
idari Yargıda Temyiz Süreci - Danıştay Başvurusu Nasıl Yapılır?
Bölge İdare Mahkemesi tarafından davanızda verilen kararın hukuka aykırı olduğunu mu düşünüyorsunuz? İdari yargılamanın son aşaması olan temyiz süreci, bu noktada devreye giriyor. Danıştay nezdinde yürütülen bu kanun yolu, kararların hukuki denetimini sağlayarak hak kayıplarını önlemeyi ve ülke genelinde içtihat birliğini tesis etmeyi amaçlar. Bu yazımızda, idari yargıda temyiz sürecinin tüm detaylarını ele alıyoruz: Hangi kararlar temyiz edilebilir, başvuru süreleri nelerdir, Danıştay'a başvuru nasıl yapılır ve temyiz incelemesi sonucunda ne gibi kararlar verilir? İdari yargıdaki bu önemli kanun yolunu tüm yönleriyle öğrenmek için okumaya devam edin.
İdari Yargıda Temyiz: Tanımı, Amacı ve Hukuki Niteliği
İdari yargılama süreci, idarenin eylem ve işlemlerinin hukuka uygunluğunu denetleyen çok aşamalı bir yapıya sahiptir. Bu yapının zirvesinde, bir üst kanun yolu olarak temyiz kurumu yer almaktadır. Temyiz, genel olarak istinaf incelemesinden geçmiş ve kesinleşmiş olan Bölge İdare Mahkemesi kararlarının, hukuka uygunluk bakımından yeniden değerlendirilmesi amacıyla idari yargının en üst mercii olan Danıştay'a taşınmasıdır. Bu yol, davanın esasına ilişkin maddi vakıaların veya delillerin yeniden tartışıldığı bir aşama değil, kararın yalnızca hukuki normlara ve usul kurallarına uygun olup olmadığının denetlendiği istisnai bir mekanizmadır.
İdari yargıdaki bu önemli denetim mekanizmasının tüm usul ve esasları, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu (İYUK) ile detaylı bir şekilde düzenlenmiştir. Temyiz, her davada başvurulabilen olağan bir yol olmaktan ziyade, kanunda sınırlı sayıda belirtilmiş belirli nitelikteki uyuşmazlıklar için öngörülmüş bir güvencedir. Dolayısıyla, bir kararın temyiz edilebilmesi için hem kanunun aradığı şartları taşıması hem de tarafların bu yola süresi içinde başvurması gerekmektedir.
Temyizin Tanımı ve Kapsamı
Hukuki bir terim olarak temyiz, Bölge İdare Mahkemelerinin nihai kararlarına karşı başvurulan ve bu kararların sadece hukuka uygunluk yönünden incelendiği bir kanun yoludur. Temyiz incelemesinin temel ayırt edici özelliği, maddi denetim yasağıdır. Yani, Danıştay, temyiz incelemesi sırasında ilk derece mahkemesi veya istinaf mahkemesi gibi hareket etmez. Olayların nasıl gerçekleştiğini, delillerin yeterli olup olmadığını veya bilirkişi raporunun içeriğinin doğruluğunu yeniden değerlendirmez.
Danıştay'ın görevi, alt derece mahkemesinin;
- Uyuşmazlığa doğru hukuk kuralını uygulayıp uygulamadığını,
- Mevcut kanunları ve düzenleyici işlemleri doğru yorumlayıp yorumlamadığını,
- Yargılama usulüne ilişkin kurallara riayet edip etmediğini,
- Görev ve yetki kurallarını aşıp aşmadığını
tespit etmekle sınırlıdır. Bu nedenle temyiz dilekçelerinde, davanın en başından itibaren ileri sürülen maddi iddiaların tekrar edilmesinden ziyade, Bölge İdare Mahkemesi kararının hangi hukuki sebepten dolayı hatalı olduğunun açık ve somut bir şekilde ortaya konulması esastır. Kararın hukuka aykırılığı, usul hükümlerine aykırılık veya görev/yetki aşımı gibi belirli temyiz sebepleriyle gerekçelendirilmelidir.
