Kripto Para Hacizlerinde Yasal Boşluklar

Kripto Para Hacizlerinde Yasal Boşluklar

Dijital çağın getirdiği yeniliklerle birlikte kripto para varlıkları, geleneksel hukuk sistemlerinde öngörülmeyen hukuki sorunlar yaratmaktadır. Türkiye'de kripto varlıkların hukuki statüsünün belirsizliği, özellikle icra ve haciz işlemlerinde ciddi boşluklar oluşturmaktadır. Bu makale, kripto para hacizlerindeki yasal düzenleme eksikliklerini, mevcut hukuki çerçeveyi ve uygulamadaki zorlukları detaylı olarak incelemektedir.

Kripto Varlıkların Hukuki Niteliği ve Para Kavramı

Kripto varlıkların hukuki statüsünün belirlenmesi, modern hukuk sistemlerinin karşılaştığı en karmaşık meselelerden biridir. Bu dijital varlıkların para olarak kabul edilip edilmeyeceği, hangi hukuki kategoriye dahil edileceği ve nasıl düzenleneceği konuları, özellikle icra ve haciz işlemleri açısından kritik önem taşımaktadır.

Anayasal Para Basma Yetkisi

Türk hukuk sisteminde para kavramının anlaşılması için öncelikle anayasal çerçeveye bakmak gerekmektedir. Anayasa madde 87 uyarınca, para basma yetkisi Türkiye Büyük Millet Meclisi'ne aittir. Bu temel anayasal ilke, devletin para üzerindeki egemenlik hakkını ve kontrolünü ifade etmektedir.

Ancak uygulamada bu yetki, 3985 sayılı Kanun ile süresiz olarak Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası'na devredilmiştir. Bu düzenleme, merkez bankasının banknot ihracı konusundaki münhasır yetkisini ortaya koymaktadır. Ayrıca 5038 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Devletinin Para Birimi Hakkında Kanun madde 1/1 gereğince, Türkiye'nin resmi para birimi yeni Türk lirası olarak belirlenmiştir.

Bu anayasal ve yasal çerçeve, kripto varlıkların para olarak kabul edilmesi konusunda önemli sınırlamalar getirmektedir. Zira kripto varlıklar, herhangi bir merkezi otorite tarafından çıkarılmamakta ve devletin para basma tekeli dışında kalmaktadır.

Kripto Varlıkların Tanımı ve Statüsü

Kripto varlıkların hukuki niteliğinin belirlenmesi konusunda Türk hukuk sistemi henüz net bir konum almamıştır. Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurulu'nun 2013/32 sayılı basın açıklaması ile kripto paraların elektronik para olarak kabul görmeyeceği açıkça belirtilmiştir. Bu açıklama, kripto varlıkların mevcut elektronik para düzenlemeleri kapsamında değerlendirilemeyeceğini ortaya koymuştur.

Kripto varlıklar, parasal değeri olan yüzlerce kod ile yazılmış bir veri bütünü olarak tanımlanabilir. Bu varlıkların temel özellikleri şunlardır:

  • Herhangi bir hükümet veya merkezi otorite tarafından denetlenmemesi
  • Kolay ve hızlı aktarım imkanı sunması
  • Blockchain teknolojisi kullanılarak güvenliğinin sağlanması
  • Merkezi olmayan yapıya sahip olması

Bu özellikler, kripto varlıkların geleneksel para tanımının dışında kaldığını göstermektedir. Paranın temel işlevleri olan değişim aracı, değer ölçüsü ve değer saklama fonksiyonlarını tam olarak karşılayamamaları, hukuki statülerinin belirsizliğine neden olmaktadır.

Ödemelerde Kullanım Yasağı

Türkiye'de kripto varlıkların hukuki statüsüne ilişkin en önemli düzenleme, 16 Nisan 2021 tarihli 31546 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan Ödemelerde Kripto Varlıkların Kullanılmamasına Dair Yönetmelik ile getirilmiştir.

Bu yönetmeliğin madde 3/1'inde kripto varlık şu şekilde tanımlanmıştır: "Dağıtık defter teknolojisi veya benzer bir teknoloji kullanılarak dijital olarak oluşturulan, dağıtılan, saklanan ve işlem gören, takas aracı veya elektronik para olarak kabul edilmeyen ancak dijital temsili olan varlık". Bu tanım, kripto varlıkların sanal para olarak değerlendirilebileceğini ifade etmektedir.

