
Drone Uçuşlarına İdari Sınırlamalar
Drone teknolojisinin yaygınlaşmasıyla birlikte Türkiye'de İHA uçuşlarına yönelik idari düzenlemeler de detaylandırılmıştır. SHGM'nin belirlediği kurallar, pilot yeterlilikleri, uçuş bölge kısıtlamaları ve kolluk kuvvetlerinin drone kullanımındaki hukuki boşluklar bu makalede kapsamlı olarak ele alınmaktadır.
Yasal Çerçeve ve Temel Düzenlemeler
Türkiye'de İnsansız Hava Aracı (İHA) operasyonları, kapsamlı bir yasal çerçeve içerisinde düzenlenmektedir. Bu düzenlemeler, havacılık güvenliğini sağlamak ve sivil hava sahasının etkin kullanımını garanti altına almak amacıyla oluşturulmuştur.
Dayanak Kanunlar
İHA operasyonlarının hukuki temeli, iki temel kanun üzerine inşa edilmiştir. 18/11/2005 tarihli 5431 sayılı Sivil Havacılık Genel Müdürlüğü Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun, İHA düzenlemelerinin birincil yasal dayanağını oluşturmaktadır. Bu kanun, SHGM'ye sivil havacılık alanında düzenleme yapma yetkisi vererek, İHA operasyonlarına ilişkin talimat ve yönetmeliklerin çıkarılmasına hukuki zemin hazırlamıştır.
14/10/1983 tarihli 2920 sayılı Türk Sivil Havacılık Kanunu ise İHA operasyonlarının temel hukuki çerçevesini belirlemektedir. Bu kanun, Türk hava sahasında gerçekleştirilen tüm sivil havacılık faaliyetlerinin ana kurallarını içermekte ve İHA'ların da bu kapsamda değerlendirilmesini sağlamaktadır. Kanunun 5. kısmında yer alan ceza hükümleri, izinsiz İHA operasyonları için de uygulanmaktadır.
Bu iki temel kanun, İHA sektörünün hızla gelişen teknolojik yapısına uyum sağlayabilecek esnek bir yasal altyapı oluşturmuştur. Kanunlar, SHGM'ye gerekli düzenleyici yetkiler vererek, teknolojik gelişmelere paralel olarak güncellenebilir talimat ve yönetmeliklerin hazırlanmasına imkan tanımaktadır.
SHGM Talimatı Kapsamı
Sivil Havacılık Genel Müdürlüğü tarafından hazırlanan İnsansız Hava Aracı Sistemlerinin Ayrılmış Hava Sahalarındaki Operasyonlarının Usul ve Esaslarına İlişkin Talimat (SHT-İHA), İHA operasyonlarının detaylı kurallarını belirlemektedir. Bu talimat, Türk hava sahasında ayrılmış hava sahalarında uçacak sivil İHA'ların operasyonlarına ilişkin kapsamlı düzenlemeler içermektedir.
Talimat kapsamında, İHA işleticilerinin sorumlulukları detaylı olarak tanımlanmıştır. İşleticiler, satın alma ve tescil süreçlerinde tip sertifikası, güvenlik soruşturması belgesi, teknik katalog, fatura ve GTİP uygunluğu gibi belgeleri sunmakla yükümlüdür. İthalat işlemlerinde ise İHA'ların 5 yıldan eski olmaması şartı getirilmiştir.
Uçuşa elverişlilik açısından, MTOM 150 kg ve üstü İHA'lar için Uçuşa Elverişlilik Sertifikası, 150 kg ve altı olanlar için ise Özel Uçuş İzni Belgesi (süresiz) zorunluluğu bulunmaktadır. Ayrıca, 15/11/2005 tarih 25994 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan Üçüncü Şahıs Mali Mesuliyet Sigortası Yönetmeliği'ne göre geçerli sigorta zorunluluğu da talimat kapsamında düzenlenmiştir.
Kapsam Dışı Araçlar
SHT-İHA Talimatı, belirli kategorideki İHA'ları kapsam dışında bırakmıştır. SHT-İHA Talimatı Madde 6/5 hükmüne göre, azami kalkış ağırlığı 500 gram ve altı olan İHA'lar için kapsam dışı yazısı düzenlenmemektedir. Bu düzenleme, küçük ölçekli hobi amaçlı İHA'ların bürokrasi yükünden kurtarılmasını amaçlamaktadır.
