Çek Protestosunun Kredi Notuna Etkisi

Çek Protestosunun Kredi Notuna Etkisi

Çek protestosu kredi notunuzu nasıl etkiler? Protestolu çek kayıtları ne zaman silinir? Bu makalede çek protestosunun kredi notuna etkilerini, yasal süreçleri ve kayıt silme imkanlarını detaylı olarak inceliyoruz. 5834 sayılı Kanun ve geçici düzenlemeler hakkında bilmeniz gereken her şey burada.

Çek Protestosu ve Kredi Notuna Etkisi

Protesto İşleminin Tanımı

Çek protestosu, çekin vadesinde ödenmemesi durumunda yapılan resmi bir tespit işlemidir. Protesto, poliçede muhatabın kabul etmemesi veya ödenmemesi, bono ve çekte ise senet borçlusunun ödenmemesinin tespiti anlamına gelir. Bu işlem, alacaklının haklarını korumak ve borçlunun ödeme yükümlülüğünü resmi olarak belgelemek amacıyla gerçekleştirilir.

Protesto işlemi, çekin bankaya ibraz edilmesi ve karşılıksız çıkması durumunda başlatılır. Banka, çeki karşılıksız olarak iade ederken aynı zamanda protesto işlemini de gerçekleştirir. Belirli günde ödenecek poliçeler için ödeme gününü izleyen 2 iş günü içinde protesto çekilmesi gerekmektedir. Bu sürenin kaçırılması durumunda, müracaat borçlularına karşı başvuru hakkı kaybedilebilir.

Protesto çekilmesiyle birlikte, müracaat borçlularının donmuş durumda olan garanti sorumlulukları canlanır ve cirantalara karşı icra takibi yapma olanağı doğar. Bu durum, senedin tedavül senedi özelliğini sona erdirirken, alacaklıya daha geniş hukuki imkanlar sunar.

Kredi Notuna Etkileri

Çek protestosunun kredi notuna etkileri oldukça ciddi ve uzun süreli olmaktadır. Protesto işlemi gerçekleştikten sonra, borçlunun bilgileri Türkiye Bankalar Birliği Risk Merkezi'ne kaydedilir ve bu kayıtlar tüm finansal kuruluşlar tarafından erişilebilir hale gelir.

Protestolu çek kayıtları, kişinin kredi notunu önemli ölçüde düşürür ve finansal güvenilirliğini zedeler. Bu durum, borçlunun gelecekte kredi kullanımını, kredi kartı başvurularını ve diğer bankacılık işlemlerini olumsuz etkiler. Senetlerin geçerlilik süresi ödeme tarihinden itibaren 3 yıldır ve bu süre dolduktan sonra senet kıymetli evrak özelliğini kaybeder.

Risk Merkezi kayıtları, borçlunun finansal geçmişini yansıtan önemli bir veri kaynağıdır. Karşılıksız çek ödemeleri 2 iş günü, protestolu senet ödemeleri 1 iş günü sonra raporda görünür hale gelir. Bu hızlı kayıt sistemi, finansal piyasalarda şeffaflığı artırırken, borçlular için de hızlı bir uyarı mekanizması oluşturur.

Kara Liste Süreci

Çek protestosu sonrasında borçlu, bankaların "kara listesi" olarak adlandırılan olumsuz kredi kayıtları sistemine dahil edilir. Bu süreç, borçlunun finansal hayatını ciddi şekilde kısıtlayan sonuçlar doğurur.

Kara listeye alınan kişiler, yeni kredi kullanamaz, kredi kartı alamaz ve çek karnesi düzenletemez. Ayrıca mevcut kredi kartları iptal edilebilir ve bankacılık işlemlerinde ciddi kısıtlamalarla karşılaşabilirler. Borçlunun kara listeden çıkması için borcunu ödedikten sonra 5 yıl beklemesi gerekmektedir.

Bu 5 yıllık bekleme süresi, Türk bankacılık sisteminin en katı uygulamalarından biridir. Süre boyunca, borçlunun ödeme geçmişi sürekli olarak izlenir ve herhangi bir yeni olumsuzluk durumunda süre yeniden başlayabilir.

