Siber Zorbalıkta Cezai Sorumluluk Sınırları

Siber Zorbalıkta Cezai Sorumluluk Sınırları

Dijital çağın getirdiği en önemli hukuki sorunlardan biri olan siber zorbalık, geleneksel zorbalığın sanal ortama taşınmış halidir. İnternet kullanıcılarının %33'ünün maruz kaldığı bu suç türü, Türk Ceza Kanunu'nda ayrı bir düzenleme bulunmamasına rağmen mevcut suç tipleri kapsamında cezalandırılmaktadır. Bu makalede siber zorbalığın cezai sorumluluk sınırları ve mağdurların hukuki başvuru yolları detaylı olarak incelenmektedir.

Siber Zorbalığın Tanımı ve Türleri

Siber zorbalık, dijital iletişim araçları kullanılarak bir kişi veya gruba yönelik gerçekleştirilen kasıtlı rahatsız etme, küçük düşürme, tehdit veya taciz eylemleri olarak tanımlanmaktadır. Bill Belsey tarafından ilk kez kavramsal olarak tanımlanan siber zorbalık, başkalarına zarar vermek amacıyla kasıtlı, tekrarlanan ve düşmanca davranışların bilgi ve iletişim teknolojileri kullanılarak gerçekleştirilmesi şeklinde ifade edilmektedir.

Geleneksel zorbalığın sanal ortama taşınmış hali olan siber zorbalık, günümüzde ciddi boyutlara ulaşmıştır. UNICEF verilerine göre gençlerin %70'i siber zorbalığa maruz kalmaktadır. Türkiye özelinde yapılan araştırmalar da bu durumun ciddiyetini ortaya koymaktadır. Türkiye'de internet kullanıcılarının %33'ü en az bir tür siber zorbalık yaşamakta olup, 12-19 yaş aralığındaki öğrencilerin %36,1'i internette siber zorbalık olarak tanımlanan istenmeyen davranışlara maruz kalmaktadır.

Siber zorbalığın geleneksel zorbalıktan farklı özellikleri bulunmaktadır. Bu özellikler arasında ulaşılabilirlik, tekrarlanabilirlik, anonimlik ve üçüncü kişilerin katılımı yer almaktadır. Mağdur her zaman ulaşılabilir konumda olup, zorba kimliğini gizleyerek anonim şekilde hareket edebilmektedir. Ayrıca dijital içerikler kolayca kopyalanabilir ve yayılabilir olması nedeniyle zorbalık etkisi sürekli hale gelebilmektedir.

Teknik Yöntemlerle Siber Zorbalık

Teknik yöntemlerle gerçekleştirilen siber zorbalık, bilişim sistemleri ve teknolojik araçlar kullanılarak yapılan saldırıları kapsamaktadır. Bu tür zorbalık genellikle mağdurun dijital güvenliğini ihlal etmeyi ve kişisel verilerine yetkisiz erişim sağlamayı amaçlamaktadır.

Teknik siber zorbalık türleri şunlardır:

  • Hesap ve sistem ihlalleri: Mağdurun sosyal medya hesapları, e-posta hesapları veya diğer dijital platformlardaki hesaplarına yetkisiz erişim sağlanması
  • Zararlı yazılımlar: Mağdurun cihazlarına virüs, trojan veya diğer zararlı yazılımların gönderilmesi
  • Bilgi çalma ve ifşa: Mağdurun kişisel bilgilerinin, fotoğraflarının veya özel mesajlarının çalınarak kamuya açık platformlarda paylaşılması
  • Kimlik hırsızlığı: Mağdurun kimliğini taklit ederek sahte hesaplar oluşturulması ve bu hesaplar üzerinden zararlı faaliyetler yürütülmesi
  • DDoS saldırıları: Mağdurun web sitesi veya dijital platformlarına yönelik hizmet reddi saldırıları düzenlenmesi

Bu tür fiiller Türk Ceza Kanunu'nun 10. Bölümünde düzenlenen bilişim suçları kapsamında değerlendirilmektedir. TCK'nın 243. maddesinde düzenlenen "Bilişim Sistemine Girme Suçu" ve 244. maddesinde düzenlenen "Sistemi Engelleme, Bozma, Verileri Yok Etme Suçu" bu kapsamdaki en yaygın suç tipleridir.

