Antakya'da Boşanma Davaları

Antakya'da Boşanma Davaları

Antakya'da boşanma süreci, hayatınızdaki önemli bir dönemeç olabilir. Türk Medeni Kanunu çerçevesinde yürütülen bu davalar, anlaşmalı veya çekişmeli olarak farklılık gösterir. Nafaka, velayet, mal paylaşımı ve tazminat gibi konularda haklarınızı korumak ve süreci en doğru şekilde yönetmek için hukuki bilgi ve destek büyük önem taşır. Bu yazımızda, Antakya'daki boşanma davalarının temel dinamiklerini, yasal süreçleri ve dikkat etmeniz gereken önemli noktaları bulabilirsiniz.

Antakya'da Boşanma Davalarına Giriş ve Yasal Dayanaklar

Antakya'da evlilik birliğini sonlandırma kararı alan çiftler için boşanma süreci, hem duygusal hem de hukuki açıdan önemli ve karmaşık bir dönemi ifade eder. Bu süreç, Türk Medeni Kanunu (TMK) tarafından belirlenen yasal çerçevede yürütülür ve eşlerin gelecekteki yaşamlarını doğrudan etkileyen nafaka, velayet, mal paylaşımı gibi birçok önemli konuyu içerir. Antakya gibi tarihi ve kültürel dokusu zengin bir şehirde, aile bağlarının güçlü olması, boşanma süreçlerinin daha da hassasiyetle ele alınmasını gerektirebilir. Bu nedenle, boşanma kararı ve sonrasındaki adımlar hakkında doğru bilgiye sahip olmak, hak kayıplarının önlenmesi ve sürecin adil bir şekilde tamamlanması açısından büyük önem taşımaktadır.

Boşanmanın Hukuki Tanımı ve Önemi

Boşanma, yasal olarak kurulmuş olan evlilik birliğinin, kanunda öngörülen sebeplerin varlığı halinde, hakim kararıyla sona erdirilmesidir. Bu, evliliğin taraflara yüklediği hak ve sorumlulukların ortadan kalkması ve eşlerin hukuken bekar statüsüne dönmesi anlamına gelir. Boşanma, sadece iki kişinin özel yaşamını ilgilendiren bir durum olmanın ötesinde, çocukların durumu, edinilmiş malların paylaşımı ve tarafların birbirlerine karşı mali yükümlülükleri gibi pek çok hukuki sonucu da beraberinde getirir.

Antakya'daki boşanma davalarında, sürecin doğru bir hukuki zeminde ilerlemesi, tarafların haklarını koruması ve olası mağduriyetlerin önüne geçilmesi hayati önem taşır. Boşanma kararı, bireyler için yeni bir hayatın başlangıcı olabileceği gibi, özellikle çekişmeli davalarda yıpratıcı bir mücadeleye de dönüşebilir. Bu nedenle, sürecin en başından itibaren uzman bir Antakya boşanma avukatı ile çalışmak, yasal hakların tam olarak anlaşılması, delillerin doğru bir şekilde sunulması ve davanın etkin bir şekilde takip edilmesi için kritik bir adımdır. Hukuki destek, duygusal olarak zorlayıcı olabilen bu süreçte tarafların daha sağlıklı kararlar almasına ve geleceğe daha güvenle bakmasına yardımcı olur.

Türk Medeni Kanunu'nda Düzenlenen Boşanma Sebepleri

Boşanma davalarının yasal dayanağını 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu oluşturur. Kanun, boşanmaya karar verilebilmesi için belirli sebeplerin varlığını aramaktadır. Bu sebepler, "özel boşanma sebepleri" ve "genel boşanma sebepleri" olmak üzere iki ana kategoride incelenebilir. Antakya Aile Mahkemeleri'nde görülen boşanma davalarında, davacı tarafın ileri sürdüğü boşanma sebebini kanıtlaması esastır.

Özel Boşanma Sebepleri: Kanunda açıkça ve sınırlı sayıda sayılmış olan, belirli olay ve durumlara dayanan sebeplerdir. Bu sebeplerin varlığı halinde, evlilik birliğinin çekilmez hale gelip gelmediği ayrıca araştırılmaz; sebebin ispatı boşanma için yeterli kabul edilir.

  • Zina (TMK md. 161): Eşlerden birinin, evlilik birliği devam ederken bir başkasıyla cinsel ilişkide bulunmasıdır. TMK md. 161 uyarınca, zina yapan eşe karşı diğer eş boşanma davası açabilir. Dava hakkı, boşanma sebebinin öğrenilmesinden başlayarak altı ay ve her hâlde zina eyleminin üzerinden beş yıl geçmekle düşer. Affeden tarafın dava hakkı yoktur. Zinanın ispatı, her türlü delille mümkün olmakla birlikte, özel hayatın gizliliğine dikkat edilmesi gereken hassas bir konudur.

