
Devlet El Koyma Kararlarına İtiraz
Devletin malvarlığınıza el koyma kararı ile karşılaştınız mı? Elkoyma nedir, hangi durumlarda uygulanır ve bu kararlara nasıl itiraz edilir? Ceza Muhakemesi Kanunu'nun (CMK) ilgili maddeleri ve güncel Yargıtay kararları ışığında, elkoyma tedbirinin tüm yönlerini, itiraz süreçlerini ve haklarınızı öğrenin. Taşınmazlardan banka hesaplarına, şirket paylarından dijital verilere kadar geniş bir yelpazede uygulanan bu önemli tedbire karşı hukuki mücadelenizde yol haritanız olacak bu kapsamlı incelemeyi kaçırmayın.
Elkoyma Tedbirine Genel Bakış ve İtiraz Mekanizmaları
Ceza muhakemesi sürecinde, maddi gerçeğin ortaya çıkarılması ve adaletin tecellisi amacıyla çeşitli koruma tedbirlerine başvurulabilmektedir. Bu tedbirlerden biri olan ve mülkiyet hakkına doğrudan müdahale niteliği taşıyan elkoyma, şüpheli veya sanığın malvarlığı değerleri üzerinde geçici bir kısıtlama getirilmesini ifade eder. Devletin, suçla mücadele kapsamında başvurduğu bu önemli yetkinin hukuki çerçevesi, uygulanma koşulları ve bu kararlara karşı bireylerin sahip olduğu itiraz mekanizmaları, adil bir yargılanma hakkının temel güvencelerindendir. Bu bölümde, elkoyma tedbirinin tanımı, amacı, hukuki niteliği, karar verme yetkisi, onay süreci ve en önemlisi bu tür kararlara karşı kullanılabilecek itiraz yolları ve süreleri detaylı bir şekilde incelenecektir.
Elkoymanın Tanımı, Amacı ve Hukuki Niteliği
Elkoyma, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu'nun (CMK) 123. maddesi ve devamında düzenlenen bir koruma tedbiridir. En genel tanımıyla elkoyma; suçun veya tehlikelerin önlenmesi amacıyla veya suçun delili olabileceği ya da müsadereye (suç konusu eşyanın devlet mülkiyetine geçirilmesi) tâbi olduğu için, bir eşya üzerinde, rızası olmamasına rağmen, zilyedin (eşyayı fiilen elinde bulunduran veya üzerinde tasarruf yetkisi olan kişi) tasarruf yetkisinin geçici olarak kaldırılması işlemidir. Adlî ve Önleme Aramaları Yönetmeliği'nin 4. maddesi de elkoymayı benzer şekilde tanımlayarak, bu işlemin esaslarını belirler.
Elkoyma tedbirinin temel amaçları şunlardır:
- Delil Elde Etme ve Koruma: Suçun ispatına yarayacak eşyaların kaybolmasını, değiştirilmesini veya yok edilmesini önleyerek yargılama sürecinde kullanılmak üzere güvence altına almak.
- Suçun ve Tehlikelerin Önlenmesi: Suç işlemeye devam edilmesini veya yeni suçların işlenmesini engellemek amacıyla suçta kullanılan veya kullanılması muhtemel eşyalara el koymak.
- Müsadereye Tabi Eşyayı Güvence Altına Alma: Yargılama sonucunda müsadere edilmesine karar verilebilecek suçtan elde edilen gelir veya suçta kullanılan eşyaların, kararın infazına kadar muhafazasını sağlamak.
Hukuki nitelik açısından elkoyma, geçici bir koruma tedbiridir. Bu, elkoyma işleminin eşyanın mülkiyetini kalıcı olarak devlete geçirmediği anlamına gelir. Eşyanın kalıcı olarak devlet mülkiyetine geçmesi "müsadere" olarak adlandırılır ve bu, bir güvenlik tedbiri veya bir yaptırım türü olup, ancak kesinleşmiş bir mahkeme kararıyla mümkün olabilir. Elkoyma ise, soruşturma veya kovuşturma süresince, delillerin korunması ya da ileride verilebilecek bir müsadere kararının uygulanabilirliğini temin etmek amacıyla başvurulan bir önlemdir. Bu nedenle, elkoyma kararı mülkiyet hakkını sona erdirmez, ancak bu hakkın kullanılmasını geçici bir süre için sınırlar. Bu sınırlamanın hukuka uygun, ölçülü ve belirli koşullara bağlı olması, temel hak ve özgürlüklerin korunması açısından hayati önem taşır.
Elkoyma Kararını Verme Yetkisi ve Onay Süreci
Elkoyma kararının kim tarafından verileceği ve bu kararın denetim süreci, tedbirin keyfi uygulanmasını önlemek ve hukuki güvenceleri sağlamak adına CMK m.127'de ayrıntılı olarak düzenlenmiştir.
- Soruşturma Aşamasında Yetki: Kural olarak, soruşturma evresinde elkoyma kararı verme yetkisi Sulh Ceza Hâkimi'ne aittir. Ancak, gecikmesinde sakınca bulunan yani derhal müdahale edilmediği takdirde delillerin kaybolacağı veya suçun devam edeceği gibi acil durumlarda Cumhuriyet Savcısı da elkoyma kararı verebilir. Cumhuriyet Savcısına ulaşılamadığı istisnai hallerde ise, kolluk amirinin yazılı emriyle kolluk görevlileri de elkoyma işlemini gerçekleştirebilir.
