Terekenin Tespiti Davası

Terekenin Tespiti Davası

Mirasbırakanın ölümü sonrasında mirasçıların karşılaştığı en önemli hukuki süreçlerden biri terekenin tespiti davasıdır. Bu dava ile mirasbırakandan kalan tüm mal varlığı, haklar ve borçlar tespit edilerek mirasçıların hakları korunur. Delil tespiti niteliğindeki bu dava, miras paylaşımının adil bir şekilde yapılabilmesi için kritik öneme sahiptir.

Terekenin Tespiti Davasının Tanımı ve Hukuki Niteliği

Terekenin tespiti davası, Türk hukuk sisteminde miras hukukunun en önemli koruma mekanizmalarından birini oluşturmaktadır. TMK m.589 hükmü ile düzenlenen bu dava, mirasbırakanın ölümü sonrasında mirasçıların haklarının korunması ve tereke mallarının belirlenmesi amacıyla özel bir hukuki prosedür sunar.

Tereke Kavramı ve Kapsamı

Tereke, mirasbırakanın ölümü ile birlikte mirasçılarına geçen tüm malvarlığı değerlerinin oluşturduğu hukuki bütündür. Bu kavram, sadece fiziksel malları değil, aynı zamanda hakları, alacakları ve borçları da kapsayan geniş bir anlam taşır.

Terekeye dahil olan unsurlar şunlardır:

  • Aktif tereke unsurları: Taşınır ve taşınmaz mallar, banka hesapları, hisse senetleri, alacak hakları, fikri mülkiyet hakları, kripto para varlıkları
  • Pasif tereke unsurları: Mirasbırakanın borçları, cenaze giderleri, tereke yönetim giderleri, sağ kalan eşin hakları

Tereke kavramının doğru anlaşılması, terekenin tespiti davasının amacını kavramak açısından kritik öneme sahiptir. Mirasbırakanın ölüm anındaki tüm malvarlığı durumu, bu dava ile ayrıntılı şekilde ortaya çıkarılır ve belgelenir.

Davanın Delil Tespiti Niteliği

Terekenin tespiti davası, delil tespiti niteliğinde bir dava olup, çekişmesiz yargı işleri arasında yer alır. Bu özellik, davanın hukuki karakterini belirleyen temel unsurdur.

Yargıtay 14. Hukuk Dairesi'nin 2021/715 E., 2021/2143 K. sayılı kararında bu husus açıkça belirtilmiştir:

"Tereke tespiti davaları delil tespiti niteliğinde olup istihkak davası değildir. Mahkeme terekeye ait mal varlığı unsurlarını tespit edip deftere geçirmeli, muhafazası mümkün olmayanları satıp paraya çevirmeli, para ve dövizi bankaya yatırmalı, ziynet eşyalarını mahkeme kasasına almalı, diğer eşyaları yediemin sıfatıyla teslim etmeli ve tespit edilen eşyaları kararda göstermelidir."

Bu karar, davanın delil tespiti niteliğini vurgularken, mahkemenin görevlerini de net şekilde ortaya koymaktadır.

Delil tespiti niteliğinin pratik sonuçları şunlardır:

  • Davada davalı bulunmaz, çekişmesiz yargı işi olarak yürütülür
  • Mahkeme, tespit işlemi yapar ancak mülkiyet hakkına karar vermez
  • Dava sonucu, ileride açılacak miras davalarında delil niteliği taşır
  • Mirasçılar arasında paylaşım konusunda karar verilmez

TMK m.590 hükmü, tereke defterinin tutulması şartlarını düzenleyerek, bu davanın ne zaman açılabileceğini belirler. Mirasçılardan veya ilgililerden biri, ölüm tarihinden başlayarak bir ay içinde istemde bulunursa sulh hakimi terekenin defterinin tutulmasına karar verir.

Yargıtay 14. Hukuk Dairesi'nin 2020/1720 E., 2020/5581 K. sayılı kararında davanın koruma önlemi niteliği vurgulanmıştır:

"Yasanın 589. ve devamı maddelerinde yer olan 'Koruma önlemi' olarak ölüm tarihi itibariyle terekeyi oluşturan unsurları belirlemek, böylece olası ihtilaflarda başvuru kaynağı oluşturmak, bu sayede terekenin içeriği ile ilgili ölüm anındaki durumu öğrenme imkanını elde etmeye yönelik olarak terekede bulunan mal ve hakların tespitine ilişkindir. Koruma önlemi olarak terekenin tespiti işlemi, kural olarak bir süreye bağlı olmayıp, bu önlemin alınması olanaksız veya yararsız hale gelmedikçe tereke paylaşılmadığı sürece istenebilir."

