Ortakların Dijital Paylaşım Sınırları

Ortakların Dijital Paylaşım Sınırları

Dijital çağda ortakların paylaşım sınırları ve telif hakları konusu, teknoloji devlerinin medya ekosistemine müdahalesi ile kritik bir hal almıştır. 73 yıllık mevzuatın yetersizliği karşısında, uluslararası deneyimlerden yararlanarak Türkiye'ye özgü çözümler geliştirilmesi gerekmektedir.

Mevcut Hukuki Çerçevenin Yetersizliği ve TBMM Komisyonu Çalışmaları

Türkiye'de dijital telif hakları düzenlemesi konusunda yaşanan en temel sorun, 1951 tarihli Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu'nun dijital çağın gereksinimlerini karşılayamamasıdır. 73 yıllık bu mevzuat, internet teknolojilerinin henüz doğmadığı bir dönemde hazırlanmış olup, günümüzün dijital medya ekosistemine yönelik çözümler sunmaktan uzaktır.

1951 Tarihli FSEK'in Dijital Çağdaki Durumu

5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu, hazırlandığı dönemin teknolojik imkanları çerçevesinde şekillenmiş bir düzenlemedir. Kanunun temel yapısı, fiziksel eserlerin korunması ve geleneksel yayıncılık modellerine odaklanmıştır. Ancak dijital platformların yükselişi, algoritma tabanlı içerik dağıtımı ve sosyal medya paylaşımlarının yaygınlaşması ile birlikte bu yasal çerçeve yetersiz kalmıştır.

Mevcut FSEK düzenlemesinin dijital çağdaki başlıca eksiklikleri şunlardır:

  • Platform sorumluluğu konusunda net tanımların bulunmaması
  • Algoritma şeffaflığı ve içerik dağıtım mekanizmalarına ilişkin düzenlemelerin yokluğu
  • Dijital telif hakları için özel koruma mekanizmalarının geliştirilmemiş olması
  • Sosyal medya paylaşımları ve kullanıcı türevli içeriklere yönelik hukuki çerçevenin belirsizliği
  • Teknoloji devlerinin yerel medya kuruluşlarıyla olan ilişkilerinin düzenlenmemiş olması

Bu yetersizlikler, özellikle Google gibi büyük teknoloji platformlarının Türk medya sektörü üzerindeki etkilerinin hukuki bir zemine oturtulamamasına neden olmaktadır. Google'ın Türkiye'den yıllık 6,5 milyar dolar gelir elde etmesine karşın yerel medya kuruluşlarına herhangi bir katkı sunmaması, bu hukuki boşluğun somut bir göstergesidir.

TBMM Dijital Mecralar Komisyonu Tartışmaları

8 Mayıs 2025 tarihli TBMM Dijital Mecralar Komisyonu toplantısı, Türkiye'de dijital telif hakları düzenlemesi konusunda önemli bir dönüm noktası olmuştur. Bu toplantıda, Google'ın algoritma değişikliklerinin Türk medyasına olan etkileri detaylı bir şekilde ele alınmıştır.

Komisyon Başkanı Yayman'ın toplantıdaki açıklamaları, mevcut durumun ciddiyetini ortaya koymuştur. 73 yıllık kanun ile günümüz teknolojisi arasındaki ciddi uyumsuzluk vurgulanarak, acil bir düzenleme ihtiyacının altı çizilmiştir. Özellikle Google'ın Mart 2024 Core Update'i ile Türk medyasına yüzde 80-90 oranında trafik kaybı yaşatması, komisyon üyelerinin dikkatini çekmiştir.

Toplantıda milletvekillerinin Google temsilcilerine yönelttiği "Algoritmalarınızı kim denetliyor?" sorusu, algoritma şeffaflığı konusundaki temel sorunu gözler önüne sermiştir. Google temsilcilerinin bu soruya tatmin edici cevap verememesi, düzenleme ihtiyacının ne kadar acil olduğunu göstermiştir.

Komisyon tartışmalarında öne çıkan temel konular şunlardır:

  • Algoritma şeffaflığı ve denetim mekanizmalarının kurulması gerekliliği
  • Yerel medya kuruluşlarının korunması için özel tedbirlerin alınması
  • Gelir paylaşım modellerinin Türkiye'de uygulanması konusundaki tartışmalar
  • Kanada ve Fransa örneklerinin Türkiye'ye uyarlanması imkanları

Google'ın Kanada'da haber kuruluşlarına yıllık 100 milyon Kanada doları telif ödeyeceğinin açıklanması, komisyon üyelerinin bu konuya olan ilgisini daha da artırmıştır. Türkiye'nin benzer bir düzenlemeye sahip olmamasının yarattığı adaletsizlik, toplantıda sıklıkla vurgulanan konular arasında yer almıştır.