Talimat kapsamı dışında kalan diğer araçlar şunlardır:
- Model uçaklar ve kapalı mekân oyuncakları
- Azami kalkış kütlesi 4 kg'dan az olan İHA'lar
- Azami hızı saatte 50 km'den düşük olan araçlar
- Azami irtifası 100 metreyi geçmeyen İHA'lar
Bu kapsam dışı düzenlemeler, özellikle eğitim ve hobi amaçlı kullanılan küçük İHA'ların yaygınlaşmasını desteklemektedir. Ancak bu araçların da genel havacılık güvenlik kurallarına uyması ve başkalarının can ve mal güvenliğini tehlikeye atmaması gerekmektedir.
4 kg azami kalkış kütlesi sınırı, talimat kapsamı dışında kalan İHA'lar için belirlenen üst sınırdır. Bu sınırın altındaki araçlar, basitleştirilmiş prosedürlerle kullanılabilmekte, ancak yine de temel güvenlik kurallarına uygun hareket etme zorunluluğu bulunmaktadır.
Kapsam dışı araçlar için de, havalimanları çevresi, askeri tesisler ve kalabalık alanlar gibi kritik bölgelerde uçuş yasağı devam etmektedir. Bu durum, küçük İHA'ların da potansiyel güvenlik riski oluşturabileceği gerçeğinden kaynaklanmaktadır.
Pilot Yeterlilikleri ve Operasyon Kuralları
Türkiye'de İHA operasyonlarının güvenli bir şekilde yürütülmesi için pilot yeterlilikleri ve operasyon kuralları SHT-İHA Talimatı çerçevesinde detaylı olarak düzenlenmiştir. Bu düzenlemeler, hem pilot adaylarının sahip olması gereken nitelikleri hem de operasyon sırasında uyulması gereken çalışma sürelerini kapsamaktadır.
Pilot Nitelikleri
İHA pilotu olabilmek için öncelikle 18 yaş alt sınırı şartının sağlanması gerekmektedir. Bu yaş sınırı, pilotların operasyonel sorumluluklarını yerine getirebilecek olgunlukta olmalarını sağlamak amacıyla belirlenmiştir. Yaş şartının yanı sıra, pilot adaylarının lise mezunu olmaları da zorunlu tutulmaktadır.
Sağlık açısından pilot adaylarının ICAO ANNEX-1 sağlık sertifikasına sahip olmaları gerekmektedir. Bu sertifika, pilotların fiziksel ve mental açıdan İHA operasyonlarını güvenli bir şekilde yürütebilecek durumda olduklarını belgeler.
Teorik eğitim kapsamında, sabit kanat İHA'lar için PPL(A) teorik eğitimi, döner kanat İHA'lar için ise PPL(H) teorik eğitimi tamamlanması zorunludur. Bu eğitimler, pilotların havacılık kuralları, meteoroloji, navigasyon ve hava trafik kontrolü konularında temel bilgilere sahip olmalarını sağlar.
İHA sistemlerine özgü eğitim kapsamında, pilot adaylarının İHA sistemleri eğitimi ve üretici firma pilot eğitim programını başarıyla tamamlamaları gerekmektedir. Bu eğitimler, kullanılacak İHA sisteminin teknik özelliklerini, operasyon prosedürlerini ve acil durum yönetimini kapsar.
Eğitim sürecinin sonunda yeterlilik kontrolü başarıyla geçilmesi zorunludur. Bu kontrol, pilotların teorik bilgilerini pratikte uygulayabilme kabiliyetlerini değerlendirmektedir.
Çalışma Süreleri
İHA pilotlarının çalışma süreleri, operasyonel güvenliği sağlamak amacıyla sıkı kurallara bağlanmıştır. Günlük azami mesai süresi 8 saat olarak belirlenmiştir. Bu süre, pilotların yorgunluk nedeniyle operasyonel hatalar yapmasını önlemek için kritik önem taşımaktadır.
Kesintisiz uçuş görevi açısından azami 4 saat sınırı getirilmiştir. Bu düzenleme, pilotların uzun süreli konsantrasyon gerektiren görevlerde dikkat dağınıklığı yaşamasını engellemek amacıyla uygulanmaktadır.
