Babalık Davası  (Babalık Hükmü)

Babalık Davası (Babalık Hükmü)

Babalık davası, evlilik dışı doğan çocukların babalarıyla hukuki bağlarını kurabilmeleri için önemli bir hukuki yoldur. Bu yazıda, babalık davasının hukuki dayanakları, ispat yöntemleri, dava süreleri ve hukuki sonuçları detaylı olarak ele alınmıştır. Özellikle DNA testinin önemi, babalık karinesinin nasıl çürütülebileceği ve çocuğun kazandığı haklar konusunda güncel Yargıtay kararları ışığında bilgiler sunulmuştur.

Babalık Davasının Hukuki Dayanakları ve Temel İlkeleri

Aile hukukunun önemli konularından biri olan babalık davası, evlilik dışı doğan çocukların haklarının korunması ve soybağının kurulması açısından büyük önem taşımaktadır. Türk hukuk sisteminde babalık davası, belirli yasal düzenlemeler çerçevesinde ele alınmakta ve çocuğun üstün yararı gözetilerek uygulanmaktadır.

Babalık Davasının Tanımı

Babalık davası, evlilik dışında dünyaya gelen bir çocuğun biyolojik babasının hukuken belirlenmesi amacıyla açılan bir dava türüdür. Bu dava, çocuk ile baba arasındaki soybağının mahkeme kararıyla kurulmasını sağlar. Türk Medeni Kanunu'nun 301. maddesi, babalık davasının temel hukuki dayanağını oluşturmaktadır.

TMK 301. madde açıkça şu hükmü içermektedir: "Çocuk ile baba arasındaki soybağı, ana ile evlilik, tanıma veya hâkim hükmüyle kurulur." Bu madde, evlilik dışı doğan çocukla baba arasındaki soybağının hakim hükmüyle kurulabileceğini düzenlemektedir. Babalık davası, anne veya çocuk tarafından babaya karşı açılabilir. Ancak önemli bir husus, çocuğun başka bir erkekle soybağı ilişkisi varsa, öncelikle bu soybağının geçersiz kılınması gerektiğidir.

Babalık davası, soybağının tespiti yanında, çocuğun nafaka hakkı, mirasçılık durumu ve velayet gibi birçok hukuki sonucu da beraberinde getirmektedir. Bu nedenle, sadece biyolojik bir bağın tespitinden öte, çocuğun geleceğini şekillendiren önemli bir hukuki süreçtir.

TMK 282. madde soybağı davalarının genel hükümlerini düzenlemektedir. Bu maddeye göre, çocuk ile ana arasındaki soybağı doğumla kurulurken, çocuk ile baba arasındaki soybağı ana ile evlilik, tanıma veya hakim hükmüyle kurulur. Soybağı ayrıca evlat edinme yoluyla da kurulabilir.

4787 Sayılı Aile Mahkemelerinin Kuruluş, Görev ve Yargılama Usullerine Dair Kanun uyarınca, soybağı davaları aile mahkemelerinde görülür. Aile mahkemesi bulunmayan yerlerde ise asliye hukuk mahkemeleri bu davaları görmeye yetkilidir. Bu düzenleme, babalık davalarının uzman mahkemelerde görülmesini sağlayarak, çocuğun üstün yararının daha iyi korunmasını amaçlamaktadır.

Babalık Karinesi

Babalık davasında ispat yükü genellikle davacı tarafta olsa da, kanun koyucu bazı durumlarda babalık karinesi öngörerek ispat yükünü hafifletmiştir. TMK 302. madde, babalık karinesini düzenlemektedir. Bu maddeye göre, davacı, çocuğun doğumundan önceki 300. gün ile 180. gün arasında ana ile cinsel ilişkide bulunduğunu kanıtlarsa, davalının babalığına karar verilir.

Babalık karinesi, çocuğun doğumundan önceki belirli bir zaman diliminde cinsel ilişkinin varlığına dayanır. Bu karine, davalının babalığını kesin olarak ispat etmez, ancak aksi ispatlanmadıkça babalığın kabulü için yeterli görülür. Davalı, bu karineyi çürütmek için babalığın imkânsız olduğunu veya bir başka erkeğin baba olma ihtimalinin daha yüksek olduğunu ispat etmek zorundadır.

