Trafik Kazalarında Avukat Rolü

Trafik Kazalarında Avukat Rolü

Türkiye'de sıkça yaşanan trafik kazaları, maalesef can ve mal kayıplarına yol açabilmektedir. Kaza sonrası başlayan karmaşık hukuki süreçlerde haklarınızı tam ve doğru bir şekilde korumak, doğru tazminatı alabilmek için bir trafik kazası avukatının rolü hayati önem taşır. Bu makalede, trafik kazalarında avukatın görevlerinden, dava süreçlerine, sigorta işlemlerinden Yargıtay kararlarına kadar bilmeniz gereken her şeyi bulabilirsiniz.

Trafik Kazalarında Avukatın Rolü ve Önemi

Türkiye'de karayolu ulaşımının yoğunluğu, ne yazık ki trafik kazalarını da beraberinde getirmektedir. Her gün yüzlerce, hatta binlerce kaza meydana gelmekte; bu kazalar sonucunda maddi hasarlar, yaralanmalar ve maalesef can kayıpları yaşanabilmektedir. Bir trafik kazası meydana geldiğinde, kazazedeler ve yakınları için sadece fiziksel ve duygusal bir travma değil, aynı zamanda karmaşık ve çoğu zaman yıpratıcı bir hukuki süreç de başlar. İşte tam bu noktada, trafik kazalarında uzmanlaşmış bir avukatın rolü ve önemi devreye girer. Kaza sonrası hakların korunması, zararların tazmini ve adaletin tecellisi için profesyonel hukuki destek almak, mağduriyetlerin en aza indirilmesi açısından hayati bir adımdır.

Trafik kazaları, hukuki açıdan birçok farklı disiplini ilgilendiren olaylardır. Karayolları Trafik Kanunu, kazanın oluş şekli, tarafların sorumlulukları ve sigorta süreçleri gibi temel düzenlemeleri içerirken; Türk Borçlar Kanunu, haksız fiil sorumluluğu çerçevesinde maddi ve manevi tazminat taleplerinin yasal dayanağını oluşturur. Özellikle yaralanmalı veya ölümlü kazalarda ise Türk Ceza Kanunu devreye girerek, kusurlu sürücüler hakkında taksirle yaralama veya taksirle ölüme sebebiyet verme gibi suçlardan dolayı cezai sorumlulukları gündeme getirir. Bu kanunlar ve ilgili yönetmelikler, karmaşık usul ve esaslar içerir ve bu süreçlerde hak kaybına uğramamak için uzman bir bakış açısı şarttır.

Trafik Kazası Avukatının Temel Görevleri

Bir trafik kazası avukatı, müvekkilinin haklarını en iyi şekilde savunmak ve uğradığı zararların telafi edilmesini sağlamak amacıyla geniş bir yelpazede hizmet sunar. Bu görevler, kazanın hemen ardından başlayıp, hukuki sürecin sonlanmasına kadar devam eder.

Avukatın temel görevleri şu şekilde özetlenebilir:

  • Kapsamlı Hukuki Danışmanlık: Kaza mağdurlarına, mevcut durumları hakkında detaylı bilgi vermek, yasal haklarını ve yükümlülüklerini açıklamak, izlenecek yol haritasını belirlemek avukatın öncelikli görevlerindendir. Bu aşamada, mağdurun olayı doğru bir şekilde anlaması ve beklentilerini gerçekçi bir zemine oturtması sağlanır.
  • Delil Toplama ve Değerlendirme: Bir trafik kazası davasında en önemli unsurlardan biri delillerdir. Avukat, kaza tespit tutanağını titizlikle inceler, tanık beyanlarını toplar, olay yeri fotoğraflarını ve kamera kayıtlarını temin eder, araçlardaki hasar durumunu ve tıbbi raporları değerlendirir. Kusur oranlarının belirlenmesi ve zararın ispatı için bu deliller kritik öneme sahiptir.
  • Sigorta Şirketleriyle Müzakere ve Başvuru Süreçleri: Trafik kazalarında Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası (ZMMS) ve varsa Kasko sigortaları devreye girer. Avukat, sigorta şirketlerine gerekli başvuruları yapar, poliçe limitleri ve teminatlar çerçevesinde müvekkilinin haklarını savunur. Sigorta şirketlerinin genellikle kendi lehlerine yorum yapma eğiliminde olduğu durumlarda, avukat müvekkilinin haklarını koruyarak adil bir tazminat alınması için müzakereler yürütür.
  • Tazminat Taleplerinin Hazırlanması ve Takibi: Maddi zararlar (araç hasarı, tedavi giderleri, kazanç kaybı, araç değer kaybı vb.) ve manevi zararlar (çekilen acı, elem, keder nedeniyle) için tazminat taleplerini hukuki dayanaklarıyla birlikte hazırlar. Bu talepler, öncelikle sigorta şirketlerine iletilir, anlaşma sağlanamaması durumunda ise dava yoluyla takip edilir. Özellikle destekten yoksun kalma tazminatı gibi teknik hesaplama gerektiren konularda avukatın uzmanlığı büyük fark yaratır.
  • Dava Sürecinin Yönetimi: Anlaşma yoluyla çözülemeyen uyuşmazlıklarda, avukat müvekkili adına tazminat davası açar. Dava dilekçesinin hazırlanmasından, duruşmalara katılmaya, bilirkişi raporlarına itirazdan, istinaf ve temyiz süreçlerinin takibine kadar tüm aşamalar profesyonelce yönetilir.
  • Cezai Süreçlerin Takibi: Yaralanmalı veya ölümlü trafik kazalarında, kusurlu sürücü hakkında kamu davası açılabilir. Avukat, bu ceza davalarında müvekkilinin (mağdur veya yakını olarak) haklarını savunur, şikayetçi olarak davaya müdahil olabilir ve sanığın cezalandırılması için gerekli hukuki argümanları sunar.