Kara liste sürecinde dikkat edilmesi gereken önemli noktalar şunlardır:

  • Borcun tamamen ödenmesi gerekir, kısmi ödemeler kabul edilmez
  • 5 yıllık süre, son ödeme tarihinden itibaren başlar
  • Bu süre boyunca yeni bir olumsuzluk yaşanmaması şarttır
  • Süre dolmadan önce kayıtların silinmesi mümkün değildir

Gerçek kişiler e-Devlet kanalı üzerinden ayda 4 adet ücretsiz rapor alarak durumlarını takip edebilirler. Bu raporlar, kişinin güncel finansal durumunu ve kara liste sürecindeki konumunu gösterir.

Protesto süreci, sadece borçluyu değil, aynı zamanda keşideci ve cirantaları da etkileyebilir. Ödeme protestosu çekilmeyen senette keşideci ve cirantaların sorumluluğu devam eder ve bu kişiler de finansal yükümlülüklerle karşı karşıya kalabilirler.

Protesto Süreci ve Zamanaşımı Süreleri

Çek protestosu sürecinde zamanlama kritik bir öneme sahiptir. Protesto çekme süreleri, zamanaşımı hükümleri ve icra takibi koşulları hem alacaklılar hem de borçlular açısından dikkatle takip edilmesi gereken hukuki süreçlerdir. Bu süreçlerin doğru anlaşılması, hakların korunması ve yasal yükümlülüklerin yerine getirilmesi açısından hayati önem taşımaktadır.

Protesto Çekme Süreleri

Protesto işleminin geçerli olabilmesi için belirli süreler içinde yapılması gerekmektedir. Bu süreler, senedin türüne ve ödeme şekline göre farklılık göstermektedir.

Belirli günde ödenecek poliçeler için protesto süresi, ödeme gününü izleyen iki iş günü içindedir. Bu süre, alacaklının haklarını koruyabilmesi için kritik öneme sahiptir. Sürenin kaçırılması durumunda, müracaat borçlularına karşı başvuru hakkı kaybolabilir.

Görüldüğünde ödenecek poliçeler için ise protesto süresi daha kısadır. Bu tür senetlerde protesto, ibraz gününün ertesi ilk iş günü yapılmalıdır. Bu sürenin kısa olması, görüldüğünde ödenecek senetlerin doğası gereği hızlı bir tahsil süreci öngörmesinden kaynaklanmaktadır.

Protesto süresinin kaçırılması durumunda, senedin tedavül senedi özelliği sona erer ve cirantalar ile diğer müracaat borçlularına karşı başvuru hakkı kaybolur. Bu nedenle alacaklıların bu süreleri titizlikle takip etmeleri gerekmektedir.

Zamanaşımı Hükümleri

Çek ve senet alacaklarında zamanaşımı süreleri, alacaklının kimliğine ve borçlunun durumuna göre farklı şekilde düzenlenmiştir. Bu süreler, hukuki güvenlik ilkesi gereği belirli sınırlar içinde tutulmuştur.

Poliçeyi kabul edene karşı açılacak davalarda zamanaşımı süresi 3 yıldır. Bu süre, vadenin geldiği tarihten itibaren başlar ve keşideci ile avalcılar için de geçerlidir. Üç yıllık süre, ticari hayatın dinamikleri göz önünde bulundurularak belirlenmiş olup, alacaklılara yeterli süre tanımaktadır.

Hamilin cirantalar ve düzenleyene karşı müracaat hakkı için zamanaşımı süresi 1 yıldır. Bu süre, protesto tarihinden itibaren başlar ve hamilin diğer sorumlu kişilere başvuru hakkını düzenler. Bir yıllık sürenin kısa olması, ticari ilişkilerde hızlı çözüm aranması ilkesinden kaynaklanmaktadır.

Cirantanın diğer cirantalar ve düzenleyene karşı müracaat süresi ise 6 aydır. Bu süre, cirantanın ödeme yaptığı tarihten veya kendisine dava açıldığı tarihten itibaren başlar. Altı aylık süre, cirantalar arasındaki rücu ilişkilerinin hızlı bir şekilde çözülmesini amaçlamaktadır.

İcra Takibi Koşulları

İcra takibi başlatabilmek için usulüne uygun protesto çekilmiş olması şarttır. Protesto işlemi yapılmadan icra takibi başlatılamaz ve bu durum alacaklının haklarını ciddi şekilde sınırlar.