Babalık karinesinin çürütülmesi için davalı taraf her türlü delil sunabilir. Örneğin:

  • Kısırlık raporları
  • Annenin başka erkeklerle ilişkisi olduğunun ispatı
  • Çocuğun genetik özellikleriyle uyumsuzluk
  • Fiziksel imkânsızlık (örneğin, ilgili dönemde yurtdışında bulunma)

Günümüzde DNA testi, babalık davalarında en güvenilir ispat aracı olarak kabul edilmektedir. Yargıtay kararları da DNA testinin babalık davalarındaki önemini vurgulamaktadır. Hâkim, resen araştırma ilkesi gereği tarafların talebi olmasa bile kan ve doku örneklerinin alınmasına karar verebilir.

Babalık karinesinin yanı sıra, fiili gebelik döneminde cinsel ilişkinin varlığı da babalık karinesi olarak kabul edilebilir. Bu durumda, çocuğun gerçek gebelik süresinin tıbbi olarak tespit edilmesi önem kazanır.

Babalık davası, çocuğun kimlik hakkı, nafaka hakkı ve mirasçılık gibi temel haklarını güvence altına alan önemli bir hukuki mekanizmadır. Türk hukuk sistemi, evlilik dışı doğan çocukların haklarını korumak ve biyolojik babalarıyla soybağlarını kurabilmelerini sağlamak amacıyla babalık davasını düzenlemiştir. Bu dava, çocuğun üstün yararı ilkesi doğrultusunda, bilimsel gelişmeler ışığında sürekli olarak gelişmekte ve Yargıtay kararlarıyla şekillenmektedir.

Babalık Davasında İspat Yöntemleri ve Deliller

Babalık davalarında, soybağının tespiti için kullanılan ispat yöntemleri ve deliller, davanın sonucunu doğrudan etkileyen en önemli unsurlardır. Türk hukuk sisteminde, özellikle bilimsel yöntemlerin gelişmesiyle birlikte, babalık davalarında ispat araçları da büyük ölçüde değişim göstermiştir. Bu bölümde, babalık davasında kullanılan ispat yöntemleri ve deliller detaylı olarak incelenecektir.

DNA ve Kan Testleri

Babalık davalarında en güvenilir ve kesin sonuç veren ispat aracı, şüphesiz ki DNA testleridir. Genetik bilimindeki gelişmeler sayesinde, DNA testi ile babalık ilişkisinin %99,99 oranında doğru tespit edilmesi mümkün hale gelmiştir. Bu nedenle, modern hukuk sistemlerinde DNA testi, babalık davalarının adeta omurgasını oluşturmaktadır.

Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 292/1 maddesi, soybağı tespiti için herkesin vücudundan kan veya doku örneği alınmasına katlanmak zorunda olduğunu açıkça düzenlemektedir. Bu düzenleme, babalık davalarında DNA testi yapılmasının yasal dayanağını oluşturmaktadır. Davalı taraf, DNA testi yaptırmaktan kaçınsa dahi, mahkeme bu testi zorunlu kılabilir.

DNA testinin yanı sıra, kan testleri de babalık davalarında kullanılan önemli bir ispat aracıdır. Kan testleri, özellikle kan grupları ve genetik özelliklerin karşılaştırılması yoluyla babalık ilişkisinin tespitine yardımcı olur. Ancak, kan testleri DNA testleri kadar kesin sonuçlar vermemektedir.

Yargıtay'ın yerleşik içtihatlarına göre, DNA testi yapılmadan babalık iddiası hakkında karar verilmesi mümkün değildir. Nitekim Yargıtay 2. Hukuk Dairesi'nin 2022/338 E, 2022/953 K sayılı kararında, DNA testi yapılmadan babalık iddiası hakkında karar verilemeyeceği açıkça belirtilmiştir. Bu karar, DNA testinin babalık davalarındaki belirleyici rolünü bir kez daha vurgulamaktadır.

DNA ve kan testlerinin yapılması için izlenecek prosedür şu şekildedir:

  • Mahkeme, resen veya tarafların talebi üzerine DNA testi yapılmasına karar verir.
  • Test, Sağlık Bakanlığı tarafından ruhsatlandırılmış moleküler genetik laboratuvarlarda yapılmalıdır.
  • Test sonuçları, uzman bilirkişiler tarafından değerlendirilir ve rapor halinde mahkemeye sunulur.
  • Mahkeme, test sonuçlarını diğer delillerle birlikte değerlendirerek kararını verir.

