Mal Paylaşımında Yurt Dışındaki Malların Paylaşımı

Mal Paylaşımında Yurt Dışındaki Malların Paylaşımı

Evlilikte yurt dışında mal bulunması durumunda boşanma sürecinde mal paylaşımı nasıl gerçekleştirilir? Türk vatandaşlarının sıklıkla Birleşik Krallık, ABD, AB ülkeleri ve son dönemde Karadağ, Hırvatistan gibi ülkelerde yatırımları bulunması nedeniyle bu konu önem kazanmıştır. TMK ve MÖHUK hükümleri çerçevesinde yurt dışı malların paylaşım usulleri, yetkili mahkeme ve uygulanacak hukuk kuralları hakkında bilgi edinin.

Yurt Dışı Malların Paylaşımında Temel İlkeler ve Hukuki Çerçeve

Türkiye'de yaşayan eşlerin yurt dışında mal varlığına sahip olmaları durumunda boşanma sürecinde mal paylaşımı, hem ulusal hem de uluslararası hukuk kurallarının bir arada uygulanmasını gerektiren karmaşık bir alan haline gelmektedir. Edinilmiş mallara katılma rejimi kapsamında değerlendirilecek yurt dışı malların paylaşımında, temel hukuki ilkeler ve yetkili mahkeme düzenlemelerinin bilinmesi kritik önem taşımaktadır.

Evlilik birliği süresince eşlerin farklı ülkelerde edinmiş oldukları mal varlıkları, Türk hukuku sisteminde geçerli olan yasal mal rejimi kurallarına tabi olmakla birlikte, milletlerarası özel hukuk kapsamında değerlendirilen özel durumlar da söz konusu olabilmektedir. Bu nedenle yurt dışı malların paylaşımında izlenecek usul ve esasların doğru şekilde belirlenmesi, hem eşlerin haklarının korunması hem de hukuki güvenliğin sağlanması açısından hayati önem arz etmektedir.

Mal Rejimi Seçiminin Etkisi

Türk Medeni Kanunu kapsamında mal rejimi seçimi, yurt dışında bulunan mal varlıklarının boşanma halinde nasıl paylaşılacağını doğrudan belirleyen temel faktördür. Eşlerin herhangi bir mal rejimi anlaşması yapmamış olmaları durumunda, yasal mal rejimi olan edinilmiş mallara katılma rejimi otomatik olarak uygulanmaktadır.

Edinilmiş mallara katılma rejimi kapsamında, evlilik birliği süresince her iki eşin de edinmiş olduğu tüm mal varlıkları - yurt dışında bulunsa dahi - eşit paylaşıma tabi tutulmaktadır. TMK madde 221 uyarınca mesleki faaliyet ve işletme faaliyetinden doğan mal varlığı edinilmiş mal statüsünde bulunmakta ve bu durum yurt dışı yatırımları da kapsamaktadır.

Mal ayrılığı rejimini seçmiş eşler açısından durum farklılık arz etmektedir:

  • Yurt dışında edinilen mallar kişisel mal kategorisinde değerlendirilir
  • Her eş kendi adına kayıtlı mal varlıkları üzerinde münhasır mülkiyet hakkına sahiptir
  • Boşanma halinde mal paylaşımı söz konusu olmaz
  • Sadece katkı payı alacağı kapsamında değerlendirme yapılabilir

Mal ortaklığı rejimi seçen eşler için ise yurt dışı mallar da dahil olmak üzere tüm mal varlıkları ortak mülkiyet kapsamında değerlendirilir ve boşanma halinde eşit olarak paylaştırılır.

