Tenkis Davası ile Muris Muvazaası Arasındaki Fark Nedir?

Tenkis Davası ile Muris Muvazaası Arasındaki Fark Nedir?

Miras hukukunda mirasçıların haklarını korumak için kullanılan tenkis davası ve muris muvazaası davası arasındaki temel farkları öğrenmek istiyorsanız doğru yerdesiniz. Bu iki dava türünün hangi durumlarda açılabileceği, kimler tarafından açılabileceği ve hukuki sonuçları hakkında detaylı bilgi edinin.

Tenkis Davasının Tanımı ve Özellikleri

Tenkis davası, Türk miras hukukunun en önemli koruma mekanizmalarından biridir. Bu dava türü, saklı paylı mirasçıların miras bırakanın tasarrufları nedeniyle zarar gören haklarını korumak amacıyla geliştirilmiş yenilik doğurucu bir davadır. Miras bırakan kişinin ölüme bağlı veya sağlar arası tasarrufları sonucunda saklı pay sahiplerinin hakları zedelendiğinde gündeme gelen bu hukuki yol, mirasçılar arasındaki adaleti sağlamaya yöneliktir.

Saklı Pay Kavramı

Saklı pay, Türk Medeni Kanunu'nun TMK m.506 hükmünde düzenlenen ve belirli mirasçı gruplarına tanınan vazgeçilemez miras hakkıdır. Bu kavram, miras bırakanın tasarruf özgürlüğünü sınırlayarak, yakın akrabalarının mirastan tamamen mahrum kalmasını önlemeyi amaçlar.

Saklı paylı mirasçılar ve oranları şu şekildedir:

  • Altsoy (çocuklar ve torunlar): Yasal miras paylarının yarısı
  • Ana ve baba: Her biri için yasal miras payının dörtte biri
  • Sağ kalan eş: Hangi zümre ile birlikte mirasçı olduğuna göre değişen oranlarda

Sağ kalan eşin saklı payı, altsoy veya ana baba zümresiyle birlikte mirasçı olması durumunda yasal miras payının tamamı, diğer hallerde ise dörtte üçü kadardır. Bu düzenleme, aile birliğinin korunması ve mirasçılar arasındaki dengenin sağlanması amacını taşır.

Tenkis Davasının Amacı

Tenkis davasının temel amacı, saklı payların korunması ve miras bırakanın bu payları zedeleyici tasarruflarının etkisiz hale getirilmesidir. Miras bırakan, saklı paylar düşüldükten sonra kalan tasarruf nisabı üzerinde serbestçe hareket edebilir, ancak saklı payları ihlal eden tasarrufları tenkise tabidir.

TMK m.565 hükmüne göre tenkise tabi sağlararası kazandırmalar şunlardır:

  • Mirasçılık sıfatını kaybeden yasal mirasçıya yapılan kazandırmalar
  • Altsoyuna geri verilmemek kaydıyla yapılan malvarlığı devri
  • Miras haklarının ölümden önce tasfiyesi maksadıyla yapılan kazandırmalar
  • Serbestçe dönme hakkı saklı tutulmayan bağışlamalar
  • Ölümden önceki bir yıl içindeki hediyeler dışındaki bağışlamalar
  • Saklı pay kurallarını etkisiz kılmak amacıyla yapılan kazandırmalar

Tenkis işlemi TMK m.570 uyarınca belirli bir sıra takip eder. Öncelikle ölüme bağlı tasarruflardan orantılı olarak, ardından sağlararası tasarruflardan en yeni tarihliden eskiye doğru tenkis yapılır. Bu sistemli yaklaşım, adaletli bir dağılım sağlamayı hedefler.

Dava Açma Yetkisi

Tenkis davasını açma yetkisi yalnızca saklı paylı mirasçılara aittir. Bu sınırlama, davanın amacı ve niteliği ile doğrudan bağlantılıdır. Saklı payı bulunmayan mirasçılar, yasal miras payları zedelense bile tenkis davası açamazlar.

