Hatay'da Hukuki Danışmanlık Hizmeti

Hatay'da Hukuki Danışmanlık Hizmeti

Hatay'da hukuki danışmanlık mı arıyorsunuz? Alanında uzman avukatlarımızla, ceza, aile, ticaret, bilişim ve daha birçok hukuk dalında yanınızdayız. Şirketinizin yasal uyumluluğunu sağlamak, haklarınızı korumak ve hukuki süreçleri güvenle yönetmek için profesyonel destek alın. Güncel mevzuat ve Yargıtay kararları ışığında, size özel çözümler sunuyoruz.

Hatay'da Sunulan Genel Hukuki Danışmanlık ve Avukatlık Hizmetleri

Hatay ve çevresinde yaşayan bireyler ile faaliyet gösteren ticari işletmeler, hayatın her aşamasında çeşitli hukuki durumlarla karşılaşabilirler. Bu durumlar, basit bir anlaşmazlıktan karmaşık dava süreçlerine kadar geniş bir yelpazede olabilir. İşte bu noktada, Hatay'da sunulan genel hukuki danışmanlık ve avukatlık hizmetleri devreye girerek, kişilerin ve kurumların haklarını korumalarına, yasal süreçleri doğru yönetmelerine ve adil sonuçlara ulaşmalarına yardımcı olur. Profesyonel bir hukuk bürosundan destek almak, olası hak kayıplarının önüne geçilmesinde ve hukuki süreçlerin etkin bir şekilde yürütülmesinde kritik bir rol oynar.

Hukuk Bürolarının Temel İşlevleri ve Yaklaşımları

Hatay'daki hukuk büroları, müvekkillerine kapsamlı hukuki çözümler sunmayı amaçlayan profesyonel kuruluşlardır. Bu büroların temel işlevi, bireylerin ve şirketlerin karşılaştığı hukuki sorunlara yönelik danışmanlık yapmak, dava süreçlerinde onları temsil etmek ve yasal haklarını en etkin şekilde savunmaktır. Bir hukuk bürosunun faaliyet gösterebilmesi ve avukatların mesleklerini icra edebilmesi için, hukuk fakültesi mezuniyetinin ardından tamamlanan bir yıllık zorunlu stajın akabinde baroya kayıt ile elde edilen Avukatlık Ruhsatı temel bir gerekliliktir. Bu ruhsat, avukatların yasal yetkinliğini ve mesleki standartlara uygunluğunu belgeler.

Hatay'daki modern hukuk büroları, genellikle müvekkil odaklı bir yaklaşım benimser. Bu yaklaşım, müvekkilin özel durumunu ve ihtiyaçlarını anlamayı, şeffaf bir iletişim kurmayı ve süreç boyunca müvekkili düzenli olarak bilgilendirmeyi içerir. Etik çalışma prensipleri, gizlilik ve titizlik, bu büroların hizmet anlayışının temel taşlarındandır. Hukuk büroları, sadece mevcut hukuki sorunların çözümünde değil, aynı zamanda önleyici hukuk anlayışıyla potansiyel risklerin önceden tespit edilip bertaraf edilmesinde de önemli bir rol oynarlar. Sözleşme hazırlama ve inceleme, hukuki risk analizi yapma gibi hizmetler bu kapsamda değerlendirilebilir. Temel işlevler arasında hukuki danışmanlık, dava takibi, arabuluculuk ve uzlaşma süreçlerinde rehberlik, icra ve iflas işlemlerinin yürütülmesi gibi çeşitli hizmetler bulunmaktadır.

Sıkça Karşılaşılan Dava Türleri ve Hizmet Alanları

Hatay'daki hukuk büroları, hukukun birçok farklı dalında uzmanlaşmış avukat kadrolarıyla geniş bir yelpazede hizmet sunmaktadır. Bireylerin ve kurumların en sık hukuki desteğe ihtiyaç duyduğu alanlar ve bu alanlarda sunulan hizmetler şunlardır:

  • Ceza Hukuku: Bu alan, toplum düzenini bozan ve kanunlar tarafından suç olarak tanımlanan fiillerle ilgilenir. Hatay ceza avukatları, soruşturma aşamasından kovuşturma ve infaz aşamasına kadar müvekkillerine destek olur. Ceza Hukuku kapsamında sunulan hizmetler arasında, suçlamalara karşı savunma yapılması, delillerin toplanması ve değerlendirilmesi, etkili savunma stratejilerinin oluşturulması ve adil yargılanma hakkının güvence altına alınması yer alır. Ağır ceza davalarından asliye ceza davalarına kadar geniş bir yelpazede temsil hizmeti sunulur.

  • Aile ve Boşanma Hukuku: Toplumun temel taşı olan aileyi ilgilendiren tüm hukuki meseleler bu dalın konusudur. Aile ve Boşanma Hukuku, evlenme, nişanlanma, anlaşmalı veya çekişmeli boşanma davaları, mal paylaşımı, nafaka (tedbir, iştirak, yoksulluk nafakası), velayet, soybağı davaları ve evlat edinme gibi oldukça hassas ve kişisel konuları içerir. Hatay aile hukuku avukatları, bu süreçlerde müvekkillerinin haklarını korurken, sürecin en az yıpratıcı şekilde sonuçlanması için çaba gösterirler.