Günlük azami toplam uçuş görevi süresi 6 saat ile sınırlandırılmıştır. İki uçuş görevi arasında asgari dinlenme süresi, önceki uçuş süresinin üçte biri veya en az 1 saat olarak belirlenmiştir.
Mesai sonrası asgari 12 saat dinlenme zorunluluğu getirilmiştir. Bu düzenleme, pilotların bir sonraki görevde tam performansla çalışabilmelerini sağlamak için hayati önemdedir.
Aylık bazda azami 120 saat uçuş sınırı bulunmaktadır. Yıllık azami uçuş süresi ise 1200 saat olarak belirlenmiştir. Bu sınırlar, pilotların uzun vadeli sağlığını korumak ve operasyonel güvenliği sürdürmek amacıyla uygulanmaktadır.
Eğitim Gereklilikleri
İHA pilot eğitimi çok aşamalı bir süreçtir. İlk aşamada, pilot adayları genel havacılık bilgilerini kapsayan teorik eğitimi tamamlamalıdır. Bu eğitim, hava hukuku, meteoroloji, navigasyon, hava trafik kontrolü ve havacılık güvenliği konularını içermektedir.
İkinci aşamada, İHA sistemlerine özgü teknik eğitim verilmektedir. Bu eğitim kapsamında, İHA'ların çalışma prensipleri, sistem bileşenleri, bakım gereklilikleri ve arıza giderme yöntemleri öğretilmektedir.
Üretici firma eğitimi, kullanılacak spesifik İHA modelinin özelliklerini kapsamaktadır. Bu eğitim, her İHA modelinin kendine özgü operasyon prosedürlerini, yazılım kullanımını ve bakım gereksinimlerini içermektedir.
Pratik eğitim aşamasında, pilot adayları gerçek İHA sistemleri üzerinde uçuş deneyimi kazanmaktadır. Bu süreçte, normal operasyon prosedürleri, acil durum yönetimi ve sistem arızalarına müdahale konularında pratik beceriler geliştirilmektedir.
Lisans süresi 3 yıl olarak belirlenmiştir. Bu sürenin sonunda pilotların lisanslarını yenilemeleri gerekmektedir. Yenileme sürecinde, güncel mevzuat değişiklikleri, teknolojik gelişmeler ve güvenlik prosedürlerini kapsayan tazeleme eğitimi alınması zorunludur.
Sürekli eğitim kapsamında, pilotların belirli aralıklarla mesleki gelişim eğitimlerine katılmaları beklenmektedir. Bu eğitimler, sektördeki yeni gelişmeleri takip etmelerini ve operasyonel becerilerini güncel tutmalarını sağlamaktadır.
Güvenlik soruşturması açısından, tüm İHA personeli için 5 yıllık aralıklarla güvenlik soruşturması yenilenmesi gerekmektedir. Bu süreç, operasyonel güvenliğin sürdürülmesi açısından kritik önem taşımaktadır.
Uçuş Bölgeleri ve Yasak Alanlar
Türkiye'de İHA operasyonlarının güvenli bir şekilde gerçekleştirilebilmesi için SHGM tarafından belirlenen uçuş bölgeleri sistemi, havacılık güvenliği ve ulusal güvenlik gereksinimlerini dikkate alarak oluşturulmuştur. Bu sistem, drone pilotlarının hangi alanlarda serbestçe uçuş yapabileceklerini, hangi bölgelerde özel izin gerektiğini ve hangi alanların tamamen yasak olduğunu net bir şekilde belirlemektedir.
Yasak Bölgeler
İHA uçuşlarının tamamen yasak olduğu bölgeler, havacılık güvenliği ve ulusal güvenlik açısından kritik öneme sahip alanlardır. Bu bölgelerde hiçbir şekilde drone uçuşu yapılamaz ve herhangi bir izin prosedürü de bulunmamaz.
Havalimanları ve çevresi en kritik yasak bölgeleri oluşturmaktadır. Tüm havalimanlarının 9 km (5 NM) yarıçapındaki alanlar tamamen yasak bölge olarak tanımlanmıştır. Bu mesafe, havalimanına iniş-kalkış yapan uçakların güvenliği için belirlenen minimum güvenlik mesafesidir. İstanbul Havalimanı, Sabiha Gökçen Havalimanı, Ankara Esenboğa Havalimanı gibi büyük havalimanlarının yanı sıra tüm bölgesel havalimanları da bu kapsama girmektedir.
