Vekaletname İptal Sebepleri

Vekaletname İptal Sebepleri

Vekaletname iptali, güven ilişkisinin zedelendiği veya amacın ortadan kalktığı durumlarda başvurulan önemli bir hukuki işlemdir. Süresiz vekaletnamelerin nasıl iptal edileceğini, noter ve e-Devlet süreçlerini, dikkat etmeniz gerekenleri ve olası masrafları öğrenin. Vekalet görevinin kötüye kullanılmasının sonuçları ve Yargıtay kararlarıyla desteklenmiş hukuki bilgiler bu yazıda.

Elbette, isteğiniz üzerine "Süresiz Vekaletname: Tanımı, İptal Sebepleri ve Noter Yoluyla İptal Süreci" başlıklı bölümü aşağıda bulabilirsiniz:

Süresiz Vekaletname: Tanımı, İptal Sebepleri ve Noter Yoluyla İptal Süreci

Vekaletname, bir kişinin (vekil eden veya müvekkil) başka bir kişiyi (vekil) kendi adına belirli hukuki işlemleri yapması veya işleri takip etmesi için yetkilendirdiği yazılı bir belgedir. Vekalet ilişkisi, taraflar arasındaki genel güven ilişkisi üzerine kuruludur. Bu güvenin sarsılması veya vekaletin verilme amacının ortadan kalkması gibi durumlarda vekaletnamenin iptali gündeme gelir. Özellikle süresiz vekaletnameler, belirli bir bitiş tarihi öngörmediğinden, iptal edilmedikleri veya kanuni bir sebeple sona ermedikleri müddetçe geçerliliklerini korurlar. Bu bölümde, süresiz vekaletnamenin ne olduğunu, hangi durumlarda iptal edilebileceğini ve noter aracılığıyla iptal sürecinin nasıl işlediğini detaylı bir şekilde ele alacağız.

Süresiz Vekaletname Nedir?

Süresiz vekaletname, adından da anlaşılacağı üzere, vekil edenin vekile verdiği yetkilerin belirli bir zaman dilimiyle sınırlandırılmadığı vekaletname türüdür. Bu tür vekaletnameler, vekil eden tarafından iptal edilene, vekil istifa edene, taraflardan birinin ölümü, gaipliği, fiil ehliyetini kaybetmesi gibi durumlar gerçekleşene veya vekalet konusu işin tamamlanması gibi vekalet ilişkisini sona erdiren diğer yasal nedenler ortaya çıkana kadar geçerliliğini sürdürür.

Temelinde güven ilişkisi yatan süresiz vekaletnameler, genellikle uzun soluklu işler, sürekli temsil gerektiren durumlar veya vekil edenin ileride ihtiyaç duyabileceği işlemler için verilir. Örneğin, bir şirketin sürekli hukuki danışmanlığını yürüten bir avukata verilen vekaletname, taşınmaz alım-satım gibi geniş yetkiler içeren vekaletnameler veya yurt dışında yaşayan bir kişinin Türkiye'deki işlerini takip etmesi için verdiği vekaletnameler süresiz nitelikte olabilir.

Süresiz vekaletname, vekile geniş bir hareket alanı tanırken, vekil edene de önemli bir sorumluluk yükler. Vekilin yetkilerini kötüye kullanma riski her zaman mevcut olduğundan, vekil seçimi büyük bir titizlikle yapılmalı ve vekalet ilişkisi düzenli olarak gözden geçirilmelidir.

Süresiz Vekaletnamenin Genel İptal Sebepleri

Süresiz bir vekaletnamenin iptal edilmesi, vekil edenin tek taraflı irade beyanıyla mümkündür. Bu hak, vekalet sözleşmesinin kişisel güvene dayalı niteliğinden kaynaklanır. Başlıca iptal sebepleri şunlardır:

  1. Vekil Edilen Kişiye Duyulan Güvenin Kaybolması: En yaygın iptal sebebidir. Vekilin, verilen yetkileri kötüye kullandığına dair şüpheler, vekil edenin menfaatlerine aykırı hareket etmesi, sadakat ve özen yükümlülüğünü ihlal etmesi gibi durumlar güven ilişkisini temelden sarsar ve iptal için haklı bir gerekçe oluşturur.
  2. Vekilin Görevini İhmal Etmesi veya Layıkıyla Yerine Getirememesi: Vekilin, vekaletname ile kendisine tevdi edilen işleri zamanında ve gerektiği gibi yapmaması, talimatlara uymaması veya işleri aksatması durumunda vekil eden vekaletnameyi iptal edebilir.
  3. Vekalet Verilen İşin Tamamlanmış Olması veya Amacının Ortadan Kalkması: Vekaletname belirli bir iş için verilmişse ve o iş tamamlanmışsa veya vekaletnamenin verilme amacı (örneğin, bir hastalığın tedavisi için verilen vekalet, tedavi sonrası) ortadan kalkmışsa, vekaletname gereksiz hale gelir ve iptal edilebilir.
  4. Vekil Edenin veya Vekilin Hukuki Ehliyetini Kaybetmesi: Taraflardan birinin fiil ehliyetini (ayırt etme gücünü) kaybetmesi, vekalet ilişkisini sona erdiren önemli bir sebeptir. Bu durum, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun (TBK) 513. maddesinde (eski 818 sayılı Borçlar Kanunu [eBK] m. 397) açıkça düzenlenmiştir.
  5. Taraflardan Birinin Ölümü, İflası veya Tüzel Kişiliğin Sona Ermesi: Vekil edenin veya vekilin ölümü, vekil edenin iflası veya taraflardan biri tüzel kişi ise bu tüzel kişiliğin sona ermesi gibi durumlar da vekalet sözleşmesini sona erdirir (TBK m. 513 / eBK m. 397). Ancak, işin niteliği veya sözleşme gereği vekaletin ölümden sonra da devam edeceği kararlaştırılmışsa bu durum istisna teşkil edebilir.
  6. Vekaletnameye Artık İhtiyaç Kalmaması: Vekil eden, değişen koşullar nedeniyle artık bir vekile ihtiyaç duymuyorsa, herhangi bir özel sebep göstermeksizin de vekaletnameyi iptal etme hakkına sahiptir. Bu durum, TBK m. 512'de (eBK m. 396/1) düzenlenen "tek taraflı sona erdirme" hakkının bir yansımasıdır. Bu maddeye göre, vekâlet veren ve vekil, her zaman sözleşmeyi tek taraflı olarak sona erdirebilir.
  7. Vekilin İstifası: Vekil de, haklı bir sebep olsun veya olmasın, vekillik görevinden istifa ederek vekalet ilişkisini sona erdirebilir (TBK m. 512).

