Kat Karşılığı İnşaatta Gizli Tuzaklar

Kat Karşılığı İnşaatta Gizli Tuzaklar

Kat karşılığı inşaat projelerinde karşılaşabileceğiniz gizli tuzakları ve korunma yöntemlerini keşfedin. Finansal risklerden hukuksal sorunlara, sözleşme hazırlığından proje yönetimine kadar bilmeniz gereken her şey bu kapsamlı rehberde. Arsa sahipleri ve müteahhitler için kritik bilgiler ve pratik çözüm önerileri.

Kat Karşılığı İnşaat Sözleşmesinin Hukuki Niteliği ve Geçerlilik Şartları

Sözleşmenin Tanımı ve Karma Niteliği

Kat karşılığı inşaat sözleşmesi, arsa sahibinin arsasındaki belirli bir payın mülkiyetini müteahhide devretmeyi taahhüt ettiği, müteahhidin ise arsa üzerinde bina yapımını üstlendiği karma nitelikli bir sözleşmedir. Bu sözleşme türü, Türk Borçlar Kanununda doğrudan düzenlenmemiş olup, hem taşınmaz satış sözleşmesi hem de eser sözleşmesinin unsurlarını birlikte taşıyan atipik bir sözleşme niteliğindedir.

Sözleşmenin karma yapısı, arsa sahibinin parasal karşılık ödemeden daire sahibi olmasını sağlarken, müteahhidin diğer daireleri satarak kar elde etmesine imkan tanır. Bu düzenleme sayesinde tam iki tarafa borç yükleyen bir hukuki ilişki ortaya çıkar ve tarafların karşılıklı edim yükümlülükleri doğar.

Hukuki niteliği itibariyle bu sözleşmeler, taşınmaz mülkiyetinin devri söz konusu olduğundan ayni hak niteliği taşırken, inşaat yapım yükümlülüğü nedeniyle şahsi hak özelliği de gösterir. Bu ikili yapı, sözleşmenin uygulanmasında ve yorumlanmasında özel dikkat gerektiren hususları beraberinde getirir.

Şekil Şartı ve Noter Zorunluluğu

Kat karşılığı inşaat sözleşmelerinin geçerliliği için resmi şekil şartına uyulması zorunludur. Sözleşme mutlaka noter huzurunda düzenleme yoluyla yapılmalıdır. Bu şart, taşınmaz mülkiyetinin devri söz konusu olduğundan Türk Medeni Kanununun taşınmaz satış sözleşmeleri için öngördüğü şekil şartından kaynaklanmaktadır.

Şekil şartına uyulmayan sözleşme geçersizdir ve taraflar için hak ve borç doğurmaz. Ancak hukuki uygulamada, geçersizliği bile bile sözleşme yapan tarafın sonradan geçersizlik iddiası dürüstlük kuralına aykırı kabul edilmektedir. Özellikle inşaatın büyük kısmı tamamlandıktan sonra yapılan geçersizlik iddiaları mahkemelerce kabul edilmemektedir.

Noter huzurunda düzenlenmeyen sözleşmelerde taraflar, ancak sebepsiz zenginleşme hükümleri uyarınca taleplerde bulunabilir. Bu durum, özellikle inşaat kısmen veya tamamen tamamlandığında karmaşık hukuki sorunlara yol açabilir.

Geçerli bir sözleşme için tarafların esaslı unsurlar üzerinde anlaşması gerekir. Bu unsurlar arasında arsanın konumu, inşa edilecek yapının özellikleri, tarafların alacağı paylar ve teslim süreleri yer alır.

Tapu Şerhi ve Hukuki Koruma

Kat karşılığı inşaat sözleşmesi varlığında, arsanın tapu siciline "müteahhit lehine inşaat hakkı vardır" şeklinde şerh düşülebilir. Bu şerh, sözleşmenin herkese karşı ileri sürülebilmesini sağlar ve arsa sahibinin arsayı üçüncü kişilere devretmesini engeller.