Askeri tesisler ve üsler çevresindeki alanlar da mutlak yasak bölgeler arasında yer almaktadır. Bu bölgeler ulusal güvenlik gerekçesiyle belirlenmekte olup, askeri radar sistemleri, komuta kontrol merkezleri ve stratik öneme sahip tesislerin bulunduğu alanları kapsamaktadır.
Seyrüsefer yardımcı cihazları çevresindeki bölgeler de yasak kategorisinde değerlendirilmektedir. VOR, ILS, DME gibi havacılık navigasyon sistemlerinin bulunduğu alanlar, bu sistemlerin elektromanyetik girişimden korunması amacıyla drone uçuşlarına kapatılmıştır.
Cezaevleri, akaryakıt depoları ve kritik altyapı tesisleri çevresindeki alanlar da güvenlik gerekçesiyle yasak bölge statüsündedir. Bu tesislerin güvenliğinin sağlanması ve olası güvenlik açıklarının önlenmesi amacıyla belirlenen bu kısıtlamalar, kamu güvenliği açısından hayati önem taşımaktadır.
İzin Gerektiren Alanlar
Belirli koşullar altında özel izin alınarak uçuş yapılabilen bölgeler, SHGM'nin değerlendirmesi sonucunda belirlenmektedir. Bu bölgelerde uçuş yapmak isteyen drone pilotları, 30 gün önceden başvuru yaparak gerekli izinleri almalıdır.
Form-19 İHA Uçuş İzni Talep Formu kullanılarak yapılan başvurularda, uçuş amacı, süresi, kullanılacak İHA'nın teknik özellikleri ve pilot bilgileri detaylı olarak belirtilmelidir. SHGM, başvuruları değerlendirirken havacılık güvenliği, hava trafik yoğunluğu ve bölgenin özel durumlarını dikkate almaktadır.
Kalabalık ve çok kalabalık bölgeler izin gerektiren alanların başında gelmektedir. Stadyumlar, konser alanları, festival bölgeleri, mitingler ve benzeri etkinliklerin yapıldığı alanlar bu kategoriye girmektedir. Bu bölgelerde uçuş izni verilirken, etkinliğin türü, katılımcı sayısı ve güvenlik önlemleri detaylı olarak değerlendirilmektedir.
Şehir merkezleri ve meskun mahaller de izin gerektiren bölgeler arasında yer almaktadır. Özellikle büyük şehirlerin merkezi bölgelerinde drone uçuşu yapmak isteyen pilotlar, yerel yönetimlerin görüşü de alınarak değerlendirilen özel izin prosedürlerini tamamlamalıdır.
NOTAM ile ilan edilen geçici yasak sahalar da izin gerektiren bölgeler kategorisinde değerlendirilmektedir. Özel etkinlikler, askeri tatbikatlar veya acil durumlar nedeniyle geçici olarak uçuşa kapatılan bu alanlar, NOTAM sistemi üzerinden duyurulmakta ve drone pilotlarının sürekli takip etmesi gerekmektedir.
Serbest Uçuş Bölgeleri
SHGM harita sisteminde yeşil renkle gösterilen serbest uçuş bölgeleri, drone pilotlarının herhangi bir izin almaksızın uçuş yapabilecekleri alanlardır. Ancak bu bölgelerde bile belirli kurallar ve sınırlamalar geçerlidir.
120 metre maksimum uçuş yüksekliği serbest bölgelerde de geçerli olan temel kısıtlamadır. Bu sınır, insanlı hava araçlarının güvenliği ve hava trafik kontrolü açısından kritik öneme sahiptir. Pilot, bu yükseklik sınırını aşmamakla yükümlüdür.
Kırsal alanlar ve tarım bölgeleri genellikle serbest uçuş kategorisinde değerlendirilmektedir. Ancak bu alanlarda bile köy yerleşim merkezleri, elektrik hatları ve karayolları yakınında uçuş yapılması önerilmemektedir. Özellikle tarım amaçlı drone kullanımında, çevredeki yerleşim alanlarına minimum 150 metre mesafe korunması gerekmektedir.
Doğal koruma alanları ve milli parklar özel statüye sahip olup, serbest uçuş bölgesi olsalar bile çevre koruma mevzuatı gereği özel izin gerektirebilmektedir. Bu alanlarda uçuş yapmadan önce ilgili koruma kurumlarından bilgi alınması önerilmektedir.
