Trafik Kazası Nedeniyle Maddi ve Manevi Tazminat Davası 2025

Trafik Kazası Nedeniyle Maddi ve Manevi Tazminat Davası 2025

Trafik kazaları sonucu meydana gelen zararların tazmini için açılan davalar, hem maddi hem de manevi boyutları ile karmaşık bir hukuki süreç gerektirmektedir. 2025 yılı itibariyle güncel mevzuat ve Yargıtay kararları ışığında, trafik kazası mağdurlarının haklarını nasıl arayabilecekleri, hangi tazminat türlerini talep edebilecekleri ve dava sürecinin nasıl işleyeceği konularında kapsamlı bilgiler sunulmaktadır. Bu rehber, kaza mağdurları ve yakınları için pratik çözümler ve hukuki yol haritası niteliği taşımaktadır.

Hukuki Dayanak ve Trafik Kazası Tanımı

Yasal Düzenlemeler

Trafik kazası nedeniyle açılan tazminat davaları, Türk hukuk sisteminde iki temel yasal düzenlemeye dayanmaktadır. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 49. maddesi, haksız fiil sorumluluğunun genel çerçevesini çizerken, 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu ise motorlu araç işletilmesi nedeniyle doğan özel sorumluluk hallerini düzenlemektedir.

TBK madde 49/1 hükmüne göre, "Kusurlu ve hukuka aykırı fiiliyle başkasına zarar veren, bu zararı gidermekle yükümlüdür." Bu genel hüküm, trafik kazalarında sürücülerin kusur sorumluluğunun temelini oluşturmaktadır. Ancak trafik kazalarının özel niteliği nedeniyle, Karayolları Trafik Kanunu'nun 85. maddesi ile motorlu araç işletenlerine yönelik tehlike sorumluluğu getirilmiştir.

Tehlike sorumluluğu, kusur aranmaksızın motorlu aracın işletilmesi nedeniyle doğan zararlardan araç işleteninin sorumlu tutulması anlamına gelmektedir. Bu düzenleme, trafik kazası mağdurlarının haklarını koruma açısından büyük önem taşımaktadır.

2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu'nun 90. maddesi ise manevi tazminat konusunda genel hükümlere atıf yapmakta, bu nedenle manevi zararların tazmini TBK'nın 56. maddesi kapsamında değerlendirilmektedir.

Kaza Tanımı ve Şartları

Karayolları Trafik Kanunu'nun 3. maddesi trafik kazasını şu şekilde tanımlamaktadır: "Karayolu üzerinde hareket halinde olan bir veya birden fazla aracın karıştığı ölüm, yaralanma ve zararla sonuçlanmış olan olay."

Bu tanımdan hareketle, bir olayın trafik kazası sayılabilmesi için aşağıdaki şartların bir arada bulunması gerekmektedir:

  • Karayolu üzerinde meydana gelme: Olay mutlaka karayolu sınırları içerisinde gerçekleşmelidir
  • En az bir aracın karışması: Kazaya en az bir motorlu veya motorsuz araç karışmış olmalıdır
  • Hareket halinde bulunma: Karışan araçlardan en az birinin hareket halinde olması şarttır
  • Zarar meydana gelmesi: Ölüm, yaralanma veya maddi zarar oluşmuş olmalıdır
  • Nedensellik bağı: Araç ile zarar arasında uygun illiyet bağının kurulabilmesi gerekir

Yargıtay kararlarına göre, park halindeki iki aracın çarpışması durumunda trafik kazası oluşmaz. Ancak park halindeki araca hareket halindeki başka bir aracın çarpması durumunda trafik kazası koşulları gerçekleşmiş olur.

Karayolu kavramı da geniş yorumlanmakta olup, sadece asfalt yollar değil, toprak yollar, köprüler, tüneller, kavşaklar ve yol kenarındaki park alanları da karayolu kapsamında değerlendirilmektedir.

İstatistiksel Veriler

Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) verilerine göre, ülkemizde trafik kazalarının boyutu oldukça ciddi düzeydedir. 2022 yılında toplam 1.232.957 trafik kazası meydana gelmiş olup, bu rakam trafik güvenliği açısından dikkat çekici bir durum arz etmektedir.