TMK madde 1009/2 gereği şerhin munzam etkisi ile müteahhit, taşınmaz üzerindeki başka hakların terkini veya haczin kaldırılmasını talep edebilir. Bu hüküm, müteahhidin haklarını güvence altına alan önemli bir koruma mekanizması oluşturur.

Tapu şerhinin varlığı, sözleşmenin aleni olmasını sağlar ve üçüncü kişilerin iyiniyetli olduğu iddialarını engeller. Şerh sayesinde müteahhit, arsa üzerindeki hakkını güçlü bir şekilde koruyabilir ve sözleşme süresince ortaya çıkabilecek hukuki risklere karşı kendini güvence altına alabilir.

Şerhin kaldırılması ancak sözleşmenin feshi veya sona ermesi halinde mümkündür. Bu durum, taraflar arasında anlaşmazlık çıktığında önemli bir hukuki araç olarak kullanılabilir.

Yargıtay HGK 24.1.2018 tarih, 2017/14-2534 E. 2018/88 K. sayılı kararında belirtildiği üzere:

Arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesine dayalı olarak açılan davalarda yüklenicinin ilim ve fenne uygun inşaat yaparak arsa sahibine teslim etme edimini yerine getirip getirmediği her davada ayrıca değerlendirilmesi gereklidir.

Bu karar, müteahhidin yükümlülüklerinin değerlendirilmesinde teknik standartların önemini vurgulamaktadır.

Kat karşılığı inşaat sözleşmelerinden kaynaklanan davalar, arsanın bulunduğu yerin Asliye Hukuk Mahkemesinde açılır. Taşınmazın ayıplarından dolayı açılacak davalar, teslim tarihinden itibaren 5 yıl geçince zamanaşımına uğrar. Bu süre sınırı, arsa sahiplerinin haklarını korumak için kritik öneme sahiptir.

Tarafların Yükümlülükleri ve Öncelikli Edim Borçları

Kat karşılığı inşaat sözleşmelerinde tarafların yükümlülükleri ve bu yükümlülüklerin yerine getirilme sırası, sözleşmenin başarılı bir şekilde tamamlanması açısından kritik önem taşımaktadır. TBK madde 97 "İfada Sıra" hükmü gereğince, karşılıklı borç yükleyen bu sözleşmelerde belirli bir öncelik sırası bulunmaktadır.

Arsa Sahibinin Yükümlülükleri

Arsa sahibinin temel yükümlülüğü, arsayı fiziken ve hukuken inşaat yapmaya elverişli şekilde müteahhide teslim etmektir. Bu yükümlülük, sözleşmenin en temel unsurlarından biri olup, müteahhidin edimini yerine getirebilmesi için ön koşul niteliğindedir.

Arsa sahibinin detaylı yükümlülükleri şunlardır:

  • İnşaat plan ve projelerinin hazırlanması ve tasdiki
  • Yapı ruhsatının alınması ve gerekli izinlerin temin edilmesi
  • Arsa üzerindeki mevcut binadaki kiracıların tahliyesi
  • Elektrik ve su aboneliklerinin iptali
  • Arsa üzerindeki gecekondunun yıkılması veya yıkıma hazır hale getirilmesi
  • Arsanın inşaat yapılmasını engelleyen ayıpların giderilmesi

Yargıtay'ın yerleşik içtihadına göre, arsa sahibi bu yükümlülüklerini yerine getirmeden müteahhitten inşaata başlamasını isteyemez. Yargıtay 15. Hukuk Dairesi'nin 09.04.1990 tarih, 1989/3976 Esas, 1990/1715 Karar sayılı ilamında belirtildiği üzere:

Taraflar arasında kat karşılığı inşaat sözleşmesi Borçlar Kanunu'nun 81.maddesi hükmünce karşılıklı taahhütleri içeren bir akit olup, davacı arsa sahibinin öncelikle arsayı inşaata elverişli şekilde teslim etmesini öngörmektedir. Oysa, olayda üzerinde inşat yapılacak taşınmazda bina mevcut olup binada oturan kiracının tahliyesi de davacının yükümlülüğünde olan bir borçtur. Yüklenicinin kendisine sözleşmeyle inşaat yapılacak arsa, yukarıda açıklanan şekilde salim ve ayıpsız teslim edilmedikçe edimin ifaya icbar edilemeyeceğinden, davanın reddine karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde kabulü yanlıştır.

