
Garanti Belgesi ve Servis Hizmetlerinde Tüketici Hakları
Tüketici olarak ürün satın aldığınızda sahip olduğunuz hakları biliyor musunuz? Garanti belgeleri sadece bir kağıt parçası değil, yasal haklarınızın güvencesi altına alındığı önemli belgelerdir. Bu yazıda, 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun kapsamında garanti haklarınızı, satış sonrası hizmet alım süreçlerini ve arızalı ürünlerde yapabileceklerinizi detayıyla öğreneceksiniz.
Garanti Belgesi Düzenleme Yükümlülüğü ve Süreleri
Garanti Belgesi Tanımı
Garanti belgesi, üretici ve ithalatçılar tarafından tüketicilere yönelik üretilen, ithal edilen veya satılan mallar için düzenlenen ve tüketici haklarını gösteren temel belgedir. 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun'un 56. maddesi ve Garanti Belgesi Yönetmeliği çerçevesinde düzenlenen bu belgeler, tüketicilerin ürün satın alma sürecinin ayrılmaz bir parçasını oluşturmaktadır.
Garanti belgesi, sadece bir formalite değil, tüketicinin yasal haklarının somut bir güvencesidir. Bu belge, ürünün arızalanması durumunda tüketicinin hangi haklara sahip olduğunu, bu hakları nasıl kullanabileceğini ve garanti kapsamında neler yapılabileceğini açık bir şekilde belirtmektedir. Garanti belgesi yazılı olarak veya kalıcı veri saklayıcısı ile verilebilir, ancak fatura ve fiş gibi belgeler garanti belgesi yerine geçemez.
Bu belgeler, tüketicinin ürün satın aldığı andan itibaren karşılaşabileceği sorunlara karşı önemli bir koruma kalkanı oluşturur. Özellikle teknolojik ürünler, beyaz eşya, otomobil gibi yüksek değerli mallarda garanti belgesinin varlığı, tüketicinin haklarını güvence altına alan en önemli unsurdur.
Sorumluluklar
Garanti belgesi düzenleme konusunda yasal sorumluluklar net bir şekilde belirlenmiştir. Üreticiler ve ithalatçılar, Garanti Belgesi Yönetmeliğine ekli "Garanti Belgesi İle Satılması Zorunlu Olan Ürünler Listesi"nde yer alan kullanılmamış mallar için garanti belgesi düzenlemekle yükümlüdür. Bu liste, hangi ürünlerin mutlaka garanti belgesi ile birlikte satılması gerektiğini detaylarıyla belirtmektedir.
Ancak garanti belgesini düzenleme sorumluluğu ile bu belgeyi tüketiciye verme sorumluluğu farklı taraflar üzerindedir. Garanti belgelerini tüketicilere verme sorumluluğu satıcılara aittir. Bu durum, tüketicilerin ürün satın alma sürecinde dikkat etmeleri gereken önemli bir husustur. Satıcılar, garanti belgesi ile satılması zorunlu olan ürünleri tüketicilere bu belge olmadan teslim edemezler.
Bu sorumluluk dağılımı, tüketici haklarının korunmasında üç temel aktörün koordineli çalışmasını gerektirir:
- Üreticiler: Ürettikleri ürünler için garanti belgesi hazırlama
- İthalatçılar: İthal ettikleri ürünler için garanti belgesi düzenleme
- Satıcılar: Garanti belgesini eksiksiz bir şekilde tüketiciye teslim etme
Garanti Süreleri
Garanti süreleri, tüketici haklarının ne kadar süreyle geçerli olacağını belirleyen kritik unsurlardır. Garanti süresi, malın tüketiciye teslim tarihinden itibaren başlar ve bu süre hesaplamasında teslim tarihi esas alınır. Yasal düzenlemeler çerçevesinde asgari iki yıl veya Yönetmelikte belirtilen ölçü birimi değeri kadar garanti süresi uygulanmaktadır.
2 yıl asgari garanti süresi tüm ürünler için geçerli olan temel standarttır. Ancak bazı ürün kategorileri için özel düzenlemeler yapılmıştır. Binek otomobillerde 2 yıl veya 60.000 kilometre hangisi önce dolarsa garanti süresi o şekilde belirlenmektedir. Bu düzenleme, araçların yoğun kullanımda olan tüketiciler için adil bir koruma sağlamaktadır.