Yönetmeliğin madde 3/2 ve 3/3 hükümleri ise kripto varlıkların ödemelerde kullanımına ilişkin katı sınırlamalar getirmektedir:

  • Kripto varlıkların doğrudan veya dolaylı şekilde ödemelerde kullanılamayacağı
  • Bu yönde hizmet sunulamayacağı
  • Ödeme hizmeti sağlayıcılarının kripto varlık işlemlerine aracılık edemeyeceği

Bu düzenlemeler, kripto varlıkların Türkiye'de ödeme aracı olarak kullanımını tamamen yasaklamaktadır. Ancak bu yasak, kripto varlıkların yatırım aracı olarak kullanımını engellemediği gibi, mal varlığı değeri taşıdıklarını da dolaylı olarak kabul etmektedir.

Kripto varlıkların hukuki statüsündeki bu belirsizlik, özellikle icra ve haciz işlemleri açısından önemli sorunlar yaratmaktadır. Zira bu varlıkların haczedilebilir olup olmadığı, nasıl değerlendirileceği ve hangi prosedürlerle haciz işleminin gerçekleştirileceği konularında net bir hukuki çerçeve bulunmamaktadır.

İcra ve İflas Kanunu Çerçevesinde Kripto Para Haczi

Kripto varlıkların hukuki statüsündeki belirsizliklere rağmen, İcra ve İflas Kanunu'nun mevcut hükümleri çerçevesinde bu dijital varlıkların haciz işlemine tabi tutulması mümkün görünmektedir. Ancak bu süreç, geleneksel haciz işlemlerinden farklı teknik ve hukuki zorluklar barındırmaktadır.

Haciz İşleminin Hukuki Dayanağı

İİK madde 82 ve 83'te kripto paralarla ilgili özel bir düzenleme bulunmaması, bu dijital varlıkların genel haciz kuralları kapsamında değerlendirilmesini gerektirmektedir. Kanun koyucunun kripto varlıkları özel olarak hacizden muaf tutmaması, bu varlıkların haczedilebilir nitelikte olduğunu göstermektedir.

Kripto varlıkların ekonomik değere sahip olması ve parasal karşılığının bulunması, haciz işleminin temel şartlarını karşılamaktadır. İcra müdürünün haciz iradesini açıklaması ile teorik olarak haciz işlemi gerçekleşmekte, ancak kripto varlıkların dijital doğası nedeniyle muhafaza altına alınması önemli teknik problemler yaratmaktadır.

Borçlunun kripto varlıklarına yönelik haciz işlemi, İİK madde 88 gereğince haczedilen malların icra dairesinde muhafaza edilmesi ilkesi çerçevesinde değerlendirilmelidir. Bu bağlamda, kripto varlıkların dijital cüzdanlarda saklanması ve şifreleme teknolojileri ile korunması, geleneksel muhafaza yöntemlerinin uygulanmasını zorlaştırmaktadır.

Mal Beyanı Yükümlülüğü

İİK madde 74 uyarınca borçlu, mal beyanında sahip olduğu tüm mal varlığını bildirmekle yükümlüdür. Bu yükümlülük, kripto para varlıklarını da kapsamaktadır. Borçlunun kripto para hesapları, dijital cüzdanları ve bu platformlardaki bakiyeleri hakkında detaylı bilgi vermesi gerekmektedir.

Mal beyanında bulunmayan borçlu hakkında İİK madde 76 gereğince tazyik hapsi uygulanabilmektedir. Ancak kripto varlıkların özel doğası nedeniyle, borçlunun bu varlıkları gizlemesi veya erişim şifrelerini vermemesi durumunda ortaya çıkan hukuki sorunlar dikkat çekmektedir.

İİK madde 80/3 uyarınca borçlu, kilitli yerleri açmaya mecbur olup, icra memuru kripto paraların bulunduğu dijital cüzdanın açılmasını isteyebilir. Bu hüküm, borçlunun kripto varlıklarına erişim için gerekli şifre ve anahtarları paylaşma yükümlülüğünü de beraberinde getirmektedir.

Gerçeğe aykırı beyanda bulunan borçlu hakkında ise İİK madde 338 gereğince cezai işlem yapılabilecektir. Kripto varlıkların izlenebilirliğinin blockchain teknolojisi sayesinde mümkün olması, borçluların yanlış beyanlarının tespit edilmesini kolaylaştırmaktadır.