Bu karar, arsa sahibinin yer teslimi yükümlülüğünün kapsamını net bir şekilde ortaya koymaktadır.

Müteahhidin Yükümlülükleri

Müteahhidin temel yükümlülüğü, inşaatı tamamlayıp arsa sahibine teslim etmektir. Bu yükümlülük, sadakat ve özen borcu çerçevesinde yerine getirilmelidir.

Müteahhidin detaylı yükümlülükleri şunlardır:

  • Bağımsız bölüm yapma yükümlülüğü
  • Bağımsız bölümü bizzat yapma veya kendi idaresi altında yaptırma
  • İnşaatı sözleşmede belirlenen sürede tamamlama
  • Bağımsız bölümü teslim etme
  • İnşaat ruhsatını ve oturma iznini alma (sözleşmede aksine hüküm yoksa)
  • Kat irtifakı ve kat mülkiyetini kurma yükümlülükleri

Müteahhit, işi bizzat veya kendi idaresi altında yaptırmakla yükümlüdür. Altyüklenici kullanılması halinde de müteahhidin tüm sorumlulukları devam eder ve arsa sahibine karşı sorumluluğu ortadan kalkmaz.

Yer Teslimi ve Öncelik İlkesi

Kat karşılığı inşaat sözleşmelerinde yer teslimi, arsa sahibinin öncelikli edim borcudur. Bu ilke, hem Yargıtay uygulamasında hem de doktrinde yerleşik bir prensiptir.

TBK madde 97 gereğince, karşılıklı borç yükleyen sözleşmelerde taraflardan biri diğerinin edimini yerine getirmesini istiyorsa, öncelikle kendi edimini yerine getirmek zorundadır. Bu nedenle:

  • Arsa sahibi arsayı inşaata elverişli şekilde teslim etmeden müteahhitten inşaata başlamasını isteyemez
  • Arsanın ayıpsız ve inşaata elverişli şekilde teslimine kadar müteahhit inşaata başlamakla yükümlü değildir
  • Arsa sahibinin bu yükümlülüğünü yerine getirmemesi temerrüt oluşturur ve kusur aranmaz

Yargıtay 15. Hukuk Dairesi'nin 10.04.1990 tarih, 1989/2697 Esas, 1990/1730 Karar sayılı ilamında vurgulandığı üzere:

Davalı iş sahibinin gerek yer tesliminde gerekse projenin ikmal ve tesliminde sözleşme süresini aşan gecikmesi ağır kusuru olup, sorumsuzluk iddiasında bulunamayacağı

Bu karar, arsa sahibinin yer teslimi ve proje teslimindeki gecikmelerinin ağır kusur teşkil ettiğini ve bu durumda sorumsuzluk iddiasında bulunamayacağını açıkça ortaya koymaktadır.

Arsa sahibinin temerrüdü halinde müteahhit, uygun süre tanıyarak sözleşmeyi feshedebilir ve uğradığı zararların tazminini talep edebilir. Özellikle proje ve ruhsat tesliminde uzun süreli gecikme, Yargıtay tarafından ağır kusur kabul edilmekte ve müteahhidin sözleşmeyi feshetme hakkı tanınmaktadır.

Bu öncelik ilkesi, sözleşmenin dengeli bir şekilde yürütülmesi ve tarafların haklarının korunması açısından büyük önem taşımaktadır. Arsa sahipleri, bu yükümlülüklerini zamanında ve eksiksiz yerine getirerek hem hukuki risklerden korunabilir hem de pro

Sözleşmelerdeki Temel Riskler ve Gizli Tuzaklar

Kat karşılığı inşaat sözleşmeleri, görünürde basit bir arsa-inşaat takası gibi görünse de içerisinde birçok gizli risk ve tuzak barındırmaktadır. Bu riskler, projenin başlangıcından teslim aşamasına kadar her aşamada kendini gösterebilir ve tarafları beklenmedik mali yükümlülükler altına sokabilir.