Bu genel sebeplerin yanı sıra, vekâlet sözleşmesinin sona erme nedenleri daha önce Borçlar Kanunu'nun 43, 512 ve 513. maddelerinde (eski düzenlemeler) belirtilmiş olup, güncel mevzuatımızda bu hususlar ağırlıklı olarak 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 512 ve 513. maddelerinde (eski 818 sayılı Borçlar Kanunu'nun 396 ve 397. maddelerine tekabül eder) düzenlenmiştir.

Noter Üzerinden Vekaletname İptal Süreci ve Azilname

Vekaletnamenin iptali, hukuki geçerlilik ve ispat kolaylığı açısından noter aracılığıyla yapılmalıdır. Noter kanalıyla yapılan iptal işlemine azil, bu işleme dair düzenlenen resmi belgeye ise azilname denir.

Azilname, vekil edenin, vekile daha önce vermiş olduğu temsil yetkisini geri aldığını ve vekalet ilişkisini sonlandırdığını resmi olarak beyan ettiği belgedir. Bu belge, vekilin artık vekil eden adına işlem yapma yetkisinin kalmadığını kesin bir şekilde ortaya koyar.

Noter üzerinden vekaletname iptal süreci genel olarak şu adımları içerir:

  1. Başvuru: Vekaletnameyi iptal etmek isteyen vekil eden, kimlik belgesi (nüfus cüzdanı, pasaport vb.) ve mümkünse iptal edilecek vekaletnamenin bir örneği veya düzenlendiği notere ait yevmiye numarası ve tarihi gibi bilgilerle birlikte herhangi bir notere başvurabilir. Vekaletnamenin düzenlendiği notere başvurma zorunluluğu yoktur; herhangi bir noter bu işlemi gerçekleştirebilir.
  2. Azilname (İptal Beyanı) Hazırlanması: Vekil eden, noter huzurunda vekaletnameyi iptal etme iradesini beyan eder. Noter, bu beyan doğrultusunda bir "azilname" hazırlar. Azilnamede, vekil edenin ve vekilin kimlik bilgileri, iptal edilen vekaletnamenin detayları (düzenlendiği noter, tarih, yevmiye numarası) ve iptal iradesi açıkça belirtilir.
  3. Onay ve Kayıt: Hazırlanan azilname, vekil eden tarafından imzalanır ve noter tarafından onaylanarak resmiyet kazanır. Noter, azilnameyi kendi sistemine kaydeder.
  4. Bildirim (Tebligat): İptal işleminin en kritik aşamalarından biri, azilnamenin vekile usulüne uygun bir şekilde bildirilmesidir. Noter, hazırlanan azilnamenin bir suretini vekile tebliğ eder. Bu tebligat, vekilin azilden haberdar olmasını sağlar ve iyi niyetli olarak işlem yapmasının önüne geçer. Vekil, azil keyfiyetini öğrendiği andan itibaren vekaletnameye dayanarak işlem yapamaz. Ayrıca, iptal edilen vekaletnamenin kullanılmış olabileceği kurum ve kuruluşlara (bankalar, tapu müdürlükleri, ticaret sicili vb.) da iptal durumunun bildirilmesi, olası mağduriyetlerin önlenmesi açısından büyük önem taşır.

Azilname düzenlendikten ve vekile tebliğ edildikten sonra, vekilin o vekaletnameye dayanarak yaptığı işlemler, vekil edeni bağlamaz. Vekilin, azli öğrendiği halde yetkisiz olarak yaptığı işlemlerden doğacak zararlardan kendisi sorumlu olur. Bu nedenle, iptal sürecinin titizlikle yürütülmesi ve gerekli bildirimlerin eksiksiz yapılması hayati öneme sahiptir.

Vekaletname İptalinde e-Devlet İşlemleri, Dikkat Edilmesi Gerekenler ve Masraflar

Vekaletname iptali, vekalet veren ile vekil arasındaki hukuki bağı sonlandıran önemli bir adımdır. Bu süreçte, özellikle dijitalleşmenin yaygınlaştığı günümüzde, e-Devlet platformunun rolü merak konusu olmaktadır. Ayrıca, iptal işleminin hukuki geçerliliği için dikkat edilmesi gereken pek çok nokta ve bu sürecin beraberinde getirdiği maliyetler bulunmaktadır. Bu bölümde, vekaletname iptal sürecinin e-Devlet boyutu, göz önünde bulundurulması gereken kritik hususlar, iptal sonrası yapılması gereken bildirimler ve 2024 yılı tahmini masrafları detaylı bir şekilde ele alınacaktır.

e-Devlet Üzerinden Vekaletname İptali Mümkün Müdür?