Neden Bir Avukatla Çalışmalısınız?

Trafik kazası sonrası hukuki süreci bir avukatla yürütmek, birçok açıdan mağdurların lehine sonuçlar doğurur. Hukuki bilgi ve deneyim eksikliği, çoğu zaman hak kayıplarına veya olması gerekenden çok daha düşük tazminatlarla yetinilmesine neden olabilir.

Bir avukatla çalışmanın temel avantajları şunlardır:

  • Hak Kayıplarının Önlenmesi: Trafik kazası mağdurları, yaşadıkları şok ve üzüntü nedeniyle veya hukuki süreçlere hakim olmadıkları için önemli haklarını gözden kaçırabilirler. Sigorta şirketlerinin önerdiği ilk teklifleri kabul etmek, eksik belgelerle başvuru yapmak veya zamanaşımı sürelerini kaçırmak gibi hatalar, telafisi güç zararlara yol açabilir. Avukat, bu tür riskleri ortadan kaldırarak müvekkilinin haklarını eksiksiz bir şekilde korur.
  • Doğru ve Adil Tazminatın Alınması: Tazminat hesaplamaları, özellikle kalıcı sakatlık veya ölüm durumlarında oldukça teknik ve karmaşıktır. Yargıtay'ın güncel içtihatları, aktüerya hesaplamaları ve zararın tüm boyutları (ekonomik geleceğin sarsılması, bakıcı giderleri vb.) dikkate alınarak yapılması gereken bu hesaplamalar, uzmanlık gerektirir. Avukat, müvekkilinin hak ettiği en yüksek tazminatı alabilmesi için tüm hukuki argümanları ve delilleri mahkemeye sunar.
  • Karmaşık Hukuki Süreçlerin Profesyonelce Yönetimi: Kaza tespit tutanağına itiraz, sigorta şirketleriyle yazışmalar, dava açma, bilirkişi raporlarının incelenmesi, duruşmalar ve kanun yolları gibi birçok aşamadan oluşan hukuki süreç, vatandaşlar için oldukça yorucu ve karmaşık olabilir. Avukat, tüm bu süreçleri müvekkili adına titizlikle takip eder ve yönetir.
  • Zaman ve Stres Yönetimi: Kaza sonrası zaten zor bir dönemden geçen mağdurların bir de karmaşık hukuki prosedürlerle uğraşması, iyileşme süreçlerini olumsuz etkileyebilir. Avukat desteği, mağdurların bu yükten kurtularak sağlıklarına ve normal yaşamlarına dönmeye odaklanmalarını sağlar.
  • Sigorta Şirketleri ve Diğer Taraflar Karşısında Güç Dengesi: Bireylerin, büyük sigorta şirketlerinin uzman hukuk departmanları veya karşı tarafın avukatları karşısında eşit şartlarda mücadele etmesi zordur. Avukat, müvekkilini bu güç dengesizliğine karşı korur ve onun adına etkili bir temsil sağlar.
  • Yanlış Yönlendirmelerden Korunma: Maalesef, trafik kazası mağdurlarının zor durumundan faydalanmak isteyen, yeterli hukuki bilgiye sahip olmayan "hasar danışmanlık şirketi" adı altında faaliyet gösteren veya sigorta simsarlığı yapan kişiler ortaya çıkabilmektedir. Bu kişiler, mağdurları yanlış bilgilendirerek veya hukuki geçerliliği olmayan vaatlerde bulunarak daha büyük mağduriyetlere yol açabilirler. Mesleki sorumluluğu bulunan bir avukatla çalışmak, bu tür tuzaklardan korunmanın en güvenli yoludur.

Trafik kazası avukatlarının vekalet ücretleri genellikle, dava sonucunda kazanılan tazminat miktarı üzerinden bir yüzde oranı olarak belirlenir. Bu oran, Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi'ndeki yasal sınırlar içinde kalmak kaydıyla, genellikle %10 ile %25 arasında değişmekte olup, avukat ile müvekkil arasında yapılacak yazılı bir avukatlık sözleşmesi ile kararlaştırılır. Bu durum, avukatın da müvekkilinin mümkün olan en yüksek tazminatı alması yönünde güçlü bir motivasyona sahip olmasını sağlar.

Sonuç olarak, bir trafik kazası sonrasında haklarınızı tam anlamıyla korumak, uğradığınız zararların adil bir şekilde tazmin edilmesini sağlamak ve karmaşık hukuki süreçlerde kaybolmamak için alanında uzman bir trafik kazası avukatından profesyonel destek almak, atılacak en doğru adımlardan biridir. Bu destek, sadece maddi kayıpların telafisi için değil, aynı zamanda adaletin yerini bulması ve manevi huzurun bir nebze de olsa sağlanabilmesi için büyük önem taşır.

