Vekaletname Nasıl İptal Edilir?

Vekaletname Nasıl İptal Edilir?

Vekaletname, hukuki ve iş dünyasında sıklıkla kullanılan önemli bir belgedir. Bu makalede, vekaletname iptali süreci, ilgili yasal düzenlemeler ve olası sorunlar detaylı bir şekilde ele alınmıştır.

Vekaletname İptali ve Azilname

Vekaletname iptali, vekalet veren kişinin verdiği yetkiyi geri alması anlamına gelmektedir. Bu işlem, hukuki açıdan önemli sonuçlar doğurduğundan belirli prosedürlere uygun şekilde yapılmalıdır.

Vekaletname İptali Süreci

Vekaletname iptali, noter aracılığıyla gerçekleştirilmesi gereken resmi bir işlemdir. İptal işlemi için vekalet veren kişinin bizzat notere başvurması ve azilname düzenlenmesini talep etmesi gerekmektedir. Azilname, vekaletnamenin iptal edildiğini gösteren resmi belgedir.

İptal işlemi sırasında, vekalet veren kişinin kimlik belgesi ve iptal edilecek vekaletnamenin bir örneği gereklidir. Noter, azilname düzenlerken vekaletnamenin hangi tarihte ve hangi noterlik tarafından düzenlendiğini belirtir. İptal işlemi için noter ücreti ve azilname ücreti ödenmesi gerekir. Ayrıca, hukuki danışmanlık alınması durumunda avukatlık ücreti de söz konusu olabilir.

İptal Sebepleri

Vekaletname iptalinin çeşitli nedenleri olabilir:

  • Güven kaybı: Vekil edenin, vekilin dürüstlüğü veya yeterliliği konusunda şüpheye düşmesi
  • Görev ihmali: Vekilin üstlendiği işleri gereği gibi yapmaması
  • Hukuki ehliyet kaybı: Vekil eden veya vekilin fiil ehliyetini kaybetmesi
  • İşin tamamlanması: Vekaletnamenin düzenlenme amacının gerçekleşmesi
  • Ölüm: Vekil eden veya vekilin vefatı
  • İhtiyacın ortadan kalkması: Vekaletname konusu işlemin artık gerekli olmaması

İlgili Kurumlara Bildirim

Vekaletname iptalinin etkili olabilmesi için, vekaletnamenin kullanıldığı veya kullanılabileceği tüm kurumlara bildirilmesi büyük önem taşır. Bu bildirim yükümlülüğü, vekalet veren kişiye aittir. Özellikle:

  • Bankalar: Finansal işlemler için verilen vekaletnamelerde
  • Tapu Müdürlükleri: Gayrimenkul işlemleriyle ilgili vekaletnamelerde
  • Trafik Tescil Kuruluşları: Motorlu taşıt işlemleri için verilen vekaletnamelerde
  • Vergi Daireleri: Mali işlemlerle ilgili vekaletnamelerde
  • Sosyal Güvenlik Kurumları: Sosyal güvenlik işlemleriyle ilgili vekaletnamelerde

bildirim yapılması gereklidir.

İptal bildiriminin yazılı olarak yapılması ve kurumlardan tebellüğ belgesi alınması önerilir. Bu belgeler, ileride doğabilecek hukuki uyuşmazlıklarda ispat aracı olarak kullanılabilir. Vekaletnamenin iptal edildiğinin ilgili kurumlara bildirilmemesi durumunda, vekilin yetkisiz olarak yaptığı işlemlerden doğabilecek zararlardan vekalet veren sorumlu tutulabilir.

Vekaletname iptalinin etkili olabilmesi için, iptal işleminin ardından vekilin elindeki vekaletname aslının da geri alınması önemlidir. Ancak, vekilin vekaletnameyi iade etmemesi iptal işleminin geçerliliğini etkilemez. Bu durumda, noter aracılığıyla düzenlenen azilname ve ilgili kurumlara yapılan bildirimler yeterli hukuki korumayı sağlar.

Vekalet Sözleşmesinin Sona Ermesi ve Türleri

Vekaletname Türleri

Vekaletnameler, yetki kapsamına göre iki temel kategoriye ayrılır. Genel vekaletname, vekile geniş kapsamlı yetkiler tanıyan bir belge türüdür. Bu vekaletname türünde vekil, vekalet verenin tüm işlemlerini yürütme yetkisine sahip olur. Örneğin, bankacılık işlemleri, resmi kurumlardaki işlemler, kira sözleşmeleri gibi birçok alanda işlem yapabilir.

Özel vekaletname ise belirli bir işlem ya da işlemler için sınırlı yetki veren bir belgedir. Bu tür vekaletnameler, spesifik bir işlemin yapılması için düzenlenir. Örneğin, sadece bir gayrimenkulün satışı için veya belirli bir davada temsil yetkisi için verilebilir. Özel vekaletnamede yetki sınırları açıkça belirtilir ve vekil bu sınırlar dışına çıkamaz.

