Eğitim Nafakası Şartları - 2025

Eğitim Nafakası Şartları - 2025

2025 yılında eğitim nafakası konusunda bilmeniz gereken tüm detaylar bu rehberde. Ana babanın ergin çocuklarına karşı eğitim süresince devam eden yasal yükümlülükleri, şartları ve başvuru süreçleri hakkında güncel bilgiler. Türk Medeni Kanunu çerçevesinde düzenlenen eğitim nafakasının 8 temel koşulu, kapsam alanı ve Yargıtay kararları ışığında uygulamaları detaylı olarak inceleyeceğiz.

Eğitim Nafakasının Hukuki Temelleri ve Tanımı

Eğitim nafakası, Türk hukuk sisteminde ana babanın ergin çocuklarına karşı eğitim süresince devam eden özel bir yükümlülük türüdür. Bu nafaka türü, 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu çerçevesinde düzenlenen yardım nafakasının özel bir şekli olarak karşımıza çıkmaktadır. Ana baba resmen boşanmış olsa da veya boşanma davası devam etse de, ergin çocuklarına karşı bu yasal yükümlülükleri sürmektedir.

Yasal Dayanaklar

Eğitim nafakasının hukuki temelleri, Türk Medeni Kanunu'nun iki temel maddesi üzerine kurulmuştur. Bu maddeler, farklı açılardan ana babanın ergin çocuklarına karşı sorumluluklarını düzenlemektedir.

TMK Madde 328/II, ana babanın eğitimi devam eden ergin çocuklara bakma yükümlülüğünü açık bir şekilde düzenlemektedir. Bu maddeye göre: "Çocuk ergin olduğu halde eğitimi devam ediyorsa, ana ve baba durum ve koşullara göre kendilerinden beklenebilecek ölçüde olmak üzere, eğitimi sona erinceye kadar çocuğa bakmakla yükümlüdürler."

Bu düzenleme, ana babanın bakım yükümlülüğünün çocuğun ergin olmasıyla otomatik olarak sona ermediğini, eğitim hayatının devam etmesi durumunda bu yükümlülüğün süreceğini açıkça belirtmektedir. Ancak bu yükümlülük, ana babanın durum ve koşullarına göre kendilerinden beklenebilecek ölçüde olması şartına bağlanmıştır.

TMK Madde 364 ise daha geniş kapsamlı bir düzenleme getirmektedir. Bu madde, yardım nafakası yükümlülüğünü şu şekilde tanımlamaktadır: "Herkes, yardım etmediği takdirde yoksulluğa düşecek olan üstsoyu ve altsoyu ile kardeşlerine nafaka vermekle yükümlüdür." Bu madde, sadece ana baba-çocuk ilişkisini değil, daha geniş bir aile dayanışması çerçevesinde yardım yükümlülüğünü düzenlemektedir.

Her iki madde de, eğitim nafakasının farklı boyutlarını ele almakta ve birbirini tamamlayıcı nitelik taşımaktadır. TMK 328/II maddesi doğrudan eğitim durumuna odaklanırken, TMK 364 maddesi genel yardım nafakası çerçevesinde konuyu ele almaktadır.

Nafaka Türleri Arasındaki Yeri

Türk hukuk sisteminde nafaka, dört farklı türde karşımıza çıkmaktadır. Eğitim nafakasının bu sistem içindeki yerini anlamak için, diğer nafaka türleriyle karşılaştırmalı olarak incelemek gerekmektedir.

Tedbir nafakası, boşanma davası sürecinde geçici olarak hükmedilebilen nafaka türüdür. Bu nafaka, dava süresince tarafların geçimini sağlamaya yöneliktir ve dava sonucuna kadar geçerlidir.

İştirak nafakası, çocukların bakım ve eğitim giderleri için velayeti olmayan eşe yüklenen yükümlülüktür. Bu nafaka türü, çocuğun ergin olmasına kadar devam eder ve doğrudan çocuğun ihtiyaçlarına yöneliktir.

