Sosyal Medya Fenomenlerinin Şöhret Hakları

Sosyal Medya Fenomenlerinin Şöhret Hakları

Sosyal medyanın yaygınlaşmasıyla birlikte ortaya çıkan influencer'lar ve fenomenler, sadece içerik üreticisi değil aynı zamanda hukuki sorumluluklar taşıyan ticari aktörler haline gelmişlerdir. Bu makalede, sosyal medya fenomenlerinin şöhret hakları, kamuya mal olmuş kişi statüleri, telif hakkı ihlalleri, reklam hukuku düzenlemeleri ve kişilik hakları konularında Türk hukukundaki durumları detaylı olarak incelenmektedir.

Sosyal Medya Fenomenlerinin Kamuya Mal Olmuş Kişi Statüsü

Dijital çağın getirdiği dönüşümle birlikte, sosyal medya platformlarında milyonlarca takipçiye ulaşan influencer'lar ve fenomenler, geleneksel medya dünyasının ötesinde yeni bir ünlü kategorisi oluşturmuştur. Bu durum, hukuk dünyasında "kamuya mal olmuş kişi" kavramının sosyal medya fenomenleri açısından yeniden değerlendirilmesi gerekliliğini ortaya çıkarmıştır.

Kamuya Mal Olmuş Kişi Kavramı

Kamuya mal olmuş kişi kavramı, Türk hukukunda çeşitli düzenlemelerde tanımlanmış olup, temel olarak toplumun ilgisini üzerinde toplayan ve kamu hayatında aktif rol oynayan kişileri ifade etmektedir. 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu'nun 86. maddesi uyarınca, "memleketin siyasi ve sosyal hayatında rol oynayan kimselerin resimleri, rızaları aranmaksızın umuma arz edilebilir" hükmü yer almaktadır.

Avrupa Konseyi'nin 1998/1165 sayılı kararı bu kavramı daha geniş bir perspektifle ele almış ve kamuya mal olmuş kişileri "kamu görevi yerine getiren ve kamu hayatında politik, ekonomik, sanatsal, sosyal, sportif veya başka biçimde rol oynayan tüm kişiler" olarak tanımlamıştır. Bu tanım, sosyal medya fenomenlerinin hukuki statüsünün belirlenmesinde önemli bir referans noktası oluşturmaktadır.

Doktrinde Kılıçoğlu, kamuya mal olmuş kişileri "belirli olaylar nedeniyle toplumun ilgisini üzerinde toplayan, toplumu meşgul eden ve bu nedenle kendileri hakkında bilgi edinme ihtiyacının olduğu kişiler" şeklinde açıklamıştır. Dural ve Öğüz ise bu kişileri "kamu hizmeti görerek, kamuyu ilgilendiren eylemlerde bulunarak ya da eserlerini kamuya sunarak kamu hayatına giren kişiler" olarak tanımlamıştır.

Mutlak ve Nispi Kamuya Mal Olan Kişiler

Kamuya mal olmuş kişiler, hukuki literatürde iki temel kategoriye ayrılmaktadır:

Mutlak Kamuya Mal Olan Kişiler, toplumdaki konumları, meslekleri veya sürdürdükleri faaliyetler nedeniyle devamlı olarak kamunun ilgisini çeken kişilerdir. Bu kategori içerisinde:

  • Siyasi figürler ve önemli kamu görevlileri
  • Tanınmış bilim insanları ve akademisyenler
  • Sanatçılar, müzisyenler ve yazarlar
  • Profesyonel sporcular
  • Kraliyet mensupları ve aristokrat aileler

Bu kişilere olan toplumsal ilgi, hem mesleki faaliyetlerine hem de kişisel yaşamlarına yöneliktir ve bu ilgi süreklilik arz etmektedir.

Nispi Olarak Kamuya Mal Olan Kişiler ise, münferit ve güncel bir olay nedeniyle geçici olarak toplumun ilgisini çeken kişilerdir. Bu kategoriye giren kişiler:

  • Doğal afet mağdurları (depremzedeler, sel mağdurları)
  • Suç mağdurları veya tanıkları
  • Eylem yapan işçiler ve sendika temsilcileri
  • Anket katılımcıları ve röportaj verenleri

Bu kişilerin tanınmışlıkları geçici nitelikte olup, spesifik olay güncelliğini yitirdiğinde tekrar sıradan kişi statüsüne dönerler.

