
Trafik Kazası Sigorta Süreci
Bir trafik kazasıyla karşılaştığınızda haklarınızı ve takip etmeniz gereken sigorta sürecini bilmek, mağduriyetinizi en aza indirmenin ilk adımıdır. Kaza anından itibaren, kaza tespit tutanağının nasıl tutulacağından, sigorta şirketinize hangi belgelerle ve ne kadar sürede başvurmanız gerektiğine kadar tüm detaylar bu makalede! Maddi hasarlarınızın, olası yaralanmalarınızın ya da ne yazık ki kayıplarınızın ardından talep edebileceğiniz tazminat türleri, dava süreçleri, zamanaşımı süreleri ve Yargıtay'ın emsal kararları ışığında sigorta sürecinin tüm inceliklerini sizler için derledik. Trafik kazası sigorta sürecinde bilinçli hareket ederek haklarınızı koruyun.
Harika bir başlangıç! "Trafik Kazası Sigorta Süreci" gibi karmaşık bir konuyu adım adım ele almak, okuyucular için en anlaşılır yaklaşım olacaktır. İlk bölüm olan "Trafik Kazası Anında İlk Adımlar ve Kaza Tespit Tutanağının Önemi" ile başlayalım.
Trafik Kazası Anında İlk Adımlar ve Kaza Tespit Tutanağının Önemi
Bir trafik kazası, ne kadar küçük olursa olsun, taraflar için stresli ve kafa karıştırıcı bir deneyim olabilir. Ancak, kaza anında atılacak doğru adımlar ve titizlikle hazırlanacak bir Kaza Tespit Tutanağı (KTT), sigorta sürecinin sağlıklı işlemesi ve hak kayıplarının önlenmesi açısından hayati önem taşır. Bu bölümde, kaza sonrası yapılması gereken acil durum yönetiminden, KTT'nin ne olduğuna, nasıl ve ne zaman doldurulması gerektiğine ve sigorta sürecindeki hukuki geçerliliğine kadar tüm detayları ele alacağız.
Kaza Sonrası Acil Durum Yönetimi ve Güvenlik Önlemleri
Trafik kazası meydana geldiğinde, panik yapmak yerine sakin kalmak ve belirli bir protokolü izlemek, hem can güvenliğini sağlamak hem de hukuki süreci doğru yönetmek adına kritik öneme sahiptir.
- Can Güvenliğini Sağlayın: Her şeyden önce, kazaya karışan araçlardaki kişilerin sağlık durumunu kontrol edin. Eğer bir yaralanma veya Allah korusun, ölüm durumu söz konusu ise, derhal 112 Acil Çağrı Merkezi aranarak tıbbi yardım ve güvenlik güçlerinin olay yerine intikali sağlanmalıdır. Bu, hem yaralılara en hızlı müdahalenin yapılmasını garanti altına alır hem de olayın resmi kayıtlara doğru bir şekilde geçmesini sağlar.
- Olay Yerini Güvenli Hale Getirin: Kazanın ardından, başka kazalara sebebiyet vermemek için derhal güvenlik önlemleri alınmalıdır. Araçların motorunu durdurun, el frenini çekin. Diğer sürücüleri uyarmak için araçların dörtlü ikaz lambalarını yakın ve varsa kaza yerine en az 30-150 metre mesafeye (yolun durumuna ve hız limitlerine göre ayarlanarak) reflektör veya ışıklı işaret cihazı yerleştirin.
- Araçları Mümkünse Güvenli Bir Yere Taşıyın: Eğer kaza sadece maddi hasarlı ise ve araçlar hareket ettirilebiliyorsa, trafiği aksatmayacak ve ek bir tehlike oluşturmayacak en yakın güvenli alana (banket, otopark vb.) çekilmelidir. Ancak araçları hareket ettirmeden önce, kazanın oluş şeklini ve araçların konumunu net bir şekilde gösteren fotoğraflar ve videolar çekmek, Kaza Tespit Tutanağı'nın doldurulması ve olası anlaşmazlıkların çözümü için son derece önemlidir. Farklı açılardan, araç plakalarını, hasarlı bölgeleri ve genel kaza mahallini gösteren kayıtlar alınmalıdır.
- Bilgi ve Belge Paylaşımı: Kazaya karışan diğer sürücülerle sakin bir iletişim kurarak ehliyet, ruhsat ve trafik sigortası poliçe bilgileri karşılıklı olarak alınmalıdır. Bu bilgiler, Kaza Tespit Tutanağı'nın doğru doldurulması için gereklidir.
Unutulmamalıdır ki, kaza yerinde tartışmaya girmek veya suçu üstlenmek yerine, durumu sakin bir şekilde tespit etmeye odaklanmak en doğru yaklaşımdır.
Kaza Tespit Tutanağı (KTT) Nedir, Ne Zaman ve Nasıl Doldurulur?
Maddi Hasarlı Trafik Kazası Tespit Tutanağı (KTT), 12 Nisan 2008 tarihinden itibaren, belirli şartların varlığı halinde, trafik polisini beklemeden tarafların kendi aralarında anlaşarak düzenleyebildikleri resmi bir belgedir. Bu uygulama, kazaların trafik akışını uzun süre engellemesinin önüne geçmiş ve süreci hızlandırmıştır.