Komisyon çalışmaları, sadece Google'la sınırlı kalmayıp, Meta, X (eski Twitter) ve diğer büyük teknoloji platformlarının da benzer düzenlemelere tabi tutulması gerektiği yönünde bir konsensüs oluşturmuştur. Bu kapsamlı yaklaşım, Türkiye'nin dijital medya düzenlemesinde bütüncül bir çözüm arayışında olduğunu göstermektedir.

TBMM Dijital Mecralar Komisyonu'nun bu çalışmaları, 1951 tarihli FSEK'in güncellenme sürecinin başlangıcı olarak değerlendirilmektedir. Komisyonun önerileri doğrultusunda hazırlanacak yeni düzenlemeler, Türkiye'nin dijital çağa uygun bir telif hakları sistemine kavuşmasının temelini oluşturacaktır.

Google'ın Medya Ekosistemine Müdahalesi ve Sonuçları

Google'ın dijital medya ekosistemine müdahalesi, Türkiye'de medya sektörünün karşılaştığı en ciddi tehditlerden biri haline gelmiştir. Arama motoru algoritmaları üzerindeki mutlak kontrolü sayesinde Google, medya kuruluşlarının dijital varlığını ve gelir modellerini doğrudan etkileyebilme gücüne sahiptir. Bu durum, platform gazeteciliği döneminin en problemli yönlerinden birini ortaya koymaktadır.

Algoritma Değişikliklerinin Etkileri

Mart 2024 Core Update ile Google, Türk medya sektörüne yönelik en dramatik müdahalesini gerçekleştirmiştir. Bu algoritma güncellemesi, Türk medya kuruluşlarının yüzde 80-90 oranında trafik kaybı yaşamasına neden olmuştur. Donella Meadows'ın sistem kuramı çerçevesinde değerlendirildiğinde, Google'ın bu müdahalesi en etkili seviyelerden gerçekleşmektedir:

  • Hedefler seviyesinde müdahale: Medya kuruluşlarının dijital erişim hedeflerini doğrudan etkileme
  • Bilgi akışları seviyesinde kontrol: Haber içeriklerinin kullanıcılara ulaşma sürecini yönetme
  • Güç yapıları seviyesinde dönüşüm: Editörlerin bilgi akışı kontrolünü algoritmalara devretme

Google'ın "Keşfet" özelliği üzerindeki yapılanması, medya kuruluşlarının organik erişimini ciddi şekilde kısıtlamıştır. Bu değişiklik, özellikle reklam gelirlerine bağımlı olan küçük ve orta ölçekli medya kuruluşlarını derinden etkilemiştir. Algoritma şeffaflığı konusunda TBMM Dijital Mecralar Komisyonu'nda milletvekillerinin "Algoritmalarınızı kim denetliyor?" sorusuna Google temsilcilerinin tatmin edici cevap verememesi, bu kontrolün ne denli sorunlu olduğunu göstermektedir.

Google'ın Türkiye'den yıllık 6,5 milyar dolar gelir elde etmesine karşın yerel medyaya hiçbir katkı sunmaması, bu durumun adaletsizliğini daha da belirgin hale getirmektedir. Kanada ve Fransa'daki gelir paylaşım modellerinin Türkiye'de uygulanmaması, Google'ın farklı ülkelere yönelik ayrımcı politikalarını ortaya koymaktadır.

Türk Medyasına Verilen Zararlar

Algoritma değişikliklerinin en dramatik sonuçlarından biri, Gazete Duvar'ın 12 Mart 2025'te kapanma kararı olmuştur. 2016 yılında yayın hayatına başlayan gazete, Google'ın algoritma değişiklikleri nedeniyle gelirlerinin düşmesini gerekçe göstererek faaliyetlerine son vermiştir. Bu durum, dijital bağımlılığın medya özgürlüğü açısından ne denli tehlikeli olduğunu somut bir örnekle göstermektedir.