  • Hayata Kast, Pek Kötü veya Onur Kırıcı Davranış (TMK md. 162): Eşlerden birinin, diğerinin yaşamına yönelik kasıtlı bir eylemde bulunması (hayata kast), fiziksel veya ruhsal sağlığına ağır derecede zarar verecek şekilde davranması (pek kötü muamele) veya ağır derecede onurunu zedeleyici bir davranışta bulunması (onur kırıcı davranış) bu kapsamdadır. TMK md. 162'ye göre, bu tür davranışlara maruz kalan eş boşanma davası açabilir. Dava hakkı, boşanma sebebinin öğrenilmesinden başlayarak altı ay ve her hâlde bu sebebin doğumunun üzerinden beş yıl geçmekle düşer. Affeden eşin dava hakkı yine bulunmamaktadır.

  • Suç İşleme ve Haysiyetsiz Hayat Sürme (TMK md. 163): Eşlerden birinin küçük düşürücü bir suç işlemesi (örneğin, hırsızlık, dolandırıcılık gibi toplum nezdinde yüz kızartıcı kabul edilen suçlar) veya haysiyetsiz bir hayat sürmesi (örneğin, sürekli alkol veya uyuşturucu bağımlılığı, kumar düşkünlüğü, toplumun genel ahlak anlayışıyla bağdaşmayan bir yaşam tarzı) ve bu nedenlerle diğer eşten onunla birlikte yaşaması beklenemezse, TMK md. 163 gereğince boşanma davası açılabilir. Bu boşanma sebebinde, diğer özel sebeplerden farklı olarak, dava açmak için herhangi bir hak düşürücü süre öngörülmemiştir; diğer eş her zaman bu sebebe dayanarak dava açabilir.

  • Terk (TMK md. 164): Eşlerden birinin, evlilik birliğinden doğan yükümlülüklerini yerine getirmemek amacıyla diğerini terk etmesi veya haklı bir sebep olmaksızın ortak konuta dönmemesi durumunda, terk edilen eş boşanma davası açabilir. TMK md. 164'e göre terk sebebine dayalı boşanma davası açılabilmesi için belirli şartların gerçekleşmesi gerekir:

    • Ayrılığın en az altı ay sürmüş olması ve hâlen devam etmesi.
    • Terk eden eşe, mahkeme veya noter aracılığıyla, ortak konuta dönmesi için ihtar çekilmiş ve bu ihtarın sonuçsuz kalmış olması. İhtar talebi, ayrılığın dördüncü ayının sonunda yapılabilir ve ihtardan sonra iki ay beklenmeden dava açılamaz.
    • Terk eyleminin haklı bir nedene dayanmaması.
  • Akıl Hastalığı (TMK md. 165): Eşlerden birinde bulunan akıl hastalığının, diğer eş için ortak hayatı çekilmez hâle getirmesi ve hastalığın geçmesine olanak bulunmadığının resmi sağlık kurulu raporuyla tespit edilmesi durumunda, TMK md. 165 uyarınca boşanma davası açılabilir. Bu sebeple boşanmaya karar verilebilmesi için üç şartın bir arada bulunması gerekir: Eşlerden birinin akıl hastası olması, bu hastalığın ortak hayatı diğer eş için çekilmez kılması ve hastalığın iyileşmesinin mümkün olmadığının uzman hekimlerden oluşan bir sağlık kurulu raporuyla belgelenmesi.

Genel Boşanma Sebebi:

  • Evlilik Birliğinin Temelinden Sarsılması (TMK md. 166/1-2): Uygulamada en sık karşılaşılan boşanma sebebidir ve halk arasında "şiddetli geçimsizlik" olarak da bilinir. TMK md. 166/1-2 maddelerine göre, evlilik birliği, ortak hayatı sürdürmeleri eşlerden beklenemeyecek derecede temelinden sarsılmış olursa, eşlerden her biri boşanma davası açabilir. Bu sebep, yukarıda sayılan özel boşanma sebepleri gibi somut olaylara değil, evlilik ilişkisinin genel durumuna ve eşlerin bir arada yaşama olasılığının kalmamasına dayanır. Şiddetli geçimsizlik, mizaç uyuşmazlığı, sürekli tartışmalar, ilgisizlik, ekonomik sorunlar, cinsel uyumsuzluk gibi çok çeşitli nedenlerden kaynaklanabilir. Bu durumda hakim, olayın özelliklerine göre evlilik birliğinin temelinden sarsılıp sarsılmadığını ve ortak hayatın devamının beklenip beklenemeyeceğini takdir edecektir. Davacının kusuru daha ağır ise, davalının açılan davaya itiraz hakkı vardır. Ancak bu itiraz, hakkın kötüye kullanılması niteliğinde ise ve evlilik birliğinin devamında davalı ve çocuklar bakımından korunmaya değer bir yarar kalmamışsa boşanmaya karar verilebilir.