KTT'nin Doldurulabileceği Durumlar:
- Kazada sadece maddi hasar meydana gelmiş olmalıdır.
- Taraflar, kazanın oluş şekli ve kusur durumu hakkında anlaşmaya varmış olmalıdır.
- Kazaya karışan tüm araçların geçerli Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası (Trafik Sigortası) bulunmalıdır.
- Sürücülerin tamamı ehliyetli olmalıdır.
- Sürücülerde alkol, uyuşturucu veya akıl sağlığı şüphesi bulunmamalıdır.
- Kazada kamu malına (trafik ışığı, bariyer vb.) zarar gelmemiş olmalıdır.
- Araçlardan en az birinin kazaya karışmış olması yeterlidir.
Aşağıdaki durumlarda ise KTT taraflarca doldurulamaz, mutlaka trafik polisi veya jandarma çağrılmalıdır:
- Yaralanma veya ölüm varsa.
- Taraflardan biri veya birkaçı yukarıdaki şartları taşımıyorsa (ehliyetsizlik, alkol şüphesi, sigortasızlık vb.).
- Taraflar kazanın oluş şekli hakkında anlaşamıyorsa.
- Kamu malına zarar gelmişse.
- Kazaya karışan araçlardan biri resmi plakalı (devlete ait) bir araçsa.
KTT Nasıl Doldurulur?
KTT, iki nüsha olarak, okunaklı bir şekilde ve eksiksiz doldurulmalıdır. Tutanakta şu bilgiler yer almalıdır:
- Kaza tarihi ve saati.
- Kaza yerinin açık adresi (il, ilçe, mahalle, cadde/sokak, numara veya kilometre).
- Varsa görgü tanıklarının iletişim bilgileri.
- Sürücülerin ad, soyad, T.C. kimlik numarası, adres, sürücü belgesi numarası ve sınıfı.
- Araçların marka, model, plaka, şasi numarası, kullanım şekli.
- Trafik sigortası poliçe numaraları ve sigorta şirketlerinin unvanları.
- Aracın ilk darbe aldığı yerin şema üzerinde işaretlenmesi.
- Kazanın oluş şeklinin detaylı bir krokisi (yol çizgileri, trafik işaretleri, araçların çarpışma anındaki pozisyonları ve gidiş yönleri belirtilmelidir).
- Sürücülerin kaza hakkındaki kendi ifadeleri (kusur kabulü anlamına gelmeyecek şekilde, olayı anlatır biçimde).
- Her iki sürücünün de imzası (imzalar, tutanaktaki bilgilerin doğruluğunu kabul ettikleri anlamına gelir).
Önemli Not: Kaza tespit tutanağını doldururken, kazadan bir gün sonra tutanak tutulması, detayların hatırlanmasını zorlaştırabilir ve bazı sigorta şirketleri tarafından kabul edilmeyebilir veya ek belge talep edilebilir. Bu nedenle tutanağın kaza anında, olay yerinde tutulması en sağlıklısıdır.
KTT'nin Sigorta Sürecindeki Rolü ve Hukuki Geçerliliği
Doldurulan Kaza Tespit Tutanağı, sigorta şirketine yapılacak hasar ihbarının temelini oluşturur. Sigorta şirketleri, hasar dosyasını açarken ve kusur oranlarını değerlendirirken öncelikle bu tutanağı dikkate alır.
Sigorta Şirketine Başvuru: Kazaya karışan taraflar, doldurdukları KTT ve ekinde istenen diğer belgelerle (ruhsat fotokopisi, ehliyet fotokopisi, sigorta poliçesi, kaza yeri fotoğrafları vb.) birlikte, kazanın olduğu tarihten itibaren 5 iş günü içinde kendi sigorta şirketlerine veya karşı tarafın sigorta şirketine başvurmalıdır. Bu süre hak düşürücü olmamakla birlikte, sürecin hızlı işlemesi için önemlidir.
Hukuki Geçerlilik ve Zamanaşımı: KTT, tarafların beyanlarını içeren ve imzalarıyla teyit edilmiş bir belge olduğundan, olası hukuki süreçlerde delil niteliği taşır. Ancak, KTT'nin düzenlenmiş olması, tek başına tazminat hakkını garanti etmez. Türk Borçlar Kanunu'na göre, trafik kazasından kaynaklanan maddi ve bedeni zararların tazmini için açılacak davalarda zamanaşımı süreleri bulunmaktadır. Zarar görenin, zararı ve tazminat yükümlüsünü öğrendiği tarihten itibaren 2 yıl ve her halükarda kazanın meydana geldiği tarihten itibaren 10 yıl içinde tazminat davası açılabilir. KTT, bu süreler içerisinde yapılacak başvurular ve açılacak davalar için önemli bir başlangıç noktasıdır. Yaralanmalı veya ölümlü kazalarda, eğer KTT kolluk kuvvetleri tarafından değil de taraflarca düzenlenmişse, bu tutanaklar sigorta süreçleri ve hukuki değerlendirmeler açısından geçersiz sayılabilir. Bu tür durumlarda mutlaka resmi zabıt tutturulmalıdır.