Google'ın medya ekosistemine müdahalesinin hukuki boyutu da göz ardı edilemez. Rekabet Kurumu'nun 12 Aralık 2024 tarihli kararıyla Google'a verilen 2,6 milyar TL ceza, bu müdahalenin rekabet hukuku açısından da sorunlu olduğunu ortaya koymaktadır. Karar, Google Reklamcılık ve Pazarlama Ltd. Şti., Google International LLC, Google LLC, Google Ireland Limited ve Alphabet Inc.'ten oluşan ekonomik bütünlüğe rekabet ihlali nedeniyle verilmiştir.

Rekabet Kurumu'nun tespitlerine göre, Google yayıncı reklam sunucusu hizmetleri pazarındaki hakimiyetine dayanarak kendi arz tarafı platform hizmetine haksız avantaj sağlamıştır. Bu durum, Google'ın sadece arama motoru değil, aynı zamanda reklam ekosisteminde de tekelci davranışlar sergilediğini göstermektedir.

Türk medyasının karşılaştığı bu zorluklar, dijital telif hakları düzenlemesinin aciliyetini bir kez daha ortaya koymaktadır. Google'ın tek taraflı algoritma değişiklikleriyle medya kuruluşlarının varlığını tehdit etmesi, platform bağımlılığının ne denli riskli olduğunu göstermektedir. Bu durum, medya özgürlüğü ve çoğulculuk açısından da ciddi endişeler yaratmaktadır.

Medya kuruluşlarının Google'ın algoritma değişikliklerine karşı savunmasız kalması, dijital egemenlik konusundaki tartışmaları da alevlendirmektedir. Yerli ve Millî Sistem hedefleri çerçevesinde geliştirilen BİK Analitik gibi sistemlerin bile yapısal olarak Google'a bağımlı olması, bu bağımlılığın ne denli derin olduğunu göstermektedir.

Bu gelişmeler, Türkiye'nin dijital medya düzenlemesi konusunda acil adımlar atması gerektiğini ortaya koymaktadır. Google'ın medya ekosistemine müdahalesi, sadece ekonomik değil, aynı zamanda demokratik bir sorun haline gelmiştir.

Uluslararası Deneyimler: Kanada ve Avustralya Modelleri

Dijital telif hakları düzenlemesi konusunda dünya genelinde öncü olan iki ülke, Avustralya ve Kanada'nın geliştirdiği modeller, Türkiye'nin kendi düzenlemesini şekillendirmesi açısından kritik önem taşımaktadır. Bu iki ülkenin deneyimleri, teknoloji devlerinin medya ekosistemine müdahalesine karşı geliştirilen farklı yaklaşımları ve bunların sonuçlarını göstermesi bakımından değerlidir.

Avustralya News Media Bargaining Code

Avustralya, dijital platformların medya kuruluşlarına adil ödeme yapması konusunda dünyada ilk kapsamlı yasal düzenlemeyi hayata geçiren ülke olmuştur. 2 Mart 2021 tarihinde yürürlüğe giren News Media Bargaining Code, Google ve Facebook gibi büyük teknoloji platformlarının yerel haber yayıncılarına zorunlu ödeme yapmasını sağlayan ilk düzenleme olarak tarihe geçmiştir.

Avustralya modelinin temel özellikleri şu şekilde özetlenebilir:

  • Esnek müzakere sistemi: Platformlar ve medya kuruluşları arasında öncelikle gönüllü anlaşmalar teşvik edilmektedir
  • Kapsama alma tehdidi: Anlaşma sağlanamadığı durumlarda platformlar zorunlu tahkim sürecine dahil edilebilmektedir
  • Şeffaflık yükümlülükleri: Platformların algoritma değişiklikleri konusunda medya kuruluşlarını önceden bilgilendirme zorunluluğu bulunmaktadır
  • Ayrımcılık yasağı: Platformların, anlaşma yapmayan medya kuruluşlarını algoritmalarında kayırmayacağına dair güvenceler içermektedir

Bu düzenlemenin sonuçları oldukça başarılı olmuştur. Yıllık 250 milyon Avustralya doları tutarında kaynak medya sektörüne aktarılmakta, bu da yerel gazetecilik ekosisteminin güçlenmesine önemli katkı sağlamaktadır. Google ve Facebook, zorunlu tahkim sürecine girmemek için medya kuruluşlarıyla gönüllü anlaşmalar imzalamayı tercih etmiş, bu durum da sistemin etkinliğini kanıtlamıştır.