Dava açma yetkisine sahip kişiler şunlardır:

  • Altsoy mirasçıları (çocuklar, torunlar ve bunların altsoyları)
  • Ana ve baba (her ikisi de ayrı ayrı dava açabilir)
  • Sağ kalan eş (saklı payı bulunan hallerde)

TMK m.571 hükmü, tenkis davasının zamanaşımı sürelerini düzenler. Saklı pay sahibi mirasçılar, haklarının zedelendiğini öğrendikleri tarihten itibaren bir yıl içinde dava açmalıdır. Ayrıca, her halükarda miras bırakanın ölümünden veya vasiyetnamenin açılmasından itibaren on yıl geçmekle dava açma hakkı düşer.

Bu süre sınırlaması, hukuki güvenlik ve istikrar ilkelerinin bir gereğidir. Mirasçıların haklarını korurken, aynı zamanda hukuki ilişkilerin belirsizlik içinde kalmasını önler.

Tenkis davası aynı zamanda defi şeklinde de ileri sürülebilir. Bu durum, davanın esnek yapısını gösterir ve mirasçılara farklı hukuki stratejiler geliştirme imkanı tanır. Özellikle miras paylaşımı davalarında bu özellik sıklıkla kullanılmaktadır.

Muris Muvazaası Davasının Tanımı ve Unsurları

Muris muvazaası davası, miras hukukunda mirasçıların haklarını korumak amacıyla geliştirilmiş önemli bir hukuki müessesedir. Bu dava türü, miras bırakanın mirasçılarını miras haklarından mahrum bırakmak amacıyla gerçekte bağışlama niyetiyle yaptığı işlemleri satış gibi göstermesi durumunda açılan bir davadır. Mirastan mal kaçırma davası olarak da bilinen bu hukuki yol, mirasçıların mağdur edilmesini önlemek için önemli bir koruma mekanizması sağlar.

Muvazaa Kavramı

Muvazaa, hukuki işlemlerde tarafların gerçek iradelerini gizleyerek, üçüncü kişileri aldatmak amacıyla farklı bir görünüm sergilemesi anlamına gelir. Muris muvazaası özelinde ise, miras bırakanın mirasçılarını aldatma amacıyla gerçek niyetini gizlemesi söz konusudur.

Muvazaalı işlemlerde iki tür sözleşme bulunur:

  • Görünürdeki sözleşme: Tapuda kayıtlı olan ve genellikle satış olarak görünen işlem
  • Gizli sözleşme: Taraflar arasındaki gerçek anlaşma, çoğunlukla bağışlama niteliğinde

Miras bırakan, malvarlığını mirasçılarından kaçırmak için bu yöntemi kullanarak, görünürde satış yapmış gibi davranır ancak gerçekte bağışlama yapmış olur. Bu durumda mirasçıların miras hakları ciddi şekilde zarar görür ve hukuki koruma ihtiyacı doğar.

Davanın Hukuki Dayanağı

Muris muvazaası davası, 01.04.1974 tarihli 1/2 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı ile Türk hukuk sistemine kazandırılmıştır. Bu karar, Yargıtay'ın konuya ilişkin farklı yaklaşımlarını birleştirerek, muris muvazaası davalarının hukuki temelini oluşturmuştur.

Davanın temel hukuki dayanağı BK m.18 hükmüdür. Bu madde, muvazaa nedeniyle yapılan işlemlerin iptalini düzenlemektedir. Yargıtay'ın yerleşik içtihatlarına göre, muvazaanın varlığının kanıtlanması halinde muvazaaya dayanan işlem tamamen iptal edilebilir.

Yargıtay HGK E.2018/19-1013, K.2021/105 sayılı kararında belirtildiği üzere, mirasçılar muvazaalı işlemin hükümsüzlüğü talebiyle açacakları davayı üçüncü kişi sıfatıyla her türlü delille ispatlayabilirler. Bu karar, ispat yükünün ağır olmadığını ve mirasçıların lehine önemli bir kolaylık sağladığını göstermektedir.

Muvazaanın Unsurları

Muris muvazaasının hukuki olarak kabul edilebilmesi için belirli unsurların bir arada bulunması gerekir. Bu unsurlar şunlardır:

Görünürdeki Sözleşme Unsuru: Tapuda kayıtlı olan ve resmi olarak satış işlemi gibi görünen sözleşmedir. Bu sözleşme, üçüncü kişilere karşı hukuki görünüm yaratır ancak tarafların gerçek iradesini yansıtmaz.