Trafik Kazası Tazminat Davası: Şartlar, Türler ve Sorumlular

Trafik kazaları, ne yazık ki ülkemizde sıkça karşılaşılan ve hem maddi hem de manevi açıdan derin yaralar açabilen olaylardır. Bir kaza meydana geldiğinde, mağdurların haklarını arayabilmeleri ve uğradıkları zararların telafisini sağlayabilmeleri için tazminat davası açma süreci devreye girer. Bu süreç, belirli hukuki koşulların yerine getirilmesini, talep edilebilecek tazminat türlerinin doğru bir şekilde belirlenmesini ve kazada sorumluluğu bulunan tarafların tespitini gerektirir. İşte bu karmaşık süreçte bilinmesi gereken temel unsurlar:

Tazminat Davası Açma Koşulları

Bir trafik kazası neticesinde tazminat davası açılabilmesi için öncelikle bazı temel şartların varlığı aranır. Bu şartların en başında, hukuka aykırı bir fiil neticesinde bir zararın meydana gelmiş olması yer alır. Türk Borçlar Kanunu'nun (TBK) 49. maddesi, haksız fiil sorumluluğunun temelini oluşturur ve kusurlu bir davranışla başkasına zarar veren kişinin, bu zararı gidermekle yükümlü olduğunu belirtir. Dolayısıyla, bir trafik kazasında tazminat talebinde bulunabilmek için;

  1. Hukuka Aykırı Bir Fiil: Kazaya neden olan eylemin, Karayolları Trafik Kanunu veya diğer ilgili mevzuat hükümlerine aykırı olması gerekir. Bu, genellikle bir trafik kuralı ihlali şeklinde karşımıza çıkar.
  2. Zararın Varlığı: Kazadan kaynaklanan somut bir zararın (maddi ve/veya manevi) mevcut olması şarttır. Bu zarar, araçta oluşan hasar, tedavi masrafları, gelir kaybı, destekten yoksun kalma veya manevi acı ve elem şeklinde olabilir. Zararın ispatlanabilir olması büyük önem taşır.
  3. Kusur: Tazminat talep edilen tarafın kazanın meydana gelmesinde kusurlu olması gerekir. Tam kusurlu olunmasa dahi, karşı tarafın kusuru oranında tazminat talep edilebilir. Kaza tespit tutanakları ve bilirkişi raporları, kusur oranlarının belirlenmesinde kritik rol oynar.
  4. Nedensellik (İlliyet) Bağı: Meydana gelen zarar ile hukuka aykırı fiil arasında doğrudan bir neden-sonuç ilişkisi bulunmalıdır. Yani, zararın, kazaya neden olan kusurlu davranışın bir sonucu olduğu açıkça ortaya konulmalıdır.
  5. Sigorta Şirketine Başvuru: Özellikle Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası (ZMMS) kapsamında bir talepte bulunulacaksa, dava açmadan önce ilgili sigorta şirketine usulüne uygun bir başvuru yapılmış ve bu başvurunun sonuçlanmış olması genellikle bir dava şartı olarak aranır.
  6. Zamanaşımı Süreleri: Tazminat talepleri için yasal zamanaşımı sürelerine dikkat edilmesi hayati önem taşır. Karayolları Trafik Kanunu ve Türk Borçlar Kanunu'na göre, trafik kazalarından doğan tazminat davalarında genel zamanaşımı süresi, zarar görenin zararı ve tazminat yükümlüsünü öğrendiği tarihten başlayarak iki yıldır. Her hâlükârda, fiilin işlendiği tarihten (kaza tarihinden) itibaren on yıllık bir üst zamanaşımı süresi de mevcuttur. Ölümlü veya yaralanmalı kazalarda, ceza davasının zamanaşımı süresi daha uzunsa, bu süre tazminat davası için de uygulanabilir. Bu sürelerin kaçırılması, hak kaybına yol açabilir.

Bu koşulların varlığı halinde, görevli mahkemede dava açılabilir. Trafik kazalarından kaynaklanan tazminat davalarında görevli mahkeme genellikle Asliye Hukuk Mahkemeleri'dir. Ancak, uyuşmazlık konusu tazminat miktarının belirli bir parasal sınırın altında kalması durumunda Sulh Hukuk Mahkemeleri de görevli olabilmektedir. Yetkili mahkeme ise genellikle kazanın meydana geldiği yer mahkemesi, davalının ikametgahı veya sigorta şirketinin merkezinin bulunduğu yer mahkemesi olabilir.

Talep Edilebilecek Başlıca Tazminat Türleri

Trafik kazası sonucu uğranılan zararın niteliğine göre talep edilebilecek çeşitli tazminat kalemleri bulunmaktadır. Bu tazminatlar genel olarak maddi ve manevi tazminatlar olarak iki ana başlık altında toplanabilir.