Günümüzde birçok resmi işlemin e-Devlet kapısı üzerinden hızlı ve kolay bir şekilde yapılabilmesi, vekaletname iptalinin de bu platformdan gerçekleştirilip gerçekleştirilemeyeceği sorusunu akla getirmektedir. Ancak, süresiz vekaletname iptali e-Devlet üzerinden yapılamaz. Vekaletnamenin iptali, hukuki sonuçları itibarıyla önemli bir işlem olup, noter huzurunda ve belirli prosedürlere uygun olarak gerçekleştirilmesi gereken bir tasarruftur.

Bununla birlikte, e-Devlet (www.turkiye.gov.tr) üzerinden Türkiye Noterler Birliği'nin sunduğu "Kişi Vekaletnameleri Sorgulama" hizmeti aracılığıyla, mevcut vekaletnamelerinize ilişkin sorgulama yapabilirsiniz. Bu sorgulama sayesinde:

  • Kimlere vekalet verdiğinizi,
  • Hangi tarihte vekaletname düzenlendiğini,
  • Vekaletnamenin hangi noterlikte ve hangi yevmiye numarası ile işlem gördüğünü,
  • Vekaletnamenin genel mi yoksa özel yetkiler mi içerdiğini (bazı durumlarda vekalet konusunu) öğrenebilirsiniz.

Bu sorgulama hizmeti, özellikle birden fazla vekaletnamesi bulunan veya vekalet verdiği kişileri ve yetkileri hatırlamakta güçlük çeken kişiler için oldukça faydalıdır. Ancak, bu platform üzerinden herhangi bir vekaletnameyi sonlandırma veya iptal etme yetkisi bulunmamaktadır. İptal işlemi için mutlaka noterliklere fiziki başvuru yapılması şarttır. E-Devlet üzerinden yapılan sorgulama, yalnızca bilgilendirme ve mevcut durumu tespit etme amacı taşır.

Vekaletname İptalinde Dikkat Edilmesi Gereken Önemli Noktalar

Vekaletname iptalinin hukuki olarak geçerli ve sorunsuz bir şekilde tamamlanabilmesi için bazı kritik noktalara özen gösterilmesi gerekmektedir. Aksi takdirde, iptal işlemine rağmen vekilin yetkilerini kullanmaya devam etmesi veya hukuki uyuşmazlıklar yaşanması gibi istenmeyen durumlarla karşılaşılabilir.

  1. Noter Onayı ve Azilname Düzenlenmesi Şarttır: Vekaletname iptalinin yasal geçerlilik kazanabilmesi için en temel şart, bu işlemin noter aracılığıyla yapılması ve "azilname" adı verilen resmi bir belgenin düzenlenmesidir. Azilname, vekalet verenin, vekile daha önce vermiş olduğu temsil yetkisini geri aldığını beyan ettiği ve noterin bu beyanı onayladığı hukuki bir belgedir. Noter onayı olmaksızın yapılan iptal beyanları (örneğin, sözlü bildirim veya adi yazılı bir belge) hukuken geçerli bir iptal olarak kabul edilmeyebilir ve vekilin yetkileri devam ediyor sayılabilir.

  2. Vekile Resmi Bildirim Yapılmalıdır: Azilnamenin düzenlenmesinin ardından, bu durumun vekile resmi yollarla bildirilmesi hayati önem taşır. En sağlıklı yöntem, azilnamenin noter kanalıyla vekile tebliğ edilmesidir. Bu tebligat, vekilin iptal işleminden haberdar olduğunu yasal olarak kanıtlar ve bu tarihten sonra yapacağı işlemlerden vekalet verenin sorumlu olmasının önüne geçer. Tebligat yapılmaması durumunda, vekilin iptalden habersiz olarak iyi niyetle yaptığı işlemlerden vekalet veren sorumlu tutulabilir (Türk Borçlar Kanunu m. 514).

  3. İptal Belgeleri Özenle Saklanmalıdır: Düzenlenen azilname ve vekile yapılan tebligata ilişkin belgeler (tebliğ mazbatası vb.) dikkatlice saklanmalıdır. Bu belgeler, ileride vekil ile yaşanabilecek olası uyuşmazlıklarda veya üçüncü kişilerin iddialarına karşı önemli birer delil niteliği taşıyacaktır.

  4. Hukuki Danışmanlık Alınması: Özellikle vekaletnamenin kapsamı genişse, iptal süreci karmaşık görünüyorsa veya vekil ile arasında bir uyuşmazlık mevcutsa, bir avukattan hukuki danışmanlık almak faydalı olacaktır. Avukat, sürecin doğru yönetilmesi, hak kayıplarının önlenmesi ve gerekli tüm adımların eksiksiz atılması konusunda rehberlik edebilir.

  5. İptalin Gerekçesi: Her ne kadar azil işlemi için özel bir gerekçe sunma zorunluluğu olmasa da (güven ilişkisinin sona ermesi yeterlidir), bazı durumlarda (örneğin vekilin görevini kötüye kullanması) bu gerekçelerin resmi kayıtlara geçmesi, ileride açılabilecek tazminat veya ceza davaları için önem arz edebilir.

İptal Sonrası Yapılacak Bildirimler ve Prosedürler

Vekaletnamenin noter kanalıyla iptal edilmesi ve azilnamenin düzenlenmesi, sürecin önemli bir kısmını oluştursa da, iptalin tam anlamıyla sonuç doğurması ve olası risklerin bertaraf edilmesi için bazı ek bildirim ve prosedürlerin yerine getirilmesi gerekmektedir.

