Kripto Para Alım Satımında Vergi

Kripto Para Alım Satımında Vergi

Kripto para piyasasının hızla büyüdüğü Türkiye'de vergilendirme konusu hem yatırımcılar hem de mali idare için kritik önem taşımaktadır. Dünya genelinde 4. sırada yer alan ülkemizin kripto para işlem hacmi 106.9 milyar doları bulurken, yasal düzenlemeler ve vergi uygulamaları henüz tam olarak netleşmemiştir. Bu makalede kripto para alım-satımında karşılaşılan vergisel yükümlülükler, mevcut yasal çerçeve ve gelecek beklentileri detaylı olarak incelenmektedir.

Türkiye'de Kripto Para Piyasasının Büyüklüğü ve Skandallar

Türkiye, küresel kripto para ekosisteminde önemli bir konuma sahip olmuş ve bu dijital varlık sınıfına olan ilgi son yıllarda dramatik bir artış göstermiştir. Ülkemizin kripto para piyasasındaki büyüklüğü, hem işlem hacmi hem de kullanıcı sayısı açısından dikkat çekici boyutlara ulaşmış durumdadır. Ancak bu hızlı büyüme beraberinde ciddi riskler ve skandalları da getirmiştir.

Piyasa Hacmi ve Borsa Dağılımı

2024 itibarıyla Türkiye'de yaklaşık 40 kripto para borsası faaliyet göstermektedir. Bu rakam, ülkemizin dijital varlık ekosistemindeki çeşitliliği ve rekabetin yoğunluğunu göstermektedir. Piyasadaki bu çok sayıda platform, yatırımcılara geniş seçenek yelpazesi sunarken, aynı zamanda düzenleyici otoritelerin denetim görevini de zorlaştırmaktadır.

Türkiye'deki toplam spot kripto işlem hacmi 106.9 milyar dolar seviyesinde bulunmaktadır. Bu rakam, ülkemizin kripto para piyasasındaki ekonomik büyüklüğünü net bir şekilde ortaya koymaktadır. Küresel ölçekte değerlendirildiğinde, Türkiye dünyada 4. sırada yer almakta ve Hindistan, Nijerya ve ABD'nin ardından gelmektedir. Bu konum, Türk yatırımcıların kripto paralara olan ilgisinin uluslararası düzeyde ne kadar yüksek olduğunu göstermektedir.

Piyasadaki borsa dağılımına bakıldığında, Paribu ve BtcTurk'ün toplam işlem hacminin yüzde 87'sini kontrol ettiği görülmektedir. Bu durum, Türkiye kripto para piyasasında belirli platformların dominant konumda olduğunu ve piyasa konsantrasyonunun yüksek seviyede bulunduğunu işaret etmektedir. Diğer 38 borsa ise kalan yüzde 13'lük paya sahiptir.

Türkiye'nin bu büyük işlem hacmine ulaşmasında çeşitli faktörler etkili olmuştur. Enflasyonist ortam, Türk Lirası'ndaki değer kaybı endişeleri ve alternatif yatırım arayışları, vatandaşları kripto paralara yönlendiren temel nedenler arasında yer almaktadır. Ayrıca, genç nüfusun teknolojiye olan yakınlığı ve dijital okuryazarlık seviyesinin yüksekliği de bu trendi desteklemiştir.

Yaşanan Büyük Skandallar

Türkiye kripto para piyasasının hızlı büyümesi, maalesef ciddi skandallarla gölgelenmiştir. Bu skandallar, düzenleyici çerçevenin yetersizliğini ve yatırımcı korumasındaki boşlukları açıkça ortaya koymuştur.

