
Vekaletname Nedir?
Vekaletname nedir, nasıl çıkartılır, türleri nelerdir ve hukuki işlemlerdeki önemi hakkında detaylı bilgi edinin. Genel vekaletname, özel yetkili vekaletname, noter işlemleri, yurt dışından vekaletname düzenleme ve Hukuk Muhakemeleri Kanunu (HMK) ile Türk Borçlar Kanunu (TBK) çerçevesinde vekalet ilişkisine dair merak ettiğiniz tüm soruların yanıtları bu yazıda.
Vekaletname: Tanımı, Hukuki Niteliği ve Çıkarılma Süreci
Günlük hayatta veya ticari ilişkilerde sıkça karşılaşılan hukuki bir enstrüman olan vekaletname, bir kişinin (vekil eden) başka bir kişiyi (vekil) kendi adına belirli işleri görmesi, işlemleri yapması veya haklarını kullanması için yetkilendirdiğini gösteren resmi bir belgedir. Bu belge, vekil tayin edilen kişiye, vekalet veren adına hareket etme, beyanda bulunma ve hukuki sonuç doğuran eylemler gerçekleştirme imkanı tanır. Özellikle hukuki süreçlerin takibi, malvarlığı yönetimi, şirket temsili gibi durumlarda vekaletnameye başvurulması kaçınılmaz olmaktadır.
Vekaletnamenin Tanımı ve Temel Hukuki Dayanağı
Vekaletname, özünde bir temsil yetkisi belgesidir. Bu yetki, vekil edenin iradesine dayanarak vekil tarafından kullanılır. Vekalet ilişkisinin temelini oluşturan vekalet sözleşmesi, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu (TBK) kapsamında düzenlenmiştir. Kanun'un 502. Maddesi vekalet sözleşmesini şu şekilde tanımlamaktadır: "Vekâlet sözleşmesi, vekilin vekâlet verenin bir işini görmeyi veya işlemini yapmayı üstlendiği sözleşmedir." Bu tanımdan da anlaşılacağı üzere, vekalet ilişkisi iki taraflı bir hukuki işlemdir ve tarafların karşılıklı irade beyanlarıyla kurulur.
Vekaletname, bu sözleşmesel ilişkinin varlığını ve vekilin yetki sınırlarını üçüncü kişilere karşı ispatlayan yazılı bir delil niteliğindedir. Noter tarafından düzenlenmesi, ona resmiyet kazandırır ve hukuki güvenilirliğini artırır. Vekaletname, vekilin hangi konularda ve ne ölçüde yetkili olduğunu açıkça belirtmelidir. Bu kapsam, genel olabileceği gibi, belirli bir iş veya işlemle sınırlı özel yetkiler de içerebilir.
Vekaletname Nasıl ve Nereden Çıkartılır?
Türkiye'de vekaletname çıkartma işlemleri noterler aracılığıyla gerçekleştirilir. Vekaletname vermek isteyen kişi, aşağıdaki adımları izleyerek bu işlemi tamamlayabilir:
- Bizzat Başvuru: Vekalet verecek kişinin, geçerli bir kimlik belgesi (nüfus cüzdanı, pasaport veya sürücü belgesi) ile birlikte herhangi bir notere bizzat başvurması gerekmektedir. Vekaletname, şahsen yapılabilen bir işlem olup, başkası adına vekaletname düzenlenmesi mümkün değildir.
- Vekilin Bilgilerinin Sunulması: Vekil tayin edilecek kişinin adı-soyadı, Türkiye Cumhuriyeti kimlik numarası (T.C. kimlik no) ve açık adres bilgilerinin notere doğru ve eksiksiz bir şekilde bildirilmesi zorunludur.
- Yetki Kapsamının Belirlenmesi: Vekaletnamenin hangi amaçla verildiği ve vekile hangi yetkilerin tanınacağı (örneğin, dava açma, gayrimenkul satışı, bankacılık işlemleri vb.) notere açıkça beyan edilmelidir. Noter, bu beyanlar doğrultusunda vekaletname metnini hazırlar.
- Düzenleme ve Onay: Noter tarafından hazırlanan vekaletname metni, vekalet veren tarafından okunup kontrol edildikten sonra imzalanır. Noter de belgeyi onaylayarak resmiyet kazandırır. Vekaletnamenin bir sureti noterde saklanırken, aslı vekalet verene teslim edilir.
Vekaletname düzenlenirken, vekalet verilecek kişinin ehliyetli olması (ayırt etme gücüne sahip ve kısıtlı olmaması) esastır.
Yurt Dışında Vekaletname Düzenleme ve Apostil Şerhi
Türk vatandaşlarının yurt dışında bulunmaları durumunda vekaletname düzenletme ihtiyaçları doğabilir. Bu durumda iki temel yol izlenebilir:
- Türk Konsoloslukları: Yurt dışında yaşayan Türk vatandaşları, bulundukları ülkedeki Türkiye Cumhuriyeti Konsolosluklarına başvurarak noterlik hizmetleri kapsamında vekaletname düzenletebilirler. Konsolosluklar tarafından düzenlenen vekaletnameler, Türkiye'deki noterler tarafından düzenlenmiş belgelerle aynı hukuki geçerliliğe sahiptir.