Temyiz Başvurusunun Amaçları
Temyiz yolunun varlığı, idari yargı sisteminde birden fazla temel amaca hizmet eder. Bu amaçlar, sadece davanın tarafları için değil, aynı zamanda kamu düzeni ve hukuk sisteminin bütünlüğü için de büyük önem taşır.
Hukuka Uygunluğun Sağlanması: Temyizin en birincil ve temel amacı, yargı kararlarının hukuka ve kanuna uygun olmasını temin etmektir. Alt derece mahkemeleri tarafından verilen kararlardaki olası hukuki hataların, en üst yargı mercii olan Danıştay tarafından denetlenerek düzeltilmesi, adil yargılanma hakkının ve hukuk devleti ilkesinin en önemli güvencelerinden biridir.
İçtihat Birliğinin Tesis Edilmesi: Türkiye'de çok sayıda Bölge İdare Mahkemesi bulunmaktadır. Bu mahkemelerin, benzer hukuki konularda birbirinden farklı kararlar vermesi, ülke genelinde bir hukuk karmaşasına ve öngörülemezliğe yol açabilir. Danıştay, temyiz incelemesi yoluyla ülke genelindeki tüm idari mahkemeler için yol gösterici nitelikte kararlar (içtihatlar) oluşturur. Bu sayede, hukukun ülke çapında yeknesak bir şekilde uygulanması sağlanır ve hukuk birliği tesis edilir. Bu durum, hem idare hem de vatandaşlar için hukuki güvenlik ve öngörülebilirlik sağlar.
Usul Hatalarının Giderilmesi: Yargılamanın adil ve doğru bir şekilde sonuçlanabilmesi için kanunda öngörülen usul kurallarına titizlikle uyulması gerekir. Temyiz incelemesi, kararı esastan etkileyebilecek nitelikteki önemli usul hatalarının (örneğin, savunma hakkının kısıtlanması, yetkisiz mahkemece karar verilmesi vb.) tespit edilip düzeltilmesine olanak tanır.
Yargı Sistemine Güvenin Artırılması: Taraflara, hukuka aykırı olduğunu düşündükleri bir kararı en üst yargı merciine taşıma imkanı tanınması, yargı sistemine olan güveni pekiştirir. Hatalı bir kararın düzeltilebileceği bir mekanizmanın varlığı, yargı kararlarının meşruiyetini ve kabul edilebilirliğini artırır.
Danıştay Temyiz Yoluna Tabi Olan ve Olmayan Kararlar
İdari yargı sisteminde, Bölge İdare Mahkemeleri tarafından verilen her kararın hukuki denetim için Danıştay'a taşınması mümkün değildir. Kanun koyucu, yargılamanın makul sürede sonuçlandırılması ve Danıştay'ın iş yükünün yönetilebilir seviyede tutulması amacıyla temyiz yolunu istisnai bir kanun yolu olarak düzenlemiştir. Bu nedenle, bir kararın temyiz edilip edilemeyeceği, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu (İYUK) başta olmak üzere ilgili mevzuatta açıkça belirtilen şartlara bağlıdır. Tarafların hak kaybı yaşamaması için hangi kararların temyize açık, hangilerinin kapalı olduğunu bilmesi büyük önem taşır.