İcra takibinde dikkat edilmesi gereken temel koşullar şunlardır:

  • Kanuna uygun ödememe protestosu çekilmiş olması
  • Ciro silsilesinin düzgün ve kesintisiz olması
  • Zamanaşımı sürelerinin henüz dolmamış olması
  • Senedin şekli şartlarını taşıması

Müracaat borçlularının defileri konusunda özel hükümler bulunmaktadır. Poliçeden dolayı kendisine başvurulan kişi, düzenleyen veya önceki hamillerle arasındaki doğrudan ilişkilere dayanan defileri başvuran hamile karşı ileri süremez. Ancak, hamil poliçeyi iktisap ederken borçlunun zararına bilerek hareket etmişse, bu durum kanıtlanması halinde defile ileri sürülebilir.

Protesto sonrasında müracaat borçluları keşideci gibi borcun tamamından sorumlu hale gelir. Bu durum, senedin güvence işlevini güçlendiren önemli bir hukuki sonuçtur. Ayrıca, usulüne uygun protesto çekildikten sonra senedin tedavül senedi özelliği sona erer ve artık ciro yoluyla devredilmesi mümkün olmaz.

İcra takibi sürecinde tahsil masrafları borçlu tarafından karşılanır ve bu masraflar asıl borca eklenir. Borçlunun ödeme yapmayı geciktirmesi durumunda hakkında dava açılabilir ve hakim tarafından hapis cezası verilebilir, ancak doğrudan hapis cezası verilmez.

5834 Sayılı Kanun ve Kayıt Silme İmkanları

Türkiye'de protestolu çek ve senet kayıtlarının silinmesi konusunda en önemli yasal düzenleme 5834 sayılı Karşılıksız Çek ve Protestolu Senetler ile Kredi ve Kredi Kartları Borçlarına İlişkin Kayıtların Dikkate Alınmaması Hakkında Kanun'dur. Bu kanun, belirli koşulları sağlayan borçlulara olumsuz kredi kayıtlarından kurtulma imkanı tanımaktadır.

Kanunun Kapsamı

5834 sayılı Kanun, 25 Aralık 2003 tarihinde kabul edilmiş ve 31 Aralık 2003 tarih 25333 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe girmiştir. Kanunun temel amacı, mali sisteme olan güveni artırmak ve borçlulara yeni bir başlangıç imkanı sağlamaktır.

Kanun kapsamında yer alan kişi ve kuruluşlar şunlardır:

  • Gerçek kişiler (ticari faaliyette bulunan ve bulunmayan)
  • Tüzel kişiler
  • Kredi müşterileri

Kanunun kapsadığı borç türleri ise şu şekildedir:

  • Karşılıksız çıkan çekler
  • Protesto edilmiş senetler
  • Kredi kartı borçları
  • Diğer nakdi ve gayri nakdi kredi borçları

Kayıt Silme Koşulları

5834 sayılı Kanun'dan yararlanabilmek için temel şart, ödeme tarihinin 23 Aralık 2003'ten önce olmasıdır. Bu tarih sınırı, kanunun yürürlüğe girdiği tarihten bir gün öncesini ifade etmektedir.

Kayıtların silinmesi için iki alternatif koşuldan biri sağlanmalıdır:

Birinci Seçenek:

  • Borçların kanunun yürürlüğe girdiği tarihten önce ödenmesi

İkinci Seçenek:

  • Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten itibaren üç ay içinde borçların ödenmesi
  • Bankaca yeniden yapılandırılması

Önemli olan husus, borcun tamamının ödenmesi gerektiğidir. Kısmi ödemeler kayıt silme işlemi için yeterli değildir. Borcun tamamının ödenmesini müteakiben Merkez Bankası'nda tutulan kayıtlar silinecektir.

Kayıtların silinmesinden sonra, bankalar ve özel finans kurumları tarafından yapılacak kredilendirme, çek karnesi verilmesi ve diğer bankacılık işlemlerinde bu silinmiş kayıtlar dikkate alınmayacaktır.

Geçici Düzenlemeler

5834 sayılı Kanun'a zaman içinde çeşitli geçici maddeler eklenmiştir. Bu düzenlemeler, farklı dönemlerde yaşanan ekonomik sıkıntılar nedeniyle borç ödemelerinde güçlük çeken kişilere destek sağlamak amacıyla yapılmıştır.

