Memur Atama İşlemi İptal Davası Nasıl Açılır? 2025 Güncel Rehber

Memur Atama İşlemi İptal Davası Nasıl Açılır? 2025 Güncel Rehber

Hukuka aykırı bir atama kararı ile mi karşı karşıyasınız? Memuriyet hayatınızı etkileyen bu tür idari işlemlere karşı haklarınızı koruyabilirsiniz. Memur atama işlemi iptal davası nasıl açılır, dava açma süresi ne kadardır, yürütmeyi durdurma nasıl talep edilir ve süreç nasıl işler? 2025 yılına özel hazırladığımız bu güncel rehberde, tüm hukuki süreci, emsal Danıştay kararları ve önemli kanun maddeleriyle birlikte adım adım keşfedin.

Memur Atama İptal Davası: Tanımı ve Hukuki Çerçevesi

Kamu hizmetlerinin sürekliliği ve etkinliği, liyakatli personelin doğru görevlere atanmasıyla mümkündür. Devlet memurlarının atanması, nakli, görevden alınması gibi işlemler, idarenin kamu yararını gözeterek kullandığı takdir yetkisi kapsamında yer alan en temel idari işlemlerdir. Ancak bu yetki, sınırsız ve keyfi bir nitelik taşımaz. İdarenin tüm eylem ve işlemlerinde olduğu gibi, atama işlemlerinin de hukuka uygunluk denetimine tabi olması, hukuk devleti ilkesinin bir gereğidir. İşte bu denetimi sağlayan en etkili hukuki yollardan biri, memur atama işlemi iptal davasıdır.

Atama İptal Davası Nedir ve Hangi Durumlarda Açılır?

Memur atama iptal davası; bir kamu görevlisinin hukuka aykırı olduğunu iddia ettiği atama, naklen atama, görevden alma, görev yerini değiştirme veya hak ettiği bir göreve atanmama gibi idari işlemlerin, idare mahkemesi tarafından ortadan kaldırılması amacıyla açtığı bir idari dava türüdür. Bu dava ile memurun, anayasal ve yasal güvence altındaki haklarının korunması ve idarenin işlemlerinin hukuki sınırlar içinde kalması hedeflenir.

Bir atama işleminin iptal davasına konu olabilmesi için, işlemin hukuka aykırı olması gerekir. Hukuka aykırılık, idari işlemin unsurlarında ortaya çıkabilir. 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun (İYUK) 2. maddesi, iptal davalarının "idari işlemler hakkında yetki, şekil, sebep, konu ve maksat yönlerinden biri ile hukuka aykırı" olması nedeniyle açılabileceğini açıkça hükme bağlamıştır. Bu kapsamda, aşağıdaki gibi durumlarda atama iptal davası açılması gündeme gelir:

  • Yetkisiz bir makam tarafından atama yapılması,
  • İşlemin kanunda öngörülen usul ve şekil kurallarına uyulmadan tesis edilmesi,
  • Atama kararının hukuken geçerli ve somut bir sebebe dayanmaması veya gösterilen sebebin gerçeğe aykırı olması (örneğin, disiplin soruşturması geçirmeyen bir memurun soruşturma gerekçesiyle atanması),
  • İşlemin kamu yararı ve hizmet gerekleri dışında, memuru cezalandırma (sürgün), yıldırma veya kişisel nedenlerle yapılması,
  • Eş durumu, sağlık mazereti gibi yasal ve insani mazeretlerin dikkate alınmaması,
  • Rotasyon ve yer değiştirme yönetmeliklerine aykırı olarak, süre ve puanlama gibi objektif kriterlere uyulmadan atama yapılması,
  • Sınavı kazanmış bir adayın, hukuki bir engel bulunmamasına rağmen atamasının keyfi olarak yapılmaması.

Davanın Yasal Dayanakları

Memur atama işlemlerinin ve bu işlemlere karşı açılacak iptal davalarının hukuki çerçevesi, birden çok kanun ve yerleşik yargı içtihatları ile şekillenmiştir. Bu davanın temel yasal dayanaklarını şu şekilde sıralayabiliriz:

  1. 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu (DMK): Bu kanun, memurların hizmet şartlarını, niteliklerini, atanma ve yetiştirilmelerini, ilerleme ve yükselmelerini, görevden alınma şekillerini ve diğer tüm özlük haklarını düzenleyen temel mevzuattır. Atama işlemlerinin hukuka uygunluğu, öncelikle bu kanunda belirtilen ilke ve kurallara göre değerlendirilir.

