
Uyuşturucu Madde Kullanma ve Uyuşturucu Ticareti Suçları (TCK 188-191)
Uyuşturucu madde suçları Türk hukuk sisteminde hem kamu sağlığını koruma hem de bağımlılıkla mücadele açısından kritik öneme sahiptir. Bu kapsamlı rehber, TCK 188-191 maddeleri arasında düzenlenen uyuşturucu suçlarının tüm yönlerini, Yargıtay kararları ışığında detaylı olarak incelemektedir. Kişisel kullanım ile ticaret arasındaki ayrım kriterleri, ceza miktarları, KDAE süreci ve etkin pişmanlık hükümleri gibi konularda güncel bilgiler sunmaktadır.
Uyuşturucu Suçlarının Genel Çerçevesi ve Temel Ayrımlar
Türk Ceza Kanunu'nun 188-191. maddeleri arasında düzenlenen uyuşturucu madde suçları, toplum sağlığını koruma ve kamu düzenini sağlama amacıyla katı yaptırımlara bağlanmıştır. Bu suçlar, kişisel kullanım ve ticaret amaçlı eylemler olmak üzere iki temel kategoriye ayrılarak farklı ceza sistemlerine tabi tutulmuştur. Kanun koyucu, uyuşturucu madde bağımlılığını bir hastalık olarak kabul ederken, ticareti yapanları ise toplum sağlığına karşı ciddi bir tehdit olarak değerlendirmektedir.
TCK 188 - Uyuşturucu Ticareti Suçu
TCK 188. madde, uyuşturucu madde ticareti suçunu kapsamlı bir şekilde düzenlemektedir. Bu madde, seçimlik hareketli suç yapısında olup, birden fazla eylemi suç olarak tanımlamaktadır. Suçun temel şekli olan TCK 188/3 uyarınca, uyuşturucu maddeyi satan, satışa arz eden, başkalarına veren, sevk eden, nakleden, depolayan, satın alan, kabul eden veya bulunduran kişi 10 yıldan az olmamak üzere hapis ve 20.000 güne kadar adli para cezası ile cezalandırılır.
TCK 188/1 uyarınca imal, ithal veya ihraç suçları daha ağır cezalarla karşılanmaktadır. Bu eylemler 20-30 yıl hapis ve 20.000 güne kadar adli para cezası gerektirmektedir. Kanun koyucu, uyuşturucu maddenin üretim ve uluslararası ticaretini en ağır suçlar arasında değerlendirmiştir.
Nitelikli haller açısından TCK 188/4 özel önem taşımaktadır. Eroin, kokain, morfin, bazmorfin gibi nitelikli maddeler söz konusu olduğunda ceza yarı oranında artırılır. Ayrıca okul, yurt, hastane, kışla, ibadethane gibi yerlerin 200 metre yakınındaki umumi yerlerde işlenen suçlarda da aynı artırım uygulanır.
TCK 191 - Kullanmak İçin Uyuşturucu Bulundurma
TCK 191. madde, kullanmak için uyuşturucu madde satın alma, kabul etme veya bulundurma eylemlerini düzenlemektedir. Bu suçun temel cezası 2-5 yıl hapis olup, ticaret suçuna göre oldukça hafiftir. Kanun koyucu bu yaklaşımla, tedavi ve rehabilitasyon odaklı bir sistem benimsemiştir.
Bu suç Asliye Ceza Mahkemesi'nin görevindedir ve ilk kez işleyenler için özel düzenlemeler mevcuttur. Kamu davasının açılmasının ertelenmesi (KDAE) uygulaması ile şüphelinin tedavi sürecine yönlendirilmesi amaçlanmaktadır.
TCK 191/10 uyarınca nitelikli hal düzenlemesi bulunmaktadır. Suçun okul, yurt, hastane, kışla, ibadethane gibi yerlerin 200 metre yakınındaki umumi yerlerde işlenmesi durumunda ceza yarı oranında artırılır. Yargıtay, bu mesafenin keşif yapılarak net olarak belirlenmesi gerektiğini, tahmine dayalı ölçümlerle ceza artırımı yapılamayacağını belirtmektedir.
Suç Türleri ve Ceza Miktarları
Uyuşturucu madde suçları kapsamında çeşitli eylem türleri farklı ceza miktarlarına tabi tutulmuştur:
- İmal, İthal, İhraç Suçları (TCK 188/1): 20-30 yıl hapis + 20.000 güne kadar adli para cezası
- Ticaret Suçları (TCK 188/3): 10 yıldan az olmamak üzere hapis + 20.000 güne kadar adli para cezası
- Kullanmak İçin Bulundurma (TCK 191): 2-5 yıl hapis
- Kullanımı Kolaylaştırma (TCK 190): 5-10 yıl hapis
TCK 190 uyarınca uyuşturucu kullanımını özendirme, kullanım için özel yer, donanım veya malzeme sağlama eylemleri 5-10 yıl hapis cezası ile cezalandırılmaktadır. Bu düzenleme, uyuşturucu kullanımına zemin hazırlayan davranışları da suç kapsamına almaktadır.