Bu karar, davanın koruma önlemi karakterini ortaya koyarken, süreye bağlı olmadığını da açıkça belirtmektedir. Davanın bu niteliği, mirasçıların haklarını korumak ve gelecekteki hukuki uyuşmazlıklarda sağlam bir delil temeli oluşturmak amacını taşır.

Terekenin tespiti davasının delil tespiti niteliği, bu davanın miras hukuku sistemindeki yerini ve önemini belirleyen temel karakteristiktir. Bu özellik sayesinde mirasçılar, mirasbırakanın gerçek malvarlığını öğrenebilir ve haklarını koruyabilir.

Dava Tarafları ve Mahkeme Yetkisi

Terekenin tespiti davasının hukuki çerçevesini belirleyen en önemli unsurlardan biri, davanın tarafları ve mahkeme yetkisinin doğru bir şekilde belirlenmesidir. Bu delil tespiti niteliğindeki davanın çekişmesiz yargı işi olması, dava tarafları ve yetki kuralları açısından özel bir düzenleme gerektirmektedir.

Davayı Açma Yetkisi

Terekenin tespiti davasını açma yetkisi yasal mirasçılar ve mirasbırakanın ölmeden önce atadığı mirasçılara aittir. Bu dava delil tespiti niteliğinde olduğundan, mirasçılardan herhangi birinin tek başına dava açması yeterlidir ve diğer mirasçıların da davaya katılması zorunlu değildir.

Davayı açma yetkisi bulunan kişiler:

  • Mirasbırakanın altsoyu (çocukları, torunları)
  • Mirasbırakanın üstsoyu (anne, baba, büyükanne, büyükbaba)
  • Mirasbırakanın kardeşleri ve kardeş çocukları
  • Sağ kalan eş
  • Vasiyetname ile atanmış mirasçılar
  • Evlatlık ve evlat edinenler

Önemli bir husus olarak, vasiyet lehtarları ve alacaklılar bu davayı açma yetkisine sahip değildir. Çünkü terekenin tespiti davası yalnızca mirasçıların haklarını korumaya yönelik bir delil tespiti işlemidir.

Mirasçılardan birinin dava açması durumunda, diğer mirasçıların ayrıca dava açmasına gerek yoktur. Ancak diğer mirasçılar davaya müdahil olabilir veya kendi adlarına da dava açabilirler. Bu durumda davalar birleştirilebilir.

Çekişmesiz yargı işi olması nedeniyle terekenin tespiti davasında davalı sıfatı bulunmaz. Mahkeme, davacı mirasçının talebi üzerine re'sen gerekli işlemleri yürütür ve tereke mallarının tespitini gerçekleştirir.

Görevli ve Yetkili Mahkeme

Terekenin tespiti davasında görevli ve yetkili mahkemenin belirlenmesi, Hukuk Muhakemeleri Kanunu (HMK) hükümleri çerçevesinde yapılmaktadır.

Görevli Mahkeme

HMK madde 383 uyarınca terekenin tespiti davalarında görevli mahkeme Sulh Hukuk Mahkemesi'dir. Bu düzenleme, davanın delil tespiti niteliğinde olması ve çekişmesiz yargı işi olmasından kaynaklanmaktadır.

Sulh Hukuk Mahkemesi'nin görevli olmasının nedenleri:

  • Davanın çekişmesiz yargı işi olması
  • Delil tespiti niteliğinde bulunması
  • Koruma önlemi mahiyetinde olması
  • Maddi hukuk bakımından haklara ve borçlara etkisi bulunmaması

Yetkili Mahkeme

HMK madde 11 gereğince yetkili mahkeme, mirasbırakanın son yerleşim yeri mahkemesidir. Bu kural, mirasbırakanın ölüm anındaki yerleşim yerinin esas alınması anlamına gelmektedir.

Mirasbırakanın yerleşim yeri dışında ölmesi durumunda ise TMK madde 589 gereğince özel bir düzenleme bulunmaktadır. Bu durumda ölüm yerindeki sulh hakimi, ölümü yerleşim yeri sulh hakimine bildirir ve gerekli önlemleri alarak dosyayı yerleşim yeri sulh hakimine gönderir.