Türk Hukukunun Uygulanma Koşulları

Yurt dışı malların paylaşımında hangi ülke hukukunun uygulanacağının belirlenmesi, 5718 sayılı Milletlerarası Özel Hukuk ve Usul Hukuku Hakkında Kanun (MÖHUK) hükümleri çerçevesinde gerçekleştirilmektedir. Bu kapsamda temel prensipler şu şekilde düzenlenmiştir:

MÖHUK madde 15 gereğince, eşler arası mal ihtilaflarında hukuk seçimi yapılmamışsa aşağıdaki hiyerarşik sıralama uygulanmaktadır:

  • Evlenme anındaki müşterek milli hukuk (her iki eş de aynı ülke vatandaşı ise)
  • Müşterek mutad mesken hukuku (ortak yaşam yeri hukuku)
  • Bu koşulların sağlanmaması durumunda Türk Hukuku uygulanır

Türk vatandaşı eşlerin yurt dışında mal edinmesi durumunda, genellikle evlenme anındaki müşterek milli hukuk olarak Türk Hukuku uygulanmaktadır. Bu durum, yurt dışı malların da Türk Medeni Kanunu hükümleri çerçevesinde değerlendirilmesi anlamına gelmektedir.

Yetkili mahkeme konusunda ise TMK'nın özel düzenlemeleri bulunmaktadır:

TMK madde 214 uyarınca:

  • Mal rejiminin ölümle sona ermesi halinde ölenin son yerleşim yeri mahkemesi yetkilidir
  • Boşanma ve iptal hallerinde ise boşanma davasında yetkili olan mahkeme yetkilidir

TMK madde 167 gereğince boşanma davalarında yetkili mahkeme:

  • Eşlerden birinin yerleşim yeri mahkemesi
  • Davadan önce son altı aydan beri birlikte oturdukları yer mahkemesi

Bu düzenlemeler, yurt dışı mal varlığı bulunan eşlerin Türkiye'deki mahkemelerde mal paylaşımı davası açabilmelerine imkan tanımaktadır. Mahkeme, yurt dışındaki mal varlıklarını da kendi yetki alanı içinde değerlendirerek bütüncül bir tasfiye gerçekleştirebilmektedir.

Uygulama açısından önemli olan bir diğer husus, malların bulunduğu ülkenin hukuk sisteminin de mal paylaşımını etkileyebilme potansiyelidir. Bazı ülkeler eşlerin mal varlıkları üzerinde eşit hak sahibi olduğunu kabul ederken, bazı ülkeler farklı düzenlemelere sahip olabilmektedir. Bu nedenle yurt dışı mal paylaşımı davalarında karşılaştırmalı hukuk incelemesi yapılması ve yerel meslektaşlardan danışmanlık alınması önerilmektedir.

Türk hukukunun uygulanması durumunda, yurt dışı taşınmazlar için güncel değer tespiti yapılmalı ve bu değer nakdi karşılık olarak tasfiyeye dahil edilmelidir. Bu süreçte uluslararası istinabe yoluyla yabancı mahkemelerden hukuki yardım talep edilebilmekte ve taşınmazların rayiç bedelleri profesyonel değerleme raporları ile tespit edilebilmektedir.

Yurt Dışı Taşınmazların Değerlendirilmesi ve Tasfiye Süreci

Yurt dışında bulunan taşınmazların boşanma davalarında değerlendirilmesi ve mal rejimi tasfiyesine dahil edilmesi, Türk hukuku açısından özel bir dikkat gerektiren konudur. Bu süreç, hem ulusal hem de uluslararası hukuk kurallarının koordineli uygulanmasını zorunlu kılar.

Değer Tespiti Yöntemleri

Yurt dışındaki taşınmazların mal rejimi tasfiyesine dahil edilmesinde TMK madde 232 uyarınca tasfiye işlemlerinde mal değerlemesi ve hesaplama esasları büyük önem taşımaktadır. Türk mahkemeleri, yurt dışı taşınmazlar için güncel piyasa değerini tespit ederek bu değeri nakdi karşılık olarak tasfiyeye dahil etmektedir.

