süreci

Duruşma, kovuşturma evresinin en önemli aşamasını oluşturur. CMK madde 182 gereğince duruşma kural olarak tüm yurttaşların katılımına açıktır. Ancak genel ahlak veya kamu güvenliğinin kesin olarak gerekli kıldığı hallerde kapalı yapılabilir. Özellikle sanığın onsekiz yaşını doldurmamış olması durumunda duruşma mutlaka kapalı yapılır.

Duruşmanın Açılması ve Kimlik Tespiti:

Duruşma başladığında CMK madde 191 uyarınca mahkeme başkanı iddianamenin kabulü kararını okuyarak açıklar. Ardından:

  • Sanığın açık kimliği saptanır
  • Kişisel ve ekonomik durumu hakkında bilgi alınır
  • Sanığa yüklenen suç hakkında açıklamada bulunmamasının kanuni hakkı olduğu bildirilir
  • CMK madde 147'de belirtilen diğer hakları bildirilir

Zorunlu Katılımcılar:

Duruşmada aşağıdaki kişilerin hazır bulunması şarttır:

  • Hükme katılacak hakimler
  • Cumhuriyet savcısı
  • Zabıt katibi
  • Zorunlu müdafiliği kabul edilen hallerde müdafi

Delillerin Tartışılması:

Duruşmanın esas kısmını delillerin tartışılması oluşturur. Bu aşamada:

  • Delillerle ilgili tartışmada söz sırasıyla müdahil veya avukatına, Cumhuriyet savcısına, sanığa ve avukatına verilir
  • Taraflar birbirlerinin açıklamalarına cevap verebilir
  • CMK madde 215 uyarınca delillerin tek tek tartışılması aşamasından sonra tüm delillerin bir bütün olarak tartışılması aşamasına geçilir

Delillerin Reddi:

Ceza muhakemesinde her şey delil olabilir ancak hukuka aykırı elde edilen deliller reddolunur. CMK madde 216/2 uyarınca kovuşturma evresinde bir delil şu hallerde reddolunur:

  • Delil kanuna aykırı elde edilmişse
  • İspat edilmek istenilen olayın karara etkisi yoksa
  • İstem sadece davayı uzatmak maksadıyla yapılmışsa

Hüküm Aşaması:

Delillerin tartışılmasından sonra mahkeme hüküm verme aşamasına geçer. Bu süreçte:

  • Savcılık makamı esas hakkında mütalaa vererek son görüşünü söyler
  • Savunma tarafına esas hakkında savunma yapma imkanı tanınır
  • CMK madde 216 gereğince hüküm verilmeden önce son söz sanığa verilir
  • Mahkeme heyeti müzakereye çekilerek ceza davası ile ilgili son kararını verir

Kovuşturma evresi, sanık haklarına riayet edilerek aleni bir yargılamayla maddi gerçeğe ulaşılması açısından ceza muhakemesi sisteminin en önemli safhasını oluşturur. Bu evrede uygulanan çelişmeli yargılama ilkesi ve aleniyetin sağlanması, adil yargılanma hakkının temel gereklerini karşılar.

Özel Yargılama Usulleri ve Kanun Yolları

Türk ceza muhakemesi sisteminde, geleneksel yargılama usulünün yanı sıra belirli suç türleri ve durumlar için özel yargılama usulleri geliştirilmiştir. Bu usullerin temel amacı, yargılamanın hızlandırılması, mahkemelerin iş yükünün azaltılması ve adalet sisteminin daha etkin işlemesinin sağlanmasıdır.

Seri Muhakeme Usulü

CMK madde 250 ile düzenlenen seri muhakeme usulü, belirli hafif suçlar için hızlandırılmış bir yargılama modeli sunmaktadır. Bu usul, Türk Ceza Kanunu'nda yer alan hakkı olmayan yere tecavüz, trafik güvenliğini tehlikeye sokma, gürültüye neden olma, kumar oynanması için yer sağlama gibi toplumsal düzeni bozan ancak ağırlığı düşük suçlar için uygulanmaktadır.

Seri muhakeme usulünde Cumhuriyet savcısı şüpheliye bu usulü teklif eder ve şüphelinin kabulü halinde normal yargılama sürecine göre önemli avantajlar sağlanır. En önemli avantaj, cezada yarı oranında indirim uygulanmasıdır. Bu indirim, hem şüpheliyi teşvik etmekte hem de yargılama sürecini hızlandırmaktadır.

