Kripto Para Varlıklarının Sigorta Kapsamı

Kripto Para Varlıklarının Sigorta Kapsamı

Kripto para varlıklarının sigorta kapsamı, dijital varlık sahipleri için kritik önem taşıyan bir konudur. Geleneksel mevduat sigortası sisteminin kripto varlıkları kapsamaması, bu alanda özel düzenlemeler ve sigorta çözümleri ihtiyacını doğurmaktadır. SPK'nın yeni düzenlemeleriyle birlikte kripto varlık hizmet sağlayıcıları için sigorta imkanları genişlerken, yatırımcıların haklarının korunması açısından önemli gelişmeler yaşanmaktadır.

Mevduat Sigortası Sistemi ve Kripto Varlıkların Durumu

Türkiye'de mevduat sigortası sistemi, bankacılık sektörünün güvenilirliğini artıran ve tasarruf sahiplerinin haklarını koruyan temel bir güvence mekanizmasıdır. Ancak dijital varlıkların yaygınlaşmasıyla birlikte, kripto para varlıklarının bu güvence sistemi kapsamında nasıl değerlendirildiği önemli bir hukuki sorun haline gelmiştir.

Sigorta Kapsamı ve Limitleri

Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu (TMSF) tarafından yürütülen mevduat sigortası sistemi, 2025 yılı için kişi başına 950.000 TL limit ile uygulanmaktadır. Bu limit, her yıl yeniden değerleme oranına göre artırılarak tasarruf sahiplerinin enflasyon karşısında korunması sağlanmaktadır.

Sigorta kapsamına giren hesap türleri şunlardır:

  • Türk Lirası cinsinden mevduat hesapları
  • Döviz cinsinden mevduat hesapları
  • Kıymetli maden cinsinden mevduat hesapları
  • Katılma hesapları ve birim hesap değerleri
  • Özel cari hesaplar
  • Faiz reeskontları

Mevduat sigortası sistemi, her banka için ayrı ayrı 950.000 TL limit uygulamaktadır. Bu durum, bir kişinin farklı bankalarda bulunan mevduatlarının her birinin ayrı ayrı sigorta kapsamında değerlendirilmesi anlamına gelmektedir. Aynı bankadaki farklı şubelerdeki hesaplar ise toplanarak hesaplanmaktadır.

Ortak hesaplarda her hesap sahibi için eşit pay kabul edilirken, gerçek kişi ticari işletme hesapları ile kişisel hesaplar ayrı ayrı değerlendirilmektedir. Bu düzenleme, hem bireysel tasarrufların hem de ticari faaliyetlerden kaynaklanan mevduatların korunmasını amaçlamaktadır.

Yasal Dayanak

Mevduat sigortası sisteminin hukuki temeli 5411 sayılı Bankacılık Kanunu'nun 63. maddesinin 3. fıkrasında yer almaktadır. Bu düzenleme, sigorta limitinin belirlenmesi ve uygulanmasına ilişkin temel çerçeveyi oluşturmaktadır.

7/11/2006 tarihli 26339 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan "Sigortaya Tabi Mevduat ve Katılım Fonları ile Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonunca Tahsil Olunacak Primlere Dair Yönetmelik"in 4. maddesi, sigorta limitinin belirlenmesine ilişkin detaylı hükümleri içermektedir.

Ödeme süreci açısından, 23/2/2007 tarihli 26443 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan "Faaliyet İzni Kaldırılan Bankalardaki Sigortalı Mevduat ve Sigortalı Katılım Fonunun Ödenmesi ile Bu Bankaların İflas ve Tasfiyesine İlişkin Usul ve Esaslar Hakkında Yönetmelik"in 10. maddesinin 3. fıkrası uyarınca, ödemeler bankanın faaliyet izninin kaldırıldığı tarihten itibaren 3 ay içinde yapılmaktadır.