  • İcra ve İflas Hukuku: Alacakların tahsili ve borçların ödenmesi ile ilgili yasal süreçleri kapsar. İcra ve İflas Hukuku, bireylerin veya şirketlerin alacaklarını yasal yollarla tahsil etmelerine olanak tanırken, borçlu durumundaki kişi veya kurumlar için de yasal korunma mekanizmaları sunar. Bu alanda verilen hizmetler; icra takibi başlatma ve yürütme, haciz işlemleri, borca itiraz, menfi tespit ve istirdat davaları, iflas ve konkordato süreçlerinin yönetimi gibi konuları içerir. Hatay icra avukatları, alacaklıların haklarına en hızlı şekilde kavuşmaları veya borçluların adil bir süreç yaşamaları için çalışır.

  • Ticaret Hukuku Davaları: Ticari faaliyetlerden doğan uyuşmazlıklar bu hukuk dalının kapsamına girer. Ticaret Hukuku Davaları, şirketler hukuku (şirket kuruluşu, birleşme, devralma, tasfiye), kıymetli evrak hukuku (çek, senet, poliçe ihtilafları), haksız rekabet, sigorta hukuku ve taşıma hukuku gibi geniş bir alanı kapsar. Hatay ticaret avukatları, ticari işletmelerin haklarını korumak, sözleşmelerden doğan ihtilafları çözmek ve ticari faaliyetlerin hukuka uygun yürütülmesini sağlamak amacıyla danışmanlık ve dava takibi hizmetleri sunarlar.

Bu temel alanların yanı sıra, Hatay'daki hukuk büroları Miras Hukuku (veraset ilamı, vasiyetname düzenleme, mirasın reddi, tenkis davaları), İş Hukuku (işçi-işveren ilişkileri, işe iade davaları, kıdem ve ihbar tazminatı), Gayrimenkul Hukuku (tapu iptal ve tescil davaları, kira uyuşmazlıkları, kamulaştırma), Bilişim Hukuku (internet yoluyla işlenen suçlar, e-ticaret hukuku, kişisel verilerin korunması), Tazminat Hukuku (trafik kazaları, haksız fiil sonucu oluşan zararlar) ve İdare Hukuku (idari işlemlere karşı açılan iptal ve tam yargı davaları) gibi pek çok farklı alanda da müvekkillerine hukuki destek sağlamaktadır. Her bir hukuk dalı, kendine özgü yasal düzenlemeler ve içtihatlar içerdiğinden, ilgili alanda uzmanlaşmış bir avukattan yardım almak, sürecin doğru ve etkin yönetilmesi açısından büyük önem taşır.

Şirketler İçin Hukuki Danışmanlığın Önemi ve İlgili Temel Mevzuat

Günümüzün dinamik ve rekabetçi iş dünyasında, şirketlerin başarısı yalnızca yenilikçi ürünler veya etkili pazarlama stratejileriyle sınırlı değildir. Aynı zamanda, karmaşık ve sürekli değişen yasal düzenlemelere tam uyum sağlamak, potansiyel hukuki riskleri öngörmek ve yönetmek de hayati önem taşımaktadır. Hatay'da faaliyet gösteren işletmeler için de durum farklı değildir. Hukuki danışmanlık, şirketlerin sağlam temeller üzerinde büyümesini, haklarını korumasını ve olası uyuşmazlıklardan en az zararla çıkmasını sağlayan stratejik bir kalkan görevi görür. Bu kapsamda, özellikle şirketlerin tabi olduğu temel mevzuatın bilinmesi ve bu mevzuata uygun hareket edilmesi, ticari faaliyetlerin kesintisiz ve güvenli bir şekilde sürdürülebilmesi için elzemdir.

Türk Ticaret Kanunu Kapsamında Şirketlerin Yükümlülükleri

Şirketler hukukunun temel direği olan 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu (TTK), bir şirketin doğumundan sona ermesine kadar olan tüm yaşam döngüsünü düzenleyen kapsamlı bir mevzuattır. Bu kanun, şirket türlerine (anonim şirket, limited şirket, komandit şirket, kolektif şirket vb.) göre farklılaşan birçok yükümlülük ve sorumluluk getirir. Hatay'daki bir işletmenin, faaliyet gösterdiği şirket türüne özgü TTK hükümlerine hakim olması, yasalara uygun bir yönetim ve işleyiş için ilk adımdır.