Avustralya modelinin en dikkat çekici yanı, "final offer arbitration" olarak adlandırılan tahkim sistemidir. Bu sistemde, anlaşmazlık durumunda bağımsız bir hakem, tarafların son tekliflerinden birini seçmek zorundadır. Bu yaklaşım, her iki tarafı da makul teklifler sunmaya teşvik etmekte ve müzakere sürecini hızlandırmaktadır.

Kanada Online News Act

Kanada'nın dijital medya düzenlemesi, Avustralya modelinden farklı bir yaklaşım benimsemiştir. Haziran 2023'te onaylanan Online News Act (Bill C-18), merkezi fon sistemi üzerine kurulu bir model öngörmektedir. Bu düzenleme, platformların doğrudan medya kuruluşlarıyla anlaşma yapması yerine, merkezi bir fona katkı sağlaması prensibini benimser.

Kanada modelinin temel karakteristikleri şunlardır:

  • Merkezi fon mekanizması: Platformlardan toplanan ödemeler merkezi bir fonda toplanmakta ve buradan medya kuruluşlarına dağıtılmaktadır
  • Kollektif müzakere imkanı: Medya kuruluşları, platformlarla kollektif olarak müzakere edebilme hakkına sahiptir
  • Kamu yararı odaklı dağıtım: Fondan yapılan ödemeler, medya kuruluşlarının kamu yararına katkısı dikkate alınarak belirlenmektedir
  • Yerel içerik önceliği: Kanada'da üretilen ve Kanadalı okuyuculara hitap eden içerikler öncelikli olarak desteklenmektedir

Google'ın yıllık 100 milyon Kanada doları ödeme taahhüdü, bu modelin başarısını gösteren somut bir örnektir. Ancak Meta'nın (Facebook) tepkisi farklı olmuş, şirket Facebook ve Instagram platformlarında tüm haber içeriğini yasaklama kararı almıştır. Bu durum, farklı platformların düzenlemelere verdikleri tepkilerin değişkenlik gösterebileceğini ortaya koymuştur.

Kanada modelinin avantajları arasında idari yükün azalması, küçük medya kuruluşlarının daha iyi korunması ve daha şeffaf bir kaynak dağıtım sistemi sayılabilir. Öte yandan, Meta'nın çekilmesi gibi olumsuz tepkiler de modelin risklerini göstermektedir.

Her iki model de, dijital platformların medya ekosistemine olan borcunu kabul ettirme konusunda başarılı olmuştur. Avustralya'nın daha esnek ve müzakere odaklı yaklaşımı ile Kanada'nın merkezi fon sistemine dayalı modeli, farklı ülkelerin kendi koşullarına uygun çözümler geliştirebileceğini göstermektedir. Bu deneyimler, Türkiye'nin kendi hibrit modelini geliştirirken dikkate alması gereken önemli dersler sunmaktadır.

Türkiye İçin Önerilen Hibrit Model ve Yasal Çerçeve

Türkiye'nin dijital medya ekosistemine yönelik düzenleme ihtiyacı, uluslararası deneyimlerden yararlanılarak geliştirilecek özgün bir model gerektirmektedir. TBMM Dijital Mecralar Komisyonu tartışmaları ve Rekabet Kurumu'nun Google'a verdiği 2,6 milyar TL ceza kararı, bu düzenlemenin artık ertelenemez bir zorunluluk haline geldiğini göstermektedir.

Hibrit Model Bileşenleri

Türkiye için önerilen hibrit model, Kanada ve Avustralya deneyimlerinin güçlü yönlerini birleştiren çok katmanlı bir yaklaşım benimser. Bu modelin temel bileşenleri şu şekilde yapılandırılmaktadır:

Aşamalı Uygulama Stratejisi, büyük teknoloji platformlarının Türk medya ekosistemine entegrasyonunu kademeli olarak sağlar. İlk aşamada Google ve Meta gibi dominant platformlar kapsama alınırken, ikinci aşamada diğer dijital platformlar da sisteme dahil edilir. Bu yaklaşım, piyasa şoklarını önleyerek sürdürülebilir bir geçiş süreci sağlar.

Kollektif fon mekanizması, Türkçe içerik üreten medya kuruluşlarına öncelik tanıyan kaynak dağıtım sistemi olarak tasarlanmıştır. Bu sistem, küçük ve orta ölçekli medya kuruluşlarının dijital dönüşümünü desteklerken, yerel gazetecilik ekosistemine güç katacaktır. Fonun yönetimi, şeffaf kriterler ve bağımsız değerlendirme mekanizmaları ile gerçekleştirilecektir.

