
Dijital Şiddet ve Aile İçi Taciz
Dijital çağın getirdiği teknolojik imkanlar, maalesef şiddet türlerini de çeşitlendirmiştir. Özellikle kadınları hedef alan dijital şiddet ve aile içi taciz olayları, toplumsal bir tehdit haline gelmiştir. Bu kapsamlı rehberde, dijital şiddetin türleri, yasal düzenlemeler, Yargıtay kararları ve korunma yöntemleri detaylı olarak ele alınmaktadır. Türkiye'deki mevcut durum, uluslararası örnekler ve hukuki çerçeve bir arada sunulmaktadır.
Dijital Şiddetin Tanımı ve Türkiye'deki Boyutu
Dijital Şiddet Kavramı
Dijital şiddet, siber şiddet, sanal şiddet, çevrimiçi şiddet, siber zorbalık ve siber taciz gibi farklı adlarla anılan bu kavram, zarar verici eylemlerin bilişim teknolojileri aracılığıyla gerçekleştirilmesi şeklinde tanımlanmaktadır. Bu şiddet türü, geleneksel şiddet biçimlerinden farklı olarak fiziksel temas gerektirmeden, dijital platformlar üzerinden mağdura zarar vermeyi amaçlayan sistematik davranışları kapsamaktadır.
Kadına yönelik dijital şiddet ise daha spesifik bir tanıma sahiptir: "Bir kadına sırf kadın olduğu için tamamen veya kısmen cep telefonu ve akıllı telefon, internet, sosyal medya platformları veya e-posta gibi bilgi ve iletişim teknolojisi yöntemleri kullanılarak gerçekleştirilen, desteklenen veya daha da şiddetli hale getirilen ve orantısız şekilde kadınları etkileyen toplumsal cinsiyete dayalı bir şiddet türü" olarak ifade edilmektedir.
Dijital şiddetin yaygınlaşmasının temel nedenleri arasında iletişim teknolojilerindeki hızlı gelişmeler, faillerin yakalanmayacaklarını düşünmeleri, bu tür davranışların ahlaka aykırı olmadığı yönündeki yanlış algılar ve çeşitli siyasi, ekonomik, kültürel faktörler yer almaktadır. İnternet kullanımının artışına paralel olarak dünya genelinde özellikle kadınlar arasında dijital şiddet maruziyeti giderek artmaktadır.
Türkiye'de Dijital Şiddet Araştırması Sonuçları
Toplumsal Bilgi ve İletişim Derneği (TBİD) tarafından Birleşmiş Milletler Nüfus Fonu (UNFPA) Türkiye'nin finansal desteği ile gerçekleştirilen kapsamlı araştırma, Türkiye'deki dijital şiddetin boyutlarını ortaya koyan en güncel veriler sunmaktadır. 8-9 Mayıs 2021 tarihlerinde KONDA Araştırma ve Danışmanlık A.Ş. tarafından gerçekleştirilen bu araştırma, 3346 kişi ile telefon görüşmeleri yapılarak tamamlanmıştır.
Araştırmanın en çarpıcı bulgusu, Türkiye'de her beş kişiden birinin dijital şiddete maruz kaldığını belirtmesidir. Bu oran %18 olarak tespit edilmiş olup, dijital şiddetin toplumsal bir sorun haline geldiğini göstermektedir. Araştırma 73 ilin merkez dahil 340 ilçesinde gerçekleştirilmiş, katılımcıların %50,2'si kadın, %49,8'i erkek olarak dengeli bir cinsiyet dağılımı sağlanmıştır.
Dijital şiddet türleri incelendiğinde, en yaygın olanları şu şekilde sıralanmaktadır:
- Hakaret ve küfür (%9)
- Yazılı veya sözlü taciz mesajları (%7)
- Israrlı takip (%6)
Dijital şiddet eylemlerinin en çok gerçekleştiği platformlar ise şu dağılımı göstermektedir:
- Instagram %53
- Facebook %35
- Twitter %19
Bu veriler, sosyal medya platformlarının dijital şiddetin ana sahası haline geldiğini açıkça ortaya koymaktadır.