Döviz ve kıymetli maden hesaplarında tüm ödemeler Türk Lirası olarak gerçekleştirilmektedir. Döviz hesapları faaliyet izninin kaldırıldığı tarihteki Merkez Bankası döviz alış kurları, kıymetli maden hesapları ise İstanbul Altın Borsası kapanış fiyatları esas alınarak Türk Lirası'na çevrilmektedir.

Kapsam Dışı Hesaplar

Mevduat sigortası sistemi kapsamlı bir koruma sağlamakla birlikte, belirli hesap türleri bu güvencenin dışında tutulmuştur. 5411 sayılı Bankacılık Kanunu'nun 63. maddesinin 3. fıkrası ve ilgili yönetmeliğin 5. maddesi ile 64. madde uyarınca sigorta kapsamı dışındaki hesaplar şunlardır:

  • Hâkim ortaklar ve nitelikli pay sahipleri ile yakınlarına ait hesaplar
  • Yönetim kurulu üyeleri ve genel müdür ile yardımcıları ve yakınlarına ait hesaplar
  • 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu'nun 282. maddesindeki suçtan kaynaklanan hesaplar
  • Kıyı bankacılığı hesapları
  • Fon Kurulu tarafından belirlenen diğer hesaplar

Kripto varlıklar ise mevcut mevduat sigortası sistemi kapsamında yer almamaktadır. Bu durum, kripto para yatırımcılarının geleneksel bankacılık ürünlerinden farklı olarak ek risk taşıdığı anlamına gelmektedir. Kripto varlıkların dijital doğası, merkezi olmayan yapısı ve mevcut bankacılık sisteminin dışında işlem görmesi nedeniyle, bu varlıklar TMSF güvencesi altında bulunmamaktadır.

İflas durumunda mevduat sahipleri, 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu'nun 206. maddesi uyarınca sigorta kapsamı dışındaki kısım için üçüncü sıradaki imtiyazlı alacaklı konumundadır. Bu düzenleme, sigorta limitini aşan mevduatlar için ek bir koruma mekanizması sağlamaktadır.

Bankalar, 7/11/2006 tarihli 26339 sayılı Yönetmelik'in 10. maddesi gereği sigorta bilgilerini şubelerinde ve dijital ortamda ilan etmek zorundadır. Bu yükümlülük, müşterilerin mevduat sigortası kapsamı hakkında bilgilendirilmesini ve bilinçli tercihler yapabilmesini sağlamaktadır.

SPK Düzenlemeleri ve Kripto Varlık Hizmet Sağlayıcıları

Türkiye'de kripto varlık sektörünün düzenlenmesi açısından 2024 ve 2025 yılları dönüm noktası niteliği taşımaktadır. 7518 sayılı Sermaye Piyasası Kanunu'nda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun'un 02.07.2024 tarihinde yürürlüğe girmesiyle birlikte, kripto varlık hizmet sağlayıcıları Sermaye Piyasası Kurulu'nun düzenleme ve denetim yetkisi altına alınmıştır. Bu gelişme, sektörün yasal çerçevesinin oluşturulması ve yatırımcı haklarının korunması açısından kritik önem taşımaktadır.

6362 sayılı Sermaye Piyasası Kanunu'nun 35/B, 35/C, 99/A ve 99/B maddeleri uyarınca hazırlanan düzenlemeler, kripto varlık hizmet sağlayıcılarının faaliyetlerini kapsamlı şekilde ele almaktadır. 13 Mart 2025 tarihli 32840 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan iki önemli tebliğ ile sektörün hukuki altyapısı tamamlanmıştır.

Kuruluş ve Faaliyet Esasları

III-35/B.1 sayılı Kripto Varlık Hizmet Sağlayıcıların Kuruluş ve Faaliyet Esasları Hakkında Tebliğ, sektörde faaliyet gösterecek kuruluşların kuruluş şartlarını detaylı şekilde düzenlemektedir. Tebliğ kapsamında kripto varlık hizmet sağlayıcıların anonim ortaklık şeklinde kurulması zorunlu tutulmuş, paylarının tamamının nama yazılı olması ve nakit karşılığı çıkarılması şartı getirilmiştir.

