Meslek Hastalıkları Listesi

Meslek Hastalıkları Listesi

Meslek hastalıkları, iş sağlığı ve güvenliğinin temel taşlarından biridir. Çalışanların maruz kaldıkları çeşitli tehlikelerin doğurduğu sağlık sorunları ve bunun hukuki süreçleri üzerine detaylı bir inceleme için bu makaleyi okuyabilirsiniz.

Meslek Hastalıklarının Tanımı ve Sınıflandırılması

Meslek hastalıkları, çalışanların iş ortamlarında karşılaştıkları çeşitli fiziksel, kimyasal, biyolojik ve ergonomik risk faktörleri sonucunda zarar gördükleri sağlık problemleridir. Bu tür hastalıklar sıklıkla, uzun süreli ve tekrarlayan maruziyetlerin sonucunda gelişir ve iş göremezlik gibi ciddi sonuçlara yol açabilir.

Meslek Hastalıklarının Tanımı

Meslek hastalıkları, sigortalının çalıştığı işin niteliği sebebiyle ortaya çıkan geçici veya sürekli sağlık sorunları olarak tanımlanır. Bu tanım, Türkiye'de 5510 Sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu'nun 14. maddesine dayanmaktadır. Meslek hastalıkları, çalışanların maruz kaldıkları riskli çalışma koşulları nedeniyle ortaya çıkabilir ve genellikle fiziksel ya da bilimsel çalışmalar sonucu tetiklenir.

Meslek Hastalıklarının Sınıflandırılması

Meslek hastalıkları, bu konuda uluslararası bir otorite olan uluslararası Çalışma Örgütü (ILO) tarafından geliştirilen bir listeyle sınıflandırılır. ILO Meslek Hastalıkları Listesi, bu tür hastalıkların tanımlanması ve değerlendirilmesi için önemli bir referanstır. ILO’nun oluşturduğu bu liste, farklı endüstri kollarında karşılaşılabilecek meslek hastalıklarının çeşitliliğini kapsamlı bir şekilde ortaya koyar.

Meslek hastalıkları genellikle dört ana grup altında sınıflandırılır:

  • Kimyasal Faktörlerden Kaynaklanan Hastalıklar: Çeşitli kimyasallara maruz kalma sonucunda oluşan hastalıklar bu grupta yer alır. Örneğin, kurşun, civa gibi ağır metaller ve pestisitler nedeniyle gelişen rahatsızlıklar bu gruba dahildir.

  • Fiziksel Faktörlerden Kaynaklanan Hastalıklar: Isı, gürültü, radyasyon ve titreşim gibi fiziksel etkenlerden kaynaklanan hastalıklar bu gruptadır. Gürültüye bağlı işitme kayıpları ve titreşime bağlı kas-iskelet sistemi bozuklukları yaygın örneklerdir.

  • Biyolojik Faktörlerden Kaynaklanan Hastalıklar: Bakteri, virüs ve diğer mikroorganizmalarla temas sonucu gelişen enfeksiyonlar bu sınıfta yer alır. Tüberküloz ve hepatit gibi hastalıklar bu kapsamda değerlendirilir.

  • Tozlardan Kaynaklanan Hastalıklar: Solunum yoluyla alınan çeşitli tozların neden olduğu pnömokonyoz gibi hastalıklar bu gruba girer.

Meslek Hastalıklarının Global Önemi

TÜİK'in 2006-2007 verileri, meslekle ilgili rahatsızlık yaşayan istihdam edilenlerin oranını %3,7 olarak belirtmiştir. Bu oran, meslek hastalıklarının iş sağlığı ve güvenliği politikaları içerisinde ne denli önemli bir yer tuttuğunu gözler önüne sermektedir. Meslek hastalıkları, sadece bireylerin değil, aynı zamanda işverenler ve sağlık politikaları üzerinde de önemli etkiler yaratmaktadır.

Türkiye'de Meslek Hastalıkları İle İlgili Düzenlemeler

Türkiye'de, meslek hastalıklarının tespiti, 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu aracılığıyla yapılmaktadır. Bu kapsamda, çalışanların karşılaşabileceği tehlikeler tanımlanarak gerekli yasal tedbirlerin alınması öngörülmüştür. İşverenlerin ve çalışanların, meslek hastalıklarının önlenmesi konusunda üzerlerine düşen sorumlulukları yerine getirmeleri, iş sağlığı ve güvenliğinin sağlanması açısından kritik öneme sahiptir.

Meslek hastalıkları, çalışmaların hem işyerindeki etkilerini azaltmak hem de uzun vadeli sağlık problemlerini önlemek için etkin bir şekilde yönetilmelidir. Sağlık kurumlarının, işverenlerin ve hükümetlerin işbirliği ile daha güvenli ve sağlıklı çalışma ortamları oluşturulabilir. Bu kapsamda, meslek hastalıklarının doğru bir şekilde sınıflandırılması ve tanımlanması, sağlık politikalarının etkinliğini artıracak ve iş sağlığı standartlarının yükselmesine katkı sağlayacaktır.

