
İş Kazası Durumunda İşçinin ve İşverenin Yükümlülükleri Nelerdir?
İş kazaları, çalışma hayatının en önemli sorunlarından biridir. Bu durumda hem işçi hem de işverenin belirli yükümlülükleri bulunmaktadır. İşverenin iş sağlığı ve güvenliği tedbirlerini alması, kazaları bildirmesi ve tazminat sorumluluğu bulunurken, işçilerin de çeşitli hakları mevcuttur. Bu makalede, iş kazası durumunda tarafların yükümlülükleri ve hakları detaylı olarak incelenmektedir.
İş Kazası Tanımı ve Yasal Çerçeve
İş kazaları, çalışma hayatının en kritik konularından biri olup, hem işçi hem de işveren açısından ciddi hukuki ve mali sonuçlar doğurabilmektedir. Türk hukuk sisteminde iş kazası kavramı, farklı kanunlarda farklı amaçlarla düzenlenmiş olup, bu tanımların doğru anlaşılması, tarafların hak ve yükümlülüklerinin belirlenmesi açısından büyük önem taşımaktadır.
6331 Sayılı İSG Kanunu Tanımı
6331 sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu'nun 3/1/g maddesi, iş kazasını bireysel iş hukuku perspektifinden tanımlamaktadır. Bu tanıma göre iş kazası; "işyerinde veya işin yürütülmesi sırasında meydana gelen, ölüme veya ruhen ya da fiziken yaralanmaya sebep olan olaylar" olarak ifade edilmektedir.
Bu tanımın temel unsurları şunlardır:
- Mekan unsuru: Kazanın işyerinde veya işin yürütülmesi sırasında gerçekleşmesi
- Zaman unsuru: Çalışma faaliyetleri sırasında meydana gelmesi
- Sonuç unsuru: Ölüm, ruhsal veya fiziksel yaralanmaya neden olması
- Beklenmediklik unsuru: Önceden planlanmamış ve beklenmeyen olaylar olması
İSG Kanunu'ndaki bu tanım, işverenin iş sağlığı ve güvenliği yükümlülüklerinin kapsamını belirlemede temel rol oynamaktadır. Kanun, işvereni çalışanlarının güvenliğini sağlamakla yükümlü kılmakta ve bu çerçevede alınması gereken önlemleri detaylı şekilde düzenlemektedir.
5510 Sayılı SSGSSK Tanımı
5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu'nun 13. maddesi, sosyal güvenlik hukuku açısından iş kazasının kapsamlı tanımını yapmaktadır. Bu maddeye göre iş kazası, sigortalının aşağıdaki durumlarda geçirdiği ve bedenen veya ruhen özüre uğratan olay olarak tanımlanmaktadır:
- Sigortalının işyerinde bulunduğu sırada meydana gelen olaylar
- İşveren tarafından yürütülen iş nedeniyle gerçekleşen kazalar
- Bağımsız çalışıyorsa kendi yürüttüğü iş sebebiyle olan olaylar
- Görevli olarak işyeri dışına gönderilmesi sırasında yaşanan kazalar
- Asıl işini yapmaksızın geçen zamanlarda meydana gelen olaylar
- Emziren kadın sigortalının çocuğuna süt vermek için ayrılan zamanlarda olan kazalar
- İşverence sağlanan taşıtla işin yapıldığı yere gidiş gelişi sırasında gerçekleşen olaylar
Bu tanım, SGK'nın sağladığı yardım ve ödeneklerin kapsamını belirlemede kritik öneme sahiptir. Sosyal güvenlik hukuku anlamındaki iş kazası tanımı, bireysel iş hukukundakine göre daha geniş bir kapsama sahip olup, işçinin sosyal güvenlik haklarından yararlanabilmesi için gerekli şartları ortaya koymaktadır.
İş Kazası Sayılan Durumlar
Türk hukuk sisteminde, geleneksel anlamda iş kazası olarak görülmeyebilecek bazı durumlar da iş kazası kapsamında değerlendirilmektedir. Bu konuda Yargıtay'ın içtihatları büyük önem taşımaktadır.
Yargıtay 10. Hukuk Dairesi'nin 2019/3234 Esas, 2020/2115 Karar sayılı ve 09.03.2020 tarihli kararında, sigortalının kalp krizi veya beyin kanaması geçirmesi ile intihar etmesi durumlarının da iş kazası kapsamında değerlendirilebileceği belirtilmiştir. Bu karar, iş kazası kavramının sadece dış etkenlerle sınırlı olmadığını, işin yoğunluğu ve stresinin neden olduğu sağlık sorunlarının da kapsam dahilinde olabileceğini göstermektedir.