- Yabancı Ülke Noterleri/Yetkili Makamları: Vekaletname, bulunulan yabancı ülkenin yetkili makamları (genellikle noterler) tarafından da düzenlenebilir. Ancak, bu şekilde düzenlenen bir vekaletnamenin Türkiye'de geçerli olabilmesi için önemli bir ek işlem gereklidir: tasdik şerhi (Apostille).
Apostille Convention (Şerh), 5 Ekim 1961 tarihli Lahey Yabancı Resmi Belgelerin Tasdiki Mecburiyetinin Kaldırılması Sözleşmesi'ne taraf ülkeler arasında, bir ülkede düzenlenen resmi belgenin başka bir taraf ülkede hukuki geçerlilik kazanmasını sağlayan bir onay sistemidir. Eğer vekaletname, Apostil Sözleşmesi'ne taraf bir ülkenin yetkili makamı tarafından düzenlenmişse, bu belgenin üzerine o ülkenin belirlediği yetkili merci tarafından Apostil şerhi konulur. Bu şerh, belgenin doğruluğunu ve Türkiye'de kullanılabilirliğini teyit eder. Apostil şerhi taşımayan ve yabancı makamlarca düzenlenmiş vekaletnameler, kural olarak Türkiye'deki resmi işlemlerde kabul edilmez. Eğer ülke Apostil Sözleşmesi'ne taraf değilse, ilgili ülkedeki Türk Konsolosluğu'nun onayı gerekebilir.
Vekaletname İçin Gerekli Temel Belgeler
Vekaletname çıkartma sürecinde, vekalet veren kişinin ve vekil olarak atanacak kişinin kimliklerini ve yetkilendirme iradesini netleştirmek amacıyla bazı belgelere ihtiyaç duyulur. Genel olarak bireyler için vekaletname düzenlenirken talep edilen temel belgeler ve bilgiler şunlardır:
- Vekalet Verecek Kişi İçin:
- Türkiye Cumhuriyeti nüfus cüzdanı (kimlik kartı)
- Pasaport (yabancı uyruklular veya yurt dışı işlemleri için)
- Sürücü belgesi (bazı durumlarda kimlik teyidi için kabul edilebilir)
- Vekil Tayin Edilecek Kişi İçin Gerekli Bilgiler:
- Adı ve soyadı
- Türkiye Cumhuriyeti kimlik numarası (T.C. kimlik no)
- Açık adresi
Bazı özel durumlar için ek belgeler veya bilgiler talep edilebilir. Örneğin:
- Şirket adına vekaletname düzenlenecekse, şirketin imza sirküleri, yetki belgesi ve ticaret sicil gazetesi gibi belgeler istenebilir.
- Boşanma vekaletnamesi gibi bazı özel yetki gerektiren vekaletnameler için vekalet veren kişinin son altı ay içinde çekilmiş iki adet vesikalık fotoğrafı gereklidir.
- Vergi mükellefi olan gerçek ve tüzel kişilerin vergi numaralarını bildirmeleri zorunludur.
Noterler, işlemin niteliğine göre ek belge veya bilgi talep etme hakkına sahiptir. Bu nedenle, vekaletname çıkarmadan önce ilgili noterle iletişime geçerek güncel ve spesifik gereklilikler hakkında bilgi almak faydalı olacaktır.
Vekaletname Türleri, Kapsamı ve Özel Durumlar
Vekaletname, temsil yetkisinin sınırlarını ve içeriğini belirleyen önemli bir hukuki araçtır. Temsil edilecek işlemin niteliğine ve vekilin sahip olacağı yetkilerin genişliğine göre farklı vekaletname türleri bulunmaktadır. Bu bölümde, genel vekaletname ile özel yetki gerektiren vekaletnamelerin kapsamlarını, şirketler adına vekaletname düzenlenirken dikkat edilmesi gereken hususları ve özellikle boşanma davaları gibi hassas konularda vekaletnameye dair önemli noktaları ele alacağız.
Genel Vekaletname ve Kapsadığı Yetkiler
Genel vekaletname, vekil tayin edilen kişiye, vekalet verenin adına çok çeşitli hukuki işlemleri yapma ve davaları takip etme yetkisi tanıyan kapsamlı bir belgedir. Noterler tarafından düzenlenen bu vekaletname türü, genellikle bir kişinin hukuki, cezai ve icrai dava ve işlemlerini takip etmesi amacıyla avukatlara verilir. Ancak, genel vekaletnamenin kapsamı, vekalet veren kişinin iradesine göre daraltılabilir veya genişletilebilir.
