Geçiçi ve Sürekli İşgöremezlik

Geçiçi ve Sürekli İşgöremezlik

İş göremezlik ödenekleri, çalışanların hastalık, iş kazası veya meslek hastalığı nedeniyle geçici veya kalıcı olarak çalışamayacak duruma gelmesi halinde sosyal güvenlik sisteminin sağladığı temel koruma mekanizmalarıdır. Bu kapsamlı hukuki inceleme, 5510 sayılı Kanun çerçevesinde düzenlenen geçici ve sürekli iş göremezlik ödeneklerinin hukuki dayanakları, hesaplama yöntemleri ve uygulamadaki sorunları ele almaktadır.

Geçici İş Göremezlik Kavramı ve Hukuki Dayanakları

Geçici İş Göremezlik Tanımı

Geçici iş göremezlik, Türk sosyal güvenlik hukuku sisteminde çalışanın hastalık, iş kazası, meslek hastalığı veya doğum gibi nedenlerle geçici bir süre boyunca çalışamayacak duruma gelmesi olarak tanımlanmaktadır. Bu kavram, sigortalının çalışma kapasitesinin geçici olarak kaybedilmesi durumunda ortaya çıkan sosyal riski karşılamak amacıyla geliştirilmiş temel bir sosyal güvenlik enstrümanıdır.

Geçici iş göremezlik durumunda sigortalı, sağlığı iyileşene kadar işini yapamaz ve geçici olarak iş gücünden uzak kalır. Bu süreçte çalışanın gelir kaybını telafi etmek ve tedavi sürecini desteklemek amacıyla sosyal güvenlik sistemi devreye girmektedir. Geçici iş göremezliğin temel karakteristiği, durumun geçici nitelik taşıması ve iyileşme potansiyelinin bulunmasıdır.

Doktrinde geçici iş göremezlik, "sigortalının hastalık, kaza veya analık nedeniyle çalışma gücünü geçici olarak kaybetmesi sonucu ortaya çıkan sosyal risk" olarak ele alınmaktadır. Bu tanım, kavramın hem tıbbi hem de hukuki boyutlarını içermekte olup, sosyal güvenlik hukukunun temel koruma alanlarından birini oluşturmaktadır.

Hukuki Düzenlemeler

Geçici iş göremezlik ödeneğinin hukuki dayanağını 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu oluşturmaktadır. Kanunun 16. maddesi, iş kazası veya meslek hastalığına uğrayan sigortalılara yapılacak parasal yardımlar arasında geçici iş göremezlik ödeneğini saymıştır. Bu düzenleme, geçici iş göremezlik ödeneğinin yasal statüsünü ve temel çerçevesini belirlemektedir.

5510 sayılı Kanunun 17. maddesi ise geçici iş göremezlik ödeneğinin hesaplama yöntemini düzenlemektedir. Bu madde uyarınca, iş kazasından önceki 12 aydaki son 3 ay içindeki prime esas kazançlar toplamının, bu kazançlara esas prim gün sayısına bölünmesi suretiyle günlük kazanç hesaplanmakta ve bu tutar güncelleme katsayısı ile güncellenmektedir.

Hastalık nedeniyle geçici iş göremezlik ödeneği alabilmek için son bir yıl içinde en az 90 gün prim ödeme şartı aranmaktadır. Bu koşul, sosyal güvenlik sisteminin katkı-yarar dengesini sağlamak ve sistemin sürdürülebilirliğini korumak amacıyla getirilmiştir.

Geçici iş göremezlik ödeneğinin ödeme oranları duruma göre farklılık göstermektedir:

  • İş kazası ve meslek hastalığında günlük kazancın %100'ü
  • Hastalık durumunda günlük kazancın %50'si
  • Analık hallerinde günlük kazancın %66,66'sı

Bu farklılaştırılmış ödeme sistemi, sosyal riskin niteliği ve sigortalının sorumluluğu dikkate alınarak oluşturulmuştur.

Sağlık Raporu Düzenleme Yetkisi

Geçici iş göremezlik durumunun tespiti ve belgelendirilmesi, yetkili sağlık kuruluşları tarafından düzenlenen istirahat raporları ile gerçekleştirilmektedir. Bu konuda katı bir yetkilendirme sistemi benimsenmiş olup, yalnızca SGK tarafından yetkilendirilen doktorlar veya sağlık kurumları geçici iş göremezlik raporu düzenleyebilmektedir.

