Boşanma Davasında Avukat Gerekli Mi?

Boşanma Davasında Avukat Gerekli Mi?

Boşanma süreci, hem duygusal hem de hukuki açıdan zorlayıcı olabilir. 'Boşanma davasında avukat gerekli mi?' sorusu sıkça akla gelir. Bu yazıda, Türk hukukunda avukat tutma zorunluluğunun olup olmadığını, anlaşmalı ve çekişmeli boşanma davalarında avukatın rolünün neden kritik olduğunu, delil toplama süreçlerini, velayet gibi hassas konularda avukatın nasıl bir fayda sağladığını ve 2025 yılı itibarıyla boşanma davası masrafları ile avukatlık ücretlerini detaylı bir şekilde ele alıyoruz. Hak kayıplarını önlemek ve süreci en sağlıklı şekilde yönetmek için bilinçli adımlar atmanın önemi büyük.

Boşanma Davasında Avukat Desteği: Zorunluluk ve Genel Önem

Boşanma süreci, bireylerin hayatında hem duygusal hem de hukuki açıdan derin izler bırakan, karmaşık ve çoğu zaman yıpratıcı bir dönemdir. Evlilik birliğinin sona ermesiyle birlikte gündeme gelen mal paylaşımı, velayet, nafaka gibi pek çok konu, taraflar için belirsizliklerle dolu olabilir. Bu zorlu süreçte akla ilk gelen sorulardan biri de "Boşanma davasında avukat gerekli mi?" olmaktadır. Tarafların kendi davalarını takip etme hakları bulunmakla birlikte, bu yolun potansiyel riskleri ve bir hukuk profesyonelinin sağlayacağı avantajlar göz önüne alındığında, avukat desteğinin önemi daha da belirginleşmektedir. Bu bölümde, Türk hukuk sisteminde boşanma davalarında avukat tutmanın bir zorunluluk olup olmadığını ve bir avukatın bu sürece ne gibi değerli katkılar sunduğunu detaylı bir şekilde inceleyeceğiz.

Türk Hukukunda Avukat Tutma Zorunluluğu

Öncelikle belirtmek gerekir ki, Türk Hukukunda, boşanma davaları da dahil olmak üzere hiçbir dava türünde tarafların avukat tutma zorunluluğu bulunmamaktadır. Diğer bir deyişle, her birey, herhangi bir hukuki anlaşmazlıkta olduğu gibi boşanma davasını da bizzat açabilir, dava dilekçesini hazırlayabilir, duruşmalara katılabilir ve süreci kendisi takip edebilir. Bu, Anayasa ile güvence altına alınmış hak arama özgürlüğünün doğal bir yansımasıdır.

Ancak, bu yasal serbestinin, "avukat desteği gereksizdir" veya "avukatsız dava yürütmek her zaman sorunsuzdur" şeklinde yorumlanmaması büyük önem taşır. Hukuk, kendine özgü terminolojisi, karmaşık usul kuralları ve sürekli güncellenen içtihatları olan teknik bir alandır. Özellikle aile hukuku gibi, tarafların duygusal olarak yoğun etkilendiği ve sonuçlarının hayatlarının geri kalanını derinden etkileyebileceği davalarda, hukuki bilgi ve deneyim eksikliği, istenmeyen sonuçlara ve hak kayıplarına yol açabilir. Dolayısıyla, avukat tutma zorunluluğunun olmaması, bu desteğin faydalarını ve gerekliliğini ortadan kaldırmaz. Aksine, bilinçli bir tercih yaparak profesyonel yardım almak, sürecin daha sağlıklı ve adil bir şekilde ilerlemesine olanak tanır.

Avukat Desteğinin Sürece Katkıları

Boşanma davasında bir avukatla çalışmanın belki de en temel ve en kritik katkısı, hak kayıplarının önlenmesidir. Hukuki süreçler, özellikle Hukuk Muhakemeleri Kanunu (HMK) ve Türk Medeni Kanunu gibi temel yasal düzenlemeler çerçevesinde yürütülür. Bu kanunlarda belirtilen süreler, usul kuralları, dilekçelerde bulunması gereken zorunlu unsurlar gibi pek çok teknik detay bulunmaktadır. Örneğin:

  • Talep edilecek nafaka türünün (tedbir, yoksulluk, iştirak) doğru belirlenmesi ve gerekçelendirilmesi,
  • Maddi ve manevi tazminat taleplerinin somut delillerle desteklenmesi ve yasal dayanaklarının ortaya konulması,
  • Mal rejiminin tasfiyesine ilişkin taleplerin zamanında ve usulüne uygun şekilde ileri sürülmesi,
  • Çocukların velayeti konusunda çocuğun üstün yararını gözeten, hukuken kabul edilebilir argümanların sunulması,
  • Dava dilekçesi ve cevap dilekçesi gibi temel belgelerin eksiksiz ve usulüne uygun hazırlanması,
  • Delillerin hukuka uygun bir şekilde toplanması ve mahkemeye sunulması,
  • Duruşmalarda etkili bir savunma yapılması ve hakimin sorularına doğru ve net cevaplar verilmesi,
  • Tebligatların dikkatle takip edilmesi ve yasal süresi içinde gerekli cevapların verilmesi

gibi pek çok aşama, uzmanlık ve dikkat gerektirir. Bu noktalarda yapılacak bir hata veya ihmal, davanın reddine, ispatlanamayan iddialar nedeniyle taleplerin kabul edilmemesine veya en kötüsü, geri dönüşü mümkün olmayan hak kayıplarına neden olabilir.

Günümüzde bilgiye erişimin kolaylaşmasıyla birlikte, birçok kişi internetten bulunan şablon dilekçeler veya forumlardaki genel tavsiyelerle kendi davasını yürütmeye çalışmaktadır. Ancak bu yaklaşım ciddi riskler barındırır. Her boşanma davası, evliliğin süresi, tarafların sosyo-ekonomik durumları, çocukların varlığı ve yaşı, boşanma nedenleri gibi kendine özgü dinamiklere sahiptir. İnternet üzerindeki genel şablonlar, bu kişiye özel durumları yansıtmaz ve çoğu zaman eksik, hatalı veya güncel olmayan bilgiler içerebilir. Bu tür şablon dilekçeler yetersiz kalabilir, hukuki kayıplara ve hatta davanın en başında usulden reddedilmesi gibi geri dönüşü olmayan hatalara yol açabilir. Bir avukat ise, müvekkilinin özel durumunu analiz ederek, kişiye özgü bir strateji belirler ve dava dilekçesinden son karara kadar tüm süreci bu strateji doğrultusunda yönetir.

Avukatın rolü sadece dilekçe yazmakla sınırlı değildir. Aynı zamanda:

  • Danışmanlık: Müvekkiline hakları ve yükümlülükleri konusunda doğru bilgi verir, sürecin olası sonuçları hakkında gerçekçi bir tablo çizer.
  • Strateji Geliştirme: Davanın hangi boşanma sebebine dayandırılacağı, hangi delillerin öncelikli olarak sunulacağı, karşı tarafın olası argümanlarına nasıl cevap verileceği gibi konularda hukuki strateji oluşturur.
  • Delil Toplama ve Sunma: Hukuka uygun delillerin toplanmasında yol gösterir, bu delillerin mahkemeye usulüne uygun şekilde sunulmasını sağlar. Özellikle özel hayatın gizliliği gibi hassas konulara dikkat ederek, müvekkilinin haklıyken haksız duruma düşmesini engeller.
  • Müzakere ve Temsil: Karşı taraf veya vekili ile iletişim kurarak uzlaşma olanaklarını değerlendirebilir, duruşmalarda müvekkilini en etkili şekilde temsil eder.
  • Süreç Yönetimi: Dava dosyasını titizlikle takip eder, tebligatları kontrol eder, gerekli itirazları ve başvuruları yasal süreler içinde yapar.
  • Duygusal Destek ve Objektiflik: Boşanma sürecinin getirdiği duygusal yük altında olan müvekkiline objektif bir bakış açısı sunar, fevri kararlar almasını engelleyerek hukuki menfaatlerini korur.

Sonuç olarak, boşanma davasında avukat tutmak yasal bir zorunluluk olmasa da, sürecin karmaşıklığı, hak ve menfaatlerin korunması, usul hatalarından kaçınılması ve davanın en sağlıklı şekilde sonuçlanabilmesi adına profesyonel bir hukukçuyla çalışmak büyük bir fark yaratır. Özellikle çekişmeli boşanma davalarında bu destek, adeta bir gereklilik halini almaktadır.

Boşanma Türlerine Göre Avukatın Rolü ve Sorumlulukları

Boşanma davaları, nitelikleri ve tarafların uzlaşma durumlarına göre farklılık gösterir. Bu farklılıklar, davada bir avukatın üstleneceği rolü ve sorumlulukları da doğrudan etkiler. İster anlaşmalı ister çekişmeli olsun, her iki boşanma türünde de avukatın hukuki bilgi ve deneyimi, sürecin sağlıklı yönetilmesi ve hak kayıplarının önlenmesi açısından büyük değer taşır.