Haciz İhbarnamesi Uygulaması

Kripto para hacizlerinde en etkili yöntem, İİK madde 89 kapsamında üçüncü şahıslara haciz ihbarnamesi gönderilmesidir. Bu uygulama, özellikle Türkiye'de faaliyet gösteren kripto para borsaları ve platformları için büyük önem taşımaktadır.

Ödemelerde Kripto Varlıkların Kullanılmamasına Dair Yönetmelik madde 4/2 gereğince, kripto paralara ilişkin ödemelerin banka kanalıyla yapılması zorunluluğu, bu platformların finansal işlemlerinin izlenebilirliğini artırmaktadır. Bu durum, icra dairelerinin kripto para platformlarına haciz ihbarnamesi göndermesini kolaylaştırmaktadır.

Türkiye'de faaliyet gösteren kripto para borsaları, müşterilerinin kimlik bilgilerini almak zorunda olduklarından, borçluların bu platformlardaki varlıklarının tespiti nispeten kolay olmaktadır. İcra daireleri, bu borsalara gönderecekleri haciz ihbarnamesi ile borçlunun hesaplarına el koyabilmekte ve borç miktarı kadar olan kısmı haczedebilmektedir.

Ancak yurt dışındaki kripto para borsalarında saklanan varlıklar için haciz işlemi daha karmaşık hale gelmektedir. Bu durumda, uluslararası hukuki işbirliği mekanizmalarının devreye girmesi gerekebilmektedir.

Kripto varlıkların soğuk cüzdanlarda (offline cüzdanlar) saklanması durumunda ise, borçlunun fiziksel cihaza ve erişim şifrelerine sahip olunması gerekmektedir. Bu durum, icra memurlarının teknik bilgi ve donanım açısından desteklenmesi ihtiyacını ortaya çıkarmaktadır.

Haciz işleminin etkinliği açısından, kripto varlıkların gerçek zamanlı değer değişimleri de dikkate alınmalıdır. Volatilitenin yüksek olduğu bu piyasada, haciz işleminin hızlı bir şekilde tamamlanması ve varlıkların nakde çevrilmesi önem arz etmektedir.

Uluslararası Karşılaştırma ve Yargı Kararları

Kripto varlıkların haciz işlemlerindeki hukuki belirsizlikler yalnızca Türkiye'ye özgü bir sorun değildir. Dünya genelinde birçok ülke, bu yeni teknolojinin getirdiği hukuki zorluklarla karşı karşıya kalmış ve farklı çözüm yolları geliştirmeye çalışmıştır. Bu bağlamda, uluslararası uygulamaların incelenmesi ve mevcut yargı kararlarının değerlendirilmesi, Türk hukuku için önemli perspektifler sunmaktadır.

İsviçre Hukuku Örneği

İsviçre, kripto varlıklar konusunda dünya genelinde öncü ülkelerden biri olarak kabul edilmektedir. 1 Ağustos 2021 tarihinde yürürlüğe giren İsviçre İcra ve İflas Kanunu madde 242a, kripto varlıkların icra ve iflas hukuku açısından durumunu düzenleyen önemli bir adım olmuştur. Bu düzenleme, özellikle aracı şirketlerin iflasında kripto varlıkların tasfiyeden çıkarılabileceğini öngörmektedir.

İsviçre'nin bu yaklaşımı, kripto varlıkların geleneksel mal varlığından farklı bir nitelik taşıdığını kabul etmesi açısından dikkat çekicidir. Düzenleme, yatırımcıların kripto varlıklarının aracı kuruluşun iflas masasına karışmaması için hukuki güvence sağlamaktadır. Bu durum, kripto varlıkların müşteri varlığı olarak korunması prensibini benimser ve teknolojik gelişmelerin hukuki çerçevede düzenli devam edebilmesi için zemin hazırlar.

İsviçre örneği, kripto varlıkların hukuki statüsünün belirlenmesinde ekonomi hukuku, maddi hukuk ve icra-iflas hukukunun birçok kurumundan yararlanılabileceğini göstermektedir. Özellikle ispat hukuku açısından yapılan düzenlemeler, dijital varlıkların mahkeme süreçlerinde nasıl ele alınacağı konusunda önemli ipuçları vermektedir.

