
Karşılıksız Çek Keşide Etmenin Hukuki ve Cezai Sonuçları
Ticari hayatın vazgeçilmez ödeme araçlarından biri olan çeklerin karşılıksız çıkması, hem ekonomik güveni sarsan hem de ciddi hukuki sonuçları olan bir sorundur. 5941 sayılı Çek Kanunu ile düzenlenen karşılıksız çek keşide etme suçu, hamilin şikayeti üzerine adli para cezası ve çeşitli güvenlik tedbirleri öngörmektedir. Bu makalede, suçun unsurları, yargılama süreci ve Yargıtay kararları ışığında uygulama sorunları detaylı şekilde ele alınmaktadır.
Karşılıksız Çek Keşide Etme Suçunun Tanımı ve Yasal Düzenlemesi
Ticari hayatın en önemli ödeme araçlarından biri olan çeklerin güvenilirliğini korumak amacıyla Türk hukuk sisteminde özel düzenlemeler yapılmıştır. Karşılıksız çek keşide etme suçu, bu kapsamda 5941 sayılı Çek Kanunu'nun 5. maddesi ile detaylı şekilde düzenlenmiş olup, ticari güvenin korunması açısından büyük önem taşımaktadır.
Suçun Tanımı
5941 sayılı Çek Kanunu'nun 5. maddesi, karşılıksız çek keşide etme suçunu "çekte karşılıksızdır işlemi yapılmasına sebebiyet verme" şeklinde tanımlamaktadır. Bu suç, çek keşidecisinin bankada yeterli karşılığı bulundurmaksızın çek düzenlemesi ve bu çekin ibrazı sırasında karşılıksız kalması durumunda oluşmaktadır.
Suçun oluşması için çekin sadece düzenlenmesi yeterli olmayıp, aynı zamanda hamilin şikayeti üzerine cezai yaptırım uygulanmaktadır. Bu durum, suçun şikayete bağlı bir suç olduğunu göstermektedir. Her bir çek için 1500 güne kadar adli para cezası öngörülmekte, ancak hükmedilecek ceza çek bedelinin karşılıksız kalan miktarından az olamayacağı hükme bağlanmıştır.
Önceki düzenlemede 3167 sayılı Çekle Ödemelerin Düzenlenmesi Kanunu'nun 16. maddesi ile düzenlenen bu suç, 5941 sayılı Kanun ile daha kapsamlı ve detaylı bir şekilde yeniden düzenlenmiştir. Yeni düzenleme, hem cezai yaptırımlar hem de koruma tedbirleri açısından daha etkili bir sistem getirmiştir.
Korunan Hukuki Değerler
Karşılıksız çek keşide etme suçu ile korunan temel hukuki değerler, ticari hayatın güvenilirliği ve çek hamillerinin malvarlığının korunmasıdır. Çek, ticari hayatta nakit para yerine kullanılan ve güvenilir bir ödeme aracı olarak kabul edilen kambiyo senedidir. Bu güvenin sarsılması, hem bireysel hem de toplumsal düzeyde ekonomik zararlar doğurmaktadır.
Kanun koyucu, çeklerin güvenilir bir ödeme aracı olmasını sağlamak ve çek hamillerinin mağduriyetini önlemek amacıyla bu suçu özel olarak düzenlemiştir. Böylece ticari hayatta çek kullanımına duyulan güven korunmakta ve ekonomik istikrara katkı sağlanmaktadır.
Ayrıca, çek hamilinin malvarlığının korunması da bu suçla korunan önemli bir değerdir. Karşılıksız çek nedeniyle mağdur olan hamillerin haklarının korunması ve zararlarının giderilmesi için etkili hukuki mekanizmalar öngörülmüştür.
Yasal Unsurlar
Karşılıksız çek keşide etme suçunun oluşması için belirli yasal unsurların bir arada bulunması gerekmektedir. Bu unsurlar şunlardır:
Çekin kanuni ibraz süresi içinde muhatap bankaya ibraz edilmesi suçun oluşması için ilk şarttır. TTK'nın 796. maddesi gereğince ibraz süreleri şu şekilde belirlenmiştir:
- Aynı yerde ödenecek çekler için 10 gün
- Farklı yerde ödenecek çekler için 1 ay
- Farklı ülkede ödenecek çekler için aynı kıtada 1 ay, farklı kıtada 3 ay
Çekte "karşılıksızdır" işleminin yapılması suçun oluşması için ikinci temel unsurdur. Bu işlem, bankanın çek hesabında yeterli karşılığın bulunmadığını tespit etmesi üzerine çekin arkasına yaptığı işlemdir. Bu işlem yapılmadan suçun oluştuğundan bahsedilemez.