Kaza anında doğru atılacak adımlar ve eksiksiz doldurulmuş bir KTT, sigorta sürecinin ilk ve en önemli basamağıdır. Bu adımların doğru bir şekilde takip edilmesi, ilerleyen aşamalarda yaşanabilecek mağduriyetlerin önüne geçecektir.
Sigorta Başvuru Süreci, Kusur Değerlendirmesi ve İtiraz Hakları
Trafik kazasının ardından yaşanan şok ve karmaşa, hak kayıplarına yol açmaması adına doğru adımların hızla atılmasını gerektirir. Kaza Tespit Tutanağı'nın (KTT) usulüne uygun doldurulmasının ardından başlayan sigorta başvuru süreci, kusur oranlarının belirlenmesi ve olası itiraz haklarının kullanılması, mağduriyetlerin giderilmesinde kritik rol oynar. Bu bölümde, sigorta şirketine nasıl başvurulacağından, kusur değerlendirmesinin nasıl yapıldığına ve bu değerlendirmeye karşı hangi yollarla itiraz edilebileceğine dair detayları bulabilirsiniz.
Sigorta Şirketine Başvuru Adımları ve Gerekli Evraklar
Kaza sonrası ilk ve en önemli adımlardan biri, durumu vakit kaybetmeden sigorta şirketine bildirmektir. Kaza Tespit Tutanağı'nın düzenlenmesini takiben, genellikle 5 iş günü içerisinde ilgili sigorta şirketine başvuru yapılması beklenir. Bu süre, hak kaybı yaşamamak adına titizlikle takip edilmelidir.
Başvuru, kazaya karışan kusurlu tarafın Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası (Trafik Sigortası) şirketine veya kendi aracınızdaki hasarlar için Kasko sigortanızın bağlı olduğu şirkete yapılabilir. Özellikle bedeni zararlar ve ölüm gibi durumlarda, tazminat talepleri için dava yoluna gitmeden önce 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu'nun (KTK) 97. maddesi uyarınca ilgili sigorta şirketine yazılı başvuru yapılması bir dava şartıdır. Bu ön başvuru yapılmaksızın açılan davalar usulden reddedilebilir. Sigorta şirketi, bu başvuruya tebliğ tarihinden itibaren en geç 15 gün içinde yazılı olarak cevap vermekle yükümlüdür. Şirketin cevap vermemesi veya verilen cevabın talebi karşılamaması durumunda, zarar gören dava açma veya Sigorta Tahkim Komisyonu'na başvurma hakkına sahip olur. Eğer sigorta şirketi ek belge talep ederse, bu 15 günlük süre belgelerin sunulmasına kadar durur ve belgeler ibraz edildikten sonra kaldığı yerden işlemeye devam eder.
Başvuru sırasında sigorta şirketine sunulması gereken evraklar, kazanın niteliğine (maddi hasarlı, yaralanmalı, ölümlü) ve talep edilen tazminat türüne göre değişiklik göstermekle birlikte, genel olarak şunlardır:
- Kaza Tespit Tutanağı (KTT): Islak imzalı aslı veya onaylı sureti.
- Kaza Yeri Fotoğrafları/Videoları: Kazanın oluş şeklini ve araçların pozisyonunu gösteren detaylı görseller.
- Ehliyet ve Ruhsat Fotokopileri: Kazaya karışan tüm sürücülerin ehliyetleri ve araçların ruhsat fotokopileri.
- Trafik Sigorta Poliçesi Fotokopileri: Kazaya karışan araçların geçerli trafik sigortası poliçeleri.
- Alkol Raporu: Özellikle yaralanmalı veya ölümlü kazalarda ya da kolluk kuvvetlerinin tutanak düzenlediği durumlarda istenir.
- İfade Tutanakları/Görgü Tespit Tutanakları: Varsa.
Maddi Hasarlı Kazalar İçin Ek Olarak:
- Araçta oluşan hasarı gösteren detaylı fotoğraflar.
- Tahmini onarım masrafını gösteren proforma fatura veya eksper raporu.
- Onarım yapıldıysa, onarım faturalarının asılları.
Yaralanmalı Kazalar İçin Ek Olarak:
- Tüm hastane raporları (ilk müdahale, sevk, epikriz, taburcu raporları).
- Adli Tıp Kurumu veya yetkili hastaneden alınmış, yaralanmanın derecesini ve sürekli maluliyet oranını belirten kati sağlık kurulu raporu.
- Tedavi giderlerine ilişkin tüm faturalar, makbuzlar ve ilaç kupürleri.
- Kazanç kaybı varsa, buna ilişkin belgeler (maaş bordrosu, işyeri yazısı vb.).
Ölümlü Kazalar İçin Ek Olarak:
- Veraset ilamı (mirasçılık belgesi).
- Ölen kişiye ait vukuatlı nüfus kayıt örneği.
- Defin ruhsatı ve cenaze masraflarına ilişkin belgeler.
- Otopsi raporu (yapıldıysa).
- Destekten yoksun kalanların gelir durumlarını ve ölen kişiyle olan bağlarını gösteren belgeler.
Eksiksiz ve doğru belgelerle yapılan başvuru, sürecin hızlı ve sorunsuz ilerlemesi için hayati önem taşır.