SGK'lı çalışanlar için tek seferde en fazla 10 günlük rapor verilebilmektedir. Bu süre, kontrol muayenesi öngörülmüşse toplam 20 günü aşmayacak şekilde uzatılabilir. Bu sınırlama, hem sistemin kötüye kullanımını önlemek hem de sağlık durumunun düzenli olarak takip edilmesini sağlamak amacıyla getirilmiştir.

20 günü geçen istirahat raporları ise sadece sağlık kurulu tarafından düzenlenebilmektedir ve bu raporlar 6 ayı geçemez. Bu düzenleme, uzun süreli iş göremezlik durumlarında kolektif karar alma mekanizmasını devreye sokarak, objektif değerlendirme yapılmasını sağlamaktadır.

Devlet memurları için de aynı sınırlamalar geçerli olmakla birlikte, kanser, verem veya akıl hastalığı gibi uzun süreli tedavi gerektiren hastalıklar için en fazla 18 aya, diğer hastalıklar için 12 aya kadar izin verilebilmektedir. Ayrıca bir takvim yılında tek hekim tarafından verilen raporlar toplamda 40 günü geçemez.

İş göremezlik raporu düzenleyen sağlık kuruluşları arasında devlet hastaneleri, sağlık merkezleri, özel hastaneler, aile hekimleri ve işyeri hekimleri bulunmaktadır. Ancak bu kuruluşların SGK ile anlaşmalı olması ve yetkilendirme şartlarını taşıması gerekmektedir.

SGK ile anlaşmalı olmayan hastane raporları için özel bir prosedür öngörülmüştür: 10 günden az raporlar anlaşmalı hastane hekimi, 10 günden fazla raporlar ise Sağlık Kurulu tarafından onaylanmalıdır. Bu düzenleme, sistem dışı sağlık kuruluşlarından alınan raporların kontrol mekanizmasını oluşturmaktadır.

Geçici İş Göremezlik Ödeneği Hesaplama ve Ödeme Oranları

Geçici iş göremezlik ödeneğinin hesaplanması ve ödeme oranlarının belirlenmesi, sosyal güvenlik hukukunun en teknik konularından birini oluşturmaktadır. 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu'nun 17. maddesi çerçevesinde düzenlenen bu ödenek sistemi, sigortalının iş göremezlik nedenine göre farklılaşan ödeme oranları ve karmaşık hesaplama yöntemleri içermektedir.

Ödeme Oranları

Geçici iş göremezlik ödeneğinin ödeme oranları, sigortalının iş göremezlik durumuna neden olan sebebe göre hukuki olarak farklılaştırılmıştır. Bu farklılaştırma, sosyal güvenlik hukukunun temel ilkelerinden biri olan risk-fayda dengesinin bir yansımasıdır.

İş kazası ve meslek hastalığı durumlarında, sigortalının günlük kazancının %100'ü ödenmektedir. Bu oran, işverenin sorumluluğu kapsamında gerçekleşen risklerin tam karşılanması ilkesine dayanmaktadır. İş kazası ve meslek hastalığının işveren sorumluluğu alanında değerlendirilmesi, sigortalının tam koruma altına alınmasını gerektirmektedir.

Hastalık nedeniyle geçici iş göremezlik durumunda ise günlük kazancın %50'si ödenmektedir. Bu oranın düşük tutulmasının temel gerekçesi, hastalığın kişisel risk kategorisinde değerlendirilmesi ve sigortalının tedaviye odaklanmasının teşvik edilmesidir. Ayrıca, bu düşük oran sosyal güvenlik sisteminin mali dengesinin korunmasına da hizmet etmektedir.

Analık hallerinde günlük kazancın %66,66'sı ödenmektedir. Bu oran, annelik durumunun ne tamamen kişisel ne de tamamen işveren sorumluluğunda bir risk olarak değerlendirilmesinin sonucudur. Analık ödeneği, toplumsal yeniden üretim sürecinin desteklenmesi amacıyla hastalık ödeneğinden yüksek, iş kazası ödeneğinden düşük bir oranda belirlenmiştir.

Hesaplama Yöntemi

Geçici iş göremezlik ödeneğinin hesaplanması, 5510 sayılı Kanun'un 17. maddesi uyarınca teknik bir prosedür gerektirmektedir. Hesaplama yönteminin temelini, sigortalının iş kazasından önceki 12 aydaki son 3 ay içindeki prime esas kazançları oluşturmaktadır.