Benzer şekilde, projeksiyon cihazlarında 2 yıl veya 5.000 saat garanti süresi uygulanmaktadır. Bu özel düzenlemeler, ürünlerin kullanım yoğunluğuna göre farklılaşan garanti süreleri belirlenmesini sağlamaktadır.
Garanti sürelerinde dikkat edilmesi gereken önemli bir husus da garanti kapsamında tamirde geçen sürenin garanti süresine eklenmesi ilkesidir. Bu düzenleme, tüketicilerin tamir sürecinde garanti sürelerinin kısalmasını engelleyerek adil bir koruma sağlamaktadır. Örneğin, 1 aylık tamir süreci olan bir ürünün garanti süresi 1 ay uzamış olacaktır.
Bu garanti süreleri sadece birer rakam değil, tüketicilerin ürün satın alma kararlarında dikkate almaları gereken yasal hakların somut ifadeleridir. Garanti süresi içerisinde ortaya çıkan arızalar için tüketiciler, seçimlik haklarını kullanarak ürün değişimi, bedel iadesi veya ücretsiz onarım talep edebilirler.
Tüketicinin Seçimlik Hakları ve Onarım Süreci
Satın aldığınız ürünlerde arıza meydana geldiğinde hangi haklarınızın bulunduğunu ve bu hakları nasıl kullanabileceğinizi bilmek kritik önem taşır. 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun'un 11. maddesi, ayıplı mal durumunda tüketicilere geniş kapsamlı seçenekler sunmaktadır. Bu haklar, tüketicinin mağduriyet yaşamaması ve adil bir çözüme ulaşabilmesi için yasal güvence altına alınmıştır.
Seçimlik Haklar
Ürününüzde arıza tespit edildiğinde, dört temel seçimlik hakkınız bulunmaktadır. Bu hakları kullanırken herhangi bir sıra takip etme zorunluluğunuz yoktur ve tercihlerinizi serbestçe belirleyebilirsiniz.
Ücretsiz onarım hakkı, en yaygın kullanılan seçenektir. Bu hakkı seçtiğinizde, satıcı hiçbir ücret talep etmeksizin malın tamirini gerçekleştirmekle yükümlüdür. Onarım masrafları, işçilik ücretleri ve yedek parça bedelleri tamamen işletme tarafından karşılanır.
Ayıpsız misli ile değiştirme hakkı, ürünün aynı model ve özelliklerle değiştirilmesini kapsar. Bu hakkın kullanılabilmesi için aynı model ürünün piyasada bulunması gerekir. Üretimin durdurulmuş olması bu hakkın kullanımına engel teşkil etmez; bu durumda benzer kalite ve özellikte ürün sunulmalıdır.
Bedel iadesi seçeneğinde, ödediğiniz tutarın tamamının iadesini talep edebilirsiniz. İade işlemi, ürünün satın alındığı tarihteki değer üzerinden hesaplanır.
Ayıp oranında bedel indirimi hakkında ise, ürünün kullanım değerindeki azalma oranında bir indirim talep edebilirsiniz. Bu seçenek özellikle kısmi arızalarda tercih edilir.
Ücretsiz Onarım
Ücretsiz onarım hakkının seçilmesi durumunda, tamirde geçen sürenin garanti süresine eklenmesi önemli bir avantajdır. Örneğin ürününüz 15 gün serviste kaldıysa, garanti süreniz 15 gün uzar. Bu düzenleme, tüketicinin onarım sürecinde yaşadığı mağduriyeti telafi etmeyi amaçlar.
Onarım süreci başladığında, yetkili servis istasyonu size teslim belgesi düzenlemek zorundadır. Bu belge, hangi seçimlik hakkı kullandığınızı gösterir ve ileride yaşanabilecek anlaşmazlıklarda kanıt niteliği taşır.
Kullanım hatası tespit edilmesi durumunda süreç farklılaşır. Yetkili servis istasyonları, ürünün tanıtma ve kullanma kılavuzundaki hususlara aykırı kullanım sonucu arıza meydana geldiğini düşünüyorsa, bu durumu rapor ile belgelemek zorundadır. Kullanım hatası raporu zorunluluğu kapsamında, raporun bir nüshası mutlaka tüketiciye verilmelidir.
Kullanım hatasından kaynaklanan arızalarda ücretsiz onarım hakkı kullanılamaz. Ancak bu tespitin objektif kriterlerle yapılması ve tüketiciye gerekçeleriyle birlikte açıklanması gerekir.