Antakya'daki boşanma davalarında, hangi boşanma sebebine dayanılacağı, davanın seyri ve sonucu açısından büyük önem taşır. Her bir boşanma sebebinin ispat koşulları ve hukuki sonuçları farklılık gösterdiğinden, doğru stratejinin belirlenmesi ve yasal sürecin titizlikle takip edilmesi gerekmektedir.

Boşanma Davası Türleri, Süreç ve Masraflar

Antakya'da evlilik birliğini sonlandırmak isteyen çiftler için Türk Medeni Kanunu (TMK) çerçevesinde farklı boşanma davası türleri bulunmaktadır. Bu davalar, eşlerin boşanma ve boşanmanın sonuçları üzerinde anlaşıp anlaşamamalarına göre temel olarak ikiye ayrılır: anlaşmalı boşanma ve çekişmeli boşanma. Her iki dava türünün süreci, ispat yükümlülükleri ve işleyişi farklılık göstermektedir. Ayrıca, dava açılırken ve süreç boyunca karşılaşılabilecek masraflar da önemli bir husustur.

Anlaşmalı Boşanma (TMK md. 166/3) ve Gerekli Şartlar

Anlaşmalı boşanma, eşlerin boşanma iradesi ve boşanmanın tüm sonuçları (nafaka, velayet, mal paylaşımı, tazminat vb.) üzerinde tam bir mutabakata varmaları durumunda tercih edilen, genellikle daha hızlı ve daha az yıpratıcı olan bir boşanma türüdür. Türk Medeni Kanunu'nun 166. maddesinin 3. fıkrası (TMK md. 166/3), anlaşmalı boşanmanın şartlarını net bir şekilde düzenlemiştir. Antakya Aile Mahkemeleri'nde anlaşmalı boşanma davası açılabilmesi için şu koşulların bir arada bulunması zorunludur:

  1. Evliliğin En Az Bir Yıl Sürmüş Olması: Anlaşmalı boşanma yoluna başvurabilmek için evlilik birliğinin resmi olarak en az bir yıl devam etmiş olması gerekmektedir. Bu süre, evlilik tarihinden dava tarihine kadar geçen süredir.
  2. Eşlerin Birlikte Başvurması veya Bir Eşin Açtığı Davayı Diğerinin Kabul Etmesi: Eşler, boşanma talebiyle mahkemeye birlikte başvurabilirler ya da bir eşin açtığı boşanma davasını diğer eş kabul edebilir. Önemli olan, her iki tarafın da boşanma konusunda hemfikir olmasıdır.
  3. Hakimin Tarafları Bizzat Dinlemesi: Anlaşmalı boşanma davalarında hakim, tarafları bizzat duruşmaya çağırarak iradelerinin serbestçe açıklandığına ve anlaşmanın baskı altında yapılmadığına kanaat getirmek zorundadır. Bu nedenle, tarafların en az bir kez duruşmada hazır bulunmaları esastır.
  4. Anlaşmalı Boşanma Protokolünün Hazırlanması ve Hakim Tarafından Uygun Bulunması: Eşlerin, boşanmanın mali sonuçları (yoksulluk nafakası, iştirak nafakası, maddi ve manevi tazminat talepleri) ve çocukların durumu (velayet, çocukla kişisel ilişki kurulması) hususlarında vardıkları mutabakatı içeren bir anlaşmalı boşanma protokolü hazırlamaları ve bu protokolün hakim tarafından hukuka ve tarafların menfaatlerine uygun bulunması gerekmektedir. Protokolde, mal paylaşımına ilişkin düzenlemeler de yer almalıdır.

Antakya'da anlaşmalı boşanma sürecinde, tarafların hak kaybına uğramaması ve protokolün eksiksiz, hukuka uygun düzenlenmesi için bir avukattan destek almaları büyük önem taşır. Hazırlanan protokol, hakimin onayından sonra boşanma kararının ayrılmaz bir parçası haline gelir.

Çekişmeli Boşanma Davaları: İspat Yükümlülüğü ve Deliller

Tarafların boşanma veya boşanmanın sonuçları (nafaka, velayet, tazminat, mal paylaşımı) üzerinde anlaşmaya varamadığı durumlarda açılan dava türü çekişmeli boşanma davasıdır. Antakya'da görülen çekişmeli boşanma davaları, anlaşmalı boşanmaya göre daha uzun sürebilir ve daha karmaşık bir yargılama süreci gerektirebilir.