Kuruluş sermayesi açısından Kurul tarafından belirlenecek asgari tutardan az olmama şartı öngörülmüştür. Esas sözleşmelerin Kanun ve ilgili düzenlemelere uygun olması, işletme konularının münhasıran yetkilendirildikleri faaliyetlerle sınırlı olması temel gereklilikler arasında yer almaktadır.

Kurucu ve ortaklara ilişkin şartlar kapsamında:

  • Müflis olmama ve konkordato ilan etmemiş olma
  • Belirli suçlardan hükümlü bulunmama
  • İşlem yasaklı olmama
  • Gerekli mali güç ve dürüstlüğe sahip olma

kriterleri aranmaktadır. Sermayenin yüzde on veya daha fazlasına sahip ortaklar için özel şartlar öngörülmüş, bu ortakların daha sıkı denetim altında tutulması sağlanmıştır.

Ticaret ünvanı konusunda platformların "kripto varlık alım satım platformu", saklama kuruluşlarının "kripto varlık saklama kuruluşu" ibaresini kullanması zorunlu tutulmuştur. İşletme adı veya marka kullanımı için Kurul iznine ihtiyaç duyulması, sektörde standardizasyonun sağlanmasını amaçlamaktadır.

Sigorta Yükümlülükleri

Kripto varlık hizmet sağlayıcıları açısından sigorta düzenlemeleri, yatırımcı korunması perspektifinden önemli yenilikler getirmektedir. Tebliğ kapsamında kripto varlıklar için sigorta yaptırılabilmesi imkanı tanınmış, ayrıca siber güvenlik sigortası yapılabilmesi öngörülmüştür.

Sigorta bilgilerinin müşterilere tam ve doğru şekilde açıklanması yükümlülüğü getirilmiştir. Bu düzenleme, müşterilerin hangi risklerin sigorta kapsamında olduğunu, hangi durumların sigorta dışında kaldığını net şekilde bilmelerini sağlamayı amaçlamaktadır.

Sigorta kapsamında özellikle dikkat çeken noktalar:

  • Kripto varlıkların fiziksel ve dijital güvenlik risklerine karşı korunması
  • Siber saldırılar ve hack olaylarına karşı güvence sağlanması
  • Operasyonel risklerin minimize edilmesi
  • Müşteri varlıklarının korunmasına yönelik ek güvenlik katmanı oluşturulması

Sermaye Yeterliliği

Kripto varlık hizmet sağlayıcılarının sermaye yeterliliği yükümlülüklerinin yerine getirilmesi faaliyet şartları arasında yer almaktadır. Asgari sermayenin nakden ödenmesi zorunluluğu, kuruluşların mali yapılarının güçlü olmasını sağlamayı hedeflemektedir.

III-35/B.2 sayılı Kripto Varlık Hizmet Sağlayıcıların Çalışma Usul ve Esasları ile Sermaye Yeterliliği Hakkında Tebliğ ile sermaye yeterliliğine ilişkin detaylı usul ve esaslar belirlenmiştir. Bu düzenleme:

  • Kripto varlık hizmet sağlayıcıların sunabilecekleri hizmet ve faaliyetleri
  • Kripto varlıkların alım-satım ortamları, saklanması ve transfer edilmesini
  • Kripto varlıkların platformlar nezdinde listelenmesini
  • Sermaye yeterliliğine ilişkin hesaplama yöntemlerini

kapsamlı şekilde ele almaktadır.

Organizasyon yapısının oluşturulması, personel şartlarının sağlanması, güvenlik altyapısının kurulması, iç denetim ve kontrol sistemlerinin oluşturulması gibi operasyonel gereklilikler de sermaye yeterliliği çerçevesinde değerlendirilmektedir. Bu yaklaşım, kripto varlık hizmet sağlayıcılarının sadece mali açıdan değil, operasyonel açıdan da güçlü bir yapıya sahip olmalarını sağlamayı amaçlamaktadır.