Finansal ve Süreç Riskleri

Maliyet belirsizlikleri kat karşılığı inşaat projelerinin en büyük tehditlerinden biridir. İnşaat malzemelerinin fiyatlarındaki dalgalanmalar, özellikle uzun süreli projelerde ciddi sorunlara yol açabilir. Çimento, demir, cam gibi temel malzemelerin fiyatlarında yaşanan artışlar, müteahhidin başlangıçta öngördüğü bütçeyi aşmasına neden olabilir.

İşçilik maliyetlerindeki artışlar da önemli bir risk faktörüdür. Özellikle kalifiye işçi eksikliğinin yaşandığı dönemlerde, işçilik ücretlerinde beklenmedik artışlar meydana gelebilir. Bu durum, müteahhidin projeyi tamamlamak için ek kaynak arayışına girmesine veya kaliteden ödün vermesine sebep olabilir.

Proje süresinin uzaması hem arsa sahibi hem de müteahhit için ciddi finansal yükler getirir. Geciken projeler, müteahhidin diğer projelerine başlamasını engeller ve nakit akışını olumsuz etkiler. Arsa sahibi açısından ise, beklenen sürede dairesini alamama durumu alternatif konut maliyetleri doğurabilir.

İnşaat ruhsatı ve izin süreçlerindeki gecikmeler projenin başlangıcını ötelediği gibi, ek bürokrasi maliyetleri de yaratır. Özellikle imar planı değişiklikleri veya çevre düzenlemeleri nedeniyle ortaya çıkan gecikmeler, projenin ekonomik dengesini bozabilir.

Hukuksal ve Proje Yönetimi Riskleri

Sözleşme feshi konusundaki belirsizlikler taraflar için önemli hukuki riskler oluşturur. Yargıtay 15. Hukuk Dairesinin 2018/5191 Esas, 2018/5130 Karar sayılı ilamında belirtildiği üzere:

Arsa payı karşılığı inşaat sözleşmelerinin feshinin akit taraflarınca tek taraflı olarak gerçekleştirebilmesi mümkün olmayıp, mahkeme kararıyla veya taraf iradelerinin birleşmesi ile fesih gerçekleştirilebilir. Sözleşme gereğince konulan şerhin terkinin talep edilebilmesi için ise öncelikle fesih kararı verilmesi gerektiğinden, terkin talebinin içinde doğal olarak fesih talebinin varlığı da kabul edilmelidir.

Bu karar, sözleşmeden tek taraflı çıkışın mümkün olmadığını göstermekte ve tarafları uzun hukuki süreçlere mahkum edebilmektedir.

Edim yükümlülüklerinin yerine getirilmemesi durumunda ortaya çıkan hukuki sorunlar da ciddi riskler oluşturur. Yargıtay 23. Hukuk Dairesinin 05.12.2012 tarih, 2012/5820 Esas, 2012/7174 Karar sayılı kararında vurgulandığı gibi:

Arsa sahibi olan davacıların arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesi uyarınca öncelikle arsalarını inşaata elverişli şekilde davalı yükleniciye teslim etmedikleri, öncelikli olarak kendi edimlerini yerine getirmeyen davacıların karşı taraftan ediminin ifasını istemeye hakları bulunmamaktadır.

Proje yönetimindeki koordinasyon eksiklikleri sıklıkla karşılaşılan sorunlardandır. Müteahhit, arsa sahibi, alt yükleniciler ve denetim firmaları arasındaki iletişim kopuklukları projenin seyrini olumsuz etkileyebilir. Rollerin net tanımlanmaması, sorumluluk alanlarının belirsizliği ve karar alma mekanizmalarının işlememesi ciddi gecikmelere yol açabilir.

Alt yüklenici riskleri de göz ardı edilmemelidir. Müteahhidin mali durumunun kötüleşmesi halinde alt yüklenicilere ödemelerini yapamaması, projenin durmasına neden olabilir. Bu durumda arsa sahibi, hiçbir kusuru olmadığı halde mağdur duruma düşebilir.

