
Tenkis Davası ile Muris Muvazaası Arasındaki Fark Nedir?
Miras hukukunda karşılaşılan en önemli sorunlardan biri, miras bırakanın mirasçıların haklarını zedeleyici tasarruflarıdır. Bu durumda mirasçılar haklarını korumak için tenkis davası veya muris muvazaası davası açabilirler. Her iki dava türü de farklı hukuki temellere dayanır ve farklı sonuçlar doğurur. Bu makalede tenkis davası ile muris muvazaası arasındaki temel farkları, dava açma koşullarını ve hukuki sonuçlarını detaylı olarak inceleyeceğiz.
Tenkis Davasının Tanımı ve Hukuki Dayanağı
Tenkis davası, miras hukukunun en önemli koruyucu mekanizmalarından biri olarak saklı paylı mirasçıların haklarını güvence altına alan yenilik doğurucu bir davadır. Bu dava türü, miras bırakanın yaptığı tasarruflar nedeniyle saklı pay sahibi mirasçıların miras haklarının zedelenmesi durumunda gündeme gelir ve mirasçılara hukuki bir çare sağlar.
Tenkis davasının temel amacı, miras bırakanın serbestçe tasarruf edebileceği kısmı aşan ve saklı payları ihlal eden tasarruflarının etkisiz hale getirilmesidir. Bu dava, hem ölüme bağlı tasarruflara hem de sağlar arası geçerli tasarruflara karşı açılabilir ve sadece saklı pay sahibi mirasçılar tarafından kullanılabilir.
Tenkis Davasının Unsurları
Tenkis davasının açılabilmesi için belirli unsurların bir arada bulunması gerekir. Bu unsurlar, davanın hukuki temelini oluşturur ve mahkemenin değerlendirme yapabilmesi için zorunludur.
Birinci unsur, davacının saklı pay sahibi mirasçı olmasıdır. Türk Medeni Kanunu'na göre saklı pay sahibi mirasçılar; miras bırakanın eşi, altsoyları (çocukları ve torunları) ile ana ve babasıdır. Bu kişiler dışındaki mirasçılar tenkis davası açma hakkına sahip değildir.
İkinci unsur, miras bırakanın yaptığı tasarrufların saklı payları ihlal etmesidir. Miras bırakan, kanunun kendisine tanıdığı tasarruf serbestisi çerçevesinde hareket edebilir, ancak bu serbestlik saklı paylarla sınırlıdır. Saklı payları aşan tasarruflar tenkise tabi tutulabilir.
Üçüncü unsur, tasarrufun geçerli olmasıdır. Tenkis davası, geçersiz tasarruflara karşı değil, geçerli ancak saklı payları ihlal eden tasarruflara karşı açılır. Geçersiz tasarruflar için ayrı hukuki yollar mevcuttur.
Saklı Pay Kavramı
Saklı pay, TMK madde 506'da düzenlenen ve belirli mirasçıların miras bırakanın tasarruf serbestisine karşı korunan asgari miras paylarıdır. Bu kavram, miras hukukunun temel ilkelerinden biri olan aile bağlarının korunması amacına hizmet eder.
Altsoyun saklı payı, yasal miras payının yarısı kadardır. Örneğin, miras bırakanın bir çocuğu varsa yasal miras payı tüm tereke olduğundan, saklı payı terekenindir. İki çocuk varsa her birinin yasal miras payı 1/2 olduğundan, saklı payları 1/4'er olur.
Ana ve babanın saklı payı, her biri için yasal miras payının dörtte biri kadardır. Ana ve baba birlikte mirasçı olduklarında, her birinin yasal miras payı 1/2 olduğundan saklı payları 1/8'er olur.
Eşin saklı payı ise hangi zümre ile birlikte mirasçı olduğuna göre değişir. Sağ kalan eş altsoy veya ana baba zümresiyle birlikte mirasçı olmuşsa saklı payı yasal miras payının tamamıdır. Diğer hallerde ise yasal miras payının dörtte üçü kadar saklı paya sahiptir.
Tenkise Tabi Tasarruflar
TMK madde 565, tenkise tabi sağlararası kazandırmaları detaylı olarak düzenler. Bu düzenleme, hangi tasarrufların tenkis kapsamında değerlendirileceğini belirler ve hukuki güvenlik sağlar.