Bu kazaların 1.035.696 adedi sadece maddi hasarlı kazalar olarak gerçekleşirken, 197.261 adedi ölümlü ve yaralanmalı kazalar şeklinde sonuçlanmıştır. Bu veriler, trafik kazalarının yaklaşık %84'ünün maddi hasarlı, %16'sının ise can kaybı veya yaralanmayla sonuçlandığını göstermektedir.

Ölümlü ve yaralanmalı kazaların oranının görece düşük olması, trafik güvenliği tedbirlerinin bir ölçüde etkili olduğunu gösterse de, yine de her gün ortalama 540 kişinin ölümlü veya yaralanmalı trafik kazasına maruz kaldığı gerçeği karşımızda durmaktadır.

Bu istatistiksel veriler, trafik kazası tazminat davalarının hukuk sistemimizde ne denli önemli bir yer tuttuğunu ortaya koymaktadır. Her yıl binlerce kişi ve aile, trafik kazaları nedeniyle maddi ve manevi zararlara uğramakta, bu zararların tazmini için hukuki yollara başvurmak zorunda kalmaktadır.

Özellikle maddi hasarlı kazaların yüksek oranı, araç sahiplerinin sigorta teminatları ve tazminat hakları konusunda bilinçli olmalarının önemini vurgulamaktadır. Aynı şekilde, ölümlü ve yaralanmalı kazalarda mağdur yakınlarının destekten yoksun kalma tazminatı ve manevi tazminat hakları da büyük önem taşımaktadır.

Dava Tarafları ve Mahkeme Yetkisi

Trafik kazası tazminat davalarında doğru tarafların belirlenmesi ve yetkili mahkemede dava açılması, davanın başarıyla sonuçlanması için kritik öneme sahiptir. Bu bölümde, dava taraflarının kimler olabileceği, mahkeme yetkisi kuralları ve zamanaşımı süreleri detaylı olarak incelenecektir.

Davacı ve Davalı Taraflar

Trafik kazası tazminat davalarında davacı olabilecek kişiler kazanın türüne ve sonuçlarına göre değişiklik göstermektedir. Ölümlü trafik kazalarında, ölenin desteğinden yoksun kalan yakınları davacı sıfatını kazanır. Bu kapsamda eş, çocuklar, anne-baba ve diğer yakınlar dava açma hakkına sahiptir. Yaralanmalı kazalarda ise yaralanan kişinin kendisi davacı olurken, ağır bedensel zarar durumunda yakınları da manevi tazminat talep edebilir. Maddi hasarlı kazalarda araç sahibi veya zilyedi davacı konumundadır.

Davalı taraflar ise genellikle üç ana kategoride toplanmaktadır. İlk olarak araç sürücüsü, Türk Borçlar Kanunu'nun 49. maddesi gereğince kusurlu davranışı nedeniyle sorumlu tutulabilir. İkinci olarak araç sahibi veya işleteni, Karayolları Trafik Kanunu'nun 85. maddesi uyarınca tehlike sorumluluğu kapsamında davalı olabilir. Üçüncü olarak sigorta şirketi, zorunlu trafik sigortası kapsamında tazminat ödemekle yükümlüdür.

Özellikle ticari araç kazalarında taşımacı firma da davalı konumuna gelebilir. Trafik iş kazası durumunda ise işveren, İş Kanunu hükümleri gereğince sorumlu tutulabilir. Bu durumda görevli mahkeme İş Mahkemesi olmaktadır.

Görevli ve Yetkili Mahkemeler

Trafik kazası tazminat davalarında görevli mahkeme kural olarak Asliye Hukuk Mahkemesidir. Ancak sigorta şirketlerine karşı açılan davalarda Asliye Ticaret Mahkemesi görevlidir. Bu ayrım, Türk Ticaret Kanunu'nun 4. maddesi gereğince yapılmaktadır.

Yetkili mahkeme konusunda ise davacıya birden fazla seçenek sunulmaktadır. HMK madde 6 uyarınca davalının yerleşim yeri mahkemesi yetkilidir. HMK madde 16 gereğince kaza yeri veya zarar görenin yerleşim yeri mahkemesi de yetkili sayılmaktadır. Ayrıca KTK madde 110/2 uyarınca sigortacının merkezi, şubesi veya acentesinin bulunduğu yer mahkemesi de yetkili mahkemeler arasındadır.