Çekişmeli boşanma davalarında temel prensip ispat yükümlülüğüdür. Davayı açan taraf (davacı), boşanmaya neden olan olaylarda diğer tarafın (davalı) kusurlu olduğunu veya dayandığı boşanma sebebinin varlığını hukuka uygun delillerle ispat etmek zorundadır. Davalı taraf da kendi iddialarını ve karşı tarafın kusurlarını yine delillerle ortaya koymalıdır. Mahkeme, sunulan delilleri değerlendirerek tarafların kusur durumlarını belirler ve boşanmaya karar verip vermeyeceğini, boşanmanın sonuçlarını (nafaka, tazminat vb.) buna göre tayin eder.

Antakya'daki çekişmeli boşanma davalarında kullanılabilecek başlıca delil türleri şunlardır:

  • Tanık Beyanları: Tarafların iddialarını doğrulayabilecek veya çürütebilecek, olaylara bizzat şahit olmuş kişilerin (aile bireyleri, arkadaşlar, komşular vb.) mahkemede verdikleri ifadelerdir.
  • Yazılı Deliller: E-posta yazışmaları, sosyal medya mesajları (WhatsApp, Instagram, Facebook vb.), SMS mesajları, mektuplar, banka dekontları, kredi kartı ekstreleri, otel kayıtları, faturalar gibi belgelerdir.
  • Görsel ve İşitsel Kayıtlar: Hukuka uygun olarak elde edilmiş fotoğraf, video veya ses kayıtları delil olarak sunulabilir. Ancak, özel hayatın gizliliğini ihlal edecek şekilde elde edilen kayıtlar delil olarak kabul edilmeyebilir.
  • Uzman Raporları: Özellikle çocuğun velayeti söz konusu olduğunda pedagog, psikolog veya sosyal hizmet uzmanlarından alınacak raporlar önemli delillerdendir. Eşlerden birinin akıl hastalığı nedeniyle boşanma talep ediliyorsa (örneğin, TMK md. 165 uyarınca), bu durumun resmi sağlık kurulu raporuyla tespit edilmesi gerekir. Bu rapor, davanın seyrini etkileyen kritik bir delildir.
  • Kolluk Araştırması ve Sosyo-Ekonomik Durum Tespiti: Mahkeme, tarafların iddialarının araştırılması veya mali durumlarının tespiti için kolluk kuvvetlerinden (polis, jandarma) araştırma yapılmasını isteyebilir.

Çekişmeli boşanma süreci; dava dilekçesinin verilmesi, cevap dilekçesi, ikinci cevap (replik) ve ikinci cevap (düplik) dilekçelerinin sunulması (dilekçeler teatisi), ön inceleme duruşması, tahkikat (delillerin toplanıp değerlendirildiği aşama), sözlü yargılama ve son olarak hüküm aşamalarından oluşur.

Boşanma Davası Açma Masrafları ve Harçlar

Boşanma davası açmak, belirli harç ve masrafların ödenmesini gerektirir. Antakya'da boşanma davası açılırken karşılaşılabilecek temel masraflar şunlardır:

  • Başvuru Harcı: Dava dilekçesi mahkemeye sunulurken ödenen sabit bir harçtır.
  • Peşin Harç: Dava değerine göre hesaplanan nispi harcın bir kısmıdır (eğer dava malvarlığı veya tazminat gibi parasal bir talep içeriyorsa). Ancak boşanma davalarında genellikle maktu harç alınır.
  • Gider Avansı: Tebligat ücretleri, tanık dinleme ücretleri, bilirkişi incelemesi yapılması durumunda bilirkişi ücretleri, keşif masrafları gibi yargılama sırasında ortaya çıkabilecek muhtemel giderler için mahkeme veznesine yatırılan bir avanstır.

Metinlerde geçen bir öngörüye göre, 2025 yılı için boşanma davası, tazminat, nafaka ve velayet talepleri dahil mahkemeye ödenecek harç, avans ve masrafların yaklaşık 4000 TL civarında olabileceği belirtilmiştir. Ancak bu tutar bir tahmindir ve davanın niteliğine göre (anlaşmalı veya çekişmeli olması), dinlenecek tanık sayısına, bilirkişi raporu alınıp alınmayacağına, dosyanın istinaf veya temyiz aşamasına gidip gitmeyeceğine göre değişiklik gösterebilir.

Bu masraflara avukatlık ücreti dahil değildir. Boşanma davasını bir avukat aracılığıyla takip etmek isteyen kişiler, avukatlık ücretini ayrıca avukatlarıyla serbestçe belirlerler. Hatay Barosu'nun tavsiye niteliğindeki Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi bu konuda bir rehber olabilir.

Maddi durumu yetersiz olan kişiler için Adli Yardım Kurumu'ndan ücretsiz avukat ve dava masraflarından muafiyet talep etme imkanı bulunmaktadır. Dava sonunda, yargılama giderleri genellikle davada haksız çıkan tarafa yükletilir. Bu nedenle, dava açmadan önce olası masraflar hakkında bilgi sahibi olmak ve süreci buna göre planlamak önemlidir.