Sigorta Bilgi ve Gözetim Merkezi (SBM/TRAMER) ve Kusur Oranlarının Tespiti
Sigorta şirketi, kaza dosyasına ilişkin belgeleri teslim aldıktan sonra, genellikle üç iş günü içinde dosyayı Sigorta Bilgi ve Gözetim Merkezi'ne (SBM), yaygın bilinen adıyla TRAMER sistemine iletir. TRAMER, Türkiye'deki tüm trafik ve kasko sigortalarına ait bilgilerin toplandığı, kaza verilerinin kaydedildiği ve sigorta şirketleri arasında koordinasyonun sağlandığı merkezi bir veri tabanıdır.
SBM, kendisine ulaşan kaza dosyalarını ve Kaza Tespit Tutanağı'ndaki bilgileri (kaza krokisi, sürücü beyanları, trafik kuralı ihlalleri vb.) değerlendirerek kazadaki tarafların kusur oranlarını belirler. Bu belirleme genellikle standart oranlar üzerinden (%0, %50, %100 gibi) yapılır. TRAMER tarafından belirlenen bu kusur oranları, sigorta şirketlerine bildirilir ve ödenecek tazminat miktarının hesaplanmasında temel alınır. Kusur oranı, tazminat alınıp alınamayacağını ve alınacaksa miktarını doğrudan etkileyen en önemli faktördür. Örneğin, %100 kusurlu bulunan bir sürücü, karşı tarafın zararını kendi trafik sigortası aracılığıyla öderken, kendi aracındaki hasar için (kaskosu yoksa) herhangi bir tazminat alamaz.
Kusur Oranlarına İtiraz Süreci ve Tutanak Değerlendirme Komisyonu'nun Rolü
Sigorta şirketleri veya SBM tarafından belirlenen kusur oranının hatalı olduğunu düşünen sigortalıların itiraz hakkı bulunmaktadır. Bu itiraz, kusur oranının sigortalıya tebliğ edildiği tarihten itibaren 5 gün içinde yapılmalıdır. Bu süre hak düşürücü nitelikte olabileceğinden, sürenin kaçırılmaması büyük önem arz eder. İtiraz, genellikle kişinin kendi sigorta şirketi aracılığıyla veya doğrudan SBM'ye gerekçeleriyle birlikte yazılı olarak yapılır.
Eğer kazaya karışan tarafların sigorta şirketleri arasında kusur oranları konusunda bir anlaşmazlık yaşanırsa veya bir tarafın yaptığı itiraz kabul görmezse, dosya Tutanak Değerlendirme Komisyonu'na (veya Kaza Değerlendirme Komisyonu) sevk edilir. Bu komisyon, sigorta sektörü temsilcilerinden oluşur ve dosyayı yeniden inceler. Komisyon, KTT, fotoğraflar, sürücü beyanları ve diğer tüm delilleri değerlendirerek bir karara varır. Tutanak Değerlendirme Komisyonu'nun, dosyanın kendisine intikalinden itibaren en geç üç iş günü içinde dosyayı sonuçlandırması ve kararını sigorta şirketlerine bildirmesi beklenir.
Komisyonun verdiği karar genellikle sigorta şirketleri için bağlayıcı olmakla birlikte, bu karara karşı da yasal yollara (örneğin, Sigorta Tahkim Komisyonu'na başvuru veya dava açma) başvurma hakkı saklıdır. Sigorta başvuru sürecinin her aşamasında dikkatli olmak, süreleri takip etmek ve gerekirse bir hukuk uzmanından destek almak, haklarınızın tam olarak korunmasını sağlayacaktır.
Trafik Kazası Sonrası Tazminat Hakları, Dava Süreçleri ve Zamanaşımı
Trafik kazası, ne yazık ki hayatın beklenmedik ve üzücü gerçeklerinden biridir. Kaza sonrasında, maddi hasarların yanı sıra bedensel yaralanmalar veya can kayıpları da yaşanabilmektedir. Bu gibi durumlarda, mağdurların veya hak sahiplerinin uğradıkları zararların telafisi için hukuki yollara başvurmaları ve tazminat talep etme hakları bulunmaktadır. Bu süreç, talep edilebilecek tazminat türlerinin bilinmesi, dava açılacak doğru mahkemelerin tespiti ve en önemlisi hak düşürücü süreler olan zamanaşımı sürelerinin dikkatle takip edilmesini gerektirir.
Talep Edilebilecek Tazminat Türleri: Maddi, Manevi ve Destekten Yoksun Kalma
Trafik kazası neticesinde ortaya çıkan zararların niteliğine göre farklı tazminat kalemleri gündeme gelebilir. Bu tazminat türleri, temel olarak 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 53. (Ölüm Halinde Zararlar) ve 54. (Bedensel Zararlar) maddelerinde düzenlenmiştir.
Maddi Tazminat: Kazazedelerin malvarlığında meydana gelen somut kayıpları ifade eder. Başlıca maddi tazminat kalemleri şunlardır:
- Tedavi Giderleri: Kaza nedeniyle yapılan her türlü tıbbi müdahale, hastane, ilaç, fizik tedavi, rehabilitasyon masrafları ve ileride yapılması muhtemel tedavi giderleri bu kapsama girer.
- Kazanç Kaybı: Yaralanma nedeniyle kişinin geçici bir süre çalışamaması durumunda, bu süre zarfında mahrum kaldığı kazanç talep edilebilir.