Maddi Tazminat Kalemleri:

  • Tedavi Giderleri: Kaza nedeniyle yapılan her türlü tıbbi müdahale, hastane, ilaç, fizik tedavi, protez, ameliyat ve bakıcı masrafları bu kapsamdadır.
  • Çalışma Gücünün Azalması veya Yitirilmesinden Doğan Kayıplar (Kalıcı İş Göremezlik/Maluliyet Tazminatı): Kaza sonucu kalıcı bir sakatlık (maluliyet) yaşayan kişinin, bu sakatlık nedeniyle çalışma gücünde meydana gelen azalma veya kayıp oranında, gelecekte elde edeceği kazançlardan mahrum kalması nedeniyle hesaplanan tazminattır.
  • Geçici İş Göremezlik Tazminatı (Kazanç Kaybı): Yaralanma nedeniyle kişinin geçici bir süre çalışamaması ve bu süre zarfında gelirinden mahrum kalması durumunda talep edilen tazminattır.
  • Ekonomik Geleceğin Sarsılmasından Doğan Zararlar: Kazanın, mağdurun ekonomik geleceği üzerinde yarattığı olumsuz etkiler nedeniyle talep edilebilir.
  • Araç Hasar Bedeli: Kazaya karışan araçta meydana gelen hasarın onarım masraflarıdır. Aracın perte (total loss) çıkması durumunda ise aracın kaza tarihindeki rayiç bedeli talep edilebilir.
  • Araç Değer Kaybı Tazminatı: Onarım görmüş bir aracın ikinci el piyasa değerinde, kazasız bir emsaline göre meydana gelen düşüşü ifade eder. Aracın yaşı, modeli, hasarın boyutu gibi faktörler bu tazminatın hesaplanmasında etkilidir.
  • Araçtan Mahrum Kalma Tazminatı (İkame Araç Bedeli): Aracın onarımda kaldığı veya perte çıkması durumunda yeni bir araç temin edilene kadar geçen makul süre boyunca, mağdurun araçsız kalması nedeniyle yaptığı ulaşım masrafları veya kiraladığı ikame aracın bedelidir.

Ölümlü Trafik Kazalarında Talep Edilebilecek Ek Maddi Tazminatlar:

  • Destekten Yoksun Kalma Tazminatı: Kazada hayatını kaybeden kişinin, sağlığında maddi destek sağladığı kişilerin (eş, çocuk, anne-baba, nişanlı veya düzenli ve sürekli destek sağladığı kanıtlanabilen diğer kişiler) bu destekten mahrum kalmaları nedeniyle uğradıkları zarardır.
  • Cenaze ve Defin Giderleri: Ölen kişinin cenaze, defin ve bunlarla ilgili diğer masraflarıdır.

Manevi Tazminat:

Trafik kazası nedeniyle kişinin yaşadığı bedensel acı, elem, keder, üzüntü, psikolojik travma, yaşam zevkinin azalması gibi manevi zararların bir nebze olsun hafifletilmesi amacıyla talep edilen tazminat türüdür. Ölümlü kazalarda, ölenin yakınları (eş, çocuk, anne-baba, kardeş gibi) da duydukları derin acı ve üzüntü nedeniyle manevi tazminat talep etme hakkına sahiptir. Manevi tazminatın miktarı, olayın özellikleri, tarafların sosyal ve ekonomik durumları, kusur oranları ve duyulan acının derinliği gibi faktörler göz önünde bulundurularak hakim tarafından takdir edilir.

Kazada Sorumlu Tutulabilecek Taraflar

Bir trafik kazası neticesinde doğan zararlardan dolayı sorumlu tutulabilecek başlıca taraflar şunlardır:

  1. Araç Sürücüsü: Kazanın meydana gelmesinde kusurlu olan araç sürücüsü, TBK m.49 uyarınca haksız fiil sorumluluğu gereği zararlardan şahsen sorumludur. Sürücünün dikkatsizliği, tedbirsizliği, trafik kurallarına uymaması gibi kusurlu davranışları bu sorumluluğun temelini oluşturur.
  2. Aracın İşleteni ve Sahibi: Karayolları Trafik Kanunu'na göre "işleten" sıfatına sahip olan kişi (genellikle araç sahibi veya aracı uzun süreli kiralayan), aracın sebep olduğu zararlardan dolayı kusursuz sorumluluk ilkesi gereğince sorumlu tutulabilir. Bu sorumluluk, aracın bakımsızlığı, teknik bir arızası veya sürücünün hatasından bağımsız olarak işletenin tehlike sorumluluğundan kaynaklanır. Araç sahibi, aracının trafiğe çıkarılmasının yarattığı tehlike nedeniyle zarardan sorumlu olur.
  3. Sigorta Şirketi: Kusurlu aracın Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası (trafik sigortası) poliçesini düzenleyen sigorta şirketi, poliçe limitleri dahilinde maddi zararları ve tedavi giderlerini karşılamakla yükümlüdür. Manevi tazminatlar genellikle ZMMS kapsamı dışındadır ve doğrudan kusurlu şahıslardan talep edilir. Eğer kusurlu aracın İhtiyari Mali Mesuliyet Sigortası (KASKO içinde ek teminat olarak) varsa, bu poliçe kapsamında manevi tazminat talepleri de karşılanabilir.