- Kovuşturma Aşamasında Yetki: Suç şüphesiyle kamu davası açıldıktan sonra başlayan kovuşturma aşamasında ise elkoyma kararı, davaya bakmakta olan mahkeme tarafından verilir.
Hâkim Kararı Olmaksızın Yapılan Elkoymanın Onay Süreci: CMK m.127/3 uyarınca, Cumhuriyet Savcısının veya kolluk amirinin emriyle hâkim kararı olmaksızın yapılan elkoyma işlemleri, sıkı bir denetime tabidir:
- Hâkim kararı olmaksızın yapılan elkoyma, işlem yapıldığı andan itibaren en geç yirmi dört (24) saat içinde görevli hâkimin (Sulh Ceza Hâkimi) onayına sunulmak zorundadır.
- Hâkim, önüne gelen bu elkoyma işlemini değerlendirerek kırk sekiz (48) saat içinde kararını açıklamakla yükümlüdür. Eğer hâkim, bu süreler içerisinde elkoyma işlemini onaylamaz veya herhangi bir karar vermezse, yapılan elkoyma kendiliğinden kalkar ve elkonulan eşyanın derhal iadesi gerekir. Bu süreler, keyfiliğin önlenmesi ve bireylerin haklarının korunması açısından son derece önemlidir.
Ayrıca, elkoyma işlemi sırasında bir elkoyma tutanağı düzenlenmesi zorunludur (CMK m.121/3, Adlî ve Önleme Aramaları Yönetmeliği m.12). Bu tutanakta; elkonulan eşyanın tam bir listesi, eşyanın mühürlenip mühürlenmediği veya başka bir şekilde işaretlenip işaretlenmediği, suçun niteliği, aramanın usulüne uygun yapılıp yapılmadığına dair bilgiler, elkonulan eşyanın mülkiyetine dair beyanlar ve işlemi yapan kolluk görevlisinin kimlik bilgileri yer alır. Elkoyma işlemi, mağdura da gecikmeksizin bildirilir (CMK m.127/5).
Elkoyma Kararına Karşı İtiraz Yolları ve Süreler
Elkoyma kararları, mülkiyet hakkına yönelik ciddi müdahaleler olduğundan, bu kararlara karşı etkin bir itiraz mekanizmasının varlığı hukuk devletinin bir gereğidir. CMK m.127/4, elkoyma kararlarına karşı itiraz kanun yolunun açık olduğunu net bir şekilde belirtmektedir. Ayrıca, eşyanın zilyedi (üzerinde fiili hakimiyeti bulunan kişi), elkoyma işlemi hakkında her zaman hâkimden bir karar verilmesini isteyebilir.
İtiraz Süreci ve Merci:
- Elkoyma kararı Sulh Ceza Hâkimi tarafından verilmişse veya Cumhuriyet Savcısı ya da kolluk amirinin kararı Sulh Ceza Hâkimi tarafından onaylanmışsa, bu karara karşı itiraz edilebilir. İtiraz, kararı veren Sulh Ceza Hâkimliğine yapılır. Eğer hâkimlik kararını değiştirmezse, dosyayı itirazı incelemeye yetkili olan Asliye Ceza Mahkemesi'ne gönderir.
- Kovuşturma aşamasında mahkeme tarafından verilen elkoyma kararlarına karşı ise, genel itiraz usulleri çerçevesinde (genellikle bir üst numaralı mahkeme veya heyet halinde çalışıyorsa aynı mahkemenin farklı bir heyeti) itiraz edilebilir.
- İtiraz süreleri, kararın ilgiliye tebliğinden veya öğrenilmesinden itibaren genellikle yedi (7) gündür. Ancak, bu süreler ve itiraz usulleri kararın niteliğine göre değişiklik gösterebileceğinden, somut olaya göre değerlendirme yapmak önemlidir.
İtirazın Kapsamı: İtirazda, elkoyma kararının hukuka aykırılığı, elkoyma için gerekli şartların (örneğin, yeterli şüphe) bulunmadığı, elkoymanın ölçüsüz olduğu, elkonulan eşyanın suçla ilgisinin olmadığı gibi gerekçeler ileri sürülebilir. İtiraz mercii, bu iddiaları değerlendirerek elkoyma kararının kaldırılmasına, değiştirilmesine veya itirazın reddine karar verebilir.
Elkoyma kararına itiraz, bireylerin haksız veya hukuka aykırı buldukları idari veya adli işlemlere karşı haklarını arayabilecekleri temel bir yoldur. Bu mekanizma, elkoyma tedbirinin keyfi uygulanmasının önüne geçerek, adil yargılanma hakkı ve mülkiyet hakkının korunmasına hizmet eder. İtiraz yolunun tüketilmesi ve olumsuz sonuçlanması halinde, şartları oluşmuşsa Anayasa Mahkemesi'ne bireysel başvuru gibi üst hukuk yolları da gündeme gelebilir.
Devletin malvarlığı değerlerine el koyması, şüphesiz ki bireyler için endişe verici bir durumdur. Ancak, ceza muhakemesi hukukumuz, bu tür tedbirlerin keyfi uygulanmasını önlemek ve bireylerin haklarını korumak amacıyla detaylı düzenlemeler ve etkin itiraz mekanizmaları öngörmüştür. Elkoyma tedbirinin hukuki çerçevesini ve itiraz süreçlerini bilmek, bu tür bir durumla karşılaşıldığında doğru adımların atılabilmesi için kritik öneme sahiptir.