Türkiye'de Meslek Hastalıkları ve İlgili Yükümlülükler

Meslek hastalıkları, iş yerinde maruz kalınan çeşitli risklerden dolayı çalışanların sağlıklarının bozulmasına neden olan hastalıklardır. Türkiye’de, çalışanların korunması amacıyla meslek hastalıklarının tanımlanması ve önlenmesi yönünde birçok yasal düzenleme bulunmaktadır. Bu kapsamda ele alınması gereken en önemli mevzuatlar 5510 Sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu ve 6331 Sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu'dur.

Meslek Hastalıklarının Yasal Dayanağı

5510 sayılı Kanun, sigortalı çalışanlar için meslek hastalığı tanımını yaparak, bu hastalıkların tespitinde ve önlenmesinde izlenecek yöntemleri belirler. Kanunun 14. maddesi, meslek hastalığını "sigortalının çalıştığı işin niteliği veya işin yürütümü nedeniyle tekrarlanan bir neden sonucu uğradığı hastalık veya bedensel engellilik hali" olarak tanımlar. Bu tanım, iş yerlerinde çalışanların yaşadığı sağlık problemlerinin işin bir parçası olarak görülmesine olanak tanır.

6331 Sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu ise işverenlere bu tür hastalıkların önlenmesi için görev ve sorumluluklar yükler. İşverenlerin, iş yerinde sağlık ve güvenlik risklerini belirlemesi, bu risklere karşı çalışanları bilgilendirmesi ve gerekli tüm önlemleri alması gerekmektedir.

Meslek Hastalıklarına İlişkin İstatistikler ve Analiz

2011 yılında Sosyal Güvenlik Kurumu (SGK) verilerine göre, iş kazası ve meslek hastalıkları nedeniyle 1.710 ölüm vakası kaydedilmiştir. Türkiye'deki iş sağlığı ve güvenliği eksiklikleri bu tür yüksek rakamlarla daha da belirgin hale gelmektedir. Bu veriler, ülkemizde meslek hastalıklarının ciddiyetini göstermekte ve yasal düzenlemelerin hayati önem taşıdığını ortaya koymaktadır.

İş sağlığı ve güvenliği önlemlerinin etkin şekilde uygulanması, bu yüksek ölüm oranlarının düşürülmesinde kritik rol oynar. İşverenlerin yasal yükümlülüklerini yerine getirmesi, çalışanların sağlık ve güvenliklerinin korunmasına büyük katkı sağlar.

İşverenlerin Yükümlülükleri

İşverenler, çalışanlarının sağlık ve güvenliğini koruma yükümlülüğü altındadır. 6331 sayılı Kanun’un yüklediği yasal sorumluluklar, işverenlerin iş yerinde şu önlemleri almasını gerektirir:

  • Çalışanları, iş yerindeki sağlık ve güvenlik riskleri hakkında bilgilendirmek.
  • Çalışanlara iş sağlığı ve güvenliği eğitimleri vermek.
  • İş yerinde sağlık gözetimi yapmak ve gerekli ölçüm ve kontrolleri gerçekleştirmek.
  • Risk analizi yaparak iş yerindeki tehlikelerin önlenmesi için tedbir almak.

Çalışanların Hakları

Çalışanlar, iş yerinde güvenli bir ortamda çalışma hakkına sahiptir. İlgili mevzuatlar, çalışanlara iş sağlığı ve güvenliği konusunda bilgi alma hakkı tanımaktadır. Ayrıca, çalışanların iş yerindeki güvenliğini tehlikeye atan durumları bildirme yükümlülüğü de bulunmaktadır. Bu bildirimler, iş yerinde daha sağlıklı ve güvenli bir çalışma ortamının sağlanmasına yardımcı olur.

Sonuç

Türkiye’de meslek hastalıkları, kapsamlı yasal düzenlemeler ve tanımlamalarla ele alınmaktadır. 5510 Sayılı Kanun ve 6331 Sayılı Kanun'un getirdiği yükümlülükler, işverenlere düşen önemli sorumlulukları belirlemektedir. İşverenlerin yasal yükümlülüklerini yerine getirmesi, meslek hastalıklarının önlenmesinde ve meydana gelen durumların tespiti ile tedavisinde etkin bir süreç izlenmesine imkan tanır. Çalışanların sağlıklarının korunması ve iş yerinde güvenli bir ortamın temini için yasal düzenlemelere uyulması zorunludur. Bu sayede meslek hastalıkları kaynaklı olaylar en aza indirilerek, çalışanların sağlıkları güvence altına alınabilir.