Bu temel sorumluların yanı sıra, kazanın oluşumunda yol kusuru gibi bir etken varsa ilgili Karayolları idaresi veya aracın üretim hatasından kaynaklanan bir durum söz konusu ise araç üreticisi gibi farklı tarafların da sorumluluğu gündeme gelebilir. Ancak bu tür durumlar daha özel ve detaylı inceleme gerektirir.

Trafik kazası tazminat davaları, birçok teknik detayı ve hukuki inceliği barındıran süreçlerdir. Hak kayıplarının önlenmesi ve en doğru tazminatın alınabilmesi için bu süreçlerin bir trafik kazası avukatı ile yürütülmesi büyük önem taşımaktadır.

Sigorta Süreçleri ve Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası (ZMMS)

Trafik kazalarının ardından başlayan hukuki süreçlerin önemli bir parçasını sigorta işlemleri oluşturur. Özellikle Karayolları Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası (ZMMS), kazaya karışan araçların üçüncü şahıslara verdiği zararların karşılanmasında merkezi bir role sahiptir. Bu sigorta, mağdurların haklarını koruma altına almayı hedeflerken, sigorta şirketleriyle yürütülen süreçler karmaşık ve dikkat gerektiren detaylar içerebilir. Bu bölümde, ZMMS'nin kapsamı, güncel teminat limitleri, sigorta şirketine başvuru süreci ve uyuşmazlık durumunda başvurulabilecek Sigorta Tahkim Komisyonu gibi konuları ele alacağız.

ZMMS Kapsamı ve Teminat Limitleri (2024)

Karayolları Trafik Kanunu uyarınca, trafiğe çıkan her motorlu aracın yaptırması zorunlu olan ZMMS, bir kaza durumunda kusurlu aracın diğer araçlara veya üçüncü şahıslara verdiği maddi ve bedeni zararları karşılamak üzere tasarlanmıştır. Bu sigortanın temel amacı, trafik kazası sonucu mağdur olan kişilerin zararlarının hızlı ve etkin bir şekilde giderilmesini sağlamaktır.

ZMMS'nin teminat kapsamı genel olarak şunları içerir:

  • Maddi Zararlar: Kazaya karışan diğer araçlarda veya üçüncü şahıslara ait mallarda meydana gelen hasarlar.
  • Bedeni Zararlar: Kaza sonucu meydana gelen yaralanmalar için tedavi giderleri, geçici veya kalıcı iş göremezlik (maluliyet) tazminatları ve ölüm halinde defin giderleri ile destekten yoksun kalma tazminatları.

Sigorta poliçelerinde belirtilen teminat limitleri, sigorta şirketinin bir kaza başına ve kişi başına ödeyeceği azami tutarları ifade eder. Bu limitler, Hazine ve Maliye Bakanlığı tarafından her yıl güncellenmektedir. 2024 yılı için geçerli olan ZMMS teminat limitleri, araç türü fark etmeksizin genel olarak şu şekildedir:

  • Sakatlanma ve Ölüm Halinde: Kişi başına 1.800.000 TL.
  • Sağlık Giderleri: Kişi başına 1.800.000 TL.
  • Maddi Zararlar: Araç başına 200.000 TL.

Örneğin, otomobil ve taksiler için kaza başına toplam azami teminat limiti sağlık giderleri ile ölüm ve sakatlanma durumlarında 9.000.000 TL olarak belirlenmiştir. Minibüs, otobüs, kamyonet gibi farklı araç türleri için kaza başına toplam limitler değişiklik gösterebilir. Bu limitlerin, sigorta şirketinin ödeyeceği üst sınırı teşkil ettiğini unutmamak gerekir. Eğer mağdurun zararı bu limitleri aşıyorsa, aşan kısım için kazada kusurlu olan araç sürücüsüne, işletenine veya sahibine (vefat etmişlerse mirasçılarına) karşı ayrıca dava açılması gerekebilir.

Önemli bir nokta da, ZMMS'nin genellikle manevi tazminatları kapsamamasıdır. Kaza nedeniyle yaşanan elem, acı, keder gibi manevi zararların tazmini için kusurlu tarafa karşı doğrudan manevi tazminat davası açılması gerekmektedir.

Sigorta Şirketine Başvuru ve Süreç Yönetimi

Trafik kazası sonrasında, zarar gören tarafın haklarını talep edebilmesi için öncelikle kusurlu aracın ZMMS poliçesini düzenleyen sigorta şirketine usulüne uygun bir başvuru yapması gerekmektedir. Bu başvuru, dava açma veya Sigorta Tahkim Komisyonu'na gitme öncesinde yerine getirilmesi gereken bir dava şartıdır.

Başvuru sürecinde genellikle şu adımlar izlenir ve belgeler talep edilir:

  1. Kaza Tespit Tutanağı: Kazanın oluş şeklini ve tarafların ilk beyanlarını içeren resmi belge.
  2. Hasar Belgeleri: Araç hasarı için ekspertiz raporu, onarım faturaları; bedeni zararlar için doktor raporları, epikriz, tedavi masraflarını gösteren faturalar.
  3. Mağduriyet Belgeleri: Yaralanma durumunda maluliyet raporu, iş göremezlik belgesi; ölüm durumunda veraset ilamı, defin ruhsatı ve destekten yoksun kalanların bilgilerini içeren belgeler.
  4. Poliçe Bilgileri: Kazaya karışan araçların sigorta poliçe numaraları.