Temyiz Edilebilen Kararlar (İYUK Madde 46)
Temyiz kanun yolu, kural olarak Bölge İdare Mahkemelerinin istinaf incelemesi sonucunda verdiği nihai kararlara karşı açıktır. Ancak bu genelleme, temyizin ancak belirli dava türleri ve konular için geçerli olduğu gerçeğini değiştirmez. İYUK Madde 46, temyize tabi kararları sınırlı sayıda (numerus clausus) ilkesiyle belirlemiştir. Bu maddeye göre Danıştay'a taşınabilecek kararlar şunlardır:
Danıştay'ın İlk Derece Mahkemesi Olarak Verdiği Kararlar: Bazı davalar, nitelikleri gereği doğrudan Danıştay'da açılır. 2575 sayılı Danıştay Kanunu'nun 24. maddesi uyarınca, Cumhurbaşkanı kararları, bakanlıklar ile kamu kuruşlarının ülke çapında uygulanacak düzenleyici işlemleri gibi davalarda Danıştay'ın ilgili dava dairesi ilk derece mahkemesi olarak görev yapar. Bu dairelerin verdiği nihai kararlara karşı, davanın konusuna göre Danıştay İdari veya Vergi Dava Daireleri Kurulunda temyiz yoluna gidilebilir.
Bölge İdare Mahkemelerinin Belirli Konulardaki Kararları: İYUK Madde 46'da sayılan ve aşağıda belirtilen konularda Bölge İdare Mahkemelerince verilen nihai kararlar temyize tabidir:
- Düzenleyici işlemlere (yönetmelik, tebliğ, genelge vb.) karşı açılan iptal davaları.
- Konusu, her yıl yeniden değerleme oranına göre güncellenen parasal sınırı aşan davalar. 2024 yılı itibarıyla bu sınır 224.000 TL'dir. Bu tutarı aşan vergi davaları, tam yargı (tazminat) davaları ve idari işlemlere karşı açılan iptal davalarında verilen kararlar temyiz edilebilir.
- Kişinin statüsünü temelden etkileyen kararlar; örneğin belli bir meslekten, kamu görevinden veya öğrencilik statüsünden çıkarılma sonucunu doğuran işlemlere karşı açılan davalar.
- Ticari hayata ciddi müdahale niteliğindeki kararlar; örneğin bir ticari faaliyetin süresiz veya otuz günden daha uzun bir süreyle durdurulması sonucunu doğuran işlemler.
- Mülkiyet hakkını yakından ilgilendiren imar planları, parselasyon işlemleri gibi gayrimenkul hukukuna ilişkin davalar.
- Maden, taşocakları, orman, jeotermal kaynaklar gibi doğal kaynaklarla ilgili mevzuatın uygulanmasından doğan uyuşmazlıklar.
- Ülke çapında uygulanan öğrenim veya kamu hizmetine giriş sınavlarına (ÖSYM, MEB sınavları vb.) ilişkin davalar.
- Düzenleyici ve denetleyici kurulların (SPK, EPDK, BDDK, RK vb.) kararlarına karşı açılan davalar.
Temyiz Yolu Kapalı Olan Kararlar
Kanunda açıkça temyiz edilebileceği belirtilmeyen kararlar kesindir ve bu kararlara karşı Danıştay'a başvurulamaz. Bu durum, kararın Bölge İdare Mahkemesi aşamasında kesinleştiği anlamına gelir. Temyiz yolu kapalı olan başlıca kararlar şunlardır:
Parasal Sınırın Altında Kalan Kararlar: Konusu, 2024 yılı için belirlenen 224.000 TL'lik parasal sınırın altında kalan vergi davaları, tam yargı davaları ve idari işlemlere karşı açılan iptal davalarında Bölge İdare Mahkemesinin verdiği kararlar kesindir. Bu kararlar temyiz edilemez.
İstinaf Yoluyla Kesinleşen Kararlar: İYUK Madde 45/1 uyarınca, ilk derece mahkemelerince tek hâkimle verilen ve konusu belli bir parasal sınırı (2024 yılı için 29.000 TL) geçmeyen davalarda verilen kararlar istinaf aşamasında kesinleşir ve bu kararlara karşı temyiz yolu kapalıdır.