    • DMK Madde 72: Kurumların, görev ve unvan eşitliği gözetmek kaydıyla memurlarını, kurum içindeki başka yerlerdeki aynı veya farklı unvanlı kadrolara naklen atayabilmesini düzenler. Bu maddeye aykırı, unvan ve görevle bağdaşmayan atamalar iptal davasına konu edilebilir.
    • DMK Madde 74: Memurların bir kurumdan diğerine nakillerini düzenler. Bu tür bir atamanın gerçekleşmesi için kurumların karşılıklı muvafakat vermesi şarttır. Bir kurumun, hizmetine ihtiyaç olduğu gerekçesiyle hukuka aykırı olarak muvafakat vermemesi, dava konusu yapılabilir.
  2. 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu (İYUK): İdari davaların nasıl açılacağını, yargılama usullerini, süreleri ve kararların sonuçlarını düzenleyen temel kanundur. Atama iptal davası, bu kanunda belirtilen usul kurallarına göre yürütülür.

  3. Danıştay İçtihatları: Yargı kararları, özellikle de Danıştay'ın yerleşik içtihatları, kanunların yorumlanmasında ve idarenin takdir yetkisinin sınırlarının belirlenmesinde kilit rol oynar. Bu konuda emsal niteliği taşıyan Danıştay 5. Dairesi'nin 26.01.2009 tarihli, 2006/5349 E. ve 2009/270 K. sayılı kararı, idarenin takdir yetkisinin keyfi olmadığını açıkça ortaya koymuştur. Kararda, idarenin bir kamu görevlisini atarken veya görevden alırken "takdir yetkime dayanarak bu işlemi yaptım" demesinin yeterli olmadığı, bu takdirin mutlaka hukuken geçerli, somut ve objektif bir sebebe dayanması gerektiği vurgulanmıştır. Somut bir gerekçe sunulmadan, sadece "hizmetin gereği" gibi soyut ifadelerle yapılan bir atama işleminin hukuka aykırı olacağı bu kararla tescillenmiştir.

Atama İşleminin İptalini Gerektiren Hukuka Aykırılık Halleri

Bir memur atama işleminin idare mahkemesi tarafından iptal edilebilmesi için, bu işlemin hukuka aykırı olması zorunludur. İdari yargı, idarenin eylem ve işlemlerinin hukuka uygunluğunu denetlerken, bu denetimi idari işlemin unsurları üzerinden gerçekleştirir. Bir atama kararının hukuka uygun kabul edilebilmesi için yetki, şekil, sebep, konu ve amaç unsurlarının tamamının hukuka uygun olması gerekir. Bu unsurlardan herhangi birinde sakatlık bulunması, işlemin iptali için yeterli bir nedendir.

İdari İşlemin Unsurlarında Sakatlık

İdare Hukuku doktrininde kabul gören yaklaşıma göre, bir idari işlemin sağlıklı bir şekilde var olabilmesi için beş temel unsuru taşıması gerekir. Atama kararları da birer idari işlem olduğundan, bu unsurlar açısından yargısal denetime tabidir.

  • Yetki Unsuru: Hukuk devletinde idari makamların yetkileri kanunla belirlenir. Yetki unsuru, atama işlemini tesis eden idari makamın veya kamu görevlisinin, kanunen bu işlemi yapmaya yetkili olup olmadığını ifade eder. Örneğin, bir daire başkanı tarafından yapılması gereken bir atamanın şube müdürü tarafından yapılması veya bakanlık merkez teşkilatının yetkisinde olan bir atamanın taşra teşkilatındaki bir vali tarafından gerçekleştirilmesi, işlemi yetki yönünden sakatlar. Yetkisiz bir makam tarafından yapılan atama işlemi, diğer tüm unsurları hukuka uygun olsa dahi iptal edilir.