Hesaplama formülü şu şekilde işlemektedir:

  • İş kazasından önceki 12 aylık dönem içerisinde yer alan son 3 aylık prime esas kazançlar toplamı belirlenir
  • Bu toplam, söz konusu kazançlara esas prim gün sayısına bölünür
  • Elde edilen günlük kazanç tutarı, ilgili ödeme oranı ile çarpılır
  • Sonuç, güncelleme katsayısı ile güncel değere çevrilir

Bu hesaplama yönteminin son 3 aylık dönemin esas alınmasının nedeni, sigortalının güncel kazanç durumunu yansıtan en yakın dönemin dikkate alınması ilkesidir. 12 aylık dönem içerisindeki son 3 ayın seçilmesi, hem güncellik hem de istikrar açısından optimal bir denge sağlamaktadır.

Hesaplama yönteminde dikkat edilmesi gereken önemli husus, prime esas kazançların brüt ücret tutarları olmasıdır. Net ücret üzerinden hesaplama yapılması hukuki olarak mümkün değildir. Ayrıca, prim gün sayısının hesaplanmasında, sigortalının fiili çalışma günleri değil, prime esas kazançlara karşılık gelen gün sayısı dikkate alınmaktadır.

Güncelleme Katsayısı

Geçici iş göremezlik ödeneğinin hesaplanmasında güncelleme katsayısının uygulanması, sosyal güvenlik hukukunun temel ilkelerinden biri olan satın alma gücünün korunması ilkesinin bir gereğidir. Bu katsayı, hesaplanan ödenek tutarının güncel ekonomik koşullara uyarlanmasını sağlamaktadır.

Güncelleme katsayısı, Türkiye İstatistik Kurumu tarafından açıklanan Tüketici Fiyatları Endeksi verilerine dayanılarak belirlenmektedir. Katsayının hesaplanmasında, prime esas kazançların ait olduğu dönem ile ödenek ödeme dönemi arasındaki enflasyon oranı dikkate alınmaktadır.

Güncelleme işleminin hukuki dayanağı, 5510 sayılı Kanun'un genel hükümlerinde yer alan değer koruma ilkesidir. Bu ilke, sosyal güvenlik yardımlarının reel değerinin korunmasını ve sigortalıların satın alma gücünün enflasyon karşısında aşınmamasını amaçlamaktadır.

Güncelleme katsayısının uygulanmasında dikkat edilmesi gereken husus, katsayının aylık olarak güncellenmesidir. Bu durum, özellikle uzun süreli geçici iş göremezlik durumlarında ödenek tutarının sürekli olarak güncel tutulmasını sağlamaktadır.

Uygulamada güncelleme katsayısının hesaplanması SGK Aktüerya ve Fon Yönetimi Dairesi Başkanlığı tarafından yapılmakta ve ilgili katsayılar aylık olarak tüm SGK birimlerine bildirilmektedir. Bu sistemin işleyişi, ödenek hesaplamalarında standartlaşmayı ve hukuki güvenliği sağlamaktadır.

Sürekli İş Göremezlik Kavramı ve Hukuki Çerçevesi

Sürekli İş Göremezlik Tanımı

Sürekli iş göremezlik, iş kazası veya meslek hastalığı sonucunda sigortalının meslekte kazanma gücünün kalıcı olarak azalması veya tamamen kaybedilmesi durumunu ifade eden temel sosyal güvenlik hukuku kavramıdır. 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu'nun 19. maddesi uyarınca, sürekli iş göremezlik ödeneği, sigortalının iş kazası veya meslek hastalığı nedeniyle meslekte kazanma gücünün en az %10 oranında azaldığının yetkili sağlık kurulu tarafından tespit edilmesi halinde bağlanmaktadır.

Sürekli iş göremezlik kavramının hukuki niteliği, geçici iş göremezlikten temel farklılıklar arz etmektedir. Geçici iş göremezlikte tedavi süreci devam etmekte ve iyileşme beklentisi bulunmaktayken, sürekli iş göremezlikte kalıcı bir fonksiyon kaybı söz konusudur. Bu durum, sigortalının çalışma hayatındaki konumunu ve gelecekteki kazanç kapasitesini doğrudan etkilemektedir.