İş kazası sayılan diğer özel durumlar şunlardır:
- Meslek hastalıkları: Uzun süre maruz kalınan zararlı etkenler sonucu gelişen hastalıklar
- İşyerinde geçirilen kalp krizi: İşin stresi veya fiziksel zorluğu nedeniyle meydana gelen kalp rahatsızlıkları
- Psikolojik travmalar: İş ortamında yaşanan olaylar sonucu gelişen ruhsal bozukluklar
- Yol kazaları: İşverence sağlanan araçlarla veya iş amaçlı seyahat sırasında meydana gelen kazalar
Bu geniş tanım ve kapsam, işçilerin sosyal güvenlik haklarının korunması amacını taşımakta olup, modern çalışma hayatının getirdiği risklere karşı kapsamlı bir koruma sağlamayı hedeflemektedir. Aynı zamanda işverenlerin bu konudaki sorumluluklarının da genişlediğini göstermektedir.
İş kazası tanımlarındaki bu çeşitlilik, her somut olayın kendi şartları içinde değerlendirilmesi gerektiğini ortaya koymaktadır. Bu nedenle, iş kazası durumunda hem işçi hem de işverenin hangi hakları kullanabileceği ve hangi yükümlülükleri yerine getirmesi gerektiği konusunda uzman görüşü alınması büyük önem taşımaktadır.
İşverenin İş Sağlığı ve Güvenliği Yükümlülükleri
İş kazalarının önlenmesi ve çalışanların güvenli bir ortamda çalışabilmesi için işverenlerin yerine getirmesi gereken temel yükümlülükler bulunmaktadır. Bu yükümlülükler hem Türk Borçlar Kanunu hem de 6331 sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu çerçevesinde düzenlenmiş olup, işverenlerin bu konudaki sorumluluklarını net bir şekilde belirlemektedir.
Temel Yükümlülükler
TBK m.417/2 uyarınca işveren, işyerinde iş sağlığı ve güvenliğini sağlamak amacıyla her türlü önlemi almak ve gerekli araçları eksiksiz sağlamakla yükümlüdür. Bu düzenleme, işverenin çalışanlarına karşı olan koruma yükümlülüğünün temelini oluşturmaktadır.
İSGK m.4 kapsamında işverenin temel yükümlülükleri şunlardır:
- Mesleki risklerin önlenmesi ve çalışanların sağlık ve güvenliğinin sağlanması
- İş sağlığı ve güvenliği tedbirlerinin değişen şartlara uygun hale getirilmesi
- Çalışanlara uygun kişisel koruyucu donanımların sağlanması
- İşyerinde güvenlik kültürünün oluşturulması ve sürdürülmesi
- Acil durum planlarının hazırlanması ve uygulanması
İşveren bu yükümlülükleri yerine getirirken, teknolojik gelişmeleri takip etmek ve en güncel güvenlik standartlarını uygulamakla da sorumludur. Çalışanların sağlık ve güvenliğini tehdit eden her türlü risk faktörünün belirlenmesi ve bunlara karşı etkili önlemlerin alınması işverenin temel görevleri arasında yer almaktadır.
Risk Değerlendirmesi
İSGK m.10 uyarınca işverenin en önemli yükümlülüklerinden biri risk değerlendirmesi yapma zorunluluğudur. Risk değerlendirmesi, işyerindeki tüm faaliyetler için potansiel tehlikelerin belirlenmesi, risklerin analiz edilmesi ve kontrol tedbirlerinin planlanması sürecini kapsamaktadır.
Risk değerlendirmesi sürecinde işveren:
- İşyerindeki tüm tehlike kaynaklarını sistematik olarak belirlemelidir
- Her bir tehlikenin risk düzeyini bilimsel yöntemlerle hesaplamalıdır
- Risklerin kabul edilebilir seviyeye indirilmesi için gerekli önlemleri planlamalıdır
- Risk değerlendirmesi sonuçlarını dokümante etmeli ve çalışanlarla paylaşmalıdır
- Değişen koşullara göre risk değerlendirmesini güncellemeli ve revize etmelidir
Bu süreç, işyerinin büyüklüğü ve tehlike sınıfına bakılmaksızın tüm işverenler için zorunludur. Risk değerlendirmesi yapılmadan hiçbir iş faaliyetine başlanmamalı ve bu değerlendirme düzenli aralıklarla gözden geçirilmelidir.