Sigorta şirketine yapılan başvuru sonrasında şirket, dosyayı inceleyerek bir değerlendirme yapar. Bu değerlendirme sonucunda tazminat ödemesi yapabilir, talebi kısmen karşılayabilir veya reddedebilir. Mağdurların bu süreçte son derece dikkatli olması ve özellikle sigorta şirketlerinin sunduğu teklifleri hemen kabul etmemesi önerilir.

Sigorta şirketleri, mağdurlara ödeme yaparken bazen "gayr-i kabili rücu olmak şartıyla" (yani, bu anlaşmadan bir daha geri dönülemeyeceği, başka bir talepte bulunulamayacağı kabul edilerek) veya "bilakayd-ü şart" (yani, anlaşmanın hiçbir koşul ve kayıt olmaksızın kabul edildiği) gibi ifadeler içeren ibranameler imzalatmak isteyebilirler. Bu tür belgelerin imzalanması, mağdurun ileride fark edeceği ek zararlar veya manevi tazminat gibi haklarından feragat etmesi anlamına gelebilir. Özellikle tazminat hesaplamaları konusunda yeterli bilgiye sahip olmayan mağdurlar, sigorta şirketlerinin genellikle kendi menfaatlerini gözeterek yaptığı düşük teklifleri veya haksız indirimleri (hatır taşıması, kusura ortak katılım gibi gerekçelerle) kabul etme riskiyle karşı karşıyadır. Bu nedenle, sigorta şirketinden gelen teklifleri ve sunulan belgeleri bir trafik kazası avukatı ile değerlendirmek, hak kaybına uğramamak adına kritik öneme sahiptir. Avukat, tazminatın doğru hesaplanmasını sağlayacak, hukuki terimleri açıklayacak ve müvekkilinin haklarını en iyi şekilde koruyacaktır.

Sigorta Tahkim Komisyonu

Sigorta şirketine yapılan başvurunun reddedilmesi, 15 iş günü (Karayolları Trafik Kanunu uyarınca) içinde cevap verilmemesi veya teklif edilen tazminat miktarının yetersiz bulunması durumunda, mağdurların başvurabileceği alternatif bir uyuşmazlık çözüm yolu Sigorta Tahkim Komisyonu'dur. Komisyon, sigorta hukukunda uzmanlaşmış hakemler aracılığıyla uyuşmazlıkları mahkemelere göre genellikle daha hızlı bir şekilde çözmeyi amaçlar.

Sigorta Tahkim Komisyonu'na başvuru, sigorta şirketine yapılan başvurunun sonuçsuz kalmasının ardından yapılabilir. Başvuru için belirli bir ücret ödenmesi ve gerekli belgelerin sunulması gerekir. Tahkim süreci, mahkeme sürecine kıyasla daha az masraflı ve daha kısa sürede sonuçlanabilme avantajına sahiptir.

Komisyon hakemlerinin verdiği kararlar, belirli bir meblağın üzerindeyse taraflarca itiraz edilebilir ve bu itirazlar İtiraz Hakem Heyeti tarafından incelenir. İtiraz Hakem Heyeti kararlarına karşı da belirli şartlar altında temyiz yolu açık olabilir. Ancak, özellikle düşük meblağlı uyuşmazlıklarda Komisyon kararları kesinleşebilir.

Sigorta Tahkim Komisyonu süreci de kendine özgü usul ve esaslara tabi olduğundan, bu süreçte de bir avukattan profesyonel destek almak, başvurunun doğru yapılması, delillerin etkin bir şekilde sunulması ve lehe bir karar alınması olasılığını artıracaktır. Bir avukat, müvekkilinin dosyasını Komisyon nezdinde titizlikle takip ederek hak ettiği tazminatı almasına yardımcı olabilir.

Sonuç olarak, trafik kazası sonrası sigorta süreçleri, mağdurlar için karmaşık ve yorucu olabilir. ZMMS teminat limitlerini bilmek, sigorta şirketine doğru ve eksiksiz başvuruda bulunmak, sunulan teklifleri ve belgeleri dikkatle incelemek ve gerektiğinde Sigorta Tahkim Komisyonu gibi alternatif çözüm yollarına başvurmak, hak kayıplarını önlemek için zorunludur. Tüm bu aşamalarda uzman bir trafik kazası avukatının rehberliği, sürecin doğru yönetilmesi ve mağdurun haklarının en üst düzeyde korunması açısından büyük değer taşımaktadır.

Yargıtay Kararları Işığında Önemli Hususlar ve Hukuki Değerlendirmeler

Trafik kazalarıyla ilgili hukuki süreçler, Yargıtay içtihatlarıyla sürekli şekillenen ve detay kazanan bir alandır. Yüksek Mahkeme kararları, hem avukatlar hem de mağdurlar için yol gösterici niteliktedir. Bu kararlar, kanun maddelerinin yorumlanmasında ve uygulamada birliğin sağlanmasında kritik bir rol oynar. Özellikle tazminat türleri, sorumlulukların belirlenmesi ve ispat yükümlülükleri gibi konularda Yargıtay'ın bakış açısı, davaların seyrini doğrudan etkileyebilmektedir. Bu bölümde, trafik kazası tazminat davalarında sıkça karşılaşılan ve Yargıtay kararlarıyla netlik kazanan bazı önemli hususları ve bu hususların hukuki değerlendirmelerini ele alacağız. Bu değerlendirmeler, hak arama sürecinde bilinçli adımlar atılmasına ve olası hak kayıplarının önlenmesine yardımcı olacaktır.