Sosyal Medya Fenomenlerinin Hukuki Statüsü

Sosyal medya fenomenlerinin kamuya mal olmuş kişi statüsünde değerlendirilip değerlendirilemeyeceği meselesi, modern hukukun karşılaştığı en güncel sorunlardan biridir. Milyonlarca takipçiye sahip influencer'lar, geleneksel medyatik sanatçılardan daha fazla toplumsal etki yaratabilmekte ve kamu hayatında aktif rol oynamaktadırlar.

Bu fenomenlerin hukuki statüsünün belirlenmesinde dikkate alınması gereken faktörler şunlardır:

  • Takipçi sayısı ve erişim kapasitesi: Milyonlarca kişiye ulaşabilen fenomenler, geleneksel medya organları kadar etkili olabilmektedir
  • İçerik türü ve toplumsal etki: Sadece eğlence değil, siyasi görüş, tüketim alışkanlıkları ve yaşam tarzı konularında yönlendirici rol oynamaları
  • Ticari faaliyetler: Marka iş birlikleri ve reklam gelirleri yoluyla ekonomik aktör konumunda bulunmaları
  • Medya görünürlüğü: Geleneksel medyada da yer alarak çapraz platform etkisi yaratmaları

Anayasa Mahkemesi'nin 3 Mart 2016 tarihli kararında belirtilen unutulma hakkı açısından da sosyal medya fenomenlerinin durumu özel bir değerlendirme gerektirmektedir. Fenomenlerin, sıradan vatandaşlar gibi geçmiş paylaşımlarının unutulmasını talep edip edemeyecekleri, kamuya mal olmuş kişi statülerinin kapsamına bağlı olarak değerlendirilmelidir.

Sosyal medya fenomenlerinin mutlak kamuya mal olan kişiler kategorisinde mi yoksa nispi olarak kamuya mal olan kişiler kategorisinde mi değerlendirileceği, her somut olayın özelliklerine göre belirlenmesi gereken bir husustur. Sürekli içerik üreten, toplumsal gündem oluşturan ve ticari faaliyetlerde bulunan fenomenler, mutlak kategoriye daha yakın dururken, viral olan ancak süreklilik arz etmeyen kişiler nispi kategoride değerlendirilebilir.

Bu hukuki statü belirlenmesi, fenomenlerin kişilik hakları, özel hayatın gizliliği ve telif hakları açısından sahip olacakları koruma düzeyini doğrudan etkilemektedir. Aynı zamanda, devletin internet vasıtasıyla ünlü olmanın hukuki sonuçları konusunda halkı bilgilendirme yükümlülüğü olup olmadığı sorusu da bu bağlamda önem kazanmaktadır.

Sosyal Medyada Telif Hakkı İhlalleri ve Yasal Düzenlemeler

Sosyal medya platformlarının yaygınlaşmasıyla birlikte, içerik üreticileri ve fenomenler telif hakkı konusunda önemli hukuki sorumluluklar altına girmişlerdir. 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu (FSEK) çerçevesinde değerlendirilen bu alan, hem eser sahiplerinin haklarını korumakta hem de ihlal edenlere yönelik ciddi yaptırımlar öngörmektedir.

Telif Hakkı İhlal Türleri

Sosyal medya fenomenlerinin karşılaştığı telif hakkı ihlalleri çeşitli şekillerde ortaya çıkmaktadır. FSEK madde 1/B uyarınca "sahibinin hususiyetini taşıyan ve ilim ve edebiyat, musiki, güzel sanatlar veya sinema eserleri olarak sayılan her nevi fikir ve sanat mahsulleri eser sayılır" hükmü gereğince, sosyal medyada paylaşılan özgün içerikler de eser kapsamında değerlendirilmektedir.