DNA testinin güvenilirliği ve kesinliği nedeniyle, test sonuçları genellikle mahkeme tarafından kesin delil olarak kabul edilmektedir. Ancak, testin usulüne uygun yapılmadığı veya sonuçların manipüle edildiği iddia edilirse, mahkeme ek incelemeler yapabilir veya yeni bir test talep edebilir.

Babalık Karinesinin Çürütülmesi

Türk Medeni Kanunu'nun 302. maddesi, babalık karinesini düzenlemektedir. Buna göre, çocuğun doğumundan önceki 300. ile 180. gün arasında anne ile cinsel ilişkide bulunmuş olan kişi, çocuğun babası olarak kabul edilir. Bu karine, babalık davasında davacı tarafın ispat yükünü hafifletmektedir.

Ancak, davalı taraf bu karineyi çürütme hakkına sahiptir. Babalık karinesinin çürütülmesi için davalı, şu iki durumdan birini ispatlamalıdır:

  1. Babalığın imkansız olduğunu (örneğin, kısırlık veya çocuğun doğduğu dönemde fiziksel olarak anneyle bir araya gelme imkanının bulunmaması)
  2. Başka bir erkeğin baba olma ihtimalinin daha yüksek olduğunu

Babalık karinesinin çürütülmesinde, DNA testi en etkili yöntemdir. DNA testi sonucunda babalık ilişkisinin olmadığı kesin olarak tespit edilirse, babalık karinesi çürütülmüş olur. Bunun yanı sıra, davalı taraf kısırlık raporları, annenin başka erkeklerle ilişkisinin olduğuna dair tanık ifadeleri gibi deliller de sunabilir.

Yargıtay 8. Hukuk Dairesi'nin 2017/11234 sayılı kararında belirtildiği üzere, çocuğun bir başka erkekle soybağı ilişkisi geçersiz kılınmadıkça babalık davası dinlenemez. Bu karar, babalık davası açılmadan önce, çocuğun mevcut soybağı ilişkisinin (örneğin, annenin eşi ile olan soybağı) öncelikle ortadan kaldırılması gerektiğini vurgulamaktadır. Bu durumda, öncelikle soybağının reddi davası açılmalı ve bu dava sonuçlandıktan sonra babalık davası görülmelidir.

Babalık karinesinin çürütülmesinde dikkat edilmesi gereken bir diğer husus, fiili gebelik dönemidir. Türk Medeni Kanunu'na göre, çocuğun doğumundan önceki 300. ile 180. gün arasındaki dönem, fiili gebelik dönemi olarak kabul edilir. Ancak, tıbbi veriler ve bilirkişi raporları ile çocuğun bu dönem dışında ana rahmine düştüğü ispatlanabilir. Bu durumda, fiili gebelik dönemindeki cinsel ilişki de babalık karinesi olarak kabul edilir.

Babalık karinesinin çürütülmesinde, hâkim resen araştırma ilkesi gereğince hareket eder. Yani, tarafların talebi olmasa bile, hâkim gerekli gördüğü delillerin toplanmasına karar verebilir. Bu kapsamda, kan ve doku örneklerinin alınması, tanıkların dinlenmesi, bilirkişi incelemesi yapılması gibi işlemler hâkim tarafından resen gerçekleştirilebilir.

Sonuç olarak, babalık davalarında ispat yöntemleri ve deliller, davanın sonucunu doğrudan etkileyen unsurlardır. DNA testi gibi bilimsel yöntemler, babalık davalarında kesin ve güvenilir sonuçlar sağlarken, babalık karinesinin çürütülmesi için davalı tarafın her türlü delili sunma hakkı bulunmaktadır. Mahkemeler, tüm delilleri bir arada değerlendirerek, çocuğun üstün yararını gözeterek karar vermektedir.