  • Vekile Azilnamenin Tebliği: Yukarıda da belirtildiği gibi, en kritik adım azilnamenin vekile usulüne uygun olarak tebliğ edilmesidir. Bu, vekilin yetkilerinin sonlandırıldığından resmi olarak haberdar olmasını sağlar.
  • İlgili Kurum ve Kuruluşlara Bildirim: İptal edilen vekaletnamenin kullanıldığı veya kullanılabileceği tüm resmi ve özel kurum ve kuruluşlara (örneğin bankalar, tapu sicil müdürlükleri, ticaret sicil müdürlükleri, vergi daireleri, GSM operatörleri vb.) yazılı olarak bildirimde bulunulmalıdır. Bu bildirimde, vekaletnamenin iptal edildiği, noter ve yevmiye numarası, iptal tarihi gibi bilgiler yer almalı ve ekine azilname örneği konulmalıdır. Bu bildirimler, vekilin iptalden sonra bu kurumlarda yetkisiz işlem yapmasını engellemeye yöneliktir. Bildirimlerin iadeli taahhütlü posta veya noter aracılığıyla yapılması, ispat açısından önemlidir.
  • Üçüncü Kişilere Bildirim: Vekilin yetkilerini kullanarak işlem yapabileceği düşünülen diğer üçüncü kişilere de durumun bildirilmesi faydalı olabilir.
  • İptal Belgesinin Muhafazası: Azilname ve yapılan tüm bildirimlere ait belgeler özenle saklanmalıdır.
  • Olası Uyuşmazlıklarda Hukuki Yollara Başvurma: Vekilin, iptal işlemine rağmen yetkilerini kullanmaya devam etmesi, hesap vermekten kaçınması veya vekalet görevini kötüye kullandığının anlaşılması durumunda, vekalet veren tarafından hukuki yollara başvurularak (örneğin, tazminat davası, tapu iptal ve tescil davası, suç duyurusu) hak aranabilir.

Vekaletname İptali Ücretleri ve Masrafları (2024 Tahmini)

Vekaletname iptal süreci, belirli maliyetleri de beraberinde getirmektedir. Bu masraflar, işlemin yapıldığı noterliğe, bildirilecek kişi ve kurum sayısına ve ek hizmet alınıp alınmadığına göre değişiklik gösterebilir. 2024 yılı için tahmini vekaletname iptal masrafları genel olarak şu kalemlerden oluşmaktadır:

  1. Noter Ücreti: Vekaletnamenin iptali (azilname düzenlenmesi) için noter tarafından alınan temel ücrettir. Bu ücret, Türkiye Noterler Birliği tarafından belirlenen tarifelere göre değişiklik gösterebilir. 2024 yılı için ortalama noter ücreti 300 TL ile 600 TL arasında değişebilmektedir. Bu tutar, vekaletnamenin içeriği, sayfa sayısı gibi faktörlere göre farklılık gösterebilir.

  2. Azilname Düzenleme Ücreti: Bazı noterlikler, ana noter ücretine ek olarak veya bu ücretin bir parçası olarak azilname metninin hazırlanması için ayrı bir ücret talep edebilirler. Bu ücret genellikle 100 TL ile 200 TL civarında olmaktadır.

  3. Bildirim (Tebligat) Masrafları: Azilnamenin vekile ve gerekliyse ilgili kurumlara tebliğ edilmesi için yapılan masraflardır. Her bir tebligat için ayrı ücret alınır. Noter aracılığıyla yapılan tebligatlar veya PTT aracılığıyla iadeli taahhütlü gönderimler için masraf oluşacaktır. Her bir bildirim için ortalama 100 TL ile 250 TL arasında bir masraf öngörülebilir. Bildirim yapılacak kişi/kurum sayısı arttıkça bu kalemdeki toplam masraf da artacaktır.

  4. Avukatlık Ücretleri (Danışmanlık Alınırsa): Eğer vekaletname iptal süreci bir avukat aracılığıyla yürütülüyorsa veya hukuki danışmanlık alınıyorsa, avukatlık hizmeti için ayrıca bir ücret ödenmesi gerekecektir. Bu ücret, avukat ile müvekkil arasında serbestçe belirlenmekle birlikte, Türkiye Barolar Birliği'nin belirlediği asgari ücret tarifesi göz önünde bulundurulur. Danışmanlık veya işlem takibi için ortalama 1000 TL ile 3000 TL arasında bir ücret söz konusu olabilir.

  5. Ekstra Masraflar: Fotokopi, kırtasiye, belge çoğaltma gibi küçük çaplı ek masraflar da gündeme gelebilir. Bu tür masraflar genellikle 50 TL ile 150 TL gibi cüzi bir aralıkta kalır.

Belirtilen bu ücretler tahmini olup, güncel ve net bilgi için işlemin yapılacağı noterlikten veya danışmanlık alınacak avukattan bilgi alınması en doğru yaklaşımdır. Vekaletname iptal sürecinin maliyeti, davanın karmaşıklığına ve atılacak adımların sayısına göre önemli ölçüde değişebilir. Bu nedenle, sürece başlamadan önce olası masraflar hakkında fikir sahibi olmak, bütçe planlaması açısından önemlidir.