Anlaşmalı Boşanma Sürecinde Avukatın Katkısı

Anlaşmalı boşanma, eşlerin boşanma ve boşanmanın tüm hukuki sonuçları (nafaka, velayet, maddi ve manevi tazminat, mal paylaşımı vb.) üzerinde tam bir mutabakata varmaları durumunda gerçekleşen, genellikle daha hızlı ve daha az yıpratıcı bir boşanma türüdür. Türk Medeni Kanunu'na göre, anlaşmalı boşanma davası açılabilmesi için evliliğin en az 1 yıl sürmüş olması gerekmektedir.

Taraflar her konuda anlaşmış olsalar dahi, bu anlaşmanın hukuki bir zemine oturtulması ve gelecekte olası sorunların önüne geçilmesi kritik öneme sahiptir. İşte bu noktada avukatın rolü devreye girer:

  1. Hukuka Uygun Protokol Hazırlanması: Anlaşmalı boşanmanın temelini, tarafların imzaladığı anlaşmalı boşanma protokolü oluşturur. Bu protokol, boşanmanın mali sonuçlarından çocukların velayetine kadar birçok detayı içerir. Avukat, bu protokolün:

    • Kanunun emredici hükümlerine uygun olmasını sağlar.
    • Tarafların gerçek iradelerini yansıtmasını ve her iki tarafın da haklarını koruyacak şekilde dengeli olmasını temin eder.
    • Muallak ifadelere yer vermeden, açık ve net bir dille kaleme alınmasını sağlar.
    • İleride uyuşmazlık yaratabilecek potansiyel eksikliklerin veya hataların önüne geçer. Örneğin, mal paylaşımında gözden kaçabilecek bir unsur, ileride yeni bir dava açılmasına neden olabilir. Avukat, bu tür riskleri öngörerek protokolü detaylandırır.
  2. Sürecin Hızlandırılması ve Takibi: Avukat, dava dilekçesinin hazırlanması, protokolün mahkemeye sunulması ve duruşma günü alınması gibi işlemleri usulüne uygun ve hızlı bir şekilde gerçekleştirir. Bu, sürecin gereksiz yere uzamasının önüne geçer.

  3. Hakların Korunması: Taraflardan biri hukuki konularda daha az bilgiye sahip olabilir. Avukat, müvekkilinin protokoldeki maddelerin anlam ve sonuçlarını tam olarak idrak etmesini sağlar, farkında olmadan hak kaybına uğramasını engeller.

  4. Duruşmada Temsil: Anlaşmalı boşanma duruşmasında her iki tarafın da bizzat bulunması ve protokolü kabul ettiklerini hakime beyan etmeleri gerekir. Avukat, müvekkiline duruşma süreci hakkında bilgi verir ve duruşmada eşlik ederek hukuki destek sağlar.

Kısacası, anlaşmalı boşanma davası görünüşte basit olsa da, hazırlanan protokolün içeriği ve hukuki geçerliliği hayati önem taşır. Deneyimli bir avukat, bu sürecin pürüzsüz ve tarafların haklarını tam anlamıyla koruyacak şekilde tamamlanmasına önemli katkı sunar.

Çekişmeli Boşanma Davalarında Avukatın Kritik Görevleri

Çekişmeli boşanma davaları, eşlerin boşanma veya boşanmanın sonuçları (kusur, nafaka, tazminat, velayet, mal paylaşımı vb.) üzerinde anlaşamamaları durumunda açılır. Bu davalar, doğası gereği daha karmaşık, uzun sürebilen ve taraflar için daha yıpratıcı olabilen süreçlerdir. Çekişmeli boşanma davalarında avukatın rolü, davanın seyrini ve sonucunu doğrudan etkileyebilecek kritik görevler içerir:

  1. Dava Stratejisinin Belirlenmesi: Avukat, müvekkilinin iddialarını ve taleplerini dinleyerek, boşanma sebebinin (örneğin zina, hayata kast, pek kötü veya onur kırıcı davranış, suç işleme ve haysiyetsiz hayat sürme, terk, akıl hastalığı veya evlilik birliğinin temelinden sarsılması) doğru tespit edilmesini sağlar. Buna göre bir dava stratejisi oluşturur.
  2. Dilekçelerin Hazırlanması: Dava dilekçesi, cevap dilekçesi, replik ve düplik gibi dilekçelerin usulüne ve esasına uygun, iddia ve savunmaları güçlü bir şekilde ortaya koyacak biçimde hazırlanması avukatın uzmanlık alanıdır.
  3. Delillerin Toplanması ve Sunulması: Çekişmeli davalarda iddiaların ispatı esastır. Avukat, müvekkilinin iddialarını destekleyecek delillerin (tanık beyanları, mesajlaşma kayıtları, sosyal medya paylaşımları, banka kayıtları, fotoğraflar, videolar, uzman raporları vb.) toplanması ve hukuka uygun bir şekilde mahkemeye sunulması sürecini yönetir.
  4. Duruşmalarda Etkin Temsil: Avukat, duruşmalarda müvekkilini temsil eder, tanıkları sorgular, karşı tarafın iddia ve delillerine karşı savunma yapar, beyanlarda bulunur ve mahkemeyi müvekkilinin lehine etkilemeye çalışır.
  5. Usuli İşlemlerin Takibi: Tebligatların takibi, sürelere riayet edilmesi, ara kararların yerine getirilmesi gibi usuli işlemlerin hatasız yürütülmesi, hak kaybı yaşanmaması için zorunludur. Avukat bu takibi titizlikle yapar.
  6. Kusurun Tespiti ve Sonuçları: Boşanmada kusur, özellikle nafaka ve tazminat talepleri açısından önemlidir. Avukat, karşı tarafın kusurunu ispatlamaya veya müvekkilinin kusursuzluğunu ya da daha az kusurlu olduğunu ortaya koymaya çalışır.
  7. Kanun Yollarına Başvuru: Yerel mahkemenin verdiği kararın müvekkil aleyhine olması durumunda, avukat istinaf (Bölge Adliye Mahkemesi) ve temyiz (Yargıtay) gibi kanun yollarına başvurarak hukuki mücadeleyi sürdürür.

Aile hukuku davalarında, özellikle çekişmeli boşanmalarda, hakimlerin geniş takdir yetkisi bulunmaktadır. Bu nedenle, delillerin doğru bir şekilde sunulması, hukuki argümanların güçlü bir temele oturtulması ve davanın her aşamasının profesyonelce yönetilmesi, avukat uzmanlığını gerektirir.

Delillerin Toplanması, Sunulması ve Hukuka Uygunluğu

Çekişmeli boşanma davalarının en önemli aşamalarından biri delillerin toplanması ve mahkemeye sunulmasıdır. İddialarını ispatlamakla yükümlü olan taraf, bu delilleri hukuka uygun yollardan elde etmelidir. Delillerin hukuka uygunluğu, davanın seyri açısından hayati önem taşır. Özel hayatın gizliliğini ihlal ederek, tehdit veya şantajla ya da yasa dışı yollarla elde edilen deliller (örneğin, gizlice yerleştirilmiş ses kayıt cihazıyla elde edilen konuşmalar, eşin özel eşyalarından izinsiz alınan günlükler) mahkeme tarafından kabul edilmeyebilir. Hatta bu durum, delili sunan tarafın ayrıca cezai sorumlulukla karşı karşıya kalmasına (örneğin Türk Ceza Kanunu md. 134 özel hayatın gizliliğini ihlal) yol açabilir.

Bir avukat;

  • Hangi tür delillerin (tanık, belge, fotoğraf, otel kaydı, banka ekstresi, sosyal medya yazışmaları, bilirkişi raporu, kolluk tutanakları vb.) davada relevant olacağını belirler.
  • Bu delillerin nasıl ve ne zaman mahkemeye sunulması gerektiği konusunda müvekkilini yönlendirir.
  • Delillerin hukuka uygun yollardan elde edilmesi için danışmanlık yapar.
  • Karşı tarafça sunulan hukuka aykırı delillere itiraz eder.

Özellikle dijital delillerin (WhatsApp yazışmaları, e-postalar, sosyal medya içerikleri) hukuka uygun şekilde elde edilmesi ve mahkemeye sunulması teknik bilgi gerektirebilir. Avukat, bu süreçlerde de doğru adımların atılmasını sağlar.

Velayet Davalarında Çocuğun Üstün Yararı ve Avukatın Yaklaşımı

Boşanma sürecinde en hassas konulardan biri, müşterek çocukların velayetidir. Velayet davalarında temel ilke, çocuğun üstün yararıdır. Mahkeme, kararını verirken ebeveynlerin isteklerinden ziyade çocuğun fiziksel, zihinsel, ahlaki, sosyal ve duygusal gelişimi için en uygun ortamın hangi tarafta sağlanacağını gözetir. Bu konu kamu düzenine ilişkin olduğundan, hakim tarafların talepleriyle bağlı kalmaksızın çocuğun menfaatine en uygun kararı re'sen (kendiliğinden) araştırır.