Onarım Sonrası Durumlar
Onarım işlemi tamamlandıktan sonra karşılaşabileceğiniz durumlar özel düzenlemelere tabidir. Malın garanti süresi içinde tekrar arızalanması, önemli tüketici haklarını gündeme getirir. Bu durumda, ilk onarımın yetersiz kaldığı kabul edilir ve diğer seçimlik haklarınızı kullanabilirsiniz.
Tamiri için gereken azami sürenin aşılması da benzer sonuçlar doğurur. Her ürün kategorisi için belirlenen maksimum onarım sürelerinin geçilmesi halinde, bedel iadesi, ayıp oranında bedel indirimi veya ayıpsız misli ile değiştirme talebiniz reddedilemez.
Tamirinin mümkün olmadığının raporla belirlenmesi durumunda da aynı haklar devreye girer. Teknik imkansızlık veya ekonomik açıdan anlamsızlık gerekçeleriyle onarımın yapılamayacağının objektif kriterlerle tespit edilmesi halinde, satıcı alternatif çözümleri kabul etmek zorundadır.
Değiştirilen malın garanti süresi konusunda özel bir düzenleme bulunmaktadır. Garanti uygulaması sırasında değiştirilen malın garanti süresi, satın alınan malın kalan garanti süresi ile sınırlıdır. Bu durum, tüketicilerin yeni ürün garantisi beklentilerini dengeler.
İhtiyari garanti durumlarında ise sadece tarafların anlaştığı haklar kullanılabilir. Ancak yasal garanti süresince tüketicinin seçimlik hakları her durumda saklı kalır ve bu hakların kullanımına engel olunamaz.
Satış Sonrası Hizmetler ve Yasal Yükümlülükler
Satış Sonrası Hizmet Kapsamı
6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun'un 58. maddesi uyarınca, üretici ve ithalatçılar ürettikleri veya ithal ettikleri mallar için belirlenen kullanım ömrü süresince satış sonrası bakım ve onarım hizmetlerini sunmakla yükümlüdür. Bu yükümlülük, garanti süresi sona erdikten sonra da devam eden önemli bir tüketici hakkıdır.
Satış sonrası hizmet yükümlülüğü, Satış Sonrası Hizmetler Yönetmeliği'ne ekli "Satış Sonrası Hizmet Verilmesi Zorunlu Olan Tüketici Ürünleri Listesi"nde yer alan ürünler için geçerlidir. Bu listede çamaşır makineleri, bulaşık makineleri, beyaz eşyalar, elektronik cihazlar, binek otomobiller, motosikletler ve birçok farklı kategoride ürün bulunmaktadır.
Üretici ve ithalatçılar, bu hizmetleri sunabilmek için yetkili servis ağı kurmak zorundadır. Yetkili servisler aracılığıyla tüketicilere bakım, onarım ve yedek parça tedarik hizmetleri sağlanmalıdır. Bu hizmetler kullanım ömrü süresince kesintisiz olarak sunulması gereken yasal bir zorunluluktur.
Azami Tamir Süreleri
Tüketicilerin mağdur olmaması için satış sonrası hizmetlerde azami tamir süreleri belirlenmiştir. Bu süreler, arızanın bildirilmesi veya ürünün servise teslim edilmesinden itibaren hesaplanır.
Araç kategorisi için özel düzenleme yapılmış olup, binek otomobiller, kamyonetler, motosikletler, ATV araçları, motorlu bisikletler, motorlu scooterlar, deniz motosikletleri, yatlar, kar motosikletleri ve karavanlar için 45 iş günü azami tamir süresi belirlenmiştir.
Diğer tüm mallar için ise 20 iş günü azami tamir süresi uygulanmaktadır. Bu süre, çamaşır makineleri, bulaşık makineleri, televizyon, bilgisayar, telefon ve benzer elektronik eşyalar ile beyaz eşyalar için geçerlidir.
Tamir süresinin başlangıç noktası önemlidir:
- Garanti süresi içinde: Arızanın yetkili servis istasyonuna veya satıcıya bildirim tarihinde başlar
- Garanti süresi dışında: Malın yetkili servis istasyonuna fiziki teslim tarihinden itibaren başlar
Arıza bildirimi telefon, faks, e-posta, iadeli taahhütlü mektup gibi çeşitli yollarla yapılabilir. Ancak ispat yükümlülüğü tüketiciye aittir, bu nedenle bildirim tarihini belgeleyen kayıtların saklanması önemlidir.