Risk Grupları ve Demografik Dağılım
Araştırma sonuçları, dijital şiddete maruz kalma açısından belirli demografik grupların daha fazla risk altında olduğunu göstermektedir. Dijital şiddete en çok gençler maruz kalmaktadır. 15-17 yaş arası her beş gençten biri, 18-32 yaş arası her üç gençten biri dijital şiddete uğradığını ifade etmektedir. Bu durum, genç neslin dijital ortamlarda daha aktif olması ve aynı zamanda daha savunmasız konumda bulunması ile açıklanabilir.
Cinsiyet açısından değerlendirildiğinde, kadınlar ve erkekler farklı türde dijital şiddete maruz kalmaktadır:
- Kadınlar cinsiyetleri ve fiziksel görünümlerinden ötürü daha fazla dijital şiddete maruz kalmaktadır
- Erkekler ise siyasi görüşlerinden dolayı daha fazla dijital şiddete uğramaktadır
Kadınların dijital şiddet deneyimi özellikle endişe vericidir. Kadınların %51'i dijital ortamlarda yazılı, sesli veya görüntülü taciz mesajları almakta, %46'sı ısrarlı takibe uğramaktadır. Bu oranlar, dijital şiddetin toplumsal cinsiyet temelli bir karakter taşıdığını açıkça göstermektedir.
Eğitim düzeyi ile dijital şiddete maruz kalma arasında pozitif bir korelasyon bulunmaktadır. Eğitim düzeyi arttıkça dijital şiddete maruz kalma oranı da yükselmektedir. Bu durum, eğitimli bireylerin dijital ortamlarda daha aktif olmalarıyla açıklanabilir.
Etnik kimlik açısından değerlendirildiğinde, Türkler dışındaki tüm grupların ortalamanın üzerinde dijital şiddete maruz kaldığı görülmektedir. Bu bulgu, dijital şiddetin ayrımcılık ve nefret söylemi boyutlarını da içerdiğini ortaya koymaktadır.
Yaşam tarzı faktörü de dijital şiddet maruziyetinde belirleyici olmaktadır. Modern yaşam tarzına sahip olanlar, ateist ve inançsızlar daha fazla dijital şiddete maruz kalmaktadır. Bu durum, dijital şiddetin ideolojik ve kültürel motivasyonlarla da gerçekleştirilebildiğini göstermektedir.
Kişiler en çok tanımadıkları kimseler (%17) ve troller (%5) tarafından dijital şiddete maruz bırakılmaktadır. Bu veri, dijital şiddetin anonim karakterinin failleri cesaretlendirdiğini ve sorumluluktan kaçınma imkanı sağladığını ortaya koymaktadır.
Dijital Şiddet Türleri ve Manifestasyonları
Dijital şiddet, teknolojinin sunduğu imkanları kötüye kullanarak mağdurları hedef alan çok boyutlu bir şiddet türüdür. Türkiye'de yapılan araştırmalar, dijital şiddetin farklı biçimlerde ortaya çıktığını ve her türün kendine özgü karakteristiklere sahip olduğunu göstermektedir. En yaygın dijital şiddet türü %9 oranıyla hakaret ve küfür olarak tespit edilirken, bu durumu %7 ile taciz mesajları ve %6 ile ısrarlı takip takip etmektedir.
Görüntü Tabanlı Şiddet
Görüntü tabanlı şiddet, dijital şiddetin en travmatik türlerinden biridir ve özellikle kadınları hedef almaktadır. Bu şiddet türü, izinsiz çıplak fotoğraf paylaşımı, intikam pornosu ve istenmeyen cinsel içerikli mesajlar gibi çeşitli biçimlerde kendini göstermektedir.
İntikam pornosu, eski partnerlerin özel görüntülerini rızaları olmadan paylaşması şeklinde ortaya çıkan ve mağdurların sosyal yaşamlarını derinden etkileyen bir şiddet türüdür. Bu eylemler, mağdurların itibarına zarar vermenin yanı sıra psikolojik travmalara da neden olmaktadır.