TTK kapsamında şirketlerin başlıca yükümlülükleri arasında;

  • Şirket ana sözleşmesinin kanuna uygun hazırlanması ve tescil ettirilmesi,
  • Ticaret sicili kayıtlarının güncel tutulması,
  • Genel kurul ve yönetim kurulu toplantılarının usulüne uygun olarak yapılması, kararların kanuni sürelere ve şekil şartlarına uygun alınması,
  • Ticari defterlerin (yevmiye defteri, defter-i kebir, envanter defteri vb.) TTK ve Vergi Usul Kanunu hükümlerine göre düzenli olarak tutulması ve saklanması,
  • Belirli büyüklükteki şirketler için bağımsız denetim yaptırılması,
  • Sermaye yapısı, pay devirleri, birleşme, bölünme, tür değiştirme gibi işlemlerde kanuni prosedürlere riayet edilmesi gibi hususlar yer alır.

Bu yükümlülüklerin ihmali veya yanlış uygulanması, şirketler için ciddi sonuçlar doğurabilir. TTK'ya aykırılıklar, idari para cezaları, alınan kararların butlanı (geçersizliği), yöneticilerin hukuki ve cezai sorumluluğu gibi yaptırımlara yol açabilir. Örneğin, usulsüz yapılan bir genel kurul toplantısında alınan kararların iptali istenebilir veya ticari defterlerin hiç tutulmaması ya da eksik tutulması durumunda ispat açısından ciddi zorluklar yaşanabilir. Bu noktada, deneyimli bir hukuki danışman, şirketinizin TTK hükümlerine tam uyumunu sağlamak, olası riskleri önceden tespit etmek ve yasal süreçleri doğru yönetmek adına kritik bir rol oynar. Hatay'da sunulan hukuki danışmanlık hizmetleri, şirketlerin bu karmaşık yükümlülükler ağında güvenle yol almalarına yardımcı olur.

İş Hukuku ve Sosyal Güvenlik Mevzuatına Uyum

Şirketlerin en değerli varlıklarından biri olan çalışanlarıyla kurdukları ilişkiler, İş Hukuku ve Sosyal Güvenlik Mevzuatı çerçevesinde düzenlenir. Bu alandaki yasal düzenlemelere uyum, hem çalışan haklarının korunması hem de şirketin hukuki ve mali risklerden kaçınması açısından büyük önem taşır. İş Kanunu, iş sözleşmelerinin türleri ve içeriği, çalışma süreleri, ücret ve ek ödemeler, yıllık izin hakları, iş sağlığı ve güvenliği önlemleri, iş sözleşmesinin feshi ve sonuçları gibi temel konuları ayrıntılı bir şekilde belirler.

Şirketlerin İş Kanunu kapsamında dikkat etmesi gereken başlıca hususlar şunlardır:

  • İş sözleşmelerinin yazılı olarak ve kanunun emredici hükümlerine uygun şekilde düzenlenmesi,
  • Çalışanların özlük dosyalarının eksiksiz ve güncel tutulması,
  • Fazla mesai, resmi tatil çalışmaları gibi durumlarda ücretlerin doğru hesaplanıp ödenmesi,
  • İş sağlığı ve güvenliği tedbirlerinin alınması ve çalışanların bu konuda bilgilendirilmesi,
  • İş sözleşmesinin feshedilmesi durumunda geçerli veya haklı nedenlerin varlığı ve fesih usullerine (ihbar süreleri, kıdem ve ihbar tazminatları vb.) titizlikle uyulması.

Bunun yanı sıra, Sosyal Güvenlik Kanunu da şirketlere çalışanlarının sigorta primlerinin düzenli olarak ödenmesi, işe giriş ve işten çıkış bildirgelerinin zamanında yapılması gibi önemli yükümlülükler getirir. Bu yükümlülüklerin aksatılması, şirketleri yüksek tutarlı idari para cezaları ve prim borçlarıyla karşı karşıya bırakabilir.

Hatay'da faaliyet gösteren şirketler için iş hukuku ve sosyal güvenlik alanında alınacak profesyonel hukuki danışmanlık, olası iş davalarının (işe iade davaları, alacak davaları vb.) önlenmesinde, mevcut uyuşmazlıkların etkin bir şekilde yönetilmesinde ve mevzuata tam uyumun sağlanmasında kilit rol oynar. Uzman bir avukat, işe alım süreçlerinden başlayarak iş ilişkisinin sonlanmasına kadar her aşamada şirketinize rehberlik edebilir, riskleri minimize edecek stratejiler geliştirebilir.

Önleyici Hukuk ve Risk Yönetimi

Hukuki danışmanlık, yalnızca bir sorun ortaya çıktığında başvurulan bir hizmet olmanın ötesinde, potansiyel sorunların daha doğmadan engellenmesini amaçlayan önleyici hukuk anlayışıyla da büyük değer taşır. Şirketler için proaktif bir hukuki yaklaşım benimsemek, uzun vadede hem maliyet tasarrufu sağlar hem de şirketin itibarını korur. Risk yönetimi, şirketin faaliyet gösterdiği sektöre, büyüklüğüne ve özel koşullarına göre hukuki risklerin analiz edilmesini, değerlendirilmesini ve bu risklere karşı uygun önlemlerin alınmasını içerir.