Muvazaa Sözleşmesi: Taraflar arasındaki gizli anlaşmadır. Bu anlaşma ile taraflar, görünürdeki sözleşmenin gerçek niyetlerini yansıtmadığını kabul ederler. Genellikle yazılı olmayan bu anlaşma, davacı tarafından çeşitli delillerle ispatlanmaya çalışılır.

Mirasçıları Aldatma Amacı: Miras bırakanın, mirasçılarını miras haklarından mahrum bırakma niyeti bulunmalıdır. Bu amaç, muvazaanın temel motivasyonunu oluşturur ve davanın kabulü için kritik öneme sahiptir.

Gizli İşlem (Gerçek Niyet): Miras bırakanın gerçek niyeti olan bağışlama işlemidir. Satış görünümü altında yapılan işlemin aslında karşılıksız bir kazandırma olduğu ortaya konulmalıdır.

Muvazaanın varlığını gösteren önemli belirtiler arasında şunlar yer alır:

  • Bedelsiz veya piyasa değerinin çok altında bedelli devirler
  • Miras bırakanın ekonomik durumu ile uyumsuz işlemler
  • Taraflar arasındaki yakın aile ilişkisi
  • Miras bırakanın yaşı ve sağlık durumu
  • Satış bedelinin ödenmediği veya sembolik olduğu durumlar
  • İşlem sonrası malın kullanımının miras bırakanda kalması

Bu unsurların tamamının bir arada bulunması durumunda, muris muvazaası davası açılabilir ve mahkeme tarafından muvazaalı işlemin iptali kararı verilebilir. Muvazaanın kanıtlanması halinde tapu kaydı tamamen iptal edilerek, malvarlığı terekeye geri döner ve mirasçıların hakları korunmuş olur.

Dava Açma Yetkisi ve Zamanaşımı Farkları

Tenkis davası ve muris muvazaası davası arasındaki en belirgin farklardan biri, dava açma yetkisi ve zamanaşımı süreleri konusundadır. Bu iki hukuki yol, mirasçıların haklarını korumak amacıyla kullanılsa da, hangi mirasçıların bu davaları açabileceği ve ne kadar süre içinde açılması gerektiği konularında önemli ayrımlar bulunmaktadır.

Tenkis Davasında Yetki

Tenkis davası açma yetkisi yalnızca saklı paylı mirasçılara tanınmıştır. Bu durum, davanın temel amacının saklı payların korunması olmasından kaynaklanmaktadır. Türk Medeni Kanunu'na göre saklı paylı mirasçılar şunlardır:

  • Altsoy mirasçıları (çocuklar ve torunlar)
  • Ana ve baba
  • Sağ kalan eş

Bu mirasçılar, miras bırakanın yaptığı tasarruflar nedeniyle saklı paylarının zedelendiğini düşündüklerinde tenkis davası açabilirler. Saklı payı bulunmayan mirasçılar ise bu davayı açma hakkına sahip değildir. Örneğin, kardeşler veya diğer yan akrabalar saklı paylı mirasçı olmadıkları için tenkis davası açamazlar.

Tenkis davasının açılabilmesi için mirasçının saklı payının gerçekten zedelenmiş olması gerekmektedir. Sadece saklı paylı mirasçı olmak yeterli değildir; aynı zamanda miras bırakanın tasarrufları nedeniyle bu payın ihlal edildiğinin de kanıtlanması gerekir.

Muris Muvazaasında Yetki

Muris muvazaası davası açma yetkisi tüm mirasçılara tanınmıştır. Bu davayı açabilecek kişiler şunlardır:

  • Saklı paylı mirasçılar (eş, altsoy, ana-baba)
  • Saklı payı bulunmayan mirasçılar (kardeşler, yan akrabalar)
  • Tereke temsilcisi

Muris muvazaası davasının temel amacı, miras bırakanın hileli tasarruflarını ortaya çıkarmak ve muvazaalı işlemleri geçersiz kılmak olduğu için, miras hakkı çiğnenen tüm mirasçılar bu davayı açabilir. Ancak mirası reddeden, miras hakkından feragat eden ve mirasçılıktan çıkarılan kişiler bu davayı açma hakkına sahip değildir.