- Çalışma Gücünün Azalmasından veya Yitirilmesinden Doğan Kayıplar: Kaza sonucu kalıcı bir sakatlık (maluliyet) oluşması durumunda, kişinin çalışma gücündeki azalma veya tamamen yitirilmesi nedeniyle gelecekteki gelir kaybı hesaplanarak talep edilir.
- Ekonomik Geleceğin Sarsılmasından Doğan Kayıplar: Kişinin çalışma gücünde bir azalma olmasa dahi, kaza nedeniyle mesleğini icra etmesinin zorlaşması, kariyer olanaklarının daralması gibi durumlarda da bu tazminat türü gündeme gelebilir.
- Araç Hasarı ve Değer Kaybı: Kazaya karışan araçta meydana gelen hasarın onarım bedeli veya aracın tam hasara (pert) uğraması durumunda rayiç bedeli talep edilebilir. Ayrıca, onarım görse dahi aracın ikinci el piyasa değerinde meydana gelen düşüş olan "araç değer kaybı" da önemli bir maddi tazminat kalemidir.
- Cenaze ve Defin Giderleri: Ölümle sonuçlanan kazalarda, cenaze, defin ve bunlarla ilgili masraflar talep edilebilir.
Manevi Tazminat: Kazanın neden olduğu elem, acı, ızdırap, yaşama sevincinin azalması gibi manevi zararların bir nebze de olsa telafi edilmesi amacıyla talep edilen tazminattır. Manevi tazminat, hem yaralanan kişi tarafından hem de ölüm halinde ölenin yakınları (anne, baba, eş, çocuklar, nişanlı gibi) tarafından talep edilebilir. Ayrıca, Türk Borçlar Kanunu madde 56 uyarınca, ağır bedensel zarara uğrayan kişinin yakınları da (anne, baba, eş, çocuklar) manevi tazminat talep etme hakkına sahiptir. Yargıtay içtihatlarında ağır bedensel zarar, genellikle uzuv kaybı veya hayati fonksiyonların yerine getirilememesi gibi durumlar olarak kabul edilmektedir.
Destekten Yoksun Kalma Tazminatı: Ölümle sonuçlanan trafik kazalarında, ölen kişinin hayattayken maddi desteğini sağladığı kişilerin (eş, çocuklar, anne, baba veya desteğini ispatlayabilen diğer kişiler) bu destekten mahrum kalmaları nedeniyle uğradıkları zarardır. Bu tazminat hesaplanırken ölenin yaşı, geliri, mesleği, geride kalan destek görenlerin yaşları ve destek ihtiyaçları gibi birçok faktör dikkate alınır.
Tazminat Davalarında Görevli ve Yetkili Mahkemeler
Trafik kazasından kaynaklanan tazminat talepleri için dava açılırken, davanın hangi mahkemede görüleceği (görevli mahkeme) ve coğrafi olarak nerede açılacağı (yetkili mahkeme) doğru belirlenmelidir.
Görevli Mahkeme:
- Eğer dava yalnızca kazaya neden olan sürücü, araç sahibi veya işleten gibi gerçek veya tüzel kişilere karşı açılıyorsa, kural olarak görevli mahkeme Asliye Hukuk Mahkemesi'dir.
- Ancak, tazminat talebi doğrudan doğruya sorumlu sigorta şirketine veya sigorta şirketi ile birlikte diğer sorumlulara karşı yöneltiliyorsa, bu durumda görevli mahkeme Asliye Ticaret Mahkemesi'dir. Bu durum, 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu'nun (TTK) 4/1-a maddesi (TTK'da düzenlenen hususların ticari dava sayılması) ve 5/1 maddesi (ticari davalara Asliye Ticaret Mahkemelerinin bakması) gereğidir. Sigorta sözleşmeleri ticari bir iş niteliğinde olduğundan, sigorta şirketine karşı açılan tazminat davaları ticari dava sayılır.
Yetkili Mahkeme: Tazminat davası, aşağıdaki yer mahkemelerinden birinde açılabilir:
- Davalıların (bir veya birden fazla ise herhangi birinin) yerleşim yeri mahkemesi (6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu - HMK md. 6).
- Kazanın meydana geldiği yer mahkemesi (HMK md. 16/1).
- Zarar görenin (davacının) yerleşim yeri mahkemesi (HMK md. 16/1, haksız fiiller için özel yetki kuralı).
- Sigorta şirketinin merkez veya şubesinin bulunduğu yer mahkemesi ya da sigorta sözleşmesini yapan acentenin bulunduğu yer mahkemesi (2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu - KTK md. 110).
Zamanaşımı Süreleri: Genel Hükümler ve Uzamış Ceza Zamanaşımı Uygulaması
Tazminat davalarında hak kaybına uğramamak için en kritik konulardan biri zamanaşımı süreleridir. Zamanaşımı, kanunda belirtilen süreler geçtikten sonra dava hakkının ortadan kalkması değil, davalının zamanaşımı def'inde bulunması halinde davanın reddedilmesi sonucunu doğurur.
Genel Zamanaşımı Süreleri (KTK md. 109/1): Karayolları Trafik Kanunu'na göre, motorlu araç kazalarından doğan maddi zararların tazminine ilişkin talepler, zarar görenin, zararı ve tazminat yükümlüsünü öğrendiği tarihten başlayarak iki yıl ve herhalde kaza gününden başlayarak on yıl içinde zamanaşımına uğrar.