Örgüt faaliyeti çerçevesinde işlenen uyuşturucu suçlarında ceza bir kat artırılır. Üç veya daha fazla kişi tarafından birlikte işlenmesi halinde ise yarı oranında artırım uygulanır. Sağlık personeli tarafından işlenen suçlarda da yarı oranında ceza artırımı söz konusudur.
Bu suç türleri arasındaki temel ayrım, failin amacı ve eylemin niteliği üzerinden yapılmaktadır. Yargıtay, bu ayrımı yaparken madde miktarı, bulundurma şekli, failin davranışları ve madde çeşitliliği gibi objektif kriterleri kullanmaktadır. Bu kriterler, adil yargılanma ve doğru ceza tayini açısından kritik öneme sahiptir.
Kişisel Kullanım ve Ticaret Ayrım Kriterleri
Uyuşturucu madde suçlarında en kritik konulardan biri, bir kişide bulunan uyuşturucu maddenin kişisel kullanım mı yoksa ticaret amaçlı mı bulundurulduğunun belirlenmesidir. Bu ayrım, sanığın TCK 191 (2-5 yıl hapis) veya TCK 188 (10 yıldan az olmamak üzere hapis) kapsamında cezalandırılması açısından hayati önem taşımaktadır. Yargıtay, bu konuda objektif kriterler geliştirerek mahkemelere yol gösterici kararlar vermiştir.
Yargıtay Kriterleri
Yargıtay Ceza Genel Kurulu 2019/114 sayılı kararı, uyuşturucu madde bulundurmanın amacının tespitinde üç temel kriter belirlemiştir. Bu kriterler, mahkemelerin karar verme sürecinde objektif bir değerlendirme yapabilmesi için vazgeçilmez araçlardır.
Birinci kriter, failin satma, devir veya tedarik davranışı içinde olup olmadığının tespitine yöneliktir. Sanığın uyuşturucu maddeyi başkasına satıp satmadığı, devir edip etmediği veya tedarik edip etmediği somut delillerle ortaya konulmalıdır. Bu kapsamda kolluk kuvvetlerinin gözlem tutanakları, tanık beyanları ve teknik takip sonuçları önemli delil niteliği taşımaktadır.
İkinci kriter, uyuşturucu maddenin bulunduğu yer ve bulunduruluş biçimini değerlendirmektedir. Kişisel kullanım için saklanan uyuşturucu maddeler genellikle ev, işyeri gibi kolay ulaşılabilir yerlerde bulundurulurken, ticari amaçla saklanan maddeler depo, mağara, samanlık gibi zor ulaşılabilir yerlerde saklanma eğilimi göstermektedir.
Üçüncü kriter ise, bulundurulan maddenin çeşit ve miktarına odaklanmaktadır. Bu kriter, diğer kriterlerle birlikte değerlendirildiğinde sanığın gerçek amacının ortaya çıkarılmasında belirleyici rol oynamaktadır.
Yargıtay 10. Ceza Dairesi'nin Y10CD-K.2014/4830 sayılı kararında, kenevirin basit işlemle esrara dönüştürülmesinin imalat sayılmadığı belirtilmiştir. Bu karar, uyuşturucu madde suçlarında imalat kavramının dar yorumlanması gerektiğini göstermektedir.
Miktar ve Çeşitlilik Değerlendirmesi
Uyuşturucu maddenin miktarı, kişisel kullanım ile ticaret arasındaki ayrımda en önemli objektif kriterlerden biridir. Ancak kanunda gram bazında net bir sınır belirlenmemiş olması, bu konunun Yargıtay içtihatları ile şekillenmesine neden olmuştur.
Eroin için Yargıtay tarafından belirlenen yıllık kişisel kullanım sınırı 20 gramdır. Bu sınırın üzerindeki miktarlar, diğer kriterlerle birlikte değerlendirildiğinde ticaret amacı göstergesi olarak kabul edilmektedir. Adli Tıp Kurumu mütalaalarına göre, esrar kullanıcıları günde 3 kez 1-1,5 gram tüketebilmektedir. Bu veriler ışığında Yargıtay, birkaç aylık ihtiyacı da dikkate alarak değerlendirme yapmaktadır.