Yetki kurallarının önemi:

  • Mirasbırakanın malvarlığının büyük kısmının bulunduğu yer genellikle yerleşim yeridir
  • Mirasçıların çoğunluğu yerleşim yeri çevresinde bulunur
  • Tereke mallarına ilişkin bilgi ve belgelere ulaşım kolaylığı sağlar
  • Mahkemenin yerel bilgisi ve imkanları daha etkili kullanılır

Yargıtay Kararları Işığında Değerlendirme

Yargıtay'ın konuya ilişkin önemli kararları bulunmaktadır:

Yargıtay 2. Hukuk Dairesi'nin 15.12.2010 tarih, 2009/18886 Esas, 2010/21144 Karar sayılı ilamında: "Terekenin tedbiren tespiti talebi bir süreye tâbi olmadan her zaman istenebilir."

Bu karar, terekenin tespiti davasının zamanaşımı veya hak düşürücü süreye tabi olmadığını açıkça ortaya koymaktadır.

Yargıtay 14. Hukuk Dairesi'nin 2015/10189 Esas, 2017/2637 Karar sayılı ilamında: "Paydaşlığın giderilmesi davasını paydaşlardan biri veya birkaçı diğer paydaşlara karşı açar. HMK'nın 27. maddesi uyarınca davada bütün paydaşların yer alması zorunludur."

Bu karar, ortaklığın giderilmesi davası ile terekenin tespiti davasının farklarını net bir şekilde ortaya koymaktadır. Ortaklığın giderilmesi davası çekişmeli yargı işi iken, terekenin tespiti çekişmesiz yargı işidir.

Özel Durumlar

Bazı özel durumlarda yetki kurallarında farklılıklar olabilir:

Mirasbırakanın yurt dışında ölmesi: Bu durumda Türkiye'deki son yerleşim yeri mahkemesi yetkili olur. Eğer Türkiye'de yerleşim yeri yoksa, malların bulunduğu yer mahkemesi yetkili kabul edilir.

Birden fazla yerleşim yeri: Mirasbırakanın birden fazla yerleşim yeri bulunması durumunda, ölüm anındaki fiili yerleşim yeri esas alınır.

Yerleşim yerinin belirsiz olması: Bu durumda malların bulunduğu yer mahkemesi yetkili olur. Mallar da birden fazla yerde bulunuyorsa, en değerli malların bulunduğu yer mahkemesi tercih edilir.

Terekenin tespiti davasında dava tarafları ve mahkeme yetkisinin doğru belirlenmesi, davanın etkin bir şekilde yürütülmesi ve mirasçıların haklarının korunması açısından kritik ön

Dava Süreci ve Tespit İşlemleri

Terekenin tespiti davası açıldıktan sonra mahkeme, mirasbırakanın ölüm anındaki malvarlığının tam olarak belirlenmesi için kapsamlı bir tespit süreci başlatır. Bu süreç, delil tespiti niteliğindeki davanın en kritik aşamasını oluşturur ve hem aktif hem de pasif malvarlığı unsurlarının detaylı bir şekilde ortaya çıkarılmasını amaçlar.

Aktif ve Pasif Malvarlığının Tespiti

Terekenin tespiti davasında mahkeme, mirasbırakanın aktif malvarlığı (mal, hak ve alacaklar) ile pasif malvarlığı (borç ve yükümlülükler) unsurlarını ayrı ayrı tespit eder. Bu tespit işlemi, mirasçıların miras paylaşımında adaletli bir dağılım yapabilmeleri için hayati önem taşır.

Aktif malvarlığının tespiti kapsamında şu unsurlar belirlenir:

  • Taşınmaz mallar (ev, arsa, tarla, işyeri vb.)
  • Taşınır mallar (araç, mobilya, ziynet eşyası, elektronik eşya vb.)
  • Banka hesapları ve mevduatlar
  • Hisse senetleri ve diğer menkul kıymetler
  • Alacak hakları
  • Fikri mülkiyet hakları
  • Sınırlı ayni haklar (intifa, irtifak hakları vb.)

Pasif malvarlığının tespiti ise şu unsurları kapsar:

  • Mirasbırakanın borçları
  • Cenaze ve defin giderleri
  • Tereke yönetim giderleri
  • Sağ kalan eşin yasal hakları
  • Vergi borçları ve sosyal güvenlik primleri

Yargıtay 8. Hukuk Dairesi'nin 2014/19209 sayılı kararında belirtildiği üzere:

Sulh Hakimi'nin terekenin tespiti ve tereke unsurlarının deftere geçirilmesine ilişkin kararları, terekenin korunması önlemleri kapsamında tedbir niteliğinde işlemlerdir. Mahkemece, miras bırakanın tüm taşınır ve taşınmaz mallarının ilgili yerlerden sorularak ölüm günü itibariyle terekesinin belirlenerek tespit olunması, tereke mallarının korunması ve hak sahiplerine geçmesini sağlamak üzere idaresini gerektirir konu belirlendiği takdirde, korumaya yönelik önlemlerin alınması, idaresini gerektirir bir husus olmadığının belirlenmesi halinde de terekenin tespitinin yapılması suretiyle terekeden el çekilmesi kararı verilmelidir.