Taşınmazlara, Hak ve Alacaklara Elkoyma (CMK Madde 128)
Ceza Muhakemesi Kanunu'nun (CMK) 128. maddesi, soruşturma ve kovuşturma süreçlerinde mülkiyet hakkına önemli bir müdahale teşkil eden taşınmazlara, hak ve alacaklara elkoyma tedbirini düzenlemektedir. Bu tedbir, özellikle belirli ağırlıktaki suçlardan elde edildiği düşünülen malvarlığı değerlerinin, yargılama sonucunda verilebilecek müsadere kararına kadar güvence altına alınmasını amaçlar. Oldukça ağır sonuçları olabilen bu tedbirin uygulanması sıkı şartlara bağlanmıştır.
Elkoyma Şartları ve Kapsamı
CMK Madde 128/1 uyarınca, bir kişinin taşınmazlarına, hak ve alacaklarına elkonulabilmesi için öncelikle soruşturma veya kovuşturma konusu bir suçun işlendiğine ve elkoyma konusu yapılacak malvarlığı değerlerinin bu suçlardan elde edildiğine dair somut delillere dayanan kuvvetli şüphe sebebinin bulunması gerekmektedir. Bu ifade, basit bir şüphenin yeterli olmadığını, elkoyma kararının verilebilmesi için iddiaların somut olaylarla desteklenmesi ve ciddi bir olasılık düzeyine ulaşması gerektiğini vurgular.
Elkoyma tedbirinin kapsamına giren malvarlığı değerleri oldukça geniştir:
- Taşınmazlar: Arsa, bina, daire gibi tapuya kayıtlı gayrimenkuller.
- Kara, deniz veya hava ulaşım araçları: Otomobil, gemi, uçak gibi sicile kayıtlı araçlar.
- Banka veya diğer malî kurumlardaki her türlü hesaplar: Mevduat hesapları, yatırım hesapları gibi.
- Gerçek veya tüzel kişiler nezdindeki her türlü hak ve alacaklar: Kira alacakları, ticari alacaklar gibi.
- Kıymetli evrak: Çek, bono, poliçe gibi belgeler.
- Ortağı bulunduğu şirketteki ortaklık payları: Şirket hisseleri.
- Kiralık kasa mevcutları.
- Diğer malvarlığı değerleri.
Önemli bir nokta, bu malvarlığı değerlerinin şüpheli veya sanıktan başka bir kişinin zilyetliğinde (fiili hakimiyetinde) bulunması halinde dahi, eğer bu değerlerin aslında şüpheli veya sanığa ait olduğu ve suçtan elde edildiği yönünde kuvvetli şüphe varsa, elkoyma işleminin uygulanabilmesidir.
Rapor Alma Zorunluluğu ve Süresi
CMK m.128/1'e 6526 sayılı Kanun'un 10. maddesiyle eklenen bir hükümle, bu tür bir elkoyma kararı verilmeden önce, suçtan elde edilen değere ilişkin olarak ilgili kurumlardan rapor alınması zorunluluğu getirilmiştir. Bu kurumlar; Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu (BDDK), Sermaye Piyasası Kurulu (SPK), Mali Suçları Araştırma Kurulu (MASAK), Hazine Müsteşarlığı (günümüzde Hazine ve Maliye Bakanlığı) ve Kamu Gözetimi, Muhasebe ve Denetim Standartları Kurumu'dur.
Bu raporun, talep tarihinden itibaren en geç üç ay içinde hazırlanması gerekmektedir. Özel durumlarda ve gerekçesi gösterilmek suretiyle bu süre, ilgili kurumun talebi üzerine iki ay daha uzatılabilir. Raporun süresinde hazırlanmaması, elkoyma kararının verilmesine engel teşkil etmez; ancak bu rapor, elkoymanın orantılılığı ve suçla bağlantısının tespiti açısından önemli bir delil niteliğindedir.
CMK m.128 Kapsamındaki Katalog Suçlar
Taşınmazlara, hak ve alacaklara elkoyma tedbiri, her suç için uygulanabilen bir tedbir değildir. CMK Madde 128/2, bu tedbirin ancak belirli katalog suçlar bakımından uygulanabileceğini açıkça belirtmiştir. Bu katalog, genellikle toplum için büyük tehlike arz eden, organize şekilde işlenebilen ve ciddi haksız kazanç elde etmeye yönelik suçları içerir. Katalogda yer alan bazı önemli suç türleri şunlardır:
- Türk Ceza Kanunu'nda (TCK) yer alan suçlar:
- Soykırım ve insanlığa karşı suçlar (madde 76-78)
- Göçmen kaçakçılığı ve insan ticareti (madde 79-80), organ veya doku ticareti (madde 91)
- Hırsızlık (madde 141-142), Yağma (madde 148-149)
- Güveni kötüye kullanma (madde 155), Dolandırıcılık (madde 157-158), Hileli iflas (madde 161)
- Uyuşturucu veya uyarıcı madde imal ve ticareti (madde 188)
- Parada sahtecilik (madde 197)
- Suç işlemek amacıyla örgüt kurma (madde 220/3)
- İhaleye fesat karıştırma (madde 235), Edimin ifasına fesat karıştırma (madde 236)
- Tefecilik (madde 241)
- Zimmet (madde 247), İrtikap (madde 250), Rüşvet (madde 252)
- Devletin Güvenliğine Karşı Suçlar (madde 302-308)
- Anayasal Düzene ve Bu Düzenin İşleyişine Karşı Suçlar (madde 309, 311-316)
- Devlet Sırlarına Karşı Suçlar ve Casusluk (madde 328-337)
- Ateşli Silahlar ve Bıçaklar ile Diğer Aletler Hakkında Kanun: Silah kaçakçılığı (madde 12).