Madde çeşitliliği de önemli bir kriter olarak karşımıza çıkmaktadır. Farklı etkili birden fazla uyuşturucu madde bulundurma (eroin, kokain, esrar, amfetamin gibi) ticaret göstergesi olarak değerlendirilmektedir. Çünkü kişisel kullanım amacıyla hareket eden bir kişinin, farklı türde uyuşturucu maddeleri aynı anda bulundurması mantıklı görülmemektedir.
Yargıtay 20. Ceza Dairesi'nin 2017/3529 E., 2017/6396 K. sayılı kararında, asgari ücretle çalışan birinin kazancından fazla uyuşturucu bulundurması ticaret sayılmıştır. Bu karar, ekonomik durumun da değerlendirme kriterlerinden biri olduğunu göstermektedir.
Bulundurma Şekli ve Yeri
Uyuşturucu maddenin paketleme şekli, ticaret amacının belirlenmesinde kritik öneme sahiptir. Çok sayıda özenli küçük paketçikler halinde bulundurulması, satışa hazır vaziyette olması, hassas tartım yapılmış olması ticaret göstergesi olarak kabul edilmektedir.
Hassas terazi ve satış malzemelerinin varlığı da ticaret amacının güçlü göstergeleri arasındadır. Yargıtay 8. Ceza Dairesi'nin 2024/5215 sayılı kararında, terazideki bulaşığın türü ile ele geçirilen uyuşturucu maddenin türünün farklı olması durumunda delil değerlendirmesinin dikkatli yapılması gerektiği vurgulanmıştır.
Bulundurma yeri açısından değerlendirme yapılırken, maddenin zula olarak tabir edilen gizli yerlerde saklanması ticaret amacı göstergesi olarak kabul edilmektedir. Yargıtay 10. Ceza Dairesi'nin 2019/4767 E., 2020/1384 K. sayılı kararında, depo, mağara, samanlık gibi zor ulaşılabilir yerlerde saklanmasının ticari amaç göstergesi olduğu belirtilmiştir.
TCK 191/10 maddesinde düzenlenen nitelikli hal kapsamında, okul, yurt, hastane, kışla, ibadethane gibi yerlerin 200 metre yakınındaki umumi yerlerde suçun işlenmesi durumunda ceza yarı oranında artırılmaktadır. Yargıtay, bu mesafenin keşif yapılarak net olarak belirlenmesi gerektiğini, tahmine dayalı ölçümlerle ceza artırımı yapılamayacağını belirtmektedir.
Bu kriterlerin birlikte değerlendirilmesi esastır. Tek başına hiçbir kriter kesin sonuç vermez; ancak birden fazla kriterin bir arada bulunması halinde ticaret amacının varlığından söz edilebilir. Mahkemeler, her somut
Kamu Davasının Açılmasının Ertelenmesi (KDAE) ve Denetimli Serbestlik
Türk ceza hukuku sisteminde uyuşturucu madde suçlarında rehabilitasyon odaklı yaklaşımın en önemli araçlarından biri Kamu Davasının Açılmasının Ertelenmesi (KDAE) uygulamasıdır. Bu mekanizma, özellikle ilk kez suç işleyen kişilerin ceza adaleti sistemi içerisinde damgalanmadan topluma kazandırılmasını amaçlamaktadır.
KDAE Süreci
CMK 171/3 maddesi uyarınca, kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma suçundan (TCK 191) ilk kez soruşturma geçiren şüpheliler hakkında 5 yıl süreyle kamu davası ertelenir. Bu süreç, şüphelinin suçluluğunun sabit olması durumunda dahi uygulanabilir ve kişinin adli sicil kaydına işlenmez.
KDAE kararının verilebilmesi için şu koşulların bir arada bulunması gerekmektedir:
- Şüphelinin daha önce kasıtlı bir suçtan dolayı hapis cezasına mahkum edilmemiş olması
- İşlenen suçun TCK 191. madde kapsamında kalması
- Şüphelinin KDAE sürecine katılmayı kabul etmesi
- Mağdurun rızasının alınması (varsa)
Cumhuriyet savcısı, soruşturma evresinde bu koşulların varlığını tespit ettiğinde, şüpheli hakkında KDAE kararı verebilir. Bu karar, şüpheliye tebliğ edilir ve 1 yıl süreyle denetimli serbestlik tedbiri uygulanır.
Denetimli Serbestlik Yükümlülükleri
KDAE sürecinde şüpheli, Denetimli Serbestlik Müdürlüğü tarafından belirlenen çeşitli yükümlülüklere tabi tutulur. Bu yükümlülükler, kişinin rehabilitasyonunu desteklemek ve topluma uyumunu sağlamak amacıyla düzenlenir.