Yoksulluk nafakası, boşanma sonrasında yoksulluk yaşayan eşe ödenen nafaka türüdür. Bu nafaka, boşanma nedeniyle ekonomik zorluğa düşen tarafın yaşam standardını korumaya yöneliktir.

Yardım nafakası ise, kendisine yardım edilmediği takdirde yoksulluğa düşecek aile bireylerinin korunmasına yönelik nafaka türüdür. Eğitim nafakası, bu kategori içinde yer almaktadır.

Eğitim nafakasının diğer nafaka türlerinden temel farkı, meslek edinmeye yönelik eğitim koşuluna bağlı olmasıdır. Bu nafaka türü, çocuğun sadece yaşamsal ihtiyaçlarını karşılamaya değil, aynı zamanda gelecekte ekonomik bağımsızlığını sağlayacak mesleki eğitimini tamamlamasına da odaklanmaktadır.

Eğitim nafakası, sosyal yardımlaşma amacını güden bir nafaka türüdür. Bu özelliği ile diğer nafaka türlerinden ayrılmaktadır. Amacı, sadece mevcut ihtiyaçları karşılamak değil, aynı zamanda çocuğun gelecekte kendi ayakları üzerinde durabilmesini sağlamaktır.

Bu nafaka türünün bir diğer önemli özelliği, ergin çocuk tarafından talep edilmesi gerekliliğidir. İştirak nafakasından farklı olarak, eğitim nafakası re'sen hükmedilmez ve mutlaka ilgili kişinin kendisi tarafından dava açılması gerekir.

Eğitim nafakası, Türk aile hukuku sisteminde eğitim hakkının korunması ve nesiller arası dayanışmanın sağlanması açısından kritik bir role sahiptir. Bu nafaka türü, çocuğun eğitim hakkının ekonomik nedenlerle engellenmemesini ve aile içi dayanışmanın sürdürülmesini amaçlamaktadır.

Eğitim Nafakası Ödenmesinin 8 Temel Koşulu

Eğitim nafakasının hükmedilebilmesi için Türk Medeni Kanunu'nda belirtilen sekiz temel koşulun bir arada bulunması gerekmektedir. Bu koşullar çocuk, ana baba ve eğitim olmak üzere üç ana kategori altında değerlendirilmektedir.

Çocukla İlgili Koşullar

Erginlik durumu eğitim nafakası talebinin temel şartlarından biridir. Çocuğun ergin olduğu halde eğitim hayatına devam ediyor olması gerekmektedir. Bu durum, çocuğun 18 yaşını doldurmuş ancak henüz meslek edinmeye yönelik eğitimini tamamlamamış olması anlamına gelir.

Eğitime devam etme zorunluluğu kapsamında çocuğun aktif olarak bir eğitim kurumuna kayıtlı olması ve derslerine düzenli olarak katılması beklenir. Eğitimin kesintisiz sürdürülmesi ve başarılı bir şekilde devam ettirilmesi önemlidir. Çocuğun eğitimde gösterdiği performans ve devam durumu mahkeme tarafından değerlendirilir.

Kendi emek ve geliriyle yaşamını sürdürememe durumu da kritik koşullardan biridir. Ergin çocuğun kendi çalışması veya geliri ile yaşam masraflarını karşılayamayacak durumda olması gerekir. Bu durum, çocuğun tam zamanlı eğitim gördüğü ve çalışma imkanının sınırlı olduğu hallerde söz konusu olur.

Zaruret hali koşulu uyarınca, çocuğun kendisine yardım edilmemesi durumunda yoksulluk içinde kalacağının objektif olarak belirlenmesi gerekir. Bu değerlendirme yapılırken çocuğun mevcut geliri, varsa mal varlığı ve yaşam koşulları dikkate alınır.

Ana Babayla İlgili Koşullar

Ekonomik güç ve ödeme kapasitesi ana babanın en temel yükümlülüğüdür. Ana babanın mevcut geliri, mal varlığı ve yaşam standardı göz önünde bulundurularak nafaka ödeme kapasitesi değerlendirilir. Bu değerlendirmede ana babanın diğer yükümlülükleri ve yaşam masrafları da hesaba katılır.