Tenkise tabi tasarruflar arasında mirasçılık sıfatını kaybeden yasal mirasçıya yapılan kazandırmalar yer alır. Miras bırakanın bir mirasçıyı mirasçılıktan çıkarması durumunda, daha önce o kişiye yaptığı kazandırmalar tenkis hesabına dahil edilir.
Altsoyuna geri verilmemek kaydıyla yapılan malvarlığı devri de tenkise tabidir. Bu durum, genellikle miras bırakanın malvarlığını bir çocuğuna devretmesi ancak diğer çocuklarına geçmemesi için şart koyması halinde ortaya çıkar.
Miras haklarının ölümden önce tasfiyesi maksadıyla yapılan kazandırmalar da tenkis kapsamındadır. Bu tür kazandırmalar, miras bırakanın mirasçılarına miras paylarını önceden vermesi anlamına gelir ve diğer mirasçıların haklarını etkileyebilir.
Serbestçe dönme hakkı saklı tutulmayan bağışlamalar ve ölümden önceki bir yıl içindeki hediyeler dışındaki bağışlamalar da tenkise tabi tasarruflar arasında sayılır. Bu düzenleme, miras bırakanın ölüme yakın dönemde yaptığı tasarrufları kontrol altına alır.
Son olarak, saklı pay kurallarını etkisiz kılmak amacıyla yapılan kazandırmalar da tenkis kapsamında değerlendirilir. Bu hüküm, miras bırakanın saklı pay kurallarını dolanmaya yönelik girişimlerini engeller.
TMK madde 570, tenkis sırasını belirler ve bu sıra, hangi tasarrufların öncelikle tenkise tabi tutulacağını gösterir. Öncelikle ölüme bağlı tasarruflardan orantılı olarak, sonra sağlararası tasarruflardan en yeni tarihliden eskiye doğru tenkis yapılır.
TMK madde 571 ise tenkis davasının zamanaşımı sürelerini düzenler. Saklı pay sahibi mirasçılar, haklarının zedelendiğini öğrendikleri tarihten itibaren bir yıl içinde ve her halükarda vasiyetnamenin veya mirasın açılması tarihinden itibaren on yıl içinde dava açmalıdır.
Muris Muvazaası Davasının Tanımı ve Hukuki Dayanağı
Muris muvazaası davası, miras hukukunda mirasçıların haklarını korumak amacıyla geliştirilmiş önemli bir hukuki müessesedir. 01.04.1974 tarihli 1/2 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı ile Türk hukuk sistemine kazandırılan bu dava türü, miras bırakanın mirasçılarını miras haklarından mahrum bırakmak amacıyla gerçekte bağışlama niyetiyle yaptığı işlemleri satış gibi göstermesi durumunda açılmaktadır.
Mirastan mal kaçırma davası olarak da bilinen muris muvazaası, miras bırakanın mirasçılarını aldatma amacıyla yaptığı hileli işlemlerin geçersizliğinin tespiti ve buna dayalı olarak tapu kaydının iptali ile tescil talebini içermektedir. Bu dava türünde, resmiyette satış gibi gösterilen tasarrufun muvazaa nedeniyle geçersizliğinin belirlenmesi ve malvarlığının terekeye geri döndürülmesi amaçlanmaktadır.
Muvazaanın Unsurları
Muris muvazaasının hukuki açıdan geçerli sayılabilmesi için belirli unsurların bir arada bulunması gerekmektedir. Bu unsurlar şunlardır:
Görünürdeki sözleşme, tapuda yapılan satış işlemi olarak karşımıza çıkmaktadır. Bu işlem resmi kayıtlarda satış gibi görünmekte ancak gerçek niyeti yansıtmamaktadır. Muvazaa sözleşmesi ise taraflar arasındaki gizli anlaşmayı ifade etmektedir. Bu anlaşma ile gerçek niyet olan bağışlama işlemi gizlenmektedir.
Mirasçıları aldatma amacı, muris muvazaasının en önemli unsurlarından biridir. Miras bırakan, mirasçılarını miras haklarından yoksun bırakmak veya miras paylarını azaltmak amacıyla hareket etmektedir. Gizli işlem ise gerçek niyet olan bağışlamayı ifade etmektedir. Miras bırakan, malvarlığını karşılıksız olarak devretmek istemekte ancak bunu satış gibi göstermektedir.
Yargıtay'ın yerleşik içtihatlarına göre, muvazaanın varlığını gösteren belirtiler arasında bedelsiz veya düşük bedelli devirler, miras bırakanın ekonomik durumu, taraflar arasındaki yakın ilişki ve miras bırakanın yaşı ile sağlık durumu yer almaktadır.