Meslek Hastalığının Hukuki Boyutları

Meslek hastalıkları, işçilerin çalışma ortamlarında maruz kaldıkları çeşitli etkenlerin uzun vadeli etkileri sonucu ortaya çıkan sağlık sorunlarıdır. Türkiye'de bu tür hastalıkların hukuki boyutları, çeşitli kanunlar ve yargı kararları ile belirlenmiştir. Meslek hastalıklarının hukuki süreci, işverenin ve işçinin sorumluluklarını, tespit ve tazminat süreçlerini kapsar.

Hukuki Düzenlemeler ve Yükümlülükler

6331 sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu, işverenlere işçilerin sağlık ve güvenliğini sağlama yükümlülüğü getirmektedir. Bu kanun çerçevesinde, işverenlerin iş yerinde uygun sağlık ve güvenlik önlemlerini alması zorunludur. İşverenlerin yükümlülükleri arasında işçilerin sağlıklarına zarar verebilecek tehlikeleri belirlemek, bu tehlikelere karşı önlem almak ve işçilere konuyla ilgili eğitim sağlamak yer almaktadır.

Bu kanun, iş sağlığı ve güvenliği denetimlerini sağlamak amacıyla çalışma alanlarındaki olası risklerin tespit edilmesini ve gerekli kontrol önlemlerinin alınmasını da düzenler. İşverenlerin bu yükümlülükleri yerine getirmemesi durumunda, işyerlerinde ortaya çıkan meslek hastalıkları için hukuki sorumluluk doğar.

Yargıtay Kararları ve Tazminat Talepleri

Meslek hastalıklarının hukuki sürecinin önemli bir kısmı, Yargıtay kararları ile şekillenir. Özellikle meslek hastalığı tespiti ve tazminat talep süreçleri, yargı organlarının önemli rol oynadığı konular arasında yer alır. Y21HD-K.2015/15051 numaralı Yargıtay kararında, meslek hastalığı nedeniyle açılan davalar detaylı bir biçimde ele alınmış ve tazminat talepleri açısından önemli emsal kararlar ortaya konmuştur.

Herhangi bir meslek hastalığı nedeniyle tazminat talebi oluştuğunda, bu taleplerin hukuki açıdan değerlendirilmesi ve sonrasında doğru kararların verilmesi büyük önem taşır. Yargıtay, işverenin gerekli sağlık ve güvenlik önlemlerini almadığına yönelik bulguların olup olmadığını incelemektedir. Ayrıca, işverenin bu yükümlülükleri yerine getirmemesi durumunda işçilerin sağlıklarının tehlikeye girdiğini ve bu durumun iş kazası ya da meslek hastalığı olarak değerlendirilebileceğini hükme bağlamaktadır.

İşçi ve İşveren Sorumlulukları

İş sağlığı ve güvenliği kanunu çerçevesinde, işçilerin ve işverenlerin ortak sorumlulukları vardır. İşçiler, maruz kaldıkları iş sağlık ve güvenlik tehlikeleri hakkında bilgili olmalı ve işveren tarafından sağlanan önlemlere uymalıdır. Aynı zamanda işyerinde güvenli çalışma uygulamalarına hassasiyet göstermeleri beklenir.

İşverenler ise, çalışanların sağlık sorunları ile karşılaşmaları durumunda oluşacak doğrudan maliyetleri üstlenmeli ve ayrıca çalışanın muzdarip olduğu herhangi bir meslek hastalığı tespiti halinde, işçiye gerekli yardımları sağlamalıdır. İşverenlerin, iş kazası ve meslek hastalığı gibi olaylar karşısında çalışanlarının yaşamını ve sağlık standartlarını en üst seviyede korumaları yasal bir zorunluluktur.

Sonuç

Meslek hastalıklarının hukuksal boyutu, iş güvenliğinin sağlanması için kritik bir unsurdur. 6331 sayılı Kanun ve Yargıtay kararları gibi hukuki metinler, çalışanların iş yerindeki güvenliklerini teminat altına alırken, işverenler için de yol gösterici özellik taşır. Meslek hastalıkları hukuku, işçilerin ve işverenlerin hak ve sorumluluklarını dengeli bir biçimde belirlerken, tespit ve tazminat süreçlerindeki adımların titizlikle yürütülmesi gerektiğinin altını çizer. Kurumsal ve yasal bağlamda bu tür süreçlerin doğru yönetilmesi, çalışanların sağlıklı ve güvenli bir çalışma ortamına sahip olmalarının güvencesidir.

Meslek Hastalığı Tespit ve Tazminat Süreçleri

Meslek hastalıkları, çalışanların işin niteliği veya iş koşulları nedeniyle oluşabilecek sağlık sorunlarıdır ve bu tür durumlar ciddi hukuki ve tazminat süreçlerini beraberinde getirebilir. Meslek hastalığı tespit ve tazminat süreçleri, iş hukuku alanında önemli bir yere sahiptir ve işveren ile çalışan yükümlülüklerine dair kapsamlı düzenlemeler içermektedir. Bu bölümde, meslek hastalıklarının tespiti, hukuki süreçler ve tazminat prosedürleri detaylandırılacaktır.