Durum ve koşullara göre beklenebilir ölçü ilkesi gereğince, ana babadan talep edilen nafaka miktarının onların sosyal ve ekonomik durumlarıyla orantılı olması gerekir. Bu ölçü belirlenirken ana babanın yaşam standardını aşırı derecede düşürecek miktarlar talep edilemez.

Kişisel ilişki durumu da önemli bir faktördür. Çocuğun ana babasına karşı saygı gösterme yükümlülüğünü yerine getirmesi ve aralarındaki ilişkinin sağlıklı bir düzeyde sürdürülmesi beklenir. Ana baba ile çocuk arasındaki ilişkinin tamamen kopmuş olması durumunda nafaka yükümlülüğü etkilenebilir.

Eğitimle İlgili Koşullar

Meslek edinmeye yönelik eğitim şartı kapsamında, çocuğun aldığı eğitimin bir meslek edinmeye yönelik olması gerekir. Hobi amaçlı kurslar, ikinci bir lisans eğitimi veya lisansüstü eğitimler genellikle bu kapsamda değerlendirilmez. Eğitimin çocuğun gelecekte ekonomik bağımsızlığını sağlayacak nitelikte olması önemlidir.

Makul sürede tamamlanabilir olma koşulu gereğince, eğitimin normal süresinde veya makul bir süre uzaması ile tamamlanabilir olması gerekir. Eğitimin gereksiz yere uzatılması veya sürekli olarak başarısızlık yaşanması durumunda nafaka yükümlülüğü sorgulanabilir.

TMK 365/4 maddesi uyarınca, nafaka alacaklısına bakmakta olan resmi veya kamuya yararlı kurumlar da nafaka talep edebilir. Bu durum, çocuğun devlet koruması altında olduğu veya sosyal hizmet kurumlarında barındığı hallerde söz konusu olur.

TMK 365/6 maddesi gereğince, yardım nafakası davalarında yetkili mahkeme davanın taraflarından birinin yerleşim yeri mahkemesidir. Bu düzenleme, dava açma sürecinde hangi mahkemenin yetkili olduğunu belirlemek açısından önem taşır.

Bu sekiz temel koşulun tamamının bir arada bulunması halinde eğitim nafakası talep edilebilir. Koşullardan herhangi birinin eksik olması durumunda nafaka talebinin reddedilmesi söz konusu olabilir. Mahkeme, her somut olayı kendi özelliklerine göre değerlendirerek karar verir.

Nafaka Kapsamı ve Mahkeme Süreci

Eğitim nafakasının belirlenmesi ve uygulanması sürecinde, nafakanın hangi giderleri kapsadığı ve mahkeme sürecinin nasıl işlediği kritik öneme sahiptir. Bu bölümde, eğitim nafakasının kapsamı, görevli mahkemeler ve dava sürecinin detayları ele alınacaktır.

Nafaka Kapsamındaki Giderler

Eğitim nafakası, ergin çocuğun temel yaşam ihtiyaçlarını ve eğitim sürecindeki gereksinimlerini karşılamaya yönelik geniş bir kapsama sahiptir. Yargıtay Hukuk Genel Kurulu'nun 07.06.1988 tarih 1998/656-688 sayılı kararına göre, nafaka miktarının belirlenmesinde kişinin yeme, içme, giyinme, barınma, sağlık, ulaşım, kültür gibi temel ihtiyaçları esas alınmaktadır.