Deepfake teknolojisi ile sahte ses ve video dosyaları oluşturma, görüntü tabanlı şiddetin yeni ve tehlikeli bir boyutunu oluşturmaktadır. Bu teknoloji sayesinde faillar, mağdurların gerçek görüntülerini manipüle ederek sahte cinsel içerikler üretebilmektedir.
Sexting ve zorla çıplak fotoğraf gönderme talepleri de bu kategori altında değerlendirilen yaygın şiddet biçimleridir. Özellikle genç kadınlar, bu tür baskılara maruz kalmakta ve reddettikleri takdirde başka şiddet türleriyle karşılaşabilmektedir.
Siber Zorbalık ve Taciz
Siber zorbalık, dijital platformlarda gerçekleştirilen uzun süreli taciz, hakaret ve tehdit eylemlerini kapsamaktadır. Bu şiddet türü, mağdurların günlük yaşamlarını olumsuz etkileyecek şekilde sistematik olarak gerçekleştirilmektedir.
Yazılı veya sözlü taciz mesajları, dijital şiddetin %7 oranında görülen yaygın bir türüdür. Bu mesajlar, sosyal medya platformları, mesajlaşma uygulamaları ve e-posta yoluyla gönderilmekte, mağdurların psikolojik sağlığını olumsuz etkilemektedir.
Israrlı takip (%6 oranında), dijital ortamlarda mağdurların her hareketinin izlenmesi, sürekli mesaj gönderilmesi ve sosyal medya hesaplarının takip edilmesi şeklinde gerçekleşmektedir. Bu davranış, mağdurlarda güvenlik endişesi yaratmakta ve sosyal yaşamlarını kısıtlamaktadır.
Nefret söylemi, cinsiyet, etnik köken, din veya siyasi görüş temelinde gerçekleştirilen ayrımcı ve aşağılayıcı söylemleri içermektedir. Bu tür eylemler, toplumsal barışı bozmanın yanı sıra bireysel travmalara da neden olmaktadır.
Shitstorm olarak adlandırılan yoğun eleştiri ve nefret yağmuru, özellikle sosyal medyada viral olan olaylar sonrasında mağdurların maruz kaldığı toplu saldırıları ifade etmektedir.
Teknoloji Destekli Şiddet Biçimleri
Modern teknolojinin gelişmesiyle birlikte, dijital şiddet daha sofistike yöntemlerle gerçekleştirilmeye başlanmıştır. Doxxing, kişisel verilerin izinsiz toplanması ve yayınlanması olarak tanımlanmakta ve mağdurların özel hayatlarının ifşa edilmesine neden olmaktadır.
Phishing yöntemiyle veri hırsızlığı, mağdurların kişisel bilgilerinin ele geçirilmesi ve bu bilgilerin kötüye kullanılması şeklinde gerçekleşmektedir. Bu yöntem, özellikle finansal dolandırıcılık amacıyla kullanılmaktadır.
Romantik dolandırıcılık, sahte kimlikler kullanılarak duygusal bağ kurulması ve ardından maddi veya manevi istismarda bulunulması şeklinde ortaya çıkmaktadır. Bu tür dolandırıcılık, özellikle yalnız ve savunmasız bireyleri hedef almaktadır.
Yüz değiştirme uygulamaları ve dezenformasyon yayma faaliyetleri, mağdurların itibarına zarar verme amacıyla kullanılan teknoloji destekli şiddet biçimleridir.
Dijital şiddetle mücadelede, mağdurların en sık başvurduğu yöntemler %65 oranında bloklamak/engellemek ve %39 oranında uygulama içinde şikayet etmek olarak tespit edilmiştir. Bu veriler, mağdurların öncelikle kendi imkanlarıyla sorunu çözmeye çalıştığını, ancak yasal yollara başvurma konusunda yeterli bilgiye sahip olmadığını göstermektedir.
Dijital şiddetin bu çeşitli türleri, mağdurların fiziksel, psikolojik ve sosyal yaşamlarını derinden etkilemekte, bazı durumlarda fiziksel şiddete dönüşebilmektedir. Bu nedenle, dijital şiddetin ciddiyetinin anlaşılması ve etkili mücadele yöntemlerinin geliştirilmesi büyük önem taşımaktadır.