İletişim Yoluyla Siber Zorbalık

İletişim yoluyla gerçekleştirilen siber zorbalık, dijital iletişim araçları kullanılarak mağdura yönelik psikolojik baskı ve taciz uygulanmasını ifade etmektedir. Bu tür zorbalık, doğrudan mağdurla iletişim kurularak veya mağdur hakkında üçüncü kişilerle paylaşımlar yapılarak gerçekleştirilebilmektedir.

İletişim yoluyla siber zorbalık türleri şunlardır:

  • Hakaret ve küfür: Mağdura yönelik aşağılayıcı, onur kırıcı mesajlar gönderilmesi veya kamuya açık platformlarda bu tür içeriklerin paylaşılması
  • Tehdit: Mağdura veya yakınlarına yönelik fiziksel, psikolojik veya ekonomik zarar verme tehditleri
  • Taciz: Sürekli ve ısrarlı şekilde istenmeyen mesajlar gönderilmesi, arama yapılması
  • İftira ve karalama: Mağdur hakkında gerçek dışı bilgilerin yayılması, itibarının zedelenmesi
  • Özel bilgilerin teşhiri: Mağdurun özel hayatına ait bilgi, fotoğraf veya videoların izinsiz paylaşılması
  • Sosyal medya linçi: Mağdura yönelik organize edilmiş toplu saldırılar

Bu tür fiiller Türk Ceza Kanunu'nda hakaret (TCK m.125), tehdit (TCK m.106), şantaj (TCK m.107), ısrarlı takip (TCK m.123/A), kişilerin huzur ve sükununu bozma (TCK m.123) ve özel hayatın gizliliğini ihlal (TCK m.134) gibi suç tipleri kapsamında cezalandırılmaktadır.

Siber zorbalığın bu iki temel türü arasındaki en önemli fark, teknik yöntemli zorbalığın daha çok bilişim uzmanlığı gerektirmesi ve sistem güvenliği ihlallerine odaklanması, iletişim yoluyla zorbalığın ise herkes tarafından kolayca gerçekleştirilebilmesi ve psikolojik etkiye odaklanmasıdır. Her iki tür de mağdurlar üzerinde ciddi psikolojik ve sosyal etkiler yaratabilmekte, bazı durumlarda mağdurları intihara kadar sürükleyebilmektedir.

Kişilik Haklarına Karşı İşlenen Suçlar

Siber zorbalık kapsamında en sık karşılaşılan suç türleri, kişilik haklarına yönelik saldırılar şeklinde gerçekleşmektedir. Türk Ceza Kanunu'nda kişilik haklarını koruyan çeşitli suç tipleri, dijital ortamda işlenen zorbalık eylemlerine karşı önemli bir hukuki koruma sağlamaktadır. Bu suçlar, mağdurun onuru, şeref ve saygınlığını hedef alan eylemlerden, özel yaşamının gizliliğini ihlal eden davranışlara kadar geniş bir yelpazede değerlendirilmektedir.

Hakaret ve Tehdit Suçları

Hakaret suçu, siber zorbalık vakalarında en yaygın karşılaşılan suç tiplerinden biridir. TCK madde 125 kapsamında düzenlenen bu suç, bir kişinin onur, şeref ve saygınlığına saldırı niteliğindeki davranışları kapsamaktadır. Dijital ortamda hakaret, sosyal medya platformları, mesajlaşma uygulamaları, e-posta veya çevrimiçi forumlar aracılığıyla gerçekleştirilebilmektedir.

Hakaret suçunun temel şekli 3 aydan 2 yıla kadar hapis cezası veya adli para cezası ile cezalandırılmaktadır. Suçun alenen işlenmesi halinde, yani kamuya açık dijital platformlarda gerçekleştirilmesi durumunda, ceza altıda bir oranında artırılmaktadır. Bu durum, sosyal medya paylaşımları ve herkese açık yorumlar için özellikle önem taşımaktadır.