Sözleşme Belirsizlikleri

Hizmet bedelinin belirsizliği en yaygın tuzaklardan biridir. Sözleşmede "anahtar teslimi" ifadesi kullanılsa bile, hangi işlerin dahil olduğu net belirtilmezse ilerleyen dönemlerde ek maliyet talepleri ortaya çıkabilir. Özellikle dış cephe kaplama, peyzaj düzenlemesi, otopark yapımı gibi konularda belirsizlikler yaşanabilir.

Zaman çizelgesinin net olmaması hem taraflar için hem de proje finansmanı açısından sorun yaratır. "En kısa sürede" veya "mümkün olan en erken tarihte" gibi belirsiz ifadeler, ilerleyen dönemlerde anlaşmazlıklara yol açar.

Malzeme kalitesi standartlarının eksikliği önemli bir risk faktörüdür. Sözleşmede kullanılacak malzemelerin marka, kalite ve teknik özellikleri detaylandırılmadığında, müteahhit maliyet düşürmek için düşük kaliteli malzeme kullanma eğilimi gösterebilir.

Force majeure (mücbir sebep) hükümlerinin yetersizliği özellikle son yıllarda yaşanan pandemi, doğal afetler ve ekonomik krizler nedeniyle önem kazanmıştır. Bu durumların sözleşmede nasıl ele alınacağının belirlenmemesi, tarafları zor durumda bırakabilir.

Ayıp ve eksikliklerin tespiti konusundaki belirsizlikler teslim sonrası dönemde sorunlara yol açabilir. Hangi durumların ayıp sayılacağı, eksikliklerin nasıl giderileceği ve bu süreçte tarafların sorumlulukları net belirlenmediğinde uzun hukuki süreçler kaçınılmaz hale gelir.

Bu riskler ve tuzaklar, kat karşıl

Uyuşmazlık Çözüm Yolları ve Mahkeme Süreci

Kat karşılığı inşaat sözleşmelerinde ortaya çıkan anlaşmazlıklar, tarafların haklarını korumak ve adil bir çözüme ulaşmak için çeşitli hukuki yollarla çözülebilir. Bu süreçte tarafların hangi seçeneklere sahip olduğunu ve mahkeme sürecinin nasıl işlediğini bilmek kritik önem taşımaktadır.

Alternatif Uyuşmazlık Çözüm Yolları

Arabuluculuk sistemi, kat karşılığı inşaat sözleşmelerinden kaynaklanan uyuşmazlıklarda giderek daha fazla tercih edilen bir yöntem haline gelmiştir. Bu süreçte tarafsız bir arabulucu, tarafları bir araya getirerek karşılıklı anlayış ve uzlaşma sağlamaya çalışır. Arabuluculuğun en büyük avantajı, mahkeme sürecine göre çok daha hızlı ve ekonomik olmasıdır.

Tahkim yöntemi ise özellikle büyük çaplı projelerde sıklıkla tercih edilmektedir. Sözleşmede tahkim şartı bulunması halinde, uyuşmazlıklar mahkeme yerine tahkim kurulu tarafından çözülür. Tahkim kararları kesin olup, mahkeme kararı gibi icra edilebilir niteliktedir.

Uzlaşma müessesesi de tarafların karşılıklı tavizlerle anlaşmaya varabilecekleri durumlarda etkili bir çözüm yolu sunmaktadır. Bu yöntemde taraflar, hukuki süreç başlamadan önce veya süreç devam ederken karşılıklı anlaşma sağlayabilirler.

Mahkeme Süreci ve Görevli Mahkemeler

Kat karşılığı inşaat sözleşmelerinden kaynaklanan uyuşmazlıklarda görevli mahkeme genellikle Asliye Hukuk Mahkemesi'dir. Ancak taraflardan biri tacir ise ve uyuşmazlık ticari nitelik taşıyorsa, Asliye Ticaret Mahkemesi görevli olmaktadır.

Yetkili mahkeme konusunda ise uyuşmazlığın türüne göre farklı kriterler uygulanmaktadır. Taşınmazın bulunduğu yer mahkemesi, davalının yerleşim yeri mahkemesi veya sözleşmenin ifa edileceği yer mahkemesi yetkili olabilir.