Geçici Madde 3 kapsamında, 20 Mayıs 2021 tarihinden önce anapara ve/veya taksit ödeme tarihi olan borçlar için özel bir düzenleme getirilmiştir. Bu düzenleme, 9 Haziran 2021 tarihli ve 31506 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe girmiştir.

Bu geçici düzenlemenin temel özellikleri:

  • Kapsam: Nakdi ve gayri nakdi krediler, karşılıksız çekler, protestolu senetler, kredi kartı ve diğer kredi borçları
  • Son ödeme tarihi: 31 Aralık 2021
  • Şart: Geciken borçların tamamının ödenmesi veya yeniden yapılandırılması

Geçici Madde 3 uyarınca, şartları sağlayan borçların 5411 sayılı Kanun'un ek 1. maddesi uyarınca kurulan Türkiye Bankalar Birliği Risk Merkezi nezdinde tutulan kayıtları, kredi kuruluşları ve finansal kuruluşlar tarafından finansal işlemlerde dikkate alınmayacaktır.

Bu düzenleme aynı zamanda kredi kuruluşları ve finansal kuruluşlara da koruma sağlamaktadır. Söz konusu kuruluşların mevcut kredileri yeniden yapılandırması veya yeni kredi kullandırması durumunda, bu kuruluşlara herhangi bir hukuki ve cezai sorumluluk doğmayacaktır.

Risk Merkezi kayıtları mevzuat gereği tutulmaya devam edecek ancak finansal işlemlerde dikkate alınmayacaktır. Kredi kararları bankaların Bankacılık Kanunu çerçevesindeki ticari kararları olmaya devam etmektedir.

Bu yasal düzenlemeler, borçlulara ikinci bir şans tanırken, finansal sistemin istikrarını da korumayı amaçlamaktadır. Ancak bu imkanlardan yararlanabilmek için belirlenen sürelere ve koşullara uyum sağlanması kritik önem taşımaktadır.

COVID-19 Dönemi Özel Düzenlemeleri

COVID-19 pandemisinin ekonomik etkilerini hafifletmek amacıyla Türkiye'de çeşitli yasal düzenlemeler yapılmış ve protestolu çek ile senet kayıtlarına ilişkin özel af imkanları sağlanmıştır. Bu dönemde alınan tedbirler, finansal sıkıntı yaşayan vatandaş ve işletmelere nefes alma imkanı tanımıştır.

Pandemi Döneminde Alınan Tedbirler

7226 sayılı Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun'un 48. maddesi ile 5834 sayılı Karşılıksız Çek ve Protestolu Senetler ile Kredi ve Kredi Kartları Borçlarına İlişkin Kayıtların Dikkate Alınmaması Hakkında Kanun'a önemli geçici hükümler eklenmiştir. Bu düzenleme, 25 Mart 2020 tarihinde kabul edilerek yürürlüğe girmiştir.

Pandemi döneminde alınan tedbirin temel mantığı, salgın nedeniyle yaşanan ekonomik daralmanın vatandaşların finansal durumlarına olan olumsuz etkilerini minimize etmektir. Bu kapsamda:

  • Anapara ve/veya taksit ödeme tarihi 24 Mart 2020 tarihinden önce olan borçlar düzenleme kapsamına alınmıştır
  • Gerçek ve tüzel kişiler, ticari faaliyette bulunan ve bulunmayan tüm gerçek kişiler bu düzenlemeden yararlanabilmiştir
  • Karşılıksız çıkan çekler, protesto edilmiş senetler, kredi kartı ve diğer kredi borçları kapsama dahil edilmiştir

Düzenlemenin en önemli özelliği, Türkiye Bankalar Birliği Risk Merkezi'nde tutulan kayıtların geçici olarak etkisiz hale getirilmesidir. Bu sayede, pandemi öncesi dönemde finansal zorluk yaşayan kişilerin kredi notları, belirli koşulların sağlanması halinde olumsuz etkilenmeyecektir.