Babalık Davasında Süreler ve Yetkili Mahkemeler

Babalık davası, evlilik dışı doğan çocukların hukuki haklarını korumak ve baba ile soybağının kurulmasını sağlamak amacıyla açılan önemli bir davadır. Bu davanın açılması, takip edilmesi ve sonuçlandırılması sürecinde belirli yasal süreler ve yetkili mahkemeler bulunmaktadır. Bu bölümde, babalık davasında uyulması gereken süreler ve hangi mahkemelerin yetkili olduğu konuları detaylı olarak incelenecektir.

Dava Açma Süreleri

Babalık davası açma süreleri, Türk Medeni Kanunu'nun 303. maddesinde düzenlenmiştir. Bu maddeye göre, dava açma süreleri davayı açacak kişiye göre farklılık göstermektedir:

Anne için dava açma süresi: Anne, doğumdan itibaren bir yıl içinde babalık davası açmak zorundadır. Bu süre, hak düşürücü niteliktedir ve sürenin geçirilmesi halinde annenin dava açma hakkı ortadan kalkar. Yargıtay kararlarında da belirtildiği üzere, bu süre kesin olup uzatılması mümkün değildir.

Ancak burada önemli bir ayrıntı bulunmaktadır: Annenin mali hakları için hak düşürücü süre bulunmamaktadır. Yargıtay 2. Hukuk Dairesi'nin 2010/15439 E, 2012/3655 K sayılı kararında belirtildiği üzere, anne doğum giderleri ve diğer mali haklarını talep etmek için ayrı bir dava açabilir ve bu davada bir yıllık süre sınırlamasına tabi değildir.

Çocuk için dava açma süresi: Çocuğun babalık davası açması konusunda herhangi bir süre sınırlaması bulunmamaktadır. Yargıtay 2. Hukuk Dairesi'nin 2022/1285 E, 2022/3256 K sayılı kararında açıkça belirtildiği gibi, çocuk için babalığın tespiti davasında süre sınırlaması yoktur. Çocuk, ergin olduktan sonra istediği zaman babalık davası açabilir.

Kayyım atanması gereken durumlar: Babalık davası sürecinde, özellikle çocuğun küçük olduğu durumlarda, yasal temsilcinin menfaati ile çocuğun menfaati çatışabilir. TMK 426/2 maddesi uyarınca, böyle bir çatışma durumunda çocuğa kayyım atanması zorunludur. Örneğin, annenin çocuk adına dava açmaktan kaçınması veya annenin menfaatleri ile çocuğun menfaatlerinin çatışması halinde, çocuğun haklarının korunması için kayyım atanır.

TMK 430. madde gereğince, temsil kayyımı, çocuğun yerleşim yerindeki vesayet makamı tarafından atanır. Kayyım atanması, çocuğun haklarının korunması ve davanın sağlıklı bir şekilde yürütülmesi açısından büyük önem taşır.

Görevli ve Yetkili Mahkemeler

Babalık davası, niteliği gereği bir soybağı davası olduğundan, bu davalarda görevli ve yetkili mahkemeler konusu özel olarak düzenlenmiştir:

Görevli Mahkeme: Babalık davası, 4787 Sayılı Aile Mahkemelerinin Kuruluş, Görev ve Yargılama Usullerine Dair Kanun gereğince Aile Mahkemelerinde görülür. Türk Medeni Kanunu'nun 282. maddesi ve devamındaki maddeler soybağı davalarını düzenlemekte olup, bu davalar aile mahkemesinin görev alanına girmektedir.

Aile mahkemesinin bulunmadığı yerlerde ise, Asliye Hukuk Mahkemeleri bu davalara bakmakla görevlidir. Asliye Hukuk Mahkemeleri, aile mahkemesi sıfatıyla davayı görür ve karara bağlar.

Yetkili Mahkeme: Babalık davasında yetkili mahkeme, taraflardan birinin yerleşim yeri mahkemesidir. Dava, annenin veya çocuğun yerleşim yerindeki aile mahkemesinde açılabilir. Ayrıca, davalı babanın yerleşim yeri mahkemesi de yetkilidir.

Yargıtay 8. Hukuk Dairesi'nin 2017/4772 sayılı kararında belirtildiği üzere, soybağı davaları 4787 Sayılı Kanun gereği aile mahkemesinde görülmelidir. Bu karar, babalık davalarının hangi mahkemede görüleceği konusundaki tereddütleri ortadan kaldırmıştır.