Eğitim ve Bilgilendirme
İşverenin çalışanlarına yönelik eğitim ve bilgilendirme yükümlülüğü, iş sağlığı ve güvenliğinin sağlanmasında kritik öneme sahiptir. Bu kapsamda işveren:
- İşe başlama öncesi temel iş sağlığı ve güvenliği eğitimi vermelidir
- İş değişikliği durumlarında ek eğitimler düzenlemelidir
- Periyodik olarak bilgilendirme toplantıları yapmalıdır
- Acil durum prosedürleri konusunda pratik eğitimler organize etmelidir
- Kişisel koruyucu donanımların doğru kullanımı hakkında eğitim sağlamalıdır
Eğitim programları, çalışanların anlayabileceği dilde ve seviyede hazırlanmalı, teorik bilgilerin yanı sıra pratik uygulamaları da içermelidir. Verilen eğitimlerin kayıtları tutulmalı ve çalışanların eğitime katılımı dokümante edilmelidir.
İşyeri Hekimi ve İş Güvenliği Uzmanı
İşyerlerinde sağlık ve güvenlik hizmetlerinin profesyonel düzeyde yürütülmesi için işyeri hekimi ve iş güvenliği uzmanı bulundurma zorunluluğu bulunmaktadır.
İşyeri Hekimi Zorunluluğu:
- 50 ve üzeri çalışanı olan tüm işyerlerinde işyeri hekimi bulundurulması zorunludur
- 50'den az çalışanı olan ancak tehlikeli veya çok tehlikeli sınıftaki işyerlerinde de işyeri hekimi zorunluluğu vardır
- Tehlike sınıfına göre çalışma süreleri belirlenmektedir:
- Az tehlikeli işyerleri: 5 dakika/ay personel başına
- Tehlikeli işyerleri: 10 dakika/ay personel başına
- Çok tehlikeli işyerleri: 15 dakika/ay personel başına
İş Güvenliği Uzmanı Zorunluluğu:
- Az tehlikeli işyerlerinde 50 ve üzeri çalışan için zorunludur
- Tehlikeli ve çok tehlikeli işyerlerinde çalışan sayısına bakılmaksızın zorunludur
- Çalışma süreleri tehlike sınıfına göre değişmektedir:
- Az tehlikeli: 10 dakika/ay personel başına
- Tehlikeli: 20 dakika/ay personel başına
- Çok tehlikeli: 40 dakika/ay personel başına
Bu uzmanlar, işyerinde sağlık gözetimi yapma, risk değerlendirmesi süreçlerine katkı sağlama, eğitim faaliyetlerini destekleme ve acil durumlarda müdahale etme gibi kritik görevleri yerine getirmektedir. İşverenin bu uzmanları görevlendirmemesi veya yetersiz süre ayırması durumunda hem idari para cezaları hem de hukuki sorumluluk doğabilmektedir.
İş Kazası Bildirim Yükümlülükleri ve Cezalar
İş kazalarının yasal sürelerde ve doğru mercilere bildirilmesi, işverenlerin en kritik yükümlülüklerinden biridir. Bu bildirim yükümlülüğünün yerine getirilmemesi durumunda ise ağır idari para cezaları ile karşılaşılmaktadır. İSGK m.14 ve SSGSSK m.13/2 hükümleri çerçevesinde düzenlenen bu yükümlülükler, hem işçilerin haklarının korunması hem de istatistiksel verilerin doğru tutulması açısından büyük önem taşımaktadır.
Bildirim Süreleri
İş kazası bildirim süreleri, kazanın niteliğine ve bildirim yapılacak merciye göre farklılık göstermektedir. İşverenin iş kazasını SGK'ya bildirmek için sahip olduğu yasal süre 3 iş günüdür. Bu süre, kazanın meydana geldiği tarihten itibaren başlamakta ve hafta sonları ile resmi tatiller hariç tutulmaktadır.
İşyeri dışında meydana gelen kazalarda ise bildirim süresi, kazanın öğrenilmesinden itibaren 3 iş günü olarak hesaplanmaktadır. Bu durum özellikle işçinin görevli olarak işyeri dışına gönderilmesi sırasında meydana gelen kazalar için geçerlidir.