Sosyal medyada en sık karşılaşılan telif hakkı ihlal türleri şunlardır:

  • Müzik eserlerinin izinsiz kullanımı: Video içeriklerinde telif hakkı korumalı müziklerin izinsiz kullanılması
  • Fotoğraf ve görsel içeriklerin çalınması: Başkalarına ait fotoğrafların kaynak belirtilmeden paylaşılması
  • Video içeriklerinin kopyalanması: Film, dizi veya diğer video eserlerinden kesitlerin izinsiz alınması
  • Yazılı eserlerin izinsiz paylaşımı: Kitap, makale veya diğer yazılı eserlerin telif hakkı sahibinin izni olmadan paylaşılması
  • Marka ve logo kullanımları: Tescilli markaların ticari amaçlı izinsiz kullanımı

Fenomenler tarafından üretilen özgün içerikler de FSEK kapsamında korunmaktadır. Bir influencer'ın özgün video konsepti, fotoğraf kompozisyonu veya yaratıcı içeriği, başkaları tarafından izinsiz kullanıldığında telif hakkı ihlali oluşmaktadır.

Hukuki Yaptırımlar

Telif hakkı ihlallerine yönelik FSEK madde 71 kapsamında öngörülen yaptırımlar oldukça ağırdır. Bu madde uyarınca, telif hakkı ihlali yapanlar bir yıldan beş yıla kadar hapis cezası veya adli para cezası ile cezalandırılmaktadır. Cezanın belirlenmesinde ihlalin boyutu, ticari kazanç elde edilip edilmediği ve failin kusur derecesi gibi faktörler dikkate alınmaktadır.

Ceza hukuku yaptırımlarının yanı sıra, hukuk mahkemelerinde tazminat davası açılması da mümkündür. Eser sahibi, uğradığı maddi ve manevi zararların tazmini için hukuk mahkemesine başvurabilmektedir. Bu kapsamda:

  • Maddi tazminat: İhlalin neden olduğu ekonomik kayıplar
  • Manevi tazminat: Eser sahibinin manevi varlığında meydana gelen zararlar
  • Haksız kazancın iadesi: İhlal eden kişinin elde ettiği menfaatlerin geri alınması
  • İhlalin durdurulması: Mahkeme kararıyla ihlalin sona erdirilmesi

Yargıtay 11. Hukuk Dairesi'nin 04/11/2015 tarih, 2015/4768 E., 2015/11547 K. sayılı kararı bu konuda emsal teşkil etmektedir:

Tescilli markaların internet sitelerinde izinsiz kullanılması marka tecavüzü olarak değerlendirilmiş, sitelerin kapatılması veya erişim engellenmesi ile 3.000 TL manevi tazminat ödenmesine karar verilmiştir.

Bu karar, sosyal medya platformlarında marka haklarının ihlal edilmesi durumunda hem erişim engelleme hem de tazminat yaptırımlarının birlikte uygulanabileceğini göstermektedir.

Koruma Yöntemleri

Sosyal medya fenomenleri telif hakkı ihlallerine karşı çeşitli koruma yöntemlerini kullanabilmektedir. Bu yöntemler hem önleyici tedbirler hem de ihlal sonrası müdahale mekanizmalarını içermektedir.

Önleyici Tedbirler:

  • Eser tescili: Özgün içeriklerin telif hakkı kurumlarına tescil ettirilmesi
  • Dijital filigran kullanımı: Görsel içeriklere dijital imza eklenmesi
  • Lisanslama anlaşmaları: Kullanılacak müzik ve görseller için önceden lisans alınması
  • İçerik denetimi: Paylaşım öncesi telif hakkı kontrollerinin yapılması

Platform Bazlı Koruma Mekanizmaları:

Sosyal medya platformları, telif hakkı sahiplerini korumak için çeşitli araçlar sunmaktadır:

  • Content ID sistemleri: Otomatik içerik tanıma ve engelleme
  • DMCA bildirimleri: Telif hakkı ihlal bildirim sistemleri
  • Hızlı kaldırma prosedürleri: İhlal içeriklerin platform tarafından hızla kaldırılması
  • Tekrarlayan ihlalcilere yaptırım: Sürekli ihlal yapan hesapların kapatılması

Hukuki Başvuru Yolları:

İhlal durumunda eser sahipleri şu yolları izleyebilmektedir:

  • Platform başvurusu: İlgili sosyal medya platformuna ihlal bildirimi
  • İhtarname gönderilmesi: İhlal eden kişiye hukuki uyarı
  • Hukuk davası: Tazminat ve ihlalin durdurulması talebi
  • Ceza davası: Savcılığa suç duyurusunda bulunulması

Telif hakkı ihlalleri konusunda delil tespiti kritik önem taşımaktadır. İhlal eden içeriğin ekran görüntüsünün alınması, noterce tespit edilmesi veya bilirkişi raporu alınması, hukuki süreçlerde başarı şansını artırmaktadır.