Temel yükümlülükler şunlardır:
- Belirlenen periyotlarda Denetimli Serbestlik Müdürlüğüne giderek imza atma
- Psiko-sosyal destek programlarına ve seminerlere katılım
- Habersiz idrar ve kan testlerine tabi olma
- Adres değişikliklerini bildirme
- Gerekli görülmesi halinde tedavi programlarına katılım
Yargıtay'ın yerleşik içtihadına göre, şüphelinin bu yükümlülüklere aykırı davranması durumunda "ısrar" şartının aranması gerekmektedir. Müdürlük, şüpheliyi uyararak ikinci bir çağrı yapmalı ve şüphelinin mazeretsiz olarak bu çağrıya uymaması halinde ısrar şartı gerçekleşmiş sayılır.
Denetim sürecinde dikkat edilmesi gereken hususlar:
- Test sonuçlarının pozitif çıkması durumunda derhal Cumhuriyet Savcılığına bildirim yapılır
- Şüphelinin tedavi ihtiyacı tespit edilirse, uygun sağlık kuruluşuna yönlendirilir
- Sosyal ve ekonomik durumu değerlendirilerek meslek edindirme kurslarına katılım sağlanabilir
Başarısızlık Durumları
KDAE sürecinin başarısızlıkla sonuçlanması durumunda, şüpheli hakkında kamu davası açılır ve normal yargılama süreci başlar. Başarısızlık durumları şunlardır:
Denetim yükümlülüklerine aykırılık: Şüphelinin belirlenen yükümlülüklere ısrarla aykırı davranması halinde, Denetimli Serbestlik Müdürlüğü durumu Cumhuriyet Savcılığına bildirir. Savcı, şüphelinin savunmasını aldıktan sonra KDAE kararını kaldırabilir.
Yeni suç işleme: KDAE süreci devam ederken şüphelinin yeni bir kasıtlı suç işlemesi durumunda, erteleme kararı kendiliğinden kalkar ve hem eski hem de yeni suç için dava açılır.
Pozitif test sonuçları: Habersiz yapılan idrar veya kan testlerinde uyuşturucu madde tespit edilmesi, şüphelinin uyuşturucu kullanmaya devam ettiğini gösterir. Bu durum, KDAE sürecinin amacına aykırı olduğundan erteleme kararının kaldırılmasına neden olur.
TCK 191/10 kapsamındaki nitelikli haller: Suçun okul, yurt, hastane, kışla, ibadethane gibi yerlerin 200 metre yakınındaki umumi yerlerde işlenmesi durumunda, ceza yarı oranında artırılır. Bu durumda da KDAE uygulaması mümkün olmakla birlikte, mahkeme aşamasında ceza artırımı dikkate alınır.
KDAE sürecinin başarıyla tamamlanması halinde, şüpheli hakkında dava açılmaz ve bu durum adli sicil kaydına işlenmez. Bu yaklaşım, özellikle genç yaştaki fail ve mağdurların toplumsal damgalanmadan korunmasını ve rehabilitasyonlarının sağlanmasını amaçlamaktadır.
Etkin Pişmanlık ve Ceza İndirimi Hükümleri
TCK 192 Etkin Pişmanlık Hükümleri
Türk Ceza Kanunu'nun 192. maddesi, uyuşturucu madde suçlarında etkin pişmanlık kurumunu düzenleyerek, suç işleyen kişilerin pişmanlık göstermesi ve adalet makamlarına yardım etmesi halinde ceza indirimi veya cezasızlık imkanı sunmaktadır. Bu düzenleme, hem suçluların yakalanmasını kolaylaştırmak hem de suç örgütlerinin çökertilmesine katkı sağlamak amacıyla getirilmiştir.
TCK 192/1 ve 192/2 maddeleri uyarınca, kullanmak için uyuşturucu madde bulunduran kişi, suç resmi makamlar tarafından haber alınmadan önce maddeyi kimden, nerede ve ne zaman temin ettiğini bildirip suçluların yakalanmasını kolaylaştırırsa tam cezasızlık sağlanır. Bu durumda fail hakkında hiçbir ceza uygulanmaz ve adli sicile herhangi bir kayıt düşmez.
TCK 192/3 maddesi ise suç haber alındıktan sonraki durumu düzenlemektedir. Suç resmi makamlar tarafından haber alındıktan sonra yapılan yardımda, failin kendi suçunun veya başkasının suçunun ortaya çıkmasına önemli ölçüde katkı sağlaması halinde 1/4'ten 1/2'ye kadar indirim uygulanır.