Hamilin şikayeti suçun kovuşturulması için zorunlu bir unsurdur. Şikayet hakkı çek hamiline aittir ve belirli süreler içinde kullanılması gerekmektedir. Şikayet olmaksızın re'sen kovuşturma yapılamaz.
Çekin şekli unsurlarının tam olması da suçun oluşması için gereklidir. Türk Ticaret Kanunu'nda öngörülen şekli unsurları taşımayan evraklar çek sayılmayacağından, bu tür evrakların karşılıksızlığı bu suçu oluşturmaz.
Bu yasal düzenleme, ticari hayatın güvenilirliğini korumak ve çek hamillerinin haklarını güvence altına almak amacıyla titizlikle hazırlanmış olup, uygulamada karşılaşılan sorunlara etkili çözümler getirmektedir.
Suçun Faili ve Şikayet Süreci
Karşılıksız çek keşide etme suçunun uygulanmasında suçun faili, şikayet süreci ve yargılama yetkisi konularında önemli hukuki düzenlemeler bulunmaktadır. Bu bölümde, 5941 sayılı Çek Kanunu çerçevesinde suçun failinin belirlenmesi, şikayet hakkının kullanılması ve mahkeme yetkisi konuları detaylı şekilde incelenecektir.
Suçun Faili
Karşılıksız çek keşide etme suçu özgü suç niteliğinde olup, fail ancak gerçek kişi olabilir. Bu suçun faili belirlenirken çek hesabının sahibinin kim olduğu temel kriter olarak kabul edilmektedir.
Gerçek kişi çek hesabı sahipleri için durum oldukça açıktır. Çek hesabını açan ve çeki düzenleyen gerçek kişi doğrudan suçun faili konumundadır. Ancak tüzel kişi çek hesapları söz konusu olduğunda durum daha karmaşık hale gelmektedir.
Tüzel kişi adına açılan çek hesaplarında, suçun faili olarak mali işlerini yürüten yönetim organı üyesi veya yönetim organını oluşturan gerçek kişiler sorumlu tutulmaktadır. Bu durumda, şirketin yönetim kurulu üyeleri, müdürleri veya mali işlerden sorumlu diğer yetkili kişiler cezai sorumluluk taşıyabilir.
Yargıtay'ın konuya ilişkin önemli bir kararı bulunmaktadır. Yargıtay 19. Ceza Dairesi'nin 2019/33988 E., 2019/147958 K. sayılı kararına göre, yönetim kurulu üyeliği sona eren ancak bu durum ticaret sicilinde tescil ve ilan edilmeyen kişinin, şirket yararına çek düzenlemeye devam etmesi halinde cezai sorumluluğu devam etmektedir. Bu karar, tüzel kişi çek hesaplarında sorumluluk belirlenmesinde önemli bir içtihat oluşturmaktadır.
Şikayet Hakkı ve Süresi
Karşılıksız çek keşide etme suçu şikayete bağlı suç olup, şikayet hakkının kimde olduğu ve ne süreyle kullanılabileceği konuları büyük önem taşımaktadır.
Şikayet hakkı temel olarak çek hamilinde bulunmaktadır. Ancak çekin el değiştirmesi durumunda şikayet hakkının kimde olduğu konusunda Yargıtay önemli bir karar vermiştir. Yargıtay 19. Ceza Dairesi'nin 2018/3072 E., 2018/5874 K. sayılı kararına göre, şikayet hakkı çeki tahsil amacıyla bankaya ibraz eden hamil ile "karşılıksızdır" işlemi yapıldıktan sonra çeki elinde bulunduran ve aynı zamanda "karşılıksızdır" işlemi yapılmadan önceki dönemde geçerli ve meşru ciranta olan kişiye aittir.
Şikayet süresi konusunda İİK'nın 347. maddesi uygulanmaktadır. Bu maddeye göre şikayet hakkı:
- Fiilin öğrenildiği tarihten itibaren 3 ay
- Her halde fiilin işlendiği tarihten itibaren 1 yıl
geçmekle düşer. Bu sürelerin hesaplanmasında, müştekinin çekin karşılıksızdır işlemini ne zaman öğrendiğinin tespit edilmesi kritik önem taşımaktadır.