Sosyal medya fenomenleri, hem kendi eserlerini korumak hem de başkalarının haklarını ihlal etmemek için telif hakkı konusunda bilinçli hareket etmelidir. Bu alanda yaşanan hukuki gelişmeler, dijital içerik üretiminin profesyonelleşmesi ve hukuki çerçeves

Reklam Hukuku ve Tüketici Korunması Düzenlemeleri

Sosyal medya fenomenlerinin ticari faaliyetleri, Türk hukukunda reklam hukuku ve tüketici korunması mevzuatı kapsamında sıkı düzenlemelere tabidir. 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun (TKHK) ve Ticari Reklam ve Haksız Ticari Uygulamalar Yönetmeliği, influencer'ların ticari içeriklerinde uyması gereken temel kuralları belirlemektedir.

Gizli Reklam Yasağı

TKHK madde 61/2 uyarınca, ticari reklamların genel ahlaka, kamu düzenine, kişilik haklarına uygun, doğru ve dürüst olması zorunludur. Bu düzenleme, sosyal medya fenomenlerinin en sık karşılaştığı hukuki sorun olan gizli reklam uygulamalarını yasaklamaktadır.

Gizli reklam, tüketicinin bir içeriğin reklam olduğunu anlayamayacağı şekilde sunulan ticari tanıtımları ifade eder. Sosyal medyada bu durum genellikle şu şekillerde ortaya çıkar:

  • Ürün yerleştirmelerinin reklam olduğunun belirtilmemesi
  • Sponsorlu içeriklerin organik paylaşım gibi gösterilmesi
  • Marka iş birliklerinin gizlenmesi
  • Hediye ürünlerin tanıtımında ticari ilişkinin açıklanmaması

Ticari Reklam ve Haksız Ticari Uygulamalar Yönetmeliği madde 6/1 açık bir şekilde "reklamın reklam olduğunun açıkça anlaşılması" gerektiğini düzenlemektedir. Bu hüküm, influencer'ların paylaşımlarında şeffaflık yükümlülüğünün yasal dayanağını oluşturmaktadır.

Şeffaflık Yükümlülükleri

Sosyal medya fenomenleri, takipçileri ile kurdukları güven ilişkisini korumak ve yasal yükümlülüklerini yerine getirmek için şeffaflık ilkesine sıkı sıkıya uymalıdır. Bu kapsamda fenomenlerin yerine getirmesi gereken temel yükümlülükler şunlardır:

Reklam Etiketleme Zorunluluğu: Ticari içeriklerde #reklam, #sponsorlu, #işbirliği, #tanıtım gibi etiketlerin kullanılması zorunludur. Bu etiketler paylaşımın başında veya açıklamada görünür şekilde yer almalıdır.

Deneyim Şeffaflığı: Fenomenler, gerçekten deneyimlemedikleri ürünler hakkında yanıltıcı bilgi veremezler. Bir ürünü hiç kullanmadan olumlu deneyim yaratmak, aldatıcı reklam kapsamında değerlendirilir.

Filtre ve Efekt Bildirimi: Özellikle güzellik ve sağlık ürünlerinin tanıtımında kullanılan filtre ve efektlerin belirtilmesi gerekmektedir. Cilt ürünü tanıtımında filtre kullanıldıysa bu durum açıkça ifade edilmelidir.

Ticari İlişki Açıklaması: Reklam verenle kurulan her türlü ticari ilişki, hediye alma, ücret alma veya diğer menfaatler paylaşımda şeffaf bir şekilde belirtilmelidir.

Ticaret Bakanlığı'nın yayımladığı Sosyal Medya Reklamları Kılavuzu, fenomenlerin bu yükümlülüklerini detaylı şekilde açıklamakta ve uygulamada karşılaşılan sorunlara çözüm önerileri sunmaktadır.