Önleyici hukuk ve risk yönetimi kapsamında hukuki danışmanlığın sunduğu başlıca faydalar şunlardır:

  • Sözleşme Yönetimi: Şirketin taraf olduğu tüm sözleşmelerin (tedarik sözleşmeleri, distribütörlük anlaşmaları, hizmet alım sözleşmeleri, kira sözleşmeleri vb.) hukuki açıdan incelenmesi, şirketin menfaatlerini koruyacak şekilde hazırlanması veya revize edilmesi. İyi hazırlanmış bir sözleşme, gelecekte ortaya çıkabilecek birçok uyuşmazlığı baştan engeller.
  • Hukuki Uyum Denetimleri (Due Diligence): Şirketin mevcut tüm iş ve işlemlerinin başta TTK, İş Kanunu, Rekabet Kanunu, Kişisel Verilerin Korunması Kanunu (KVKK) olmak üzere ilgili tüm mevzuata uygunluğunun periyodik olarak denetlenmesi ve eksikliklerin giderilmesi.
  • Alacak Yönetimi ve İcra Takibi: Ticari faaliyetlerin önemli bir parçası olan alacakların etkin bir şekilde yönetilmesi, vadesi gelen alacakların tahsili için gerekli hukuki süreçlerin (ihtarname, icra takibi vb.) zamanında başlatılması. Bu noktada İcra İflas Hukuku (Şirketler Bağlamında) devreye girer. Sağlam bir alacak takip sistemi, şirketin nakit akışını korur ve finansal sağlığını güçlendirir. Hukuki danışmanlık, alacakların tahsili sürecinde doğru adımların atılmasını, borçlu şirketlerle müzakerelerin yürütülmesini ve gerekirse iflas veya konkordato gibi süreçlerin takibini kapsar.
  • Rekabet Hukuku Uyumu: Şirketin rekabeti kısıtlayıcı anlaşmalar yapmaması, hakim durumunu kötüye kullanmaması gibi Rekabet Kanunu yükümlülüklerine uyumunun sağlanması.
  • Fikri Mülkiyet Haklarının Korunması: Marka, patent, endüstriyel tasarım gibi fikri mülkiyet haklarının tescili ve korunması süreçlerinde hukuki destek.

Hatay'daki işletmeler, önleyici hukuk prensiplerini benimseyerek ve düzenli hukuki danışmanlık alarak, ticari faaliyetlerini daha güvenli bir zeminde yürütebilir, beklenmedik hukuki sorunlarla karşılaşma olasılığını minimize edebilir ve kaynaklarını ana faaliyet alanlarına odaklayabilirler. Unutulmamalıdır ki, hukuki sorunlar ortaya çıktıktan sonra çözüm aramak, genellikle daha maliyetli ve zaman alıcıdır. Bu nedenle, hukuki danışmanlık bir gider değil, şirketin geleceğine yapılan önemli bir yatırımdır.

Kişisel Verilerin Korunması (KVKK) ve Hukuki Boyutu

Günümüz dijital çağında, bireylerin ve kurumların ürettiği ve paylaştığı veri miktarı katlanarak artmaktadır. Bu verilerin önemli bir kısmını ise kişisel veriler oluşturmaktadır. Kişisel verilerin korunması, bireylerin temel hak ve özgürlüklerinin güvence altına alınması açısından kritik bir öneme sahiptir. Türkiye'de bu alandaki temel yasal düzenleme, 6698 sayılı Kişisel Verilerin Korunması Kanunu (KVKK) olup, bu kanun kişisel verilerin işlenmesine ilişkin usul ve esasları belirlemektedir. Hatay'da sunulan hukuki danışmanlık hizmetleri kapsamında, KVKK uyum süreçleri, veri sorumlularının yükümlülükleri ve ilgili kişilerin hakları konularında profesyonel destek sağlanmaktadır.

Kişisel Verilerin İşlenmesinde Hukuki Dayanaklar

Kişisel verilerin hukuka uygun bir şekilde işlenebilmesi için belirli şartların varlığı gerekmektedir. KVKK Madde 5, genel nitelikteki kişisel verilerin işlenme şartlarını düzenlerken, KVKK Madde 6 ise özel nitelikli kişisel verilerin (hassas veriler) işlenme şartlarını belirlemektedir.