Dava Açma Yetkisi
Muris muvazaası davasını açma yetkisi konusunda tenkis davasından farklı olarak daha geniş bir kapsam söz konusudur. Bu davayı açma yetkisine sahip olanlar şunlardır:
- Saklı pay sahibi olsun veya olmasın miras hakkı çiğnenen tüm mirasçılar
- Tereke temsilcisi
- Yasal mirasçılar
Ancak mirası reddeden, miras hakkından feragat eden ve mirasçılıktan çıkarılan kişiler bu davayı açamazlar. Bu durum, miras hukuku sisteminin tutarlılığını sağlamak amacıyla kabul edilmiştir.
Muris muvazaası davası ayni hakka ilişkin olduğu için herhangi bir zamanaşımı veya hak düşürücü süreye tabi değildir. Bu özellik, tenkis davasından en önemli farklarından birini oluşturmaktadır. Miras bırakanın ölümünden sonra her zaman açılabilir, ancak miras bırakan hayatta iken bu dava açılamaz.
İspat Yükü
Muris muvazaası davasında ispat yükü muvazaanın varlığını iddia eden davacı taraftadır. Yargıtay HGK E.2018/19-1013, K.2021/105 sayılı kararına göre, mirasçılar muvazaalı işlemin hükümsüzlüğü talebiyle açacakları davayı üçüncü kişi sıfatıyla her türlü delille ispatlayabilirler.
İspat sürecinde davacı mirasçılar aşağıdaki hususları kanıtlamalıdır:
- Miras bırakanın gerçek niyetinin bağışlama olduğu
- Satış görünümündeki işlemin hileli olduğu
- Mirasçıları aldatma amacının bulunduğu
- Taraflar arasında gizli anlaşmanın varlığı
Mahkeme, muvazaanın değerlendirilmesinde Yargıtay tarafından belirlenen kriterleri dikkate almaktadır. Bu kriterler arasında miras bırakanın ve miras bıraktığı kişinin mali durumu, aile içi sosyal ve beşeri ilişkiler, yörenin gelenekleri, miras bırakanın sözleşmeyi yapmakta haklı nedeninin bulunup bulunmadığı, satış bedeli ile gerçek değer arasındaki fark yer almaktadır.
BK m.18'e dayalı olarak açılan muvazaa davası, işlemin tamamen geçersiz sayılmasını ve malvarlığının terekeye geri döndürülmesini amaçlamaktadır. Bu durum, tenkis davasından farklı olarak işlemin kısmen değil tamamen iptal edilmesi sonucunu doğurmaktadır.
Tenkis ve Muris Muvazaası Davalarının Temel Farkları
Tenkis davası ile muris muvazaası davası, miras hukukunda mirasçıların haklarını korumak amacıyla kullanılan iki farklı hukuki yol olmakla birlikte, aralarında önemli farklar bulunmaktadır. Bu farkların doğru anlaşılması, hangi durumda hangi davanın açılacağının belirlenmesi açısından kritik öneme sahiptir.
Dava Açma Yetkisi Farkları
Tenkis davası açma yetkisi yalnızca saklı paylı mirasçılara tanınmıştır. Bu mirasçılar Türk Medeni Kanunu'na göre eş, altsoy (çocuklar ve torunlar) ve ana-baba olarak sınırlandırılmıştır. Saklı paylı mirasçılar dışındaki kişiler, miras haklarına tecavüz edilse dahi tenkis davası açma yetkisine sahip değildir.
Muris muvazaası davası ise çok daha geniş bir kitleye açılma yetkisi tanır. Bu davayı tüm mirasçılar açabilir. Saklı paylı olup olmadığına bakılmaksızın, miras hakkı çiğnenen her mirasçı muris muvazaası davası açabilir. Ayrıca tereke temsilcisi de bu davayı açma yetkisine sahiptir.
Ancak her iki dava türünde de bazı kişiler dava açma yetkisinden yoksundur:
- Mirası reddeden mirasçılar
- Miras hakkından feragat eden mirasçılar
- Mirasçılıktan çıkarılan kişiler
Zamanaşımı Süreleri
İki dava türü arasındaki en belirgin farklardan biri zamanaşımı süreleri konusundadır.