- Bankalar Kanunu: Zimmet suçu (madde 22/3-4).
- Kaçakçılıkla Mücadele Kanunu: Hapis cezasını gerektiren suçlar.
- Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kanunu: Madde 68 ve 74'teki suçlar.
Bu katalogda yer almayan bir suçtan dolayı CMK m.128 kapsamında taşınmaz, hak ve alacaklara elkoyma kararı verilemez.
Elkoyma Kararının İcra Yöntemleri
Elkoyma kararının nasıl icra edileceği, elkonulan malvarlığı değerinin türüne göre değişiklik gösterir:
- Taşınmazlara elkoyma (CMK m.128/3): Kararın tapu kütüğüne şerh verilmesi suretiyle icra edilir. Bu şerh, taşınmaz üzerindeki tasarruf yetkisini kısıtlar.
- Kara, deniz veya hava ulaşım araçlarına elkoyma (CMK m.128/4): Aracın kayıtlı bulunduğu sicile (örneğin trafik sicili) şerh verilmek suretiyle icra olunur.
- Banka veya diğer malî kurumlardaki hesaplara elkoyma (CMK m.128/5): İlgili banka veya malî kuruma teknik iletişim araçlarıyla (faks, e-posta vb.) derhal bildirilerek icra olunur. Bildirim ayrıca yazılı olarak da tebliğ edilir. Bu bildirimden sonra hesap üzerinde elkoyma kararını etkisiz kılmaya yönelik işlemler geçersiz sayılır.
- Şirket ortaklık paylarına elkoyma (CMK m.128/6): İlgili şirket yönetimine ve ticaret sicili müdürlüğüne teknik iletişim araçlarıyla derhal bildirilerek icra olunur ve ayrıca tebliğ edilir.
- Hak ve alacaklara elkoyma (CMK m.128/7): İlgili gerçek veya tüzel kişiye teknik iletişim araçlarıyla derhal bildirilerek icra olunur ve ayrıca tebliğ edilir.
Elkoyma kararının gereklerine aykırı hareket edilmesi halinde, Türk Ceza Kanunu'nun "Muhafaza görevini kötüye kullanma" başlıklı 289. maddesi hükümleri uygulanır (CMK m.128/8).
Karar Mercii ve İdare Amacıyla Kayyım Atanması
CMK m.128 kapsamında taşınmazlara, hak ve alacaklara elkoyma kararı ve bu malların idaresi amacıyla kayyım atanması kararı, ancak hâkim tarafından verilebilir (CMK m.128/9). Soruşturma aşamasında bu yetki Sulh Ceza Hâkimliği'ne, kovuşturma aşamasında ise davaya bakan mahkemeye aittir. Cumhuriyet savcısının veya kolluğun doğrudan bu tür bir elkoyma kararı verme yetkisi bulunmamaktadır.
Elkonulan taşınmaz, hak ve alacakların idaresi gerektiğinde, bu malvarlığı değerlerinin yönetimi amacıyla kayyım atanabilir (CMK m.128/10). Bu durumda, şirket yönetimi için kayyım tayinine ilişkin CMK m.133 hükümleri kıyasen uygulanır. Kayyım, malvarlığının değerinin korunması ve yönetilmesi için gerekli tedbirleri alır. Bu, özellikle ticari işletmelerin veya gelir getiren mülklerin söz konusu olduğu durumlarda önem taşır.
CMK m.128, suç gelirleriyle mücadelede etkili bir araç olmakla birlikte, mülkiyet hakkına derinlemesine bir müdahale içerdiğinden, uygulanmasında son derece dikkatli olunması, kanundaki şartların titizlikle aranması ve kararların somut delillere dayanması büyük önem arz etmektedir. Bu tedbire karşı ilgililerin itiraz hakları saklı olup, hukuka aykırı veya ölçüsüz uygulamalara karşı yasal yollara başvurulabilir.
Özel Durumlar ve Farklı Varlık Türlerine Yönelik Elkoyma Usulleri
Elkoyma tedbiri, ceza muhakemesi sürecinde delillerin korunması, suçun önlenmesi veya müsadereye tabi eşyanın güvence altına alınması amacıyla başvurulan önemli bir koruma tedbiridir. Genel elkoyma usullerinin yanı sıra, bazı özel durumlar ve farklı varlık türleri için Ceza Muhakemesi Kanunu (CMK) ve ilgili diğer mevzuatlar özel düzenlemeler öngörmüştür. Bu özel usuller, hem elkoymanın amacına ulaşmasını sağlamayı hem de ilgili kişilerin haklarını korumayı hedefler. Devletin, bireylerin veya tüzel kişilerin malvarlığı değerlerine müdahalesini içeren bu işlemler, sıkı şekil şartlarına ve usul kurallarına tabidir.
Postadaki Gönderilere Elkoyma
Suçla mücadelede, posta yoluyla gönderilen mektup, koli gibi gönderilerin suç delili taşıması veya suçun işlenmesinde kullanılması ihtimali her zaman mevcuttur. CMK Madde 129, bu tür durumlarda postadaki gönderilere elkoyma usulünü düzenlemektedir.