Genel nitelikteki kişisel veriler, kural olarak ilgili kişinin açık rızası olmaksızın işlenemez. Ancak, KVKK Madde 5/2'de belirtilen aşağıdaki hallerden birinin varlığı durumunda, ilgili kişinin açık rızası aranmaksızın kişisel verilerinin işlenmesi mümkündür:

  • Kanunlarda açıkça öngörülmesi.
  • Fiili imkânsızlık nedeniyle rızasını açıklayamayacak durumda bulunan veya rızasına hukuki geçerlilik tanınmayan kişinin kendisinin ya da bir başkasının hayatı veya beden bütünlüğünün korunması için zorunlu olması.
  • Bir sözleşmenin kurulması veya ifasıyla doğrudan doğruya ilgili olması kaydıyla, sözleşmenin taraflarına ait kişisel verilerin işlenmesinin gerekli olması.
  • Veri sorumlusunun hukuki yükümlülüğünü yerine getirebilmesi için zorunlu olması.
  • İlgili kişinin kendisi tarafından alenileştirilmiş olması.
  • Bir hakkın tesisi, kullanılması veya korunması için veri işlemenin zorunlu olması.
  • İlgili kişinin temel hak ve özgürlüklerine zarar vermemek kaydıyla, veri sorumlusunun meşru menfaatleri için veri işlenmesinin zorunlu olması.

Özel nitelikli kişisel veriler ise kişilerin ırkı, etnik kökeni, siyasi düşüncesi, felsefi inancı, dini, mezhebi veya diğer inançları, kılık ve kıyafeti, dernek, vakıf ya da sendika üyeliği, sağlığı, cinsel hayatı, ceza mahkûmiyeti ve güvenlik tedbirleriyle ilgili verileri ile biyometrik ve genetik verileridir. Bu tür verilerin işlenmesi, genel nitelikli kişisel verilere göre daha sıkı şartlara bağlanmıştır. KVKK Madde 6 uyarınca, özel nitelikli kişisel veriler kural olarak ilgili kişinin açık rızası olmaksızın işlenemez. Ancak, sağlık ve cinsel hayat dışındaki özel nitelikli kişisel veriler, kanunlarda öngörülen hâllerde ilgili kişinin açık rızası aranmaksızın işlenebilir. Sağlık ve cinsel hayata ilişkin kişisel veriler ise ancak kamu sağlığının korunması, koruyucu hekimlik, tıbbî teşhis, tedavi ve bakım hizmetlerinin yürütülmesi, sağlık hizmetleri ile finansmanının planlanması ve yönetimi amacıyla, sır saklama yükümlülüğü altında bulunan kişiler veya yetkili kurum ve kuruluşlar tarafından ilgilinin açık rızası aranmaksızın işlenebilir.

Kişisel verilerin yurt içine veya yurt dışına aktarılması da KVKK Madde 8 ve 9'da düzenlenen belirli şartlara tabidir. Veri aktarımı için de kural olarak ilgili kişinin açık rızası gerekmekle birlikte, Madde 5/2 ve Madde 6/3'te belirtilen şartların varlığı halinde rıza aranmaksızın aktarım yapılabilir. Yurt dışına aktarımda ise ayrıca Kişisel Verileri Koruma Kurulu tarafından belirlenen yeterli korumaya sahip ülkeler listesi veya tarafların yeterli korumayı yazılı olarak taahhüt etmesi gibi ek güvenceler aranmaktadır.

Veri Sorumlusunun Yükümlülükleri ve İlgili Kişinin Hakları

KVKK kapsamında, kişisel verilerin işleme amaçlarını ve vasıtalarını belirleyen, veri kayıt sisteminin kurulmasından ve yönetilmesinden sorumlu olan gerçek veya tüzel kişiler veri sorumlusu olarak tanımlanır. Veri sorumluları, Kanun'a uyum sağlamak ve kişisel verilerin hukuka aykırı olarak işlenmesini önlemek amacıyla bir dizi yükümlülüğe sahiptir. Bu yükümlülüklerin başında aydınlatma yükümlülüğü (KVKK Madde 10) gelir. Veri sorumlusu, kişisel verilerin elde edilmesi sırasında ilgili kişilere; veri sorumlusunun kimliği, kişisel verilerin hangi amaçla işleneceği, işlenen kişisel verilerin kimlere ve hangi amaçla aktarılabileceği, kişisel veri toplamanın yöntemi ve hukuki sebebi ile ilgili kişinin KVKK Madde 11’de sayılan diğer hakları konusunda bilgi vermekle yükümlüdür.

Bir diğer önemli yükümlülük ise veri güvenliğine ilişkin yükümlülüklerdir (KVKK Madde 12). Veri sorumlusu, kişisel verilerin hukuka aykırı olarak işlenmesini ve erişilmesini önlemek, kişisel verilerin muhafazasını sağlamak amacıyla uygun güvenlik düzeyini temin etmeye yönelik gerekli her türlü teknik ve idari tedbirleri almak zorundadır. Ayrıca, belirli kriterleri sağlayan veri sorumlularının Veri Sorumluları Sicil Bilgi Sistemi'ne (VERBİS) kayıt olma yükümlülüğü bulunmaktadır.