Değer tespiti sürecinde dikkate alınması gereken temel unsurlar şunlardır:

  • Karar tarihi itibariyle güncel piyasa değeri: Taşınmazın bulunduğu ülkedeki mevcut emlak piyasası koşullarına göre belirlenen değer
  • Yerel para biriminden Türk Lirasına çevrim: Karar tarihi itibariyle geçerli döviz kuru üzerinden hesaplama yapılması
  • Taşınmaz üzerindeki yükümlülükler: İpotek, haciz gibi mali yükümlülüklerin değerden düşülmesi
  • Vergi ve harç obligations: İlgili ülkenin mevzuatına göre satış durumunda doğacak vergi yükümlülüklerinin hesaplanması

TMK madde 235/2 gereğince, mal rejimi sona ermeden devredilen malların devredildiği tarihteki sürüm değerinin tasfiyede değerlendirileceği hususu yurt dışı taşınmazlar için de geçerlidir. Bu durumda mahkeme, taşınmazın devir tarihindeki değerini tespit ederek tasfiyeye dahil etmektedir.

Öte yandan, TMK madde 219/2-5 bendi kapsamında edinilmiş malların yerine geçen değerlerin ikame edileceği kuralı da yurt dışı taşınmazların satılması durumunda uygulanır. Taşınmazın satış bedelinin banka hesabına yatırılması halinde, bu tutar edinilmiş mal olarak değerlendirilecektir.

Uluslararası İstinabe Prosedürü

Yurt dışındaki taşınmazların değer tespiti için uluslararası istinabe yolu en güvenilir ve hukuken geçerli yöntemdir. Bu prosedür, Türk mahkemelerinin yabancı ülke mahkemelerinden hukuki yardım talep etmesi şeklinde işlemektedir.

İstinabe süreci aşağıdaki aşamaları içermektedir:

  • İstinabe talebinin hazırlanması: Türk mahkemesi tarafından değer tespiti için detaylı talep dilekçesinin hazırlanması
  • Yabancı mahkemeye gönderim: Adalet Bakanlığı kanalıyla ilgili ülke adalet makamlarına talebin iletilmesi
  • Yerel ekspertiz işlemleri: Yabancı ülke mahkemesi tarafından yerel emlak eksperi atanması
  • Değer tespit raporu: Uzman tarafından hazırlanan detaylı değerleme raporunun Türk mahkemesine gönderilmesi

İstinabe prosedürünün başarılı bir şekilde yürütülebilmesi için karşılıklılık ilkesinin bulunması gerekmektedir. Türkiye ile ilgili ülke arasında adli işbirliği anlaşmasının varlığı süreci hızlandırmaktadır.

Bu süreçte dikkat edilmesi gereken önemli hususlar:

  • Zaman faktörü: İstinabe prosedürü genellikle 6-12 ay arasında sürmektedir
  • Dil sorunu: Belgeler ilgili ülkenin resmi diline çevrilmelidir
  • Yerel hukuk kuralları: Yabancı ülkenin taşınmaz değerleme yöntemleri dikkate alınmalıdır
  • Maliyet unsuru: İstinabe masrafları genellikle talep eden taraf tarafından karşılanmaktadır

Mahkemeler, istinabe yolu mümkün olmadığında veya süreç çok uzun sürdğünde alternatif değerleme yöntemlerine de başvurabilmektedir. Bu durumda yerel emlak danışmanlık firmalarının raporları, online gayrimenkul platformlarındaki veriler ve benzer taşınmazların satış değerleri göz önünde bulundurulmaktadır.

Yurt dışı taşınmazların değerlendirilmesi sürecinde şeffaflık ilkesi de büyük önem taşımaktadır. Her iki eş de değerleme sürecine katılabilmek ve itirazlarını sunabilmek hakkına sahiptir. Bu nedenle mahkeme, değerleme raporu hazırlandıktan sonra taraflara inceleme ve itiraz imkanı tanımaktadır.