Genel vekaletnamelerde sıkça rastlanan temel yetkiler arasında şunlar sayılabilir:
- Dava açma ve açılmış davaları takip etme,
- Yargı organlarında, meclislerde, daire ve kuruluşlarda vekili temsil etme,
- Hak ve menfaatleri koruma,
- İcra takibinde bulunma ve açılmış takiplere katılma,
- Tahkim yoluna başvurma,
- Dilekçe verme, tebliğ ve tebellüğ işlemleri yapma,
- Tanık ve bilirkişi gösterme, raporlara itiraz etme,
- Protesto çekme, ihtarname gönderme,
- Yemin teklif etme veya kabul etme, keşif talebinde bulunma,
- İhtiyati ve icrai tedbirler ile haciz talebinde bulunma,
- Yargıtay, Danıştay, Bölge Adliye Mahkemeleri, Bölge İdare Mahkemeleri gibi yüksek mahkemeler nezdinde ve diğer tüm resmi dairelerde işlem yapma,
- Kararların düzeltilmesi ve yargılamanın iadesi taleplerinde bulunma,
- Sulh olma ve ibra etme (anlaşma ve feragat),
- Davadan ve temyizden feragat etme, feragati davayı kabul etme,
- Mal beyanında bulunma.
Bu yetkilerin yanı sıra, genel vekaletnamelerde vekile ahzu kabz yetkisi de tanınabilir. Ahzu kabz, vekilin müvekkili adına para tahsil etme ve ödeme yapma yetkisini ifade eder. Bir diğer önemli yetki ise tevkil yetkisidir. Bu yetki, vekilin, kendisine verilen vekalet yetkilerinin bir kısmını veya tamamını başka bir vekile (genellikle başka bir avukata) devredebilmesini sağlar. Ayrıca, "teşrik" (başka vekillerle birlikte yetki kullanma) ve "azil" (vekili görevden alma) gibi yetkiler de vekaletnamede belirtilebilir. Vekil, vekalet verenin talimatları doğrultusunda hareket etmekle ve yetkisini şahsen kullanmakla yükümlüdür. Ancak, vekaletnamede açıkça belirtilmişse veya vekalet verenin yazılı onayı varsa, işi üçüncü kişilere gördürebilir. Yetki aşımından doğan zararlardan vekil, kusuru oranında sorumlu olur.
Özel Yetki Gerektiren Haller ve Vekaletname İçeriği
Bazı hukuki işlemler, nitelikleri gereği veya vekalet verenin kişisel haklarıyla yakından ilgili olmaları nedeniyle genel vekaletname ile yapılamazlar. Bu tür işlemler için vekaletnamede açıkça ve özel olarak yetki verilmesi zorunludur. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (HMK) 74. maddesi, davaya vekâlette özel yetki verilmesini gerektiren hâlleri düzenlemiştir. Bu haller şunlardır:
- Sulh olmak,
- Hakemi tayin etmek,
- İbra etmek,
- Davadan feragat etmek,
- Davayı kabul etmek,
- Yemini teklif etmek, yemini kabul, iade veya reddetmek,
- Haczi kaldırmak,
- Müvekkilinin iflasını istemek,
- Tahkim ve hakem sözleşmesi yapmak,
- Konkordato veya sermaye şirketleri ve kooperatiflerin uzlaşma yoluyla yeniden yapılandırılması teklifinde bulunmak ve bunlara muvafakat vermek,
- Alternatif uyuşmazlık çözüm yollarına başvurmak,
- Davadan veya kanun yollarından feragat etmek,
- Yargılamanın iadesi yoluna gitmek,
- Hakimlerin fiilleri sebebiyle Devlet aleyhine tazminat davası açmak.
Bu sayılanların dışında, uygulamada sıkça karşılaşılan ve özel yetki gerektiren diğer bazı işlemler şunlardır:
- Gayrimenkul alım-satımı, bağışlanması veya üzerinde ayni hak tesisi,
- Araç (otomobil, kamyon vb.) alım-satımı,
- Veraset ve intikal işlemlerinin yapılması, mirasın reddi veya kabulü,
- Şirket kurma, şirket hissesi devretme,
- Boşanma davası açma ve takip etme (ayrıca fotoğraf gerektirir),
- Tanıma ve tenfiz davaları açma,
- Anayasa Mahkemesi'ne bireysel başvuruda bulunmak,
- Bağışlama vaadinde bulunmak veya bağışlama yapmak,
- Satış vaadi sözleşmesi yapmak.
Özel yetkili vekaletnamelerde, vekaletname veren kişinin fotoğrafının bulunması genellikle zorunludur. Bu, özellikle kimlik doğruluğunun ve iradenin net bir şekilde tespitinin önem arz ettiği işlemlerde (örneğin boşanma, gayrimenkul satışı) aranan bir şarttır.