Bu çoklu yetki sistemi, davacıların lehine bir düzenleme olup, en uygun mahkemede dava açma imkanı sağlamaktadır. Özellikle büyük şehirlerde yaşayan davacılar için kaza yerinde dava açma seçeneği pratik kolaylık sağlamaktadır.

Arabuluculuk zorunluluğu konusunda TTK madde 5/A gereğince sigorta şirketlerine karşı açılacak davalarda arabulucuya başvuru dava şartıdır. Bu düzenleme, dava yükünün azaltılması ve hızlı çözüm sağlanması amacıyla getirilmiştir. Diğer davalarda arabuluculuk zorunlu değildir ancak tarafların anlaşması halinde başvurulabilir.

Zamanaşımı Süreleri

Trafik kazası tazminat davalarında zamanaşımı süreleri hem Türk Borçlar Kanunu hem de Karayolları Trafik Kanunu'nda düzenlenmiştir. TBK madde 72 ve KTK madde 109 uyarınca, zararın ve tazminat yükümlüsünün öğrenilmesinden itibaren 2 yıl, herhalde fiilin işlendiği tarihten itibaren 10 yıl zamanaşımı süresi uygulanmaktadır.

Ancak bu genel kuralın önemli bir istisnası bulunmaktadır. Ceza kanununda daha uzun zamanaşımı süresi öngörülmüşse, bu süre geçerli olmaktadır. Örneğin taksirle öldürme suçunun dava zamanaşımı 15 yıl olduğundan, ölümlü trafik kazalarında bu süre uygulanmaktadır. Taksirle yaralama suçu için ise 8 yıllık zamanaşımı süresi geçerlidir.

Zamanaşımının kesilmesi durumunda süre yeniden başlar. Dava açılması, icra takibi başlatılması veya davalının borcunu kabul etmesi zamanaşımını keser. Ayrıca ceza davası açılması da hukuk davası zamanaşımını keser.

Zamanaşımı sürelerinin doğru hesaplanması, dava açma hakkının kaybedilmemesi için kritik önemdedir. Özellikle geç ortaya çıkan zararlar veya uzun tedavi süreçleri olan durumlarda, zamanaşımının başlangıç tarihinin tespiti önem kazanmaktadır.

Bu düzenlemeler çerçevesinde, trafik kazası mağdurlarının haklarını koruyabilmeleri için doğru tarafları belirlemeleri, yetkili mahkemede dava açmaları ve zamanaşımı sürelerine dikkat etmeleri gerekmektedir.

Tazminat Türleri ve Hesaplama Yöntemleri

Trafik kazası sonucu meydana gelen zararların tazmini, hukuki mevzuatımızda detaylı olarak düzenlenmiştir. Tazminat türleri ve hesaplama yöntemleri, kazanın niteliğine ve sonuçlarına göre farklılık göstermektedir.

Maddi Tazminat Kalemleri

Maddi tazminat, trafik kazası sonucu meydana gelen somut ekonomik kayıpları kapsamaktadır. Bu tazminat türleri kazanın sonucuna göre üç ana kategoride incelenmektedir.

Ölümlü Trafik Kazalarında Maddi Tazminat

TBK m.53 uyarınca ölüm nedeniyle tazminat davalarında talep edilebilecek maddi tazminat kalemleri şunlardır:

  • Cenaze giderleri: Defin işlemleri, mezar yeri, taziye masrafları gibi ölümle doğrudan bağlantılı harcamalar
  • Tedavi giderleri: Ölümden önce yapılan tıbbi müdahaleler, hastane masrafları, ilaç giderleri
  • Destekten yoksun kalma tazminatı: Ölen kişinin hayatta olsaydı yakınlarına sağlayacağı ekonomik desteğin karşılığı

Destekten yoksun kalma tazminatı hesaplanırken ölen kişinin yaşı, mesleği, gelir durumu ve desteklediği kişilerin sayısı dikkate alınmaktadır. Erkek çocuklar 18 yaşına, kız çocuklar 22 yaşına kadar bu tazminattan yararlanabilmektedir.