Sözleşmenin Sona Ermesine Sebep Olan Durumlar

Vekalet sözleşmesinin sona ermesi, Türk Borçlar Kanunu'nun 512. maddesi kapsamında düzenlenmiştir. Bu maddeye göre, vekalet sözleşmesi çeşitli sebeplerle sona erebilir:

İşin Tamamlanması: Vekalet konusu işin tamamlanmasıyla sözleşme kendiliğinden sona erer. Örneğin, bir gayrimenkul satışı için verilen vekaletnamenin, satış işlemi tamamlandıktan sonra sona ermesi gibi.

Sürenin Dolması: Vekaletnamede belirtilen sürenin dolması halinde sözleşme kendiliğinden sona erer. Bu durum özellikle belirli bir zaman dilimi için verilen vekaletnamelerde görülür.

Tarafların Ölümü: Vekalet veren veya vekilin ölümü halinde sözleşme kendiliğinden sona erer. Bu durum, vekaletin kişiye özel bir güven ilişkisine dayanmasından kaynaklanır.

Hukuki Ehliyetin Kaybı: Taraflardan birinin fiil ehliyetini kaybetmesi durumunda vekalet sözleşmesi sona erer. Örneğin, vekalet verenin veya vekilin kısıtlanması ya da vesayet altına alınması gibi durumlarda.

Tek Taraflı Fesih: Türk Borçlar Kanunu'na göre, taraflardan her biri tek taraflı olarak vekalet sözleşmesini sona erdirebilir. Ancak, uygun olmayan zamanda sözleşmenin sona erdirilmesi durumunda, diğer tarafın zararının tazmin edilmesi gerekir.

Vekalet sözleşmesinin sona ermesi durumunda, vekilin o ana kadar yaptığı işlemlerin geçerliliği devam eder. Ayrıca, vekil, sözleşmenin sona erdiğini öğrenene kadar yaptığı işlemler de geçerli sayılır. Bu durum, işlemlerin devamlılığını ve üçüncü kişilerin haklarının korunmasını sağlar.

Sözleşmenin sona ermesi halinde vekilin, o ana kadar yaptığı işlemler hakkında vekalet verene hesap vermesi ve elinde bulunan her türlü belge ve değeri teslim etmesi gerekir. Bu yükümlülük, vekalet ilişkisinin güvene dayalı niteliğinden kaynaklanır ve taraflar arasındaki hesaplaşmanın sağlıklı bir şekilde yapılmasını sağlar.

Vekalet Görevinin Kötüye Kullanımı ve Hukuki Sorumluluklar

Vekalet görevinin kötüye kullanılması, vekilin vekalet ilişkisi çerçevesinde üstlendiği iş ve hizmetleri sadakat ve özen yükümlülüğüne aykırı şekilde yapması durumudur. Bu durum, hem vekilin hem de vekalet verenin hukuki sorumluluklarını ve haklarını yakından ilgilendirmektedir.

Vekilin Borçları

Vekilin en temel yükümlülüğü, vekalet veren kişinin talimatlarına uygun hareket etmektir. Türk Borçlar Kanunu madde 505 uyarınca, vekil açık talimatlardan ancak vekalet verenin iznini alamayacağı ve durumun şartlarına göre izninin var sayılabileceği durumlarda ayrılabilir. Vekilin talimatlara uygunluğunu ispat etme yükümlülüğü kendisine aittir.

Vekil, özel yetki gerektiren işlemler için açık bir yetkilendirmeye ihtiyaç duyar. TBK madde 504 kapsamında, vekil özel olarak yetkilendirilmedikçe dava açma, sulh olma, hakeme başvurma, iflas ve konkordato işlemleri yapma veya taşınmaz devretme gibi işlemleri gerçekleştiremez. Bu sınırlamaların ihlali, vekalet görevinin kötüye kullanımı olarak değerlendirilir.

Vekilin bir diğer önemli yükümlülüğü, sadakat ve özen göstermektir. Bu kapsamda vekil, vekalet verenin çıkarlarını kendi çıkarlarından üstün tutmak ve işleri en iyi şekilde yürütmek zorundadır. Ayrıca, yaptığı işlemler hakkında vekalet vereni düzenli olarak bilgilendirmeli ve hesap vermelidir.

Vekalet Verenin Borçları

Vekalet veren, öncelikle vekilin yaptığı masrafları ve avansları ödemekle yükümlüdür. Vekalet sözleşmesini tek taraflı olarak sona erdirme hakkına sahip olmakla birlikte, uygunsuz zamanda sona erdirme durumunda vekilin zararını karşılamak zorundadır.

Vekalet veren, vekilin sözleşmenin sona erdiğini bilmeden yaptığı işlemlerden de sorumludur. Bu sorumluluk, vekilin iyiniyetli olarak gerçekleştirdiği işlemlerin sonuçlarını kapsar ve vekalet verenin bu işlemlerden doğan borçları üstlenmesini gerektirir.