Antalya BAM 13. Ceza Dairesi'nin 2020/712 E., 2020/318 K. sayılı kararında da belirtildiği üzere, şikayet hakkının düşmemesi için müştekinin çekin karşılıksızdır işlemini öğrendiği tarihin doğru şekilde tespit edilmesi gerekmektedir.
Şikayet dilekçelerinde dikkat edilmesi gereken önemli hususlar bulunmaktadır. İİK'nın 351. maddesine göre, şikayetçi gösterdiği delillerle bağlıdır. Bu nedenle şikayet dilekçesinde:
- Çek aslı
- Banka kayıtları
- Ticaret sicil kayıtları
gibi delillerin mutlaka belirtilmesi gerekmektedir. Ayrıca İİK'nın 349/6. maddesi gereği şikayetçinin veya vekilinin duruşmaya geçerli mazeret olmaksızın katılmaması halinde şikayet hakkı düşeceği için duruşmaların takip edilmesi büyük önem taşımaktadır.
Görevli ve Yetkili Mahkeme
Karşılıksız çek keşide etme suçlarının yargılanmasında görevli mahkeme ve yetkili mahkeme konuları ayrı ayrı düzenlenmiştir.
Görevli mahkeme konusunda Çek Kanunu'nun 5/1. maddesi açık hüküm içermektedir. Bu maddeye göre karşılıksız çek keşide etme suçlarının yargılanmasında icra ceza mahkemeleri görevlidir. Bu düzenleme, suçun özel niteliği ve icra hukuku ile olan yakın ilişkisi nedeniyle getirilmiştir.
Yetkili mahkeme konusunda ise çeşitli seçenekler sunulmuştur. Yetkili mahkemeler şunlardır:
- Çekin tahsil için ibraz edildiği yer mahkemesi
- Çek hesabının açıldığı banka şubesi mahkemesi
- Hesap sahibinin yerleşim yeri mahkemesi
- Şikayetçinin yerleşim yeri mahkemesi
Bu çoklu yetki sistemi, hem şikayetçinin hem de sanığın hak ve menfaatlerinin korunması amacıyla düzenlenmiştir.
Kanun yolları konusunda da özel düzenlemeler bulunmaktadır. İİK'nın 353/1. maddesi gereği koruma tedbiri kararlarına 7 gün içinde itiraz edilebilir. Nihai kararlara karşı ise CMK hükümleri gereği 7 gün içinde istinaf yoluna başvurulabilir.
Bu düzenlemeler, karşılıksız çek keşide etme suçunun etkin şekilde yargılanması ve adaletin tecellisi için önemli güvenceler sağlamaktadır.
Ceza ve Güvenlik Tedbirleri
Karşılıksız çek keşide etme suçunda öngörülen yaptırımlar, hem caydırıcılık hem de mağdurun korunması amacıyla çok boyutlu bir yapıya sahiptir. 5941 sayılı Çek Kanunu'nun 5. maddesi ile düzenlenen bu suç tipinde, adli para cezasından güvenlik tedbirlerine kadar geniş bir yaptırım yelpazesi bulunmaktadır.
Adli Para Cezası
5941 sayılı Çek Kanunu'nun 5. maddesi uyarınca, karşılıksız çek keşide etme suçu için her bir çek başına 1500 güne kadar adli para cezası öngörülmüştür. Bu düzenlemenin en önemli özelliği, hükmedilecek cezanın çek bedelinin karşılıksız kalan miktarından az olamayacağı hükmüdür. Bu durum, suçun ekonomik boyutunu dikkate alan ve orantılılık ilkesini gözeten bir yaklaşım sergilemektedir.
Adli para cezasının hesaplanmasında dikkat edilmesi gereken husus, her çekin ayrı bir suç teşkil etmesidir. Dolayısıyla birden fazla karşılıksız çek düzenleyen kişi hakkında, her çek için ayrı ayrı adli para cezasına hükmedilecektir. Bu durum, özellikle çok sayıda çek düzenleyen ticari işletmeler açısından önemli mali sonuçlar doğurabilmektedir.