Boşanmanın Mali Sonuçları: Nafaka, Tazminat ve Mal Paylaşımı

Boşanma kararı, evlilik birliğinin sona ermesinin yanı sıra taraflar için bir dizi önemli mali sonucu da beraberinde getirir. Antakya'daki boşanma davalarında da sıklıkla gündeme gelen bu mali konular; nafaka yükümlülükleri, maddi ve manevi tazminat talepleri ile evlilik birliği içerisinde edinilmiş malların paylaşımını kapsamaktadır. Bu süreçlerin her biri, Türk Medeni Kanunu (TMK) ve ilgili diğer yasal düzenlemeler çerçevesinde, tarafların hak ve menfaatleri gözetilerek titizlikle ele alınmalıdır. Boşanmanın mali veçheleri, tarafların gelecekteki yaşam standartlarını doğrudan etkileyebileceğinden, bu konularda bilinçli hareket etmek ve gerekirse uzman hukuki destek almak büyük önem taşır.

Nafaka Türleri (Tedbir, Yoksulluk, İştirak) ve Talep Koşulları

Boşanma sürecinde ve sonrasında gündeme gelen nafaka, ekonomik olarak zor durumda kalacak olan eşin veya çocukların korunmasını amaçlayan bir hukuki müessesedir. Antakya Aile Mahkemeleri'nde görülen boşanma davalarında üç temel nafaka türü karşımıza çıkmaktadır:

  1. Tedbir Nafakası: Boşanma davası açıldıktan sonra, dava süresince eşlerden birinin veya ergin olmayan çocukların geçimini sağlamak amacıyla hükmedilen nafakadır. Tedbir nafakası için kusur aranmaz; önemli olan, talep eden tarafın veya çocukların dava süresince maddi desteğe ihtiyaç duymasıdır. Hâkim, tarafların ekonomik ve sosyal durumlarını dikkate alarak uygun bir miktara re'sen (kendiliğinden) veya talep üzerine karar verebilir. Bu nafaka, boşanma kararı kesinleşinceye kadar devam eder.

  2. Yoksulluk Nafakası: Boşanma yüzünden yoksulluğa düşecek olan ve kusuru diğer eşten daha ağır olmayan tarafın, diğer eşten mali gücü oranında süresiz olarak talep edebileceği nafakadır. Yoksulluk nafakasının temel amacı, boşanma sonrasında eşler arasında oluşabilecek ekonomik dengesizliği gidermek ve yoksulluğa düşecek eşin asgari yaşam standartlarını korumaktır. Talep edilmesi şarttır; hâkim kendiliğinden yoksulluk nafakasına hükmedemez.

  3. İştirak Nafakası: Boşanma sonucunda velayeti kendisine verilmeyen eşin, ergin olmayan çocuğun bakım ve eğitim giderlerine kendi mali gücü oranında katılması amacıyla ödediği nafakadır. İştirak nafakasında çocuğun üstün yararı esastır ve eşlerin kusur durumu dikkate alınmaz. Nafaka miktarı belirlenirken çocuğun yaşı, eğitim durumu, ihtiyaçları ve tarafların ekonomik koşulları göz önünde bulundurulur. İştirak nafakası, kural olarak çocuk ergin oluncaya kadar devam eder.

Nafaka yükümlülüğünün yerine getirilmemesi durumunda, alacaklı taraf yasal yollara başvurabilir. İcra ve İflas Kanunu'nun (İİK) 344. maddesi, "Nafakaya İlişkin Kararlara Uymayanların Cezası" başlığı altında, nafaka borcunu ödemeyenler için tazyik hapsi gibi cezai yaptırımlar öngörmektedir. Bu nedenle, nafaka kararlarına titizlikle uyulması gerekmektedir.

Maddi ve Manevi Tazminat (TMK md. 174) Talepleri ve Yargıtay Yaklaşımı

Boşanma sürecinde, evlilik birliğinin sona ermesine neden olan olaylarda kusurlu olan taraftan, diğer eşin uğradığı zararların telafisi amacıyla maddi ve manevi tazminat talep edilebilir. Türk Medeni Kanunu'nun 174. maddesi bu konuyu düzenlemektedir:

  • Maddi Tazminat (TMK md. 174/1): Boşanmaya sebep olan olaylar yüzünden mevcut veya beklenen menfaatleri zedelenen kusursuz veya daha az kusurlu taraf, kusurlu olan diğer taraftan uygun bir maddi tazminat isteyebilir. Örneğin, evlilik nedeniyle işini bırakan veya kariyerinde ilerleyemeyen bir eş, boşanma sonrası uğrayacağı maddi kayıplar için bu tazminatı talep edebilir.
  • Manevi Tazminat (TMK md. 174/2): Boşanmaya sebep olan olaylar yüzünden kişilik hakkı saldırıya uğrayan taraf, kusurlu olan diğer taraftan manevi acı, elem ve ızdırabının bir nebze de olsa giderilmesi amacıyla uygun miktarda manevi tazminat isteyebilir. Aldatma, şiddet, ağır hakaret gibi durumlar manevi tazminat talebine gerekçe oluşturabilir.