Servis İstasyonu Yükümlülükleri
Yetkili servis istasyonları, tüketicilere hizmet sunarken çeşitli yükümlülükleri yerine getirmek zorundadır. Bu yükümlülükler hem tüketici haklarının korunması hem de hizmet kalitesinin standartlaştırılması amacıyla düzenlenmiştir.
Belgelendirme yükümlülüğü kapsamında, servis istasyonları kargo ile gönderilen mallar hariç olmak üzere, teslim aldıkları arızalı mallar için teslim belgesi düzenlemek zorundadır. Onarımın malın bulunduğu yerde yapıldığı durumlarda bu zorunluluk bulunmamaktadır.
Bilgilendirme yükümlülüğü çerçevesinde üretici ve ithalatçıların:
- Kurumsal internet sitelerinde güncel yetkili servis bilgilerini bulundurması
- www.servis.gov.tr adresindeki Servis Bilgi Sistemine güncel servis bilgilerini girmesi
- Tanıtma ve kullanma kılavuzlarında yetkili servisler ile yedek parça temin yerleri ve iletişim bilgilerini belirtmesi zorunludur
Müteselsil sorumluluk ilkesi gereği, üretici veya ithalatçılar yetkili servislerle birlikte sorumludur. Bu durum, tüketicinin herhangi bir mağduriyet yaşamaması için önemli bir güvencedir.
Yetkili servisler, kullanım hatası tespit ettikleri durumlarda rapor düzenlemek ve bu raporun bir nüshasını tüketiciye vermek zorundadır. Kullanım hatası durumunda tüketici ücretsiz onarım hakkını kullanamaz, ancak bu durumun objektif kriterlerle belirlenmesi gerekir.
Seçimlik hakların belirtilmesi konusunda, tüketici ayıpsız misli ile değişim veya bedel iadesi talep etmesine rağmen mal onarıma gönderiliyorsa, servis istasyonu tarafından düzenlenen teslim belgesinde hangi seçimlik hakkın kullanıldığının belirtilmesi ve tüketici tarafından imzalanması gerekmektedir.
Satış sonrası hizmetlerin sağlanmaması durumunda tüketiciler, zararlarını ispat etmek şartıyla tüketici hakem heyeti, zorunlu arabuluculuk veya tüketici mahkemelerinde tazminat talebinde bulunabilirler. Bu hak, kullanım ömrü süresince geçerlidir ve tüketicilerin önemli bir başvuru yolu olarak karşımıza çıkmaktadır.
Kullanım Ömrü Süresince Hizmet Yükümlülüğü ve Yargıtay Kararı
Garanti süresi sona erdikten sonra tüketicilerin hakları tamamen ortadan kalkar mı? Bu sorunun yanıtı kesinlikle hayırdır. Türk Tüketici Hukuku'nda kullanım ömrü kavramı, garanti süresinin ötesinde önemli haklar tanımaktadır.
Kullanım Ömrü Kavramı
6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun'un 58. maddesi ve Satış Sonrası Hizmetler Yönetmeliği, üretici ve ithalatçıların sorumluluklarını garanti süresiyle sınırlamamaktadır. Bu düzenlemeler, belirli ürün kategorileri için kullanım ömrü süresince bakım ve onarım hizmetlerinin sunulması yükümlülüğünü öngörmektedir.
Kullanım ömrü, bir ürünün normal kullanım koşullarında beklenen yaşam süresidir ve garanti süresinden çok daha uzundur. Satış Sonrası Hizmetler Yönetmeliği'nin ekinde yer alan listede, farklı ürün kategorileri için ayrı ayrı kullanım ömürleri belirlenmiştir. Örneğin:
- Çamaşır makinaları için 10 yıl
- Buzdolapları için 10 yıl
- Televizyonlar için 7 yıl
- Elektrikli ev aletlerinin çoğu için 10 yıl
Bu süre boyunca üretici veya ithalatçılar, tüketicilere satış sonrası hizmet sunmakla yükümlüdür. Bu hizmet kapsamına yedek parça temini, teknik destek ve gerekli hallerde onarım hizmetleri dahildir.
İthalatçı Faaliyetinin Sona Ermesi
6502 sayılı TKHK'nın 58/6. maddesi, ithalatçının ticari faaliyetinin sona ermesi durumunda sorumluluk dağılımını net bir şekilde düzenlemiştir. Bu maddeye göre:
Garanti süresi boyunca, ithalatçının faaliyetinin sona ermesi halinde satıcı, üretici ve yeni ithalatçı müteselsilen sorumludur. Bu durum tüketiciler açısından önemli bir güvence oluşturmaktadır, çünkü herhangi birinden hak talebinde bulunabilirler.