  • Şekil Unsuru: İdari işlemlerin, kanun ve yönetmeliklerde öngörülen usul ve şekil kurallarına uygun olarak yapılması gerekir. Atama işlemlerinde aranan yazılılık kuralı, kararın gerekçeli olması veya ilgili personele usulüne uygun olarak tebliğ edilmesi gibi kurallar şekil unsurunun birer parçasıdır. Bu usullere uyulmaması, işlemi şekil yönünden hukuka aykırı hale getirebilir.

  • Sebep Unsuru: Sebep unsuru, idareyi atama işlemini yapmaya iten hukuki ve fiili nedenlerdir. İdarenin bir atama işlemi yaparken dayandığı gerekçenin hem hukuka uygun hem de somut ve gerçek olması zorunludur. Örneğin, "hizmet gereği" yapılan bir atamada, gerçekten o personelin niteliklerine ihtiyaç duyulan bir hizmet açığı bulunmuyorsa veya gösterilen sebep gerçeği yansıtmıyorsa, işlem sebep unsuru yönünden sakattır. Bu noktada, idarenin sunduğu gerekçelerin doğruluğu mahkeme tarafından titizlikle incelenir.

    Bu duruma emsal teşkil eden Danıştay 12. Dairesi'nin 22.10.2015 tarihli, 2015/3186 E. ve 2015/5513 K. sayılı kararı oldukça aydınlatıcıdır. Kararda, zabıt katipliği sınavını kazanan bir adayın, hakkında verilmiş "Hükmün Açıklanmasının Geriye Bırakılması (HAGB)" kararı gerekçe gösterilerek atamasının yapılmaması işlemi incelenmiştir. Danıştay, HAGB kararının tek başına bir mahkumiyet niteliği taşımadığını ve ilgili mevzuat uyarınca memuriyete engel bir durum oluşturmadığını belirtmiştir. Dolayısıyla, idarenin HAGB kararını atama yapmamak için bir "sebep" olarak göstermesi hukuka aykırı bulunmuş ve işlemin iptaline yol açmıştır. Bu karar, idarenin gösterdiği sebebin kanuni dayanağının olması gerektiğini açıkça ortaya koymaktadır.

  • Konu Unsuru: İşlemin hukuki sonucunu, yani neyi amaçladığını ifade eder. Atama işleminin konusu, memurun belirli bir kadroya atanmasıdır. Bu konunun hukuken mümkün ve meşru olması gerekir. Örneğin, dolu bir kadroya atama yapılması veya memurun kazanılmış hak aylık derecesiyle uyumsuz bir kadroya atanması, işlemi konu unsuru bakımından hukuka aykırı hale getirir.

Takdir Yetkisinin Kötüye Kullanılması

İdareye, kamu hizmetlerinin etkin bir şekilde yürütülebilmesi için bazı durumlarda takdir yetkisi tanınmıştır. Bu yetki, idareye belirli sınırlar içinde hareket etme serbestisi verir. Ancak bu serbesti, keyfilik anlamına gelmez. İdarenin takdir yetkisini kullanırken bağlı olduğu en temel ilke, amaç unsurudur.

Amaç unsuru, idari işlemin nihai hedefini ifade eder ve bu hedef her zaman kamu yararı olmak zorundadır. Eğer idare, atama işlemini kamu yararı ve hizmet gerekleri dışında bir amaçla tesis etmişse, bu durum "takdir yetkisinin kötüye kullanılması" veya "amaç saptırması" olarak adlandırılır ve işlemin iptalini gerektirir.

Atama işlemlerinde takdir yetkisinin kötüye kullanıldığı durumlar genellikle şunlardır:

  • Memuru Cezalandırma (Sürgün): Bir memurun, disiplin soruşturmasına konu olmayan bir eylemi veya amiriyle yaşadığı kişisel bir anlaşmazlık nedeniyle, hizmet gerekliliği bulunmayan ve genellikle daha elverişsiz koşullara sahip bir yere atanması.
  • Kişisel veya Siyasi Nedenler: Atama kararının, liyakat veya hizmet ihtiyacı yerine, kişisel yakınlık, siyasi görüş veya sendikal faaliyetler gibi kamu yararıyla ilgisi olmayan nedenlerle alınması.
  • İşlemin Gerekçesiz Olması: İdarenin takdir yetkisine dayanarak yaptığı atamalarda dahi somut ve geçerli bir gerekçe sunma yükümlülüğü vardır. Hiçbir gerekçe gösterilmeden veya soyut ifadelerle (örneğin sadece "görülen lüzum üzerine") yapılan atamalar, altında farklı bir amaç barındırdığı şüphesini doğurur ve genellikle mahkemeler tarafından iptal edilir.