Hakaret suçu şikayete bağlı bir suçtur ve mağdurun 6 ay içinde şikayette bulunması gerekmektedir. Bu sürenin geçirilmesi halinde kovuşturma yapılamayacağından, mağdurların bu konuda dikkatli olması kritik önem taşımaktadır.

Tehdit suçu ise TCK madde 106 kapsamında düzenlenmektedir. Siber zorbalık bağlamında tehdit, mağdura veya yakınlarına zarar verileceğine dair dijital ortamda yapılan bildirimleri kapsamaktadır. Tehdidin niteliğine göre ceza miktarı değişkenlik göstermekte olup, üst sınır 7 yıla kadar çıkabilmektedir.

Tehdit suçunun farklı türleri bulunmaktadır. Basit tehdit 6 aydan 2 yıla kadar hapis cezası gerektirirken, silahla tehdit veya öldürme tehdidi gibi ağırlaştırılmış hallerde ceza miktarı artmaktadır. Dijital ortamda yapılan tehditler, özellikle görsel veya ses kayıtları ile desteklendiğinde daha ağır cezai yaptırımlarla karşılaşabilmektedir.

Taciz ve Şantaj Suçları

Şantaj suçu, siber zorbalık vakalarında sıkça görülen ve ciddi hukuki sonuçları olan bir suç türüdür. TCK madde 107 kapsamında düzenlenen bu suç, 1 yıldan 3 yıla kadar hapis cezası ve adli para cezası ile cezalandırılmaktadır. Şantaj suçunun en önemli özelliği şikayete bağlı olmamasıdır, yani Cumhuriyet Savcılığı re'sen soruşturma başlatabilmektedir.

Dijital ortamda şantaj, genellikle mağdurun özel görüntüleri, kişisel bilgileri veya mahrem yazışmalarının ele geçirilmesi ve bunların ifşa edileceği tehdidiyle gerçekleştirilmektedir. Bu tür eylemler, özellikle sosyal medya hesaplarının ele geçirilmesi veya kişisel cihazlara yetkisiz erişim sağlanması yoluyla gerçekleştirilebilmektedir.

Israrlı takip suçu, Türk Ceza Kanunu'na 12 Mayıs 2022 tarihinde 7406 sayılı kanunla eklenen yeni bir suç tipidir. TCK madde 123/A kapsamında düzenlenen bu suç, dijital stalking olarak da adlandırılan davranışları kapsamaktadır. Temel şekli 6 aydan 2 yıla kadar hapis cezası öngörmektedir.

Israrlı takip suçu, mağdurun açık rızası olmaksızın sürekli olarak takip edilmesi, iletişim kurulmaya çalışılması veya mağdurun günlük yaşamına müdahale edilmesi şeklinde gerçekleşmektedir. Dijital ortamda bu suç, sürekli mesaj gönderme, sosyal medya hesaplarını takip etme, konum bilgilerini izleme gibi eylemlerle işlenebilmektedir.

Özel Hayatın Gizliliğini İhlal

Özel hayatın gizliliğini ihlal suçu, TCK madde 134 kapsamında düzenlenmekte olup, siber zorbalık vakalarında sıkça karşılaşılan bir suç türüdür. Bu suç, 1 yıldan 3 yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılmaktadır. Suçun internet yoluyla işlenmesi halinde ceza yarı oranında artırılarak 2 yıldan 5 yıla kadar hapis cezası uygulanmaktadır.

Bu suç kapsamında değerlendirilen eylemler oldukça geniş bir yelpazede yer almaktadır. Kişinin özel yaşamına ait görüntü, ses kaydı veya yazışmalarının rızası olmaksızın kayda alınması, saklanması veya başkalarına verilmesi bu suç kapsamında değerlendirilmektedir. Dijital ortamda özellikle mahrem görüntülerin izinsiz paylaşılması, özel mesajların ifşa edilmesi ve kişisel bilgilerin yetkisiz kişilerle paylaşılması bu suç tipine örnek teşkil etmektedir.

Özel hayatın gizliliğini ihlal suçu şikayete bağlı bir suçtur ve mağdurun 6 ay içinde şikayette bulunması gerekmektedir. Ancak suçun basın-yayın organları veya internet aracılığıyla işlenmesi halinde, kamu yararı gözetilerek re'sen soruşturma yapılabilmektedir.