Garanti süresi sonrası kullanım ömrü süresince ise bakım-onarım hizmetlerini sunma yükümlülüğü üretici veya yeni ithalatçıya geçmektedir. Bu düzenleme, tüketicilerin uzun vadeli haklarını korumaya yönelik önemli bir güvencedir.
İthalatçının ticari faaliyetinin sona ermesi durumları şunlardır:
- Şirketin tasfiyesi
- İflas etmesi
- Ticari faaliyetine ara vermesi
- Ülkeden çekilmesi
Yargıtay Kararı Analizi
Kullanım ömrü kavramının pratikteki uygulaması, Yargıtay'ın 2020/7070 Esas, 2020/5240 Karar sayılı önemli kararıyla netlik kazanmıştır. Bu karar, garanti süresi geçmiş mallarda bile tüketici haklarının devam ettiğini gösteren bir dönüm noktası niteliğindedir.
Olayın özeti şu şekildedir: Tüketici, 15 Temmuz 2009 tarihinde satın aldığı çamaşır makinesinin su haznesinin çatlaması ve elektronik aksamına su sızması nedeniyle servise başvurmuştur. Ancak yetkili servis, mevcut modelin üretiminin durdurulduğunu ve yedek parçaların tedarik edilemediğini belirtmiştir. Tüketici bunun üzerine ürünün değiştirilmesi veya 4.000 TL bedelinin faizi ile iadesini talep etmiştir.
Kahramanmaraş 2. Asliye Hukuk Mahkemesi (Tüketici Mahkemesi Sıfatıyla), garanti süresinin 2 yıl olduğu ve bu sürenin geçtiği gerekçesiyle davayı reddetmiştir. Ancak Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı'nın kanun yararına temyiz talebi kabul edilmiştir.
01 Ekim 2020 tarihinde verilen kararda Yargıtay, mahkeme kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu belirtmiştir. Kararın gerekçesinde şu önemli tespitler yer almaktadır:
- Çamaşır makinaları için 10 yıllık kullanım ömrü Satış Sonrası Hizmetler Yönetmeliği'nin ekinde açıkça belirtilmiştir
- Garanti süresi geçmiş olsa bile, kullanım ömrü süresince bakım-onarım hizmetlerinin sunulması yükümlülüğü devam etmektedir
- Yedek parça temin edilememesi, üretici ve ithalatçının sorumluluğunu ortadan kaldırmamaktadır
Bu karar, kanun yararına bozma kararı olarak verilmiş olup, benzer davalarda emsal teşkil etmektedir. Karar, tüketicilerin garanti süresi sonrasında da önemli haklara sahip olduklarını göstermesi açısından büyük önem taşımaktadır.
Yargıtay kararı, kullanım ömrü süresince üretici ve ithalatçıların sorumluluklarını yerine getirmemeleri durumunda tüketicilerin mahkemeler nezdinde haklarını arayabileceklerini de ortaya koymuştur. Bu durum, sektörde faaliyet gösteren firmalar için de önemli bir uyarı niteliğindedir.
Nakliye Giderleri ve Tazminat Hakları
Tüketici haklarının korunmasında maddi yükümlülükler ve tazminat talep etme imkanları kritik önem taşımaktadır. Garanti kapsamındaki onarımlarda ve satış sonrası hizmetlerde ortaya çıkan giderler ile hizmet eksikliklerinde tüketicilerin sahip olduğu haklar, yasal düzenlemelerle güvence altına alınmıştır.
Nakliye Gider Yasağı
6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun'un 11. maddesi kapsamında ücretsiz onarım hakkının seçilmesi durumunda, tüketicilerden herhangi bir nakliye gideri talep edilemez. Bu düzenleme, garanti süresi içerisindeki onarımlar için geçerli olan temel bir koruma mekanizmasıdır.