Ara Kararlar: Davanın esasına ilişkin olmayan ve yargılamayı sonlandırmayan kararlar "ara karar" niteliğindedir. Örneğin, delil toplanmasına, bilirkişi atanmasına veya keşif yapılmasına ilişkin kararlar tek başına temyiz edilemez. Bu kapsamda en sık karşılaşılan durum, yürütmenin durdurulması (YD) talepleri hakkında verilen kararlardır. İYUK Madde 27/6 uyarınca, YD talebinin kabulü veya reddi yönündeki kararlara karşı tek başına kanun yoluna (itiraz dışında) başvurulamaz. Bu kararlar ancak davanın esasıyla birlikte temyiz konusu yapılabilir.
Usule İlişkin Bazı Kararlar: Danıştay veya Bölge İdare Mahkemelerinin, mahkemeler arasındaki görev ve yetki uyuşmazlıklarına (İYUK m. 43) veya yargı yeri belirlenmesine (merci tayini - İYUK m. 44) ilişkin verdikleri kararlar kesindir ve temyiz edilemez.
Lehe Verilmiş Kararlar: Temyiz başvurusunda bulunabilmek için kararın aleyhe olması ve bozulmasında hukuki yararın bulunması gerekir. Bir tarafın taleplerinin tamamen kabul edildiği bir kararı temyiz etmesinde hukuki yararı yoktur.
Danıştay'a Temyiz Başvuru Süreci ve Şartları
Bölge İdare Mahkemesi tarafından verilen bir kararın hukuka aykırı olduğu kanaatinde olan taraf için temyiz yolu, son ve en önemli hukuki denetim mekanizmasıdır. Ancak bu yola başvurmak, sıkı usul kurallarına ve sürelere tabidir. Başvurunun zamanında ve usulüne uygun yapılması, davanın esastan incelenebilmesi için mutlak bir zorunluluktur. Aksi takdirde, haklı bir davanın dahi usuli eksiklikler nedeniyle reddedilmesi riski bulunmaktadır. Bu bölümde, Danıştay'a temyiz başvurusunun hangi süreler içinde yapılması gerektiği, kimlerin bu hakka sahip olduğu ve başvuru dilekçesinin nasıl hazırlanması gerektiği detaylı olarak incelenecektir.
Genel ve Özel Temyiz Başvuru Süreleri
İdari yargıda kanun yollarına başvuru süreleri, hak düşürücü niteliktedir. Bu, sürenin kaçırılması halinde ilgili hakkın bir daha kullanılamayacak şekilde ortadan kalkması anlamına gelir. Bu nedenle temyiz başvuru sürelerinin dikkatle takip edilmesi hayati önem taşır.
Genel Temyiz Süresi: 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu (İYUK) uyarınca, temyize tabi bir karar için genel başvuru süresi 30 gündür. Bu süre, Bölge İdare Mahkemesi kararının taraflara usulüne uygun olarak tebliğ edildiği günü izleyen günden itibaren işlemeye başlar. Örneğin, 10 Mart'ta tebliğ edilen bir karar için süre, 11 Mart'ta başlar ve 30 gün sonra sona erer.
Özel Temyiz Süreleri: Kanun koyucu, bazı dava türlerinin niteliği gereği daha hızlı sonuçlandırılmasını amaçlamış ve bu davalar için daha kısa temyiz süreleri öngörmüştür. Bu özel durumlar şunlardır:
İvedi Yargılama Usulü: İYUK Madde 20/A kapsamında yer alan davalarda (örneğin, ihaleden yasaklama hariç ihale işlemleri, acele kamulaştırma, özelleştirme Yüksek Kurulu kararları vb.) verilen nihai kararlara karşı istinaf yolu kapalı olup, doğrudan temyiz yoluna gidilir. Bu davalarda temyiz başvuru süresi, kararın tebliğini izleyen günden itibaren 15 gündür. Sürenin kısalığı, bu tür uyuşmazlıkların kamu yararı gereği süratle çözülme ihtiyacından kaynaklanmaktadır.