Yargıtay Kararları Işığında Yurt Dışı Mal Paylaşımı

Yurt dışında bulunan malların Türkiye'deki boşanma davalarında paylaşımı konusunda Yargıtay'ın vermiş olduğu kararlar, uygulamada karşılaşılan sorunlara net çözümler getirmekte ve hukuki güvenliği sağlamaktadır. Bu kararlar, özellikle edinilmiş mallara katılma rejimi ve kişisel mal ayrımı konularında rehber niteliği taşımakta olup, yurt dışı malların değerlendirilmesinde temel ilkeleri ortaya koymaktadır.

Edinilmiş Mallara Katılma Rejimi Uygulamaları

Yargıtay'ın yerleşik içtihadına göre, edinilmiş mallara katılma rejimi kapsamında yurt dışındaki malların paylaşımında belirli ilkeler uygulanmaktadır. Bu rejimde, eşlerin evlilik birliği süresince edindikleri tüm mallar, bulundukları ülke fark etmeksizin eşit paylaşıma tabi tutulmaktadır.

Y8HD - E. 2013/23822, K. 2015/9565 sayılı kararında Yargıtay 8. Hukuk Dairesi, önemli bir ilkeyi ortaya koymuştur: Eşin çalışıp çalışmaması veya yurt dışındaki mallara doğrudan katkıda bulunup bulunmamasının katılma alacağı açısından önemi bulunmamaktadır. Bu karar, özellikle yurt dışında yatırım yapan eşlerden birinin diğer eşin hiçbir katkısı olmadığını iddia ettiği durumlarda kritik önem taşımaktadır. Mahkeme, TMK'nın 231 ve 236/1 maddelerini esas alarak, 01.01.2002 tarihinden sonra edinilen tüm mal varlıkları üzerinde diğer eşin artık değerin yarısı oranında katılma alacağının bulunduğunu kesin olarak belirtmiştir.

Şirket hisselerinin yurt dışında bulunması durumunda da benzer ilkeler uygulanmaktadır. Y8HD - E. 2014/9624, K. 2015/1085 sayılı kararda, evlilik süresince edinilen şirket hisselerinin katılma alacağına konu olabileceği vurgulanmıştır. Bu kararla, %97,60 hissenin katılma alacağına esas artık değerinin 433.469,71 TL olduğu kabul edilmiş ve yurt dışında kurulan şirketlerdeki hisselerin de bu kapsamda değerlendirileceği netlik kazanmıştır.

Değer artış payı konusunda da Yargıtay'ın yaklaşımı oldukça nettir. Y8HD - E. 2010/6921, K. 2011/3949 tarihli kararında, evlilikten önce alınan ancak evlilik süresince taksitleri ödenen yurt dışı meskenlerin değer artış payının hesaplanması konusunda önemli bir ilke benimsenmiştir. Bu karara göre, evlilik öncesi edinilen kişisel mala yapılan katkılar nedeniyle oluşan değer artışı, TMK'nın ilgili hükümleri gereğince hesaplanarak katılma alacağına dahil edilmektedir.

Faiz hesaplaması konusunda TMK madde 239/son hükmü gereğince, katılma alacağı davalarında faiz tasfiye tarihinden itibaren işletilmektedir. Bu düzenleme, yurt dışı malların değerlemesinde özel önem taşımakta, özellikle döviz kurundaki değişikliklerin yarattığı etkiler nedeniyle hesaplamalar kompleks hale gelebilmektedir.

Kişisel Mal Ayrımı

Yurt dışındaki malların kişisel mal olarak sınıflandırılması konusunda Yargıtay'ın benimsediği kriterler, uygulamada rehber niteliği taşımaktadır. TMK madde 220/2 gereğince karşılıksız kazanmalar kişisel mal olarak kabul edilmekte ve bu ilke yurt dışı mallar için de geçerli olmaktadır.