İdare mahkemeleri, bu tür davalarda idarenin savunmasını, atama işlemine ilişkin tüm belgeleri ve personelin sicil dosyasını bir bütün olarak değerlendirir. Eğer işlemin görünürdeki sebebinin ardında, hukuka aykırı bir amaç yattığına kanaat getirilirse, atama işlemi iptal edilir.

Atama İptali Davası Açma Süreci ve Usul Kuralları

Hukuka aykırı bir atama işleminin iptali için açılacak davada, usul kurallarına riayet etmek, davanın esasına girilebilmesi için hayati önem taşır. Sürelerin kaçırılması veya davanın yanlış mahkemede açılması gibi usuli hatalar, haklı bir davanın daha en başında reddedilmesine neden olabilir. Bu nedenle, memurun hak arama sürecindeki en kritik adımlar, dava açma süresine ve yetkili mahkemenin doğru tespitine ilişkindir.

Dava Açma Süresi ve Yetkili Mahkeme

İdari yargıda hak arama hürriyeti, belirli sürelere ve kurallara bağlanmıştır. Bu kuralların başında, dava açma süresi gelir. Memur atama işleminin iptali davalarında uygulanacak temel kural, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun (İYUK) 7. maddesinde açıkça düzenlenmiştir.

Buna göre, atama işleminin iptali için dava açma süresi, işlemin ilgili memura yazılı olarak tebliğ edildiği tarihi izleyen günden itibaren 60 gündür. Bu süre, kamu düzenine ilişkin olup hak düşürücü niteliktedir. Yani, 60 günlük sürenin geçirilmesi halinde, dava açma hakkı tamamen ortadan kalkar ve mahkeme, davanın esasına girmeden süre aşımı nedeniyle davayı reddeder. Bu nedenle, atama kararının tebellüğ edildiği tarihin bir kenara not edilmesi ve sürenin son gününün dikkatle takip edilmesi elzemdir.

Dava açma sürecindeki bir diğer önemli usul kuralı ise yetkili mahkemenin doğru belirlenmesidir. Yetki kuralları, bir davaya hangi yerdeki idare mahkemesinin bakacağını belirler. Memur atama iptali davalarında genel yetki kuralı şu şekildedir:

  • Yetkili Mahkeme: Davaya konu olan atama işlemini tesis eden idarenin bulunduğu yerdeki idare mahkemesi genel yetkili olsa da, kamu görevlilerinin atanmasına ilişkin davalarda özel bir yetki kuralı uygulanır. Bu kurala göre, memurun son görev yaptığı yerin idare mahkemesi yetkilidir. Örneğin, Erzurum'da görev yaparken Bitlis'e atanan bir memur, atama işleminin iptali için davasını son görev yeri olan Erzurum İdare Mahkemesi'nde açmalıdır.
  • İlk Atama veya Atanmama Durumları: Eğer dava, bir göreve ilk defa atanma talebinin reddedilmesine veya güvenlik soruşturması sonucu atamanın yapılmamasına ilişkinse, bu durumda atama yapma yetkisine sahip olan idari merciin (örneğin ilgili Bakanlığın) bulunduğu yerdeki, genellikle Ankara İdare Mahkemeleri yetkili olacaktır.

Yürütmenin Durdurulması Talebi ve Koşulları

Atama iptali davası açmak, tek başına atama işleminin uygulanmasını durdurmaz. Yani, dava devam ederken memurun yeni görev yerine gitme ve orada göreve başlama yükümlülüğü devam eder. Bu durum, memurun aile düzeninin bozulması, çocuklarının okul değiştirmesi, ekonomik kayıplar yaşaması gibi ciddi mağduriyetlere yol açabilir. İşte bu tür mağduriyetleri önlemek amacıyla kanun koyucu, "yürütmenin durdurulması" mekanizmasını öngörmüştür.