Sınai mülkiyet haklarına ilişkin işlemlerde de vekaletname önemli bir yer tutar. 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu (SMK) Madde 160, Türk Patent ve Marka Kurumu (TÜRKPATENT) nezdinde işlem yapma yetkisi olan kişileri düzenler. Bu kişiler (genellikle patent ve marka vekilleri) müvekkilleri adına işlem yapabilmek için usulüne uygun düzenlenmiş bir vekaletnameye sahip olmalıdır. SMK Madde 181 ise, Sınai Mülkiyet Kanunu'nda vekâlet konusunda hüküm bulunmayan hâllerde, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun vekâlete ilişkin hükümlerinin uygulanacağını belirtir. Bu da, sınai mülkiyet alanındaki vekalet ilişkilerinin genel hukuki çerçevesini çizer.
Şirket Adına Vekaletname Verilmesi
Tüzel kişiler olan şirketler de hukuki işlemlerini ve davalarını vekiller aracılığıyla yürütebilirler. Şirket adına vekaletname verilirken, vekaletnameyi imzalayacak kişinin şirketi temsil etme yetkisine sahip olması gerekir. Bu yetki, genellikle şirketin imza sirküleri ve yetki belgesi ile ispatlanır. Noterler, bu belgeleri talep ederek temsil yetkisini kontrol ederler.
Şirket yetkilisi, "şirket adına vekâleten, şahsı adına asaleten" şeklinde bir ibare kullanarak tek bir vekaletname ile hem şirketi hem de kendi şahsını ilgilendiren konularda temsil yetkisi verebilir. Vekaletnamenin kapsamı, şirketin ihtiyaç duyduğu tüm hukuki işlemleri (örneğin, dava takibi, sözleşme yapma, ihalelere katılma, bankacılık işlemleri vb.) içerecek şekilde düzenlenmelidir.
Boşanma Davası İçin Vekaletnamede Dikkat Edilmesi Gerekenler
Boşanma davaları, şahsa sıkı sıkıya bağlı haklardan olup, bu tür davaların vekil aracılığıyla takip edilebilmesi için vekaletnamede özel yetki bulunması şarttır. Genel dava vekaletnamesi ile boşanma davası açılamaz veya takip edilemez. Boşanma vekaletnamesi düzenlenirken aşağıdaki hususlara dikkat edilmelidir:
- Vekaletnamede "boşanma davası açmaya ve açılmış boşanma davasını takip etmeye, boşanmaya ilişkin tüm işlemleri yapmaya" şeklinde açık bir yetki bulunmalıdır.
- Vekalet veren kişinin iki adet güncel fotoğrafının vekaletnameye eklenmesi zorunludur. Bu, kimlik tespitinin kesin olarak yapılabilmesi ve olası sahteciliklerin önüne geçilmesi amacıyla aranan bir şarttır.
- Boşanma vekaletnamesi, genel dava vekaletnamesinde sayılabilecek ahzu kabz, sulh ve ibra, davadan ve temyizden feragat, feragati davayı kabul, birlikte ve ayrı ayrı vekaleti ifa, tevkil, teşrik, azil gibi yetkileri de içerebilir. Ancak, özellikle feragat, kabul, sulh gibi davanın seyrini ve sonucunu doğrudan etkileyebilecek yetkilerin verilip verilmeyeceği müvekkil tarafından dikkatle değerlendirilmelidir.
Boşanma gibi son derece kişisel ve önemli sonuçlar doğuran bir davada, vekilin yetkilerinin net ve şüpheye yer bırakmayacak şekilde belirlenmesi, sürecin sağlıklı işlemesi açısından kritik öneme sahiptir.
Vekalet İlişkisinin Süresi, Geçerliliği ve Sona Erme Halleri
Vekaletname, bir kişiye başka bir kişi adına hukuki işlem yapma yetkisi tanıyan önemli bir belgedir. Ancak bu yetkinin ne kadar süreyle geçerli olacağı, hangi durumlarda sona ereceği ve vekaletnamenin geçerliliğini etkileyen faktörler, hem vekil eden hem de vekil için büyük önem taşır. Vekalet ilişkisi, tarafların iradeleriyle veya kanunda belirtilen belirli durumların gerçekleşmesiyle başlayıp sona eren dinamik bir hukuki süreçtir. Bu bölümde, vekaletnamelerin süre unsuru, vekalet ilişkisini sona erdiren nedenler ve vekaletname tarihinin geçerliliğe etkisi, ilgili yasal düzenlemeler ve Yargıtay içtihatları ışığında incelenecektir.
Vekaletnamelerde Süre Unsuru: Süreli ve Süresiz Vekaletnameler
Vekaletnameler, geçerlilik süreleri açısından iki temel kategoriye ayrılabilir: süreli vekaletnameler ve süresiz vekaletnameler.