Yasal Düzenlemeler ve Ceza Hukuku Çerçevesi
Dijital şiddet eylemlerinin hukuki değerlendirmesi, Türk Ceza Kanunu'nda yer alan çeşitli suç tipleri kapsamında yapılmaktadır. Dijital şiddeti özel olarak düzenleyen tek bir madde bulunmamasına rağmen, bu tür eylemler mevcut ceza hukuku sistemi içerisinde farklı suç kategorileri altında cezalandırılmaktadır.
TCK'da Cinsel Taciz Düzenlemeleri
TCK madde 105/1 kapsamında düzenlenen basit cinsel taciz suçu, dijital şiddetin en yaygın görülen türlerinden biridir. Bu maddeye göre, bir kimseyi cinsel amaçlı olarak taciz eden kişi hakkında mağdurun şikayeti üzerine 3 aydan 2 yıla kadar hapis veya adli para cezası verilmektedir. Fiilin çocuğa karşı işlenmesi halinde ise ceza 6 aydan 3 yıla kadar hapis olarak uygulanmaktadır.
Dijital ortamlarda gerçekleştirilen cinsel taciz eylemleri için özel bir düzenleme olan TCK madde 105/2-d büyük önem taşımaktadır. Bu madde uyarınca, elektronik haberleşme araçlarının sağladığı kolaylıktan faydalanılarak işlenen cinsel taciz suçlarında ceza yarı oranında artırılmaktadır. Bu durumda fail, 9 aydan 4,5 yıla kadar cezalandırılabilmektedir.
Cinsel taciz suçunda dava zamanaşımı süresi 8 yıl olarak belirlenmiştir. Basit cinsel taciz şikayete bağlı bir suç olmasına rağmen, nitelikli hallerde şikayet aranmamaktadır. Mağdurun işini bırakmak, okuldan veya ailesinden ayrılmak zorunda kalması durumunda ise ceza 1 yıldan az olamaz hükmü uygulanmaktadır.
Bilişim Suçları
Dijital şiddet kapsamında en sık karşılaşılan bilişim suçlarından biri TCK madde 243'te düzenlenen bilişim sistemine hukuka aykırı girme suçudur. Bu suç, flört partnerinin diğer tarafın bilişim sistemine zararlı yazılımlar yüklemek suretiyle hukuka aykırı olarak girmesi durumunda uygulanmaktadır.
TCK madde 244/2 kapsamında düzenlenen sistemi engelleme, bozma, verileri yok etme veya değiştirme suçu, özellikle hesap ele geçirme eylemlerinde gündeme gelmektedir. Flört partnerinin sisteme girmekle yetinmeyip şifre değiştirmek suretiyle gerçek sahibinin erişimini engellemesi bu suç kapsamında değerlendirilmektedir.
TCK madde 132 haberleşmenin gizliliğini ihlal suçu, dijital şiddet faillerinin sıklıkla başvurduğu yöntemlerden biri olan mesaj içeriklerinin ele geçirilmesi ve ifşa edilmesi eylemlerini kapsamaktadır. Casus program aracılığıyla elektronik iletilerin ele geçirilmesi bu madde kapsamında cezalandırılmaktadır.
TCK madde 136/1 kişisel verileri hukuka aykırı olarak verme veya ele geçirme suçu, doxxing yöntemiyle gerçekleştirilen dijital şiddet eylemlerinde uygulanmaktadır. Kişisel verilerin rıza dışında toplanması ve yayınlanması bu suç tipini oluşturmaktadır.
Yargıtay İçtihatları
Yargıtay kararları, dijital şiddet eylemlerinin hukuki değerlendirmesinde önemli kriterler ortaya koymaktadır. Yargıtay 4. Ceza Dairesi 2021/29433 sayılı kararında, WhatsApp üzerinden cinsel tacizde TCK 105/2-d ile ceza artırımı yapılması gerektiği belirtilmiştir. Bu karar, elektronik haberleşme araçları kullanılarak işlenen cinsel taciz suçlarında nitelikli hal hükümlerinin uygulanması gerektiğini açıkça ortaya koymaktadır.