Bu suç türü, özellikle "revenge porn" olarak adlandırılan intikam amaçlı mahrem görüntü paylaşımları, eski eş veya partnerlerin özel bilgilerinin ifşa edilmesi ve sosyal medya hesaplarının ele geçirilerek özel bilgilerin yayılması gibi durumlarda uygulanmaktadır. Dijital tekn

Çocuklara Yönelik Siber Zorbalık Suçları

Dijital çağda çocukların siber zorbalığa maruz kalması, hukuk sistemimizin en hassas konularından birini oluşturmaktadır. Çocukların gelişim döneminde olmaları, teknoloji kullanımında deneyimsizlikleri ve psikolojik olarak daha savunmasız durumda bulunmaları nedeniyle siber zorbalığın etkileri yetişkinlere göre çok daha yıkıcı olabilmektedir. Türk Ceza Kanunu, çocuklara yönelik siber zorbalık eylemlerini çeşitli suç tipleri altında düzenleyerek özel koruma sağlamaktadır.

Çocukların Cinsel İstismarı

TCK madde 103 kapsamında düzenlenen çocukların cinsel istismarı suçu, siber zorbalığın en ağır türlerinden birini oluşturmaktadır. On beş yaşını tamamlamamış veya tamamlamış olmakla birlikte fiilin hukuki anlam ve sonuçlarını algılama yeteneği gelişmemiş olan çocuklara karşı gerçekleştirilen her türlü cinsel davranış bu suç kapsamında değerlendirilmektedir.

Suçun temel şekli sekiz yıldan on beş yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılırken, fiilin sarkıntılık düzeyinde kalması halinde üç yıldan sekiz yıla kadar hapis cezası öngörülmüştür. On iki yaşını tamamlamamış çocuklara karşı işlenen fiillerde ise ceza alt sınırları daha da yüksek tutulmuştur.

Siber ortamda çocuklara yönelik cinsel içerikli mesaj gönderme, video paylaşma, çıplak fotoğraf isteme gibi eylemler bu suç kapsamında değerlendirilebilmektedir. Özellikle sosyal medya platformları ve oyun sitelerinde çocuklarla iletişim kuran kişilerin cinsel amaçlı davranışları, fiziksel temas olmasa dahi cinsel istismar suçunu oluşturabilmektedir.

Cinsel Taciz

TCK madde 105 uyarınca düzenlenen cinsel taciz suçu, çocuklara yönelik siber zorbalık vakalarında sıklıkla karşılaşılan bir suç tipidir. Cinsel amaçlarla bir kişiyi taciz eden kişi, şikayet üzerine üç aydan iki yıla kadar hapis cezası veya adli para cezası ile cezalandırılmaktadır.

Suçun çocuğa karşı işlenmesi durumunda ceza artırımı öngörülmüştür. Bu düzenleme, çocukların özel korunması gereken grup olduğunun kanun koyucu tarafından kabul edildiğini göstermektedir.

Yargıtay'ın konuya ilişkin önemli kararları bulunmaktadır:

Y. 14. CD, 17.11.2020, E.2016/4987, K.2020/5046: "…Katılan mağdurun aşamalardaki anlatımları, mahkemenin kabulü ile tüm dosya içeriğine göre, sanığın değişik tarihlerde on üç yaşındaki katılan mağdura yönelik internet üzerinden cinsel içerikli yazışmalar yapma ve msn üzerinden gerçekleştirilen görüntülü görüşme sırasında cinsel organını gösterme şeklindeki eylemlerinin katılan mağdurun vücut dokunulmazlığını ihlal etmeyip bedensel temas içermemesi sebebiyle zincirleme şekilde cinsel taciz suçunu oluşturduğu gözetilerek bu suçtan mahkumiyetine karar verilmesi gerekirken suç vasfının tayininde yanılgıya düşülerek çocuğun cinsel istismarı suçundan hüküm kurulması…"

Bu karar, internet ortamında çocuklara yönelik cinsel içerikli davranışların, fiziksel temas olmasa dahi cinsel taciz suçunu oluşturabileceğini açıkça ortaya koymaktadır.