Sözleşme Feshi ve Şerh Kaldırma Davaları

Kat karşılığı inşaat sözleşmelerinin feshi konusunda Yargıtay'ın yerleşik içtihadı bulunmaktadır:

Yargıtay 15. Hukuk Dairesi'nin 2018/5191E 2018/5130K sayılı kararında belirtildiği üzere: "Arsa payı karşılığı inşaat sözleşmelerinin feshinin akit taraflarınca tek taraflı olarak gerçekleştirebilmesi mümkün olmayıp, mahkeme kararıyla veya taraf iradelerinin birleşmesi ile fesih gerçekleştirilebilir. Sözleşme gereğince konulan şerhin terkinin talep edilebilmesi için ise öncelikle fesih kararı verilmesi gerektiğinden, terkin talebinin içinde doğal olarak fesih talebinin varlığı da kabul edilmelidir."

Bu karar, sözleşme feshi ve şerh kaldırma davalarının birlikte değerlendirilmesi gerektiğini açıkça ortaya koymaktadır.

Zamanaşımı ve Dava Açma Süreleri

Kat karşılığı inşaat sözleşmelerinden kaynaklanan davalarda zamanaşımı süreleri kritik önem taşımaktadır. Taşınmazın ayıplarından dolayı açılacak davalar, teslim tarihinden itibaren 5 yıl geçince zamanaşımına uğrar. Bu sürenin kaçırılması halinde hak kaybı söz konusu olacağından, arsa sahiplerinin bu konuda dikkatli olması gerekmektedir.

Temerrüt ve Hukuki Sonuçları

Müteahhidin belirlenen sürede inşaatı tamamlayamaması durumunda temerrüt hükümleri devreye girmektedir. Bu durumda arsa sahibi, müteahhide ek süre vererek sözleşmeyi feshedebilir. İnşaatın yapımına başlama zamanı belirlenmemiş ise, sözleşmenin kurulmasıyla derhal işe başlanması gerekir.

Bilirkişi İncelemesi ve Teknik Değerlendirme

Mahkeme sürecinde bilirkişi incelemesi büyük önem taşımaktadır. Özellikle inşaatın teknik standartlara uygunluğu, süre hesaplamaları ve maliyet analizleri konularında uzman bilirkişi görüşü alınması zorunludur.

Yargıtay Hukuk Genel Kurulu'nun 24.1.2018 tarih, 2017/14-2534 Esas, 2018/88 Karar sayılı ilamında belirtildiği üzere: "Arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesine dayalı olarak açılan davalarda yüklenicinin ilim ve fenne uygun inşaat yaparak arsa sahibine teslim etme edimini yerine getirip getirmediği her davada ayrıca değerlendirilmesi gereklidir."

Dava Masrafları ve Vekalet Ücreti

Mahkeme sürecinde ortaya çıkacak dava masrafları ve vekalet ücretleri de göz önünde bulundurulması gereken önemli faktörlerdir. Genellikle davanın kaybeden tarafı bu masrafları karşılamak zorunda kalmaktadır.

Kat karşılığı inşaat sözleşmelerinden kaynaklanan uyuşmazlıkların çözümünde, öncelikle alternatif çözüm yollarının değerlendirilmesi hem zaman hem de maliyet açısından avantajlı olmaktadır. Ancak bu yollarla çözüm sağlanamadığında, mahkeme süreci kaçınılmaz hale gelmektedir. Bu süreçte profesyonel hukuki destek almak, hakların korunması ve en uygun sonuca ulaşılması için kritik önem taşımaktadır. Tarafların sözleşme aşamasından itibaren dikkatli davranması, detaylı sözleşme hazırlaması ve sürekli denetim yapması, ileride yaşanabilecek uyuşmazlıkları minimize edecek en etk

Yazar Görseli
Müellif

Av. Ali Haydar GÜLEÇ

Güleç Hukuk Bürosu'nda 9 yıldır yöneticilik ve avukatlık yapmaktadır.