Yargıtay 12. Ceza Dairesi 2019/7225 sayılı kararında, Facebook üzerinden cinsel tacizde TCK 105/2-d gereği yarı oranında artırım yapılması gerektiği vurgulanmıştır. Bu karar, sosyal medya platformlarının elektronik haberleşme aracı olarak kabul edildiğini göstermektedir.
Yargıtay 14. Ceza Dairesi 2021/4103 sayılı kararında, internet üzerinden çocuğa cinsel içerikli yazı göndermenin bedensel temas içermediği için cinsel taciz suçunu oluşturduğu belirtilmiştir. Bu karar, dijital ortamdaki eylemlerin fiziksel temas gerektirmeden de suç oluşturabileceğini açıklamaktadır.
Yargıtay Ceza Genel Kurulu 2017/668 E., 2020/141 K. sayılı kararında, cinsel taciz suçunun oluşması için eylemlerin cinsel içerik taşıması ve mağdurun edep ve iffetini rencide edecek nitelikte olması gerektiği vurgulanmıştır. Sadece arkadaşlık teklifi niteliğindeki davranışların cinsel taciz değil, TCK madde 123 kapsamında kişilerin huzur ve sükununu bozma suçunu oluşturduğu belirtilmiştir.
Yargıtay 8. Ceza Dairesi 2014/15833 sayılı kararında, e-mail adresine hukuka aykırı girerek yeni şifre oluşturup erişimi engelleyen sanığın TCK 244/2 uyarınca cezalandırılması gerektiği belirtilmiştir.
Bu yasal düzenlemeler ve Yargıtay içtihatları, dijital şiddet eylemlerinin ceza hukuku sistemi içerisinde nasıl değerlendirildiğini ve hangi suç tiplerinin uygulandığını göstermektedir. Mevcut hukuki çerçeve, dijital şiddetin farklı türlerini kapsayacak şekilde geniş bir koruma sağlamakla birlikte, teknolojik gelişmelere paralel olarak sürekli güncellenmesi gereken dinamik bir yapıya sahiptir.
Dijital Flört Şiddeti ve Özel Durumlar
Dijital teknolojilerin yaygınlaşmasıyla birlikte, flört ilişkilerinde de şiddet biçimleri değişim göstermiştir. Dijital flört şiddeti, romantik ilişkilerde bulunan partnere karşı dijital teknolojiler kullanılarak gerçekleştirilen kontrol etme, tehdit etme veya baskı yapma eylemlerini ifade eden kapsamlı bir kavramdır. Bu şiddet türü, fiziksel, cinsel, psikolojik ve ekonomik zarara neden olan davranışları içermekte olup, özellikle genç yaş gruplarında yaygın olarak görülmektedir.
Flört İlişkilerinde Dijital Kontrol
Flört ilişkilerinde dijital kontrol, partnerlerden birinin diğerinin dijital yaşamını sürekli izlemesi, kısıtlaması ve manipüle etmesi şeklinde kendini göstermektedir. Bu kontrol mekanizmaları çeşitli biçimlerde ortaya çıkmaktadır:
Sosyal medya hesaplarının sürekli kontrolü ve partnerle etkileşime giren kişilere müdahale edilmesi, dijital kontrol davranışının en yaygın örneklerindendir. Flört partneri, diğer tarafın kimlerle mesajlaştığını, hangi içerikleri beğendiğini ve paylaştığını sürekli takip ederek psikolojik baskı oluşturmaktadır.
Konum bilgilerinin zorla paylaşılması da dijital kontrol kapsamında değerlendirilen önemli bir davranış biçimidir. Partner, diğer taraftan sürekli olarak nerede olduğunu bildirmesini talep etmekte, konum paylaşım uygulamalarını kullanmaya zorlamakta ve izinsiz takip uygulamaları yüklemektedir.
İletişim kısıtlamaları ise partnerlerden birinin diğerinin belirli kişilerle iletişim kurmasını engellemesi, telefon rehberini kontrol etmesi ve sosyal çevresiyle olan bağlarını koparmaya çalışması şeklinde gerçekleşmektedir.