Merkezi ve Ortak Sınavlara İlişkin Davalar: İYUK Madde 20/B uyarınca, Millî Eğitim Bakanlığı (MEB) ile Ölçme, Seçme ve Yerleştirme Merkezi (ÖSYM) tarafından yapılan merkezi ve ortak sınavlar, bu sınavlara ilişkin iş ve işlemler ile sınav sonuçları hakkında açılan davalarda verilen nihai kararlara karşı temyiz süresi 5 gündür. Binlerce adayı ilgilendiren bu tür davalarda hukuki belirsizliğin bir an önce ortadan kaldırılması amacıyla son derece kısa bir süre belirlenmiştir.
Bu sürelerin titizlikle hesaplanması ve son günün beklenmemesi, olası hak kayıplarını önlemek adına en doğru yaklaşımdır.
Kimler Temyiz Başvurusu Yapabilir?
Temyiz, bir kanun yolu olarak herkese açık değildir. Temyiz başvurusunda bulunabilmek için, kararın aleyhe sonuçlanmış olması ve bu kararın bozulmasında hukuki bir yararın bulunması gerekir. Bu ilke çerçevesinde temyiz başvurusunda bulunabilecek kişiler şunlardır:
- Davanın Tarafları: Davacı veya davalı idare, Bölge İdare Mahkemesi kararının tamamen veya kısmen aleyhlerine olması durumunda temyiz başvurusunda bulunabilir. Örneğin, iptal davası açan bir davacının talebinin reddedilmesi veya davalı idarenin işleminin iptal edilmesi, ilgili taraf için temyiz hakkı doğurur.
- Hukuki Yararı Bulunan Taraf: Davayı tamamen kazanmış bir tarafın, kural olarak temyiz başvurusunda hukuki yararı yoktur. Ancak, kararın gerekçesi ileride başka bir davada aleyhine kullanılabilecek nitelikteyse, sadece gerekçenin düzeltilmesi amacıyla temyiz yoluna başvurulabileceği istisnai olarak kabul edilmektedir.
- Fer'i Müdahil: Davaya taraflardan birinin yanında katılan fer'i müdahil, tek başına temyiz başvurusunda bulunamaz. Ancak, yanında katıldığı tarafın temyiz istemine iştirak edebilir veya onun adına temyiz dilekçesi verebilir.
Kısacası, karardan olumsuz etkilenen ve bu olumsuzluğun Danıştay tarafından giderilmesinde menfaati olan her taraf, süresi içinde temyiz başvurusunda bulunma hakkına sahiptir.
Temyiz Dilekçesi ve Usulü
Temyiz başvurusu, İYUK Madde 48'de düzenlenen şekil şartlarına uygun bir dilekçe ile yapılır. Usulüne uygun hazırlanmamış bir dilekçe, başvurunun reddedilmesine yol açabilir. Bu nedenle dilekçenin hazırlanması ve sunulması aşaması büyük bir özen gerektirir.
Başvurunun Yapılacağı Yer: Temyiz dilekçesi, Danıştay Başkanlığına hitaben yazılır ancak kararı veren Bölge İdare Mahkemesi'ne veya bu mahkemeye gönderilmek üzere en yakın idare veya vergi mahkemesine verilebilir.
Temyiz Dilekçesinin İçeriği: Bir temyiz dilekçesinde bulunması gereken zorunlu unsurlar şunlardır:
- Tarafların ad, soyad veya unvanları ile tebligat adresleri.
- Temyiz edilen kararın hangi mahkemeye ait olduğu, karar tarihi ve numarası.
- Kararın tarafa tebliğ edildiği tarih.
- Kararın özeti (kısaca hangi konuda ne karar verildiği).
- Temyiz sebepleri: Dilekçenin en önemli kısmıdır. Bu bölümde, Bölge İdare Mahkemesi kararının neden hukuka aykırı olduğu somut ve hukuki gerekçelerle açıklanmalıdır. Temyiz incelemesinin bir hukukilik denetimi olduğu unutulmamalıdır. Bu nedenle, ilk derece mahkemesi veya istinaf aşamasında ileri sürülmüş olan maddi vakıaların tekrarından ziyade, kararın;
- Görev ve yetki kurallarına aykırı olduğu,
- Mevzuata (kanun, yönetmelik vb.) açıkça aykırı olduğu,
- Yargılama usulü kurallarının (duruşma, bilirkişi incelemesi, savunma hakkı vb.) kararı etkileyecek düzeyde ihlal edildiği gibi hukuki argümanlara dayanılmalıdır.