Garanti süresinde nakliye gideri yasağı şu durumları kapsamaktadır:
- Arızalı ürünün yetkili servise götürülmesi için gereken kargo masrafları
- Ürünün tüketicinin adresinden alınması için yapılacak nakliye giderleri
- Onarım sonrası ürünün tüketiciye iadesinde ortaya çıkan ulaşım masrafları
- Benzeri tüm taşıma ve sevkiyat giderleri
Satıcılar, üreticiler veya yetkili servisler bu giderleri hiçbir koşulda tüketiciye yansıtamaz. Aksine davranış, tüketici haklarının ihlali anlamına gelir ve yasal yaptırımlarla karşılaşılır.
Önemli istisna: Bu yasak sadece garanti süresi içerisindeki ücretsiz onarım hakkı için geçerlidir. Garanti süresi dışında veya kullanım hatası nedeniyle yapılan ücretli onarımlarda nakliye giderleri tüketiciye ait olabilir.
Tazminat Talep Hakkı
Kullanım ömrü süresince satış sonrası hizmetlerin sağlanmaması durumunda tüketiciler, yasal yollardan tazminat talep etme hakkına sahiptir. Bu hak, zararın ispat edilmesi koşuluna bağlı olarak kullanılabilir.
Tazminat talep edilebilecek başvuru mercileri şunlardır:
- Tüketici hakem heyetleri: Hızlı ve ücretsiz çözüm sunan idari çözüm yolu
- Zorunlu arabuluculuk: Taraflar arasında anlaşma sağlanması amacıyla başvurulacak alternatif uyuşmazlık çözüm yöntemi
- Tüketici mahkemeleri: Yargı yolu ile kesin çözüm aranması durumunda başvurulacak merciler
Zararın ispatı konusunda tüketiciler aşağıdaki durumları belgeleyebilmelidir:
- Satış sonrası hizmet almak için yapılan başvuruların reddedilmesi
- Kullanım ömrü süresince yedek parça temininde yaşanan sorunlar
- Yetkili servis hizmetlerinin hiç verilmemesi veya eksik verilmesi
- Bu durumlar nedeniyle ortaya çıkan maddi ve manevi zararlar
Ayıplı Hizmet Durumu
6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun'un 15. maddesi, ayıplı hizmete yönelik tüketicinin seçimlik haklarını düzenlemektedir. Satış sonrası hizmetlerde yetersizlik, eksiklik veya hiç hizmet verilmemesi durumunda bu madde kapsamında haklar kullanılabilir.
Ayıplı hizmet durumları:
- Kullanım hatası nedeniyle ücretli onarımın eksik yapılması
- Garanti süresi bitmiş ürünlerde onarımın hiç yapılmaması
- Yapılan onarımın teknik standartlara uygun olmaması
- Belirlenen azami tamir sürelerinin aşılması
- Yedek parça temini konusunda gerekli çabanın gösterilmemesi
Bu durumlarla karşılaşan tüketiciler seçimlik haklarını kullanabilir:
- Hizmetin yeniden görülmesi: Onarımın tekrarlanması veya eksik kısımlarının tamamlanması
- Hizmet bedelinin iadesi: Ödenen onarım ücretinin geri alınması
- Hizmet bedelinden indirim: Hizmetin eksik kısmı oranında bedel indirimi
- Tazminat talep etme hakkı: Yukarıdaki seçimlik haklarla birlikte kullanılabilecek ek hak
Hakların Korunması ve Genel Değerlendirme
Tüketici hakları alanında garanti belgeleri ve satış sonrası hizmetler, modern hukuk sistemimizin en gelişmiş koruma mekanizmalarından birini oluşturmaktadır. 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun ile getirilen düzenlemeler, tüketicilerin ürün satın alma sürecinden başlayarak kullanım ömrü boyunca sahip olduğu hakları kapsamlı bir şekilde güvence altına almaktadır.
Garanti belgesi düzenleme yükümlülüğünden başlayan süreç, seçimlik hakların kullanımı, satış sonrası hizmet zorunlulukları ve nihayet nakliye giderleri ile tazminat hakları ile tamamlanmaktadır. Yargıtay'ın garanti süresi geçmiş mallarda bile kullanım ömrü süresince hizmet yükümlülüğüne ilişkin kararı, bu hakların ciddiyetle korunduğunu göstermektedir.
Tüketicilerin bu haklardan haberdar olması ve gerektiğinde etkin bir şekilde kullanması, hem bireysel mağduriyetlerin önlenmesi hem de piyasada adil rekabet koşullarının sağlanması açısından kritik önem taşımaktadır. Bilinçli tüketici davranışları, üretici ve satıcıları da yasal yükümlülüklerini daha titizlikle yerine getirmeye teşvik etmektedir.