İdari Yaptırımlar

Reklam hukuku ihlallerinde Ticaret Bakanlığı Reklam Kurulu yetkili mercii olarak hareket etmekte ve çeşitli yaptırımlar uygulayabilmektedir:

Durdurma Cezası: İhlale konu olan paylaşımın derhal yayından kaldırılması zorunluluğu getirilir. Bu tedbir, tüketicilerin daha fazla yanıltılmasını önlemek amacıyla acil olarak uygulanabilir.

İdari Para Cezası: 2021 yılı itibariyle 114.326 TL olarak belirlenen idari para cezası uygulanır. Aynı ihlalin tekrarı durumunda bu ceza on katına kadar çıkabilmektedir. Bu durum, fenomenlerin ihlal davranışlarını tekrarlamamaları için caydırıcı bir etki yaratmaktadır.

Düzeltme Zorunluluğu: Yanıltıcı içeriklerin düzeltilerek doğru bilgilerin paylaşılması zorunluluğu getirilebilir. Bu yaptırım, tüketicilerin aldatılmasının etkilerini gidermeyi amaçlar.

Gerçek bir uygulamada, Instagram'da iki milyon takipçisi olan bir fenomen, reklam anlaşmalarını belirtmeden yaptığı paylaşımlar nedeniyle durdurma cezası almış ve takipçilerine açıklama yapmak zorunda kalmıştır.

Reklam Verenlerin Sorumluluğu da bu süreçte önemli bir boyut oluşturmaktadır. Markalar, fenomenleri bilgilendirmek, ihlallere karşı önlem almak ve belgelerle desteklemek zorundadır. Yasal bir durum karşısında bu sorumlulukları yerine getirdiğini kanıtlaması gerekir.

Bu düzenlemeler, sosyal medya ekosisteminde tüketici güvenini korumak ve adil rekabet ortamını sağlamak amacıyla sürekli güncellenmekte ve uygulanmaktadır. Fenomenler ve reklam verenler için yasal düzenlemelere uyum sağlamanın en etkili yolları düzenli hukuki danışmanlık almak, eğitim programları düzenlemek ve içerik denetim mekanizmaları kurmaktır.

Kişilik Hakları ve Dijital Haklar İhlalleri

Sosyal medya fenomenlerinin karşılaştığı en karmaşık hukuki alanlardan biri, kişilik hakları ve dijital haklar ihlalleridir. Bu alanda hem fenomenlerin kendi hakları korunmakta hem de başkalarının haklarını ihlal etme riskleri bulunmaktadır. Dijital ortamın sınırsız erişim imkanı, kişilik haklarının ihlal edilmesi riskini önemli ölçüde artırmıştır.

Kişisel Verilerin Korunması

6698 sayılı Kişisel Verilerin Korunması Kanunu (KVKK), 2016 yılında yürürlüğe girerek dijital ortamda kişisel verilerin korunmasında temel yasal çerçeveyi oluşturmuştur. Sosyal medya fenomenleri, hem kendi kişisel verilerinin korunması hem de başkalarının kişisel verilerini işleme konularında bu kanun kapsamında sorumluluk taşımaktadırlar.

Kişisel veri, kimliği belirli veya belirlenebilir gerçek kişiye ilişkin her türlü bilgiyi ifade etmektedir. Sosyal medya fenomenlerinin paylaşımlarında yer alan:

  • Takipçilerin fotoğrafları ve görüntüleri
  • İsim, yaş, meslek gibi kimlik bilgileri
  • Konum bilgileri ve adres detayları
  • Sağlık durumu, özel yaşam bilgileri
  • İletişim bilgileri

Bu veriler KVKK kapsamında korunmaktadır. Fenomenler, takipçilerinin veya üçüncü kişilerin kişisel verilerini paylaşırken açık rıza almak zorundadırlar. Ancak kanunun 28. maddesine göre, kişisel verilerin ilgili kişi tarafından alenileştirilmiş olması durumunda rıza aranmayabilir.