Türk Mahkeme Kararları

Türkiye'de kripto varlıkların haczi konusunda en önemli gelişmelerden biri, İstanbul İcra Mahkemesi'nin verdiği karar olmuştur. Bu kararda mahkeme, kripto paraların haczedilebileceğine dair önemli bir içtihat oluşturmuştur. Karar, kripto paraları dijital döviz ve sanal para olarak değerlendirmiş ve borçlunun kripto para hesabının tespit edilerek ihbarname gönderilmesi yoluyla haciz işlemlerinin başlatılabileceğini belirtmiştir.

Bu karar, Türk hukuku açısından emsal teşkil etmesi bakımından büyük önem taşımaktadır. Mahkeme, yasal düzenleme eksikliğine rağmen mevcut hukuki çerçeve içerisinde kripto varlıkların haczedilebilir nitelikte olduğunu kabul etmiştir. Bu yaklaşım, İcra ve İflas Kanunu'nun genel haciz kurallarının kripto varlıklara da uygulanabileceği yönündeki görüşü desteklemektedir.

Öte yandan, Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kurulu'nun E. 2017/2 K. 2017/3 sayılı ve 17.03.2017 tarihli kararı (RG 21.07.2017 S. 30130), alacaklının kripto para konusunda ilamsız icra takibi yapamayacağına dair önemli bir sınırlama getirmiştir. Bu karar, kripto varlıkların takip hukuku açısından özel bir konumda olduğunu ve geleneksel takip yöntemlerinin doğrudan uygulanamayacağını ortaya koymaktadır.

Diğer Ülke Uygulamaları

Amerika Birleşik Devletleri'nde kripto varlıkların haczi konusu eyalet bazında farklı düzenlemelere tabidir. New York eyaletindeki BitLicense düzenlemesi, kripto para hizmet sağlayıcılarını kapsamlı bir şekilde düzenlemekte ve haciz işlemlerinde mahkeme kararıyla kripto varlıklara el konulabilmesine imkan tanımaktadır. Federal düzeyde ise, kripto varlıklar genellikle emtia olarak sınıflandırılmakta ve bu çerçevede haciz işlemleri yürütülmektedir.

İngiltere'de mahkeme kararıyla kripto varlıkların haczedilmesi mümkündür. İngiliz mahkemeleri, kripto varlıkları mülkiyet hakkının konusu olarak kabul etmekte ve geleneksel haciz prosedürlerinin bu varlıklara uygulanabileceğini belirtmektedir. Özellikle dondurucu emir (freezing order) müessesesi, kripto varlıkların transferinin engellenmesi için etkili bir araç olarak kullanılmaktadır.

Almanya'da kripto varlıklar için özel bir kanun bulunmamasına rağmen, mahkemeler el koyma kararı verebilmektedir. Alman hukuku, kripto varlıkları özel hukuk varlığı olarak değerlendirmekte ve haciz işlemlerinde teknik zorlukları aşmak için çeşitli yöntemler geliştirmektedir. Özellikle kripto borsalarına yapılan başvurular ve hesap dondurma işlemleri, etkili haciz yöntemleri olarak uygulanmaktadır.

Sonuç olarak, kripto varlıkların haciz işlemlerindeki hukuki belirsizlikler küresel bir sorundur ve her ülke kendi hukuki sistemine uygun çözümler geliştirmeye çalışmaktadır. Türkiye'nin bu konudaki yaklaşımı, hem uluslararası örneklerden yararlanmalı hem de kendi hukuki geleneklerine uygun düzenlemeler içermelidir. Mevcut yargı kararları, kripto varlıkların haczedilebilir nitelikte olduğunu kabul etmekle birlikte, kapsamlı bir yasal düzenlemenin gerekliliğini de ortaya koymaktadır. Gelecekte kripto varlıkların kullanımının artması ve teknolojik gelişmelerin hızlanması göz önüne alındığında, bu alanda net ve kapsamlı bir hukuki çerçevenin oluşturulması hem alacaklıların haklarının korunması hem de borçluların hukuki güvenliğinin sağlanması açısından kaçınılmaz bir ihtiyaç haline

Yazar Görseli
Müellif

Av. Ali Haydar GÜLEÇ

Güleç Hukuk Bürosu'nda 9 yıldır yöneticilik ve avukatlık yapmaktadır.