Manevi Tazminat ve İhtiyati Haciz

Trafik kazaları, mağdurlar üzerinde yalnızca maddi hasarlar değil, aynı zamanda derin manevi etkiler de bırakır. Yaşanan kaza sonucu duyulan elem, keder, üzüntü, psikolojik travma ve yaşam kalitesindeki düşüş gibi unsurlar manevi tazminatın konusunu oluşturur. Türk Borçlar Kanunu (TBK) madde 56, bedensel bütünlüğün zedelenmesi durumunda hâkimin, olayın özelliklerini göz önünde tutarak, zarar görene uygun bir miktar paranın manevi tazminat olarak ödenmesine karar verebileceğini belirtir. Ölüm halinde ise ölenin yakınlarına da manevi tazminat ödenmesine hükmedilebilir.

Manevi tazminat taleplerinde, alacağın tahsilini güvence altına almak amacıyla başvurulabilecek önemli bir hukuki yol ihtiyati hacizdir. İhtiyati haciz, borçlunun mallarına dava veya icra takibi sonuçlanmadan önce geçici olarak el konulması anlamına gelir. Bu sayede, dava sonunda haklı çıkan alacaklının, borçlunun mal kaçırması gibi durumlarla karşılaşarak alacağına kavuşamaması riski azaltılır.

Yargıtay'ın bu konudaki yaklaşımı, mağdurlar lehine önemli bir güvence sağlamaktadır. Özellikle Yargıtay 4. Hukuk Dairesi'nin 28.11.2022 tarihli, E.2022/8964, K.2022/15530 sayılı kararı, haksız fiilden kaynaklanan manevi tazminat davalarında, İcra ve İflas Kanunu'nun (İİK) 257. ve devamı maddeleri uyarınca ihtiyati haciz kararı verilebileceğini açıkça belirtmiştir. Bu karar, manevi tazminat alacaklarının da diğer alacaklar gibi ihtiyati haciz yoluyla güvence altına alınabileceğini teyit etmesi açısından büyük önem taşımaktadır. Dolayısıyla, trafik kazası sonucu manevi zarara uğrayan kişiler, avukatları aracılığıyla, dava sürecinin başında karşı tarafın malvarlığına ihtiyati haciz konulmasını talep ederek, gelecekteki tazminat alacaklarını koruma altına alabilirler.

Maluliyet Oranının Tespiti

Yaralanmalı trafik kazalarında, mağdurun uğradığı bedensel zararın en önemli göstergelerinden biri maluliyet oranıdır. Maluliyet, kaza sonucu kişinin çalışma gücünde veya meslekte kazanma gücünde meydana gelen kalıcı azalmayı ifade eder. Bu oran, hem sürekli iş göremezlik tazminatının hem de ekonomik geleceğin sarsılmasından doğan zararların hesaplanmasında temel bir veridir. Maluliyet oranının doğru ve güncel mevzuata uygun şekilde tespit edilmesi, mağdurun hak ettiği tazminatı alabilmesi için hayati öneme sahiptir.

Yargıtay, maluliyet oranının tespitinde titiz bir yaklaşım sergilemekte ve bu sürecin belirli standartlara göre yürütülmesi gerektiğini vurgulamaktadır. Yargıtay 4. Hukuk Dairesi'nin 10.01.2022 tarihli, E.2021/24078, K.2022/13 sayılı kararı, bu konudaki önemli bir içtihattır. Bu kararda Yüksek Mahkeme, maluliyet oranının, haksız fiilin (trafik kazasının) gerçekleştiği tarihte yürürlükte olan yönetmelik hükümlerine göre doğru bir şekilde belirlenmesi gerektiğini vurgulamıştır. Bu, zaman içinde değişebilen yönetmelikler (örneğin, Erişkinler İçin Engellilik Değerlendirmesi Hakkında Yönetmelik veya Özürlülük Ölçütü, Sınıflandırması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkında Yönetmelik gibi) dikkate alındığında, hangi tarihteki yönetmeliğin esas alınacağının netleştirilmesi anlamına gelir. Kazanın meydana geldiği tarihte geçerli olan yönetmelik hükümlerine göre yapılacak bir değerlendirme, mağdurun hakkaniyete uygun bir tazminat almasını sağlar. Adli Tıp Kurumu veya üniversite hastanelerinden alınacak bilirkişi raporları, bu oranın tespitinde belirleyici rol oynar ve bu raporların güncel ve doğru mevzuata dayanması esastır.