İlgili kişiler (veri sahipleri) ise KVKK Madde 11 kapsamında geniş haklara sahiptir. Bu haklar şunlardır:

  • Kişisel verilerinin işlenip işlenmediğini öğrenme,
  • Kişisel verileri işlenmişse buna ilişkin bilgi talep etme,
  • Kişisel verilerin işlenme amacını ve bunların amacına uygun kullanılıp kullanılmadığını öğrenme,
  • Yurt içinde veya yurt dışında kişisel verilerin aktarıldığı üçüncü kişileri bilme,
  • Kişisel verilerin eksik veya yanlış işlenmiş olması hâlinde bunların düzeltilmesini isteme,
  • KVKK Madde 7’de öngörülen şartlar çerçevesinde kişisel verilerin silinmesini veya yok edilmesini isteme,
  • Yapılan düzeltme, silme veya yok etme işlemlerinin, kişisel verilerin aktarıldığı üçüncü kişilere bildirilmesini isteme,
  • İşlenen verilerin münhasıran otomatik sistemler vasıtasıyla analiz edilmesi suretiyle kişinin kendisi aleyhine bir sonucun ortaya çıkmasına itiraz etme,
  • Kişisel verilerin kanuna aykırı olarak işlenmesi sebebiyle zarara uğraması hâlinde zararın giderilmesini talep etme.

İlgili kişiler, bu haklarını kullanmak için öncelikle veri sorumlusuna başvurmak zorundadır. Veri sorumlusu, başvuruda yer alan talepleri, talebin niteliğine göre en kısa sürede ve en geç otuz gün içinde ücretsiz olarak sonuçlandırır. Başvurunun reddedilmesi, verilen cevabın yetersiz bulunması veya süresinde başvuruya cevap verilmemesi hâllerinde; ilgili kişi, veri sorumlusunun cevabını öğrendiği tarihten itibaren otuz ve her hâlde başvuru tarihinden itibaren altmış gün içinde Kişisel Verileri Koruma Kurulu’na şikâyette bulunabilir.

Çerez Politikaları ve Web Sitesi Gizliliği

İnternet sitelerinin yaygınlaşmasıyla birlikte, web sitesi ziyaretçilerinden çeşitli yollarla kişisel veri toplanmaktadır. Bu yöntemlerden biri de çerezlerdir (cookies). Çerezler, ziyaret edilen internet siteleri tarafından tarayıcılar aracılığıyla cihaza veya ağ sunucusuna depolanan küçük metin dosyalarıdır. Temel amaçları, sitenin daha verimli çalışmasını sağlamak, kullanıcı deneyimini iyileştirmek ve site sahiplerine ziyaretçi davranışları hakkında bilgi sunmaktır.

Çerezler, işlevlerine ve kullanım sürelerine göre farklı türlere ayrılabilir. Örneğin, oturum çerezleri (session cookies) sadece ziyaret süresince aktif olup tarayıcı kapatıldığında silinirken, kalıcı çerezler (persistent cookies) cihazda daha uzun süre kalır. İşlevsel çerezler, web sitesindeki içerikleri sosyal medya platformlarında paylaşma veya dil tercihlerini hatırlama gibi işlevlere yardımcı olurken, performans çerezleri site kullanımını analiz eder, reklam/pazarlama çerezleri ise kullanıcılara ilgi alanlarına uygun içerikler sunmayı hedefler.

KVKK uyarınca, çerezler aracılığıyla kişisel veri toplanması ve işlenmesi de Kanun hükümlerine tabidir. Özellikle zorunlu olmayan (örneğin, analitik veya pazarlama amaçlı) çerezlerin kullanımı için genellikle ilgili kişinin açık rızasının alınması gerekmektedir. Bu rıza, genellikle web sitelerinde karşılaşılan çerez banner'ları veya pop-up'lar aracılığıyla, kullanıcılara çerez türleri hakkında bilgi verilerek ve tercihlerini yönetme imkanı sunularak alınır.

Web sitelerinin, çerez kullanımları hakkında şeffaf olması ve bu konuda detaylı bilgiyi içeren bir Çerez Politikası yayınlaması büyük önem taşır. Bu politika, hangi tür çerezlerin kullanıldığını, bu çerezlerin hangi amaçlarla kullanıldığını, çerezlerin nasıl yönetilebileceğini (kabul etme, reddetme, silme) açık ve anlaşılır bir dille açıklamalıdır. Çerez Politikası, genellikle web sitesinin Gizlilik Politikası ile birlikte veya onun bir parçası olarak sunulur. Gizlilik Politikası ise genel olarak web sitesi aracılığıyla toplanan tüm kişisel verilerin (sadece çerezler değil, formlar aracılığıyla toplanan veriler vb.) nasıl işlendiği, korunduğu, kimlerle paylaşıldığı ve ilgili kişilerin hakları gibi konuları kapsar.

Hatay'daki işletmelerin ve bireylerin web siteleri aracılığıyla kişisel veri işlerken KVKK'ya tam uyum sağlamaları, olası idari para cezaları ve hukuki sorumluluklardan kaçınmaları için kritik öneme sahiptir. Bu kapsamda, hukuki danışmanlık hizmetleri, güncel mevzuat ve Kurul kararları ışığında çerez ve gizlilik politikalarının hazırlanması, rıza mekanizmalarının oluşturulması ve genel KVKK uyum süreçlerinin yönetilmesi konularında rehberlik sunmaktadır.