Yargıtay Ceza Genel Kurulu, 2012/1510 E., 2014/331 K. sayılı kararında sanık Belkıs ….'ın Bilecik ilinde yayınlanmakta olan "S.. N.." isimli yerel gazetenin genel yayın yönetmeni olduğu, şikayetçi Emine ….'nin ise aynı gazetede köşe yazarlığı yaptığı, sanığın şikayetçinin fotoğrafını gazetedeki köşesine koymak amacıyla çekerek bilgisayara kaydettiği, şikayetçi Emine ….'nin gazetedeki köşe yazılarında bu fotoğrafını kullandığı, sanığın bilgisayarda kayıtlı olan bu fotoğrafı daha sonra internetteki özel bir arkadaşlık sitesine kimlik, adres ve telefon bilgilerini vermeksizin "belkiba" rumuzunu kullanarak koyduğu, şikayetçinin 24-29 yaş arasında erkek arkadaş aradığı bilgisinin yazıldığı, ertesi gün bir yakınının söz konusu sitede kendisinin resmini görerek haber vermesi üzerine şikayetçinin olaydan haberdar olduğu, olayın ortaya çıkması üzerine sanık Belkıs ……'ın cep telefonundan Emine …..'ye kısa mesaj göndererek özür dilediği ve "belkiba" rumuzlu üyeliği sildiği, Emine …….'nin sanıktan şikayetçi olduğu davada sanığın eyleminin, kişisel verileri hukuka aykırı olarak yayma suçunu mu yoksa hakaret suçunu mu oluşturduğunu belirlerken eylemin Türk Ceza Kanunu'nun 136. maddesinde düzenlenen kişisel verileri hukuka aykırı olarak yayma suçunu oluşturduğunu, eylemin aynı zamanda katılanın onur, şeref ve saygınlığını rencide edebilecek nitelikte olması nedeniyle Türk Ceza Kanunu'nun 125. maddesinin birinci ve dördüncü fıkrası uyarınca alenen hakaret suçunu da oluşturduğunu, tek fiil sayılması gereken eylem ile yukarıda belirtilen iki ayrı suç oluştuğundan, sanık hakkında farklı nev'iden fikri içtima hükümlerinin uygulanması ve oluşan suçlardan en ağır cezayı gerektiren kişisel verileri hukuka aykırı olarak yayma suçundan (Türk Ceza Kanunu madde 136) sanığa ceza tayin edilmesi gerektiğini karara bağlamıştır.

Bu karar, kişisel verilerin izinsiz kullanımının hem kişisel verileri hukuka aykırı yayma hem de hakaret suçu oluşturabileceğini göstermektedir.

Özel Hayatın Gizliliği

Sosyal medya fenomenleri, özel hayatın gizliliği konusunda çifte sorumluluk taşımaktadırlar. Bir yandan kendi özel hayatlarını koruma hakları bulunurken, diğer yandan başkalarının özel hayatına saygı gösterme yükümlülükleri vardır.

5651 sayılı İnternet Ortamında Yapılan Yayınların Düzenlenmesi Kanunu'nun 9. ve 9/A maddeleri, özel hayatın gizliliği ve kişilik haklarının ihlal edilmesi durumunda başvurulabilecek hukuki yolları düzenlemektedir. Bu kapsamda:

  • İhlali yapan internet sitesinden içeriklerin çıkarılması
  • Siteye erişimin engellenmesi
  • Savcılığa suç duyurusunda bulunulması

mümkündür. Fenomenler, takipçilerinin veya üçüncü kişilerin özel hayatlarına ilişkin bilgileri paylaştıklarında bu hükümler kapsamında sorumlu tutulabilirler.

Türk Ceza Kanunu'nun 134. maddesi özel hayatın gizliliğini ihlal suçunu düzenlemektedir. Sosyal medya fenomenlerinin, başkalarının özel hayatına ilişkin görüntü, ses kaydı veya belgeleri izinsiz paylaşmaları bu suç kapsamında değerlendirilmektedir.

Manevi Tazminat Hakları

Türk Medeni Kanunu'nun 24. ve 25. maddeleri, kişilik haklarının korunmasında temel düzenlemeleri içermektedir. TMK madde 24'e göre, kişilik hakkına yapılan her saldırı, hukuka uygunluk sebepleri bulunmadıkça hukuka aykırıdır. Madde 25 ise saldırıya uğrayan kişinin mahkemeden korunma, düzeltme, yayım ve tazminat talep edebileceğini düzenlemektedir.

Sosyal medya fenomenleri aleyhine aç

Yazar Görseli
Müellif

Av. Ali Haydar GÜLEÇ

Güleç Hukuk Bürosu'nda 9 yıldır yöneticilik ve avukatlık yapmaktadır.