Vekalet Sözleşmesinin Kanuni Sona Erme Halleri ve Hukuki Sonuçları

Vekalet sözleşmesi, taraflar arasındaki güven ilişkisine dayanan ve belirli hukuki sonuçlar doğuran önemli bir sözleşme türüdür. Bu güven ilişkisinin sarsılması veya vekalet amacının ortadan kalkması gibi durumlarda vekalet sözleşmesinin sona ermesi gündeme gelir. Türk Borçlar Kanunu (TBK), vekalet sözleşmesinin sona erme hallerini ve bu sona ermenin hukuki sonuçlarını detaylı bir şekilde düzenlemiştir. Bu bölümde, vekalet sözleşmesinin kanuni sona erme sebepleri, vekilin sona ermeyi öğrenmeden yaptığı işlemlerin akıbeti ve tarafların tek taraflı sona erdirme hakları incelenecektir.

Borçlar Kanunu'na Göre Vekaletin Sona Erme Sebepleri

Vekalet sözleşmesinin sona erme sebepleri, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nda özel olarak düzenlenmiştir. Bu sebeplerin bir kısmı, sözleşmenin niteliği gereği kendiliğinden sona erme sonucunu doğururken, bir kısmı ise tarafların iradesine bağlıdır.

TBK m. 513 (818 sayılı eski Borçlar Kanunu [eBK] m. 397) uyarınca, aksi sözleşmede kararlaştırılmadıkça veya işin niteliğinden anlaşılmadıkça vekalet sözleşmesi aşağıdaki hallerde kendiliğinden sona erer:

  • Vekil edenin veya vekilin ölümü: Vekalet, tarafların şahsına sıkı sıkıya bağlı bir sözleşme olduğundan, taraflardan birinin ölümü temel sona erme nedenlerinden biridir. Ancak taraflar, vekaletin ölümden sonra da devam edeceğini kararlaştırabilirler.
  • Vekil edenin veya vekilin iflası: İflas durumu, tarafların mali durumlarını ve hukuki işlem yapma ehliyetlerini etkilediğinden vekaleti sona erdirir.
  • Vekil edenin veya vekilin fiil ehliyetini kaybetmesi: Medeni hakları kullanma ehliyetinin yitirilmesi (örneğin, kısıtlanma) vekalet ilişkisini devam ettirilemez hale getirir.
  • Tüzel kişiliğin sona ermesi: Vekil veya vekalet veren bir tüzel kişilik ise, bu tüzel kişiliğin herhangi bir sebeple sona ermesi (örneğin, tasfiye, infisah) de vekaleti sona erdirir.

Ancak, TBK m. 513/2 hükmü önemli bir istisna getirmektedir: Vekaletin sona ermesi vekil edenin menfaatlerini tehlikeye düşürüyorsa, vekil eden veya mirasçısı ya da temsilcisi, işleri kendi başına görebilecek duruma gelinceye kadar, vekil veya mirasçısı ya da temsilcisi, vekaleti ifaya devam etmekle yükümlüdür. Bu hüküm, vekalet verenin haklarının korunması amacını taşır.

Vekaletin sona ermesiyle ilgili olarak Yargıtay Hukuk Genel Kurulu'nun E. 2011/13-161, K. 2011/276, T. 4.5.2011 sayılı kararı önemli bir içtihattır. Bu karara göre, vekilin hesap verme borcu devam ettiği sürece vekâlet ilişkisi tam anlamıyla sona ermiş sayılmaz. Vekalet sözleşmesinden doğan tüm yükümlülükler yerine getirilip vekil açık ya da zımni olarak ibra edilmedikçe sözleşmenin hukuki sonuçları devam edebilir. Bu durum, özellikle vekilin yaptığı işlemlerden dolayı hesap verme ve elde ettiği değerleri iade etme yükümlülüğünün, vekaletin diğer sebeplerle sona ermesinden sonra dahi devam edebileceğini göstermektedir. Dolayısıyla, kanunda sayılan sona erme sebeplerinin varlığı, vekilin tüm sorumluluklarından kurtulduğu anlamına gelmeyebilir.

Vekilin Sona Ermeyi Öğrenmeden Yaptığı İşlemlerin Durumu

Vekalet sözleşmesinin sona ermesi her zaman anında tüm taraflarca öğrenilemeyebilir. Bu gibi durumlarda, vekilin sözleşmenin sona erdiğinden habersiz olarak yaptığı işlemlerin hukuki durumu önem kazanır. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 514. maddesi (eBK m. 398), bu konuyu düzenlemektedir.

TBK m. 514'e göre, "Vekil, vekâletin sona ermiş olduğunu öğrendiği âna kadar, vekâlet veren veya mirasçıları hesabına yaptığı işlerden dolayı, onlar vekâlet devam ediyormuş gibi bağlı olurlar." Bu hüküm, vekilin iyi niyetini korumayı amaçlamaktadır. Vekilin, vekaletin sona erdiğini bilmeden ve bilmesi de gerekmeden yaptığı işlemler, vekalet veren veya onun mirasçıları için bağlayıcı olmaya devam eder. Burada kritik nokta, vekilin "öğrenme anı"dır. Sadece azilnamenin veya sona ermeye ilişkin bildirimin vekilin hâkimiyet alanına girmesi yeterli olmayıp, vekilin bu durumu fiilen öğrenmiş olması aranır.

Eğer vekil, vekaletin sona erdiğini bildiği halde işlem yapmaya devam ederse, bu durumda yaptığı işlemler vekalet vereni bağlamaz. Bu tür işlemler, vekâletsiz iş görme hükümlerine (TBK m. 526 vd.) tabi olur ve vekalet veren bu işlemlere sonradan icazet vermedikçe sorumlu tutulamaz. Vekilin kötü niyetli olduğunun ispat yükü ise genellikle vekalet verene veya mirasçılarına düşer.