Eğitim nafakası kapsamında yer alan giderler şunlardır:

  • Yiyecek ve içecek giderleri: Günlük beslenme ihtiyaçlarının karşılanması
  • Giyecek giderleri: Mevsimlik kıyafet ve ayakkabı ihtiyaçları
  • Barınma giderleri: Konut kirası, elektrik, su, doğalgaz, internet gibi temel altyapı giderleri
  • Eğitim ve öğrenim giderleri: Okul harçları, kitap, kırtasiye, laboratuvar ücretleri, proje giderleri
  • Sağlık giderleri: Tedavi, ilaç, sağlık kontrolü ve sigorta primleri
  • Ulaşım giderleri: Okul ve günlük yaşam için gerekli ulaşım masrafları
  • Kültürel ve sosyal gereksinimler: Dinlenme, eğlence ve kişisel gelişim faaliyetleri
  • Cep harçlığı: Günlük küçük ihtiyaçlar için makul miktarda harçlık

Nafaka miktarının belirlenmesinde, çocuğun gerçek ihtiyaçları ile ana babanın ekonomik durumu arasında denge kurulması esastır. Mahkeme, lüks tüketim ve gereksiz harcamaları nafaka kapsamında değerlendirmez, yalnızca sıkıntılı durumu önlemeye yönelik temel ihtiyaçları dikkate alır.

Görevli ve Yetkili Mahkeme

Eğitim nafakası davalarında görevli mahkeme Aile Mahkemesi'dir. Bu mahkemeler, aile hukukundan kaynaklanan uyuşmazlıkları çözümlemek üzere özel olarak kurulmuş ihtisas mahkemeleridir.

Yetkili mahkeme konusunda ise TMK 365/6 maddesi uyarınca, davanın taraflarından birinin yerleşim yeri mahkemesi yetkilidir. Bu düzenleme, davacı ergin çocuğa kolaylık sağlamak amacıyla getirilmiştir. Davacı çocuk, kendi yerleşim yerindeki mahkemeye başvurabileceği gibi, davalı ana veya babanın yerleşim yerindeki mahkemeyi de tercih edebilir.

Yetkili mahkemenin belirlenmesinde dikkat edilmesi gereken hususlar:

  • Davacının yerleşim yeri: Ergin çocuğun sürekli ikamet ettiği yer
  • Davalının yerleşim yeri: Ana veya babanın sürekli ikamet ettiği yer
  • Seçimlik yetki: Davacı, bu iki seçenek arasından birini tercih edebilir

Dava Süreci

Eğitim nafakası davası, ergin çocuk tarafından açılması gereken bir davadır. Ana veya baba, ergin çocuk adına bu davayı açamaz. Dava sürecinin temel aşamaları şunlardır:

Dava Dilekçesinin Hazırlanması: Dava dilekçesinde, eğitim nafakası talebinin yasal dayanakları, çocuğun eğitim durumu, ana babanın ekonomik durumu ve talep edilen nafaka miktarı detaylı olarak belirtilmelidir.

Delillerin Sunulması: Davacı çocuk, eğitimine devam ettiğini belgeleyen okul kayıt belgesi, transkript, devam durumu gibi evrakları mahkemeye sunmalıdır. Ayrıca, ana babanın gelir durumunu gösteren belgeler de dava dosyasına dahil edilmelidir.

Mahkeme İncelemesi: Mahkeme, TMK 328/II ve 364. maddelerinde öngörülen koşulların varlığını titizlikle inceler. Çocuğun eğitim durumu, ana babanın ekonomik gücü ve nafaka ihtiyacının varlığı değerlendirilir.

Nafaka Miktarının Belirlenmesi: 28/11/1956 tarihli Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararına göre, nafaka ve nafakanın artırılması davaları kanundan doğan bir alacağın tespiti ve tahsili niteliğindedir ve davanın açıldığı tarihten itibaren hüküm ifade eder.

Hükmün İcrası: Mahkeme kararı kesinleştikten sonra, nafaka yükümlüsü belirlenen miktarı düzenli olarak ödemeye başlamalıdır. Ödeme yapılmaması durumunda, icra takibi başlatılabilir.

Dava sürecinde, mahkeme re'sen eğitim nafakasına hükmedemez. Mutlaka ergin çocuğun talebi üzerine karar verilir. Bu durum, ergin çocuğun fiil ehliyetine sahip olması ve kendi haklarını kullanabilmesi ilkesinden kaynaklanmaktadır.