Yaralanmalı Trafik Kazalarında Maddi Tazminat

TBK m.54 kapsamında yaralanma nedeniyle tazminat davalarında talep edilebilecek kalemler:

  • Tedavi giderleri: Hastane masrafları, ameliyat giderleri, fizik tedavi, ilaç masrafları
  • Kazanç kaybı: Tedavi süresince çalışamama nedeniyle oluşan gelir kaybı
  • Çalışma gücü kaybı: Kalıcı sakatlık nedeniyle gelecekte oluşacak kazanç kayıpları
  • Ekonomik geleceğin sarsılması: Çalışma gücünde azalma olmasa bile iş piyasasında yaşanacak güçlükler

Yargıtay 4. Hukuk Dairesi 2021/9671 E., 2021/2136 K. sayılı kararında ekonomik geleceğin sarsılması kavramı detaylandırılmış, okul öncesi öğretmenliği mezunu davacının yüzündeki iz nedeniyle meslek icrasında yaşayabileceği güçlüklerin araştırılması gerektiği vurgulanmıştır.

Maddi Hasarlı Trafik Kazalarında Tazminat

  • Araç hasar tazminatı: Aracın tamiri için gerekli masraflar
  • Araç mahrumiyet bedeli: Tamir süresince araç kullanamama nedeniyle oluşan kayıplar
  • Değer kaybı tazminatı: Kaza sonrası aracın piyasa değerindeki düşüş
  • Kazanç kaybı: Aracı ticari amaçla kullananların gelir kaybı

Yargıtay 4. Hukuk Dairesi 2020/1075 E., 2020/4067 K. sayılı kararında değer kaybı tespitinde aracın kaza tarihi itibariyle hasarsız haldeki ikinci el değeri ile tamir sonrası ikinci el değeri arasındaki farkın belirlenmesi gerektiği belirtilmiştir.

Manevi Tazminat

TBK m.56 uyarınca manevi tazminat, kişilik haklarına saldırı sonucu meydana gelen manevi acı ve elemler için talep edilmektedir. Manevi tazminat kural olarak sigorta kapsamında bulunmamakta, sadece poliçede özel kloz bulunması halinde sigorta şirketinden talep edilebilmektedir.

Manevi Tazminat Hakkı Olan Kişiler

  • Kaza mağduru (yaralanma durumunda)
  • Ölüm halinde ölenin yakınları
  • Ağır bedensel zarar durumunda yaralananın yakınları

Yargıtay 4. Hukuk Dairesi 2018/1960 E., 2019/6280 K. sayılı kararında %100 çalışma gücü kaybı ve sürekli bakıma muhtaçlık durumunun ağır bedensel zarar oluşturduğu, annenin manevi tazminat hakkının bulunduğu tespit edilmiştir.

Manevi Tazminat Belirleme Kriterleri

Yargıtay 4. Hukuk Dairesi 2018/2005 E., 2019/6123 K. sayılı kararında manevi tazminatın adalete uygun olması gerektiği, olayın meydana geliş şekli ve tarafların kusur durumu gibi özel hal ve şartların dikkate alınması gerektiği vurgulanmıştır.

Tazminat Hesaplama Kriterleri

Tazminat hesaplamasında kullanılan temel kriterler ve yöntemler, Yargıtay içtihatları doğrultusunda şekillenmiştir.

Yaşam Tabloları Kullanımı

TRH 2010 yaşam tablosu Yargıtay 4. Hukuk Dairesi'nin güncel kararları gereği PMF 1931 yerine kullanılması gereken tablodur. Yargıtay 4. Hukuk Dairesi 2021/12510 E., 2022/6158 K. sayılı kararında TRH 2010 tablosunun ülkemize özgü ve güncel verileri içerdiği vurgulanmıştır.

Hesaplama Faktörleri

  • Yaş faktörü: Davacının yaşı ve beklenen yaşam süresi
  • Gelir durumu: Mevcut gelir ve gelir artış oranları
  • Maluliyet oranı: Adli Tıp Kurumu raporlarında belirlenen çalışma gücü kaybı oranı
  • Kusur oranı: Kazadaki kusur dağılımı
  • Aktif çalışma süresi: Emeklilik yaşına kadar çalışılacak süre

Özel Durumlar

Yargıtay 4. Hukuk Dairesi 2021/5654 E., 2021/7251 K. sayılı kararında sürekli işgücü kaybı tazminatı hesaplanmasında davacının öğrenci durumu, mezuniyet süresi ve iş bulma süresinin birlikte değerlendirilmesi gerektiği belirtilmiştir.

Y

Yazar Görseli
Müellif

Av. Ali Haydar GÜLEÇ

Güleç Hukuk Bürosu'nda 9 yıldır yöneticilik ve avukatlık yapmaktadır.