Etkin Pişmanlığın Koşulları
Yargıtay kararları ışığında etkin pişmanlıktan yararlanabilmek için altı temel koşulun bir arada bulunması gerekmektedir:
- Fail TCK 188-192 maddelerindeki suçlardan birini işlemiş olmalıdır
- Hizmet ve yardım bizzat fail tarafından yapılmalıdır
- Soruşturma veya kovuşturma makamlarına yapılmalıdır
- Suçun resmi makamlar tarafından haber alınmasından sonra ancak hüküm verilmeden önce gerçekleşmelidir
- Failin kendi suçunun veya başkasının suçunun ortaya çıkmasına önemli ölçüde katkı sağlamalıdır
- Verilen bilgiler doğru, yapılan hizmet yararlı olmalıdır
Yargıtay Uygulaması ve Önemli Kararlar
Yargıtay 10. Ceza Dairesi'nin 2016/739 sayılı kararında, sanığın aracının aranmasına rıza göstermesi üzerine 732 gram eroin ele geçirilmesi durumunda etkin pişmanlık hükümlerinin uygulanması gerektiği belirtilmiştir. Bu karar, gönüllü işbirliğinin etkin pişmanlık kapsamında değerlendirildiğini göstermektedir.
Yargıtay Ceza Genel Kurulu'nun 2018/664 sayılı kararında, arama kararı olmadan sanığın uyuşturucu maddeyi teslim etmesi durumunda etkin pişmanlık koşulları detaylı olarak açıklanmıştır. Karara göre, failin samimi pişmanlık göstermesi ve verdiği bilgilerin yararlı olması şartı aranmaktadır.
Yargıtay Ceza Genel Kurulu'nun 2020/73 sayılı kararında, sanığın kendi beyanı ile ortaya çıkan uyuşturucu ithal etme suçunda TCK 192/1 maddesi gereğince cezalandırılamayacağı belirtilmiştir. Bu karar, suç henüz haber alınmadan önce yapılan itirafların tam cezasızlık sağladığını teyit etmektedir.
Etkin Pişmanlığın Pratik Uygulaması
Etkin pişmanlık hükümlerinin uygulanmasında samimi olma ve yararlı bilgi verme şartı büyük önem taşımaktadır. Yargıtay'a göre, fail sadece kendi suçunu itiraf etmekle yetinmemeli, aynı zamanda diğer suçluların yakalanmasına veya uyuşturucu maddelerin ele geçirilmesine katkı sağlamalıdır.
Zincirleme suç durumlarında etkin pişmanlık uygulaması özel dikkat gerektirmektedir. Aynı madde üzerinde farklı zamanlarda yapılan işlemler zincirleme suç oluştururken, etkin pişmanlık tüm suç zinciri için geçerli olabilmektedir.
Delil Elde Edilmesi ve Hukuka Uygunluk
Etkin pişmanlık kapsamında elde edilen delillerin hukuka uygun olması gerekmektedir. CMK'nın 116-119. maddeleri gereğince usulüne uygun adli arama emri veya kararı alınmadan yapılan arama işlemleri hukuka aykırıdır. Ancak failin gönüllü olarak uyuşturucu maddeyi teslim etmesi durumunda bu durum etkin pişmanlık kapsamında değerlendirilmektedir.
Sonuç ve Genel Değerlendirme
Türk Ceza Kanunu'nda düzenlenen uyuşturucu madde suçları, toplum sağlığını koruma amacıyla ağır yaptırımlara bağlanmış olmakla birlikte, kanun koyucu hem tedavi odaklı yaklaşımı hem de adalet sistemine işbirliği yapanları ödüllendiren mekanizmaları öngörmüştür.
Kişisel kullanım ile ticaret arasındaki ayrım, Yargıtay'ın geliştirdiği objektif kriterler çerçevesinde yapılmakta ve bu ayrım ceza miktarını önemli ölçüde etkilemektedir. KDAE süreci, ilk kez suç işleyenler için rehabilitasyon odaklı bir yaklaşım sunarken, etkin pişmanlık hükümleri de suç örgütleriyle mücadelede önemli bir araç olarak işlev görmektedir.
Bu kapsamlı hukuki çerçeve, hem caydırıcılık hem de rehabilitasyon ilkelerini harmanlayarak, uyuşturucu madde suçlarıyla etkin bir şekilde mücadele etmeyi amaçlamaktadır. Uygulamada karşılaşılan sorunların çözümü için Yargıtay'ın sürekli gelişen içtihatları ve güncel yasal düzenlemeler büyük önem taşımaktadır.