Nafaka miktarının belirlenmesinde mahkeme, takdir yetkisini kullanarak somut olayın özelliklerini değerlendirir. Bu değerlendirmede, çocuğun yaşı, eğitim türü, ana babanın gelir durumu ve ailenin sosyal statüsü gibi faktörler dikkate alınır.

Önemli Yargıtay Kararları ve Uygulamalar

Eğitim nafakası konusunda Yargıtay'ın vermiş olduğu kararlar, uygulamada karşılaşılan sorunlara açıklık getirmekte ve hukuki belirsizlikleri gidermektedir. Bu kararlar, hem hukuk uygulayıcıları hem de vatandaşlar için yol gösterici nitelik taşımaktadır.

Ergin Çocuk Nafakası Kararları

Yargıtay 2. Hukuk Dairesi'nin 2010/17921 Esas, 2012/2392 Karar, 13.2.2012 tarihli önemli kararında, ergin çocuklar için nafaka talebinin kim tarafından yapılabileceği konusunda net bir çerçeve çizilmiştir:

Ana ve babanın bakım borcu çocuğun ergin olmasına kadar devam eder (TMK. m. 328/1). Çocuk ergin olduğu halde eğitimi devam ediyorsa, ana ve baba durum ve koşullara göre kendilerinden beklenebilecek ölçüde olmak üzere, eğitimi sona erinceye kadar çocuğa bakmakla yükümlüdürler (TMK. m. 328/2). Ne var ki, ana ve babanın, ergin olduğu halde eğitimi devam eden çocuğa bakım yükümlüğü, ergin çocuğun kendisi tarafından açılmış bir yardım nafakası davasının bulunması halinde söz konusu olur. Yoksa ergin olan ve fiil ehliyetini kazanmış bulunan çocuk için ana yararına nafakaya hükmolunamaz.

Bu karar, ergin çocukların kendi haklarını kendilerinin savunması gerektiği ilkesini ortaya koymaktadır. Ana baba, ergin çocuğu adına nafaka davası açamaz; bu hak yalnızca ergin çocuğa aittir.

Yargıtay 3. Hukuk Dairesi'nin 2003/3422 Esas, 2003/2899 Karar, 18.03.2003 tarihli kararında ise iştirak nafakası ile yardım nafakası arasındaki fark açıklanmıştır:

Türk Medeni Yasanın 182/2. maddesi uyarınca, velayetin kullanılması kendisine verilmeyen eşin çocuğun bakım ve eğitim giderlerine gücü oranında katılması esası kabul edilmiştir. Bununla birlikte 328/1. maddesine göre de, kural olarak ana-babanın bakım borcunun çocuğun ergin olmasına kadar devam edeceği vurgulanmıştır. […] Somut olayda davacı dava tarihi itibariyle reşittir. Böylece kanun gereği iştirak nafakası son bulmuştur. Dolayısı ile artırılması istenebilecek bir iştirak nafakası bulunmamaktadır. Bunla birlikte davacı taraf dava dilekçesinde açıkça işsiz olduğunu, malvarlığı bulunmadığını, geliri olmadığını ve üniversite sınavlarına hazırlandığını belirterek nafakanın artırılması yönünde talepte bulunmuştur. Bu istem, MK. nun 364. maddesi kapsamında yardım nafakası olup buna göre; herkes yardım etmediği takdirde yoksulluğa düşecek olan üstsoyu ve altsoyu ile kardeşlerine nafaka vermekle yükümlüdür.

Bu karar, çocuğun ergin olmasıyla birlikte iştirak nafakasının sona erdiğini ve bunun yerine TMK 364. maddesi kapsamında yardım nafakası talep edilebileceğini açıkça ortaya koymaktadır.