Thodex skandalı, Türkiye kripto para tarihinin en büyük dolandırıcılık olayı olarak kayıtlara geçmiştir. 2021 yılında CEO Faruk Fatih Özer'in yaklaşık 2 milyar dolar değerindeki kullanıcı varlığıyla yurt dışına kaçması, yüz binlerce yatırımcıyı mağdur etmiştir. Bu olay, kripto para piyasasındaki güven problemini derinleştirmiş ve düzenleyici otoritelerin acil müdahale gerekliliğini gözler önüne sermiştir. Özer, 2023 yılında Türkiye'ye iade edilerek 11.196 yıl hapis cezasına çarptırılmıştır. Bu ceza, Türk hukuk tarihinde kripto para suçları için verilen en ağır cezalardan biri olma özelliği taşımaktadır.

Vebitcoin borsası da 2021 yılında benzer bir skandala sahne olmuştur. Borsa, finansal sıkıntılar nedeniyle işlemlerini durdurmuş ve yöneticileri dolandırıcılık suçlamasıyla tutuklanmıştır. Bu olay, piyasadaki güven bunalımını daha da derinleştirmiş ve yatırımcıların platform seçiminde daha dikkatli olmalarının gerekliliğini ortaya koymuştur.

2018-2021 yılları arasında faaliyet gösteren Bitrota piramit düzeni, 54 milyon TL toplayarak binlerce kişiyi mağdur etmiştir. Bu sistem, klasik ponzi şeması mantığıyla çalışmış ve yeni yatırımcılardan toplanan paralarla eski yatırımcılara ödeme yaparak sürdürülmüştür. Sistemin çökmesiyle birlikte çok sayıda vatandaş birikimlerini kaybetmiştir.

2021 yılında yaşanan bir diğer büyük dolandırıcılık olayında ise, sahte Dogecoin madenciliği vaadiyle 1500 kişiden 1 milyar TL toplayan bir grup kayıplara karışmıştır. Bu olay, kripto para piyasasındaki bilgi eksikliğinin nasıl suistimal edildiğini ve yatırımcı eğitiminin önemini göstermektedir.

Bu skandallar, Türkiye'de kripto para piyasasının düzenlenmesi konusundaki acil ihtiyacı ortaya koymuş ve 2021 yılından itibaren yasal düzenlemelerin hızlandırılmasına neden olmuştur. TCMB'nin ödeme yasağı, SPK'nın lisanslama zorunluluğu ve MASAK'ın bildirim yükümlülükleri gibi düzenlemeler, bu skandalların ardından hayata geçirilmiştir.

Piyasadaki bu olumsuz gelişmeler, yatırımcıların daha bilinçli hareket etmelerinin ve sadece lisanslı, denetimli platformları tercih etmelerinin önemini vurgulamaktadır. Aynı zamanda, kripto para yatırımlarının yüksek risk taşıdığı ve bu alanda faaliyet gösterecek kişilerin gerekli araştırmaları yapmaları gerektiği gerçeğini bir kez daha gözler önüne sermektedir.

Yasal Düzenlemeler ve Kurumsal Çerçeve

Türkiye'de kripto para piyasasının hızla büyümesiyle birlikte, bu alanı düzenleyecek yasal çerçevenin oluşturulması kritik bir ihtiyaç haline gelmiştir. Son yıllarda çeşitli kamu kurumları tarafından yapılan düzenlemeler, kripto varlıkların hukuki statüsünü netleştirmeye ve piyasada güvenli bir ortam oluşturmaya yönelik önemli adımlar atmıştır.

TCMB ve SPK Düzenlemeleri

Türkiye'de kripto varlıkların yasal çerçevesinin oluşturulmasında en önemli adımlardan biri, Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB) tarafından 2021 yılında atılmıştır. "Ödemelerde Kripto Varlıkların Kullanılmaması Hakkında Yönetmelik" ile kripto varlıkların mal ve hizmet ödemelerinde kullanılması yasaklanmıştır. Bu düzenleme, kripto varlıkların "gayri maddi varlık" olarak tanımlanmasını sağlamış ve ödeme sistemi içerisindeki rolünü sınırlandırmıştır.