Yargıtay'ın yerleşik içtihatlarına göre, maddi ve manevi tazminat ile yoksulluk nafakası talepleri, boşanma davasının fer'i (eki) niteliğindedir. Bu, söz konusu taleplerin boşanma davasıyla birlikte ileri sürülebileceği gibi, dava devam ederken, hatta hüküm kesinleşinceye kadar her zaman istenebileceği anlamına gelir. Önemli bir nokta, bu taleplerin dava sırasında ileri sürülmesi durumunda ayrıca bir harca tabi olmamasıdır ve bu durum iddianın genişletilmesi yasağına da tabi değildir.

Bu hususta Yargıtay 2. Hukuk Dairesi'nin E. 1998/10633, K. 1998/12250 sayılı ve 16.11.1998 tarihli kararı emsal teşkil etmektedir. Kararda, boşanma davasının fer’i niteliğinde olan tazminat ve yoksulluk nafakasının, boşanma hükmü kesinleşinceye kadar her an istenebileceği ve bu durumun iddianın genişletilmesi olarak kabul edilemeyeceği açıkça belirtilmiştir. Mahkemenin, bu talepleri değerlendirerek bir karar vermesi gerektiği vurgulanmıştır.

Benzer şekilde, Yargıtay Hukuk Genel Kurulu'nun E. 2008/2-123, K. 2008/137 sayılı ve 13.2.2008 tarihli kararı da TMK m. 174/1'e dayalı maddi tazminat isteğinin boşanmanın eki niteliğinde olduğunu ve ayrıca harca tabi olmadığını belirtmiştir. Bu kararda, mahkemenin, tazminat için harcı yatırılarak usulüne uygun açılmış bir dava bulunmadığı gerekçesiyle talep hakkında karar verilmesine yer olmadığına hükmetmesinin doğru olmadığı; taleple ilgili olumlu veya olumsuz bir karar verilmesi gerektiği ifade edilmiştir. Bu Yargıtay kararları, Antakya'daki boşanma davalarında da tazminat ve nafaka taleplerinin usulüne ilişkin önemli bir rehber niteliğindedir.

Evlilik Birliği İçinde Edinilen Malların Paylaşımı Esasları

Boşanmanın en önemli mali sonuçlarından biri de evlilik birliği içinde edinilmiş malların eşler arasında paylaştırılmasıdır. Türk Medeni Kanunu'nda 1 Ocak 2002 tarihinden itibaren yasal mal rejimi olarak "edinilmiş mallara katılma rejimi" kabul edilmiştir. Eşler, evlilik sözleşmesiyle başka bir mal rejimini seçmemişlerse, bu rejim uygulanır.

Edinilmiş mallara katılma rejiminde temel prensip, her eşin kendi kişisel mallarını geri alması ve evlilik birliği süresince edinilen malların (edinilmiş mallar) değerinin eşler arasında eşit olarak paylaştırılmasıdır.

  • Kişisel Mallar: Kanuna göre kişisel mal sayılanlar (örneğin, eşlerden birinin yalnız kişisel kullanımına yarayan eşyalar, evlilik öncesi sahip olunan mallar, miras yoluyla veya karşılıksız kazandırma ile elde edilen mallar) paylaşıma tabi değildir.
  • Edinilmiş Mallar: Her eşin bu mal rejiminin devamı süresince karşılığını vererek elde ettiği malvarlığı değerleridir (örneğin, çalışma karşılığı olan edinimler, kişisel malların gelirleri, sosyal güvenlik ödemeleri).

Mal paylaşımı davası, boşanma davasıyla birlikte açılabileceği gibi, boşanma kararının kesinleşmesinden sonra ayrı bir dava olarak da açılabilir. Mal rejiminin tasfiyesi karmaşık hesaplamalar ve hukuki değerlendirmeler gerektirebilir. Bu süreçte, katkı payı alacağı (bir eşin diğerinin malvarlığına yaptığı katkı), değer artış payı alacağı (bir eşin diğerinin malvarlığının değerlenmesine yaptığı katkı) gibi talepler de gündeme gelebilir. Antakya'daki boşanma davalarında mal paylaşımı, tarafların ekonomik geleceklerini belirleyen kritik bir aşama olup, hak kaybı yaşanmaması adına dikkatle yürütülmelidir.