Bir boşanma avukatının velayet konusundaki rolü şunları içerir:

  • Müvekkilinin çocuğun velayetini neden istediğini ve çocuğa daha iyi bir gelecek sunabileceğine dair argümanlarını ve delillerini (yaşam koşulları, gelir durumu, çocuğa ayırabileceği zaman, çocuğun okul ve sosyal çevresi, sağlık durumu vb.) toplar ve mahkemeye etkili bir şekilde sunar.
  • Çocuğun yaşına ve idrak gücüne göre görüşünün alınması gerekiyorsa (Birleşmiş Milletler Çocuk Hakları Sözleşmesi ve Yargıtay içtihatları uyarınca), bu sürecin çocuğun psikolojisini olumsuz etkilemeyecek şekilde yürütülmesine katkıda bulunur.
  • Gerekirse pedagog, psikolog veya sosyal hizmet uzmanından rapor alınması için mahkemeye talepte bulunur.
  • Karşı tarafın velayete ilişkin iddialarına ve delillerine karşı savunma yapar.
  • Velayet kararının yanı sıra, diğer ebeveynle kişisel ilişki tesisine (görüşme gün ve saatleri) dair adil ve uygulanabilir bir düzenleme yapılması için çalışır.
  • Müvekkilini, çocuğun üstün yararı ilkesi doğrultusunda hareket etmeye, boşanma sürecinin çocuk üzerindeki olumsuz etkilerini en aza indirmeye teşvik eder.

Avukat, duygusal olarak zor bir süreçten geçen müvekkilinin, çocuğun menfaatlerini göz ardı eden fevri kararlar almasını engellemeye çalışır ve hukuki süreci çocuğun yüksek yararını merkeze alarak yönetir.

Boşanma Avukatının Uzmanlık Alanları ve Etik Sorumlulukları

Boşanma süreci, pek çok hukuki detayı içinde barındıran karmaşık bir yapıya sahiptir. Bu süreçte taraflara rehberlik edecek bir avukatın, sadece genel hukuk bilgisine sahip olması yeterli değildir. Boşanma avukatları, özellikle aile hukuku ve bağlantılı diğer hukuk dallarında derinlemesine uzmanlık geliştirmiş olmalıdır. Bunun yanı sıra, müvekkilleriyle kurdukları ilişkilerde belirli etik sorumlulukları gözetmeleri, sürecin sağlıklı işlemesi açısından hayati önem taşır.

Bir Boşanma Avukatının Hakim Olması Gereken Temel Kanunlar

Boşanma davalarının başarılı bir şekilde yürütülmesi, avukatın ilgili mevzuata tam anlamıyla hakim olmasını gerektirir. Bu kanunlar, davanın temelini oluşturmaktan usul işlemlerine, özel durumlardan hakların korunmasına kadar geniş bir yelpazeyi kapsar.

Boşanma davalarının merkezinde şüphesiz 4721 Sayılı Türk Medeni Kanunu (TMK) yer alır. TMK, evlilik birliğinin sona erme sebeplerini, boşanma türlerini (anlaşmalı ve çekişmeli boşanma), boşanmanın sonuçlarını detaylı bir şekilde düzenler. Velayet, nafaka türleri (tedbir, iştirak, yoksulluk nafakası), maddi ve manevi tazminat talepleri, mal rejiminin tasfiyesi gibi konuların tamamı TMK hükümleri çerçevesinde değerlendirilir. Avukatın, bu kanunun ilgili maddelerini ve Yargıtay içtihatlarını çok iyi bilmesi, müvekkilinin haklarını en üst düzeyde koruyabilmesi için elzemdir.

Davanın şekli ve ilerleyişi açısından ise 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu (HMK) belirleyici rol oynar. Boşanma davalarının usul hükümlerini, dava açma süreçlerini, dilekçelerin (dava, cevap, replik, düplik) nasıl hazırlanacağını, delillerin sunulması ve değerlendirilmesi usullerini, duruşma süreçlerini, süreleri ve kanun yollarına (istinaf, temyiz) başvuruyu düzenleyen HMK, avukatın adeta yol haritasıdır. HMK'ya hakimiyet, usul hataları nedeniyle hak kaybı yaşanmasının önüne geçer. Örneğin, delillerin hangi aşamada ve ne şekilde sunulacağı, tanıkların nasıl dinletileceği gibi konular HMK bilgisi gerektirir.

Özellikle evlilik birliği içerisinde şiddet veya şiddet tehlikesi söz konusu olduğunda, 6284 Sayılı Ailenin Korunması ve Kadına Karşı Şiddetin Önlenmesine Dair Kanun devreye girer. Bu kanun, şiddet mağduru eşin ve çocukların korunması için önleyici ve koruyucu tedbirlerin (örneğin, uzaklaştırma kararı, müşterek konutun mağdura tahsisi, iletişim araçlarıyla rahatsız etmeme) alınmasını sağlar. Boşanma avukatının, müvekkilinin veya çocuklarının güvenliğini sağlamak amacıyla bu kanun kapsamında hızlı ve etkin bir şekilde hareket edebilmesi büyük önem taşır.