Dava sürecinde dikkat edilmesi gereken hususlar:

  • Babalık davası açılmadan önce, çocuğun başka bir erkekle soybağı ilişkisi varsa, öncelikle bu soybağının reddi davası sonuçlandırılmalıdır. Yargıtay 8. Hukuk Dairesi'nin 2017/11234 sayılı kararında belirtildiği gibi, çocuğun bir başka erkekle soybağı ilişkisi geçersiz kılınmadıkça babalık davası dinlenemez.

  • Dava sürecinde, çocuğun menfaatlerinin korunması için gerekli tedbirler alınmalıdır. Özellikle çocuğun temsili konusunda herhangi bir çıkar çatışması varsa, TMK 426/2 maddesi uyarınca kayyım atanması sağlanmalıdır.

  • Babalık davasında, HMK 292/1 maddesi gereğince, soybağı tespiti için herkes vücudundan kan veya doku alınmasına katlanmak zorundadır. Bu düzenleme, DNA testi gibi bilimsel delillerin elde edilmesini kolaylaştırmaktadır.

Babalık davası, çocuğun kimlik hakkı ve nafaka gibi temel haklarını ilgilendiren önemli bir davadır. Bu nedenle, dava açma süreleri ve yetkili mahkemeler konusundaki kurallara dikkat edilmesi, çocuğun haklarının korunması açısından büyük önem taşımaktadır.

Babalık Davasının Hukuki Sonuçları ve Mali Haklar

Babalık davası sonucunda verilen hüküm, hem çocuk hem de anne açısından önemli hukuki sonuçlar doğurur. Bu sonuçlar, tarafların mali haklarını, sorumlulukları ve yükümlülüklerini kapsamlı şekilde düzenler. Babalık hükmünün kesinleşmesiyle birlikte, çocuk ve baba arasında soybağı ilişkisi kurulur ve bu ilişkiden kaynaklanan tüm hukuki haklar ve yükümlülükler ortaya çıkar.

Çocuğun Kazandığı Haklar

Babalık davasının sonucunda çocuğun kazandığı en temel hak, babasının soyadını taşıma hakkıdır. Türk Medeni Kanunu'nun ilgili hükümleri uyarınca, babalık hükmünün kesinleşmesiyle birlikte çocuk, babasının soyadını alır ve nüfus kayıtlarında gerekli değişiklikler yapılır. Bu durum, çocuğun kimlik ve kişilik haklarının korunması açısından büyük önem taşır.

Çocuğun kazandığı bir diğer önemli hak ise mirasçılık hakkıdır. Babalık hükmünün kesinleşmesiyle birlikte çocuk, babasının yasal mirasçısı konumuna gelir ve diğer yasal mirasçılarla aynı haklara sahip olur. Bu hak, çocuğun ekonomik geleceğinin güvence altına alınması açısından önemlidir.

Ayrıca, çocuk kişisel ilişki kurma hakkına da sahip olur. Mahkeme, çocuğun üstün yararını gözeterek baba ile çocuk arasında düzenli ve sağlıklı bir kişisel ilişki kurulmasına karar verir. Bu ilişkinin kapsamı, sıklığı ve şekli, çocuğun yaşı, eğitim durumu ve diğer özel koşullar dikkate alınarak belirlenir.

Çocuğun kazandığı haklar arasında bakım ve eğitim giderlerinin karşılanması da yer alır. Baba, çocuğun bakım ve eğitim giderlerine, mali gücü oranında katkıda bulunmakla yükümlüdür. Bu yükümlülük, çocuğun ergin olmasına kadar devam eder, ancak eğitim hayatının devam etmesi durumunda bu süre uzayabilir.

Annenin Mali Hakları

Babalık davası sonucunda anne, doğum giderleri ve doğumdan önceki ve sonraki belirli bir süre için geçim giderlerini talep etme hakkına sahiptir. Türk Medeni Kanunu'nun ilgili hükümleri uyarınca, anne doğum nedeniyle yaptığı masrafları ve doğumdan önceki ve sonraki altışar haftalık süre için geçim giderlerini babadan talep edebilir.