Y. 14. CD, 04.11.2020, E. 2016/4731, K. 2020/4718: "… Sanık hakkında zincirleme şekilde çocuğun cinsel istismarı suçundan kurulan hükmün incelenmesinde; Mağdurların aşamalardaki beyanları, savunma ve tüm dosya içeriği nazara alındığında olay günü kendisini kadın şarkıcı olarak tanıtan sanığın, internet ortamında tanıştığı on beş yaşından küçük mağdurelerle yaptığı sohbet sırasında kıyafetlerini çıkarmalarını isteyip, yarı çıplak halde izlemek şeklindeki eyleminin bedensel temas içermemesi nedeniyle zincirleme şekilde cinsel taciz suçunu oluşturduğu gözetilerek bu suçtan mahkumiyetine karar verilmesi gerekirken suç vasfının tayininde yanılgıya düşülerek çocuğun cinsel istismarı suçundan hüküm kurulması …"

Y. 9. CD, 28.09.2022, E. 2021/3304, K. 2022/8366: "… Mağdure beyanları, savunma, mesajlaşma içerikleri ve tüm dosya içeriğine göre, internet üzerinden tanışan sanık ve mağdurenin yüz yüze hiç görüşmedikleri, sanığın fiziksel bir temasta bulunmaksızın tehditle mağdureyi soyundurmak ve cinsel içerikli yazışmak suretiyle çıplak görüntülerini elde ettiği olayda, eylemlerinin 5237 sayılı TCK'nın 107/1. maddesinde düzenlenen şantaj ile 105/1. ve 43. maddelerinde düzenlenen cinsel taciz suçlarını oluşturduğu gözetilmeden suç vasfının tayininde yanılgıya düşülerek çocuğun cinsel istismarı suçundan hüküm kurulması …"

Bu kararlar, siber ortamda çocuklara yönelik cinsel davranışların hukuki değerlendirmesinde önemli kriterler sunmaktadır.

İntihara Yönlendirme

TCK madde 84 kapsamında düzenlenen intihara yönlendirme suçu, siber zorbalığın en trajik sonuçlarından biriyle ilgilidir. Özellikle çocuk ve gençlerin siber zorbalık nedeniyle intihar ettiği vakalar, bu suç tipinin önemini ortaya koymaktadır.

Suçun temel şekli iki yıldan beş yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılırken, intiharın gerçekleşmesi halinde dört yıldan on yıla kadar hapis cezası uygulanmakt

Bilişim Suçları ve Veri İhlalleri

Siber zorbalık eylemlerinin bir kısmı, doğrudan bilişim sistemlerine yönelik saldırılar ve kişisel verilerin hukuka aykırı işlenmesi şeklinde gerçekleşmektedir. Bu tür fiiller, Türk Ceza Kanunu'nun 10. Bölümünde düzenlenen bilişim suçları kapsamında değerlendirilmekte ve ağır cezai yaptırımlarla karşılaşmaktadır. Siber zorbaların teknik yöntemler kullanarak mağdurların dijital güvenliğini ihlal etmeleri, hem bireysel hem de toplumsal düzeyde ciddi hukuki sonuçlar doğurmaktadır.

Bilişim Sistemine Girme

TCK madde 243 kapsamında düzenlenen bilişim sistemine girme suçu, siber zorbalık vakalarında sıklıkla karşılaşılan bir suç türüdür. Bu suç, "bir bilişim sisteminin bütününe veya bir kısmına, hukuka aykırı olarak giren veya orada kalmaya devam eden kişi" için öngörülmüştür.

Suçun temel şekli bir yıla kadar hapis cezası veya adli para cezası ile cezalandırılmaktadır. Ancak bu giriş nedeniyle sistemdeki veriler değiştirilir, bozulur, yok edilir veya erişilebilir kılınırsa, ceza altı aydan iki yıla kadar hapis cezası olarak artırılmaktadır.

Siber zorbalık bağlamında bu suç türü genellikle şu şekillerde işlenmektedir:

  • Mağdurun sosyal medya hesaplarına izinsiz giriş yapılması
  • E-posta hesaplarının ele geçirilmesi
  • Kişisel bulut depolama sistemlerine yetkisiz erişim
  • Mobil cihazlardaki uygulamalara izinsiz müdahale

Bu tür eylemlerin cezai sorumluluğu, giriş eyleminin gerçekleşmesi ile başlamakta, sistemde yapılan değişiklikler ise cezanın ağırlaştırılmasına neden olmaktadır.