Doktrinde sürekli iş göremezlik, objektif bir değerlendirme süreci gerektiren tıbbi ve hukuki bir kavram olarak ele alınmaktadır. Bu değerlendirmede sigortalının yaşı, eğitim durumu, mesleki deneyimi ve çalışma kapasitesi gibi faktörler dikkate alınarak, meslekte kazanma gücündeki kayıp oranı belirlenmektedir.

Tam ve Kısmi İş Göremezlik

Sürekli iş göremezlik, tam iş göremezlik ve kısmi iş göremezlik olmak üzere iki kategoride değerlendirilmektedir. Bu ayrım, ödenek miktarının hesaplanması ve sigortalının hak kazanacağı sosyal güvenlik yardımlarının belirlenmesi açısından kritik öneme sahiptir.

Tam iş göremezlik, sigortalının çalışma gücünün %100 oranında kaybedilmesi durumunu ifade etmektedir. Bu durumda sigortalı, herhangi bir işte çalışamayacak duruma gelmiş olup, aylık kazancının %70'i oranında sürekli iş göremezlik geliri almaya hak kazanmaktadır. Sigortalının başka birinin sürekli bakımına muhtaç olduğunun tespiti halinde ise bu oran %100'e çıkarılmaktadır.

Kısmi iş göremezlik ise, meslekte kazanma gücünün %10 ile %99,9 arasında azaldığı durumları kapsamaktadır. Bu durumda ödenek miktarı, tam iş göremezlik gelirinin iş göremezlik derecesi oranındaki tutarı olarak hesaplanmaktadır. Örneğin, %30 oranında kısmi iş göremezlik tespit edilen bir sigortalı, tam iş göremezlik gelirinin %30'u kadar ödenek almaya hak kazanmaktadır.

Kısmi iş göremezlikte sigortalının çalışma hakkı devam etmektedir. Sigortalı, sağlık durumunun elverdiği ölçüde başka işlerde çalışabilir ve bu durum ödenek alma hakkını ortadan kaldırmamaktadır. Ancak kontrol muayeneleri sonucunda iyileşme tespit edilirse ödenek kesilebilmektedir.

Sağlık Kurulu Değerlendirmesi

Sürekli iş göremezlik oranının belirlenmesi, SGK tarafından yetkilendirilmiş sağlık kurulları tarafından gerçekleştirilen teknik ve tıbbi bir değerlendirme sürecidir. Bu süreç, 2019 sonrası Erişkinler İçin Engellilik Değerlendirmesi Hakkındaki Yönetmelik ölçütleri çerçevesinde yürütülmektedir.

Sağlık kurulu değerlendirmesinde sigortalının fonksiyonel kapasitesi, çalışma kabiliyeti ve mesleki uyum durumu kapsamlı olarak incelenmektedir. Değerlendirme sürecinde sigortalının iş kazası öncesi durumu ile mevcut sağlık durumu karşılaştırılarak, meslekte kazanma gücündeki kayıp oranı objektif kriterler çerçevesinde belirlenmektedir.

Sağlık kurulu raporu, sigortalının iş göremezlik oranını, kontrol muayene tarihlerini ve özel durumları içeren detaylı bir değerlendirme belgesidir. Bu rapor, SGK Sağlık Kurulu tarafından onaylanarak kesinleşmektedir.

Sigortalının sağlık kurulu kararına itiraz hakkı bulunmaktadır. İtiraz süreci, kararın bildiriminden itibaren 60 gün içinde başlatılabilmektedir. İtiraz süreci sırasıyla SGK Sosyal Sigorta Yüksek Sağlık Kurulu ve Adli Tıp Kurumu aşamalarından oluşmaktadır.

Kontrol muayeneleri, sigortalının sağlık durumundaki değişikliklerin takip edilmesi amacıyla düzenli aralıklarla yapılmaktadır. Bu muayeneler sonucunda iş göremezlik oranında değişiklik tespit edilirse, ödenek miktarı yeniden hesaplanmakta veya gerekli hallerde ödenek kesilebilmektedir. Sigortalının geçerli mazeret olmaksızın kontrol muayenesine katılmaması halinde de ödenek kesintisi uygulanmaktadır.

Yazar Görseli
Müellif

Av. Ali Haydar GÜLEÇ

Güleç Hukuk Bürosu'nda 9 yıldır yöneticilik ve avukatlık yapmaktadır.