Uzamış Ceza Zamanaşımı (KTK md. 109/2): Trafik kazası tazminat hukukunda hayati öneme sahip bir düzenleme 2918 sayılı KTK md. 109/2'de yer almaktadır. Bu maddeye göre; "Dava, cezayı gerektiren bir fiilden doğar ve Ceza Kanunu bu fiil için daha uzun bir zamanaşımı süresi öngörmüş ise, bu süre maddi tazminat talepleri için de geçerlidir." Bu hüküm, eğer trafik kazası aynı zamanda Türk Ceza Kanunu (TCK) kapsamında bir suç teşkil ediyorsa (örneğin taksirle yaralama, taksirle ölüme neden olma, trafik güvenliğini tehlikeye sokma gibi) ve bu suç için ceza kanununda öngörülen dava zamanaşımı süresi, KTK'daki 2 ve 10 yıllık sürelerden daha uzunsa, tazminat davası için de bu daha uzun olan ceza zamanaşımı süresinin uygulanacağı anlamına gelir.
- Örneğin, Yargıtay 17. Hukuk Dairesi'nin 2016/5493 Karar sayılı ilamında belirtildiği üzere, trafik güvenliğini tehlikeye sokma suçu (TCK md. 179/2) için öngörülen 8 yıllık ceza zamanaşımı süresi (TCK md. 66/1-e), KTK md. 109/2 uyarınca tazminat davası için de uygulanmıştır.
- Benzer şekilde, Yargıtay 17. Hukuk Dairesi'nin 2016/375 Karar sayılı ilamında, taksirle ölüme neden olma suçu (TCK md. 85/1) için öngörülen 15 yıllık ceza zamanaşımı süresinin (TCK md. 66/1-d) tazminat davalarında uygulanabileceği kabul edilmiştir. Bu uzamış zamanaşımı süresinin uygulanabilmesi için, eylemin suç teşkil etmesi yeterlidir; fail hakkında bir ceza davası açılmış olması veya mahkumiyet kararı verilmiş olması şart değildir. Bu düzenleme, özellikle yaralanmalı ve ölümlü kazalarda mağdurların hak arama sürelerini önemli ölçüde genişletmektedir.
Trafik kazası sonrası tazminat ve dava süreçleri karmaşık olabileceğinden, hak kayıplarının önlenmesi ve sürecin doğru yönetilmesi adına bir hukuk uzmanından destek almak büyük önem taşımaktadır.
Trafik Kazalarında Özel Durumlar, Sigorta Uygulamaları ve Yargıtay İçtihatları
Trafik kazası sigorta süreci, her zaman standart bir yol izlemeyebilir. Kazanın tarafları, araçların durumu ve kazanın oluş şekli gibi faktörler, süreci karmaşıklaştırabilir. Bu bölümde, ehliyetsiz sürücülerin karıştığı kazalardan aracın pert olmasına, sigortasız araçlarla yaşanan mağduriyetlerden Yargıtay kararlarına kadar birçok özel durumu ve bu durumların sigorta uygulamalarına etkilerini detaylı bir şekilde inceleyeceğiz.
Ehliyetsiz Sürücü, Sigortasız Araç ve Çarpıp Kaçma Durumları
Trafik kazalarında karşılaşılabilecek en sorunlu durumlardan bazıları, kazaya karışan sürücünün ehliyetsiz olması, aracın zorunlu trafik sigortasının bulunmaması veya kazaya neden olan aracın olay yerinden kaçmasıdır.
Ehliyetsiz Sürücü Durumu: Bir kazada sürücünün ehliyetsiz olması, tek başına %100 kusurlu olduğu anlamına gelmez. Kusur durumu, kazanın oluş şekline göre ayrıca değerlendirilir. Ancak, ehliyetsiz sürücünün kusurlu olduğu durumlarda, sigorta şirketi mağdur tarafın zararını karşılar fakat daha sonra ehliyetsiz sürücüye bu bedeli rücu edebilir, yani geri talep edebilir. Eğer ehliyetsiz sürücü kazada kusursuz ise, sadece ehliyetsiz araç kullanmaktan dolayı idari para cezası alır ve karşı tarafın sigortası hasarı karşılar; bu durumda sigorta şirketi ehliyetsiz sürücüye rücu edemez. Ehliyetsiz bir sürücünün kazaya karışması durumunda, taraflar kendi aralarında Kaza Tespit Tutanağı (KTT) düzenleyemez; mutlaka trafik polisi veya jandarma çağrılmalıdır.