Yürütmenin durdurulması, dava konusu idari işlemin, dava sonuçlanıncaya kadar askıya alınmasını sağlayan geçici bir tedbir kararıdır. Bu kararın verilebilmesi için dava dilekçesinde açıkça talep edilmesi ve mahkemenin iki şartın birlikte gerçekleştiğine kanaat getirmesi gerekir:

  1. İdari İşlemin Uygulanması Halinde Telafisi Güç veya İmkânsız Zararların Doğması: Bu şart, işlemin uygulanmaya devam etmesi durumunda ortaya çıkacak ve davanın sonunda kazanılsa bile giderilmesi çok zor veya imkânsız olan zararları ifade eder. Örneğin, memurun isteği dışında başka bir şehre atanması, aile birliğinin bozulmasına, eşinin işini kaybetmesine veya çocuklarının eğitim hayatının aksamasına neden olabilir. Bu gibi durumlar, telafisi güç veya imkânsız zarar olarak kabul edilir.

  2. İdari İşlemin Açıkça Hukuka Aykırı Olması: Mahkemenin, dosyanın ilk incelemesinde, atama işleminin kanuna, yönetmeliğe veya hukukun genel ilkelerine bariz bir şekilde aykırı olduğunu tespit etmesi gerekir. Örneğin, hiçbir somut gerekçe gösterilmeden "hizmet gereği" yapılan bir atama veya mevzuatta öngörülen rotasyon süresi dolmadan gerçekleştirilen bir nakil, açıkça hukuka aykırılık olarak değerlendirilebilir.

Mahkeme, bu iki şartın bir arada bulunduğuna karar verirse, yürütmenin durdurulması talebini kabul eder. Bu kararın idareye tebliğ edilmesiyle birlikte idare, atama işlemini derhal durdurmak ve kararın gereğini yerine getirmek zorundadır. İYUK uyarınca idarenin, yürütmeyi durdurma kararını tebliğ aldıktan sonra en geç 30 gün içinde uygulaması yasal bir zorunluluktur. Bu karar, dava sonuçlanana kadar memurun eski görev yerinde kalmasını veya eski statüsünü korumasını sağlar.

Yargılama, Kararın Sonuçları ve Dava Masrafları

Memur atama işlemi iptal davasının açılması, hukuki sürecin sadece başlangıcıdır. Davanın nasıl ilerleyeceği, lehe sonuçlanması durumunda memurun hangi haklara kavuşacağı ve bu sürecin maliyeti, davanın seyrini ve sonucunu doğrudan etkileyen kritik unsurlardır. Yargılama usulü, delillerin niteliği, iptal kararının doğurduğu sonuçlar ve dava masrafları, bu sürecin son ve en önemli aşamalarını oluşturur.

Yargılama Usulü ve Deliller

İdari yargılama, doğası gereği genellikle yazılılık ilkesine tabidir. Bu, davaların büyük bir kısmının tarafların sunduğu dilekçeler, deliller ve idarenin gönderdiği işlem dosyası üzerinden, yani duruşma yapılmaksızın karara bağlandığı anlamına gelir. Ancak bu kural mutlak değildir. 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun (İYUK) 17. maddesi, taraflara duruşma talep etme hakkı tanımıştır. Buna göre, dava dilekçesinde veya savunmada taraflardan birinin açıkça duruşma yapılmasını istemesi halinde, ilk derece mahkemesi (idare mahkemesi) bu talebi karşılamak ve bir duruşma günü tayin etmek zorundadır. İstinaf ve temyiz aşamalarında ise duruşma yapılıp yapılmaması mahkemenin takdirindedir.

Atama iptali davalarında deliller, ceza veya hukuk davalarından farklı bir nitelik taşır. Bu davalarda tanık dinlenmesi istisnai bir durumdur. Yargılama büyük ölçüde somut belgelere dayanır. Başlıca deliller şunlardır:

  • Dava Konusu İdari İşlem: Atama, nakil veya görevden alma kararının kendisi.
  • İdari İşlem Dosyası: İdarenin, atama kararını alırken dayandığı tüm bilgi, belge, yazışma ve raporları içeren dosya. Mahkeme bu dosyayı idareden talep eder.
  • İlgili Mevzuat: 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu, atama ve yer değiştirme yönetmelikleri, genelgeler ve diğer düzenleyici işlemler.
  • Emsal Yargı Kararları: Benzer uyuşmazlıklarda Danıştay ve Bölge İdare Mahkemeleri tarafından verilmiş kararlar.
  • Uzman Görüşleri ve Raporlar: Gerekli görüldüğü takdirde, davanın teknik yönlerine ilişkin alınacak bilirkişi raporları.