Bu karar, mahkemenin tereke tespiti sürecindeki kapsamlı araştırma yükümlülüğünü açıkça ortaya koymaktadır.

Mahkeme Tarafından Yapılan İşlemler

Terekenin tespiti davası sürecinde mahkeme, sistematik bir yaklaşım benimser ve çeşitli kurum ve kuruluşlardan bilgi talep eder. Bu işlemler şu şekilde gerçekleştirilir:

Resmi Kurumlara Müzekkere Gönderilmesi:

Mahkeme, mirasbırakanın malvarlığının tam olarak tespit edilebilmesi için ilgili resmi kurumlara müzekkere gönderir:

  • Tapu Sicil Müdürlüğü: Taşınmaz mal varlığının tespiti için
  • Trafik Tescil Şube Müdürlüğü: Araç varlığının belirlenmesi için
  • Bankalar: Hesap durumu ve mevduatların tespiti için
  • Borsa İstanbul: Hisse senedi ve menkul kıymet portföyü için
  • Vergi Dairesi: Vergi borcu ve beyanname bilgileri için
  • SGK: Sosyal güvenlik prim borçları için

Alacaklıların Tespiti:

Mahkeme, mirasbırakanın borçlarının belirlenmesi için gazete ilanı verir ve alacaklıları belirli bir süre içinde başvurmaya davet eder. Bu süreç, pasif malvarlığının eksiksiz tespiti için kritik öneme sahiptir.

Bilirkişi İncelemesi:

Gerekli durumlarda mahkeme, uzman bilirkişi görevlendirir. Bilirkişi, özellikle değerli taşınır malların, sanat eserlerinin veya antika eşyaların değerlendirilmesinde rol oynar.

Tereke Defterinin Tutulması:

TMK madde 625 gereğince, resmi defter tutulması devam ettiği sürece mirasbırakanın borçları için icra takibi yapılamaz. Bu düzenleme, tereke tespiti sürecinin sağlıklı yürütülmesini garanti altına alır.

Hüküm Kurulması:

Yargıtay 14. Hukuk Dairesi'nin 2016/16041 Esas, 2020/7256 Karar sayılı kararında belirtildiği üzere, mahkeme murisin terekeye dahil mallarını hüküm sonucunda ayrı ayrı göstermeli ve infaza elverişli şekilde hüküm kurmalıdır. Sadece davanın kabulüne karar vermek yeterli değildir.

Tespit İşleminin Hukuki Sonuçları:

Yargıtay 14. Hukuk Dairesi'nin 2015/7430 sayılı kararında açıklandığı üzere:

Tespiti yapılan malvarlığı unsurlarının terekeye ait olduğu, tespit edilmeyenlerin de terekeye ait olmadığına delil teşkil etmez. Mirasçıların, tespit olunanlara "onay" vermeleri veya benimsemeleri, onları tespiti yapılmamış olan borçlara ilişkin sorumluluktan kurtarmayacağı gibi, tespit edilmemiş olan tereke alacakları için de talepte bulunamayacakları anlamına gelmez.

Bu karar, tereke tespitinin delil değerinin sınırlarını net bir şekilde çizmektedir. Tespit işlemi, mevcut durumun belirlenmesi amacını taşır ancak kesin hukuki sonuçlar doğurmaz.

Dava süreci boyunca mahkeme, şeffaflık ve tarafsızlık ilkeleri çerçevesinde hareket eder. Tüm mirasçıların eşit şekilde bilgilendirilmesi sağlanır ve tereke mallarının korunması için gerekli ihtiyati tedbirler alınır. Bu kapsamlı süreç, miras hukukunun temel ilkelerinden olan adalet ve eşitlik prensiplerinin

Dava Masrafları ve Süresi

Terekenin tespiti davasının açılması sürecinde mirasçıların en çok merak ettiği konulardan biri dava masrafları ve sürecidir. Bu davanın delil tespiti niteliğinde olması, masraf yapısını ve süreç yönetimini doğrudan etkilemektedir.