Miras yoluyla edinilen yurt dışı mallar kişisel mal kategorisinde değerlendirilmektedir. Ancak burada dikkat edilmesi gereken husus, kişisel malın gelirinin edinilmiş mal kategorisine girmesidir. Örneğin, yurt dışında miras kalan bir gayrimenkulün kira geliri, diğer eşin yarısı üzerinde hak talep edebileceği gelir kategorisine dahil edilmektedir.

Bağış yoluyla edinilen mallar da kişisel mal kapsamında değerlendirilmektedir. Yargıtay'ın yerleşik içtihadına göre, anne-baba tarafından yapılan satış devirleri karine olarak bağış kabul edilmekte, bu durum yurt dışındaki mallar için de geçerli olmaktadır. Y8HD, E. 2016/2236, K. 2017/3533 tarihli kararında belirtildiği üzere, eşin anne babasından satış yoluyla aldığı yurt dışı mallar fiili karine olarak bağış sayılmaktadır.

Evlilik öncesi edinilen mallar da kişisel mal grubunda yer almakta ve paylaşıma konu edilmemektedir. Bu durum, yurt dışında evlilik öncesinde edinilen taşınmaz, araç veya diğer yatırım araçları için de geçerli olmaktadır. Ancak bu malların evlilik süresince elde ettiği gelirler edinilmiş mal kategorisine dahil edilmektedir.

İspat yükü konusunda TMK madde 222 gereğince, taşınmazların kişisel mal olduğunu iddia eden taraf ispat yükümlülüğüne sahip bulunmaktadır. Yurt dışı malların kişisel mal olduğunun ispatlanmasında, malın edinilme tarihi, finansman kaynağı ve edinilme şekli gibi unsurlar değerlendirilmektedir.

Bu kararlar ışığında, yurt dışında mal bulunan eşlerin boşanma davalarında hakkaniyetli bir paylaşımın sağlanması için mahkemelerin somut olaya özgü değerlendirmeler yapması ve Yargıtay'ın belirlediği ilkeler doğrultusunda hareket etmesi gerekmektedir.

Yabancılık Unsuru Bulunan Boşanmalarda Özel Durumlar

Türk vatandaşlarının yurt dışında yaşaması, çalışması veya yatırım yapması sonucu oluşan boşanma davalarında yabancılık unsuru bulunması, mal paylaşımı sürecini önemli ölçüde karmaşıklaştırmaktadır. Bu durumda hem Türk hukukunun hem de ilgili yabancı ülke hukukunun hükümlerini dikkate almak, milletlerarası özel hukuk kurallarını uygulamak ve zamanaşımı sürelerini doğru tespit etmek kritik önem taşımaktadır.

Yabancı Mahkeme Kararlarının Tanınması

Yabancı mahkemelerde verilen boşanma kararları ve bu kararlara bağlı mal paylaşımı hükümleri, Türkiye'de hukuki sonuç doğurabilmesi için tanıma ve tenfiz prosedürlerinden geçmesi gerekmektedir. Bu süreçte dikkat edilmesi gereken en önemli husus, yabancı mahkeme kararlarının kapsamının net şekilde belirlenmesidir.

Yargıtay 8. Hukuk Dairesi'nin E. 2015/21613, K. 2017/16643 sayılı kararı, yabancı mahkeme kararlarının yalnızca açıkça belirtilen yurt dışı malları kapsadığını, Türkiye'deki malları kapsamadığını kesin olarak ortaya koymaktadır. Bu karara göre:

  • Yabancı mahkeme kararları sadece kendi yargı yetkisi altındaki malları kapsayabilir
  • Türkiye'deki malvarlığı unsurları için ayrı dava açılması gerekebilir
  • Kararın kapsamı dikkatli şekilde incelenmelidir

Yabancı mahkeme boşanma kararlarının Türkiye'de tanınması için MÖHUK hükümleri gereğince belirli şartların sağlanması zorunludur. Tanıma engeli bulunmaması, kamu düzenine aykırılık içermemesi ve karşılıklılık ilkesinin gözetilmesi bu şartlar arasında yer almaktadır.