Bu usulün uygulanabilmesi için şüphelinin suçu kabul etmesi ve teklifi kabul etmesi gerekmektedir. Kabul durumunda, uzun süreli duruşma süreçleri yaşanmadan hızlı bir şekilde sonuca ulaşılmaktadır. Bu durum, hem adalet sisteminin etkinliğini artırmakta hem de şüphelinin lehine sonuçlar doğurmaktadır.

Basit Yargılama Usulü

CMK madde 251 ile düzenlenen basit yargılama usulü, asliye ceza mahkemelerinin görevine giren ve adli para cezası ve/veya üst sınırı iki yıl olan hapis cezalarını gerektiren suçlarda duruşmasız yargılama imkanı sağlamaktadır. Bu usul, yargılamanın hızlandırılması ve mahkeme iş yükünün azaltılması açısından önemli bir yenilik getirmektedir.

Basit yargılama usulünde mahkeme, dosyadaki mevcut delilleri inceleyerek duruşma yapmaksızın karar verebilmektedir. Bu usulde mahkumiyet halinde cezada dörtte bir indirim uygulanmaktadır. Bu indirim oranı, seri muhakeme usulündeki yarı oranından düşük olmakla birlikte, yine de önemli bir avantaj sağlamaktadır.

CMK madde 252 ile düzenlenen itiraz hakkı, bu usulde verilen hükümlere karşı güvence oluşturmaktadır. İtiraz üzerine mahkeme, duruşmalı yargılamaya geçmekte ve normal usul kuralları uygulanmaktadır. Bu durum, sanığın savunma hakkının korunması açısından kritik öneme sahiptir.

İstinaf ve Temyiz

Türk ceza muhakemesi sisteminde kanun yolları, hukuki güvenliğin sağlanması ve yargı kararlarının denetlenmesi açısından vazgeçilmez unsurlardır. İstinaf yolu, ilk derece mahkeme hükümlerine karşı açık olup, bölge adliye mahkemelerinde incelenmektedir.

İstinaf incelemesinde, bölge adliye mahkemesi hem hukuki hem de maddi açıdan dosyayı yeniden değerlendirmektedir. Bu inceleme sırasında yeni deliller de toplanabilmekte ve tanık dinlenebilmektedir. İstinaf mahkemesi, ilk derece mahkemesinin kararını onaklayabileceği gibi, değiştirerek yeni bir hüküm de verebilmektedir.

Temyiz yolu ise, bölge adliye mahkemesi kararlarına karşı Yargıtay'da açık olan olağan kanun yoludur. Ancak, CMK madde 286 ile getirilen düzenlemeler sonucunda, belirli miktarın altındaki adli para cezalarına ve belirli sürenin altındaki hapis cezalarına karşı temyiz yolu kapatılmıştır.

Temyiz incelemesinde Yargıtay, kararın hukuka uygunluğunu denetlemektedir. Maddi olayın yeniden incelenmesi söz konusu olmayıp, sadece hukuki değerlendirme yapılmaktadır. Yargıtay, hukuka aykırı bulduğu kararları bozarak yeniden yargılama yapılmasını sağlamaktadır.

Olağanüstü kanun yolları arasında yer alan kanun yararına bozma ve yargılamanın yenilenmesi kurumları da, hukuki güvenliğin sağlanması açısından önemli işlevler görmektedir. Bu yollar, kesinleşmiş kararların belirli koşullar altında yeniden gözden geçirilmesine imkan tanımaktadır.


Türk ceza muhakemesi sisteminde soruşturma ve kovuşturma evreleri, modern hukuk devletinin gereklerine uygun olarak düzenlenmiştir. Soruşturma evresinin gizli, yazılı ve hızlı yapılması ilkesi ile kovuşturma evresinin aleni, sözlü ve duruşmalı yapılması ilkesi arasındaki denge, hem şüphelinin haklarının korunmasını hem de maddi gerçeğe ulaşılmasını sağlamaktadır. Özel yargılama usulleri ve etkin kanun yolu sistemi ile desteklenen bu yapı, adalet sisteminin hem hızlı hem de güvenilir işlemesini mümkün kılmaktadır. CMK'nın öngördüğü bu kapsamlı sistem, Türk yargısının çağdaş standartlara uygun olarak işlemesini ve vatandaşların adil yargılanma hakkından en üst düzeyde yararlanmasını garanti altına almaktadır.

Yazar Görseli
Müellif

Av. Ali Haydar GÜLEÇ

Güleç Hukuk Bürosu'nda 9 yıldır yöneticilik ve avukatlık yapmaktadır.