Süreli vekaletnameler, adından da anlaşılacağı üzere, belirli bir zaman dilimiyle veya belirli bir işin tamamlanmasıyla sınırlı olarak verilen vekaletnamelerdir. Vekalet veren kişi, vekaletnamenin düzenlenmesi sırasında bu süreyi açıkça belirtebilir. Örneğin, "işbu vekaletname düzenlendiği tarihten itibaren bir yıl süreyle geçerlidir" veya "X taşınmazının satışı tamamlanıncaya kadar geçerlidir" gibi ifadelerle süre sınırı konulabilir. Sürenin dolmasıyla birlikte, vekaletname kendiliğinden hükümsüz hale gelir ve vekilin temsil yetkisi sona erer. Bu tür vekaletnameler, özellikle belirli bir proje veya işlem için yetki verildiğinde tercih edilebilir ve vekil edene belirli bir kontrol imkanı sunar.
Süresiz vekaletnameler ise, herhangi bir süre kaydı içermeyen vekaletnamelerdir. Bu tür vekaletnameler, taraflardan birinin vekalet ilişkisini sona erdirme iradesini beyan etmesine (azil veya istifa gibi) ya da kanunda belirtilen diğer sona erme sebeplerinden birinin (ölüm, ehliyet kaybı vb.) gerçekleşmesine kadar geçerliliğini korur. Genel dava vekaletnameleri çoğunlukla süresiz olarak düzenlenir. Hukuk Muhakemeleri Kanunu (HMK) Madde 73 uyarınca, davaya vekalet, özel yetki gerektiren haller saklı kalmak kaydıyla, hüküm kesinleşinceye kadar vekilin davanın takibi için gereken tüm işlemleri yapmasına, hükmün yerine getirilmesine, yargılama giderlerinin tahsiline ve bu işlemlerin kendisine karşı da yapılabilmesine ilişkin yetkiyi kapsar. Bu hüküm, dava vekaletnamelerinin doğal süresinin davanın kesinleşmesine kadar devam ettiğini göstermektedir. Ancak bu durum, vekil edenin vekili azletme veya vekilin istifa etme hakkını ortadan kaldırmaz.
Vekalet veren kişi, vekaletnamenin kapsamını belirlediği gibi, süresini de belirleme hakkına sahiptir. Noter huzurunda vekaletname düzenlenirken bu hususun açıkça belirtilmesi, ileride doğabilecek anlaşmazlıkların önüne geçilmesi açısından önemlidir.
Vekalet İlişkisini Sona Erdiren Nedenler: Azil, İstifa, Ölüm ve Diğer Haller
Vekalet ilişkisi, sonsuza dek sürecek bir bağ değildir. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu (TBK) Madde 512 ve devamı maddeleri, vekalet sözleşmesinin sona erme hallerini düzenlemektedir. Bu nedenler genel olarak şunlardır:
- Azil (Görevden Alma): Vekil eden, her zaman tek taraflı irade beyanıyla vekili görevden alabilir, yani azledebilir. Azil için haklı bir nedenin varlığı şart değildir; ancak haksız azil durumunda vekilin uğradığı zararların tazmini gündeme gelebilir. Azil beyanının vekile ulaşmasıyla birlikte vekalet ilişkisi sona erer. Azlin noter aracılığıyla yapılması ve ilgili kurumlara bildirilmesi, ispat kolaylığı ve üçüncü kişilerin korunması açısından önemlidir.
- İstifa: Vekil de aynı şekilde tek taraflı irade beyanıyla vekillik görevinden istifa edebilir. Ancak vekilin istifasının uygun olmayan bir zamanda yapılması ve bu nedenle vekil edenin zarara uğraması durumunda, vekilin sorumluluğu doğabilir. Vekilin, müvekkilinin menfaatlerini koruyacak şekilde ve makul bir süre önce istifa iradesini bildirmesi beklenir.
- Ölüm: Vekalet sözleşmesi, tarafların şahsına sıkı sıkıya bağlı bir sözleşme olduğundan, vekil edenin veya vekilin ��lümüyle kural olarak kendiliğinden sona erer. Ancak, taraflar sözleşmede ölüm halinde vekaletin devam edeceğini kararlaştırmışlarsa veya işin niteliği gereği devamı zorunluysa, vekalet mirasçılarla devam edebilir.
- Ehliyet Kaybı: Vekil edenin veya vekilin fiil ehliyetini (örneğin, akıl hastalığı nedeniyle kısıtlanma) kaybetmesi durumunda vekalet ilişkisi sona erer.
- İflas: Vekil edenin veya vekilin iflas etmesi de vekalet sözleşmesini sona erdiren nedenlerdendir. TBK Madde 513'e göre, sözleşmeden veya işin niteliğinden aksi anlaşılmadıkça sözleşme, vekilin veya vekâlet verenin ölümü, ehliyetini kaybetmesi ya da iflâsı ile kendiliğinden sona erer. Bu hüküm, taraflardan birinin tüzel kişi olması durumunda, tüzel kişiliğin sona ermesi hâlinde de uygulanır.
- Sürenin Dolması: Süreli vekaletnamelerde, kararlaştırılan sürenin bitimiyle vekalet ilişkisi otomatik olarak sona erer.
- İşin Tamamlanması: Belirli bir işin yapılması için verilen vekaletnamelerde, o işin başarıyla tamamlanmasıyla vekalet görevi de sona ermiş olur.