SHGM'nin online harita sistemi üzerinden güncel uçuş bölgesi bilgilerine erişilebilmekte ve planlanacak uçuşların uygunluğu önceden kontrol edilebilmektedir. Sistem, GPS koordinatları üzerinden otomatik kontrol imkanı sunarak, pilotların yanlışlıkla yasak bölgelere girmesini önleyici tedbirler içermektedir.
Kayıt ve Sigorta Yükümlülükleri
Türkiye'de drone operasyonlarının güvenli ve düzenli bir şekilde yürütülmesi için SHGM tarafından belirlenen kayıt, sigorta ve teknik gereksinimler, İHA işleticilerinin mutlaka uyması gereken temel yükümlülükler arasında yer almaktadır. Bu düzenlemeler, hem hava sahası güvenliğini sağlamak hem de üçüncü şahıslara karşı mali sorumluluğu güvence altına almak amacıyla oluşturulmuştur.
Drone Kaydı
SHGM sistemine drone kaydı, İHA operasyonlarının temel şartlarından biridir. 500 gram ve üzeri ağırlığa sahip tüm drone modelleri için kayıt zorunluluğu bulunmaktadır. Bu sınırın altında kalan drone modelleri SHT-İHA Talimatı kapsamı dışında değerlendirilmekte ve kayıt yükümlülüğü bulunmamaktadır.
Kayıt işlemi için gerekli belgeler şunlardır:
- Tip sertifikası veya teknik katalog
- Güvenlik soruşturması belgesi
- Satın alma faturası ve GTİP uygunluk belgesi
- Bakım sorumluluğu bildirimi
- İthal edilen drone'lar için 5 yıldan eski olmama şartı
Kayıt işlemi tamamlandıktan sonra drone'a özel bir kayıt numarası verilir ve bu numara drone üzerinde görünür şekilde bulundurulması zorunludur. Kayıtsız drone kullanımı halinde 8.498 TL idari para cezası uygulanmaktadır.
SHGM'nin online harita sistemi üzerinden yeşil (serbest) ve kırmızı (yasak) bölgeler belirlenmektedir. Ancak 500 gram altı drone'lar kayıt edilemediği için kırmızı bölgelerde izin alma imkanı bulunmamaktadır. Bu durum, küçük drone kullanıcıları için önemli bir kısıtlama oluşturmaktadır.
Sigorta Zorunluluğu
İHA operasyonlarında üçüncü şahıs mali mesuliyet sigortası zorunluluğu, 15 Kasım 2005 tarih ve 25994 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan Üçüncü Şahıs Mali Mesuliyet Sigortası Yönetmeliği kapsamında düzenlenmektedir. Bu sigorta, drone operasyonları sırasında üçüncü şahıslara verebilecek zararları karşılamak amacıyla yaptırılmaktadır.
Sigorta kapsamı ve tutarları drone'un ağırlığına ve kullanım amacına göre değişiklik göstermektedir:
- Ticari amaçlı kullanımlarda sigorta zorunluluğu mutlak şarttır
- Tarım amaçlı drone operasyonlarında özel sigorta gereklilikleri bulunmaktadır
- Hobi amaçlı kullanımlarda bile belirli sigorta yükümlülükleri mevcuttur
Sigorta poliçesinin geçerlilik süresi boyunca sürekli olarak yürürlükte tutulması gerekmektedir. Sigorta süresi dolmuş drone'larla yapılan uçuşlar yasal yaptırımlarla karşılaşabilmektedir.
Teknik Gereksinimler
İHA sistemlerinin güvenli operasyonu için çeşitli teknik donanım gereklilikleri bulunmaktadır. Bu gereksinimler drone'un ağırlığına ve kullanım amacına göre farklılık göstermektedir.
150 kg MTOM (Maksimum Kalkış Ağırlığı) ve üzeri drone'lar için Uçuşa Elverişlilik Sertifikası zorunludur. Bu sınırın altındaki drone'lar için Özel Uçuş İzni Belgesi yeterli görülmektedir ve bu belge süresiz olarak geçerlidir.