2024 Yılı Harç ve Masrafları

2024 yılı itibariyle terekenin tespiti davası için öngörülen toplam harç ve masraf tutarı yaklaşık 5.000 TL civarındadır. Bu tutar, davanın çekişmesiz yargı işi olması nedeniyle diğer miras davalarına göre daha düşük seviyede kalmaktadır.

Dava masraflarının detaylı dökümü şu şekildedir:

  • Dava açma harcı: Nispi harç tarifesine göre hesaplanır
  • Tebligat masrafları: Mahkeme tarafından yapılacak tebligatlar için
  • Müzekkere masrafları: Resmi kurumlara gönderilecek yazışmalar için
  • Bilirkişi ücreti: Gerekli görülmesi halinde atanacak uzman bilirkişi için
  • Keşif masrafları: Taşınmaz malların yerinde incelenmesi için
  • İlan masrafları: Gazetede yayınlanacak alacaklı çağrısı ilanları için

Dava masraflarının başvuran mirasçı tarafından peşin olarak yatırılması gerekmektedir. Ancak TMK 589. maddesi gereğince, bu masraflar ileride terekeden karşılanmak üzere avans olarak ödenmektedir. Davanın sonuçlanmasıyla birlikte ödenen masraflar tereke aktifinden düşülür.

Mahkemenin resen karar verdiği hallerde ise masraflar Devlet tarafından karşılanır. Bu durum özellikle mirasçılar arasında vesayet altına alınmış kimse bulunması veya mirasçılardan birinin uzun süredir bulunamadığı durumlarda söz konusu olmaktadır.

Dava Süresi ve Avukatlık Ücretleri

Terekenin tespiti davasının süresi, davanın karmaşıklığına ve mahkemenin iş yoğunluğuna bağlı olarak değişiklik göstermektedir. Miras avukatı ile yürütülmesi durumunda ortalama 3 ay, avukatsız yürütülmesi halinde ise ortalama 1 yıl sürmektedir.

Dava süresini etkileyen temel faktörler:

  • Mirasbırakanın malvarlığının karmaşıklığı
  • Resmi kurumlardan gelecek cevapların süresi
  • Bilirkişi incelemesi gerekliliği
  • Mahkemenin iş yoğunluğu
  • Avukat desteği alınıp alınmaması

İstanbul Barosu avukatlık ücret tarifesine göre başlangıç ücreti 33.000 TL'den başlamaktadır. Bu ücret, davanın karmaşıklığına ve süresine bağlı olarak artabilmektedir. Diğer illerdeki baro ücret tarifeleri genellikle İstanbul'dan daha düşük seviyededir.

Avukatlık ücretinin avantajları:

  • Sürecin hızlandırılması: Deneyimli avukatlar sayesinde işlemler daha hızlı tamamlanır
  • Hukuki güvenlik: Prosedürel hataların önlenmesi
  • Kapsamlı tespit: Gözden kaçabilecek malvarlığı unsurlarının tespiti
  • Müzekkere yazışmaları: Resmi kurumlarla etkili iletişim kurulması

Dava sürecinde zamanaşımı süresi bulunmaması nedeniyle mirasçılar acele etmek zorunda değildir. Ancak üçüncü kişilerin zamanaşımıyla mal kazanımı riski nedeniyle mümkün olan en kısa sürede dava açılması tavsiye edilmektedir.


Terekenin tespiti davası, miras hukukunun en önemli koruma mekanizmalarından biridir. Bu dava sayesinde mirasçılar, mirasbırakandan kalan tüm malvarlığını öğrenme ve haklarını koruma imkanına kavuşmaktadır. Davanın delil tespiti niteliğinde olması, süreç yönetimini kolaylaştırırken, çekişmesiz yargı işi olması da masrafları makul seviyede tutmaktadır.

Özellikle karmaşık tereke yapılarında ve bilinmeyen malvarlığı unsurlarının bulunduğu durumlarda, bu davanın açılması mirasçıların hak kaybına uğramasını önlemektedir. Dava sonucunda elde edilen tereke tespit belgesi, sonraki miras işlemlerinde önemli bir dayanak oluşturmakta ve mirasçılar arasındaki paylaşım sürecini adil bir zemine oturtmaktadır.

Yazar Görseli
Müellif

Av. Ali Haydar GÜLEÇ

Güleç Hukuk Bürosu'nda 9 yıldır yöneticilik ve avukatlık yapmaktadır.