Kripto Varlık Alacaklarında Mahkeme Görevi

Kripto varlıklardan kaynaklanan uyuşmazlıklarda hangi mahkemenin görevli olduğu konusu, bu alanda yaşanan hukuki belirsizliklerin giderilmesi açısından kritik önem taşımaktadır. Kripto varlıkların hukuki niteliğinin tam olarak belirlenmemiş olması, görevli mahkemenin tespitinde farklı yaklaşımları beraberinde getirmektedir. Bu durumda, taraflar arasındaki hukuki ilişkinin niteliği ve tarafların sıfatı esas alınarak görevli mahkeme belirlenmektedir.

Asliye Hukuk Mahkemesi Görevi

HMK madde 2 uyarınca, malvarlığı haklarına ilişkin davalarda aksine hüküm bulunmadıkça asliye hukuk mahkemesi görevlidir. Kripto varlıkların parasal değeri bulunması sebebiyle, bunlardan kaynaklanan alacak talepleri malvarlığına ilişkin davalar kapsamında değerlendirilmektedir.

Bu konuda önemli bir içtihat oluşturan İstanbul 7. Asliye Ticaret Mahkemesi kararında, kripto para alım satım işleminin ticari dava niteliği taşımadığı ve görevli mahkemenin asliye hukuk mahkemesi olduğu belirtilmiştir. Mahkeme, kripto varlık işlemlerinin genel olarak malvarlığı hakkı niteliği taşıdığını kabul ederek, özel bir düzenleme bulunmadığı takdirde genel görev kurallarının uygulanması gerektiğine hükmetmiştir.

Asliye hukuk mahkemelerinin görevli olduğu başlıca durumlar şunlardır:

  • Kripto varlık alım-satım sözleşmelerinden kaynaklanan uyuşmazlıklar
  • Kripto varlık transferi ve iade talepleri
  • Platform üzerinden gerçekleştirilen işlemlerden doğan zararlar
  • Kripto varlık sahipliğine ilişkin tespit davaları

Sulh Hukuk Mahkemesi Görevi

HMK madde 4 uyarınca sulh hukuk mahkemeleri belirli konularda özel görev yetkisine sahiptir. Kripto varlıklar açısından sulh hukuk mahkemelerinin görevli olduğu durumlar şunlardır:

Kira uyuşmazlıklarında, kira bedelinin kripto varlıkla ödenmesi kararlaştırıldığı durumlarda sulh hukuk mahkemeleri görevlidir. Bu durumda, kripto varlığın ödeme aracı olarak kullanılması yasaklanmış olsa da, taraflar arasında yapılan anlaşmanın hukuki sonuçları bakımından değerlendirme yapılmaktadır.

Zilyetliğin korunması davalarında, özellikle soğuk cüzdanların (USB donanım, kağıt cüzdan) gaspı durumunda TMK madde 982 uyarınca sulh hukuk mahkemeleri görevlidir. Kripto varlıkların fiziksel bir taşıyıcıda saklanması halinde, bu taşıyıcının zilyetliğinin korunması talebi sulh hukuk mahkemesinde görülmektedir.

Çekişmesiz yargı işlerinde ise şu durumlar söz konusudur:

  • Tevdi mahalli belirlenmesi (HMK madde 382/2-d-3) kapsamında kripto varlıkların saklanması
  • Miras hukukuna ilişkin işlerde (HMK madde 382/2-c) kripto varlıkların terekeye dahil olması durumunda tespit işlemleri

Asliye Ticaret Mahkemesi Görevi

TTK madde 4'te düzenlenen ticari davalarda asliye ticaret mahkemeleri görevlidir. Ticari davalar, mutlak ticari davalar ve nispi ticari davalar olmak üzere ikiye ayrılmaktadır.