- Tarafların Karşılıklı Anlaşması (İkale): Taraflar, her zaman karşılıklı anlaşarak vekalet sözleşmesini sona erdirebilirler.
Bu sona erme hallerinin gerçekleşmesiyle birlikte vekilin temsil yetkisi ortadan kalkar ve bu tarihten sonra yaptığı işlemler, kural olarak vekil edeni bağlamaz.
Vekaletname Tarihinin Eskiliğinin Geçerliliğe Etkisi: Yargıtay Perspektifi
Uygulamada sıkça karşılaşılan bir yanılgı, vekaletnamenin düzenlenme tarihinin üzerinden uzun bir zaman geçmesinin, vekaletnameyi kendiliğinden geçersiz kılacağı yönündedir. Ancak hukuk sistemimizde, vekaletnamenin sırf eski tarihli olması, onun geçersiz olduğu anlamına gelmez. Vekalet ilişkisini sona erdiren nedenler kanunda sınırlı sayıda sayılmıştır (numerus clausus ilkesi) ve bu nedenler arasında "vekaletnamenin eski tarihli olması" gibi bir durum bulunmamaktadır.
Bu konudaki en önemli yol göstericilerden biri Yargıtay içtihatlarıdır. Yargıtay 8. Hukuk Dairesi'nin 24.12.2019 tarihli, 2018/8121 Esas ve 2019/11694 Karar sayılı ilamı, bu hususu net bir şekilde ortaya koymaktadır. Anılan kararda, davalılar vekilinin dosyaya 1988 ve 1991 tarihli vekaletnameler sunduğu, yerel mahkemenin ise bu vekaletnamelerin on yıllık süreyi geçtiği ve geçerli vekaletname ibraz edilmediği gerekçesiyle davalılar lehine vekalet ücreti takdir etmediği belirtilmiştir. Yargıtay, bu kararı bozarken şu önemli tespitlerde bulunmuştur:
- Vekalet sözleşmesinin kapsamı ve sona ermesinin Türk Borçlar Kanunu (TBK) Madde 502-514 ile Hukuk Muhakemeleri Kanunu (HMK) Madde 73 ve devamında düzenlendiği,
- TBK Madde 512 (karar tarihinde yürürlükte olan 818 sayılı Borçlar Kanunu'nun ilgili maddesine atıf yapılmıştır, yeni TBK'da benzer düzenleme Madde 513'tür) uyarınca vekalet ilişkisinin, tarafların tek taraflı sona erdirmesi (istifa, azil), ölüm, ehliyetsizlik, iflas veya vekaletnamede belirtilmişse sürenin dolmasıyla sona ereceği,
- Sunulan vekaletnamelerin genel vekaletname niteliğinde olup süre sınırlaması içermediği ve kanunda belirtilen vekaletin sona erme sebeplerinin gerçekleştiğinin iddia edilmediği,
- Önemle, vekaletname tarihlerinin eski olmasının vekalet ilişkisini sona erdirmeyeceği vurgulanmıştır.
Yargıtay, bu gerekçelerle, mahkemenin vekaletnamelerin eski tarihli olduğu gerekçesiyle vekalet ücreti takdir etmemesini hatalı bulmuştur. Bu karar, vekaletnamenin geçerliliğinin tarihinin eskiliği ile değil, kanunda sayılan sona erme hallerinin gerçekleşip gerçekleşmediği ile değerlendirilmesi gerektiğini açıkça ortaya koymaktadır. Dolayısıyla, süresiz olarak verilmiş bir vekaletname, kanuni sona erme nedenlerinden biri gerçekleşmediği veya taraflarca sona erdirilmediği müddetçe, düzenlenme tarihi ne kadar eski olursa olsun geçerliliğini koruyacaktır. Elbette, çok eski tarihli bir vekaletname ile işlem yapılmak istendiğinde, işlemin yapılacağı kurum veya merci, vekil edenin hayatta olup olmadığını, ehliyet durumunu teyit etmek isteyebilir; ancak bu durum, vekaletnamenin baştan geçersiz olduğu anlamına gelmez.
Sonuç olarak, vekalet ilişkisinin süresi, geçerliliği ve sona erme koşulları, hem vekil edenin haklarının korunması hem de vekilin yetkilerinin sınırlarının bilinmesi açısından hayati öneme sahiptir. Tarafların, vekaletname düzenlerken süre konusunu netleştirmeleri ve sona erme halleri hakkında bilgi sahibi olmaları, olası hukuki sorunların önüne geçilmesine yardımcı olacaktır.
Davalarda ve Hukuki İşlemlerde Vekaletnamenin Rolü: HMK Düzenlemeleri
Vekaletname, hukuki süreçlerin vazgeçilmez bir unsuru olup, özellikle dava takibi ve diğer adli işlemlerde tarafların temsili için merkezi bir öneme sahiptir. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu (HMK), vekaletnamenin yargılama sürecindeki rolünü, ibraz koşullarını ve eksikliği durumunda ortaya çıkacak sonuçları detaylı bir şekilde düzenlemiştir. Bu düzenlemeler, adil yargılanma hakkının korunması ve yargılamanın usulüne uygun yürütülmesi açısından büyük önem taşır.