Avukatlık Mesleğinin Münhasırlığı ve Sözleşmelerin Geçerliliği Üzerine Yargıtay İçtihadı

Hukuki danışmanlık ve avukatlık hizmetleri, bireylerin ve kurumların haklarını korumak, yasal süreçlerde onlara rehberlik etmek ve adaletin tecellisine katkıda bulunmak amacıyla sunulan kritik hizmetlerdir. Ancak bu hizmetlerin kimler tarafından ve hangi koşullar altında sunulabileceği, hukuk düzeni tarafından belirli kurallara bağlanmıştır. Özellikle avukatlık mesleğinin münhasır yetkileri ve bu yetkilere aykırı olarak yapılan sözleşmelerin hukuki akıbeti, Yargıtay kararlarıyla da şekillenen önemli bir konudur. Bu bölümde, avukat olmayan kişilerin hukuki danışmanlık sınırları, emredici hukuk kurallarına aykırı sözleşmelerin geçersizliği ve bu konudaki güncel bir Yargıtay içtihadı detaylı bir şekilde incelenecektir.

Avukat Olmayan Kişilerin Hukuki Danışmanlık Sınırları

Türkiye'de avukatlık mesleği, 1136 sayılı Avukatlık Kanunu ile düzenlenmiştir. Bu kanun, avukatlık mesleğinin amacını, avukatların hak ve yükümlülüklerini ve mesleğin icrasına ilişkin temel prensipleri belirler. Kanunun en önemli hükümlerinden biri, Madde 35'tir. Bu madde, "Yalnız Avukatların Yapabileceği İşler" başlığını taşır ve hangi hukuki işlemlerin münhasıran avukatlar tarafından yerine getirilebileceğini açıkça sıralar. Buna göre;

  • Mahkeme, hakem veya yargı yetkisini haiz bulunan diğer organlar huzurunda gerçek ve tüzel kişilere ait hakları dava etmek ve savunmak,
  • Adli işlemleri takip etmek,
  • Bu işlere ait bütün evrakı düzenlemek,
  • Hukuki mütalaa vermek (hukuki görüş bildirmek)

gibi faaliyetler yalnızca baroya kayıtlı avukatlar tarafından yürütülebilir. Bu düzenlemenin temel amacı, hukuki süreçlerin uzman kişiler eliyle yürütülmesini sağlamak, hak kayıplarının önüne geçmek ve adalete erişimi güvence altına almaktır. Avukatlık mesleğinin bu münhasır yetki alanı, aynı zamanda kamu düzeniyle de yakından ilişkilidir. Dolayısıyla, avukat olmayan kişilerin veya kurumların bu alana giren hizmetleri sunması, Avukatlık Kanunu'na aykırılık teşkil eder ve bu durumun hukuki sonuçları olur. Mali müşavirler, danışmanlık şirketleri veya başka unvanlar altındaki kişilerin, avukatlara özgülenmiş bu alanlarda faaliyet göstermesi yasal değildir.

Emredici Hukuk Kurallarına Aykırı Sözleşmelerin Akıbeti

Hukuk sistemimizde sözleşme özgürlüğü temel bir ilke olmakla birlikte, bu özgürlük sınırsız değildir. Taraflar, sözleşme yaparken kanunun emredici hükümlerine, ahlaka, kamu düzenine ve kişilik haklarına aykırı düzenlemeler getiremezler. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu (TBK) Madde 27, bu sınırı net bir şekilde ortaya koyar. İlgili maddeye göre, "Kanunun emredici hükümlerine, ahlaka, kamu düzenine, kişilik haklarına aykırı veya konusu imkânsız olan sözleşmeler kesin olarak hükümsüzdür."

Kesin hükümsüzlük, bir sözleşmenin yapıldığı andan itibaren hiçbir hukuki sonuç doğurmaması anlamına gelir. Böyle bir sözleşme, taraflar arasında geçerli bir borç ilişkisi kurmaz ve taraflar bu sözleşmeye dayanarak birbirlerinden herhangi bir talepte bulunamazlar. Kesin hükümsüzlük, hâkim tarafından re'sen (kendiliğinden) dikkate alınır ve herkes tarafından ileri sürülebilir. Süreye tabi değildir.

Avukatlık Kanunu'nun 35. maddesi, avukatların münhasır yetki alanını belirleyen emredici bir hukuk kuralıdır. Dolayısıyla, avukat olmayan bir kişi veya kurumla, bu münhasır alana giren bir hukuki hizmetin (örneğin dava takibi, hukuki mütalaa verme) sunulması amacıyla yapılan bir sözleşme, TBK Madde 27 uyarınca kesin hükümsüz olacaktır. Bu durumda, hizmeti sunduğunu iddia eden taraf, bu geçersiz sözleşmeye dayanarak ücret veya başka bir edim talep edemez.