Kişisel Verilerin İhlali

TCK madde 136 uyarınca düzenlenen kişisel verilerin kaydedilmesi suçu, siber zorbalık vakalarında kritik öneme sahiptir. Bu madde, "hukuka aykırı olarak kişisel verileri kaydeden, veren veya ele geçiren kişi" için iki yıldan dört yıla kadar hapis cezası öngörmektedir.

Bu suç türü şikayete bağlı olmayan bir suçtur, yani Cumhuriyet Savcılığı re'sen soruşturma başlatabilmektedir. Siber zorbalık kapsamında kişisel veri ihlalleri şu şekillerde gerçekleşmektedir:

  • Özel fotoğraf ve videoların izinsiz elde edilmesi
  • Kişisel mesajlaşmaların kayıt altına alınması
  • Kimlik bilgilerinin hukuka aykırı toplanması
  • Özel yaşama ait bilgilerin sistematik olarak derlenmesi

6698 sayılı Kişisel Verilerin Korunması Kanunu ile birlikte değerlendirildiğinde, bu tür ihlaller hem cezai hem de idari yaptırımlarla karşılaşmaktadır. KVKK kapsamında veri sorumluları, kişisel verilerin güvenliğini sağlamakla yükümlü olup, bu yükümlülüğün ihlali durumunda ağır idari para cezaları uygulanabilmektedir.

Sistem Engelleme ve Bozma

TCK madde 244 kapsamında düzenlenen bilişim sisteminin engellenmesi, bozulması, verilerin yok edilmesi veya değiştirilmesi suçu, siber zorbalığın en ağır şekillerinden birini oluşturmaktadır. Bu suç için altı aydan beş yıla kadar hapis cezası öngörülmüştür.

Suçun ağırlaştırılmış hali, banka veya kredi kurumlarına, kamu kurum veya kuruluşlarına ait bilişim sistemleri üzerinde işlenmesi durumunda ortaya çıkmaktadır. Bu durumda ceza yarı oranında artırılarak uygulanmaktadır.

Siber zorbalık bağlamında bu suç türü genellikle şu eylemlerle gerçekleşmektedir:

  • Mağdurun bilgisayar sistemlerine zararlı yazılım bulaştırılması
  • DDoS saldırıları ile web sitelerinin erişime kapatılması
  • Mağdurun dijital verilerinin silinmesi veya şifrelenmesi
  • Sistem kaynaklarının tüketilerek performansın düşürülmesi

Bu tür saldırılar, mağdurların dijital yaşamlarını tamamen felç edebilecek nitelikte olup, hem maddi hem de manevi zararlar doğurabilmektedir.


Siber zorbalık vakalarında bilişim suçları ve veri ihlalleri, geleneksel zorbalık türlerinden farklı olarak kalıcı ve geri döndürülemez zararlar yaratabilmektedir. Türk Ceza Kanunu'nda yer alan bu düzenlemeler, dijital ortamda işlenen suçlara karşı etkili bir cezai koruma sağlamakla birlikte, teknolojik gelişmelerin hızına paralel olarak sürekli güncellenmesi gereken dinamik bir alan oluşturmaktadır.

Mağdurların bu tür suçlara karşı korunması için sadece cezai düzenlemeler yeterli olmamakta, aynı zamanda teknik güvenlik önlemleri, farkındalık eğitimleri ve uluslararası işbirliği mekanizmalarının da devreye sokulması gerekmektedir. Siber zorbalığın cezai sorumluluk sınırları, teknolojinin sunduğu imkanlar ve tehditlerin karmaşıklığı göz önünde bulundurularak, hem bireysel hem de toplumsal düzeyde kapsamlı bir yaklaşımla ele alınmalıdır.

Yazar Görseli
Müellif

Av. Ali Haydar GÜLEÇ

Güleç Hukuk Bürosu'nda 9 yıldır yöneticilik ve avukatlık yapmaktadır.