Bu konuyla ilgili olarak Yargıtay 13. Hukuk Dairesi'nin E. 1978/2147, K. 1978/2297, T. 16.5.1978 sayılı kararı yol göstericidir. Anılan kararda, azilnamenin vekile tebliğinden önce vekil tarafından yapılan satış vaadi sözleşmesinin geçerli olduğu ve müvekkili bağlayacağı hüküm altına alınmıştır. Bu karar, vekilin sona ermeyi öğrenme anının hukuki işlemlerin geçerliliği açısından taşıdığı önemi bir kez daha vurgulamaktadır.

Vekilin iyi niyetli olmasına karşın, işlem yaptığı üçüncü kişinin vekaletin sona erdiğini bilmesi veya bilmesinin gerekmesi durumunda ise, yapılan işlem vekâlet vereni veya mirasçılarını, onların icazeti olmadıkça bağlamaz. Bu durumda, üçüncü kişinin iyi niyeti korunmaz.

Tek Taraflı Sona Erdirme Hakkı: Azil ve İstifa

Vekalet sözleşmesinin en temel özelliklerinden biri, taraflar arasındaki güven ilişkisine dayanmasıdır. Bu güven ilişkisinin zedelenmesi veya ortadan kalkması durumunda, taraflara sözleşmeyi tek taraflı olarak sona erdirme hakkı tanınmıştır. Türk Borçlar Kanunu'nun 512. maddesi (eBK m. 396/1), bu hakkı düzenlemektedir.

TBK m. 512'ye göre, "Vekâlet veren ve vekil, her zaman sözleşmeyi tek taraflı olarak sona erdirebilir." Vekalet veren tarafından kullanılan bu hakka azil, vekil tarafından kullanılan hakka ise istifa denilmektedir. Yeni TBK, bu terimler yerine "tek taraflı sona erdirme" ifadesini tercih etmiştir. Bu hak, herhangi bir gerekçe gösterme zorunluluğu olmaksızın kullanılabilir ve karşı tarafın kabulüne bağlı değildir.

Bu tek taraflı sona erdirme hakkının temelinde, vekalet ilişkisinin kişisel niteliği ve taraflar arasındaki sürekli güvenin varlığı yatar. Güvenin sarsıldığı bir ortamda tarafları sözleşmeyle bağlı tutmak, vekaletin amacıyla bağdaşmaz.

Ancak, bu hak sınırsız değildir. TBK m. 512'nin devamında, "Ancak, uygun olmayan zamanda sözleşmeyi sona erdiren taraf, diğerinin bundan doğan zararını gidermekle yükümlüdür." hükmü yer almaktadır. Bu, tek taraflı sona erdirme hakkının kötüye kullanılmasını önlemeye yönelik bir düzenlemedir. Eğer azil veya istifa, karşı taraf için uygun olmayan bir zamanda (örneğin, vekilin önemli bir işin tam ortasındayken veya vekalet verenin acil bir hukuki temsile ihtiyacı varken) gerçekleşirse ve bu durum diğer tarafa zarar verirse, sona erdiren taraf bu zararı tazmin etmek zorunda kalabilir. "Uygun olmayan zaman" kavramı, her somut olayın özelliklerine göre hâkim tarafından değerlendirilir.

Azil veya istifa beyanının belirli bir şekle tabi olup olmadığı da önemlidir. Kanunda açık bir şekil şartı öngörülmemiştir. Dolayısıyla, azil veya istifa beyanı sözlü, yazılı veya hatta zımni (örtülü) irade açıklamasıyla yapılabilir. Ancak, ispat kolaylığı ve hukuki güvenlik açısından, özellikle azil işleminin noter aracılığıyla yapılması ve vekile tebliğ edilmesi yaygın bir uygulamadır. Noter vasıtasıyla yapılan bildirim, vekilin azledildiğini öğrendiği tarihi net bir şekilde ortaya koyması bakımından önemlidir.

Vekalet Görevinin Kötüye Kullanılması, Sonuçları ve Motorlu Araç Devirlerinde Sahte Vekaletname Sorunu

Vekalet ilişkisi, temelinde güven unsurunu barındıran ve vekile, vekalet veren adına hukuki işlem yapma yetkisi tanıyan önemli bir müessesedir. Ancak, vekilin bu yetkiyi vekalet verenin zararına kullanması, yani vekalet görevini kötüye kullanması, ciddi hukuki sorunlara yol açabilir. Bu bölümde, vekalet görevinin kötüye kullanılmasının ne anlama geldiği, vekilin temel yükümlülükleri, bu durumdan etkilenen iyiniyetli üçüncü kişilerin konumu, tapu iptalleri ve özellikle motorlu araç devirlerinde karşılaşılan sahte vekaletname sorunları Yargıtay kararları ışığında incelenecektir.

Vekalet Görevinin Kötüye Kullanılması Nedir?

Vekalet sözleşmesi, taraflar arasında karşılıklı güvene dayanan bir ilişkidir. Vekil, müvekkilinin (vekalet verenin) menfaatlerini korumak ve onun iradesine uygun hareket etmekle yükümlüdür. Ancak bazı durumlarda vekil, kendisine tanınan bu yetkileri vekalet verenin zararına olacak şekilde kullanabilir. Vekalet görevinin kötüye kullanılması, vekilin, vekalet ilişkisi çerçevesinde üstlendiği iş ve hizmetleri, vekalet sözleşmesinin temelini oluşturan sadakat ve özen yükümlülüğüne aykırı olarak, vekalet vereni zararlandırıcı nitelikteki işlem ve eylemlerde bulunmasıdır. Örneğin, vekile bir gayrimenkulün satışı için yetki verilmişken, vekilin bu gayrimenkulü piyasa değerinin çok altında bir bedelle, kendisiyle veya üçüncü bir kişiyle danışıklı olarak devretmesi tipik bir kötüye kullanma halidir. Bu durum, vekalet verenin mülkiyet hakkını ciddi şekilde ihlal edebilir ve hukuki yollara başvurulmasını gerektirebilir. Vekilin, vekalet verenin açık talimatlarına aykırı hareket etmesi veya yetki sınırlarını aşması da kötüye kullanma olarak değerlendirilebilir.