İptal Kararının Hukuki Sonuçları

Mahkemenin, atama işleminin hukuka aykırı olduğuna hükmederek iptaline karar vermesi, memur için önemli hukuki sonuçlar doğurur. İdari yargıda verilen iptal kararları, "Geriye Yürüme İlkesi" gereğince etki gösterir. Bu ilke, hukuka aykırı idari işlemin tesis edildiği andan itibaren, yani geçmişe etkili olarak ortadan kalkması anlamına gelir. Başka bir deyişle, mahkeme kararıyla birlikte atama işlemi hiç yapılmamış sayılır.

Bu ilkenin somut sonuçları şunlardır:

  1. Göreve İade: Memur, hukuka aykırı atama işlemi öncesindeki eski görevine ve görev yerine iade edilir. Eğer eski kadrosu dolu ise, idare tarafından memurun statüsüne, unvanına ve kazanılmış haklarına uygun, eşdeğer bir kadroya atanması gerekir.
  2. Mali ve Özlük Haklarının İadesi: Atama nedeniyle memurun uğradığı tüm maddi kayıplar idare tarafından karşılanmalıdır. Bu kayıplar arasında mahrum kalınan maaş farkları, yolluk, harcırah ve diğer sosyal haklar bulunur. Bu haklar, yasal faiziyle birlikte talep edilebilir.
  3. İdarenin Kararı Uygulama Zorunluluğu: İdare, mahkemenin iptal kararını, kararın kendisine tebliğ edildiği tarihten itibaren en geç 30 gün içinde eksiksiz olarak uygulamakla yükümlüdür. Bu zorunluluk, Anayasa ve İYUK tarafından güvence altına alınmıştır.

Güncel Dava Masrafları

Memur atama işlemi iptal davası açarken, yargılama giderlerinin davacı tarafından peşin olarak mahkeme veznesine yatırılması gerekmektedir. Bu masraflar her yıl Hazine ve Maliye Bakanlığı tarafından güncellenmektedir. 2024 yılı verilerine göre tahmini dava masrafları şu şekildedir (Bu tutarların 2025 yılında yeniden değerleme oranında artacağı unutulmamalıdır):

  • Başvuru Harcı: 427,60 TL
  • Karar Harcı: 427,60 TL
  • Yürütmeyi Durdurma Harcı: Dava dilekçesinde yürütmenin durdurulması talep edildiyse, ek olarak ödenmesi gereken harçtır. Bu tutar 704,50 TL'dir.
  • Posta ve Tebligat Giderleri (Delil Avansı): Taraflara yapılacak tebligatlar ve diğer posta işlemleri için yaklaşık 1.200 TL ile 1.920 TL arasında değişen bir avans yatırılır.

Davanın kazanılması durumunda, başlangıçta yatırılan bu yargılama giderleri ile mahkemece takdir edilen vekalet ücreti, davalı idareden tahsil edilerek davacıya ödenir.

Özetle, hukuka aykırı bir atama işlemiyle karşı karşıya kalan bir devlet memurunun, haklarını korumak için başvurabileceği en etkili hukuki yol idari dava açmaktır. Bu rehberde ele alındığı üzere, 60 günlük hak düşürücü süreye dikkat ederek, işlemin yetki, şekil, sebep, konu veya amaç unsurlarından hangisine aykırı olduğunu doğru tespit ederek ve yürütmenin durdurulması gibi kritik taleplerde bulunarak süreci yönetmek mümkündür. Yargılama sonucunda alınacak bir iptal kararı, sadece memurun eski görevine dönmesini sağlamakla kalmaz, aynı zamanda idarenin takdir yetkisinin keyfi ve sınırsız olmadığını, hukukun üstünlüğü ilkesiyle bağlı olduğunu bir kez daha teyit eder. Bu süreç, kamu hizmetinin liyakat ve adalet ilkelerine göre yürütülmesinin en önemli teminatlarından biridir.

Yazar Görseli
Müellif

Av. Ali Haydar GÜLEÇ

Güleç Hukuk Bürosu'nda 9 yıldır yöneticilik ve avukatlık yapmaktadır.