- Sonuç ve İstem: Açık ve net bir şekilde, Bölge İdare Mahkemesi kararının bozulması talebi yer almalıdır.
- Varsa, yürütmenin durdurulması talebi.
- Tarafın veya vekilinin imzası.
Usuli Eksiklikler: Dilekçe, kararı veren mahkeme tarafından incelenir. Dilekçede kanunda belirtilen şartlara aykırılık tespit edilirse, eksikliklerin giderilmesi için 15 günlük bir süre verilir. Temyiz harç ve posta giderlerinde bir eksiklik varsa, bu eksikliğin tamamlanması için 7 günlük ek süre tanınır. Bu süreler içinde eksiklikler giderilmezse, mahkeme temyiz isteminin reddine karar verir. Bu karar da taraflara tebliğ edilir ve bu karara karşı 7 gün içinde temyiz yoluna başvurulabilir.
Temyiz İncelemesi Sonucu Verilen Kararlar ve Sonraki Aşama
Danıştay nezdinde yürütülen temyiz incelemesi, idari yargılamanın son aşamasını oluşturur ve Bölge İdare Mahkemesi kararının hukuki kaderini belirler. Dosyanın esasına giren ilgili Danıştay dairesi, hukuka uygunluk denetimini tamamladıktan sonra, davanın seyrini kökten değiştirebilecek nitelikte kararlar verir. Bu kararlar ve sonrasında izlenecek hukuki yol, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun (İYUK) 49. ve 50. maddelerinde detaylı olarak düzenlenmiştir. Sürecin bu nihai etabında, mahkeme kararının onanması, bozulması veya düzelterek onanması gibi farklı sonuçlar ortaya çıkabilir.
Onama, Bozma ve Düzelterek Onama Kararları
Danıştay, temyiz başvurusunu esastan inceledikten sonra İYUK Madde 49 uyarınca aşağıdaki kararlardan birini verir:
Onama Kararı: Danıştay, temyiz edilen Bölge İdare Mahkemesi kararını ve dayandığı gerekçeleri hukuka uygun bulursa, temyiz istemini reddederek kararı onar. Onama kararı ile birlikte Bölge İdare Mahkemesi kararı kesinleşir ve hukuki geçerlilik kazanır. Bu, davanın temyiz başvurusunda bulunan taraf aleyhine sonuçlandığı anlamına gelir.
Düzelterek Onama Kararı: Bazen Bölge İdare Mahkemesi kararının sonucu hukuken doğru olmakla birlikte, kararın gerekçesi hatalı veya eksik olabilir. Bu durumda Danıştay, kararın sonucunu değiştirmeden, sadece gerekçesini düzelterek veya değiştirerek onama kararı verebilir. Örneğin, mahkeme A gerekçesiyle davayı reddetmişken, Danıştay A gerekçesinin yanlış ancak B gerekçesinin doğru olduğunu tespit ederek bu yeni gerekçeyle kararı onayabilir. Bu karar da onama gibi kararı kesinleştirir.
Bozma Kararı: Temyiz incelemesinin en önemli sonuçlarından biri bozma kararıdır. Danıştay, aşağıdaki hallerden birinin varlığını tespit ederse Bölge İdare Mahkemesi kararını bozar:
- Mahkemenin görev veya yetki kurallarına aykırı bir şekilde davaya bakmış olması,
- Kararın usul hükümlerine aykırı olması ve bu aykırılığın kararın sonucunu etkileyecek nitelikte bulunması,
- Kararın maddi hukuka (mevzuata) aykırı olması.