Bazı durumlarda, boşanma sürecindeki eylemler Türk Ceza Hukuku alanına girebilir. Eşler arasında yaşanan yaralama, hakaret, tehdit, şantaj, özel hayatın gizliliğini ihlal gibi suç teşkil eden fiiller, boşanma davasının yanı sıra ayrı bir ceza davasının da konusunu oluşturabilir. Boşanma avukatının, bu tür durumları tespit ederek müvekkilini doğru yönlendirmesi ve gerekli hukuki adımları atması beklenir.

Son olarak, boşanma davası sonucunda hükmedilen nafaka veya tazminatların tahsili aşamasında İcra Hukuku (temel olarak 2004 Sayılı İcra ve İflas Kanunu) bilgisi kritik hale gelir. Alacakların yasal yollarla tahsil edilebilmesi için icra takibi süreçlerinin doğru bir şekilde yönetilmesi, boşanma avukatının sorumlulukları arasındadır. Bu temel kanunların yanı sıra, duruma göre Miras Hukuku, Borçlar Hukuku gibi alanlarda da bilgi sahibi olmak, avukatın müvekkiline kapsamlı bir hukuki destek sunmasını sağlar.

Müvekkil İlişkilerinde Avukatın Dikkat Etmesi Gereken Hususlar

Boşanma süreci, taraflar için genellikle duygusal olarak yıpratıcı ve stresli bir dönemdir. Bu nedenle boşanma avukatının, hukuki uzmanlığının yanı sıra müvekkil ilişkilerinde de belirli hassasiyetleri gözetmesi gerekir.

Öncelikle, avukatın empati yeteneği gelişmiş olmalı, ancak profesyonel sınırları koruyarak objektif bir yaklaşım sergilemelidir. Müvekkilin içinde bulunduğu zorlu duygusal durumu anlamak, onunla sağlıklı bir iletişim kurmanın temelidir. Ancak bu empati, avukatın hukuki değerlendirmelerini ve stratejilerini etkilememelidir.

Açık, dürüst ve anlaşılır iletişim kurmak esastır. Avukat, müvekkiline davanın olası seyri, riskleri, avantajları ve dezavantajları hakkında gerçekçi bilgiler sunmalıdır. Yerine getirilemeyecek vaatlerde bulunmaktan kaçınmalı, sürecin her aşamasında müvekkilini düzenli olarak bilgilendirmelidir. Hukuki terimlerin müvekkil tarafından anlaşılır bir dille açıklanması, güven ilişkisini pekiştirir.

Avukatlık mesleğinin temel taşlarından biri olan sır saklama yükümlülüğü, boşanma davalarında özel bir önem arz eder. Müvekkilin paylaştığı tüm özel bilgiler, mahremiyetine saygı gösterilerek gizli tutulmalıdır.

Avukat, müvekkilini fevri tepkilerle hatalı kararlar almaktan veya etik dışı davranışlarda bulunmaktan alıkoymaya çalışmalıdır. Duygusal yoğunluğun yüksek olduğu bu süreçte, müvekkili hukuki zeminde kalmaya ve uzun vadeli çıkarlarını gözetmeye teşvik etmelidir.

Müvekkilin tazminat, nafaka, velayet gibi konulardaki gerçek isteklerini ve önceliklerini net bir şekilde anlamak ve bu doğrultuda bir strateji geliştirmek önemlidir. Avukat, müvekkilinden hiçbir şeyi saklamaması yönünde telkinde bulunmalı, çünkü eksik veya yanlış bilgi, davanın seyrini olumsuz etkileyebilir.

Sonuç olarak, bir boşanma avukatının başarısı, sadece hukuki bilgisine değil, aynı zamanda müvekkiliyle kurduğu sağlıklı, şeffaf ve etik değerlere dayalı ilişkiye de bağlıdır. Bu hassasiyetler gözetildiğinde, zorlu boşanma süreci müvekkil için bir nebze daha yönetilebilir hale gelecektir.

Boşanma Davası Masrafları, Süreçteki Diğer Önemli Hususlar ve Adli Yardım

Boşanma süreci, duygusal yükünün yanı sıra maddi külfetleri de beraberinde getirebilen bir süreçtir. "Boşanma davasında avukat gerekli mi?" sorusunun ardından en çok merak edilen konuların başında dava masrafları, avukatlık ücretleri ve süreç içerisinde dikkat edilmesi gereken diğer hukuki detaylar gelmektedir. Bu bölümde, boşanma davasının mali boyutunu, masrafları karşılama güçlüğü çekenler için adli yardım imkanını ve dava sürecine etki edebilecek önemli usulü konuları ayrıntılı bir şekilde ele alacağız.