Zorunlu teknik donanımlar şunlardır:
- Yedekli GPS/INS seyrüsefer sistemleri
- İnsanlı uçaklar gibi ışıklandırma sistemi
- Mode C transponder
- Uçuş sona erdirme sistemi (flight termination system)
- Ses kayıt cihazları
- Acil durum profilleri için otomatik sistemler
Kontrol linki kaybı durumunda transponder otomatik olarak A7700 kodunu aktif hale getirmektedir. Yasadışı müdahale durumunda ise A7500 kodu kullanılmaktadır. Bu sistemler, hava trafik kontrolü ile koordinasyonu sağlamak ve acil durumlarda müdahale imkanı sunmak amacıyla tasarlanmıştır.
Frekans kullanımı konusunda 5 Kasım 2008 tarihli 5809 sayılı Elektronik Haberleşme Kanunu gereği Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu'ndan (BTK) izin alınması zorunludur. Bu izin olmaksızın yapılan drone operasyonları hem sivil havacılık hem de elektronik haberleşme mevzuatı açısından ihlal teşkil etmektedir.
Tüm İHA personeli için 5 yıllık aralıklarla güvenlik soruşturması yenilenmesi gerekmektedir. Bu soruşturma, operasyonel güvenliği sağlamak ve yetkisiz kişilerin drone sistemlerine erişimini engellemek amacıyla uygulanmaktadır.
Bu kapsamlı teknik ve idari gereksinimler, Türkiye'de drone operasyonlarının uluslararası standartlara uygun şekilde yürütülmesini sağlamakta ve hava sahası güvenliğini korumaktadır.
Kolluk Kuvvetlerinin Drone Kullanımı ve Hukuki Sorunlar
Türkiye'de sivil drone kullanımına yönelik detaylı düzenlemeler mevcut olmasına rağmen, kolluk kuvvetlerinin drone kullanımı konusunda ciddi hukuki boşluklar bulunmaktadır. Bu durum, temel hak ve özgürlükler açısından önemli sorunlar yaratmakta ve anayasal ilkelerin ihlali riskini beraberinde getirmektedir.
Yasal Boşluk
Kolluk kuvvetlerinin drone kullanımına ilişkin kapsamlı bir yasal düzenleme bulunmamaktadır. Sivil Havacılık Genel Müdürlüğü tarafından hazırlanan SHT-İHA talimatı yalnızca sivil kullanım için düzenlemeler içermekte, kolluk kuvvetlerinin operasyonel kullanımı için herhangi bir hukuki çerçeve sunmamaktadır.
Emniyet Genel Müdürlüğü verilerine göre, 2018 yılında İHA'larla 5.650 saat uçuş gerçekleştirilmiştir. 2021-2030 Karayolu Trafik Güvenliği Strateji Belgesinde yer alan bilgilere göre, 5 Ekim 2018-26 Ekim 2020 tarihleri arasında dronelarla 28 bin 025 saat uçuş yapılarak 174 bin 454 ihlal tespit edilmiştir. Bu yoğun kullanıma rağmen, yasal dayanağın bulunmaması hukuk devleti ilkesi açısından ciddi endişeler yaratmaktadır.
Anayasa Mahkemesi'nin belirlilik ilkesi konusundaki yaklaşımı bu durumun sorunlu olduğunu göstermektedir:
Anayasa Mahkemesinin 2015/94 E. 2016/27 K. No'lu 07.04.2016 tarihli kararında hukuk güvenliği ve belirlilik ilkesi "Belirlilik ilkesi, hukuki güvenlikle bağlantılı olup birey hangi somut eylem ve olguya hangi hukuki müeyyidenin veya neticenin bağlandığını, bunların idareye hangi müdahale yetkisini doğurduğunu bilmelidir. Birey ancak bu durumda kendisine düşen yükümlülükleri öngörebilir ve davranışlarını belirler. Hukuk güvenliği, normların öngörülebilir olmasını, bireylerin tüm eylem ve işlemlerinde devlete güven duyabilmesini, devletin de yasal düzenlemelerde bu güven duygusunu zedeleyici yöntemlerden kaçınmasını gerekli kılar." şeklinde ifade edilmiştir.
Bu karar, kolluk kuvvetlerinin drone kullanımında yasal dayanağın bulunmamasının belirlilik ve öngörülebilirlik ilkelerine aykırı olduğunu açıkça ortaya koymaktadır.