Anayasa Mahkemesi'nin 26.07.2017 tarih, 2016/191 E., 2017/131 K. sayılı kararı ile Çek Kanunu'nda yer alan faiz ve yargılama gideri ibaresi iptal edilmiştir. Bu karar, adli para cezasının hesaplanmasında sadece çek bedelinin esas alınacağını, faiz ve yargılama giderlerinin ceza miktarına dahil edilmeyeceğini ortaya koymuştur.
Güvenlik Tedbirleri
Karşılıksız çek keşide etme suçunda adli para cezasının yanı sıra, çek düzenleme ve çek hesabı açma yasağı güvenlik tedbiri de uygulanmaktadır. Bu tedbir, suçun tekrarını önlemek ve çek sisteminin güvenilirliğini korumak amacıyla öngörülmüştür.
Çek düzenleme yasağı, mahkumiyet kararının kesinleşmesinden itibaren uygulanmaya başlar ve bir yıldan beş yıla kadar sürebilir. Bu süre zarfında kişi, hiçbir bankada çek hesabı açamaz ve çek düzenleyemez. Yasağın ihlali halinde ayrıca cezai sorumluluk doğacaktır.
Tüzel kişiler adına düzenlenen çeklerde, hem gerçek kişi hem de tüzel kişi hakkında güvenlik tedbiri uygulanması gerekmektedir. Yargıtay kararlarına göre, şirket çeki olması durumunda tüzel kişi hakkında da çek düzenleme ve çek hesabı açma yasağı tedbirine hükmedilmesi zorunludur.
Güvenlik tedbirlerine karşı İİK'nın 353/1. maddesi gereği 7 gün içinde itiraz edilebilir. Bu itiraz, tedbirin uygulanmasını durdurmaz, ancak tedbirin kaldırılması veya değiştirilmesi sonucunu doğurabilir.
Cezanın İnfazı
Karşılıksız çek keşide etme suçunda hükmedilen adli para cezasının ödenmemesi durumunda, Çek Kanunu'nun 5/11. maddesi gereği kamuya yararlı işte çalıştırma olmaksızın doğrudan hapis cezasına çevrilir. Bu düzenleme, diğer suçlardaki uygulamadan farklı olarak, alternatif bir yaptırım öngörmemektedir.
CGİK'nın 106/7. maddesi uyarınca, adli para cezasının hapse çevrilmesinde önemli sınırlamalar bulunmaktadır:
- Tek hüküm için maksimum 3 yıl hapis cezası
- Birden fazla hüküm için maksimum 5 yıl hapis cezası
Bu sınırlamalar, özellikle yüksek meblağlı çekler veya çok sayıda çek nedeniyle verilen cezalarda önem kazanmaktadır. Adli para cezasının tam olarak hapse çevrilememesi durumunda, kalan kısım için infaz işlemi sona erer.
Cezanın infazında zamanaşımı süreleri de dikkate alınmalıdır. TCK'nın 66/1-e maddesi gereği dava zamanaşımı 8 yıl, 68/1-e maddesi gereği ceza zamanaşımı 10 yıldır. Bu süreler, suçun işlendiği tarihten itibaren başlar ve zamanaşımının kesilmesi durumunda yeniden işlemeye başlar.
Nihai kararlara karşı CMK hükümleri gereği 7 gün içinde istinaf yoluna başvurulabilir. İstinaf mahkemesinin kararına karşı da kanun yolları açık tutulmuştur. Bu durum, sanığın savunma hakkını güvence altına alırken, aynı zamanda yargılama sürecinin uzamasına neden olabilmektedir.
Ceza ve güvenlik tedbirlerinin uygulanmasında, mahkemelerin takdir yetkisi bulunmakla birlikte, kanunda öngörülen asgari sınırların altına inilemez. Bu durum, çek sisteminin güvenilirliğinin korunması ve caydırıcılığın sağlanması açısından önemli bir güvence oluşturmaktadır.
Etkin Pişmanlık ve Özel Düzenlemeler
Karşılıksız çek keşide etme suçunda, suçun işlenmesinden sonra failin pişmanlık göstererek zararı gidermesi durumunda uygulanacak hukuki düzenlemeler, hem adalet sisteminin işleyişi hem de ticari hayatın devamlılığı açısından büyük önem taşımaktadır. 5941 sayılı Çek Kanunu, bu konuda hem genel etkin pişmanlık hükümleri hem de özel durumlar için geçici düzenlemeler getirmiştir.