Mutlak ticari davalar kapsamında, TTK'da özel olarak düzenlenen durumlar yer almaktadır. Sermaye koyma borcunun yerine getirilmemesinden kaynaklanan davalar bu kapsamda değerlendirilmektedir. TTK madde 127/1-h düzenlemesi uyarınca, haklı olarak elde bulundurulan, devredilebilen elektronik ortamlar, alanlar, adlar ve işaretler gibi değerler sermaye koyma borcunun konusunu oluşturabilmektedir. Bu nedenle, kripto varlıkların sermaye olarak taahhüt edilmesi durumunda ortaya çıkan uyuşmazlıklar mutlak ticari dava niteliğindedir.

Nispi ticari davalar açısından ise, tarafların tacir olduğu ve ticari işletmelerini ilgilendiren kripto varlık satım, hizmet ve havale işlemlerinde asliye ticaret mahkemeleri görevli olmaktadır. Ancak bu durumda, her iki tarafın da tacir sıfatına sahip olması ve işlemin ticari işletmeyi ilgilendirmesi gerekmektedir.

Kripto para borsalarına ilişkin özel bir durum da bulunmaktadır. İzmir BAM 23. Hukuk Dairesi'nin 04.11.2022 tarihli kararında, kripto para borsalarının teknik anlamda borsa tanımına uymadığı, bu nedenle TTK madde 4/1-e kapsamında mutlak ticari dava olmadığı belirtilmiştir. Mahkeme, bu platformların hukuken borsa niteliği taşımadığını ve komisyon sözleşmesi de olmadığını vurgulamıştır.

Bu düzenlemeler çerçevesinde, kripto varlık alacaklarına ilişkin uyuşmazlıklarda görevli mahkemenin belirlenmesinde işlemin niteliği, tarafların sıfatı ve hukuki ilişkinin türü esas alınmaktadır. Özel kanun hükümleri bulunmadığı takdirde, genel kural olarak asliye hukuk mahkemesi görevli olmakta, ancak somut olayın özelliklerine göre sulh hukuk mahkemesi veya asliye ticaret mahkemesi de görevli olabilmektedir.

Dijital Miras ve Sermaye Koyma Borcu

Kripto varlıkların hukuki statüsünün netleşmesiyle birlikte, bu dijital varlıkların miras hukuku ve şirketler hukuku açısından değerlendirilmesi önem kazanmıştır. Özellikle dijital miras kavramının gelişimi ve kripto varlıkların sermaye olarak kullanılması konularında mahkeme kararları ve yasal düzenlemeler yol gösterici nitelik taşımaktadır.

Tereke Tespitinde Kripto Varlıklar

Dijital varlıkların miras hukuku açısından değerlendirilmesi konusunda Türk yargısı önemli bir içtihat geliştirmiştir. Antalya BAM 6. HD 2020/1149 E., 2020/905 K. sayılı kararında mahkeme, dijital mal varlığının tereke tespitine dahil edilmesi gerektiğini açık şekilde belirtmiştir.

Mahkemece tespit talebi gereğince murisin ölüm tarihi itibariyle tüm aktif ve pasif mal varlığının tespiti ve bu minvalde dijital mal varlığının terekeye dahil edilmesi gerektiği değerlendirilmiştir.

Bu karar, kripto varlıkların da dahil olduğu dijital mal varlığının tereke tespiti sürecinde göz ardı edilemeyeceğini ortaya koymaktadır. Mahkeme, ölü kişinin e-posta hesabının özel hayatın gizliliği kapsamında değerlendirilerek talebin reddedilmesini hatalı bulmuş ve dijital miras kavramının benimsendiğini vurgulamıştır.

Kripto varlıkların tereke tespitinde dikkate alınması gereken temel unsurlar şunlardır:

  • Dijital cüzdan bilgileri ve erişim anahtarlarının tespiti
  • Kripto varlık bakiyelerinin ölüm tarihi itibariyle değerlendirilmesi
  • Blockchain kayıtlarının delil niteliği taşıması
  • Özel anahtarların (private keys) mirasçılara devredilmesi süreci

Uygulamada kripto varlık sahiplerinin, dijital varlıklarının mirasçılarına geçebilmesi için özel anahtar bilgilerini güvenli şekilde saklaması ve vasiyet sürecinde bu bilgileri paylaşması kritik önem taşımaktadır.