Araç Değer Kaybı Hesaplaması

Trafik kazası sonucu hasar gören araçlar, ne kadar iyi onarılırsa onarılsın, genellikle ikinci el piyasa değerlerinde bir düşüş yaşarlar. İşte bu düşüş, araç değer kaybı olarak adlandırılır ve kazada kusuru olmayan veya daha az kusurlu olan tarafın talep edebileceği bir maddi tazminat kalemidir. Araç değer kaybı, aracın kazadan önceki piyasa değeri ile kaza sonrası onarılmış haldeki piyasa değeri arasındaki farkı ifade eder.

Yargıtay, araç değer kaybının hesaplanmasında dikkate alınması gereken kriterleri çeşitli kararlarında ortaya koymuştur. Yargıtay 4. Hukuk Dairesi'nin 25.03.2022 tarihli, E.2021/21252, K.2022/5913 sayılı kararı, bu konuda önemli bir örnektir. Kararda, değer kaybının, aracın hasarlanıp onarılmasından sonraki değeri ile hiç hasarlanmamış haldeki değeri arasındaki fark olduğu belirtilmiştir. Ayrıca, bu hesaplamada aracın;

  • Markası ve modeli,
  • Yaşı (üretim yılı),
  • Kilometresi,
  • Hasarın boyutu ve niteliği (hangi parçaların hasar gördüğü, onarımın şekli),
  • Daha önce bir hasar kaydının olup olmadığı,
  • Olay tarihindeki ikinci el piyasa rayiç bedeli gibi faktörlerin bir bütün olarak değerlendirilmesi gerektiği vurgulanmıştır.

Bu tür bir hesaplama, uzmanlık gerektirdiğinden genellikle bağımsız sigorta eksperleri veya makine mühendisleri tarafından hazırlanan bilirkişi raporlarına dayanır. Avukatınız, bu raporların doğru kriterlere göre hazırlanıp hazırlanmadığını denetleyerek, müvekkilinin hak ettiği değer kaybı tazminatını almasını sağlar.

İkame Araç Bedeli Talebi

Trafik kazası sonucu aracı hasar gören ve bu nedenle aracını kullanamayan kişiler, onarım süresince veya aracın perte çıkması durumunda yeni bir araç temin edene kadar geçen makul sürede ulaşımlarını sağlamak için ek masraflar yapmak zorunda kalabilirler. Bu masraflar, ikame araç bedeli veya araç mahrumiyet tazminatı olarak adlandırılır ve haklı bir tazminat talebidir.

İkame araç bedelinin talep edilebilmesi için, aracın kullanılamadığı sürenin makul bir tamir süresi olması veya aracın perte çıkması durumunda emsal bir aracın temin edilebileceği makul bir süre olması gerekir. Bu sürenin belirlenmesinde, hasarın boyutu, yedek parça temin durumu ve onarımın yapılacağı servisin yoğunluğu gibi faktörler dikkate alınır.

Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 26. Hukuk Dairesi'nin 16.10.2020 tarihli, E.2018/3435, K.2020/1471 sayılı kararı, ikame araç bedeli taleplerinde dikkate alınması gereken hususlara ışık tutmaktadır. Kararda, araçtan mahrum kalınan süre için makul tamir süresi veya pert durumunda emsal araç temin süresi dikkate alınarak ikame araç bedelinin (örneğin, kiralık araç faturası) hesaplanması gerektiği belirtilmiştir. Ancak, bu hesaplamada, kişinin kendi aracını kullansaydı yapacağı yakıt, amortisman gibi bazı zorunlu giderlerin düşülmesi gerektiği de ifade edilmiştir. Bu, tazminat hukukundaki zenginleşme yasağı ilkesiyle uyumludur. Mağdurların, bu süreçte yaptıkları kiralama masraflarını faturalandırmaları ve makul süreyi aşan taleplerden kaçınmaları, taleplerinin olumlu sonuçlanması açısından önemlidir.

Trafik kazaları, karmaşık hukuki süreçleri beraberinde getiren ve mağdurlar için hem maddi hem de manevi açıdan yıpratıcı olabilen olaylardır. Bu makalede ele aldığımız üzere, kazanın meydana gelmesinden tazminatın tahsiline kadar her aşamada dikkat edilmesi gereken pek çok detay bulunmaktadır. Tazminat davası açma koşullarından talep edilebilecek tazminat türlerine, sigorta süreçlerinden Yargıtay'ın emsal kararlarına kadar geniş bir yelpazede bilgi sahibi olmak, hak arama mücadelesinde büyük önem taşır. Ancak, hukuki süreçlerin karmaşıklığı, yasal mevzuatın ve içtihatların sürekli güncellenmesi, bu alanda uzman bir avukatın rehberliğinin ne denli hayati olduğunu ortaya koymaktadır. Bir trafik kazası avukatı, delillerin toplanmasından sigorta şirketiyle müzakerelere, dava sürecinin yönetiminden Yargıtay kararları ışığında strateji belirlenmesine kadar her adımda müvekkilinin haklarını en üst düzeyde koruyarak, adil bir tazminat alınmasını hedefler. Unutulmamalıdır ki, doğru hukuki destek, mağduriyetlerin giderilmesinde ve adaletin tecellisinde kilit bir role sahiptir.

Yazar Görseli
Müellif

Av. Ali Haydar GÜLEÇ

Güleç Hukuk Bürosu'nda 9 yıldır yöneticilik ve avukatlık yapmaktadır.