Temel kural, suçun delilini oluşturduğundan şüphelenilen ve Cumhuriyet savcısının emriyle posta hizmeti veren kurum ve kuruluşlarda bulunan gönderilere hâkim kararıyla elkonulabilmesidir. Gecikmesinde sakınca bulunan hallerde ise Cumhuriyet savcısı da elkoyma kararı verebilir. Ancak, bu durumda elkoyma işlemi derhal posta görevlilerinin huzuruyla gerçekleştirilir ve elkoyma nedenini içeren bir tutanak tutulur. Kolluk görevlileri, hâkim veya Cumhuriyet savcısı kararı olmaksızın posta gönderilerini açıp inceleyemez; bu gönderiler mühürlenerek derhal kararı veren mercie teslim edilir.
Elkoyma kararının ardından, soruşturmanın amacına zarar vermeyecekse, gönderinin sahibi veya gönderildiği kişi derhal bu durumdan haberdar edilir. Eğer elkonulan gönderinin soruşturmayla ilgisi olmadığı veya muhafazasına gerek kalmadığı anlaşılırsa, derhal ilgili kişiye iade edilir.
Ancak, bazı özel ve acil durumlarda, kolluk görevlileri Cumhuriyet savcısının yazılı emriyle postadaki gönderileri açabilir. Bu istisnai durumlar şunlardır:
- Türk Ceza Kanunu'nun 174. maddesinde tanımlanan tehlikeli maddelerin izinsiz olarak bulundurulması veya el değiştirmesi suçu.
- Türk Ceza Kanunu'nun 188. maddesinde tanımlanan uyuşturucu veya uyarıcı madde imal ve ticareti suçu.
- 6136 sayılı Ateşli Silahlar ve Bıçaklar ile Diğer Aletler Hakkında Kanun'un 12. maddesindeki silah ticareti ve 13. maddesindeki ruhsatsız silah bulundurma suçları.
- 2863 sayılı Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kanunu'nun 67 ve 68. maddelerinde tanımlanan suçlar.
Bu istisnalar, kamu güvenliği ve sağlığı açısından acil müdahale gerektiren durumları kapsamaktadır.
Avukat Bürolarında Arama ve Elkoyma Süreci
Avukatlık mesleğinin kamu hizmeti niteliği ve savunma hakkının kutsallığı, avukat bürolarında yapılacak arama ve elkoyma işlemlerine özel güvenceler getirilmesini zorunlu kılmıştır. CMK Madde 130, bu özel süreci detaylı bir şekilde düzenlemektedir.
Avukat bürolarında arama ve elkoyma yapılabilmesi için öncelikle mahkeme kararı bulunmalıdır. Bu karar, aramanın hangi olayla ilgili olduğunu açıkça belirtmelidir. Arama işlemi, Cumhuriyet savcısının denetiminde ve arama yapılacak yerin bağlı olduğu baro başkanı veya onu temsil eden bir avukatın huzurunda gerçekleştirilir. Bu, işlemin hukuka uygunluğunu ve avukatın mesleki sırlarının korunmasını temin etmeye yöneliktir.
Arama sonucunda elkonulmasına karar verilen şeylerle ilgili olarak, avukat veya baro başkanı/temsilcisi, bu eşyanın avukat ile müvekkili arasındaki mesleki ilişkiye ait olduğunu ve gizli kalması gerektiğini öne sürerse, bu eşya ayrı bir zarf veya paket içerisine konularak mühürlenir. Bu mühürlü paket, soruşturma evresinde sulh ceza hâkimine, kovuşturma evresinde ise görevli hâkim veya mahkemeye sunulur. İlgili merci, bu eşyanın gerçekten mesleki ilişkiye ait olup olmadığına ve gizli kalması gerekip gerekmediğine 24 saat içinde karar verir. Eğer eşyanın mesleki ilişkiye ait olduğu ve gizli kalması gerektiği tespit edilirse, derhal avukata iade edilir ve bu husustaki tutanaklar ortadan kaldırılır. Bu hükümler, avukatın postada elkoyma durumunda da kıyasen uygulanır. Bu düzenlemeler, savunma hakkının etkin bir şekilde kullanılabilmesi için avukat-müvekkil gizliliğinin korunmasına büyük önem atfetmektedir.
Bilgisayar ve Bilişim Sistemlerinde Elkoyma
Teknolojinin gelişimiyle birlikte, suçların işlenmesinde ve delillerin saklanmasında bilgisayarlar ve bilişim sistemleri önemli bir rol oynamaya başlamıştır. Bu nedenle, CMK Madde 134, bilgisayarlarda, bilgisayar programlarında ve kütüklerinde arama, kopyalama ve elkoyma işlemlerine ilişkin özel usuller getirmektedir.
Bu tür bir işleme başvurulabilmesi için somut delillere dayanan kuvvetli şüphe sebeplerinin bulunması ve başka surette delil elde etme imkânının olmaması gerekmektedir. Karar, kural olarak hâkim tarafından verilir. Gecikmesinde sakınca bulunan hallerde Cumhuriyet savcısı da bu kararı verebilir; ancak bu karar 24 saat içinde hâkim onayına sunulur. Hâkim de kararını 24 saat içinde açıklar. Aksi halde, yapılan elkoyma işlemi kendiliğinden kalkar ve elde edilen kopyalar imha edilir.