TCMB'nin bu yaklaşımı, kripto varlıkların para birimi olarak kabul edilmediğini açıkça ortaya koymuştur. Yönetmelik kapsamında, ödeme hizmeti sağlayıcıları ve elektronik para kuruluşlarının kripto varlıkları ödeme aracı olarak kabul etmesi, bu varlıklar üzerinden ödeme hizmeti sunması yasaklanmıştır.

2024 yılında gerçekleştirilen Sermaye Piyasası Kanunu değişikliği ise kripto varlıklar açısından çığır açıcı bir gelişme olmuştur. Bu değişiklikle kripto varlıklar menkul kıymet statüsü kazanmış ve Sermaye Piyasası Kurulu (SPK) denetimine tabi hale gelmiştir. Bu düzenleme, kripto varlıkların finansal piyasalar içerisindeki konumunu güçlendirmiş ve yatırımcı koruması açısından önemli bir adım teşkil etmiştir.

SPK'nın yetki alanına giren kripto varlık platformları artık SPK lisans zorunluluğu kapsamında faaliyet göstermek durumundadır. Bu lisanslama süreci, piyasada faaliyet gösteren platformların belirli standartları karşılamasını ve düzenli denetimden geçmesini sağlamaktadır. Lisanslama zorunluluğu, özellikle Thodex ve Vebitcoin gibi skandalların yaşandığı bir ortamda yatırımcı güvenliğinin artırılması açısından kritik önem taşımaktadır.

Hazine ve Maliye Bakanlığı da 2021 yılında Vergi Usul Kanunu Genel Tebliği ile kripto varlık hizmet sağlayıcılarını bildirim zorunluluğuna tabi tutmuştur. Bu düzenleme, vergi uyumunun sağlanması ve mali idarenin kripto para işlemlerini takip edebilmesi açısından önemli bir araç haline gelmiştir.

MASAK Bildirimleri

Mali Suçları Araştırma Kurulu (MASAK), kripto para işlemlerinin şeffaflığının sağlanması ve kara para aklamanın önlenmesi amacıyla önemli düzenlemeler yapmıştır. MASAK tarafından belirlenen 15.000 TL eşik tutarı, kripto para işlemlerinin bildirim zorunluluğu açısından kritik bir sınır oluşturmaktadır.

Bu eşik tutarın üzerindeki tüm kripto para işlemleri, ilgili platformlar tarafından MASAK'a bildirilmek zorundadır. Bu bildirim sistemi, şüpheli işlemlerin tespit edilmesi ve finansal suçların önlenmesi açısından önemli bir denetim mekanizması sağlamaktadır.

MASAK'ın kripto para alanındaki düzenlemeleri, uluslararası standartlarla uyumlu olarak hazırlanmıştır. Finansal Eylem Görev Gücü (FATF) tarafından belirlenen kripto varlık hizmet sağlayıcılarına yönelik rehber ilkeler doğrultusunda, Türkiye'deki platformların da benzer yükümlülükleri yerine getirmesi sağlanmıştır.

Bildirim yükümlülüğü kapsamında, kripto para borsaları müşterilerinin kimlik bilgilerini doğrulamak, işlem kayıtlarını tutmak ve belirli eşik değerlerin üzerindeki işlemleri raporlamakla yükümlüdür. Bu süreç, "Müşteriyi Tanı (KYC)" ve "Kara Para Aklamayla Mücadele (AML)" prosedürlerinin kripto para sektöründe de etkin şekilde uygulanmasını sağlamaktadır.

MASAK'ın düzenlemeleri aynı zamanda kripto para platformlarının risk değerlendirmesi yapmasını ve şüpheli işlem tespiti için gerekli sistemleri kurmasını zorunlu kılmaktadır. Bu kapsamda platformlar, müşterilerinin işlem profillerini analiz etmek ve olağandışı hareketleri tespit etmek için gelişmiş teknolojik altyapılar kurmak durumundadır.