Sermaye Olarak Kripto Varlık Kullanımı

Türk Ticaret Kanunu'nun 127. maddesinin 1. fıkrasının (h) bendi uyarınca, haklı olarak elde bulundurulan, devredilebilen elektronik ortamlar, alanlar, adlar ve işaretler gibi değerler sermaye koyma borcunun konusunu oluşturabilmektedir. Bu düzenleme, kripto varlıkların şirket sermayesi olarak kullanılmasına hukuki dayanak sağlamaktadır.

TTK madde 342 hükmünde anonim şirketlere ilişkin olarak nakden değerlendirilebilen ve devrolunabilen malvarlığı unsurlarının ayni sermaye olarak konulabileceği düzenlenmiştir. Bu kapsamda aşağıdaki şartları taşıyan kripto varlıkların sermaye olarak taahhüt edilmesi mümkündür:

  • Haklı olarak elde bulundurulması - Yasadışı yollarla elde edilmemiş olması
  • Nakden değerlendirilebilir olması - Piyasa değerinin tespit edilebilmesi
  • Devredilebilir olması - Hukuki ve teknik açıdan transfer edilebilmesi

Kripto varlıkların sermaye olarak kullanılmasında değerleme süreci özel önem taşımaktadır. Volatil yapısı nedeniyle kripto varlıkların değerlemesi, taahhüt tarihindeki piyasa değeri esas alınarak yapılmalıdır.

TTK madde 128/7 hükmünde sermaye koyma borcunun yerine getirilmemesi halindeki talepler düzenlenmiştir. Kripto varlıkları da içeren sermaye koyma borcunun yerine getirilmemesinden kaynaklanan davalar TTK'da düzenlendiğinden mutlak ticari dava niteliğindedir ve asliye ticaret mahkemeleri görevlidir.

Sermaye olarak kripto varlık kullanımında dikkat edilmesi gereken hususlar:

  • Değerleme raporunun uzman kuruluşlarca hazırlanması
  • Blockchain kayıtlarının mülkiyeti ispat etmesi
  • Transfer işlemlerinin şirket adına gerçekleştirilmesi
  • Muhasebe kayıtlarının kripto varlık özelliklerine uygun tutulması

Kripto varlıkların sigorta kapsamı ve hukuki statüsü konusunda Türkiye'de önemli gelişmeler yaşanmaktadır. Geleneksel mevduat sigortası sisteminin kripto varlıkları kapsamaması nedeniyle, SPK'nın yeni düzenlemeleriyle kripto varlık hizmet sağlayıcıları için özel sigorta imkanları getirilmiştir. 2025 yılında yürürlüğe giren tebliğler, sektörün düzenlenmesi açısından önemli bir adım oluştururken, yatırımcıların haklarının korunması için kapsamlı bir çerçeve sunmaktadır.

Kripto varlık alacaklarından kaynaklanan uyuşmazlıklarda mahkeme görevinin belirlenmesi, işlemin niteliğine ve tarafların sıfatına göre değişmektedir. Dijital miras ve sermaye koyma borcu konularında ise mahkeme kararları, kripto varlıkların geleneksel hukuki kurumlar içerisinde nasıl değerlendirileceği konusunda yol gösterici nitelik taşımaktadır. Bu gelişmeler, kripto varlık ekosisteminin hukuki altyapısının güçlenmesi ve yatırımcı güveninin artması açısından kritik önem taşımaktadır.

Yazar Görseli
Müellif

Av. Ali Haydar GÜLEÇ

Güleç Hukuk Bürosu'nda 9 yıldır yöneticilik ve avukatlık yapmaktadır.