Bu geniş yetki kapsamı, muris muvazaası davasının miras bırakanın tüm mirasçıları aldatma amacıyla yaptığı işlemleri hedef almasından kaynaklanmaktadır.

Zamanaşımı Süreleri

İki dava türü arasındaki en kritik farklardan biri zamanaşımı süreleri konusundadır.

Tenkis Davasında Zamanaşımı:

TMK madde 571'e göre tenkis davası süreye bağlı bir davadır. Bu süre iki şekilde hesaplanır:

  • 1 yıl süre: Saklı pay sahibi mirasçıların haklarının zedelendiğini öğrendikleri tarihten itibaren
  • 10 yıl süre: Her halükarda vasiyetnamenin veya mirasın açılması tarihinden itibaren

Bu sürelerin geçmesi halinde tenkis davası açma hakkı hak düşürücü süre nedeniyle sona erer. Özellikle 1 yıllık süre oldukça kısa olduğu için, mirasçıların haklarının zedelendiğini öğrenir öğrenmez hukuki süreci başlatmaları kritik önem taşır.

Muris Muvazaası Davasında Zamanaşımı:

Muris muvazaası davası ayni hakka ilişkin olduğu için herhangi bir zamanaşımı veya hak düşürücü süreye tabi değildir. Bu dava miras bırakanın ölümünden sonra her zaman açılabilir. Ancak miras bırakan hayatta iken bu dava açılamaz.

Bu durum, muvazaalı işlemlerin hükümsüzlüğünün zamanaşımına uğramamasından kaynaklanmaktadır. Yargıtay'ın yerleşik içtihatlarına göre, muvazaa nedeniyle hükümsüz olan işlemler zaman geçmesiyle geçerli hale gelmez.

Pratik Sonuçlar:

Bu zamanaşımı farkı, dava stratejisi açısından önemli sonuçlar doğurur. Tenkis davası için süre sınırlaması bulunduğu için mirasçılar acil hareket etmek zorundayken, muris muvazaası davası için böyle bir aciliyet bulunmamaktadır. Ancak delillerin kaybolması ve tanıkların ölümü gibi faktörler nedeniyle muris muvazaası davasının da mümkün olan en kısa sürede açılması önerilmektedir.

Bu farklılıklar, mirasçıların hangi hukuki yolu seçeceklerine karar verirken dikkatlice değerlendirmeleri gereken önemli kriterlerdir.

Yetkili Mahkeme ve Davaların Birlikte Açılması

Tenkis davası ve muris muvazaası davalarının hangi mahkemelerde açılacağı ve bu davaların birlikte yürütülmesi konusu, miras hukuku uygulamasında önemli bir yer tutar. Her iki dava türü için farklı yetki kuralları bulunmakta olup, davaların kademeli olarak açılması durumunda özel prosedürler uygulanmaktadır.

Yetkili Mahkemeler

Tenkis davası için yetkili mahkeme konusu TMK madde 576'da açıkça düzenlenmiştir. Bu maddeye göre tenkis davası, miras bırakanın en son yerleşim yerindeki mahkemede açılmalıdır. Miras bırakanın Türkiye'de yerleşim yeri bulunmaması durumunda ise, taşınmaz malvarlığının bulunduğu yer mahkemesi yetkili kabul edilir.

Muris muvazaası davası için ise farklı bir yetki kuralı geçerlidir. Bu dava türünde yetkili mahkeme, tasarrufa konu taşınmazın bulunduğu yer mahkemesidir. Çünkü muris muvazaası davası esasen tapu iptal ve tescil davası niteliğinde olup, ayni haklara ilişkin bir uyuşmazlık teşkil eder.

Her iki dava türü de Asliye Hukuk Mahkemelerinin görev alanına girmektedir. Dava değerinin yüksek olması durumunda bile, bu davalar ticaret mahkemelerinin görev alanına girmez.

Kademeli Dava Açma

Miras hukuku uygulamasında, aynı tasarruf hakkında hem tenkis hem de muris muvazaası davası açılması mümkündür. Bu durumda kademeli (terditli) dava açma yöntemi kullanılır. İçtihadı Birleştirme Kararı 01.04.1974-1/2 sayılı karara göre, bu iki dava kademeli olarak açıldığında öncelikle muvazaa davası neticeye bağlanır.