Bozma kararı, davanın sona erdiği anlamına gelmez. Aksine, yargılamanın devam edeceğini gösterir. Danıştay, kararı bozarak dosyayı yeniden bir karar verilmek üzere kararı veren Bölge İdare Mahkemesine geri gönderir.
Kısmen Onama ve Kısmen Bozma: Dava konusu işlemin veya kararın birden fazla talebi içermesi durumunda, Danıştay kararın bir kısmını hukuka uygun bulup onarken, diğer kısmını hukuka aykırı bularak bozabilir. Bu durumda, kararın onanan kısmı kesinleşir, bozulan kısmı için ise yargılama süreci devam eder.
Bozma Kararı Sonrası Süreç: Uyma ve Israr Kararı
Danıştay'ın bozma kararı vermesi üzerine dosya, kararı veren Bölge İdare Mahkemesine iade edilir. Bu aşamada mahkemenin önünde İYUK Madde 50 uyarınca iki temel seçenek bulunur:
Bozma Kararına Uyma: Bölge İdare Mahkemesi, Danıştay’ın bozma kararında belirttiği hukuki sebeplere ve usuli eksikliklere katılarak bu doğrultuda yeni bir karar verir. Bu, uygulamada en sık karşılaşılan durumdur. Mahkeme, Danıştay'ın işaret ettiği hukuka aykırılıkları gidererek dosyayı yeniden karara bağlar. Mahkemenin bozmaya uyarak verdiği bu yeni karara karşı tarafların tekrar temyiz yoluna başvurma hakkı saklıdır. Ancak bu ikinci temyiz incelemesi, yalnızca mahkemenin bozma kararına uygun hareket edip etmediği yönüyle sınırlı bir denetime tabi tutulur.
Kararında Israr Etme (Direnme Kararı): Bölge İdare Mahkemesi, Danıştay'ın bozma kararını yerinde bulmayabilir ve kendi ilk kararının hukuka uygun olduğu görüşüyle bu kararında direnebilir. Bu karara "ısrar kararı" veya "direnme kararı" denir. Israr kararı, nihai bir karar olup taraflarca yeniden temyiz edilebilir. Ancak bu defa temyiz incelemesi, dosyaya ilk bakan Danıştay dairesi tarafından değil, çok daha üst bir merci tarafından yapılır:
- Dava idari bir uyuşmazlığa ilişkin ise, temyiz incelemesini Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu yapar.
- Dava bir vergi uyuşmazlığına ilişkin ise, temyiz incelemesini Danıştay Vergi Dava Daireleri Kurulu yapar.
Bu kurulların ısrar kararı üzerine vereceği karar kesindir. Yani, Kurul'un kararına karşı Bölge İdare Mahkemesinin veya Danıştay dairelerinin bir daha direnme imkânı yoktur. Mahkeme, Kurul'un kararına uymak ve bu doğrultuda yeni bir hüküm tesis etmek zorundadır. Bu mekanizma, içtihat birliğini sağlamak ve yargısal uyuşmazlıklara nihai bir nokta koymak amacıyla öngörülmüştür.
Özetle, idari yargıda temyiz süreci, hukuka aykırı olduğu düşünülen Bölge İdare Mahkemesi kararlarının en üst yargı mercii olan Danıştay tarafından denetlenmesini sağlayan kritik bir kanun yoludur. Belirli kararlar için ve sıkı sürelere bağlı olarak işletilen bu süreç, yalnızca hukuki denetim yapar ve maddi vakıaları yeniden değerlendirmez. Danıştay'ın onama, bozma veya düzelterek onama gibi kararlarıyla yargılama son bulabilir veya alt mahkemeye geri dönebilir. Özellikle bozma sonrası gelişen "uyma" veya "ısrar" mekanizmaları ve nihayetinde Dava Daireleri Kurullarının kesin kararları, idari yargı sisteminin tutarlılığını ve adaletin tecellisini güvence altına alan temel unsurlardır.