Yargıtay Hukuk Genel Kurulu'nun E. 2023/2-470, K. 2024/295 sayılı kararı, yabancı ülke evliliğinin Türk Nüfus Siciline tescil edilmemiş olsa bile hukuken geçerli olduğunu belirtmektedir. Bu durum, mal paylaşımı açısından evliliğin varlığının kabul edilmesi anlamına gelmektedir.

Özellikle dikkat edilmesi gereken husus, yabancı mahkeme boşanma kararları tanınmadan ilgili mal rejimi tasfiye protokollerinin Türkiye'de infaz edilemeyeceğidir. Bu nedenle tanıma prosedürünün tamamlanması mal paylaşımı sürecinin ön koşulu niteliğindedir.

Zamanaşımı Süreleri

Yabancılık unsuru bulunan boşanmalarda zamanaşımı sürelerinin tespiti, mal rejimi tasfiyesi açısından kritik öneme sahiptir. Bu konuda Yargıtay Hukuk Genel Kurulu'nun içtihat değişikliği özel olarak incelenmelidir.

Güncel içtihat çerçevesinde, Yargıtay Hukuk Genel Kurulu'nun E. 2022/2-1205, K. 2023/1188 sayılı kararı ile zamanaşımı başlangıcı konusunda yeni bir yaklaşım benimsenmiştir:

  • Yabancı mahkeme boşanma kararlarında mal rejimi zamanaşımı, yabancı boşanma kararının kesinleşme tarihinden itibaren başlar
  • Tanıma kararının kesinleşmesi beklenmez
  • Bu yaklaşım, tarafların haklarını korumaya yönelik pozitif bir gelişmedir

Önceki içtihatta ise zamanaşımının tenfiz kararının kesinleşmesiyle başladığı kabul edilmekteydi. T.C. Yargıtay Hukuk Genel Kurulu'nun Esas No: 2018/8-471, Karar No: 2021/1586, Karar Tarihi: 07.12.2021 tarihli kararı bu eski yaklaşımı yansıtmaktadır.

Zamanaşımı süresi açısından TBK madde 146 gereğince 10 yıllık zamanaşımı süresi uygulanmaktadır. Yargıtay Hukuk Genel Kurulu'nun 2016/1061 E., 2016/959 K., 05.10.2016 tarihli kararı ile bu süre kesin olarak belirlenmiştir.

TMK'nın 178. maddesindeki bir yıllık sürenin sadece boşanmanın fer'i niteliğindeki nafaka ve tazminat gibi haklar için geçerli olduğu, mal rejimi tasfiyesi için uygulanmadığı açıkça belirtilmiştir.

Özel dikkat gereken durumlar:

  • Yabancı ülkede verilen geçici tedbir kararlarının etkisi
  • Çifte vatandaşlık durumunda hangi ülke hukukunun uygulanacağı
  • Yabancı mahkeme kararının Türkiye'de icra edilebilirliği
  • Farklı ülkelerde bulunan malvarlığı unsurlarının koordineli değerlendirilmesi

Bu kompleks hukuki durumlar, yabancılık unsuru bulunan boşanmalarda uzmanlık gerektiren dikkatli bir yaklaşım ve milletlerarası hukuk kurallarının titizlikle uygulanmasını zorunlu kılmaktadır. Özellikle zamanaşımı sürelerinin doğru hesaplanması ve yabancı mahkeme kararlarının kapsamının net belirlenmesi, tarafların haklarının korunması açısından hayati öneme sahiptir.

Hata: CortexUI API request failed: {"error":"İstek zaman aşımına uğradı (2 dakika)"}

Yazar Görseli
Müellif

Av. Ali Haydar GÜLEÇ

Güleç Hukuk Bürosu'nda 9 yıldır yöneticilik ve avukatlık yapmaktadır.