Tenkis davası için TMK madde 571'de düzenlenen zamanaşımı süreleri şunlardır:
- Saklı paylı mirasçıların haklarının zedelendiğini öğrendikleri tarihten itibaren 1 yıl
- Her halükarda vasiyetnamenin veya mirasın açılması tarihinden itibaren 10 yıl
Bu süreler hak düşürücü süre niteliğindedir ve kesindir. Sürenin geçmesi halinde tenkis davası açma hakkı tamamen ortadan kalkar.
Muris muvazaası davası ise zamanaşımına tabi değildir. Bu dava ayni hakka ilişkin olduğu için herhangi bir zamanaşımı veya hak düşürücü süreye tabi olmaksızın her zaman açılabilir. Ancak miras bırakan hayatta iken bu dava açılamaz, sadece miras bırakanın ölümünden sonra açılabilir.
Hukuki Sonuçlar
İki dava türünün hukuki sonuçları da birbirinden farklıdır.
Tenkis davasında amaç, saklı payları aşan kısmın orantılı olarak iptalidir. Dava sonucunda:
- Tasarrufun tamamı değil, yalnızca saklı payı aşan kısmı tenkis edilir
- Tasarruf geçerli kalır, sadece saklı payı ihlal eden kısım iptal edilir
- Hüküm saklı pay oranında kurulur
- TMK madde 570'e göre belirlenen sıraya uygun olarak tenkis yapılır
Muris muvazaası davasında ise amaç, muvazaalı işlemin tamamen iptalidir. Dava sonucunda:
- Muvazaanın kanıtlanması halinde işlem tümden iptal edilir
- Tapu kaydının tamamen iptali ve malvarlığının terekeye geri dönmesi sağlanır
- Davacının miras payı oranında tescil kararı verilebilir
- Tereke temsilcisi tarafından açılan davalarda tüm mirasçıların miras payı oranında tescil edilir
İçtihadı Birleştirme Kararı 01.04.1974-1/1 ve 22.05.1987-4/5 sayılı kararlara göre, tenkis davası kesinleşmeden aynı tasarruf hakkında BK madde 18'e dayalı muvazaa davası açılabilir. Bu durumda muvazaa davası tenkis davası için bekletici mesele yapılır. Ancak tenkis davası önceden kesinleşmişse muvazaa davası açma imkanı ortadan kalkar.
Yetkili mahkeme konusunda da farklılık bulunmaktadır. TMK madde 576'ya göre tenkis davası miras bırakanın yerleşim yerindeki mahkemede açılırken, muris muvazaası davası tasarrufa konu taşınmazın bulunduğu yer mahkemesinde görülür.
Bu temel farklar, mirasçıların hangi durumda hangi davayı tercih edeceklerini belirlemede kritik öneme sahiptir. Muvazaa davası tenkis davasından daha geniş kapsamlı olduğu için, tenkis davası ıslah yoluyla muvazaa davasına dönüştürülemez. Ancak her iki dava kademeli olarak birlikte veya ayrı ayrı açılabilir.
Davaların Birlikte Açılması ve Mahkeme Uygulaması
Tenkis davası ile muris muvazaası davasının birlikte açılması, miras hukuku uygulamasında sıkça karşılaşılan bir durumdur. Mirasçılar, miras bırakanın tasarruflarına karşı hem muvazaa hem de tenkis iddialarını aynı anda ileri sürebilirler. Bu durumda mahkeme uygulaması ve davaların görülme sırası özel bir düzenlemeye tabidir.
Kademeli Dava Açma
İçtihadı Birleştirme Kararı 01.04.1974-1/2 sayılı karara göre, tenkis ve muvazaa davaları kademeli olarak açıldığında öncelikle muvazaa davası neticeye bağlanır. Bu uygulama, hukuki mantığın bir gereği olarak ortaya çıkmıştır çünkü muvazaa davası işlemin geçerliliğini sorguladığı için öncelikli olarak değerlendirilmelidir.
Kademeli dava açma sisteminde mirasçılar şu sırayı takip ederler:
- Birinci kademe: Muvazaalı tapunun iptali talebi öncelikle araştırılır
- İkinci kademe: Muvazaa iddiası kabul edilmezse tenkis hükümlerine göre soruşturma yapılır
- Üçüncü kademe: Her iki talep de reddedilirse dava tamamen reddedilir
İçtihadı Birleştirme Kararları 01.04.1974-1/1 ve 22.05.1987-4/5 sayılı kararlara göre, tenkis davası kesinleşmeden aynı tasarruf hakkında BK madde 18'e dayalı iptal davası açılabilir. Bu durumda muvazaa davası tenkis davası için bekletici mesele yapılır. Ancak tenkis davası önceden kesinleşmişse muvazaa davası açma imkanı ortadan kalkar.