Kanunun ikinci fıkrası uyarınca, kredi kuruluşları ve finansal kuruluşların bu düzenleme çerçevesinde mevcut kredileri yeniden yapılandırması veya yeni kredi kullandırması durumunda, bu kuruluşlara herhangi bir hukuki ve cezai sorumluluk doğmayacaktır. Bu hüküm, finansal kuruluşların pandemi döneminde borçlulara destek sağlamasını kolaylaştırmayı amaçlamıştır.

Geçici Af İmkanları

COVID-19 düzenlemesi kapsamında sağlanan geçici af imkanları, belirli koşulların yerine getirilmesi halinde devreye girmektedir. 31 Aralık 2020 tarihine kadar geciken borçların tamamının ödenmesi veya yeniden yapılandırılması halinde, ilgili kayıtlar kredi kuruluşları ve finansal kuruluşlar tarafından finansal işlemlerde dikkate alınmayacaktır.

Bu af imkanının kapsamı oldukça geniştir:

  • Nakdi ve gayri nakdi krediler
  • Karşılıksız çıkan çekler
  • Protesto edilmiş senetler
  • Kredi kartı borçları
  • Diğer tüm kredi türleri

Geçici af düzenlemesinin en kritik noktası, borcun tamamının ödenmesi şartıdır. Kısmi ödemeler bu düzenlemeden yararlanmak için yeterli değildir. Borçlular, ya borçlarını tamamen kapatmalı ya da bankalarla yeniden yapılandırma anlaşması imzalamalıdır.

Düzenlemenin uygulanmasında dikkat edilmesi gereken önemli hususlar şunlardır:

  • Yeniden yapılandırma talepleri bankaların ticari kararına bağlıdır
  • Risk Merkezi kayıtları mevzuat gereği tutulmaya devam edecek ancak finansal işlemlerde dikkate alınmayacaktır
  • Kredi kararları bankaların Bankacılık Kanunu çerçevesindeki ticari kararlarıdır
  • Vadesi 24 Mart 2020 sonrası olan borçlar bu düzenleme kapsamı dışındadır

Bu geçici düzenleme, Türkiye ekonomisinin pandemi dönemindeki dayanıklılığını artırmak ve finansal sistemin istikrarını korumak amacıyla hayata geçirilmiştir. Düzenleme sayesinde, pandemi öncesi dönemde finansal zorluk yaşayan ancak pandemi döneminde durumlarını düzelten kişi ve kuruluşlar, geçmişlerindeki olumsuz kayıtların etkisinden kurtulma imkanı elde etmişlerdir.

Risk Merkezi Kayıtları ve Bankacılık İşlemleri

Çek protestosu ve diğer finansal yükümlülüklerin takibi, Türkiye'de merkezi bir sistem üzerinden yürütülmektedir. Bu sistem, hem borçluların hem de kredi kuruluşlarının haklarını korumak amacıyla oluşturulmuş kapsamlı bir yapıdır.

Türkiye Bankalar Birliği Risk Merkezi

5411 sayılı Kanun'un ek 1. maddesi uyarınca kurulan Türkiye Bankalar Birliği Risk Merkezi, ülkemizdeki en önemli finansal bilgi paylaşım platformudur. Bu merkez, tüm kredi kuruluşları ve finansal kuruluşların borçlu bilgilerini merkezi olarak topladığı ve paylaştığı bir veri tabanı niteliğindedir.

Risk Merkezi'nin temel işlevleri şunlardır:

  • Karşılıksız çıkan çeklerin kayıt altına alınması
  • Protestolu senetlerin takibi
  • Kredi kartı borçlarının izlenmesi
  • Nakdi ve gayri nakdi kredi borçlarının kaydedilmesi
  • Finansal kuruluşlar arası bilgi paylaşımının sağlanması

Bu sistem sayesinde, bir bankada yaşanan ödeme sorunu diğer tüm finansal kuruluşlar tarafından bilinir hale gelmektedir. Risk Merkezi kayıtları, kredi kuruluşlarının yeni kredi verme kararlarında en önemli referans kaynaklarından biridir.

Kayıt Görünürlük Süreleri

Risk Merkezi sisteminde kayıtların görünürlük süreleri, işlem türüne göre farklılık göstermektedir. Bu süreler, hem borçlular hem de kredi kuruluşları açısından kritik öneme sahiptir.