İyiniyetli Üçüncü Kişi

Türk Medeni Kanunu madde 3 kapsamında, vekilin yetkisini kötüye kullanması durumunda bile, işlem yapılan üçüncü kişinin iyiniyetli olması halinde yapılan işlemler geçerliliğini korur. Ancak üçüncü kişinin, vekilin yetkisini aştığını bildiği veya bilmesi gerektiği durumlarda, işlemler geçersiz sayılabilir.

Yargıtay'ın yerleşik içtihatlarına göre (örneğin, Y13HD-K.2017/2635), vekilin üçüncü kişilerden aldıklarını vekalet verene iade etme yükümlülüğü bulunmaktadır. Ayrıca, vekalet görevinin kötüye kullanılması durumunda açılacak davalar için özel bir zamanaşımı süresi öngörülmemiştir.

Vekalet görevinin kötüye kullanılması durumunda, ispat yükümlülüğü iddiayı ileri süren tarafa aittir. Özellikle tapu davalarında, ödemenin vekile mi yoksa vekalet verene mi yapıldığının ispat yükümlülüğü davalıya aittir. Bu konuda Yargıtay'ın çeşitli kararları (Y1HD-K.2017/1606) emsal teşkil etmektedir.

Motorlu Araç Mülkiyetinin Vekaletname ile Devri ve İlgili Yasal Hususlar

Geçerli Devrin Şartları

Motorlu araç mülkiyetinin devri, diğer taşınır mallardan farklı olarak özel düzenlemelere tabidir. Türk Medeni Kanunu'nun 988. maddesi uyarınca, motorlu araçların mülkiyeti iyiniyetle kazanılamaz. Bu önemli kural, araç alım-satımlarında özel bir dikkat gösterilmesini gerektirmektedir.

Karayolları Trafik Kanunu'nun 20/d maddesi, motorlu araç mülkiyetinin devrinde iki temel şart öngörmektedir:

  • Araç maliki ile resmî şekilde yapılacak sözleşme
  • Aracın zilyetliğinin fiilen devredilmesi

Motorlu araç devrinde, sadece trafik sicilinde malik olarak görünmek yeterli değildir. Devir işleminin geçerli olabilmesi için, gerçek malik tarafından veya onun yetkilendirdiği kişi tarafından yapılması zorunludur. Bu nedenle, noter huzurunda düzenlenen satış sözleşmesi ve araç teslimi, mülkiyetin geçerli bir şekilde devri için vazgeçilmez unsurlardır.

Sahte Vekaletname Durumları

Motorlu araç devirlerinde sahte vekaletname kullanımı, hukuki açıdan ciddi sonuçlar doğurmaktadır. Yargıtay'ın 2017/1422 E., 2021/321 K. sayılı kararında belirtildiği üzere, sahte vekaletnameye dayalı olarak yapılan devir işlemleri kesin olarak geçersizdir. Bu durumda, aracı satın alan kişi iyiniyetli olsa bile mülkiyeti kazanamaz.

Sahte vekaletname ile yapılan devir işlemlerinde dikkat edilmesi gereken hususlar şunlardır:

  • Vekaletnamenin gerçekliğinin kontrol edilmesi
  • Noter kayıtlarının incelenmesi
  • Vekalet verenin kimlik bilgilerinin doğrulanması
  • Vekaletnamenin kapsamının ve yetkilerinin kontrol edilmesi

Trafik sicilindeki kayıtlar, mülkiyetin belirlenmesinde tek başına yeterli değildir. Trafik sicili, mülkiyet karinesini gösterse de, gerçek mülkiyet durumunu tam olarak yansıtmayabilir. Bu nedenle, araç alım-satımlarında sadece trafik sicil kayıtlarına güvenmek yerine, satıcının gerçek malik olup olmadığının veya geçerli bir vekaletnameye sahip olup olmadığının araştırılması büyük önem taşır.

Motorlu araç devirlerinde vekaletname kullanılması durumunda, vekaletnamenin içeriği ve kapsamı özellikle önemlidir. Vekaletnamede açıkça araç satış yetkisi bulunmalı ve vekaletname geçerlilik süresini yitirmemiş olmalıdır. Ayrıca, vekaletnamenin noter tarafından düzenlenmiş olması ve araç devrinde kullanılacak özel yetkileri içermesi gerekmektedir.

Sahte vekaletname ile yapılan devir işlemlerinde, gerçek malik tarafından açılacak tapu iptal davalarında, mahkemeler genellikle gerçek malikin haklarını koruma eğilimindedir. Bu tür davalarda, üçüncü kişinin iyiniyetli olup olmadığı önemli bir inceleme konusudur. Üçüncü kişinin, devir işlemindeki sahteciliği bilmesi veya bilmesi gerektiği durumlarda, iyiniyet iddiası kabul edilmemekte ve devir işlemi geçersiz sayılmaktadır.

Yazar Görseli
Müellif

Av. Ali Haydar GÜLEÇ

Güleç Hukuk Bürosu'nda 9 yıldır yöneticilik ve avukatlık yapmaktadır.