Arama ve kopyalama işlemi sırasında, şifrenin çözülememesi nedeniyle sisteme girilememesi, gizlenmiş bilgilere ulaşılamaması veya işlemin uzun sürecek olması gibi durumlarda, bilgisayar veya bilgisayar kütüklerine elkonulabilir. Ancak şifrenin çözümü ve kopyaların alınmasının ardından bu cihazlar derhal iade edilir. Elkoyma işlemi sırasında, sistemdeki bütün verilerin yedeklenmesi (imajının alınması) zorunludur. Bu yedekten bir kopya çıkarılarak şüpheliye veya vekiline verilir ve bu husus tutanağa geçirilir. Eğer elkoyma işlemine gerek duyulmazsa, verilerin tamamı veya bir kısmı kopyalanabilir. Bu kopyalar kâğıda yazdırılarak, bu husus tutanağa kaydedilir ve ilgililerce imzalanır. Bu detaylı düzenlemeler, dijital delillerin hukuka uygun bir şekilde elde edilmesini ve korunmasını amaçlamaktadır.
Şirket Yönetimine Kayyım Atanması ve Şartları
Bazı durumlarda, suçun bir şirketin faaliyeti çerçevesinde işlendiğine dair kuvvetli şüphe bulunabilir ve maddi gerçeğin ortaya çıkarılabilmesi için şirketin yönetimine müdahale edilmesi gerekebilir. CMK Madde 133, bu gibi hallerde şirket yönetimi için kayyım atanmasını düzenlemektedir.
Kayyım atanabilmesi için temel şartlar şunlardır:
- Soruşturma veya kovuşturma konusu suçun, bir şirketin faaliyeti çerçevesinde işlenmekte olduğuna dair kuvvetli şüphe sebeplerinin varlığı.
- Maddi gerçeğin ortaya çıkarılabilmesi için kayyım atanmasının zorunlu olması.
Bu karar, soruşturma evresinde sulh ceza hâkimi, kovuşturma evresinde ise mahkeme tarafından verilebilir. Kayyım atandığında, şirketin yönetim organının karar ve işlemlerinin geçerliliği kayyımın onayına bağlanabilir veya yönetim organının tüm yetkileri kayyıma devredilebilir. Kayyım atanması kararı, Ticaret Sicil Gazetesi'nde ve diğer uygun vasıtalarla ilan olunur. Kayyıma ödenecek ücret, kural olarak şirketin bütçesinden karşılanır. Ancak, soruşturma veya kovuşturma sonucunda kovuşturmaya yer olmadığına dair karar veya beraat kararı verilmesi halinde, ödenen ücret Hazineden faiziyle birlikte iade edilir. İlgililer, kayyım atanması kararına karşı Türk Medeni Kanunu ve Türk Ticaret Kanunu hükümlerine göre mahkemeye başvurabilirler.
CMK m.133/4'te, kayyım atanabilecek suçlar katalog halinde sayılmıştır. Bunlar arasında göçmen kaçakçılığı ve insan ticareti, uyuşturucu madde imal ve ticareti, parada sahtecilik, fuhuş, kumar oynanması için yer ve imkân sağlama, zimmet, suçtan kaynaklanan malvarlığı değerlerini aklama, silahlı örgüt veya bu örgütlere silah sağlama, Devlet sırlarına karşı suçlar ve casusluk gibi ciddi suçlar bulunmaktadır. Ayrıca, Ateşli Silahlar Kanunu'ndaki silah kaçakçılığı, Bankalar Kanunu'ndaki zimmet, Kaçakçılıkla Mücadele Kanunu'ndaki hapis cezasını gerektiren suçlar ve Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kanunu'ndaki belirli suçlar da bu kapsama dahildir.
Uyuşturucu Ticareti Suçlarında Kullanılan Araçlara Elkoyma
Uyuşturucu madde imal ve ticareti suçlarıyla mücadelede, bu suçlarda kullanılan araçlara yönelik özel elkoyma ve müsadere hükümleri bulunmaktadır. 2313 sayılı Uyuşturucu Maddelerin Murakabesi Hakkında Kanun'un Ek Madde 2 hükmü bu konuyu düzenler.
Bu maddeye göre, uyuşturucu veya uyarıcı madde imali ve ticareti suçlarının işlenmesinde kullanılan araçlara, CMK Madde 128/4 uyarınca elkonulur. Ancak, bazı hallerde bu araçlar sahiplerine iade edilmez. Bu haller şunlardır:
- Aracın, soruşturma veya kovuşturma devam ederken aynı suçun işlenmesinde tekrar kullanılması.
- Aracın, Türkiye'de trafik siciline kayıtlı olmaması.
- Suçun işlenmesinde kullanılan aracın, uyuşturucu veya uyarıcı maddenin izlenmesini, ele geçirilmesini zorlaştıracak veya kolaylaştıracak özel bir tertibatla donatılmış olması.
- Türkiye'de sicile kayıtlı araçlarda, uyuşturucu veya uyarıcı maddenin aracın değeri veya taşınan yükün toplam değeri ile kıyaslandığında önemli bir miktar veya değerde olması.
Bu sayılan hallerin varlığı durumunda, araç sahibi, elkoyma tarihinden itibaren 30 gün içinde aracın değerini Maliye Bakanlığına teminat olarak yatırırsa araç kendisine iade edilir. Aksi takdirde, Maliye Bakanlığı aracı tasfiye eder. Satıştan elde edilen gelir, masraflar düşüldükten sonra emanet hesabına alınır. Aracın değeri, kara araçlarında kasko değeri, deniz araçlarında tekne ve makine sigortasına esas değer, sigortası bulunmayan veya diğer araçlarda ise piyasa değeri olarak kabul edilir. Bu özel düzenleme, uyuşturucu ticaretinde kullanılan araçların suçtan elde edilen gelirle finanse edilmesini engellemeyi ve caydırıcılığı artırmayı amaçlar.