Yargıtay Kararının Uyuşmazlığa Etkisi ve Sonuçları

Yargıtay, emredici hukuk kurallarına aykırı sözleşmelerin geçersizliği ve özellikle Avukatlık Kanunu'nun münhasır yetki alanının ihlali konularında istikrarlı bir içtihat geliştirmiştir. Bu konudaki güncel ve önemli kararlardan biri, Yargıtay 3. Hukuk Dairesi'nin 09.11.2023 tarihli, 2023/1351 Esas ve 2023/3205 Karar sayılı ilamıdır.

Bu karara konu olan uyuşmazlık, bir mali müşavirin, bir şirketle imzaladığı "hukuki ve mali danışmanlık hizmet sözleşmesi" kapsamında ödenmediğini iddia ettiği ücretin tahsili amacıyla başlattığı icra takibine yapılan itirazın iptali istemine ilişkindir. Sözleşmenin içeriğinde, "Ortaklığın Ankara Belediyesi ile yaptığı işle ilgili ihtilaf nedeniyle Sayıştayda, Adli Mahkemelerde ve Yargıtayda açılmış davalarda savunma ve temyiz dilekçelerinin yazılması, kanun yolları tükeninceye kadar davalar için gerekli hukuki ve mali danışmanlık hizmetinin verilmesi" gibi işler yer almaktadır.

Yerel mahkeme ilk kararında davayı kısmen kabul etmiş, ancak Yargıtay 13. Hukuk Dairesi, 26.04.2018 tarihli, 2015/37200 E. ve 2018/5170 K. sayılı kararı ile bu kararı bozmuştur. Bozma gerekçesinde, sözleşmede belirtilen işlerin 1136 sayılı Avukatlık Kanunu'nun 35. maddesi uyarınca yalnızca avukatların yapabileceği işler kapsamında olup olmadığının TBK Madde 27 (kanunun emredici hükümlerine aykırılık) çerçevesinde değerlendirilmesi gerektiği vurgulanmıştır.

Yerel mahkemenin direnme kararı üzerine dosya tekrar Yargıtay'a gelmiş ve Yargıtay 3. Hukuk Dairesi, yukarıda anılan 09.11.2023 tarihli kararıyla direnme kararını bozmuştur. Yargıtay, sözleşme kapsamında verilmesi kararlaştırılan hizmetin temelini, Avukatlık Kanunu'nun 35/1. maddesi gereği yalnız avukatlar tarafından takip edilmesi gereken işlerin oluşturduğunu tespit etmiştir. Bu nedenle sözleşmenin, kanunun emredici bir hükmü olan Avukatlık Kanunu Madde 35'e aykırı düzenlendiği sonucuna varılmıştır.

Yüksek Mahkeme, emredici hukuk kuralına aykırı sözleşme yapılamayacağını ve bu tür sözleşmelerin TBK Madde 27 uyarınca kesin olarak hükümsüz olduğunu, dolayısıyla davacının geçersiz bir sözleşmeye dayanarak herhangi bir alacak talebinde bulunamayacağını açıkça ifade etmiştir. Bu karar, avukatlık mesleğinin münhasırlığının ne denli önemli olduğunu ve bu kurala aykırı hareket etmenin hukuki sonuçlarının ağırlığını bir kez daha gözler önüne sermektedir. Sözleşme müzakerelerinde ve hukuki hizmet alımında, hizmeti sunacak kişinin yetkinliği ve yasal yetkisi büyük bir titizlikle incelenmelidir.

Hatay'da hukuki danışmanlık hizmeti arayan bireyler ve şirketler için bu Yargıtay kararı önemli bir uyarı niteliğindedir. Hukuki süreçlerin karmaşıklığı ve hak kayıplarının önlenmesi adına, yalnızca baroya kayıtlı ve alanında uzman avukatlardan destek almak, yasal hakların korunması ve adil sonuçlara ulaşılması açısından hayati önem taşımaktadır. Hatay'da sunulan hukuki danışmanlık hizmetleri, ceza hukukundan aile hukukuna, ticaret hukukundan bilişim hukukuna, şirketler hukukundan kişisel verilerin korunması mevzuatına kadar geniş bir yelpazede, güncel yasal düzenlemeler ve Yargıtay içtihatları ışığında, müvekkillerin menfaatlerini en üst düzeyde koruma amacı gütmelidir. Profesyonel, etik ve yetkin bir hukuki danışmanlık, hem olası hukuki risklerin önlenmesinde hem de mevcut hukuki sorunların etkin bir şekilde çözülmesinde kilit rol oynamaktadır. Bu nedenle, hukuki bir sorunla karşılaşıldığında veya hukuki bir işlem yapılmadan önce mutlaka yetkili bir avukata başvurulması, hak kayıplarının önüne geçilmesi ve hukuki süreçlerin güvenle yönetilmesi adına en doğru adım olacaktır.

Yazar Görseli
Müellif

Av. Ali Haydar GÜLEÇ

Güleç Hukuk Bürosu'nda 9 yıldır yöneticilik ve avukatlık yapmaktadır.