Boşanmada Velayet, Aile İçi Şiddet ve Diğer Hukuki Konular

Antakya'da boşanma davaları, evlilik birliğinin sona ermesinin yanı sıra, taraflar ve özellikle müşterek çocuklar için hayati önem taşıyan birçok hukuki konuyu da beraberinde getirir. Velayetin kime verileceği, aile konutunun durumu ve ne yazık ki bazı durumlarda gündeme gelen aile içi şiddete karşı alınacak tedbirler, bu sürecin en hassas ve önemli başlıkları arasındadır. Bu bölümde, boşanma davalarında velayet, aile içi şiddete karşı koruma mekanizmaları ve avukatların hukuki güvenceleri gibi kritik konuları ele alacağız.

Çocuğun Velayetinde 'Üstün Yarar' İlkesi ve Uygulaması

Boşanma sürecinde en çok üzerinde durulan konulardan biri, şüphesiz ki müşterek çocukların velayetidir. Türk Medeni Kanunu ve Yargıtay içtihatları uyarınca, velayet düzenlemelerinde temel ve vazgeçilmez ilke, çocuğun üstün yararıdır. Antakya Aile Mahkemeleri de bu ilkeyi titizlikle gözeterek karar vermektedir. Çocuğun üstün yararı, onun bedensel, zihinsel, ruhsal, ahlaki ve sosyal gelişimi için en uygun ortamın sağlanması anlamına gelir.

Mahkeme, velayet konusunda karar verirken birçok faktörü değerlendirir:

  • Çocuğun yaşı, sağlık durumu ve cinsiyeti: Özellikle küçük yaştaki çocukların anne bakım ve şefkatine daha fazla ihtiyaç duyduğu kabul edilmekle birlikte, bu durum mutlak bir kural değildir.
  • Ebeveynlerin yaşam koşulları: Ebeveynlerin çocuklarına sağlayabileceği barınma, eğitim, sağlık imkanları, ekonomik durumları ve sosyal çevreleri dikkate alınır.
  • Ebeveynlerin çocukla kişisel ilişkisi: Hangi ebeveynin çocukla daha sağlıklı ve yapıcı bir iletişim kurduğu, çocuğun duygusal bağları ve kimin yanında kendini daha güvende hissettiği önemlidir.
  • Çocuğun eğitimi ve geleceği: Çocuğun eğitim hayatının aksamaması, yeteneklerine uygun bir gelişim gösterebileceği ortamın tercih edilmesi esastır.
  • Kardeşlerin ayrılmaması ilkesi: Mümkün olduğunca kardeşlerin birbirinden ayrılmaması, birlikte büyümelerinin üstün yararlarına olduğu kabul edilir.
  • Çocuğun görüşü: İdrak çağında olan (genellikle 8 yaş ve üzeri kabul edilen) çocukların velayet konusundaki düşünceleri, mahkeme tarafından uygun yöntemlerle alınır ve kararda dikkate alınır. Ancak çocuğun beyanı tek başına belirleyici olmamakla birlikte, önemli bir veridir.

Velayet, genellikle eşlerden birine verilirken, diğer eş ile çocuk arasında kişisel ilişki tesis edilir. Ancak son yıllarda, şartların uygun olması halinde ortak velayet uygulaması da gündeme gelebilmektedir. Ortak velayette, ebeveynler çocuğun bakımı, eğitimi ve geleceğiyle ilgili kararları birlikte alırlar. Bu durum, ebeveynler arasında sağlıklı bir iletişim ve iş birliğinin varlığını gerektirir. Antakya'daki boşanma avukatları, müvekkillerini çocuğun üstün yararını en iyi şekilde koruyacak velayet düzenlemeleri konusunda bilgilendirir ve mahkemede temsil ederler.

Aile Konutu Şerhi ve Koruma Tedbirleri (6284 Sayılı Kanun)

Boşanma sürecinde, eşlerin ve çocukların barınma hakkını güvence altına alan önemli bir müessese aile konutu şerhidir. Aile konutu, eşlerin birlikte yaşadıkları, ortak yaşam merkezi haline getirdikleri konuttur. Tapu kaydına aile konutu şerhi işlenmesiyle, malik olmayan eşin rızası olmaksızın malik olan eşin bu konutla ilgili kira sözleşmesini feshetmesi, devretmesi veya üzerinde ipotek gibi sınırlı ayni haklar kurması engellenir. Bu şerh, boşanma davası devam ederken veya öncesinde talep edilebilir ve özellikle ekonomik gücü daha zayıf olan eş ile çocukların mağduriyetini önlemeyi amaçlar.

Boşanma süreçlerinde ne yazık ki bazen aile içi şiddet vakaları da gündeme gelebilmektedir. Bu tür durumlarda, mağdurların korunması için 6284 sayılı Ailenin Korunması ve Kadına Karşı Şiddetin Önlenmesine Dair Kanun hayati bir rol oynamaktadır. Bu kanun, şiddete uğrayan veya şiddete uğrama tehlikesi bulunan kadınların, çocukların, aile bireylerinin ve tek taraflı ısrarlı takip mağdurlarının korunması ve bu kişilere yönelik şiddetin önlenmesi amacıyla çıkarılmıştır.