Etkin Pişmanlık Hükümleri
Çek Kanunu'nun 6/1. maddesi, karşılıksız çek keşide etme suçunda etkin pişmanlık kurumunun uygulanmasını düzenlemektedir. Bu hükme göre, çek bedelinin 3095 sayılı Kanuna göre ticari faizi ile birlikte tamamen ödenmesi halinde etkin pişmanlık hükümleri devreye girmektedir.
Etkin pişmanlık kurumunun işletilmesi için gerekli şartlar şunlardır:
- Çek bedelinin tam olarak ödenmesi
- 3095 sayılı Bankalar Kanunu'na göre hesaplanan ticari faizin de ödenmesi
- Ödemenin zamanında ve eksiksiz yapılması
- Hamilin mağduriyetinin tamamen giderilmesi
Bu düzenleme, suçun cezai sonuçlarının ortadan kaldırılması amacını taşımakta olup, fail açısından önemli bir fırsat sunmaktadır. Etkin pişmanlık hükümlerinden yararlanılması durumunda, hem adli para cezası hem de güvenlik tedbirleri uygulanmayacaktır.
Geçici Düzenlemeler
COVID-19 pandemisinin ekonomik etkilerini hafifletmek amacıyla, 7226 ve 7333 sayılı yasalar ile Çek Kanunu'na Geçici 5. madde eklenmiştir. Bu düzenleme, 30 Nisan 2021 tarihine kadar işlenen karşılıksız çek keşide etme suçları için özel bir infaz rejimi getirmiştir.
Geçici düzenlemenin temel özellikleri şunlardır:
- Kesinleşmiş mahkumiyet kararı bulunan kişiler için özel ödeme imkanı
- Çek bedelinin onda birinin 30 Haziran 2022 tarihine kadar ödenmesi şartı
- Kalan miktarın 15 taksitte ödenmesi imkanı
- Taksitlerin ikişer ay arayla ödenmesi zorunluluğu
- Ödeme planına uyulması halinde mahkumiyet sonuçlarının ortadan kaldırılması
Bu düzenleme, ekonomik zorluklarla karşılaşan vatandaşların mağduriyetlerinin giderilmesi ve adalet sisteminin yükünün hafifletilmesi amacını taşımaktadır.
İnfaz Kolaylıkları
Geçici düzenlemeler kapsamında getirilen infaz kolaylıkları, hem mahkumlar hem de çek hamilleri açısından önemli avantajlar sağlamaktadır. Yargılaması devam eden suçlar bakımından da benzer düzenlemeler getirilmiş olup, bu kişilerin de ödeme planından yararlanması mümkün kılınmıştır.
İnfaz kolaylıklarının temel unsurları:
- Mahkumiyet sonuçlarının ortadan kaldırılması: Ödeme planına uyulması halinde kişinin sabıka kaydından mahkumiyet silinmektedir
- Güvenlik tedbirlerinin kaldırılması: Çek düzenleme ve çek hesabı açma yasakları sona ermektedir
- Taksitli ödeme imkanı: Ekonomik durumu elvermeyenler için uzun vadeli ödeme planı
- Faiz avantajı: Gecikme faizi ve diğer ek maliyetlerden muafiyet
Ancak bu düzenlemelerden yararlanabilmek için ödeme planına tam uyum şartı bulunmaktadır. Herhangi bir taksitin zamanında ödenmemesi durumunda, tüm avantajlar ortadan kalkmakta ve mahkumiyet sonuçları yeniden doğmaktadır.
Karşılıksız çek keşide etme suçu, ticari hayatın güvenilirliğini korumak amacıyla ciddi yaptırımlarla düzenlenmiş bir suç tipidir. 5941 sayılı Çek Kanunu ile getirilen düzenlemeler, hem caydırıcılık hem de onarıcı adalet ilkelerini harmanlayarak, suçun önlenmesi ve mağduriyetlerin giderilmesi arasında denge kurmaya çalışmaktadır. Etkin pişmanlık hükümleri ve geçici düzenlemeler, ekonomik zorluklarla karşılaşan kişilere ikinci bir şans tanırken, çek hamillerinin haklarının korunmasını da sağlamaktadır. Bu kapsamlı yasal çerçeve, Türk hukuk sisteminde çek güvenliğinin korunması ve ticari ilişkilerde güvenin tesisi açısından önemli bir adım olarak değerlendirilmektedir.