Hesap Ele Geçirme ve Siber Takip
Dijital flört şiddetinin en ciddi biçimlerinden biri olan hesap ele geçirme, TCK madde 244/2 kapsamında "sistemi engelleme, bozma, verileri yok etme veya değiştirme suçu" olarak düzenlenmektedir. Bu suç tipi, flört partnerinin diğer tarafın dijital hesaplarına hukuka aykırı olarak erişmesi ve kontrolü ele geçirmesi durumunda uygulanmaktadır.
Hesap ele geçirme yöntemleri arasında şifre tahmin etme, güvenlik sorularını kullanma, keylogger gibi zararlı yazılımlar yükleme ve sosyal mühendislik teknikleri yer almaktadır. Fail, elde ettiği erişim ile partnerinin şifrelerini değiştirerek gerçek sahibinin hesaba erişimini engellemekte ve hesabı kendi kontrolü altına almaktadır.
Siber takip davranışları ise GPS takip uygulamaları, casus yazılımlar ve gizli kamera uygulamaları kullanılarak gerçekleştirilmektedir. Bu uygulamalar aracılığıyla fail, partnerinin konumunu, telefon görüşmelerini, mesajlarını ve internet aktivitelerini sürekli izleyebilmektedir.
Yargıtay kararlarında, flört partnerinin bilişim sistemine hukuka aykırı girmesi durumunda tek fiil ile hem TCK 243 hem de TCK 132/1 suçlarının oluşması halinde farklı neviden fikri içtima hükmü uygulanarak sadece cezası ağır olan TCK 132/1'den sorumluluk doğacağı belirtilmektedir.
İntikam Pornosu ve Cinsel Sömürü
Dijital flört şiddetinin en yıkıcı biçimlerinden biri olan intikam pornosu, flört ilişkisi sona erdikten sonra eski partnerin cinsel içerikli görüntülerinin rızası olmadan paylaşılması şeklinde gerçekleşmektedir. Bu eylem, mağdurun sosyal yaşamını, kariyer fırsatlarını ve psikolojik sağlığını ciddi şekilde etkilemektedir.
Sextortion olarak adlandırılan cinsel şantaj yöntemi, failin elde ettiği cinsel içerikli görüntüleri kullanarak mağduru tehdit etmesi ve çeşitli taleplerde bulunması şeklinde ortaya çıkmaktadır. Bu talep türleri arasında para, daha fazla cinsel içerik veya ilişkiyi sürdürme zorunluluğu yer almaktadır.
Deepfake teknolojisi kullanılarak oluşturulan sahte cinsel içerikli videolar da dijital flört şiddetinin yeni biçimlerinden birini oluşturmaktadır. Bu teknoloji ile mağdurun yüzü, cinsel içerikli videolara monte edilerek gerçekmiş gibi gösterilmekte ve mağdurun itibarına zarar verilmektedir.
Siber cinsel uşaklaştırma ise özellikle çocukları hedef alan dijital flört şiddeti biçimi olarak karşımıza çıkmaktadır. Fail, çocukla güven ilişkisi kurarak cinsel içerikli görüntüler elde etmeye çalışmakta ve bu görüntüleri şantaj aracı olarak kullanmaktadır.
Dijital flört şiddeti, geleneksel şiddet biçimlerinin teknolojik araçlarla desteklenmesi sonucu ortaya çıkan karmaşık bir sorun alanıdır. Türk Ceza Kanunu'nda bu konuya özgü genel bir düzenleme bulunmaması nedeniyle, kullanılan yönteme göre farklı suç tipleri gündeme gelmektedir. Mücadelede en önemli unsur, toplumsal farkındalığın artırılması, dijital okuryazarlık eğitimlerinin yaygınlaştırılması ve hukuki düzenlemelerin güncellenmesidir. Ayrıca, dijital platformların güvenlik önlemlerini artırması, kolluk kuvvetlerinin bu konuda uzmanlaşması ve mağdurlara yönelik destek mekanizmalarının geliştirilmesi de kritik önem taşımaktadır. Dijital şiddetle etkin mücadele, sadece hukuki düzenlemelerle değil, toplumun tüm kesimlerinin ortak çabası ile mümkün olacaktır.