Anayasal Hakların İhlali
Kolluk kuvvetlerinin drone kullanımı, Anayasa'nın 20. ve 21. maddelerinde düzenlenen özel hayatın gizliliği, kişisel verilerin korunması ve konut dokunulmazlığı haklarını doğrudan tehdit etmektedir. Özellikle pandemi döneminde tedbirlerin uygulanması ve trafik denetimlerinde yapılan izlemeler sırasında, konutlara yakın alanların detaylı görüntülenmesi anayasal hakların ihlali sonucunu doğurmaktadır.
Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin 8. maddesi kapsamında özel hayata saygı hakkının ihlali riski de bulunmaktadır. Bu konuda Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nin yaklaşımı dikkat çekicidir:
İnsan Hakları Avrupa Mahkemesi 18.01.2017 tarihli ve 61838/10 başvuru numaralı Vukota-Bojic/İsviçre kararında; sokaklarda veya kamu mülklerinde İHAS m.8 kapsamında bir ihlal meydana getirmeyeceğini, ancak özel hayatın ihlali iddialarının, söz konusu görüntülerin sistematik ve kalıcı bir şekilde kaydedildiği durumda ortaya çıkabileceğini belirtmiştir.
Bu karar, kolluk kuvvetlerinin sistematik ve kalıcı drone izlemelerinin özel hayat hakkını ihlal edebileceğini göstermektedir.
Uluslararası örneklerde de benzer kaygılar mevcuttur:
Fransız Danıştayı (Conseil d'État), 2020 yılının sonlarında basında da geniş yer tutan Paris protestolarında polislerin gösterileri drone vasıtasıyla izlemesini hukuka aykırı bulmuştur. Yüksek mahkeme, almış olduğu kararda bu uygulamanın yasallığı bakımından ciddi şüpheler olduğunu ve insanların özel hayat hakkına ciddi ve bariz bir şekilde yasadışı bir müdahale içerdiğini belirtmiştir.
Bu karar, kolluk kuvvetlerinin drone kullanımının veri koruma kurallarına aykırılık ve özel hayat hakkına yasadışı müdahale oluşturabileceğini ortaya koymaktadır.
Hukuka Aykırı Delil Sorunu
CMK Madde 140, teknik araçlarla izleme tedbirini düzenlemektedir. Bu tedbirin uygulanması için şu koşulların sağlanması gerekmektedir:
- Suç işlendiği yönünde somut delillere dayanan kuvvetli şüphe
- Başka şekilde kanıt elde edilmesinin mümkün olmaması
- Tedbirin kamuya açık alanlardaki faaliyetleri kapsaması
- Katalog suçlardan birinin işlenmesi
- Hakim kararının bulunması (acil hallerde Cumhuriyet savcısı kararı)
Kolluk kuvvetlerinin drone kullanımında bu şartların sağlanmadığı durumlarda elde edilen deliller, Anayasa madde 38/6 ve CMK madde 217/2 ile madde 206/2-a gereğince hukuka aykırı delil niteliği taşımaktadır.
Özellikle trafik denetimlerinde drone kullanımı ile tespit edilen ihlaller konusunda hukuki tartışmalar bulunmaktadır. Araç içerisinin detaylı görüntülenmesi özel hayat ihlali oluştururken, bu kayıtlar neticesinde verilen cezalar hukuka aykırı delil niteliğinde olduğundan tartışmalıdır.
TCK madde 134 (özel hayatın gizliliğinin ihlali), madde 135 (kişisel verilerin kaydedilmesi), madde 136 (verileri hukuka aykırı olarak verme veya ele geçirme) uyarınca, bu tür hukuka aykırı drone kullanımı aynı zamanda ceza hukuku kapsamında da suç teşkil edebilecektir. Bu durum, kolluk kuvvetlerinin drone kullanımı için acil ve kapsamlı bir yasal düzenlemeye ihtiyaç duyulduğunu açıkça ortaya koymaktadır.
Sonuç olarak, drone teknolojisinin sunduğu imkanlar kamu güvenliği açısından önemli faydalar sağlarken, bu teknolojinin kullanımıyla ilgili yasal çerçevenin net bir şekilde çizilmemesi, temel hak ve özgürlükler için ciddi bir tehdit oluşturmaktadır. Bu nedenle, anayasal ilkelere ve hukukun genel prensiplerine uygun, şeffaf ve denetlenebilir bir düzenlemenin ivedilikle hayata geçirilmesi zorunludur.