Yasal düzenlemelerin bu şekilde çok boyutlu olarak gelişmesi, Türkiye'deki kripto para piyasasının daha güvenli ve şeffaf bir yapıya kavuşmasına katkı sağlamaktadır. TCMB, SPK ve MASAK'ın koordineli çalışmaları, hem yatırımcı korumasını güçlendirmekte hem de vergisel uyumun sağlanmasında önemli rol oynamaktadır.

Gerçek Kişiler İçin Vergilendirme Kategorileri

Türkiye'de gerçek kişilerin kripto para alım-satımından elde ettikleri kazançların vergilendirilmesi konusu, mevcut yasal düzenlemeler çerçevesinde üç farklı kategori altında değerlendirilmektedir. Bu kategorilerin belirlenmesinde işlem sıklığı, süreklilik ve ticari amaç gibi faktörler belirleyici rol oynamaktadır.

Değer Artış Kazancı

Kripto varlıkların menkul kıymet olarak değerlendirilmesi durumunda, bu varlıklardan elde edilen kazançlar Gelir Vergisi Kanunu kapsamında değer artış kazancı olarak kabul edilmektedir. 2024 yılında Sermaye Piyasası Kanunu'nda yapılan değişiklikle kripto varlıkların menkul kıymet statüsü kazanması, bu vergilendirme kategorisinin önemini artırmıştır.

Değer artış kazancı kapsamında vergilendirilecek işlemler için belirli istisna sınırları bulunmaktadır. Bu sınırları aşan kazançlar Gelir Vergisi'ne tabi olmakta ve beyan edilmesi gerekmektedir. Vergi Konseyi'nin 2022 raporunda, kripto varlıkların "dijital varlık" şeklinde yeni bir çatı kavram olarak tanımlanması ve Gelir Vergisi Kanunu'na 8. gelir unsuru olarak "Dijital Varlık İratları" eklenmesi önerilmektedir.

Bu kategori altında vergilendirilen kazançlar için:

  • Alım-satım tarihleri arasındaki süre önem taşımaktadır
  • Elde tutma süresi vergi oranını etkileyebilmektedir
  • İstisna sınırları yıllık bazda hesaplanmaktadır
  • Beyanname verme yükümlülüğü doğabilmektedir

Ticari Kazanç

Sürekli alım-satım yapılması halinde kripto para işlemleri ticari faaliyet kapsamında değerlendirilebilmektedir. Bu durumda elde edilen kazançlar ticari kazanç olarak kabul edilerek hem Gelir Vergisi hem de KDV uygulaması söz konusu olmaktadır.

Ticari kazanç kategorisinin belirlenmesinde dikkate alınan kriterler:

  • İşlem sıklığının yüksek olması
  • Düzenli ve sistematik alım-satım faaliyeti
  • Ticari amaçla hareket edilmesi
  • Profesyonel yaklaşım sergilenmesi

EY'ın değerlendirmesine göre, platformların kripto varlık alım-satım aracılığından elde ettikleri kazançlar katma değer vergisine tabi olmaktadır. Ancak sermaye piyasası kurumları arasında sayılmaları nedeniyle banka ve sigorta muameleleri vergisine (BSMV) tabi olmaları önerilmektedir.

Ticari kazanç kapsamında vergilendirilen kişiler için:

  • Düzenli defter tutma yükümlülüğü bulunmaktadır
  • KDV mükellefi olma durumu söz konusudur
  • Aylık beyanname verme zorunluluğu doğabilir
  • Stopaj ve tevkifat uygulamaları geçerli olabilir

Arızi Kazanç

Tek seferlik veya düzensiz işlemler yapan gerçek kişilerin kripto para alım-satımından elde ettikleri kazançlar arızi kazanç olarak değerlendirilebilmektedir. Bu kategori, ticari amaç taşımayan ve süreklilik arz etmeyen işlemler için geçerlidir.