Vekilin Sadakat ve Özen Yükümlülüğü

Vekilin en temel borçlarından biri, üstlendiği işi vekalet verenin yararına ve onun iradesine uygun olarak, dürüstlük kuralları çerçevesinde yerine getirmektir. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu (TBK) Madde 506 bu yükümlülüğü açıkça düzenlemiştir. Buna göre, vekil, vekâlet borcunu ifa ederken, vekâlet verenin menfaatlerini gözeterek sadakat ve özenle hareket etmekle yükümlüdür. Bu özen borcunun ölçüsü, benzer alanda faaliyet gösteren basiretli bir vekilin göstermesi gereken özendir. Vekile tanınan yetkiler ne kadar geniş olursa olsun (örneğin, "dilediği bedelle, dilediği kişiye satış" gibi genel bir yetki verilmiş olsa dahi), bu durum vekilin sadakat ve özen borcunu ortadan kaldırmaz. Vekil, her durumda müvekkilinin haklarını korumak ve onun zararına olabilecek davranışlardan kaçınmak zorundadır. Bu yükümlülüğün ihlali, vekilin şahsi sorumluluğuna yol açabileceği gibi, vekaletnamenin iptali için de haklı bir sebep teşkil eder. Yargıtay kararlarında da sıklıkla vurgulandığı üzere, vekilin özen borcu, vekalet sözleşmesinin niteliği gereği objektif bir ölçüte göre değerlendirilir ve en hafif kusurundan dahi sorumlu tutulabilir.

İyiniyetli Üçüncü Kişinin Durumu

Vekilin yetkisini kötüye kullanarak yaptığı işlemler, bu işlemlerin tarafı olan üçüncü kişilerin durumunu da gündeme getirir. Türk Medeni Kanunu (TMK) Madde 3 uyarınca, bir hukuki işlemin geçerliliği değerlendirilirken, üçüncü kişinin iyiniyeti kural olarak korunur. Eğer üçüncü kişi, vekilin görevini kötüye kullandığını bilmiyor veya bilmesi gerekmiyorsa (yani iyiniyetliyse), vekille yaptığı sözleşme genellikle vekalet vereni bağlar. Bu, hukuki işlemlerde güvenliğin ve istikrarın sağlanması amacına hizmet eder.

Ancak bu koruma sınırsız değildir. Şayet üçüncü kişi, vekil ile vekalet verenin zararına işbirliği içindeyse (danışıklı işlem) veya vekilin yetkisini kötüye kullandığını biliyor veya somut duruma göre bilmesi gerekiyorsa, bu durumda iyiniyetinden söz edilemez. TMK Madde 2'de düzenlenen dürüstlük kuralı gereğince, kötüniyetli üçüncü kişi hukuki korumadan yararlanamaz. Böyle bir durumda, vekalet veren, yapılan işlemin kendisini bağlamadığını ileri sürebilir ve işlemin iptalini talep edebilir. İspat yükü, genellikle üçüncü kişinin kötüniyetli olduğunu veya durumu bilmesi gerektiğini iddia eden vekalet verene aittir. Yargıtay, birçok kararında, üçüncü kişinin durumu değerlendirilirken işlemin koşulları, ödenen bedelin piyasa değerine uygunluğu, taraflar arasındaki olası ilişkiler gibi somut olayın özelliklerinin dikkate alınması gerektiğini belirtmektedir.

Tapu İptal ve Tescil Davaları

Vekalet görevinin kötüye kullanılması en sık gayrimenkul devirlerinde karşımıza çıkmaktadır. Vekil, kendisine verilen yetkiyi aşarak veya kötüye kullanarak vekalet verenin taşınmazını değerinin altında bir bedelle satarsa, bağışlarsa veya hukuka aykırı bir şekilde devrederse, vekalet veren için ciddi mağduriyetler oluşabilir. Bu gibi durumlarda, vekalet veren, tapu kaydının düzeltilmesi için tapu iptal ve tescil davası açma hakkına sahiptir.

Türk Medeni Kanunu Madde 1024/2'ye göre, "Bağlayıcı olmayan bir hukuki işleme dayanan veya hukuki sebepten yoksun bulunan tescil yolsuzdur. Böyle bir tescil nedeniyle bir ayni hakkı zedelenen kimse, tescilin yolsuz olduğunu iyiniyetli olmayan üçüncü kişilere karşı doğrudan doğruya ileri sürebilir." Dolayısıyla, vekilin kötüye kullandığını bilerek veya bilmesi gereken bir şekilde taşınmazı devralan kişinin adına yapılan tescil, yolsuz tescil niteliğindedir ve iptali istenebilir. Yargıtay'ın yerleşik içtihatlarına göre, vekalet görevinin kötüye kullanılmasına dayalı olarak açılan tapu iptal ve tescil davalarında, bu durum mülkiyet hakkının esasını ilgilendirdiğinden ve kamu düzenine ilişkin olduğundan, hak ve nesafet kuralları gereği herhangi bir zamanaşımı veya hak düşürücü süre uygulanmaz. Bu durum, vekalet verenin mülkiyet hakkının korunmasına yönelik önemli bir güvencedir. Davada, taşınmazın gerçek değeri, satış bedeli, vekil ile alıcı arasındaki ilişki, alıcının durumu bilip bilmediği veya bilmesi gerekip gerekmediği gibi hususlar titizlikle araştırılır.