Kademeli dava açma prosedürü şu şekilde işler:

  • İlk kademede muvazaalı tapunun iptali talebi araştırılır
  • Muvazaanın varlığı kanıtlanırsa, tasarruf tamamen iptal edilir
  • Muvazaanın kanıtlanamadığı durumda, ikinci kademede tenkis hükümlerine göre soruşturma yapılır
  • Bu durumda sadece saklı payı aşan kısım için tenkis kararı verilir

İçtihadı Birleştirme Kararı 22.05.1987-4/5 sayılı karara göre, tenkis davası kesinleşmeden aynı tasarruf hakkında BK madde 18'e dayalı iptal davası açılabilir. Bu durumda muvazaa davası, tenkis davası için bekletici mesele yapılır. Ancak tenkis davası önceden kesinleşmişse, artık muvazaa davası açma imkanı ortadan kalkar.

Davaların Sonuçları

Tenkis davası ve muris muvazaası davasının sonuçları arasında önemli farklar bulunmaktadır:

Tenkis Davasının Sonuçları:

  • Tasarrufun veya bedelin saklı pay oranında tahsili mümkündür
  • Hüküm sadece saklı payı aşan kısım için kurulur
  • Tasarruf tamamen geçersiz sayılmaz, sadece fazla kısım tenkis edilir
  • Davacı mirasçının miras payı oranında tescil kararı verilir

Muris Muvazaası Davasının Sonuçları:

  • Tapunun tümden iptali talep edilebilir
  • Muvazaanın kanıtlanması durumunda tasarruf tamamen geçersiz sayılır
  • Taşınmaz terekeye geri döner ve tüm mirasçıların miras payı oranında tescili yapılır
  • Tereke temsilcisi tarafından açılan davalarda, tüm mirasçılar lehine tescil kararı verilir

Birlikte Açılan Davaların Avantajları:

  • Hem muvazaa hem de tenkis iddialarının aynı dosyada değerlendirilmesi
  • Dava masraflarının azalması
  • Sürecin daha hızlı sonuçlanma ihtimali
  • Delillerin bir arada değerlendirilmesi imkanı

Muvazaa davası tenkis davasından daha geniş kapsamlı olduğu için, tenkis davası ıslah yoluyla muvazaa davasına dönüştürülemez. Ancak her iki dava kademeli olarak birlikte veya ayrı ayrı açılabilir. Bu durum, mirasçılara stratejik açıdan esneklik sağlamaktadır.

Hukuki Sonuçlar ve Uygulama Farkları

Tenkis davası ve muris muvazaası davası arasındaki en belirgin farklar, bu davaların hukuki sonuçları ve uygulama şekilleri açısından ortaya çıkmaktadır. Her iki dava türü de mirasçıların haklarını korumayı amaçlasa da, elde edilen sonuçlar ve bu sonuçların uygulanma biçimleri önemli ölçüde farklılık göstermektedir.

Tenkis Davasının Sonuçları

Tenkis davası kabul edildiğinde, mahkeme saklı pay oranında tahsil kararı verir. Bu durum, tasarrufun veya bedelin saklı pay oranında istenebilmesi ve hükmün bu oranda kurulması anlamına gelmektedir. Tenkis davasının temel özelliği, yenilik doğurucu bir dava olmasıdır ve bu nedenle mahkeme kararı ile birlikte hukuki durumda değişiklik meydana gelir.

Tenkis davasında mahkeme, saklı payı ihlal eden tasarrufun tamamını iptal etmez. Bunun yerine, sadece saklı payı aşan kısmın tenkis edilmesine karar verir. Örneğin, miras bırakanın 1.000.000 TL değerindeki taşınmazını bağışlaması durumunda ve saklı payın 400.000 TL olması halinde, mahkeme sadece 400.000 TL'lik kısmın tenkis edilmesine hükmeder.