Arızi kazanç kapsamında değerlendirilen işlemler:

  • Rastlantısal ve düzensiz alım-satımlar
  • Ticari amaç taşımayan işlemler
  • Kısa vadeli spekülasyon amaçlı alım-satımlar
  • Tek seferlik büyük miktarlı işlemler

Vergi Konseyi raporunda, kambiyo gider vergisi benzeri vergileme veya GVK geçici 67. madde kapsamına alma alternatiflerinin değerlendirilebileceği belirtilmektedir. Bu yaklaşım, vergiye uyumu kolay ve maliyeti az olacak şekilde tasarlanması açısından önem taşımaktadır.

Arızi kazanç vergilendirilmesinde:

  • Beyan usulü vergilendirme uygulanmaktadır
  • Belirli eşik değerler söz konusu olabilir
  • İşlem vergisi alternatifi geçiş dönemi için değerlendirilebilir
  • Stopaj kesintisi uygulaması gelecekte gelebilir

Vergilendirme Kategorilerinin Belirlenmesinde Dikkat Edilecek Hususlar

Gerçek kişilerin hangi vergilendirme kategorisine tabi olacağının belirlenmesinde objektif kriterler kullanılması gerekmektedir. Bu kriterler arasında işlem hacmi, sıklığı, süreklilik ve ticari amaç ön plana çıkmaktadır.

Almanya'daki Nürnberg Vergi Mahkemesi'nin 22 Ocak 2025 tarihli kararında (Az. 3 K 760/22) belirtildiği üzere, kripto paraların "diğer ekonomik varlıklar" olarak kabul edilmesi ve bir yıllık spekülasyon süresi içinde gelir vergisine tabi olması, uluslararası uygulamalar açısından referans teşkil etmektedir.

Türkiye'de de benzer şekilde, kripto varlıkların AB ülkelerinde olduğu gibi KDV'den istisna olması önemli görülmektedir. Bu durum, Türkiye'deki ihraçların AB ülkelerine kaymaması için gerekli bir adım olarak değerlendirilmektedir.

Tüzel Kişiler ve Gelecek Beklentileri

Kurumlar Vergisi Uygulaması

Tüzel kişilerin kripto varlık alım-satımından elde ettikleri kazançlar, mevcut vergi mevzuatı çerçevesinde Kurumlar Vergisi'ne tabi tutulmaktadır. Şirketlerin kripto para işlemlerinden doğan gelirler, ticari kazanç kapsamında değerlendirilerek %30 oranında kurumlar vergisi ile vergilendirilmektedir.

Kurumlar vergisi mükellefi olan şirketlerin kripto varlık işlemleri, genel muhasebe ilkeleri çerçevesinde kayıt altına alınmalıdır. Bu kapsamda kripto varlıkların bilançoda gösterilmesi, değerleme esasları ve amortisman uygulamaları gibi konular önem kazanmaktadır. Özellikle kripto varlıkların gayrimaddi varlık olarak sınıflandırılması durumunda, bu varlıkların bilanço değeri ve değer düşüklüğü karşılıkları konularında dikkatli davranılması gerekmektedir.

Borsa içi işlemlerde KDV doğmayabilirken, borsa dışı işlemlerde KDV yükümlülüğü bulunabilmektedir. Ancak bu konuda henüz net bir düzenleme bulunmaması, tüzel kişiler açısından belirsizlik yaratmaktadır. EY'ın değerlendirmesine göre, platformların SPK yetkilendirmesi sonrası elde edecekleri kazançlar için Kurumlar Vergisi Kanunu'nun 32. maddesi gereğince %30 oranında kurumlar vergisi ödeyeceklerdir.

Vergi Usul Kanunu'nun geçici 33. maddesi nedeniyle bu kurumlar enflasyon düzeltmesi yapamayacaklardır. Bu durum, özellikle yüksek enflasyon dönemlerinde tüzel kişiler açısından ek vergi yükü oluşturabilmektedir.