Sigortasız Araçla Kaza: Karşı tarafın aracının zorunlu trafik sigortası yoksa ve bu araç kazada kusurluysa, mağdur olan tarafın maddi ve bedeni zararları nasıl karşılanacaktır? Bu gibi durumlarda devreye Güvence Hesabı girer. Sigortacılık Kanunu'nun 14. maddesi uyarınca kurulan ve Türkiye Sigorta ve Reasürans Şirketleri Birliği nezdinde faaliyet gösteren Güvence Hesabı, özellikle kazaya neden olan aracın tespit edilememesi (çarpıp kaçma), geçerli trafik sigortasının bulunmaması, sigorta şirketinin iflas etmesi gibi durumlarda, öncelikle bedeni zararları (tedavi giderleri, sakatlık tazminatı, destekten yoksun kalma tazminatı) karşılar. Maddi hasarlar için Güvence Hesabı'nın devreye girmesi daha kısıtlıdır. Sigortasız bir araçla kaza yapıldığında mutlaka polis çağrılmalı ve resmi zabıt tutulmalıdır. Mağdur tarafın kasko sigortası varsa, kendi aracındaki hasarı kaskosundan karşılayabilir; kasko şirketi daha sonra kusurlu ve sigortasız tarafa rücu etme hakkına sahip olur.
Çarpıp Kaçma Durumları: Kazaya neden olan aracın sürücüsü olay yerinden kaçarsa ve plakası tespit edilemezse, mağdur olan kişilerin bedeni zararları (yaralanma, ölüm) yine Güvence Hesabı tarafından karşılanabilir. Eğer kaçan aracın plakası biliniyorsa, derhal emniyet birimlerine şikayette bulunulmalıdır. Mağdurun kasko sigortası varsa, kendi aracındaki hasarlar, kaçan araç tespit edilemese bile poliçe şartları dahilinde kasko tarafından ödenebilir.
Aracın Pert Olması, Değer Kaybı ve Kiralık Araçla Kaza
Kazanın şiddetine bağlı olarak araçta ağır hasarlar meydana gelebilir. Bu durumlar, sigorta süreçlerinde özel değerlendirmeler gerektirir.
Aracın Pert Olması (Ağır Hasarlı Sayılması): Bir aracın onarım masrafı, aracın kaza tarihindeki sigorta rayiç değerine yaklaşıyor veya bu değeri aşıyorsa (genellikle %65-75 hasar oranı gibi bir eşik kullanılır), araç pert kabul edilir. Bu durumda sigortalı, kaza tespit tutanağı, alkol raporu, ehliyet, ruhsat, poliçe ve hasara ilişkin fotoğraflarla birlikte 5 iş günü içinde sigorta şirketine başvurmalıdır. Sigorta eksperi tarafından yapılan inceleme sonucunda aracın pert olduğuna karar verilirse, sigorta şirketi poliçede belirtilen teminat bedelini (aracın rayiç değeri) sigortalıya öder. Sigortalı, aracın enkazını (sovtajını) almak isterse, rayiç bedelden enkaz bedeli düşülerek kalan tutar ödenir ve araç sigortalıda kalır. Sigorta şirketi, hasar bildiriminden sonra en geç 45 gün, eksper raporu sonrası ise genellikle 10 iş günü içinde tazminatı ödemekle yükümlüdür.
Araç Değer Kaybı: Kaza yapan ve onarım gören bir aracın ikinci el piyasa değerinde meydana gelen düşüşe araç değer kaybı denir. Kusursuz veya daha az kusurlu olan taraf, bu değer kaybını kusurlu taraftan ve/veya kusurlu tarafın trafik sigortasından talep edebilir. Araç değer kaybı talepleri için dava açmadan önce sigorta şirketine başvuru zorunluluğu (KTK md. 97) bulunmaktadır. Daha önce işlem görmüş parçalar için yeni bir kaza nedeniyle tekrar değer kaybı talep edilemeyeceği unutulmamalıdır.
Kiralık Araçla Kaza: Kiralık bir araçla kaza yapılması durumunda, öncelikle KTT tutulmalı ve derhal kiralama şirketi bilgilendirilmelidir. Küçük çaplı hasarları genellikle aracı kiralayan kişi karşılar. Büyük hasarlarda ise aracın kasko sigortası devreye girer. Ancak kasko şirketi, ödeme yaptıktan sonra kazada kusurlu olan kiralayana rücu edebilir. Ayrıca, kiralama şirketi, aracın tamirde kaldığı süre boyunca uğradığı gelir kaybını (araç mahrumiyet bedeli) kusurlu taraftan talep etme hakkına da sahip olabilir.
Tek Taraflı Kazalar, Güvence Hesabı ve Sigorta Şirketinin Rücu Hakkı
Bazı kaza senaryoları, sigorta teminatları ve sorumluluklar açısından farklı yaklaşımlar gerektirir.
Tek Taraflı Kazalar: Sürücünün kendi kusuruyla yaptığı ve başka bir aracın veya kişinin dahil olmadığı kazalardır (örneğin, direğe çarpma, yoldan çıkma). Bu tür kazalarda, sürücünün kendi aracındaki maddi hasarlar zorunlu trafik sigortası kapsamında karşılanmaz; bu hasarlar ancak kasko sigortası varsa kasko poliçesinden ödenebilir. Tek taraflı kazada sigortalı sürücü vefat ederse, yakınlarının "destekten yoksun kalma tazminatı" talep etme durumu 26 Nisan 2016 tarihinde yapılan Trafik Sigortası Genel Şartları değişikliği ile önemli ölçüde kısıtlanmıştır. Bu tarihten sonraki tek taraflı kazalarda, kusurlu sürücünün yakınlarının trafik sigortasından destekten yoksun kalma tazminatı talep etme yolu kapatılmıştır. Yargıtay 17. Hukuk Dairesi’nin 2017/6035 Karar sayılı içtihadı da bu durumu destekler niteliktedir; tek taraflı kazada %100 kusurlu olarak ölen sürücünün yakınlarının, aracın Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası (ZMSS) poliçesi olmaması nedeniyle Güvence Hesabı'ndan destekten yoksun kalma tazminatı talep edemeyeceğine hükmedilmiştir. Zira, ZMSS ve Güvence Hesabı temel olarak üçüncü kişilerin zararını karşılamayı hedefler.