Hastanelerin bildirim süresi ise 10 iş günüdür. Ancak bu durum işvereni bildirim yükümlülüğünden kurtarmamaktadır. İşveren, hastanenin bildirimini beklemeden kendi yasal süresi olan 3 iş günü içinde bildirimini yapmak zorundadır.
Meslek hastalıkları için bildirim süresi, hastalığın öğrenildiği tarihten itibaren 3 iş günü olarak belirlenmiştir. Bu sürenin hesaplanmasında, hastalığın teşhis edildiği tarih esas alınmaktadır.
Bildirim Mercileri
İş kazası bildirimleri iki farklı merciye yapılmak zorundadır. İlk olarak, kaza derhal kolluk kuvvetlerine bildirilmelidir. Bu bildirim, kazanın hemen ardından yapılması gereken acil bir yükümlülüktür ve herhangi bir süre sınırlaması bulunmamaktadır.
İkinci bildirim mercii ise Sosyal Güvenlik Kurumu (SGK)'dur. Bu bildirim, kazadan sonraki 3 iş günü içinde elektronik ortamda veya yazılı olarak yapılabilmektedir. SGK'ya yapılan bildirimde, kazanın nasıl gerçekleştiği, tanık ifadeleri, kaza geçiren işçinin kimlik bilgileri, işe başlama tarihi, kaza tarihi, çalışan sayısı ve iletişim bilgileri gibi detaylar yer almalıdır.
Bildirim sürecinde iş kazası tutanağı da büyük önem taşımaktadır. Bu tutanak işveren tarafından düzenlenmekte ve kazanın tüm detaylarını içermektedir. Tutanakta uzuv kaybı durumu, işbaşı saati ve kazanın meydana geldiği koşullar gibi bilgiler de yer almalıdır.
İdari Para Cezaları
İş kazası bildirim yükümlülüğünün yerine getirilmemesi durumunda uygulanan idari para cezaları 2024 yılı itibariyle 24.607 TL ile 73.821 TL arasında değişmektedir. Bu ceza miktarları, işyerindeki çalışan sayısı ve tehlike sınıfına göre belirlenmektedir.
10 kişiden az çalışanı olan işyerleri için uygulanan ceza miktarları:
- Az tehlikeli işyerleri: 24.607 TL
- Tehlikeli ve çok tehlikeli işyerleri: 36.910 TL
10-49 kişi arası çalışanı olan işyerleri için:
- Az tehlikeli işyerleri: 24.607 TL
- Tehlikeli işyerleri: 36.910 TL
- Çok tehlikeli işyerleri: 49.214 TL
50 ve üzeri çalışanı olan işyerleri için:
- Az tehlikeli işyerleri: 36.910 TL
- Tehlikeli işyerleri: 49.214 TL
- Çok tehlikeli işyerleri: 73.821 TL
Bu cezalar, her bildirilmeyen kaza için ayrı ayrı uygulanmaktadır. Aynı işyerinde birden fazla kazanın bildirilmemesi durumunda, cezalar toplanarak uygulanmaktadır.
Geç bildirim durumunda da ceza uygulanmaktadır. 2020 yılı itibariyle geç bildirim cezaları, az tehlikeli ve 50'den az çalışanı olan işyerleri için 3.092 TL, 50'den fazla çalışanı olan çok tehlikeli işyerleri için ise 9.276 TL olarak belirlenmiştir.
İş kazası durumunda işçi ve işverenin yükümlülükleri, modern çalışma hayatının temel güvencelerinden birini oluşturmaktadır. 6331 sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu ile 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu çerçevesinde düzenlenen bu sistem, işçilerin güvenli çalışma ortamında çalışma hakkını korurken, işverenlerin sorumluluklarını da net şekilde belirlemektedir. İşverenin iş sağlığı ve güvenliği tedbirlerini alması, risk değerlendirmesi yapması, işçileri eğitmesi ve kazaları yasal sürelerde bildirmesi, çalışma hayatının sürdürülebilirliği açısından kritik öneme sahiptir. Bu yükümlülüklerin yerine getirilmemesi durumunda karşılaşılan hukuki, cezai ve mali sonuçlar, işverenlerin bu konudaki hassasiyetini artırmakta ve güvenli çalışma ortamlarının oluşturulmasına katkı sağlamaktadır.