Tenkis davasının sonuçları şunlardır:

  • Kısmi iptal: Tasarrufun tamamı değil, sadece saklı payı ihlal eden kısmı iptal edilir
  • Orantılı hüküm: Mahkeme kararı saklı pay oranında kurulur
  • Bedel tahsili: Tasarruf konusu mal geri alınamıyorsa bedel olarak tahsil edilebilir
  • Sıralı tenkis: TMK madde 570'e göre belirlenen sıraya uygun olarak tenkis yapılır

Muvazaa Davasının Sonuçları

Muris muvazaası davası kabul edildiğinde, muvazaalı işlemin tümden iptali söz konusu olmaktadır. Bu dava türünde mahkeme, görünürdeki sözleşmenin muvazaa nedeniyle geçersizliğini tespit eder ve tapu kaydının tamamen iptaline karar verir.

Muvazaa davasının en önemli özelliği, işlemin tamamen hükümsüz sayılmasıdır. 01.04.1974 tarihli 1/2 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı'na göre, muvazaanın varlığının kanıtlanması halinde muvazaaya dayanan işlem tamamen iptal edilebilir.

Muvazaa davasının sonuçları şunlardır:

  • Tam iptal: Muvazaalı işlemin tamamı geçersiz sayılır
  • Terekeye iade: Mal varlığı terekeye geri döner
  • Tapu iptali: Tapu kaydı tamamen iptal edilir
  • Yeniden tescil: Malvarlığı mirasçıların miras payı oranında tescil edilir

İspat Yükümlülüğü

Her iki dava türünde de ispat yükümlülüğü davacı mirasçıların üzerindedir, ancak ispat edilmesi gereken hususlar farklılık göstermektedir.

Tenkis davasında ispat edilmesi gerekenler:

  • Saklı paylı mirasçı olma sıfatı
  • Saklı payın hesaplanması
  • Tasarrufun saklı payı ihlal ettiğinin gösterilmesi
  • Tenkise tabi tasarrufların belirlenmesi

Tenkis davasında ispat yükü nispeten daha kolaydır çünkü objektif kriterler üzerinden değerlendirme yapılır. Saklı pay hesaplaması matematiksel bir işlem olup, tasarrufların varlığı belgelenebilir niteliktedir.

Muris muvazaası davasında ispat edilmesi gerekenler:

  • Görünürdeki sözleşmenin varlığı
  • Taraflar arasındaki gizli anlaşma
  • Mirasçıları aldatma amacının bulunması
  • Gerçek niyetin bağışlama olduğu

Yargıtay Hukuk Genel Kurulu'nun 18.2.2021 tarihli E.2018/19-1013, K.2021/105 sayılı kararına göre, mirasçılar muvazaalı işlemin hükümsüzlüğü talebiyle açacakları davayı üçüncü kişi sıfatıyla her türlü delille ispatlayabilirler. Bu durum, ispat yükünün ağır olmadığını göstermektedir.

Muvazaanın ispatında mahkemeler şu kriterleri değerlendirir:

  • Miras bırakanın ve lehine işlem yapılan kişinin mali durumu
  • Aile içi sosyal ve beşeri ilişkiler
  • Yörenin gelenekleri
  • Satış bedeli ile gerçek değer arasındaki fark
  • Miras bırakanın sözleşmeyi yapmakta haklı nedeninin bulunup bulunmadığı

Sonuç olarak, tenkis davası ve muris muvazaası davası, miras hukukunda mirasçıların haklarını korumak için kullanılan iki farklı hukuki yol olmakla birlikte, hukuki sonuçları ve uygulama şekilleri açısından önemli farklılıklar taşımaktadır. Tenkis davası saklı payların korunmasına odaklanırken kısmi iptal sonucu doğurur, muris muvazaası davası ise hileli işlemlerin tamamen ortadan kaldırılmasını amaçlar. Her iki dava türünün de kendine özgü ispat yükümlülükleri bulunmakta olup, somut olayın özelliklerine göre hangi dava yolunun seçileceği belirlenmelidir. Miras hukuku alanında uzman hukuki danışmanlık alınması, doğru dava stratejisinin belirlenmesi ve başarılı sonuç elde edilmesi açısından büyük önem taşımaktadır.

Yazar Görseli
Müellif

Av. Ali Haydar GÜLEÇ

Güleç Hukuk Bürosu'nda 9 yıldır yöneticilik ve avukatlık yapmaktadır.