Terditli (kademeli) dava açma yönteminin avantajları şunlardır:
- Mirasçılar tek bir dava ile hem muvazaa hem de tenkis taleplerini ileri sürebilir
- Dava masrafları ve süre açısından ekonomik bir çözüm sunar
- Mahkeme önce muvazaa iddiasını değerlendirerek işlemin geçerliliğini belirler
- Muvazaa kabul edilmezse otomatik olarak tenkis incelemesine geçilir
Yetkili ve Görevli Mahkeme
Her iki dava türü için de görevli mahkeme Asliye Hukuk Mahkemesi'dir. Ancak yetkili mahkeme konusunda farklılıklar bulunmaktadır.
Tenkis davası için TMK madde 576'ya göre yetkili mahkeme, miras bırakanın yerleşim yerindeki mahkemedir. Miras bırakanın Türkiye'de yerleşim yeri yoksa taşınmaz malvarlığının bulunduğu yer mahkemesi yetkilidir.
Muris muvazaası davası için yetkili mahkeme ise tasarrufa konu taşınmazın bulunduğu yer mahkemesidir. Bu farklılık, davaların hukuki niteliklerinden kaynaklanmaktadır. Muvazaa davası ayni hakka ilişkin olduğu için taşınmazın bulunduğu yer mahkemesi yetkili kabul edilirken, tenkis davası miras hukukuna dayandığı için miras bırakanın yerleşim yeri esas alınır.
Kademeli dava açıldığında yetki sorunu şu şekilde çözülür:
- Dava dilekçesinde her iki talep de yer aldığı için mahkeme önce hangi talebin inceleneceğini belirler
- Muvazaa talebi öncelikli olduğu için taşınmazın bulunduğu yer mahkemesi yetkili kabul edilir
- Muvazaa talebi reddedilip tenkis incelemesine geçildiğinde yetki sorunu ortaya çıkmaz
Dava Süreci
Dava sürecinde mahkemeler belirli bir sırayı takip ederler. Muvazaalı tapunun iptali isteği önce araştırılır, iptale imkan görülmezse tenkis hükümlerine göre soruşturma yapılır. Bu süreç şu aşamalardan oluşur:
Muvazaa İncelemesi Aşaması:
- Davacı mirasçılar muvazaanın varlığını ispat etmeye çalışır
- Mahkeme taraflar arasındaki ilişkiyi, işlemin koşullarını ve miras bırakanın niyetini değerlendirir
- Muvazaa kanıtlanırsa işlem tamamen iptal edilir ve mal varlığı terekeye döner
Tenkis İncelemesi Aşaması:
- Muvazaa kanıtlanamazsa mahkeme tenkis incelemesine geçer
- Saklı payların hesaplanması ve ihlal edilip edilmediği belirlenir
- Tenkis koşulları varsa sadece saklı payı aşan kısım tenkis edilir
Delil Toplama ve Değerlendirme:
- Her iki dava türü için de bilirkişi incelemesi yapılabilir
- Tanık dinletilmesi ve belge incelemesi gerçekleştirilir
- Muvazaa için daha geniş delil imkanı bulunurken, tenkis için matematiksel hesaplama ağırlıktadır
Hüküm Aşaması:
- Muvazaa davası kabul edilirse tapunun tümden iptali kararı verilir
- Tenkis davası kabul edilirse sadece saklı pay oranında hüküm kurulur
- Her iki talep de reddedilirse dava tamamen reddedilir
Sonuç olarak, tenkis davası ile muris muvazaası davası miras hukukunda mirasçıların haklarını korumak için kullanılan iki önemli hukuki araçtır. Bu davaların birlikte açılması mümkün olmakla birlikte, mahkeme uygulamasında belirli bir sıra takip edilmektedir. Mirasçılar, miras bırakanın tasarruflarına karşı hangi hukuki yolu seçeceklerini belirlerken, davaların farklı koşulları, zamanaşımı süreleri ve hukuki sonuçlarını dikkate almalıdırlar. Kademeli dava açma sistemi, mirasçılara hem ekonomik hem de hukuki açıdan avantaj sağlamakta, mahkemelerin de sistematik bir inceleme yapmasına olanak tanımaktadır.