2025 Yılı Avukatlık Ücretleri ve Dava Giderleri

Boşanma davası açarken veya bir boşanma davasına taraf olurken karşılaşılacak temel maliyet kalemleri avukatlık ücreti ve yargılama giderleridir.

Avukatlık Ücretleri: Türkiye'de avukatlık ücretleri, Türkiye Barolar Birliği (TBB) tarafından her yıl güncellenerek yayınlanan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi ile belirlenen bir alt sınıra tabidir. Bu tarife, avukatların alabileceği en düşük ücreti gösterir ve bu miktarın altında bir ücretle dava alınması yasaktır. 2025 yılı için TBB Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi'ne göre Aile Mahkemelerinde görülen davalar için belirlenen asgari avukatlık ücreti alt sınırı 30.000 TL'dir.

Bununla birlikte, yerel barolar da kendi bölgeleri için tavsiye niteliğinde ücret tarifeleri yayınlayabilirler. Örneğin, Bursa Barosu'nun 2025 yılı için tavsiye niteliğindeki ücret tarifesinde anlaşmalı boşanma davaları için 59.500 TL, çekişmeli boşanma davaları için ise 82.500 TL gibi rakamlar öngörülmüştür. Ancak bu rakamlar tavsiye niteliğinde olup, avukatlar davanın karmaşıklığı, harcanacak emek ve zaman, davanın görüleceği yer gibi faktörlere bağlı olarak bu tarifelerin üzerinde bir ücret talep edebilirler. Avukatlık ücreti, avukat ile müvekkil arasında serbestçe kararlaştırılır ancak TBB'nin belirlediği asgari ücretin altında olamaz.

Dava Giderleri (Harç ve Masraflar): Avukatlık ücreti dışında, boşanma davası açılırken mahkeme veznesine yatırılması gereken harçlar ve dava sürecinde ortaya çıkabilecek çeşitli masraflar (gider avansı) bulunmaktadır. Bu giderler; başvuru harcı, peşin harç, tebligat giderleri, tanık dinletilecekse tanık ücretleri, bilirkişi incelemesi gerekirse bilirkişi ücreti gibi kalemleri içerir. 2025 yılı itibarıyla boşanma davası açma sırasında mahkeme veznesine yatırılacak ortalama harç ve gider avansı tutarı yaklaşık 3.500-4.000 TL civarındadır. Ancak bu miktar, dinlenecek tanık sayısı, yapılacak keşif veya bilirkişi incelemesi gibi unsurlara göre artış gösterebilir.

Adli Yardım İmkânı ve Başvuru Şartları

Boşanma davası açmak isteyen ancak avukatlık ücretini ve dava masraflarını karşılayacak maddi gücü bulunmayan kişiler için adli yardım önemli bir imkandır. Adli yardım, kişilerin hak arama özgürlüklerinin önündeki mali engelleri kaldırmayı amaçlar.

Adli yardım talebinde bulunmak için, kişinin bulunduğu ilin barosuna bağlı Adli Yardım Bürosu'na başvurması gerekmektedir. Başvuru sırasında genellikle aşağıdaki belgeler ve şartlar aranır:

  • Muhtarlıktan alınacak fakirlik belgesi (maddi durumunun yetersiz olduğunu gösterir belge).
  • Üzerine kayıtlı herhangi bir malvarlığı (taşınır/taşınmaz) bulunmadığına veya düzenli bir gelirinin olmadığına dair beyan ve belgeler.
  • İkametgah belgesi.
  • Kimlik fotokopisi.

Baro Adli Yardım Bürosu, yapılan başvuruyu ve sunulan belgeleri değerlendirerek kişinin adli yardımdan faydalanıp faydalanamayacağına karar verir. Talebin uygun görülmesi halinde, baro tarafından ücretsiz olarak bir avukat görevlendirilir. Ayrıca, bazı durumlarda dava harç ve masraflarından da muafiyet sağlanabilir. Adli yardım, adalete erişimde eşitlik ilkesinin önemli bir yansımasıdır.

Mal Paylaşımı Davasının Ayrı Açılması Gerekliliği

Boşanma sürecinde en çok merak edilen ve uyuşmazlığa konu olan hususlardan biri de evlilik birliği içerisinde edinilen malların nasıl paylaşılacağıdır. Ancak, mal paylaşımı davası (katkı payı, katılma alacağı veya değer artış payı alacağı davası), boşanma davasıyla birlikte aynı dilekçede talep edilemez ve görülmez.