Elkoyma Kararlarına İtiraz, Yargısal Denetim ve Yargıtay İçtihatları
Devlet tarafından uygulanan elkoyma tedbiri, şüpheli veya sanığın malvarlığı değerleri üzerinde geçici bir kısıtlama yaratarak adli süreçlerin etkinliğini artırmayı amaçlar. Ancak bu tedbirin, temel hak ve özgürlüklerle, özellikle mülkiyet hakkıyla doğrudan ilişkisi nedeniyle hukuka uygun ve ölçülü bir şekilde uygulanması esastır. Elkoyma kararlarının hukuka aykırılığı veya orantısızlığı iddiaları, çeşitli itiraz mekanizmaları ve yargısal denetim yollarıyla incelenebilir. Yargıtay içtihatları da bu süreçte önemli bir rehber niteliğindedir.
Haksız veya Ölçüsüz Elkoymaya Karşı İtiraz Gerekçeleri
Elkoyma kararlarına karşı yapılacak itirazlarda, kararın hukuka aykırılığı veya ölçüsüzlüğü temel argümanları oluşturur. İtiraz gerekçeleri somut olayın özelliklerine göre değişiklik göstermekle birlikte genel olarak şu hususlara dayanabilir:
- Elkoyma Şartlarının Oluşmaması: Ceza Muhakemesi Kanunu (CMK), elkoyma tedbirinin uygulanabilmesi için belirli şartlar öngörmüştür. Örneğin, CMK m.128 kapsamında taşınmaz, hak ve alacaklara elkonulabilmesi için "suçun işlendiğine ve bu suçlardan elde edildiğine dair somut delillere dayanan kuvvetli şüphe sebebi" bulunmalıdır. Bu nitelikte bir şüphe yoksa veya elkoyma kararı katalog suçlar dışında bir suç için verilmişse, karar hukuka aykırı hale gelir. Benzer şekilde, basit elkoyma (CMK m.123 vd.) için aranan "yeterli şüphe"nin dahi bulunmadığı durumlar itiraz konusu yapılabilir.
- Tedbirin Ölçüsüzlüğü: Elkoyma tedbiri, ulaşılmak istenen amaçla orantılı olmalıdır. Şüphelinin veya sanığın iddia edilen suçla bağlantısı olmayan tüm malvarlığına elkonulması, kişinin ekonomik geleceğini tehlikeye atması, ticari itibarını zedelemesi gibi durumlar ölçülülük ilkesine aykırılık teşkil edebilir. Örneğin, küçük bir meblağ içeren bir suç iddiası nedeniyle kişinin tüm banka hesaplarına veya gayrimenkullerine elkonulması ölçüsüz bir uygulama olarak değerlendirilebilir.
- Usuli Hatalar: Elkoyma kararının verilmesi veya uygulanması aşamasında kanunda öngörülen usullere uyulmaması da bir itiraz sebebidir. Örneğin, hâkim kararı olmaksızın yapılan elkoymanın CMK m.127/3 uyarınca süresinde hâkim onayına sunulmaması veya hâkimin 48 saat içinde karar vermemesi durumunda elkoyma kendiliğinden kalkar; bu duruma rağmen devam ettirilmesi hukuka aykırıdır.
- Özgü Suçlarda Failin Durumu: Bazı suçlar, nitelikleri gereği ancak belirli sıfatlara sahip kişilerce işlenebilir (özgü suçlar). Örneğin, TCK m.247’de düzenlenen zimmet suçu, ancak kamu görevlisi tarafından işlenebilir. Soruşturma zimmet suçuna ilişkin olup, malvarlığına elkonulan kişi kamu görevlisi değilse ve suça iştiraki de (azmettiren veya yardım eden sıfatıyla) söz konusu değilse, bu durum önemli bir itiraz gerekçesi oluşturabilir.
Haksız veya ölçüsüz elkoyma durumunda, mağdur olan kişiler CMK m.141/1-j uyarınca devletten tazminat talep etme hakkına da sahiptir. Bu madde, koşulları oluşmadığı halde elkoyma veya elkoymanın devamına karar verilmesi, elkonulan eşyanın korunması için gerekli tedbirlerin alınmaması, amaç dışı kullanılması veya zamanında geri verilmemesi gibi hallerde tazminat yolunu açmaktadır.
Kanun Yararına Bozma Yolunun Elkoyma Kararlarındaki Rolü
Kanun yararına bozma (KYB), istinaf veya temyiz incelemesinden geçmeksizin kesinleşmiş olan hâkim veya mahkeme kararlarındaki hukuka aykırılıkların giderilmesi amacıyla Adalet Bakanlığı tarafından Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı aracılığıyla başvurulan olağanüstü bir kanun yoludur. Elkoyma kararları genellikle soruşturma aşamasında sulh ceza hâkimlikleri tarafından verilir ve bu kararlara karşı yapılan itirazlar da ağır ceza mahkemelerince kesin olarak karara bağlanır.