Karşılıksız çek ödemeleri için belirlenen süre 2 iş günüdür. Bu süre, çek bedelinin ödendiği tarihten itibaren başlar ve ödeme bilgisinin Risk Merkezi raporunda görünmesi için geçmesi gereken minimum süredir. Ancak bu süre, farklı kanallar için değişiklik gösterebilmektedir.

Protestolu senet ödemeleri için ise 1 iş günü süre belirlenmiştir. Senet borcunun ödenmesinden sonra bu süre geçtikten sonra, ödeme bilgisi Risk Merkezi kayıtlarında görünür hale gelir.

Kredi kartı dahil kredi borcu ödemelerinde ise durum biraz daha karmaşıktır:

  • e-Devlet kanalı üzerinden yapılan sorgulamalarda 2 iş günü içinde görünür
  • Diğer kanallar üzerinden yapılan sorgulamalarda bir sonraki ay sonunda görünür

Bankalar ve finansal kuruluşlar açısından ise, bireysel ve ticari kredi borcu ödemelerini ödeme tarihini takip eden 3. iş gününden itibaren görebilmektedir.

Bankaların Sorumlulukları

Risk Merkezi sistemi içerisinde bankaların çeşitli sorumlulukları bulunmaktadır. Bu sorumluluklar, hem mevzuat gereği hem de müşteri hakları açısından önem taşımaktadır.

Gerçek kişiler, e-Devlet kanalı üzerinden ayda 4 adet ücretsiz Risk Merkezi raporu alma hakkına sahiptir. Bu hak, kişilerin kendi finansal durumlarını takip edebilmeleri için tanınmış temel bir haktır. Bankalar, bu raporlama sisteminin düzgün işlemesini sağlamakla yükümlüdür.

Kredi kuruluşları ve finansal kuruluşların, özellikle geçici düzenlemeler kapsamında mevcut kredileri yeniden yapılandırması veya yeni kredi kullandırması durumunda kendilerine herhangi bir hukuki ve cezai sorumluluk doğmayacağı kanunlarda açıkça belirtilmiştir. Bu düzenleme, finansal kuruluşların pandemi döneminde ve diğer olağanüstü durumlarda borçlulara destek sağlamasını kolaylaştırmayı amaçlamaktadır.

Bankalar, Risk Merkezi kayıtlarını değerlendirirken Bankacılık Kanunu çerçevesindeki ticari kararlarını vermekle yükümlüdür. Yeniden yapılandırma talepleri tamamen bankaların ticari kararına bağlı olup, bu konuda herhangi bir zorunluluk bulunmamaktadır.

Risk Merkezi kayıtları mevzuat gereği tutulmaya devam edecek ancak belirli koşullar altında finansal işlemlerde dikkate alınmayacaktır. Bu durum, kayıtların tamamen silinmesi anlamına gelmez, sadece kredi değerlendirmelerinde göz ardı edilmesi anlamına gelir.


Çek protestosu ve finansal yükümlülüklerle ilgili tüm bu süreçler, Türkiye'nin finansal sisteminin güvenilirliğini ve şeffaflığını sağlamak amacıyla oluşturulmuştur. Risk Merkezi sistemi, hem borçluların haklarını korumakta hem de kredi kuruluşlarının bilinçli kararlar almasına yardımcı olmaktadır.

5834 sayılı Kanun ve eklenen geçici maddeler ile COVID-19 pandemisi döneminde alınan özel tedbirler, sistemin esnekliğini ve sosyal sorumluluğunu göstermektedir. Bu düzenlemeler sayesinde, geçici finansal sıkıntı yaşayan kişi ve kuruluşların tekrar finansal sisteme entegre olabilmeleri mümkün hale gelmiştir.

Sonuç olarak, çek protestosu sürecinin doğru anlaşılması ve Risk Merkezi kayıtlarının takip edilmesi, hem bireysel hem de kurumsal finansal sağlık açısından kritik öneme sahiptir. Bu sistemin sunduğu imkanları doğru kullanmak ve yasal haklarını bilen bir yaklaşım sergilemek, finansal sorunların çözümünde en etkili yoldur.

Yazar Görseli
Müellif

Av. Ali Haydar GÜLEÇ

Güleç Hukuk Bürosu'nda 9 yıldır yöneticilik ve avukatlık yapmaktadır.