Güvence Hesabı'nın Rolü: Daha önce de belirtildiği gibi Güvence Hesabı, sigortacılık sisteminin bir nevi emniyet supabıdır. Ancak her durumda devreye girmez. Özellikle tek taraflı kazalarda, kazayı yapan sürücünün veya yakınlarının talepleri genellikle Güvence Hesabı kapsamı dışındadır. Temel prensip, kusurlu işletenin kendi eyleminden doğan zararlarının trafik sigortası veya Güvence Hesabı tarafından karşılanmamasıdır.
Sigorta Şirketinin Rücu Hakkı: Sigorta şirketi, belirli durumlarda ödediği tazminatı sigortalısından veya kazaya neden olan diğer sorumlulardan geri talep edebilir. Bu duruma rücu denir. Rücu hakkı doğuran haller arasında; sürücünün alkollü veya uyuşturucu madde etkisinde olması, ehliyetsiz olması, kasıtlı bir hareketi veya ağır kusuru bulunması, olay yerini geçerli bir mazeret olmaksızın terk etmesi gibi durumlar sayılabilir. Ancak, Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartları B.4. maddesi ve Yargıtay içtihatları bu konuda detaylı düzenlemeler içerir. Örneğin, Yargıtay 17. Hukuk Dairesi'nin E. 2015/17172, K. 2018/9813 sayılı kararına göre, sigortalının olay yerini terk etmesi tek başına rücu sebebi oluşturmaz; sigorta şirketinin, bu terk nedeniyle zararın arttığını veya tespitlerin engellendiğini ispatlaması gerekir.
Yargıtay Kararları Işığında Maluliyet Tespiti ve Tazminat Hesaplamaları
Trafik kazalarından kaynaklanan bedeni zararlarda, özellikle kalıcı sakatlık (maluliyet) durumlarında, maluliyet oranının tespiti ve buna bağlı tazminat hesaplamaları büyük önem taşır. Yargıtay kararları, bu süreçlerde uygulamaya yön vermektedir.
Maluliyet Oranının Tespiti: Yaralanmalı kazalarda, tedavi süreci tamamlandıktan sonra kalıcı bir fonksiyon kaybı olup olmadığının tespiti için yetkili sağlık kuruluşlarından maluliyet raporu alınır. Bu raporlarda belirtilen maluliyet oranı, tazminat miktarını doğrudan etkiler. Yargıtay, raporların güncel ve geçerli yönetmeliklere (örneğin, Erişkinler İçin Engellilik Değerlendirmesi Hakkında Yönetmelik) uygun olarak düzenlenip düzenlenmediğini, birden fazla rapor varsa aralarındaki çelişkilerin Adli Tıp Kurumu gibi üst sağlık kurullarından görüş alınarak giderilip giderilmediğini denetler.
Tazminat Hesaplamaları ve Kapsamı: Yargıtay kararları, tazminat hesaplamalarında dikkate alınacak gelir, yaş, bakiye ömür gibi unsurların yanı sıra, hangi tür giderlerin sigorta kapsamında olduğuna dair de önemli içtihatlar sunar. Örneğin, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesi’nin Esas No: 2019/3421, Karar No: 2020/255 sayılı kararı, önemli bir noktaya işaret eder. Bu karara göre, 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu (KTK) madde 98'de SGK'nın sorumluluğuna bırakılan tedavi giderleri dışında kalan ve belgelendirilemeyen sağlık giderleri (örneğin, SGK kapsamı dışı tedavi giderleri), geçici bakıcı giderleri ve geçici iş göremezlik tazminatı gibi kalemlerden sigorta şirketlerinin sorumluluğu, ZMSS Genel Şartları'ndaki aksi yöndeki düzenlemelere rağmen, KTK md. 98'de bu yönde açık bir değişiklik yapılmadıkça devam etmektedir. Bu tür kararlar, mağdurların hak arama süreçlerinde kritik rol oynar.
Trafik kazası sigorta süreci, görüldüğü üzere pek çok özel durumu ve detayı barındıran karmaşık bir alandır. Ehliyetsiz sürücüden aracın pert olmasına, Güvence Hesabı'nın rolünden Yargıtay'ın emsal teşkil eden kararlarına kadar her bir unsur, mağdurların haklarını ve alabilecekleri tazminatları doğrudan etkileyebilmektedir. Bu nedenle, kaza sonrası süreçte doğru adımları atmak, yasal süreleri kaçırmamak ve gerektiğinde uzman bir hukukçudan destek almak, hak kayıplarının önlenmesi açısından hayati önem taşımaktadır. Unutulmamalıdır ki, trafik kazası sigorta hukuku dinamik bir alan olup, güncel mevzuat ve içtihatların takibi, sürecin doğru yönetilmesi için elzemdir.