Elkoyma gibi mülkiyet hakkını derinden etkileyen ve telafisi güç zararlara yol açabilen tedbirlerde, itiraz üzerine verilen kesin kararlardaki hukuka aykırılıkların giderilmesi için kanun yararına bozma yolunun önemi büyüktür. Özellikle elkoyma kararının kaldırılması talebinin reddine ilişkin kesin kararlar, kişiyi yargılama sonuna kadar belirsizlik içinde bırakabilir ve ekonomik olarak zor duruma sokabilir. Yargıtay, bazı durumlarda elkoyma kararlarına ilişkin hukuka aykırılık iddialarını kanun yararına bozma yoluyla incelemiştir. Bu yol, hukukun yeknesak uygulanmasını sağlamak ve bireylerin hak kayıplarını önlemek açısından kritik bir işlev görür.
Mülkiyet Hakkı Bağlamında Elkoymanın Anayasal ve AİHS Boyutu
Mülkiyet hakkı, hem ulusal hem de uluslararası hukukta güvence altına alınmış temel bir haktır. Türkiye Cumhuriyeti Anayasası'nın 35. maddesi, herkesin mülkiyet ve miras haklarına sahip olduğunu, bu hakların ancak kamu yararı amacıyla kanunla sınırlanabileceğini ve mülkiyet hakkının kullanılmasının toplum yararına aykırı olamayacağını belirtir.
Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'ne (AİHS) Ek 1 No'lu Protokol'ün 1. maddesi de mülkiyetin korunmasını düzenler. Bu maddeye göre, her gerçek ve tüzel kişinin mal ve mülk dokunulmazlığına saygı gösterilmesini isteme hakkı vardır. Bir kimse, ancak kamu yararı sebebiyle ve yasada öngörülen koşullara ve uluslararası hukukun genel ilkelerine uygun olarak mal ve mülkünden yoksun bırakılabilir. Elkoyma tedbiri, AİHM içtihadında genellikle mülkiyetten yoksun bırakma değil, mülkiyet hakkının kullanımının kontrolü veya düzenlenmesi olarak değerlendirilir. Ancak bu kontrolün de meşru bir amaç taşıması, kanuni olması ve bireyin haklarıyla kamu yararı arasında adil bir denge gözetmesi (ölçülülük) gerekir. Elkoyma tedbirinin keyfi, orantısız veya aşırı uzun sürmesi, AİHS Ek 1 No'lu Protokol'ün 1. maddesinin ihlaline yol açabilir.
Yargıtay Kararlarında Elkoyma Tedbirinin Değerlendirilmesi
Yargıtay, önüne gelen dosyalarda elkoyma tedbirinin hukuka uygunluğunu çeşitli açılardan denetlemektedir. Yüksek Mahkeme kararlarında öne çıkan bazı değerlendirme kriterleri şunlardır:
- Kuvvetli Şüphe ve Somut Delil: Özellikle CMK m.128 kapsamındaki elkoymalarda, suçun işlendiğine ve malvarlığının bu suçtan elde edildiğine dair "somut delillere dayanan kuvvetli şüphe"nin varlığı titizlikle incelenir. Soyut iddialar veya genel şüpheler elkoyma için yeterli görülmez.
- Katalog Suç Şartı: CMK m.128'de sayılan katalog suçlar dışında bir suç nedeniyle bu maddeye dayanılarak taşınmaz, hak ve alacaklara elkonulması hukuka aykırı bulunur.
- Ölçülülük İlkesi: Tedbirin ağırlığı ile beklenen fayda arasında makul bir denge olup olmadığı değerlendirilir.
- Usule Uygunluk: Kararın yetkili merci tarafından verilip verilmediği, gerekli raporların alınıp alınmadığı (örneğin, CMK m.128/1 uyarınca BDDK, SPK, MASAK raporu), elkoymanın icra şeklinin kanuna uygun olup olmadığı (örneğin, taşınmaz için tapuya şerh, araç için sicile şerh) gibi usuli hususlar denetlenir.
- Aidiyet Prensibi: Kural olarak elkoyma, şüpheli veya sanığa ait malvarlığı değerleri hakkında uygulanır. Üçüncü kişilerin zilyetliğindeki mallara elkonulsa dahi, bu malların esasen şüpheliye/sanığa ait olması gerekir.
Yargıtay Ceza Genel Kurulu'nun E.2013/11-148, K.2014/87 sayılı kararı, CMK m.128 uyarınca verilen bir elkoyma kararının uygulanması sürecinde Cumhuriyet Savcılarının eylemlerinin resmi belgede sahtecilik ve görevi kötüye kullanma suçları açısından değerlendirildiği, elkoyma tedbirinin karmaşıklığını ve uygulanmasındaki potansiyel sorunları ortaya koyan önemli bir içtihattır. Bu tür kararlar, elkoyma tedbirinin sınırlarının ve hukuki çerçevesinin anlaşılmasına katkı sağlar.
Sonuç olarak, devletin elkoyma kararlarına karşı bireylerin haklarını koruyabilmeleri için itiraz mekanizmalarını bilmeleri ve etkin bir şekilde kullanmaları büyük önem taşır. Elkoyma, ceza adaletinin sağlanmasında gerekli bir araç olmakla birlikte, mülkiyet hakkı başta olmak üzere temel hak ve özgürlükleri kısıtlayıcı niteliği nedeniyle titizlikle uygulanmalı ve yargısal denetime açık olmalıdır. Hukuka aykırı veya ölçüsüz olduğu düşünülen elkoyma kararlarına karşı zamanında ve doğru gerekçelerle yapılacak itirazlar, hak kayıplarının önlenmesinde kritik rol oynar. Bu süreçte uzman bir hukukçudan destek almak, sürecin doğru yönetilmesi ve olumlu sonuçlanma olasılığının artırılması bakımından tavsiye edilir.