6284 sayılı Kanun kapsamında hakim tarafından verilebilecek koruyucu ve önleyici tedbirlerden bazıları şunlardır:

  • Şiddet uygulayanın veya uygulama ihtimali bulunanın müşterek konuttan veya bulunduğu yerden derhal uzaklaştırılması ve müşterek konutun korunan kişiye tahsis edilmesi.
  • Korunan kişilere, bulundukları konuta, okula ve işyerine yaklaşmaması.
  • Çocuklarla kişisel ilişkinin sınırlanması veya kaldırılması.
  • Korunan kişinin iletişim araçlarıyla veya sair surette rahatsız edilmemesi.
  • Varsa silahlarına el konulması.
  • Gerekli görülmesi halinde korunan kişinin kimlik ve ilgili diğer bilgi ve belgelerinin değiştirilmesi.
  • Şiddet mağduruna barınma yeri sağlanması.

Bu tedbirler, boşanma davasından bağımsız olarak veya boşanma davasıyla birlikte talep edilebilir. Antakya'da şiddet mağduru olan veya risk altında bulunan kişiler, bir avukat aracılığıyla veya doğrudan Aile Mahkemesi'ne başvurarak bu tedbirlerin alınmasını isteyebilirler. Bu süreçte hızlı hareket etmek ve delilleri doğru bir şekilde sunmak büyük önem taşır.

Avukatların Görev Sırasında ve Görevden Dolayı Hukuki Güvencesi

Boşanma davaları, taraflar için duygusal olarak yıpratıcı ve zaman zaman gergin süreçler olabilir. Bu süreçte adaletin tecellisi için önemli bir rol üstlenen avukatların, görevlerini serbestçe ve baskı altında kalmadan yerine getirebilmeleri büyük önem taşır. Bu nedenle, hukuk sistemimiz avukatlara belirli güvenceler tanımıştır.

1136 sayılı Avukatlık Kanunu'nun 57. maddesi bu güvencelerden en önemlilerinden biridir. Bu maddeye göre, “Görev sırasında veya yaptığı görevden dolayı avukata karşı işlenen suçlar hakkında, bu suçların hâkimlere karşı işlenmesine ilişkin hükümler uygulanır.” Bu düzenleme, avukatları görevleri nedeniyle maruz kalabilecekleri tehdit, hakaret, saldırı gibi suçlara karşı daha etkin bir şekilde korumayı amaçlar. Avukatın, müvekkilinin haklarını savunurken veya adli bir görevi ifa ederken karşılaşabileceği bu tür eylemler, doğrudan yargı görevi yapan hakimlere karşı işlenmiş gibi cezalandırılır. Bu, hem avukatlık mesleğinin saygınlığını korur hem de vatandaşların hak arama özgürlüğünün teminatı olan savunma hakkının etkin bir şekilde kullanılabilmesini sağlar. Antakya'da görev yapan boşanma avukatları da bu yasal güvence altında, müvekkillerinin haklarını en iyi şekilde savunmak için çalışırlar.

Antakya'da boşanma davası sürecine giren bireyler için bilinmesi gereken pek çok hukuki detay bulunmaktadır. Zina, terk, evlilik birliğinin sarsılması gibi boşanma sebeplerinden, anlaşmalı veya çekişmeli dava türlerine; nafaka, tazminat, mal paylaşımı gibi mali sonuçlardan, çocuğun velayeti gibi hassas konulara kadar geniş bir yelpazede hukuki bilgi ve doğru strateji gereklidir. Yargıtay'ın yerleşik içtihatları, özellikle tazminat ve nafaka gibi taleplerin dava sürecinde nasıl ileri sürüleceği gibi konularda yol göstericidir. Aile içi şiddet gibi durumlarda 6284 sayılı Kanun'un sağladığı koruma mekanizmaları hayati önem taşırken, sürecin adil işlemesi için avukatların yasal güvenceleri de bulunmaktadır. Bu karmaşık ve duygusal süreçte, hak kayıplarının önlenmesi ve sürecin en sağlıklı şekilde yönetilmesi için Antakya'da uzman bir boşanma avukatından profesyonel destek almak, verilecek en doğru kararlardan biri olacaktır. Unutulmamalıdır ki, doğru hukuki rehberlik, bu zorlu dönemi daha adil ve en az hasarla atlatmanıza yardımcı olabilir.

Yazar Görseli
Müellif

Av. Ali Haydar GÜLEÇ

Güleç Hukuk Bürosu'nda 9 yıldır yöneticilik ve avukatlık yapmaktadır.