Eğitim Durumu Değerlendirmeleri

Eğitim nafakası taleplerinde çocuğun eğitim durumunun nasıl değerlendirileceği konusunda Yargıtay 3. Hukuk Dairesi'nin 2004/9535 Esas, 2004/10483 Karar, 05.10.2004 tarihli kararı önemli kriterler getirmiştir:

Açık Öğretim Lisesinde halen kayıtlı öğrenci olan reşit çocuk eğitimi devam ettiğine göre (TMK. md.364/son, md.328) davalı babasından yardım nafakası isteyebilir. Bunun için öğrencinin süresinde okulunu bitirmesi yada devamsızlıkta bulunmaması gibi özel koşullar öngörülerek istemin reddi usul ve kanuna uygun bulunmamıştır. Ayrıca, çalışabilir yaş, sağlık ve güce sahip olunması, somut olarak iş bulunarak çalışıldığı ve böylece gelir sahibi olunduğu dolayısı ile yoksulluğu da ortadan kaldırdığı anlamına da gelmediğinden bu gerekçeyle de yardım nafakasının reddedilmesi doğru görülmemiştir.

Bu karar, Açık Öğretim Lisesi'nde kayıtlı öğrencilerin de eğitim nafakası talep edebileceğini ve çalışabilir yaşta olmanın tek başına nafaka talebini engellemeyeceğini ortaya koymaktadır.

Yargıtay 3. Hukuk Dairesi'nin 2015/17254 Esas, 2016/3205 Karar sayılı kararında ise nafaka yükümlülüğünün paylaştırılması konusunda önemli bir ilke benimsenmiştir. Karara göre, eğitim hayatına devam eden ergin çocuğun yardım nafakası talebinde, nafaka miktarı belirlenirken mirasçılıkta aynı sırada yer alan kişilerin nafakaya katılma yükümlülüklerinin de dikkate alınması gerekmektedir.

Bu kararlar ışığında, eğitim nafakası uygulamasında şu temel ilkeler ortaya çıkmaktadır:

  • Ergin çocuk kendi adına dava açmalıdır - ana baba ergin çocuk adına nafaka davası açamaz
  • İştirak nafakası erginlikle sona erer - bunun yerine yardım nafakası talep edilmelidir
  • Eğitim türü ayırımı yapılmaz - açık öğretim de dahil olmak üzere tüm eğitim türleri kapsamdadır
  • Çalışabilir yaşta olmak tek başına engel değildir - somut gelir durumu değerlendirilmelidir
  • Nafaka yükümlülüğü paylaştırılabilir - mirasçılık sırasındaki diğer kişiler de sorumlu tutulabilir

Sonuç olarak, eğitim nafakası Türk hukuk sisteminde ergin çocukların eğitim haklarının korunması ve aile içi dayanışmanın güçlendirilmesi açısından önemli bir kurumdur. Yargıtay kararları, bu konuda ortaya çıkan uyuşmazlıkların çözümünde tutarlı bir uygulama geliştirmiş ve hukuki belirsizlikleri gidermiştir. Eğitim nafakası talep eden ergin çocukların, TMK'da belirtilen sekiz temel koşulu sağlaması ve gerekli belgeleri sunması durumunda, mahkeme tarafından hakkaniyete uygun bir nafaka miktarı belirlenecektir.


 Eğitim nafakası, sadece bir mali yükümlülük değil, aynı zamanda toplumsal dayanışmanın ve eğitim hakkının güvence altına alınmasının bir aracıdır. Ana babanın ekonomik gücü oranında, çocuklarının meslek sahibi olana kadar desteklenmesi, hem bireysel hem de toplumsal kalkınma açısından büyük önem taşımaktadır. 2025 yılında da bu kurumun önemini koruyarak, eğitim hayatına devam eden gençlerin geleceğini güvence altına almaya devam edeceği açıktır. Daha fazla bilgi için, bize ulaşabilirsiniz.

Yazar Görseli
Müellif

Av. Ali Haydar GÜLEÇ

Güleç Hukuk Bürosu'nda 9 yıldır yöneticilik ve avukatlık yapmaktadır.