Vekaletnamesiz Dava Açma ve İşlem Yapma Yasağı
Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun en temel prensiplerinden biri, bir avukatın müvekkili adına dava açabilmesi veya yargılamayla ilgili herhangi bir işlem yapabilmesi için geçerli bir vekaletnameye sahip olması ve bunu mahkemeye sunması zorunluluğudur. HMK Madde 77/1 bu kuralı açıkça ortaya koyar: "Vekâletnamesinin aslını veya onaylı örneğini vermeyen avukat, dava açamaz ve yargılamayla ilgili hiçbir işlem yapamaz." Bu hüküm, mülga 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun 67. maddesi ile benzer bir düzenlemeyi miras alarak, vekaletsiz temsili engellemeyi amaçlar.
Bu yasağın temelinde yatan nedenler çeşitlidir. Öncelikle, vekaletname, avukatın gerçekten de o kişiyi temsil etme yetkisine sahip olduğunun resmi bir kanıtıdır. Bu sayede, kişilerin bilgisi ve rızası dışında adlarına işlem yapılması önlenir. Ayrıca, yargılamanın taraflarının kimler olduğu ve kimler tarafından temsil edildiği konusunda bir netlik sağlar, bu da hukuki güvenliği artırır. Vekaletnamenin aslı veya noter onaylı bir örneğinin dosyaya sunulması, bu yetkinin varlığını somut bir şekilde ortaya koyar ve olası uyuşmazlıkların önüne geçer.
Gecikmesinde Sakınca Bulunan Hallerde Mahkemenin İzin Verme Koşulları
Her ne kadar vekaletname ibrazı temel bir kural olsa da, HMK Madde 77/1 aynı zamanda bu kuralın katı bir şekilde uygulanmasının hak kayıplarına yol açabileceği durumları da göz önünde bulundurmuştur. Buna göre, "gecikmesinde sakınca bulunan hâllerde mahkeme, vereceği kesin süre içinde vekâletnamesini getirmek koşuluyla avukatın dava açmasına veya usul işlemlerini yapmasına izin verebilir."
Bu istisnanın uygulanabilmesi için iki temel koşulun bir arada bulunması gerekir:
- Gecikmede Sakınca Bulunması: Davacının veya işlem yapmak isteyen tarafın, vekaletname temin edilene kadar beklemesi durumunda bir hak kaybına uğrama, delillerin kaybolması veya telafisi güç bir zararın ortaya çıkma ihtimali gibi acil bir durum söz konusu olmalıdır. Örneğin, zamanaşımı süresinin dolmak üzere olması veya acil bir ihtiyati tedbir talebi bu kapsama girebilir.
- Mahkemenin Kesin Süre Vermesi: Mahkeme, avukata vekaletnamesini sunması için belirli ve kesin bir süre tanır. Bu süre içerisinde vekaletnamenin dosyaya ibraz edilmesi zorunludur.
Eğer avukat, mahkeme tarafından verilen kesin süre içerisinde vekaletnamesini sunmazsa veya asıl taraf (müvekkil) yapılan işlemleri sonradan yazılı bir dilekçe ile kabul ettiğini mahkemeye bildirmezse, açılan dava açılmamış sayılır veya yapılan usul işlemleri geçersiz kabul edilir. Bu durum, özellikle sürelere tabi işlemlerde ciddi hak kayıplarına neden olabileceğinden, avukatların bu konuda son derece titiz davranması gerekmektedir.
Vekaletname İbraz Edilmemesinin Hukuki Sonuçları ve Avukatın Sorumluluğu
Mahkeme tarafından verilen kesin süreye rağmen haklı bir sebep olmaksızın vekaletnamesini ibraz etmeyen avukat, ciddi yaptırımlarla karşı karşıya kalabilir. HMK Madde 77/2 bu sonuçları net bir şekilde düzenlemiştir: "Süresi içinde vekâletname vermeyen veya yaptığı işlemleri asıl tarafın kabul etmediğini bildirmesi hâlinde, avukat, celse harcı ile diğer yargılama giderleri ve karşı tarafın uğradığı zararları ödemeye mahkûm edilir." Bu, avukatın mali bir sorumluluk altına girmesi anlamına gelir.
Dahası, eğer avukatın bu davranışı kötüniyetli olarak değerlendirilirse, yani vekaletnamesi olmadığını bildiği halde kasıtlı olarak mahkemeyi yanıltmaya çalışmışsa, sonuçları daha da ağırlaşır. Aynı maddeye göre, "Bunu kötüniyetle yapan avukat hakkında, Cumhuriyet başsavcılığına ve vekilin bağlı olduğu baro başkanlığına durum yazıyla bildirilir." Bu bildirim, avukat hakkında hem cezai soruşturma hem de disiplin soruşturması başlatılmasına yol açabilir.