Beklenen Düzenlemeler

Türkiye'de kripto para piyasasının gelişimi ve vergisel düzenlemelerin netleştirilmesi amacıyla gelecek dönemde önemli değişiklikler beklenmektedir. Bu değişiklikler hem vergi toplama etkinliğini artırmayı hem de piyasada faaliyet gösteren aktörlerin hukuki güvenliğini sağlamayı hedeflemektedir.

İşlem vergisi uygulaması, gelecekte kripto para alım-satımına getirilmesi beklenen en önemli düzenlemelerden biridir. Bu vergi türü, her işlem bazında belirli bir oran veya sabit tutar üzerinden tahsil edilebilecek ve vergi toplama sürecini kolaylaştıracaktır. Kambiyo gider vergisi benzeri bir vergileme modeli veya Gelir Vergisi Kanunu geçici 67. madde kapsamına alma seçenekleri değerlendirilmektedir.

Stopaj vergisi uygulaması da kripto para işlemlerinde kaynakta kesinti yapılması yönündeki önemli beklentilerden biridir. Bu sistem, özellikle kripto para borsalarının aracılık ettiği işlemlerde vergi tahsilini otomatikleştirerek hem mükelleflerin beyan yükümlülüklerini azaltacak hem de vergi kaybını önleyecektir.

Özel vergi beyannamesi yükümlülüğü getirilmesi de gündemde olan konulardan biridir. Bu düzenleme ile kripto para işlemi yapan mükelleflerin özel bir beyanname ile işlemlerini bildirmeleri sağlanabilecektir. Bu sayede mali idarenin denetim kapasitesi artırılırken, mükelleflerin vergisel yükümlülüklerini yerine getirmeleri kolaylaştırılacaktır.

Kripto varlıkların resmen menkul kıymet veya emtia olarak sınıflandırılması da beklenen düzenlemeler arasında yer almaktadır. Bu sınıflandırma, vergisel muamelenin netleştirilmesi açısından kritik önem taşımaktadır.

BSMV (Banka ve Sigorta Muameleleri Vergisi) kapsamının genişletilmesi de önerilen düzenlemeler arasındadır. EY'ın değerlendirmesine göre, platformların BSMV kapsamına alınması ve BSMV oranının bankalar gibi %5 olarak belirlenmesi önerilmektedir.

KDV istisnası konusunda da önemli gelişmeler beklenmektedir. AB ülkelerinde olduğu gibi kripto varlıkların KDV'den istisna edilmesi, Türkiye'deki ihraçların AB ülkelerine kaymaması için gerekli görülmektedir.

Bu düzenlemeler, 16 Haziran 2025'te TBMM'ye sunulan Türk Parasının Kıymetini Koruma Hakkında Kanun ve Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi'ne kripto vergi düzenlemeleri olarak eklenebilir veya genel kurulda verilen önerilerle kanun teklifinin kapsamına alınabilir.

Sonuç olarak, Türkiye'de kripto para piyasasının 106.9 milyar dolarlık işlem hacmine ulaşması ve dünya genelinde 4. sıraya yerleşmesi, bu alandaki vergisel düzenlemelerin aciliyetini ortaya koymaktadır. Thodex ve Vebitcoin gibi büyük skandalların yaşandığı bir ortamda, hem yatırımcı güvenliğini sağlayacak hem de vergi adaletini tesis edecek kapsamlı düzenlemelere ihtiyaç bulunmaktadır. Gelecek dönemde beklenen işlem vergisi, stopaj uygulaması ve özel beyanname yükümlülüğü gibi düzenlemeler, Türkiye'nin kripto para alanında hem güvenli hem de vergisel açıdan etkin bir ekosistem kurmasına katkı sağlayacaktır.

Yazar Görseli
Müellif

Av. Ali Haydar GÜLEÇ

Güleç Hukuk Bürosu'nda 9 yıldır yöneticilik ve avukatlık yapmaktadır.