Çoklu Platform Yaklaşımı, tek bir platforma bağımlılığı önleyerek medya çeşitliliğini korur. Bu yaklaşım, farklı dijital platformların kendine özgü özelliklerini dikkate alarak esnek düzenleme seçenekleri sunar. Arama motorları, sosyal medya platformları ve video paylaşım siteleri için farklılaştırılmış yükümlülükler öngörülmektedir.

Medya Özgürlüğü Koruma Mekanizması, düzenlemenin ifade özgürlüğü ve basın özgürlüğü ilkelerine uygun şekilde uygulanmasını güvence altına alır. Bu mekanizma, editöryal bağımsızlığı koruyarak, platformların içerik üzerindeki kontrolünü sınırlandırır.

Yasal Düzenleme Önerileri

FSEK güncellemesi, 1951 tarihli Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu'nun dijital çağa uygun güncellenmesi önerisini içermektedir. Bu güncelleme, dijital platformlarda telif hakları korumasını güçlendirirken, adil kullanım ilkelerini de dikkate alacaktır. Özellikle yapay zeka teknolojilerinin içerik üretiminde kullanımı ve telif hakları arasındaki ilişki net şekilde düzenlenmelidir.

Rekabet Hukuku Entegrasyonu, mevcut rekabet mevzuatının dijital pazar dinamiklerine uygun şekilde güçlendirilmesini öngörür. Rekabet Kurumu'nun Google'a verdiği ceza kararı, bu entegrasyonun önemini ortaya koymaktadır. Dominant platformların pazar gücünü kötüye kullanmasını önleyici tedbirler, düzenli pazar analizi ve müdahale mekanizmaları oluşturulmalıdır.

Dijital Medya Düzenleme Kurulu oluşturulması, önerilen hibrit model kapsamında kurulması planlanan düzenleyici kurum olarak kritik öneme sahiptir. Bu kurul, medya sektörü temsilcileri, hukuk uzmanları ve teknoloji alanında deneyimli kişilerden oluşacaktır. Kurulun yetkileri arasında platform-medya anlaşmalarının denetimi, uyuşmazlık çözümü ve düzenli pazar değerlendirmesi yer alacaktır.

Cezai Yaptırımlar, düzenlemeye uymayanlar için caydırıcı nitelikte belirlenmelidir. Bu yaptırımlar, platformların yıllık Türkiye gelirlerinin belirli bir yüzdesi olarak hesaplanarak, ihlallerin maliyetini artıracaktır. Tekrarlayan ihlaller halinde artan oranlı ceza sistemi uygulanacaktır.

Tahkim Sistemi, platform-medya kuruluşu anlaşmazlıklarının hızlı ve adil şekilde çözülmesi için kurulacaktır. Bu sistem, uluslararası tahkim deneyimlerinden yararlanarak, uzman hakemler eliyle uyuşmazlıkları karara bağlayacaktır.

Düzenli İzleme ve Değerlendirme, sistemin etkinliğinin sürekli olarak ölçülmesi ve gerektiğinde güncellemeler yapılması için oluşturulacaktır. Yıllık raporlar, pazar analizi ve paydaş geri bildirimleri ile düzenlemenin başarısı değerlendirilecektir.


Türkiye'de dijital telif hakları düzenlemesi, artık ertelenemez bir ihtiyaç haline gelmiştir. 73 yıllık mevzuatın dijital çağın gereksinimlerini karşılayamaması, Google'ın Türk medyasına verdiği zararlar ve uluslararası örneklerin başarısı, kapsamlı bir düzenlemenin zorunluluğunu ortaya koymaktadır. Önerilen hibrit model, Türkiye'nin kendine özgü koşullarına uygun, adil ve sürdürülebilir bir çözüm sunmaktadır. Bu modelin hayata geçirilmesi, hem medya özgürlüğünü koruyacak hem de dijital ekonomide adil rekabet ortamını sağlayacaktır. TBMM Dijital Mecralar Komisyonu'nun çalışmaları ve Rekabet Kurumu'nun aldığı kararlar, bu dönüşümün başladığının işaretleridir. Artık sıra, bu önerilerin yasal düzenlemeye dönüştürülmesi ve uygulamaya konulmasındadır.

Yazar Görseli
Müellif

Av. Ali Haydar GÜLEÇ

Güleç Hukuk Bürosu'nda 9 yıldır yöneticilik ve avukatlık yapmaktadır.