Yargıtay uygulamalarında da HMK Madde 77'nin titizlikle ele alındığı görülmektedir. Örneğin, Yargıtay 1. Hukuk Dairesi'nin 2020/3442 Esas, 2021/2936 Karar sayılı ilamında, kesin süre geçirilmiş olsa dahi, eğer celse ertelenmesine sebebiyet verilmeden yetkili avukat tarafından yetki belgesi (veya vekaletname) ibraz edilirse ve asıl taraf işlemleri benimserse, yapılan işlemin geçerli kabul edilebileceğine işaret edilmiştir. Bu tür kararlar, kanun maddesinin ruhuna uygun ve hakkaniyetli çözümler üretme çabasını yansıtmaktadır. Ancak genel kural, vekaletnamenin süresinde ibrazının zorunlu olduğudur.
Şahsa Sıkı Sıkıya Bağlı Haklarda (Örn: Boşanma) Özel Yetkili Vekaletname Zorunluluğu
Genel dava vekaletnamesi, avukata müvekkilini pek çok hukuki işlemde temsil etme yetkisi verse de, bazı özel durumlar ve işlemler için bu yeterli değildir. Özellikle kişilerin şahsi durumlarını veya malvarlıklarını doğrudan ve önemli ölçüde etkileyen, "şahsa sıkı sıkıya bağlı haklar" olarak nitelendirilen konularda, vekaletnamede özel yetki bulunması şarttır.
HMK Madde 74, davaya vekâlette özel yetki verilmesini gerektiren hâlleri açıkça saymıştır. Bu hallerden bazıları şunlardır:
- Sulh olmak (anlaşma yapmak),
- Hakemleri tayin etmek,
- Davanın tamamını ıslah etmek,
- Yemini kabul, iade veya reddetmek,
- Başkasını tevkil etmek (alt vekalet vermek – eğer vekaletnamede ayrıca belirtilmemişse),
- Haczi kaldırmak,
- Davadan feragat etmek (vazgeçmek),
- Davayı kabul etmek,
- Yargılamanın iadesi yoluna gitmek,
- Hakimlerin fiilleri sebebiyle Devlet aleyhine tazminat davası açmak,
- Kişiye sıkı sıkıya bağlı haklarla ilgili dava açmak ve takip etmek (örneğin, boşanma davası açmak, babalık davası açmak gibi),
- Alternatif uyuşmazlık çözüm yollarına başvurmak.
Bu tür işlemleri avukatın yapabilmesi için, vekaletnamede bu yetkilerin açıkça ve tek tek belirtilmiş olması gerekir. Örneğin, bir boşanma davası açılacaksa, vekaletnamede "boşanma davası açmaya ve takip etmeye" şeklinde özel bir yetkinin bulunması zorunludur. Aksi takdirde, avukatın bu işlemleri yapması mümkün olmaz ve yapılan işlemler geçersiz sayılabilir. Bazı özel yetkili vekaletnameler için, örneğin boşanma vekaletnamesi, vekalet veren kişinin fotoğrafının da bulunması gibi ek şekil şartları aranabilmektedir. Bu nedenle, yapılacak işleme uygun ve gerekli tüm özel yetkileri içeren bir vekaletname düzenlenmesi büyük önem taşır.
Vekaletname, görüldüğü üzere, bir temsil belgesinden çok daha fazlasını ifade eder; bireylerin haklarını koruma altına alan, hukuki süreçlerin düzenli ve güvenli bir şekilde işlemesini sağlayan temel bir araçtır. Tanımından çıkarılma sürecine, türlerinden içerdiği yetkilere ve hukuki işlemlerdeki rolüne kadar her aşaması, kanunlarla titizlikle belirlenmiştir. Türk Borçlar Kanunu vekalet sözleşmesinin genel çerçevesini çizerken, Hukuk Muhakemeleri Kanunu özellikle yargılama sürecindeki önemini ve usulünü düzenler. Gerek yurt içinde noterler aracılığıyla gerekse yurt dışında konsolosluklar vasıtasıyla temin edilebilen bu belge, genel yetkiler içerebileceği gibi, boşanma, gayrimenkul alım satımı gibi özel dikkat ve yetki gerektiren durumlar için özel olarak da düzenlenebilir. Vekalet ilişkisinin kapsamı, süresi ve sona erme halleri de yine kanuni düzenlemelere tabidir. Vekaletsiz işlem yapmanın kural olarak mümkün olmaması ve bunun sonuçları, vekaletnamenin hukuki sistem içindeki merkezi konumunu bir kez daha vurgular. Bu nedenle, herhangi bir hukuki işlem veya dava süreci öncesinde, doğru ve eksiksiz bir vekaletname temin etmek, hak kayıplarının önlenmesi ve sürecin sağlıklı bir şekilde yürütülmesi açısından hayati önem taşımaktadır.