Yargıtay 2. Hukuk Dairesi'nin 2022/6158 E, 2022/6528 K sayılı kararında belirtildiği üzere, annenin mirasçıları babadan mali hakları talep edebilir, ancak manevi tazminat talebinde bulunamazlar. Bu karar, annenin mali haklarının mirasçılarına geçebileceğini, ancak manevi tazminat talebinin kişiye sıkı sıkıya bağlı bir hak olduğunu ve mirasçılara geçmeyeceğini ortaya koymaktadır.

Yargıtay 2. Hukuk Dairesi'nin 2009/15248 E, 2009/18383 K sayılı kararında ise, Türk Medeni Kanunu'nda soybağının kurulması ile ilgili manevi tazminat düzenlemesi olmadığı vurgulanmıştır. Bu nedenle, babalık davası kapsamında annenin manevi tazminat talep etmesi mümkün değildir.

Annenin mali haklarıyla ilgili önemli bir husus da, bu hakların talep edilmesi için herhangi bir hak düşürücü sürenin bulunmamasıdır. Yargıtay 2. Hukuk Dairesi'nin 2010/15439 E, 2012/3655 K sayılı kararında belirtildiği üzere, annenin mali hakları için hak düşürücü süre yoktur. Bu durum, annenin mali haklarını talep etmek için belirli bir süre sınırlamasına tabi olmadığını göstermektedir.

Nafaka Yükümlülüğü

Babalık davasının en önemli sonuçlarından biri de nafaka yükümlülüğüdür. Babalık hükmünün kesinleşmesiyle birlikte baba, çocuğun bakım ve eğitim giderlerine katkıda bulunmak amacıyla nafaka ödemekle yükümlü hale gelir. Bu nafaka, çocuğun ihtiyaçları ve babanın mali gücü dikkate alınarak belirlenir.

Nafaka yükümlülüğü iki şekilde ortaya çıkabilir:

  • Tedbir nafakası: Dava süresince çocuğun acil ihtiyaçlarının karşılanması amacıyla ödenir.
  • İştirak nafakası: Dava sonucunda babalık hükmünün kesinleşmesiyle birlikte, çocuğun bakım ve eğitim giderlerine katkı amacıyla ödenir.

Yargıtay 2. Hukuk Dairesi'nin 2021/10407 E, 2022/1840 K sayılı kararında belirtildiği üzere, babalık sabitse dava tarihinden itibaren nafakaya hükmedilir. Bu karar, nafaka yükümlülüğünün başlangıç tarihinin dava tarihi olduğunu ortaya koymaktadır.

Nafaka yükümlülüğünün doğması için soybağının kurulmuş olması şarttır. Yargıtay 3. Hukuk Dairesi'nin 2015/13067 E, 2015/20182 K sayılı kararında belirtildiği üzere, nafakaya hükmedilebilmesi için soybağının kurulması şarttır. Bu nedenle, babalık davası sonucunda soybağı kurulmadan nafakaya hükmedilmesi mümkün değildir.

Nafaka miktarı belirlenirken, çocuğun yaşı, eğitim durumu, sağlık durumu gibi özel ihtiyaçları ve babanın mali gücü dikkate alınır. Nafaka miktarı, çocuğun ihtiyaçlarının değişmesi veya babanın mali gücünün değişmesi durumunda artırılabilir veya azaltılabilir.

Babalık davası, evlilik dışı doğan çocukların haklarının korunması ve babayla soybağının kurulması açısından büyük önem taşır. Dava sonucunda verilen hüküm, çocuğun soyadı, mirasçılık, kişisel ilişki kurma ve nafaka hakları gibi temel haklarını güvence altına alır. Aynı zamanda, annenin doğum ve geçim giderleri gibi mali haklarını da korur. Türk hukuk sistemi, babalık davası aracılığıyla evlilik dışı doğan çocukların haklarını koruyarak, onların toplumda eşit bireyler olarak yer almalarını sağlamayı amaçlamaktadır. Yargıtay'ın bu konudaki içtihatları da, çocuğun üstün yararını gözeten ve hakkaniyete uygun kararlar verilmesine katkıda bulunmaktadır.

Yazar Görseli
Müellif

Av. Ali Haydar GÜLEÇ

Güleç Hukuk Bürosu'nda 9 yıldır yöneticilik ve avukatlık yapmaktadır.