Mal paylaşımına ilişkin talepler, boşanma davasından ayrı bir dava olarak açılmalıdır. Daha da önemlisi, mal paylaşımı davasının esasına girilebilmesi ve karara bağlanabilmesi için öncelikle açılmış olan boşanma davasının kesinleşmiş olması şarttır. Yani, mahkeme boşanma kararını verdikten ve bu karar istinaf veya temyiz süreçlerinden geçerek ya da süresi içinde kanun yoluna başvurulmayarak kesinleştikten sonra mal paylaşımı davası görülmeye başlanır. Bu kural, yargılamanın daha sağlıklı yürütülmesi ve her bir talebin kendi özelinde değerlendirilmesi amacını taşır.

Yabancı Uyruklu Eşe Karşı Türkiye'de Dava Açılması

Globalleşen dünyada farklı uyruklardan kişilerin evlilikleri yaygınlaşmakta, dolayısıyla yabancı unsurlu boşanma davaları da sıkça gündeme gelmektedir. Türk vatandaşı bir kişinin, yabancı uyruklu eşine karşı Türkiye'de boşanma davası açıp açamayacağı önemli bir sorudur.

Bu konuda temel düzenleme 5718 sayılı Milletler Arası Özel Hukuk ve Usul Hukuku Hakkında Kanun (MÖHUK)'tur. Bu kanun, yabancı unsurlu özel hukuk uyuşmazlıklarında Türk mahkemelerinin milletlerarası yetkisini ve uygulanacak hukuku belirler. MÖHUK hükümleri çerçevesinde, belirli şartların varlığı halinde Türk vatandaşı olmayan bir eşe karşı Türkiye'de boşanma davası açılabilmektedir. Eşlerden birinin Türk vatandaşı olması veya her ikisinin de yabancı olmasına rağmen Türkiye'de mutat meskenlerinin (yerleşim yerlerinin) bulunması gibi durumlar Türk mahkemelerinin yetkili olmasını sağlayabilir. Bu tür davalar, tebligat süreçleri ve uygulanacak hukuk bakımından özellik arz edebilir ve bir avukat desteği daha da önem kazanır.

Dava Sırasında Barışma ve Feragat Durumu

Boşanma davası, taraflar için duygusal olarak yıpratıcı bir süreç olsa da, dava devam ederken eşlerin barışması ve evliliklerini sürdürme kararı alması mümkündür. Böyle bir durumda, açılmış olan boşanma davasının sonlandırılması gerekir.

Eşler, dava devam ederken boşanmaktan vazgeçerlerse, mahkemeye bu yöndeki iradelerini beyan eden bir feragat dilekçesi sunarak davayı sonlandırabilirler. Feragat, davacının talep sonucundan vazgeçmesi anlamına gelir ve dava bu beyanla birlikte sona erer. Ancak, feragat beyanının hukuki sonuçları olabileceği, özellikle aynı sebeplere dayanarak yeniden dava açma hakkı gibi konularda dikkatli olunması gerektiği için, bu süreçte dahi bir boşanma avukatından hukuki görüş almak faydalı olacaktır.

Ayrıca, dava süreçleriyle ilgili olarak bilinmesi gereken bir diğer husus da adli tatil uygulamasıdır. Her yıl 20 Temmuz ile 31 Ağustos tarihleri arasında adli tatil uygulanır. Bu dönemde boşanma davası açılabilir, ancak sürelerin işlemesi ve duruşmaların yapılması gibi pek çok adli işlem adli tatil sonrasına ertelenebilir. Acil ve ivedi nitelikteki bazı işler (örneğin, ihtiyati tedbir talepleri) adli tatilde de görülebilir.

Boşanma süreci, hukuki bilgi ve deneyim gerektiren karmaşık bir yoldur. Avukat tutma zorunluluğu olmasa da, özellikle çekişmeli boşanma davalarında, mal paylaşımı, velayet, nafaka ve tazminat gibi hayati konularda hak kaybı yaşamamak, delillerin doğru ve hukuka uygun şekilde toplanıp sunulmasını sağlamak, yasal prosedürleri eksiksiz yerine getirmek ve süreci en az zararla atlatmak adına bir aile hukuku uzmanından destek almak büyük önem taşır. Anlaşmalı boşanmalarda dahi, tarafların haklarını tam olarak koruyan ve gelecekte olası sorunları engelleyen bir protokolün hazırlanması için avukat danışmanlığı kritik bir rol oynar. Bu nedenle, "Boşanma davasında avukat gerekli mi?" sorusuna verilecek en sağlıklı yanıt, sürecin karmaşıklığı ve olası sonuçları göz önüne alındığında, profesyonel bir hukuki yardımın genellikle tarafların menfaatine olduğudur.

Yazar Görseli
Müellif

Av. Ali Haydar GÜLEÇ

Güleç Hukuk Bürosu'nda 9 yıldır yöneticilik ve avukatlık yapmaktadır.