Motorlu Araç Mülkiyet Devrinde Sahte Vekaletname ve İyiniyetin Korunmaması

Motorlu araçların mülkiyet devri, tapu sicilindeki gayrimenkul devirlerinden farklı hukuki rejimlere tabidir ve kendine özgü kuralları bulunmaktadır. Karayolları Trafik Kanunu (KTK) Madde 20/d uyarınca, tescil edilmiş araçların her çeşit satış ve devirleri, satış veya devri yapılacak araçtan dolayı motorlu taşıtlar vergisi, gecikme faizi, gecikme zammı ile vergi cezası borcu bulunmadığının tespit edilmesi ve taşıt üzerinde ihtiyati tedbir, haciz, rehin gibi kısıtlayıcı şerhlerin bulunmaması kaydıyla, araç sahibi adına düzenlenmiş tescil belgesi veya sahiplik belgesi esas alınarak noterler tarafından yapılır. Bu resmi şekil şartı, bir geçerlilik koşuludur; aksi takdirde yapılan devir işlemi hukuken geçersiz sayılır.

Uygulamada sıkça rastlanan ve ciddi mağduriyetlere yol açan sorunlardan biri de sahte vekaletnameler kullanılarak yapılan araç satışlarıdır. Bu durumda, aracı satan veya devreden kişi gerçek malik olmadığından veya geçerli bir temsil yetkisine sahip olmadığından, yapılan işlem hukuken temelden sakattır. Türk Medeni Kanunu Madde 988 (bir taşınırı iyiniyetle edinme) hükmü, motorlu araçlar gibi sicile kayıtlı mallar söz konusu olduğunda, özellikle KTK'nın emredici hükümleri karşısında farklı yorumlanmaktadır. Yargıtay, motorlu araçların devrinde iyiniyetin korunmayacağı yönünde kararlar vermektedir. Yani, bir kişi, sahte bir vekaletnameye dayanarak veya malik olmayan birinden bir aracı satın aldığında, alıcının iyiniyetli olması (yani durumu bilmemesi veya bilmesinin gerekmemesi) ona kural olarak mülkiyet hakkı kazandırmaz.

Bu konudaki önemli bir içtihat olan Yargıtay Hukuk Genel Kurulu'nun 2017/1422 E., 2021/321 K. sayılı kararı bu durumu net bir şekilde ortaya koymuştur. Kararda, sahte vekaletname ile yapılan araç satışlarında, alıcının iyiniyetli olmasının mülkiyeti kazandırmayacağı, KTK Madde 20/d gereğince geçerli bir sözleşmenin (gerçek malikle veya onun geçerli vekiliyle yapılan) bulunmadığı ve bu nedenle trafik sicilindeki tescilin yolsuz olduğu vurgulanmıştır. Ayrıca, trafik sicilindeki kayıtların, tapu sicilinden farklı olarak kurucu değil, açıklayıcı (bildirici) nitelikte olduğu ve tek başına mülkiyet hakkı doğurmadığı belirtilmiştir. Dolayısıyla, sahte vekaletname ile aracı satılan gerçek malik, aracının iadesi için dava açabilir ve alıcının iyiniyeti bu durumda bir savunma teşkil etmez. Alıcı, ancak ödediği bedeli, kendisini dolandıran kişilerden talep edebilir.

Bu makale boyunca vekaletnamenin, özellikle de süresiz vekaletnamenin iptal süreçlerini, bu süreçlerde dikkat edilmesi gereken hukuki ve pratik detayları ele aldık. Vekaletnamenin tanımından başlayarak, genel ve hukuki iptal sebeplerini, noter aracılığıyla azilname düzenlenmesi yoluyla iptal prosedürünü ve e-Devlet üzerinden gerçekleştirilebilecek vekaletname sorgulama işlemlerini inceledik. Vekalet iptali sonrasında yapılması gereken bildirimlerin ve 2024 yılı tahmini masraflarının yanı sıra, vekalet sözleşmesinin Türk Borçlar Kanunu kapsamında hangi hallerde sona ereceğine de değindik. Son olarak, vekalet görevinin kötüye kullanılmasının ne anlama geldiğini, vekilin sadakat ve özen yükümlülüğünü, bu tür durumlarda iyiniyetli üçüncü kişilerin hukuki konumunu, özellikle tapu iptal ve tescil davaları ile motorlu araç devirlerinde karşılaşılan sahte vekaletname sorunlarını Yargıtay kararları ışığında detaylandırdık. Vekalet ilişkisi güvene dayalı olduğundan, bu güvenin sarsılması veya amacın ortadan kalkması durumunda iptal hakkının kullanılması, olası mağduriyetlerin önlenmesi açısından büyük önem taşımaktadır. Hukuki süreçlerin karmaşıklığı ve hak kayıplarının önlenmesi adına, vekaletname düzenlenmesi, iptali veya vekalet ilişkisinden doğan uyuşmazlıklarda bir avukattan profesyonel hukuki destek almak her zaman en doğru yaklaşım olacaktır.

Yazar Görseli
Müellif

Av. Ali Haydar GÜLEÇ

Güleç Hukuk Bürosu'nda 9 yıldır yöneticilik ve avukatlık yapmaktadır.