Meslek Hastalığı Tespiti

Meslek hastalıkları, çalışanların çeşitli risk faktörlerine maruz kalmaları sonucu ortaya çıkabilir. Bu hastalıkların tespiti için işyerindeki risk faktörlerinin dikkatle değerlendirilmesi gerekmektedir. 5510 sayılı Kanun’un 21. maddesi, meslek hastalığı sebebiyle işverenin sorumluluklarını belirtmekte ve işverenin gerekli önlemleri almasını şart koşmaktadır. İşverenin gerekli iş sağlığı ve güvenliği önlemlerini almaması durumunda, çalışanlar sağlık sorunları yaşayabilir ve tazminat süreçleri başlayabilir.

Meslek hastalığının tanımlanması için Sosyal Güvenlik Kurumu (SGK) tarafından belirlenen süreçler izlenir. Çalışanların, maruz kaldıkları risk faktörlerine bağlı olarak bir sağlık sorunu yaşadıklarında, bu durumun meslek hastalığı olarak nitelendirilip nitelendirilmediğinin belirlenmesi esastır. Sağlık hizmeti sunucuları bu noktada önemli bir rol oynar ve meslek hastalığı tanısını koyan raporları hazırlamakla yükümlüdürler.

Hukuki Süreçler

Meslek hastalığı tespiti sonrasında hukuki süreçler devreye girer. 27.02.2014 tarihli Yargıtay Kararı, meslek hastalığı ile ilgili eksik inceleme gerekçesiyle önemli bir örnektir. Yargıtay, meslek hastalığının doğru bir şekilde değerlendirilebilmesi için kapsamlı ve ayrıntılı bir inceleme yapılması gerektiğini vurgulamıştır. Bu karar, meslek hastalıklarının adil ve hakkaniyetli bir şekilde ele alınması gerektiği konusunda önemli bir emsal teşkil etmektedir.

İşverenin, meslek hastalığı durumunda yükümlülüklerini yerine getirmemesi veya ihmalkar davranması halinde çalışanlar, işverene karşı tazminat davası açabilirler. Yargıtay’ın kararları, meslek hastalığının işyerindeki koşullarla doğrudan ilişkilendirilmesi gerektiğini ve iş sağlığı ve güvenliği önlemlerinin alınmadığı hallerde işverenin sorumluluk dosyası olabileceğini tekrar tekrar gündeme getirmiştir.

Tazminat Süreçleri

Tazminat süreçleri, meslek hastalığı tespitiyle başlayan hukuki bir süreçtir. Çalışanların, meslek hastalığı nedeniyle yaşadıkları bedensel veya ruhsal zararlar için tazminat talep etmeleri mümkündür. Tazminat süreci, zarar gören çalışanın alabileceği en uygun hukuki yollardan biridir. Meslek hastalığı nedeniyle işverenin sorumlu bulunduğu durumlarda, çalışanlar tazminat talep edebilmek için belirli prosedürleri takip etmelidirler.

Bu süreçlerde, SGK Sağlık Kurulu’nun değerlendirmeleri, iş mahkemelerinde görülen davalar ve ilgili bilirkişi raporları; tazminat miktarının ve işveren sorumluluğunun belirlenmesinde oldukça etkilidir. İşveren, tüm iş sağlığı ve güvenliği önlemlerini aldığını kanıtlamak zorundadır ve aksi takdirde tazminatla karşı karşıya kalabilir.

Genel Değerlendirme

Sonuç olarak, meslek hastalığı tespit ve tazminat süreçleri, hem işverenlerin hem de çalışanların dikkatle yönetmesi gereken bir alandır. Meslek hastalıklarının tespiti, hastalıkların doğru bir şekilde tanımlanması ve hukuki süreçlerin etkin bir şekilde yürütülmesi, işçi sağlığının korunması açısından oldukça önemlidir. Ayrıca, işverenlerin, iş sağlığı ve güvenliği standartlarına uygun hareket etmeleri ve gerekli önlemleri almaları şarttır. Bu şekilde, tazminat ve hukuki sorunların önüne geçilebilir ve iş yerinde sağlıklı ve güvenli bir çalışma ortamı sağlanabilir. Meslek hastalığı süreçleri, çalışan haklarının korunması ve işverenin yükümlülüklerinin yerine getirilmesi açısından dikkatle takip edilmelidir.

Yazar Görseli
Müellif

Av. Ali Haydar GÜLEÇ

Güleç Hukuk Bürosu'nda 9 yıldır yöneticilik ve avukatlık yapmaktadır.